İçeriğe atla

Masumiyet karinesi

Masumiyet karinesi, suçsuzluk ilkesi veya uluslararası hukuk terimi olarak presumption of innocence; suç kesinleşmediği sürece kimsenin hükümlü sıfatıyla değerlendirilemeyeceğini ifade eden, temel hukuk doktrini.[1] Evrensel hukuk kurallarına göre, bir kişinin masum olduğunun kanıtlanmasına gerek yoktur; kişinin suçluluğunun kanıtlanamamış olması yeterlidir.[1] Bunun için masumiyet karinesinin temelini, hukukta hüküm giydirmenin yalnızca iddia edilen suçların kanıtlanmasıyla mümkün olduğu gerçeği oluşturur.[2] Bu da hüküm giymemiş kimsenin suçlu sayılamayacağı veya suçlu olarak lanse edilemeyeceği ilkesini; yani masumiyet karinesini doğurur. Masumiyet karinesi evrensel bir yargı doktrini olup; İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nde yer almaktadır. Buna bağlı olarak bu bildiriye taraf olan ülkeler, yasalarında bu doktrine yer vermek durumundadır.[3]

Suçsuzluk ilkesi sanığı korumaktan öteye hukukun devamlılığını sağlama fonksiyonuna da sahiptir. Zira sanığın suçlu olduğu öngörüsüyle birlikte adaletin temeli olan soruşturma ve araştırma ilkeleri anlamsızlaşacaktır. Sanık suçsuzluk ilkesiyle birlikte kendini savunabilecektir. Masumiyet karinesi, sanığın masum olduğunu değil suçsuz olduğunu öne sürer ve yargılama süreci kesinleşinceye kadar hiç kimse haksız yere suçlanmaz.[4]

Masumiyet karinesinin kökleri Eski Roma'ya kadar uzanmaktadır. Ancak bu kavram gerçek değerini, 18. yüzyıl Avrupa'sında bulmuştur. Bu yüzyıla kadar Avrupa'da, özellikle düşünce suçlarının cezalandırılmasında kanıtların ikrar yoluyla elde edilmesi ve yargılama öncesinde işkence yapılmasına duyulan tepki; bu kavramın oluşmasının düşünsel temelini oluşturmuştur.[3] Masumiyet Karinesi, Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi'nin 6.maddesine dayanmakta, aksi ispat edilinceye kadar kişinin masum sayılma hakkını temin etmektedir.[5][6]

Sözcük kökeni ve ortaya çıkışı

Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi'nin 48. maddesi suçsuzluk ilkesinden bahsetmektedir.

Bu kavram, Türk Ceza Hukuku'nda masumiyet karinesi adıyla anılır. Sözlük anlamı olarak masumiyet suçsuzluk anlamına gelir.[7] Karine ise ipucu anlamı taşır.[8] Buradan hareketle "masumiyet karinesi"nin sözlüksel anlamı suçsuzluk işaretidir. Ancak Osmanlıca bir hukuk terimi olan bu ibarenin yerine günümüzde "masumluk veya suçsuzluk ilkesi" kullanımları da mevcuttur.

Masumiyet karinesi köklerini Eski Roma hukuku'ndan alır. Bu ilke Eski Roma hukukunda Ei incumbit probatio qui dicit, non qui negat deyişiyle ilkeleştirilmiştir.[9] Daha sonra ise İngiliz örfî hukukunda "bir gerçeğin kanıtlanma yükümlülüğü kişi merkezlidir" biçimiyle kullanılmıştır.[10] Ayrıca, İtalya,[11] Polonya,[12] İspanya,[13] ve Fransa[14] ceza hukuku maddelerinde bu kavram Latince özdeyişten türeyen deyimsel türevleriyle yer almıştır.

