Japonya, Doğu Asya'da yer alan bir ada ülkesidir. Büyük Okyanus'un kuzeybatısında konumlanan ülke; Japon Denizi'nden Çin, Kuzey Kore, Güney Kore ve Rusya'nın doğusuna; kuzeyde Ohotsk Denizi'nden güneyde Doğu Çin Denizi ve Tayvan'a kadar uzanır. De facto başkenti ve en büyük şehri Tokyo'dur. Adını oluşturan kanji karakterler, "güneş" ve "köken" anlamına geldiğinden "Doğan Güneşin Ülkesi" olarak adlandırılır.
II. Dünya Savaşı, 1939'dan 1945'e kadar süren küresel savaştır. Savaşa dönemin büyük güçleri ve dünya ülkelerinin büyük çoğunluğu katıldı, Müttefikler ve Mihver olmak üzere iki karşıt askerî ittifak kuruldu. 30'dan fazla ülkeden gelen 100 milyondan fazla personelin doğrudan katıldığı bu topyekûn savaşta, savaşın büyük tarafları tüm ekonomik, endüstriyel ve bilimsel kapasitelerini savaş için seferber ettiler. 70 ila 85 milyon ölümle sonuçlanan II. Dünya Savaşı, insanlık tarihindeki en ölümcül savaştı ve savaş boyunca askerî personelden daha çok sivil kayıp verildi. Milyonlarca insan soykırımdan, planlanmış açlık ölümlerinden, katliamlardan ve hastalıklardan öldü. Tanklar, zırhlı araçlar, savaş uçakları, stratejik bombardımanlar, uçak gemileri, radar ve sonar, nükleer silahların geliştirilmesi ve roketler gibi birçok savaş teknolojisi savaşta önemli rol oynadı.
Hunlar, MS 4-6. yüzyıllar arasında Orta Asya, Kafkaslar ve Doğu Avrupa'da yaşayan göçebe bir halktır. İlk olarak Volga'nın doğusunda, o zamanlar İskitya'nın bir parçası olan bir bölgede yaşadıkları tahmin edilmektedir. MS 370 yılına gelindiğinde Hunlar Volga bölgesine varmış ve 430 yılına gelindiğinde ise Avrupa'da kısa ömürlü de olsa geniş bir hakimiyet kurmuşlardır. Gotları ve Roma sınırları dışında yaşayan diğer birçok Cermen halkını fethetmiş ve diğerlerinin Roma topraklarına kaçmasına neden olmuştu. Hunlar, özellikle Attila döneminde Doğu Roma İmparatorluğu'na sık ve yıkıcı baskınlar yaptılar. 451'de Hunlar, Batı Roma eyaleti Galya'yı işgal ettiler ve burada Katalonya Tarlaları Savaşı'nda Romalılar ve Vizigotlardan oluşan birleşik bir orduyla savaştılar ve 452'de İtalya'yı işgal ettiler. 453'te Attila'nın ölümünden sonra Hunlar Roma için büyük bir tehdit olmaktan çıkmış ve Nedao Savaşı'ndan sonra imparatorluklarının çoğunu kaybetmişlerdir (454?). Hun isminin varyantları Kafkasya'da 8. yüzyılın başlarına kadar kaydedilmiştir.
Çince, Çin anakarası ve çevresinde yaşayan bir milyardan fazla kişi tarafından konuşulan Eski Çinceden türemiş dillerin oluşturduğu diller grubudur. Dünyadaki her beş kişiden birinin anadili olarak konuştuğu Çince, lehçeleriyle birlikte dünyada en çok konuşulan dildir. Çince ve lehçeleri Büyük Çin olarak adlandırılan Çin anakarası, Hong Kong, Makao, Tayvan ve Malezya, Endonezya, Tayland, Singapur, Myanmar, Vietnam, Güney Kore gibi Doğu ve Güneydoğu Asya ülkelerinde konuşulmaktadır. Çince, dünyanın en çok konuşulan dil olmasına bağlı olarak Birleşmiş Milletler'in altı resmî dilinden biridir. Aynı zamanda Çin, Tayvan, Singapur, Hong Kong ve Makao'nun resmî dilidir.
