İçeriğe atla

Mecâlisü'n-Nefâis

Mecalisü'n Nefais, Ali Şîr Nevaî'nin tezkire türündeki eseridir. Türk edebiyatında varlığı bilinen ilk şuara tezkiresidir. Hüseyin Baykara adına Çağatay Türkçesiyle yazılmıştır.[1]

Nevai bu eserini Molla Cami'nin Baharistanı ile Devletşah Tezkiresini örnek alarak sekiz bölüm halinde yazmıştır. Her bölüme "meclis" adı verilmiştir. Bu tezkire, 16. yüzyıldan itibaren Anadolu'da yazılmaya başlanan şuara tezkirelerine örnek olmuştur.

Kaynakça

  1. ^ Eraslan, Kemal. "MECÂLİSÜ'n-NEFÂİS". islamansiklopedisi.org.tr. TDV İslam Ansiklopedisi. 29 Nisan 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Eylül 2024. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Münşeat', divan edebiyatında nesir yazarlarının yazdıkları yazılara ve bu yazıların toplandığı mecmualara (dergilere) denir.

<span class="mw-page-title-main">Ferîdüddin Attâr</span> İranlı hekim ve şair

Ferîdüddin Attâr, İranlı mutasavvıf, şair. Hekim ve eczacı olmasından dolayı Attâr (aktar) olarak anılır. Fars edebiyatındaki ilk tezkire olan Tezkiretü'l-evliyâ'nın yazarıdır.

Muhâkemetü'l-Lugateyn, 15. yüzyılın edebî şahsiyetlerinden ünlü Ali Şîr Nevâî tarafından Çağatay Türkçesi ile yazılmış bir dilbilgisi eseridir. Nevâî, edebî dil olarak Türk dilinin Farsçaya nazaran üstün olduğuna inanmış ve Aralık 1499'da tamamlanmış Muhâkemetü’l-Lugateyn'de de iddiasını savunmuştur. Ünlü eserinde iki dilin karşılaştırmasını söz varlığından örneklerle yaparken Farsçaya üstünlüğünü kanıtlamaya çalıştığı kendi dilini Türkî, Türkçe şeklinde beyan etmiştir. Özellikle Türk dilinin hayvan isimleri ve fiil zenginliği yönünden Farsçadan daha üstün olduğunu gösterir.

Tezkire, sözcük anlamıyla "zikredilen, zikri geçen" anlamına gelen, Fars ve Türk edebiyatlarında kişilerin yaşamlarını, eserlerini ve edebi kişiliklerini anlatan eserlere verilen ortak addır. Tezkireler ilk kez İran edebiyatında ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Ali Şîr Nevaî</span> 15. yüzyıl Özbek şairi şiirleri

Nizamüddin Ali Şîr Nevaî veya yaygın adıyla Ali Şîr Nevaî, 15. yüzyıl Türk şairi.

<span class="mw-page-title-main">Ali Emîrî</span> Türk tarihçi ve yazar

Ali Emîrî ya da Ali Emîrî Efendi, araştırmacı ve tezkire yazarı.

Mustafa İsen, Türk akademisyen, bürokrat, siyasetçi.

<span class="mw-page-title-main">Latîfî</span> 16. yüzyılda yaşamış divan edebiyatı şairi

Latîfî, Kastamonu doğumlu 16. yüzyıl divan edebiyatı şairi. Asıl adı Abdüllatif'tir.

Zâtî, tanınmış bir Divan Edebiyatı şairidir. Ziya Paşa tarafından Türk şiirine temel koyan şairlerin üçüncüsü olarak anılmıştır. Çok sayıda şiir yazmış olması nedeniyle değişik eserlerin değişik estetik standartlarda olması sonucu ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Âşık Çelebi</span> XVI.yyde Osmanlı sahasında yaşamış divan şairi

Âşık Çelebi, 16. yüzyıl şair, mütercim, yazar.

Priştineli klasik dönem Türk şairi. Döneminde Osmanlı Devleti’nin önemli Balkan şehirlerinden biri olan Priştine’de 15. yüzyılda doğmuştur.

17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı; Nefi, Nabi ve Şeyhülislam Yahyâ gibi tanınmış divan şairlerinin yanında, Evliya Çelebi, Naima ve Kâtip Çelebi gibi önemli nesir yazarları da çıkarmıştır. Bu dönem, toplumsal ve iktisadi alanlarda büyük bir karmaşanın içine giren Osmanlı İmparatorluğu'nun Gerileme Dönemi'ne rastlar. Dönem içerisinde her ne kadar, belirli münşilerden bahsedilse de; bu dönemdeki nesir yapıtlar klasik tarzla sınırlı değildir. 17. yüzyılda İstanbul’daki Floransa konsolosu sekreteri Filippo Argenti, İtalyan papazlarından Pietro Ferraguto (1580-1656) gibi yabancıların Türkçeyi iyice öğrenip, nesir alanında önemli Türkoloji çalışmaları yaptıkları bilinmektedir. Ayrıca “Cizvitlerin misyonerlik faaliyetleri için” matbaa kurdukları ve bu matbaanın 1703'te kapatıldığı söylenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Divan şairi</span>