Hukuksal süreçte suçsuzluk ilkesi

Masumiyet karinesi, yalnızca bağımsız yargı organlarını değil; idari makamları da kapsar.[1] Ancak kanaate bağlı kararlar veren, bazı özerk hukuklar (spor hukuku gibi) bunun istisnasıdır. Bu ayrılık, yargı organlarının yalnızca suça ceza verebilmesinden kaynaklanır; çünkü şüphelinin masum olup olmadığı araştırılmaz ve kişi suçlu olsa bile suçu delillendirilemedikçe hükümlü olamaz. Kanaate bağlı idari ceza veren kurumlarda ise suçun işlendiğinin alenen görülüyor olması; müeyyide uygulamak için yeterlidir.[15]

Kişinin ifade verip, savcılığa sevkedilmesiyle başlayan yargı sürecinde; şüphelinin tutuklama talebiyle mahkemeye gönderilip, tutuklanması; hukuksal olarak kişinin hükümlü olduğu anlamına gelmez. Tutuklama, işlendiği varsayılan suç eylemi üzerinde güçlü şüpheler bulunduğu anlamına gelse de; mahkeme süreci bitip, kişi hüküm giyene kadar hukuki olarak kişi masumiyet karinesinin koruması altındadır. Şüpheli suçu işlese dahi, delil yeterliliğinin sağlanamaması veya toplanan delillerin hukuki yollarla elde edilmemesi gibi gerekçelerle, tutukluluk sürecinin sonunda şüphelinin serbest kalabileceği gerçeği; masumiyet karinesinin tutuklama sürecini de kapsamasının nedenidir. Örneğin, İtalya'da işlenen bir cinayette polisin delilleri yanlış topladığı gerekçesiyle; zanlının beraat etme durumu ortaya çıkmıştır.[16]

Kişi yargılama sürecinde hüküm giydirilmeden, kamusal haklarından yararlanma hakkına sahiptir. Onun için kişi tutuklu olsa dahi çalıştığı resmî kurumlar vs. kişinin suçu sabitlenene dek masum olduğu ilkesini gözetmek zorundadır. Bu konuda AİHM'in 10 Şubat 1995'te verdiği kararda:"Sanık için bir güvence olarak kabul edilen masumiyet karinesinin, yalnızca ceza yargılaması sırasında değil; aynı zamanda bütün resmi makamlar düzeyinde de gözetilmesi kabul edilmektedir. Bu nedenle, ceza yargılaması kesin mahkûmiyet hükmü ile sonuçlanmamış kişiye karşı, başka resmi görevlilerin suçlu gözüyle bakıp bu şekilde davranmaları “masumiyet karinesi”nin çiğnenmesi anlamına gelir." ifadelerine yer verilmiştir.

Suçsuzluk ilkesinin uygulanmasındaki bazı sorunlar

Hukuksal olarak yargılamanın makul bir süresi vardır; yargılamanın bu süre içerisinde tamamlanması ve hükmün verilmesi gerekir. Ancak mahkemenin belirlenen süre içerisinde kararını açıklamaması durumunda, kişiler tutuklu bulunsalar bile üzerlerindeki yaptırım kalkar ve serbest bırakılırlar. Bu durumda hukuki bakımından iki temel sorun doğar. Bunlardan birincisi masumiyet karinesiyle doğrudan bağlantılıdır. Bu durum tutuklu kişilerin eğer suçsuzsa tutukluluk süresi boyunca yaptırıma maruz kalmış olmasını ifade eder. İkinci sorunsa, yargılama bitirilemediğinden kişiler suçlu olsa bile serbest bırakılmalarıdır.

Zaman aşımı sorunu ve suçsuzluk ilkesi arasındaki bağlantı ve bu konuda ortaya çıkan sorunlar güncel olarak hukuksal bir sorun niteliğinde olup; özellikle bazı ülkelerdeki tutuklama süresinin uzunluğunun masumiyet karinesini ihlal edip etmediği konusunda çeşitli tartışmalar yapılmaktadır.[17] Bunun tersi bir durum olarak, kamu vicdanında suçlu olarak görülen kişilerin zaman aşımıyla serbest kalmaları da; çeşitli tartışmaları doğurmuştur.[18]