VII. Kleopatra Filopator MÖ 51ʼden 30ʼa kadar Mısır Ptolemaios Krallığıʼnın kraliçesi ve son etkin hükümdarıydı. Batlamyus hanedanının mensubu olan Kleopatra, Makedonyalı Yunan generali ve Büyük İskenderʼin refakatçisi olan Soterʼin soyundan gelmekteydi. Kleopatraʼnın ölümünden sonra Mısır, Roma İmparatorluğuʼnun eyaleti haline gelmiştir; bu da Akdenizʼdeki son Helenistik devlet ve İskenderʼin hükümdarlığından bu yana süren çağın sonuna işaret etmektedir. Yerli dili Yunanca olmasına rağmen, Mısır dilini öğrenen ve kullanan tek Batlamyus hükümdarıydı.
Tang Hanedanı, Sui Hanedanı'nın ardından Çin'e hüküm sürmüş hanedandır. 618'de Li Shimin, Sui Hanedanı'nı devirerek Tang Hanedanı'nı kurdu. Li Shimin daha çok Tang Hanedanı'nın kurucusu İmparator Taizong olarak bilinir. Çin imparatorlarının en ünlülerinden biridir. Tang Hanedanı döneminde Çin'in komşularının üzerinde çok büyük etkisi vardı ve birçok komşu krallıkları vergiye bağlamıştı. Bununla birlikte Göktürk Kağanlığı 659 yılında, İkinci Doğu Göktürk Kağanlığı ise 744 yılında Tang Hanedanı'nın egemenliği altına girmiştir. Yaklaşık 300 yıl yönetimde kalan Tang Hanedanı zamanında Han Hanedanı'ndan bile daha parlak bir dönem yaşandı. Bu dönemde imparatorluk toprakları genişletildi; değişik ırk, kültür ve dinlerden halklarla ilişkiler kuruldu ve sonradan Batılı toplumları şaşkınlığa uğratacak bir yönetim sistemi kuruldu. Bazı kaynaklarda Tang Hanedanı'nın Çinleşmiş Türk-Tabgaç kökenli olduğu geçmektedir.
I. Manuil Komninos, 1143-1180 yılları arasında tahtta kalan Bizans imparatorudur.
Arthur Stanley Eddington, OM, FRS, 20. yüzyıl başlarında yaptığı çalışmalarla tanınan astrofizikçi. Eddington aydınlatma gücü ve yıldızların aydınlatma gücünün doğal sınırı, adını kendisinden alır.
Donald MacGillivray Nicol, İngiliz Bizantolog.
Bizans ordusu veya Doğu Roma ordusu, Bizans donanmasının yanında hizmet veren Bizans silahlı kuvvetlerinin başlıca askeri organıydı.
İslam astronomisi, özellikle İslam'ın Altın Çağı sırasında, İslam dünyasında yapılan astronomik gelişmeleri kapsar ve çoğunlukla Arapça yazılmış eserlerden oluşur. Bu gelişmeler özellikle Uzak Doğu ve Hindistan'da daha sonra Orta Doğu, Orta Asya, Endülüs ve Kuzey Afrika'da gerçekleşti. Orta Çağ İslam astronomisi, yabancı dildeki kaynakların özümsenmesi ve bu kaynakların birbiriyle benzeşmeyen unsurlarının İslami özelliklere sahip bir bilim yaratmak için birleştirilmesi gibi yönleri nedeniyle diğer İslami bilimlerin doğuşuyla paralellik gösterir. Bu kaynaklar özellikle Arapça diline tercüme edilmiş ve üzerine çalışmalar gerçekleştirilmiş Yunan, Sasani ve Hint eserlerinden oluşuyordu.
