İçeriğe atla

Masal

İvan Tsareviç, Ateşkuşu ve Gri Kurt olarak adlandırılan Rus Halk masalı için ressam Viktor Vasnetsov tarafından yapılan bir süsleme
Binbir Gece Masalları'ndaki Alaaddin'in Sihirli Lambası masalından bir resimleme
Bir Japon masalından sahne
Bremen Mızıkacıları masalı

Masal ya da erteği esas itibarıyla sözlü anonim halk edebiyatı ürünü, kahramanları arasında olağanüstü kişi veya yaratıkların bulunabildiği, anlatılan olayların tamamen gerçek dışı olduğu, yer ve zaman ögesinin ise daima belirsiz olduğu bir anlatı türüdür.

Masalı, öykü ve destan gibi türlerden ayıran en önemli temel özellik ise gerçek dışı ögeler içermesi ve anlatılanları gerçeğe benzetme çabası içinde olmamasıdır.[1] Masallarda olaylar bilinmeyen bir zamanda geçer. Türkçede, bilinmeyen geçmiş zamana en uygun kip öğrenilen geçmiş zaman olduğundan, tüm masallar genellikle bu kiple anlatılır, görülen geçmiş zaman kipi ise hiç kullanılmaz, fakat bazen şimdiki zaman veya geniş zaman kipi kullanılır.[1]

Masal terimi öncelikle, Külkedisi, Ali Baba ve Kırk Haramiler, Keloğlan gibi ulusal ve uluslararası sözlü geleneğin ürünleri olan halk öykülerini kapsasa da, sözlü geleneğin mahsulü olmayan, yani yazarı belli olan, fakat masal tarzında yazılmış eserler de bu türün içinde yer alır.

Masallar, genellikle "masal anaları" tarafından, dinlemeye hazır gruplara anlatılır ve bu masallar, daha sonra derlemeciler tarafından yazıya aktarılır.

Etimoloji

Kelime, Arapçadaki "mesel" kelimesinden Türkçeye geçmiştir. Anadolu'da masal kelimesi yerine "metel, mesele, matal, hekâ, hikâ, hikiya, hekeya, oranlama, ozanlama ve nagıl" şeklinde kulanımlar da vardır.[2] Türk edebiyatında masalın birçok tanımı yapılmıştır. Türk Dil Kurumu'nun Güncel Türkçe Sözlük'ünde "Genellikle halkın yarattığı, hayale dayanan, sözlü gelenekte yaşayan, çoğunlukla insanlar, hayvanlar ile cadı, cin, dev, peri vb. varlıkların başından geçen olağanüstü olayları anlatan edebî tür." olarak geçer.[3] Saim Sakaoğlu, Masal Araştırmaları adlı kitabında "Olayların geçtiği yer ve zaman belli olmayan; peri, dev, cin, ejderha, arap bacı gibi kahramanları, belirli kişileri temsil etmeyen hikâyelerdir." şeklinde tanımlamıştır.[4] Naki Tezel ise "Genellikle doğaüstü kahramanlara ve maceralara yer verilen, konusu hayali, kulaktan kulağa aktarılarak geçen halk hikâyeleridir." şeklinde tanımını yapmıştır.[5] Osmanlıca–Türkçe Ansiklopedik Sözlük'te "mesel, terbiye ve ahlaka faydalı olan hikâye" şeklinde tarif edilmiştir.[6]

Masalların kaynağı

Farklı coğrafyalardan derlenen masallar arasındaki benzerlikleri açıklayabilmek için ortaya atılan farklı görüşler vardır. Mitolojik görüşe göre masal mitolojiden üretilmiştir ve eski Hint mitolojisine, kutsal metin sayılan Rigvedalar'a kadar dayanır. Tarihi görüş "parçalanan mitler, tarihi devirler içinde şekillenerek masalları oluşturmuştur tezini ileri sürer.[1] Böylece Arap, İran ve Orta Çağ Avrupa masallarının kaynağını da Hindistan'a bağlar. Antropolojik görüşe göre ise, masallar insanların bir arada yaşamaya başlamasıyla oluşan komünlerin artıklarıdır. Kültürlerin paralel olarak gelişmesi sonucu benzer masalların ortaya çıktığını savunur.

