İçeriğe atla

Maurice Blanchot

Maurice Blanchot
Doğum22 Eylül 1907
Devrouze, Saône-et-Loire, Fransa
Ölüm20 Şubat 2003 (95 yaşında)
Le Mesnil-Saint-Denis, Fransa
MeslekEdebiyat kuramcısı ve yazar
MilliyetFransız

Maurice Blanchot (22 Eylül 1907 - 20 Mart 2003), Fransız edebiyat kuramcısı Edebiyat teorisyeni ve yazardır. Gilles Deleuze, Michel Foucault, Jacques Derrida gibi Postyapısalcı filozoflar üzerinde önemli bir etki bıraktı.

Yaşamı

Doğu Fransa'da Saint Germain du bois kantonundaki Devrouze'un bir köyü olan Quain'de yaşayan katolik bir ailenin çocuğuydu. Strasbourg Üniversitesi'nde felsefe okudu. Burada Emmanuel Levinas ile tanışıp dost oldu. Daha sonra Paris'te siyasi gazeteci olarak bir kariyere başladı. 1930 yılından sonra Blanchot, Journal des débats'ın yazı işleri kadrosunda dış politik ilişkilerde yazı işleri sorumluluğunu üstlendi. Georges Bataille' gazetenin editörüydü. Blanchot, Fransa'nın gelecekteki çöküşünü tahmin ederek, bu sefer Fransız monarşisinin yenilenmesi hareketiyle ilgili doğruya uzak gazetelerde -özellikle Combat'ta- çeşitli yazılar kaleme almıştır. Nazi Almanyası'nın Avrupa barışı için tehlike oluşturacağını yazılarında vurgulamıştır. Paris Üniversitesi'nde doktora yapmıştır. Tezi ise ''Sextus Empiricus'un Antik Şüphecilerde Dogmatizm Kavramı'' üzerine yapmıştır.

Blanchot, Nazi işgali sırasında Paris'ten ayrılmadı. Savaş yıllarında 'Thomas l'obscur' (1941) ve 'Aminadab' (1942) adlı kitaplarını yayınladı. Journal des débats'ta Nazi karşıtı ağır yazılar kaleme almaya devam etti. Vichy Hükümeti'ni sıklıkla eleştirdi. Bu yazılarından sonra öldürülmesine karar verildi ve Haziran 1944'te bir Nazi idam mangası tarafından neredeyse idam edilmek için Fransa'da arandı.

1953'ten 1968'e kadar Nouvelle Revue Française'de düzenli olarak yazılar yazdı. 1960 yılında Sartre, Simone Signoret, Alain Resnais, René Char gibi alanında birçok ünlü isimle beraber 121'ler Manifestosu imzacılarından biri oldu. Bu Manifesto, Cezayir'deki sömürge savaşında askerlik hizmetini reddetme haklarını savunan askerlik hizmetini sürdüren askerlerin haklarını savunuyordu. Manifesto, savaşa verilen entelektüel tepki açısından çok önemliydi. 1961 Paris Katliamı katliamını eleştirdi ve 1968 Mayıs olayları'na desteğini açıkladı.

Blanchot otuzdan fazla kurgu, edebiyat eleştirisi ve felsefe eseri yazdı. 1970'lere kadar, yazılarında genel olarak farklı "türler" veya "eğilimler" olarak algılananlar arasındaki engelleri yıkmak için sürekli çalıştı ve sonraki çalışmalarının çoğu anlatım ve felsefi araştırma hakkındaydı. 1983'te La Communauté inavouable'ı (İtiraf Edilemeyen Topluluk) yayınladı. Bu çalışma Jean-Luc Nancy'nin topluluğa dinsel olmayan, faydacı olmayan ve politik olmayan bir yorumla yaklaşma girişimi olan The Inoperative Community (1986) adlı eserine ilham kaynağı olmuştur.[1]