Kamuoyunun ve basının yakından ilgilendiği davalarda; kamu vicdanının bağımsız yargı organlarından ayrı olarak gelişmesi ve henüz hüküm giymemiş kişilerin toplumda suçlu olarak algılanması da suçsuzluk ilkesinin sorgulandığı durumlardan biridir.[3]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b c "Masumiyet Karinesi Nedir?". AIHM.info. 29 Şubat 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ağustos 2011. 
  2. ^ "Ceza Yargılaması Önlemleri ve Masumiyet İlkesi". ankarahukuk.com. 27 Şubat 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ağustos 2011. 
  3. ^ a b c "Salt Masumiyet Karinesi Üzerine". sekizsayfa.com. Erişim tarihi: 4 Ağustos 2011. []
  4. ^ "Katipler, Adalet Bakanlığı Personeli Platformu". Masumiyet Karinesi Nedir?. 26 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  5. ^ "Hukukta Masumiyet Karinesi Ne Anlama Gelir?". 7 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  6. ^ "Masumiyet karinesi". 7 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  7. ^ "Masumiyet". Osmanlıca Türkçe Sözlük. 27 Mart 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ağustos 2011. 
  8. ^ "Masumiyet". Osmanlıca Türkçe Sözlük. 27 Şubat 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ağustos 2011. 
  9. ^ "Pandectae 22.3.2". Webu2.upmf-grenoble.fr. 28 Mart 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ekim 2010. 
  10. ^ "Glossary" (İngilizce). Clickdocs.co.uk. 7 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ekim 2010. 
  11. ^ "ForoEuropo Italia" (İtalyanca). Foroeuropeo.it. 27 Mayıs 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ekim 2010. 
  12. ^ "National Constitutional Law Related to Article 48 - Presumption of Innocence and Right to Defence". European Union Agency for Fundamental Rights. 11 Temmuz 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mayıs 2011. 
  13. ^ Valentin Anders (8 Eylül 2010). "Latin legal maxims in Spanish". Latin.dechile.net. 15 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ekim 2010. 
  14. ^ "Code de Procédure Pénale, article préliminaire" (Fransızca). 31 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ağustos 2011. 
  15. ^ "Madde 7- İnceleme, Rapor ve İtiraz" (PDF). sporhukuku.org. ss. 2-3. 27 Şubat 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ağustos 2011. 
  16. ^ "Melek Yüzlü Katil Serbest Kalabilir". Habertürk Gazetesi. 12 Ağustos 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ağustos 2011. 
  17. ^ Osman Saraç. "Adalet". 14 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ağustos 2011. 
  18. ^ "Son tahliyelerde asıl suçlu kim?". haberdemeti.com. 10 Ocak 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ağustos 2011. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Hukuk</span> genellikle devlet otoritesi tarafından desteklenen kurallar ve yönergeler sistemi

Hukuk ya da tüze birey, toplum ve devletin hareketlerini, birbirleriyle olan ilişkilerini; yetkili organlar tarafından usulüne uygun olarak çıkarılan, kamu gücüyle desteklenen, muhatabına genel olarak nasıl davranması yahut nasıl davranmaması gerektiğini gösteren ve bunun için ilgili bütün olasılıkları yürürlükte olan normlarla düzenleyen normatif bir bilimdir. Ayrıca, toplumu düzen altına alan ve kişiler arası ilişkileri düzenleyen, ortak yaşamın huzur ve güven içinde akışını sağlayan, gerektiğinde adaleti yerine getiren, kamu gücü ile desteklenen ve devlet tarafından yaptırımlarla güvence altına alınan kurallar bütünüdür. Hukuk, birey-toplum-devlet ilişkilerinde ortak iyilik ve ortak menfaati gözetir.

<span class="mw-page-title-main">Avukat</span>

Avukat, hukuk fakültesi mezunu, avukatlık stajı yapmış, avukatlık mesleğini serbest veya bir kuruma bağlı olarak icra eden kişidir. Avukatın eş anlamlıları aklavcı ve vekil sözcükleridir. Eski kullanımda muhami denirdi. Avukatların faaliyette bulunması için baroya kaydolmaları zorunludur. Genellikle çalıştıkları şehirde bulunan baroya kayıtlı olarak faaliyet gösterirler. Avukat, uyuşmazlıkların doğumundan başlayarak, mahkeme aşaması ve hakkın teslimine kadar olan süreçte kişileri temsil eder. Avukat sadece iş ve dava takibi yapmaz, aynı zamanda hukuki konularda hukuk danışmanı, zabıt kâtibi, hakemlik, arabuluculuk, mübaşir, arzuhâlci, halk noteri görevlerini de yerine getirebilir.