Masalların sınıflandırılması

Masallar, masal araştırmacıları tarafından çok farklı şekillerde sınıflandırılmışlardır. Masalları tiplerine göre ilk sınıflandırma girişiminin Alman masal araştırmacısı J. G. Von Hahn tarafından yapıldığı kabul edilir. Kapsamlı olmayan ancak yol gösterici nitelikteki bu çalışmadan sonra 1910 yılında Antti Aarne'nin hazırladığı çalışma, masal sınıflandırılması konusundaki ilk önemli çalışmadır.[7] Aarne, masalları; hayvan masalları, asıl halk masalları ve fıkralar olarak sınıflandırmıştır.[7]

Aarne'nin öğrencisi Stith Thompson ise bu üçlü sınıflandırmayı genişleterek zincirlemeli masallar ve sınıflamaya girmeyen masallar olmak üzere iki ana başlık daha eklemiş; her grubu kendi içinde alt başlıklara ayırmıştır.

Motiflere göre en geniş sınıflandırmayı da 1932-1936 arasında Stith Thompson yapmış ve masalları motiflere göre 23 ana başlık altında toplamıştır.

Türk masallarının sınıflandırılması hakkında da çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Pertev Naili Boratav'ın üslup, yapı ve konu bakımından yaptığı masal sınıflandırmasına göre Türk masalları şu beş gruba ayrılmıştır:[8] Olağanüstü masallar, Hayvan masalları, Güldürücü masallar, yalanlamalar ve zincirleme masallar, fıkra ve latifeler.

Masalların hedef kitlesi

Masallar günümüzde çocuk edebiyatı içinde değerlendirilir. Geçmiş yüzyıllarda ise, masallar sadece çocuklar için değil, büyükler içindi de; evlerde, konaklarda, hanlarda, kahvehanelerde, uzun yolculuklarda başlıca anlatı aracı idiler.

Masalın özellikleri

Masalı diğer anlatı türlerinden ayırt eden bazı özellikleri şunlardır:

  • Hayal mahsulüdür.
  • Yer ve zaman belirsizdir.
  • Olaylar ve kahramanlar olağanüstü özellikler içerir.
  • Kahramanları arasında olağanüstü varlıklar (cin, peri, melek) veya hayvanlar bulunabilir.
  • Ahlâka dayalı, yararlı, eğitici anlatılar olarak düşünülürler.
  • Kaynakları çok eski devirlere dayanan, söylendiği zaman ve devirden izler taşıyan bir edebiyat ürünüdür.
  • Mensur bir türdür.
  • Kalıplaşmış bir tekerleme ile başlar, kalıplaşmış tekerlemelerle biter.
  • Serim, düğüm ve çözüm bölümlerinden oluşur.
  • Çoğunlukla mutlu sonla biter.
  • İnandırıcılık iddiası taşımaz.

Kaynakça

  1. ^ a b c Ünlüer, Pınar. "Masalların dini ve ahlaki değerler açısından incelenmesi:Billur Köşk masalları örneği". tez.yok.gov.tr. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, 2013. 28 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Mayıs 2016. 
  2. ^ Sakaoğlu 1999, s. 3.
  3. ^ "Masal." Güncel Türkçe Sözlük. Türk Dil Kurumu. Erişim: 20 Nisan 2017
  4. ^ Sakaoğlu, Saim (1999). Masal Araştırmaları. Ankara: Akçağ Yayınları. s. 159. 
  5. ^ Tezel, Naki (2001). Türk Masalları. İstanbul: MEB Yayınları. s. Önsöz. 
  6. ^ Devellioğlu, Ferit (1978). Osmanlıca – Türkçe Ansiklopedik Lügat. Ankara. s. 747. 
  7. ^ a b Çıblak, Nilgün. "V. Propp 'un Masal Çözümleme Metodu" (PDF). turkoloji.cu.edu.tr/. Türk Dili dergisi sayı 638, Şubat 2005. 20 Ocak 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Mayıs 2016. 
  8. ^ Emmez, Berivan Can. "Sözlü gelenekten modern masala: Çocuk edebiyatinda masal üzerine halkbilimsel bir inceleme". tez.yok.gov.tr. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, 2008. 28 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Mayıs 2016. 