Fikirleri

Blanchot'un çalışması, ölüm felsefesini Hümanist terimlerle değil, paradoks, imkânsızlık, saçmalık ve ölümün kavramsal imkânsızlığından kaynaklanan numen kaygılarla araştırır. Sürekli olarak "edebiyat sorusu" ile, yazmanın kendine özgü eyleminin aynı anda hem canlandırılması hem de sorgulanması ile meşguldü. Blanchot'a göre, "edebiyat, edebiyatın bir soru haline geldiği anda başlar". Blanchot, edebi dilin her zaman anti-realist ve günlük deneyimden o kadar farklı bir şey olduğu teorisi için, Stéphane Mallarmé ve Paul Celan'ın şiirselliğinden ve Hegelcilik diyakeltikteki olumsuzlama kavramından yararlandı;[2] gerçekçilik, yalnızca gerçeklikle ilgili edebiyatı değil, yazma eyleminin nitelikleriyle oluşturulan paradokslarla ilgili edebiyatı da temsil eder. Blanchot'un edebi teorisi, Hegel'in felsefesiyle paralellik gösterir ve gerçek gerçekliğin her zaman kavramsal gerçekliği takip ettiğini ortaya koyar. Dilin günlük kullanımının aştığı veya reddettiği şey, soyut kavram uğruna şeyin fiziksel gerçekliğidir.[3] Edebiyat ve ölümün anonim edilgenliği üzerinde; Heidegger'in aksine, Blanchot ölümle otantik bir ilişki olasılığını reddeder, çünkü ölümün kavramsal olasılığını reddeder. Blanchot'un daha sonra Öteki Felsefe'sine karşı sorumluluk sorusuyla ilgili olarak Heidegger'in ölüm hakkındaki pozisyonunu Dasein'ın "mutlak imkansızlığının olasılığı" olarak tersine çevirir ve bunun yerine ölümü "her olasılığın imkansızlığı" olarak görür.

Kaynakça

  1. ^ Aubert, Antoine (17 Kasım 2014). "Jean-Luc Nancy, La communauté désavouée". Lectures (Fransızca). doi:10.4000/lectures.16166. ISSN 2116-5289. 
  2. ^ Literature and the Right to Death, Stanford University Press, 1 Mart 1995, ss. 300-346, erişim tarihi: 10 Ekim 2024 
  3. ^ "Blanchot, Maurice | Internet Encyclopedia of Philosophy" (İngilizce). Erişim tarihi: 10 Ekim 2024. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Henri Bergson</span> Fransız filozof (1859 – 1941)

Henri-Louis Bergson, Fransız filozoftur.

Alman edebiyatı, Orta Avrupa'da yaşayan Almanca konuşan toplulukların edebi yaratısıdır. Almanya, Avusturya, İsviçre ve bunların yanındaki Alsas (Fransa), Bohemya (Çekya) ve Silezya (Polonya) gibi bölgelerdeki çalışmaları kapsar.

<span class="mw-page-title-main">Oruç Aruoba</span> Türk yazar, şair ve felsefeci

Oruç Aruoba, Türk yazar, şair, akademisyen ve felsefeci.

<span class="mw-page-title-main">Nikolay Çernışevski</span>

Nikolay Gavriloviç Çernişevski Rus devrimci demokrat, materyalist filozof, eleştirmen ve sosyalist. Bazıları tarafından bir ütopik sosyalist olarak değerlendirilmiştir. 1860'larda devrimci demokratik hareketin önderi konumundaydı. Sovyetler Birliği'nin kurucusu Vladimir Lenin, Emma Goldman gibi önemli isimleri etkilemiştir.

Gerçeklik veya hakikat, günlük kullanımdaki anlamıyla, "var olan her şey" demektir. Bilimde, dinde ve felsefede farklı anlamları vardır. Düşünceden bağımsız olarak zamanda ve mekanda yer kaplayan her şey gerçektir. Herhangi bir şeyin gerçekliği insan zihnine bağlı olmaksızın var olmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Hannah Arendt</span> Alman asıllı Amerikalı filozof, tarihçi ve yazar (1906-1975

Hannah Arendt, Almanya doğumlu Yahudi kökenli Amerikalı siyaset bilimcidir. Çoğu kişi tarafında felsefeci olarak da bilinmekle birlikte, kendi felsefenin "bireyin kendi"ne dair sorunlarla uğraştığını söyleyerek bu sıfatı reddetmiştir. Siyaset bilimci olarak tanımlanmayı istemesinin sebebi çalışmalarının "tekil olarak insana değil, dünyada yaşayan ve dünyayı kaplayan insanlığa" odaklanmış olmasıdır.