<span class="mw-page-title-main">Ceza</span>

Ceza ya da yaptırım, genel anlamıyla suç karşılığında insanlara veya kuruluşlara uygulanan bir yaptırımdır. Ceza Arapça kökenli bir kelimedir. Anlamı, yapılan kötü bir eylemin karşılığıdır.

<span class="mw-page-title-main">Ceza hukuku</span>

Ceza hukuku, suç ve ceza kavramlarını inceleyen kamu hukuku bölümüdür. Genel veld Bailey, özel ceza hukuku olarak ikiye ayrılır.

Duruşma, yargılamalarda iddia ve savunma makamlarının delillere dayanarak tartıştıkları sürece denir. Ayrıca taraflar arasında doğan uyuşmazlıklar gene mahkemelerdeki duruşmalarda karara bağlanır.

<span class="mw-page-title-main">Nürnberg Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi</span> İkinci Dünya Savaşının sonunda bir dizi askeri yargılama

Nürnberg Uluslararası Askeri Ceza Mahkemesi veya Nürnberg mahkemeleri, Ekim 1945'te, ABD, Birleşik Krallık, Fransa ve Sovyetler Birliği'nin açtığı dava. Almanya'nın Nürnberg şehrinde yapıldığı için bu isimle anılmıştır. Nazi liderlerine karşı suçlama 4 noktada toplanıyordu: Barışa karşı suç, insanlığa karşı suç, savaş suçları ve ilk üç noktada listelenen suç eylemlerinin ''ortak bir plan ve komplo süreci ile gerçekleştirilmesi.'' 216 oturum süren yargılamalar 1 Ekim 1946 tarihinde sona erdi ve üçü beraat eden, 22'si için idam cezası istenen 24 sanık şu cezalara çarptırıldı: Daha hafif suçlamalarla yargılananlardan 4 kişi 10 ile 20 yıl arasında hapis cezası aldı: Karl Dönitz, Baldur von Schirach, Albert Speer ve Konstantin von Neurath. Üçü ömür boyu hapse mahkûm edildi: Rudolf Hess, Walter Funk ve Erich Raeder. On ikisi hakkında idam cezası verildi ve bunlardan Hans Frank, Wilhelm Frick, Juluis Streicher, Alfred Rosenberg, Ernst Kaltenbrunner, Joachim von Ribbentrop, Fritz Saucker, Alfred Jodl, Wilhelm Keitel ve Arthur Seyss 16 Ekim 1946 tarihinde idam edildi. Firardaki Martin Bormann'a yokluğunda idam cezası verildi. Hermann Göring ise asılmasına saatler kala zehir içerek kendi hayatına son verdi.

<span class="mw-page-title-main">Hâkim (hukuk)</span> mahkemede duruşmalara bakan ve kararı açıklayan yetkili kişiye verilen isim

Hâkim veya yargıç, adaleti sağlamak üzere bağlı bulunduğu topluluğun hukuk kural ve prensiplerine dayanarak bağımsız ve tarafsız olarak karar veren kimsedir. Bazı hukuk sistemleri tek hâkimli, bazı sistemler ise hâkimler heyetinden oluşan yargılama biçimlerini benimsemiştir. Hâkimler ceza, hukuk, idare veya askeri mahkemelerde görev yapabilirler. Yaptıkları görevden ötürü toplum içerisinde saygınlık sahibi, alanında uzman ve güvenilir kişilerden seçilmeleri gerekir.

<span class="mw-page-title-main">Uluslararası Ceza Mahkemesi</span> hükûmetlerarası örgüt ve uluslararası mahkeme

Uluslararası Ceza Mahkemesi, kuruluş belgesi Roma Statüsü olan, savaş suçları, insanlığa karşı işlenen suçlar, soykırım suçları ve saldırı suçlarına bakan uluslararası bir mahkemedir. 1 Temmuz 2002 tarihinde kurulmuş ve 11 Mart 2003 tarihinde çalışmaya başlamıştır. Mahkeme binası "Ev Sahipliği Anlaşması" yaptığı Hollanda'nın Lahey kentinde bulunmaktadır. Mahkemeye 124 ülke taraf olmuştur.