Ayrıca bakınız

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Edebiyat</span> sözlü ya da yazılı anlatıma dayanan sanat

Edebiyat, yazın veya literatür, dil aracılığıyla; duygu, düşünce, hayal, olay, durum veya herhangi bir olgunun edebî bir tarzda ve etkili bir şekilde yazılı veya sözlü anlatımını gerçekleştiren; malzemesi söz ve ses; muhatabı insan olan bir sanat dalıdır. Edebî yazılar yazan sanatçılara edebiyatçı denir. Daha kısıtlayıcı bir tanımla, edebiyatın; bir sanat formu olarak oluşturulan yazılar olduğu düşünülmüştür. Bunun nedeni, günlük kullanımdan farklı olarak edebiyatın, dil ürünü olmasıdır.

Atasözü geçmişten günümüze gelen, uzun deneyimlerden yararlanarak kısa ve özlü öğütler veren, toplum tarafından benimsenerek ortak olarak kullanılan kalıplaşmış sözlerdir. Türkçede "sav" ve "irsal-i mesel, darb-ı mesel" olarak da adlandırılır.

Türklerin Anadolu'ya geldikten sonra edebiyatları iki gruba ayrılmıştır. Arapça ve Farsçayı çok iyi bilen aydınların oluşturduğu "Yüksek Zümre Edebiyatı" ve İslam öncesinden gelen sözlü bir "Halk Edebiyatı". Anadolu'ya göç eden Türkler arasında aynı ayrım devam etti. Medrese eğitimi gören aydın kesim Arap ve Fars edebiyatlarının tesirini devam ettirirken, halk yine saz şairleri aracılığıyla halk edebiyatını devam ettirdi. Dolayısı ile Anadolu Türk Edebiyatı iki grupta incelenmektedir. Bu gruplardan biri halk edebiyatıdır.

<span class="mw-page-title-main">Ninni</span>

Ninni, çocukları büyüten kişilerin, çocukları uyutmak için belli bir ezgiyle söyledikleri manzum veya mensur sözler. Ninniler, çocuk edebiyatına malzeme olacak halk kültürü ürünlerindendir. Aynı zamanda ninniler, çocuğun uzun ömürlü olması, nasibinin bol olması, nazar ve hastalıklardan korunması, bebeğin ağlamaması, uslu olması, çabuk büyümesi, gelin ya da damat olması çocuğun gelecekte mutlu olması gibi dilekleri içeren doğaçlama söyleyişlerdir. Ninnilerde yerel öğeler, gelenek ve görenekler, tarihî ve toplumsal pek çok konu bulunmaktadır.
Diğer bir tanımı: Annelerin veya diğer yakınların genellikle bebeği uyuturken bazen de onu sevip oyalarken, kendilerine has ezgi ile söyledikleri, çoğu kez söyleyenin çocuk hakkında dilek ve umutlarını yansıtan, ayrıca çocuğun ve söyleyenin o andaki durumlarını yansıtan, genellikle dörtlüklerden oluşan, başlarında ve sonlarında ahengi tamamlayan, dolgu ve klişe sözler ihtiva eden halk edebiyatı mahsulleridir.
Genel anlamıyla ninniler, annelerin veya diğer yakınların genellikle bebeği uyuturken bazen de onu sevip oyalarken, kendilerine has ezgi ile söyledikleri, çoğu kez söyleyenin çocuk hakkında dilek ve umutlarını yansıtan, ayrıca çocuğun ve söyleyenin o andaki durumlarını yansıtan, genellikle dörtlüklerden oluşan, başlarında ve sonlarında ahengi tamamlayan, dolgu ve klişe sözler ihtiva eden halk edebiyatı mahsulleridir.
Ninniler, sade bir dille ezgili olarak söylenen şiirlerdir. Söyleyeni belli olmayan bu ürünlerin neredeyse tamamı kadınlar tarafından üretilmiştir. Hem yaşanan önemli olaylar hem de annenin ninni söyleme anında fiziksel durumu ve buna bağlı duygusal durumu ninninin konusunu, işlevini ve yapısını belirlemektedir. Sözlü kültür ortamında ve geleneksel aile yapısı çerçevesinde yer alan kadının içinde bulunduğu sosyal ve fiziksel mekânlar, annenin söylediği ninnileri etkilemektedir. Sözlü gelenekte uzun yıllar içerisinde ortaya çıkan ve aktarılan ninniler, annenin kendi çevresini algıladığı şekilde biçimlenmektedir. Ninniler; anne ile çocuğun ahengini, birliğini, yakınlığını ve uyumunu sağlayan, tarih boyunca hemen her toplumda var olmuş müzik değeri taşıyan edebi örnektir. Ninniler, çok yönlü işleve sahip oldukları için konuları da çeşitlilik göstermektedir. Ninnilerin konusu bebek veya çocukla, çocuğun yakınlarıyla, evde bulunan kişilerle, o anda evde oluşan durumlarla veya olaylarla ilgili olabilmektedir.
Ninnilerin kültür aktarımında önemli rolleri vardır. Bu roller hem toplumsal yaşamın süreğenliğinin sağlanmasında hem de çocukların bireysel gelişimleri anlamında da önemli etkilere sahiptir. Ninniler, topluma ait değerlerin de nesilden nesile aktarılmasını sağlamaktadır. Bir dili iyi öğrenebilmek ya da öğretebilmek için, o dille ortaya konan ve o dilin konuşulduğu topluma ait kültürü yansıtan eserlerden yararlanmak gerekmektedir. Türk aile yapısı, örf, âdet ve gelenekleri, dini inanış, yaşam şartları, aile içindeki ilişkiler, bebeğe duyulan sevgi ve daha pek çok şey ninniler aracılığıyla çocuklara aktarılmaktadır. Bütün kültürlerde ninnilerin çocukları sakinleştirici etkisi bilinmektedir. Ancak çocuklar için ninnilerin daha farklı anlamları vardır. Ninniler, çocuklar için gözleri kapatmadan önce dinlenilen ve öğrenilen bir sestir. Yavaş ilerleyen ritmi, tekrarlayan yapısı ve duygusal sözleriyle çocukta stresi azaltmakta ve uykuyu kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle çocuğun gelişimini olumlu yönde etkilemektedir.