Gilles Deleuze,, Fransız yazar ve filozoftur.

<span class="mw-page-title-main">Varoluşçuluk</span> Felsefi ve edebi akım

Varoluşçuluk veya egzistansiyalizm, 19. yüzyıl sonları ile 20. yüzyılda kendi içlerindeki derin öğretisel farklılıklarına karşın felsefi düşüncenin salt düşünen özne ile değil eyleyen, duyumsayan, yaşayan bir birey olarak insan öznesi ile başladığı inancını paylaşan belli başlı Avrupalı filozofların çalışmalarına karşılık gelen terim. Varoluşçu düşüncede her ne kadar 'özgürlük' yaygın olarak tepe nokta kabul edilse de akımın ilksel erdemi, otantisitedir. Varoluşçuluğa göre bireyin başlangıç noktası "varoluşsal tutum" olarak adlandırılan tutumla, yani görünürde anlamsız veya absürt bir dünya karşısında bir kopma ve keşmekeşlik duygusu ile nitelenir. Pek çok Varoluşçu, geleneksel ya da akademik felsefeyi biçim ve biçemsel yönden gerçek insan deneyiminden fazlasıyla soyut ve uzak olarak görmüştür. Ruhbilimsel ve kültürel devinimlerin bireysel deneyimlerle birlikte var olabileceğini savunan bu felsefi akımda, erdemlilik ve bilimsel düşünce birlikteliğinin insan var oluşunu anlamlandırmak için yeterli olamayacağını, bundan dolayı mevcut birlikteliğin gerçek değer yargıları içinde yönetilen ileri düzey bir kategori olduğu düşünülmüştür. İnsanın varoluşunu anlamlandırma, kesin olarak bahsedilen bu otantik gerçeklikle mümkündür.

Sovyetler Birliği’nde felsefe, resmi olarak Marksist-Leninist düşünce odaklıydı, bu kuramsal olarak nihai felsefi doğru ve nesnellik temeliydi. 1920’ler ve 1930’lar boyunca, Rus düşüncesinin diğer eğilimleri baskılandı. Stalin 1931’de diyalektik materyalizm’i Marksizm Leninizm ile özdeşleştiren bir karar çıkartarak, bütün komünist devletlerde ve Comintern aracılığıyla çoğu Komünist partide geçerli olacak resmi felsefe haline getirdi.. Bolşevik yönetimin başlangıcından itibaren Sovyet felsefesinin resmi amacı, Komünist düşüncelerin kuramsal olarak anlatılmasıydı. Bununla birlikte, 1917 Ekim Devrimi nden sonra, hem felsefi hem siyasi mücadeleler damgasını vurmuş ve artık eskisi gibi dogmatik olunmayıp daha ilerici ve olumlu konular tartışılır hale getirmiştir. Evald Vasilevich Ilyenkov 1960’ların önde gelen filozoflarından biriydi, Leninist Diyalektik ve Positivizmin Metafizikliği (1979) kitabında, 1920’lerin “mekanikçiler ile “diyalektikçiler” tartışmasını yeniden açtı. 1960’lar ve 1970’lerde analitik felsefe ve mantık deneyciliği dahil Batı felsefeleri Sovyet düşüncesi üzerinde iz bırakmaya başladılar. Keza bu durum da SSCB'nin Stalin sonrası yönetiminde komünist idealini ne derece yeteneksiz kullandığının ve emperyalist ülkelerinin felsefelerine gittikçe kayan bir ivme kazandığının göstergesidir.