Divan şairi, belli kıstasları ve mazmunları bulunan divan edebiyatı içinde eserler veren şairlere verilen addır. Eski Türk edebiyatını içerdiği gibi İslam coğrafyasındaki diğer dillerin edebiyatlarını da içine alan bu edebiyatta ortak bazı kurallar bulunmaktadır. Divan şairleri bu kurallara katiyen riayet etmiştir. 19. yüzyıla kadar yerel ya da bağımsız bir edebiyat anlayışı türetilmemiştir. Klasik Türk edebiyatı içerisinde şiir dışındaki yazı şekilleri rağbet görmüyordu. Yazılan her şey nazım- yani şiir şeklindeydi. Bu yüzden "divan şairi" tamlaması divan edebiyatçılarına işaret edebilir. Şairler divan edebiyatının ilk dönemlerinden beri tezkirelerde anılmıştır. Bu edebiyat tarihlerinde divan şairlerinin biyografileri, şiirlerinden örnekler bulunmaktadır. Osmanlı coğrafyasında yazılan tezkirelerde toplam 3182 şair yer almaktadır. Divan şairleri çeşitli mesleklere sahiptiler. İlmiye(%36), derviş(%5.7), bürokrat(%2.8), asker(%4), esnaf(%3.7) bunlardan birkaçıdır. En çok divan şairi yetiştiren yöreler bürokrasi ve saray eşrafının yoğun olduğu yerlerdir. İstanbul 609, Bursa 156, Edirne 150, Konya 69, Diyarbakır 40, Kastamonu 36, Bağdat 35, Gelibolu 30, Bosna 26, Kütahya 24 şairle önemli tezkirelerde yer alan yörelerdir.

<span class="mw-page-title-main">Hatifi</span> XV. ve XVI. yy arasında yaşamış İranlı şair

Mevlana Abdullah Hatifi 15. ve 16. yüzyılda yaşamış Timurlu ve Safevi vatandaşlı bir Alevi Türk şair. Aynı zamanda Yedi Ulu Ozanlar'dan olan Fuzulî'nin Pîr ve hocasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Hamdullah Hamdi</span> Türk divan şairi, mutasavvıf (1449 - 1503)

Hamdullah Hamdi (doğumu: 1449, Göynük - ölümü: 1503, Göynük) Türk divan şairi, mutasavvıf. Mesnevileri ile tanınmıştır.

Ahdî-i Bağdadî olarak da bilinen Ahdî, 16. yüzyıl divan edebiyatı şairi ve tezkire yazarı. Divançe sahibi olan Ahdî, Şemsî mahlaslı bir şairin oğlu olarak bilinir. Eğitimini aldıktan sonra Bağdat'tan, bir şair arkadaşı olan Husrev ile birlikte ayrılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman tahtta olduğu zamanda İstanbul'a gelerek, burada birçok şair ve ilim sahibi kişiler ile yakınlıklar kurdu.

Riyazî, asıl adı Mehmet olan ve dönemin ünlü bilginlerinin mensup olduğu Birgivî ailesinden(İmam Birgivî) olan bir 17. yüzyıl divan şairi, bilim insanı ve tezkire yazarıdır. 1572 yılında Mekke'de dünyaya gelen Riyazî, dini ilimlerin yanı sıra fizik ve matematik ile de ilgilenmiştir. İstanbul, Mısır, Suriye ve Anadolu'nun çeşitli yerlerinde müderrislik ve kadılık görevlerinde bulundu. İşitme kaybı nedeniyle emekli olan Riyazî, 1644 yılında ölmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Azerbaycan-Çağatay edebi ilişkileri</span>

Azerbaycan-Çağatay edebi ilişkileri,-Azerbaycan ve Çağatay dilleri ve edebiyatının ilişkisi ve etkisi.

Sadık Bey Sadıki, Safevi dönemi ressamı, şairi, biyografi yazarı, askeri ve minyatürcüsü olmuştur. 1533 yılında Tebriz'de doğdu, Kazvin'e yerleşmeden önce birkaç yılını gezgin bir derviş olarak geçirdi ve burada Şah sarayında çeşitli görevlerde bulundu. Nihayetinde 1596'da Şah kütüphanesindeki görevinden azledildi ve 1610'da İsfahan'da ölmeden önce son yıllarını kendi yazılarına odaklanarak geçirdi.

Basiri 15. ve 16. yüzyılda yaşamış bir ozan ve yazardır.