Gelenek ve görenekler; bir toplumda, bir toplulukta çok eskilerden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlar.

<span class="mw-page-title-main">Hikâye</span> gerçek ya da tasarlanmış olayları ilgiyi çekecek bir biçimde anlatan, genellikle beş on sayfadan oluşan düzyazı türü

Hikâye ya da öykü, gerçek ya da gerçeğe yakın bir olayı aktaran kısa, düzyazı şeklindeki anlatıdır. Kısa oluşu, yalın bir olay örgüsüne sahip olması, genellikle önemli bir olay ya da sahne aracılığıyla tek ve yoğun bir etki uyandırması ve az sayıda karaktere yer vermesiyle roman ve diğer anlatım türlerinden ayrılır.

Halk bilimi veya folklor, bir ülkede veya bölgede yaşayan halkın kültür ürünlerini, sözlü edebiyatını, geleneklerini, törelerini, inançlarını, mutfağını, müziğini, oyunlarını, halk hekimliğini inceleyerek bunların birbirleriyle ilişkilerini belirten, kaynak, evrim, yayılım, değişim, etkileşim vb. sorunlarını çözmeye, sonuç, kural, kuram ve yasaları bulmaya çalışan bilim dalıdır.

<i>Şehnâme</i> Firdevsinin eski İran efsaneleri üzerine kurulu manzum destanı

Şehnâme veya Şahnâme, Firdevsî'nin eski İran efsaneleri üzerine kurulu manzum destanıdır. İran edebiyatının en büyük eserlerinden biri olarak kabul edilir. 977 ila 1010 arasında yazılmıştır. 60.000 beyit civarında hacime sahiptir. Tek şair tarafından yazılan en uzun epik şiirlerdendir.

Mesnevi, özellikle Arap, Fars ve Osmanlı edebiyatında kendi aralarında uyaklı beyitlerden oluşan ve aruz ölçüsüyle yazılan divan edebiyatı şiir biçimidir.

Destanların nazım şekli ve türünü, hem Halk Edebiyatı hem de Âşık Edebiyatı bünyesinde bulmak mümkündür.

Pertev Naili Boratav ya da asıl adıyla Mustafa Pertev, Türk halk bilimci, halk edebiyatı araştırmacısı.

Rivayet, hadis ilminde hadisi usulüne uygun olarak ve aktarma metotlarını belirterek kaynağına dayandırmak demektir.

<span class="mw-page-title-main">Türk edebiyatı</span> Türkçe yazılmış edebî eserler

Türk edebiyatı, Türk yazını veya Türk literatürü; Türkçe olarak üretilmiş sözlü ve yazılı metinlerdir.