<span class="mw-page-title-main">Jean-Paul Sartre</span> Fransız filozof (1905-1980)

Jean-Paul Charles Aymard Sartre, Fransız yazar ve düşünür. Felsefi içerikli romanlarının yanı sıra her yönüyle kendine özgü olarak geliştirdiği Varoluşçu felsefesiyle de yer etmiş; bunların yanında varoluşçu Marksizm şekillendirmesi ve siyasetteki etkinlikleriyle 20. yüzyıl'a damgasını vuran düşünürlerden biri olmuştur. Sartre, bir anlatıcı, denemeci, romancı, filozof ve eylemci olarak yalnızca Fransız aydınlarının temsilcisi olmakla kalmamış, özgün bir entelektüel tanımlamasının da temsilcisi olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Maurice Merleau-Ponty</span> Fransız felsefeci ve fenomenolog

Maurice Jean Jacques Merleau-Ponty, Edmund Husserl ve Martin Heidegger tarafından büyük ölçüde etkilenmiş Fransız Fenomenoloji filozofu. Algı, sanat, politika, din, biyoloji, psikoloji, psikanaliz, dil, doğa ve tarih konuları üzerine yazılar kaleme almıştır. 1945 yılında Jean-Paul Sartre ve Simone de Beauvoir tarafından kurulmuş solcu Les Temps modernes dergisinde baş editörlük yapmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Georges Bataille</span> Fransız yazar, sosyolog, antropolog ve filozof

Georges Bataille, Fransız yazar, sosyolog, antropolog ve filozof. Nietzsche'nin izinde düşüncelerini geliştirmiş, gerçeküstücü düşüncenin geliştiricilerinden biri olmuştur. Kötülüğü üstlenen ve gizemsel yolculuklara dayalı iç deneyimlere dayanan bir ahlakın savunuculuğunu yapmıştır. Çalışmaları postyapısalcılık da dahil olmak üzere sonraki felsefe ve sosyal teori okullarındaki etkileri kanıtlamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Alain Badiou</span> Fransız filozof ve yazar (d. 1937)

Alain Badiou, önde gelen Fransız sol kanat düşünür, École Normale Supérieure'nin (ENS) eski felsefe bölüm başkanı.

“Das Unbehagen der Geschlechter” kitabının yazarı Judith Butler’ın öncülüğünde eşitlik feminizmi üzerine kurulmuş; ancak bir adım daha da ileriye giderek “toplum cinsiyeti” ve “biyolojik cinsiyet” olmak üzere iki cinsiyetten bahsetmiştir. Cinsiyet kimliklerinin ortak kabul edilebilmesi, cinsiyetler arasındaki farklılıkların daha az güçlü olmasıyla bağlantılıdır.

Ahmet Soysal, felsefe yazarıdır. İstanbul Saint-Joseph Fransız Lisesi'nde ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nde eğitim gördü. Herhangi bir üniversiteye bağlı olmadan çalışmaktadır. Metinlerini Türkçe ve Fransızca yazar. 1976'ya kadar Paris, Brüksel, Beyrut ve yeniden Brüksel'de yaşadı. 1976'dan beri İstanbul'dadır.

Ayşe Necmiye Alpay, Türk dilbilimci, çevirmen, yazar. Çeşitli dergilerde yayınlanan dil konusundaki yazıları ve edebi incelemeleriyle tanınmıştır.

Ayberk Erkay, Türk Edebiyatçı, çevirmen, koleksiyoner.

<span class="mw-page-title-main">Giorgio Agamben</span> İtalyan filozof

Giorgio Agamben, çağdaş İtalyan filozoftur. Daha çok "Homo sacer" ile "istisna hali" kavramlarına yaptığı katkılarla ünlenmiştir.

<i>Bulantı</i> (roman)

Bulantı, Jean-Paul Sartre'ın 1938 yılında yayımlanan edebiyat alanındaki ilk yapıtıdır. Roman, 20. yüzyılın en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Nami Başer</span>

Nami Başer, emekli felsefe profesörü, yazar, çevirmen, tiyatrocu.