Suç, kanunlar tarafından yanlış veya zararlı olduğu için ceza tehdidiyle yasaklanan ve bazı durumlarda cezalandırılabilen davranıştır. Genel olarak suç, saptanan ve saptanamayan suçlar olarak ikiye ayrılır. Saptanamayan suçların gerçekleşip gerçekleşmedikleri belirsiz olduğu veya kanıtlanamadıkları için cezalandırılmaları söz konusu değildir. Ceza hukukunda suça göre para cezası, tutuklama, hapis, hatta ölüm cezası verilebilir.

Uluslararası ceza hukuku, uluslararası hukuk kapsamında bireylerin cezaî sorumluluğunu doğrudan düzenleyen normların bütününü tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Uluslararası hukuk suçları soykırım, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve saldırı suçudur. Bu suçlar söz konusu olduğunda, etkilerinin tek bir devletin ötesine geçtiği ve dolayısıyla uluslararası toplumun bir bütün olarak sorumluların yargılanmasında çıkarı olduğu varsayılır.

Hüküm, bir dava mahkemesinin hukuksal uyuşmazlığı çözen son kararıdır. Ceza yargılamasında, sanığın suçlu bulunması durumunda yasanın o suç için öngördüğü cezaya çarptırılması, suçsuz bulunması durumunda da aklanması biçiminde olur. Hukuk yargılama usulünde ve idari yargılamada hüküm, açılan davanın türüne göre değişir. Cezaevi gibi kurumsal bir ortamda cezayı ya da koşullu salıverme veya denetimli serbestlik gibi uygulamaları kapsayabilir.

<span class="mw-page-title-main">Savcı</span> İddia makamı olarak adalete hizmet eden kişi

Savcı, ceza yargılamasında iddia makamı olarak adalete hizmet eden kişidir. Savcılık ceza muhakemesinde iddia görevini yaparak devlet adına ceza davası açan makamdır. Bu makamdaki yetkiliye savcı adı verilmiştir. Özetle savcı, suç haberinin kendisine ulaşmasıyla birlikte devlet adına araştırma ve soruşturma faaliyetinde bulunmak, kamu davasının açılmasını gerektiren şartlar oluştuğunda dava açmak ve yürütmek, mahkemelerin verdiği kararları yerine getirmek ve kanunla kendisine verilen diğer görevleri yapmak durumunda olan ve yargı organı içinde yer alan kamu görevlisi olarak tanımlanabilir.

Genel af, Türk Dil Kurumunun tanımına göre, kamu yararına uygunluğu anlaşıldığında belli bir veya birkaç suç çeşidi için yapılan kovuşturmaların durdurulması, verilmiş cezaların kaldırılması veya azaltılmasıdır.

Ağır ceza mahkemesi, Türkiye'de ceza davalarına bakan mahkemeler arasında, kanunlarda öngörülen cezaların ağırlığı kriteri uygulanarak asliye ceza mahkemelerinin görevini aşan tüm suçlara ilişkin davalara bakmakla görevlendirilmiş olan mahkemedir. Ağır ceza mahkemesi kanunların ayrıca görevli kıldığı haller saklı kalmak üzere, Türk Ceza Kanunu'nda yer alan yağma, irtikap, resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık, hileli iflas suçları ile ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve "10 yıldan fazla" hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere bakmakla görevlidirler. Ele aldıkları davaların cezaları daha ağır olduğundan, sulh ceza hakimlikleri ve asliye ceza mahkemelerinden sonra ilk derece ceza mahkemeleri arasında 3. basamakta yer alan yüksek görevli mahkemelerdir. Avukatların görevi sırasında işledikleri suçların yargılaması ağır ceza mahkemesinde yapılır.