Çin, dünyanın en eski ve sürekli öğreti ve felsefi geleneklerinin beşiği olmuştur. Çin'de batıdaki anlamıyla bire bir örtüşen bir din anlayışı hiç olmamıştır. Milattan önce 6. yüzyıldan itibaren görülmeye başlayan düşünce okulları kendi içinde özgün olarak sürekli gelişmiştir. Bu yüzden Çin'de inanç sistemleri olarak Çin kültürünü tarihi boyunca şekillendiren Konfüçyüsçülük, Taoizm ve çok sonradan gelen Budizm düşünce okulları sıralanır. Bu iç içe geçmiş düşünce okulları kendi aralarında kökten farklı bir evren anlayışı taşımazlar ancak klasik anlamıyla batıda ortaya çıkan Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık dinlerinden kökten ayrıdırlar. Bu düşünce okulları öncesinde de Çin'in hem toplayıcı ve avcı şamanik toplumlarında hem de yerleşik tarım toplumları döneminde kainatın doğuşuyla ilgili anlatılan masal ve efsanelerde evrenin; klasik dinlerde olduğu gibi bir yaratıcı tarafından yaratılmasından çok her şeye hamile olan ve hiçbir şeyin henüz bir biçimi olmadığı karanlık bulamaç bir şeyden doğduğu inançları yer bulmaktadır. Bu bulamaç, karanlık hiçbir nesnenin henüz şekil almadığı ama her şeye hamile olunan bu hale masallarda Hundun, düşünce okullarında Dao denmektedir. Dao'dan Gök ve Yer yani somut ve soyut olan her şey doğar, yin ve yang değişim ilkeleriyle her şey biçim alır ve dönüşür. Günümüzde Kuantum Kuramı'nın kozmogoni görüşleri Çin'de ortaya çıkan bu evren anlayışına daha yakın durmaktadır. Gök uzayı, yer ise yıldızlar, gezegenler gibi yoğun her şeyi temsil etmektedir. Dao düşünce okulunda Gök ve Yerin ham doğası yani kendiliğindenlik hali olan Zìrán (自然)'a uyması çabasız çabayı uygulaması en uygun yönetim olarak anlatılırken, Konfüçyüsçü okullara göre ise Gök ve Yer ilişkisi hiyerarşik ele alınır, erdem ve görevlere önem verilir, dolayısıyla devletin yönetimi ve halk ile ilişkisi buna uymalıdır anlayışı hakim olmuştur. Çin imparatorları, özellikle Konfüçyüs okuluna göre Gök gibi olmalıydılar ve bu yüzden "Göğün Vekaleti"ni (Tianming) talep edip Çin efsanevi ve geleneksel pratiklerine katılırlardı. Yaygın inanç sistemi bu şekilde kendini gösterirken sonraki yüz yıllarda Batıda ortaya çıkan dinler Çin'de yayılmak istemiş olsa da halk arasında bu inanç sistemleri çok rağbet görmemiştir. Ancak günümüzde sayıları fazla olmasa da Çin'de Hristiyanlık ve müslümanlık da yaşamaktadır. 1949 Mao Zedong devriminden beri Çin, bir ateist ve Marksist kurum olan Çin Komünist Partisi tarafından yönetilmektedir. Bu dönemde bilimsel bir zemini olmayan hiçbir görüşe izin verilmedi. Dini hareketler ve kurumlar önce hükûmet kontrolü altına alındı, sonra Kültür Devrimi (1966-1976) sırasında baskıya uğradı. Devrimin yumuşama döneminde geleneksel öğretiler ve sonradan gelen dini örgütlere haklar verilmeye başlanmıştır. Hükûmet henüz beş tane öğreti ve dini resmen tanımaktadır: Budizm, Taoizm, İslam, Protestanlık ve Katoliklik. 21. yüzyılın başında kurumsal idarelerde Konfüçyüsçülük ve Çin halk gelenekleri giderek daha fazla tanınma kazanmaktadır.
Cambridge University Press, Cambridge Üniversitesi'ne bağlı faaliyet gösteren Cambridge, Birleşik Krallık merkezli yayınevidir. Kral VIII. Henry tarafından 1534'te kurulmuştur. Dünyanın ilk kurulan yayınevi ve Oxford University Press'in ardından en büyük ikinci yayınevi konumundadır.
Efsanevi yaratık ya da mitolojik yaratık; kurgusal, hayali ve doğaüstü bir hayvandır. Bazen bir kırma, genellikle yarı insandır ve varlığı kanıtlanmamıştır, sadece kurgu ya da folklorda geçmektedir.