Âşık, Anadolu, Güney Kafkasya ve İran'da sürdürülen, genellikle bağlama veya başka bir telli müzik aleti eşliğinde söylenen sözlü halk müziği geleneğini icra eden kişidir. Aşıklık geleneği, Türk kökenli ve Türkler arasında yaygın olan Anadolu, Ortadoğu ve Orta Asya'ya özgü bir halk şairliği türüdür. Türkçe "Ozan" kavramı ile de ifade edilir.

<span class="mw-page-title-main">Keloğlan</span> Türk ve Altay mitolojisi ve kültüründe adı geçen saçsız masal kahramanı

Keloğlan, özellikle Türk ve Altay mitolojisinde, masal, fıkra ve benzer halk anlatılarında adı geçen saçsız masal kahramanıdır.

Halk hikâyesi veya halk öyküsü, toplumsal iz bırakmış bir olaydan veya bir yazınsal ürünün sözlü kültürde bıraktığı derin etkiden kaynaklanarak ortaya çıkan halk edebiyatı ürünlerine verilen ad. Ayrıca, bazı halk bilimciler halk öyküsünü: "Çağdaş çağlara yaklaştıkça geçirdiği değişimle destanların yerini tutan halk ürünü." olarak görmüştür. Destanlar olağanüstü ögelerin çokça rastlandığı türlerdir. Halk hikâyeleri ise olağanüstülük düzeyinin ikinci safhasında yer alır ve destanlara oranla halk hikâyelerinin olay örgüsü daha gerçekçidir. Halk hikâyeleri bu yönüyle modern çağların yazın türleri olan roman ve öykü gibi mensur türlerle, destan arasında bir geçiş sürecini yansıtan ürünlerdir. Halk hikâyelerinde olaylar belirli kahramanların üzerine kurulmuştur. Bu kahramanlar çoğu kez; tanınmış bir edebî ürünün içeriğinde yer alan kahramanların topluma mal olması ve anonimleşmesiyle oluşmuştur. Aslen Divan edebiyatı'na ait mesneviler olan Leyla ile Mecnun ve Ferhat ile Şirin gibi eserler, taç eserlerin toplum tarafından sözlü kültüre aktarılıp "halk hikâyesi" haline gelmesinin en önemli örnekleridir. Bunun yanında halk edebiyatı ürünlerinde de bu duruma rastlanmaktadır. Örneğin, Kayıkçı Kul Mustafa'nın Genç Osman Destanı; toplumun beğenerek halk hikâyeleştirme sürecine dahil ettiği eserlerdendir. 1930'da edebiyat tarihçisi Fuat Köprülü, Genç Osman Destanı'nı halk hikâyelerinin oluşum evrelerini tespit etmek maksadıyla incelemiştir. Ayrıca bu çalışma; Türk edebiyatındaki anonim hikâyeleşme süreci hakkında yapılmış ilk çalışmalardan biri olmuştur.

Türk edebiyatında masal, sözlü edebiyat geleneğinin eski ve en önemli ürünlerinden biridir. 19. yüzyıldan itibaren yazıya geçirilmiştir. "Masal" sözcüğü Arapça "mesel" kelimesinden Türkçeye geçmiştir. Türk masalları ile ilgili en eski eser M. Digéon'un Nouveaux Turc et Arabes (1781) aittir. Bu eserde bulunan beş metinden üçü Türk masalı olup bunlar, Halil, Derviş ve Şirvanlı Tüccar'dır.

<span class="mw-page-title-main">Azerbaycan folkloru</span>

Azerbaycan folkloru, Azerbaycan halkının yüzyıllar boyunca gelişen halk geleneğidir. Azerbaycan folkloru, geniş bir anlatı koleksiyonunda ve üstü kapalı olarak vazo boyama ve adak hediyeleri gibi temsili sanatlarda somutlaşmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kırım Tatar folkloru</span>

Kırım Tatar folkloru Kırım Tatarlarının, milli kültürün ayrılmaz bir parçası olan söz sanatlarını, halk geleneklerini ve Kırım Tatar dilini içeren bir kavramdır.

Sözlü edebiyat, yazılanın aksine konuşulan veya söylenen bir edebiyat türüdür. Günümüzde sözlü edebiyat ürünlerin çoğu yazıya dökülmüştür. Antropologlar sözlü edebiyat veya halk edebiyatı için farklı tanımlamalar kullandıklarından, standart bir tanım yoktur. Nesilden nesile aktarılan hikâyeleri, efsaneleri ve tarihi sözlü bir biçimde içerir.