Medeni usûl hukuku, özel hukuk yargılama usulünü konu alan hukuk dalıdır. Çekişmeli ve çekişmesiz yargı şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Çekişmeli yargının konusu davadır. Çekişmesiz yargı ise genel anlamda taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan, kişinin daha çok malvarlığı ve şahısvarlığına etki eden işleri konu edinen bir yargılama türüdür.

Ceza muhakemesi veya ceza yargılaması, ceza hukukunda iddia, savunma ve yargılama sürecidir. Amaç ise maddi gerçeğe ulaşılmasıdır.

Amerika Birleşik Devletleri'nde ölüm cezası, ülke genelinde federal düzeyde, 27 eyalette ve Amerikan Samoası'nda yasal bir cezadır. Ayrıca bazı askeri suçlar için de yasal bir cezadır. İdam cezası, 23 eyalette ve federal başkent Washington, D.C.'de kaldırılmıştır. Genellikle ağırlaştırılmış cinayet gibi sadece en ciddi suçlar için uygulanmaktadır. Her ne kadar 27 eyalette yasal bir ceza olsa da, 20 eyalet ölüm cezalarını infaz etme yetkisine sahiptir, diğer yedi eyalet ve federal hükûmet ise farklı moratoryum türlerine tabidir. Amerika Birleşik Devletleri'nde idam cezasının varlığı erken sömürge dönemi Virginia'sına kadar uzanmaktadır. Japonya, Singapur ve Tayvan ile birlikte Amerika Birleşik Devletleri dört gelişmiş demokrasiden biri ve ölüm cezasını düzenli olarak uygulayan tek Batı ülkesidir. Dünya çapında bu cezayı uygulayan 54 ülkeden biridir ve o zamandan bu yana beş ülke tarafından daha benimsenen bir infaz yöntemi olarak zehirli iğneyi ilk geliştiren ülkedir. Filipinler o zamandan beri infazları kaldırdı ve Guatemala da bunu sivil suçlar için yaptı. Hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın, idamdan önce hükümlülere sakinleştirici verilmesi yaygın bir uygulamadır.

"Kadının beyanı esastır", cinsel suç ve cinsel şiddet vakalarında delil yetersizliği durumunda kadının ve çocuğun beyanının esas olduğunun kabul edilerek soruşturmanın başlatılması ve bazı durumlarda ifadenin delil olarak kabul edilmesine dair ilkedir. İlke bazı Yargıtay kararlarınca sabitken durum hala tartışmalıdır ve çelişki yaratan dava örnekleri de bulunmaktadır. İlk olarak cinsel suçların yargılamasında ortaya çıkan ilkenin bütün şiddet olaylarında geçerli olması yönünde savunular bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Karine</span> hukuk normu

Karine, bir şeyin varlığını gösteren işaret, emare anlamına gelen bir kelimedir. Arapçadaki karn kelimesinden türemiştir. Bu kelimenin yakınlık, yaklaşma, yakınlaşma, bir araya gelme/getirme, birleşme, yanında olma gibi anlamları vardır. Hukuk terimi olarak karine ise, bir yakınlığa bağlı olarak bir durumu, varsayımı işaret eden ipucu, bulgu, emare anlamına gelir.

<span class="mw-page-title-main">Suriye yargı sistemi</span> Suriyenin yargı sistemi

Suriye'nin yargı sistemi Osmanlı, Fransız ve İslam hukukunun bir sentezidir. Medeni, ticari ve ceza kanunları öncelikle Fransız hukuk uygulamalarına dayanmaktadır. 1949'da ilan edilen bu kanunlar, bedeviler ve dini azınlıklar arasında örf ve adet hukukunun uygulanmasını sınırlamak için onaylanmış özel hükümlere sahiptir. İslam dini mahkemeleri ülkenin bazı bölgelerinde işlemeye devam ediyor, ancak yargı yetkisi evlilik, boşanma, babalık, çocukların velayeti ve miras gibi kişisel statü meseleleriyle sınırlı. Bununla birlikte, 1955'te kişisel statünün birçok yönüne ilişkin bir kişisel kod geliştirildi. Bu kanun, kadının statüsünü iyileştirerek ve miras kanunlarını netleştirerek şeriatı değiştirdi ve modernize etti.