Kuzey Seferi, 1926-1928 yılları arasında Çan Kay Şek önderliğindeki Kuomintang'ın kuzeydeki Beiyang Hükûmeti ve savaş ağalarına karşı düzenlediği harekâttır.
Çin'de Hristiyanlık ilk kez 7. yüzyılda Tang Hanedanı döneminde meydana çıktı, ancak 16. yüzyılda Cizvit misyonerler tarafından Çin halkına tekrar tanıtılmasına kadar Çin'de kökleşmedi. Günümüz Çin'deki Hristiyan nüfus Katolik, Protestan, Evanjelikal ve az sayıda Ortodoks Hristiyandan oluşur. Hristiyanlığın Çin'deki tarihi Taoizm, Mahayana Budizmi ya da Konfüçyüsçülük kadar uzun olmazsa da en az 7. yüzyıldan beri Çin'de vardır ve son 200 yıl içerisinde çok etkili bir rol oynamıştır. 1970'lerin sonlarında uygulanan ekonomik açılma sırasında dine ilişkin faaliyetlere uygulanan kısıtlamaların hafifletilmesinden beri Çin'deki Hristiyanların sayısı büyük oranda artmıştır; 1949 yılı öncesinde yaklaşık dört milyon Hristiyan vardı.
Çin Halk Cumhuriyeti'nin Tibet'i ilhakı, Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) devletinin Tibet bölgesi üzerindeki kontrolü kazandığı süreçtir. Bu süreç, Çin Hükûmeti tarafından "Tibet'in barışçıl kurtuluşu", Sürgündeki Tibet Hükümeti tarafından ise "Tibet'in Çin tarafından istilası" olarak anılır. Tibet Hükûmeti'nin uluslararası tanınma kazanma girişimleri, kendi ordusunu modernleştirme çabaları, ÇHC Hükûmeti ile müzakerelerde bulunması ve Ekim 1950'de Batı Kham'a bağlı Qamdo bölgesinde bir askeri çatışmaya katılmasından sonra Tibet Hükûmeti, Ekim 1951'de Çin baskısı altında On Yedi Noktalı Anlaşma'yı en sonunda kabul etti. Tibet'in Çin'e dahil edilme süreci, bazı Batılı gözlemciler tarafından bir ilhak olarak görülür. Çin otoritesine yeni girmiş Tibet'te Tibet Hükûmeti ve Tibet'in toplumsal yapıları başlangıçta muhafaza edildi, ancak 1959 Tibet isyanının sonucu olarak 14. Dalay Lama Tenzin Gyatso sürgüne kaçtı ve Tibet'in hükûmeti ve toplumsal yapıları çözüldü.
Orta Çağ Yunancası, ayrıca Bizans Yunancası olarak da bilinir. Geleneksel olarak 1453'te İstanbul'un Fethi ile tarihlenen, 5-6. yüzyıllarda Klasik Antik Çağ'ın sonu ile Orta Çağ'ın sonu arasındaki Yunan dilinin bir aşamasıdır.
Vermilyon Kuşu, Çin takımyıldızlarının Dört Simgesi'den biridir. Tam olarak "Güneyin Vermilyon Kuşu" olarak bilinmekte olup güneyi ve yaz mevsimini temsil etmektedir.
Ejderha Kralı, bir Çin hava ve su tanrısıdır. Ejderha Kralı, yağmurun dağıtıcısı ve yang erkeksi nesil gücünün zoomorfik temsili olarak kabul edilir. Çin kültüründe eski long kavramının kolektif kişileştirmesidir. En önemlileri, Sarı İmparator'un Sarı Ejderhası'nın eklenmesiyle En Yüksek İlahiyatın Beş Formu'nun veya onların zoomorfik enkarnasyonunun başkanlık ettiği sulu ve kitonik güçleri temsil eden kozmolojik Sihai Longwang (四海龍王) olmak üzere çeşitli biçimler alabilmektedir. Sıfatlarından biri Kaynak ve Pınarların Ejderha Kralı'dır. Ejderha Kralı, ejderhaların kralıdır ve aynı zamanda denizdeki tüm canlıları kontrol eder. Emirlerini Yeşim İmparator'ndan alır.