
Akılcılık; usçuluk veya rasyonalizm olarak da adlandırılan, bilginin doğruluğunun duyum ve deneyimde değil, düşüncede ve zihinde temellendirilebileceğini öne süren felsefi görüş.
Natüralizm ya da doğalcılık; felsefe, sanat ve edebiyatta doğal Dünya'yı temel alan çeşitli akımlara verilen ortak ad. Bu akımların takipçilerine natüralist denir. Bunun yanı sıra doğa tarihi ile uğraşan bilim insanlarına da natüralist denir.
- Edebiyatta ve sanatta natüralizm, doğayı detayları ile olduğu gibi yansıtmayı öngören akımların genel adıdır.
- Felsefede natüralizm, her şeyin doğal varlıklardan, doğal nedenlerle oluştuğunu, doğaüstü varlıklara ve açıklamalara itibar edilmemesi gerektiğini savunan düşüncedir.
- Ahlak felsefesinde natüralizm, ahlaki çıkarımların, ahlaki olmayan ifadelerden yapılabileceği teorisidir.

David Hume, İskoç filozof, ekonomist ve tarihçi

René Descartes, bir Fransız filozof, matematikçi ve bilim insanıydı. Daha önce birbirinden ayrı olan geometri ve cebir alanlarını birleştirerek analitik geometriyi icat etti. İlk olarak Nassaulu Maurice'in Hollanda Devlet Ordusu'nda ve bir Stadhouder olarak Birleşik Hollanda Cumhuriyeti'nde hizmet veren Descartes, çalışma hayatının büyük bir bölümünü Hollanda Cumhuriyeti'nde geçirdi. Hollanda Altın Çağı'nın en dikkate değer entelektüel şahsiyetlerinden biri olan Descartes ayrıca modern felsefenin kurucularından biri olarak kabul edilir.

Kuşkuculuk, septisizm, skeptisizm veya şüphecilik, her tür bilgi savını kuşkuyla karşılayan, bunların temellerini, etkilerini ve kesinliklerini irdeleyen, ayrıca aklın kesin bir bilgi elde edemeyeceğini, hakikate erişilse dahi sürekli ve tam bir kuşku içinde kalınacağını, "mutlak"a ulaşmanın mümkün olmadığını savunan felsefi görüştür. Kuşkuculuk, felsefe tarihi açısından önemli bir yere sahiptir; zira felsefe tarihi boyunca bilginin sınırlarını, insanların inançlarını, önyargılarını ve dogmatik düşünceyi sorgulayarak yerleşik kanılar ve inançları sarsmış, felsefe, bilim ve özellikle din konusunda birçok anlayışın değişmesine ortam hazırlamıştır. Dogmatizmin karşıtıdır. Kuşkucular, kesin bilgi veya mutlak doğruyu elde etmenin zor veya imkansız olduğunu savunurlar ve genellikle bu düşünceyi sorgulamayı teşvik ederler.
Kinizm, Sofist Gorgias'ın ve daha sonra da Sokrates'in öğrencisi olan Antisthenes'in öğretisidir. Antisthenes, Kynosarges Gymnasion'da okulunu kurmuştur. Kinik okulun, kyon kelimesinden türediği söylenmektedir; kyon ise köpek ya da köpeksi anlamındadır.

Gorgias, Yunan filozof ve sofisti. Memleketi Sicilya'da bulunan bir Yunan kolonisi olan Lentini'dir. Yunan filozofu Gorgias, ölü annesinin cenaze tabutunda doğmuştur. Tabutu taşıyanlar defnedilme sırasında Gorgias’ın ağlamalarını duymuşlardır. Pelaponez Savaşı (427) sırasında Atina'ya geldi. Hatip olarak tanınır oldu. Yazdıklarından çok az bir kısmı günümüze kalmıştır. Nihilizmin ve daha da çok kuşkucu düşüncenin gelişmesinde önemli bir filozof olarak yer almaktadır. Empedokles'in öğrencisi olmuştur ve ondan hem doğa felsefesini hem de hitabet sanatını öğrenmiştir. Bu sanattaki ustalığıyla Atina'da önemli etkilerde bulunmuş ve bu sanatın en önemli geliştiricilerinden biri olmuştur. Elea Okulu'nun diyalektik anlayışı üzerinde derin bir etkisi olduğu belirtilmektedir.

Hugo Grotius, doğal hukuk öğretisiyle ün kazanmış olan Hollandalı düşünür. Hukuk alanında, Descartes bilgi felsefesiyle modern düşünce açısından ne kadar önemliyse, o kadar önemli olan Grotius, Descartes'ın bilgi alanında gerçekleştirdiği şeyi, hukuk alanında yapmıştır. Başka bir deyişle, nasıl ki modern felsefenin kurucusu olan Descartes, kuşku yoluyla bilgiyi teolojik-skolastik tasalluttan kurtararak özneden yola çıktıysa, aynı şekilde Grotius da hukuku, Tanrı iradesi karşısında bağımsız ve nesnel bir kurum olarak öne sürmüştür.

Sextus Emprikus, Antik Yunan kuşkuculuğu hakkındaki bilgiyi sağlayan ünlü Romalı hekim ve filozoftur. Kuşkuculuk dışındaki her tür bilimsel ve felsefi öğretiyi dogmatizm olarak niteleyen Sextus, yaşamda iki temel ölçütün bulunduğunu, bunlardan birincisinin şeylerin varoluşu ya da var olmayışıyla ilgili kuramsal ölçüt, diğerinin ise bazı şeyleri yapmaya ya da yapmamaya hizmet eden pratik ölçüt olduğunu savunmuş, bunlardan birincisiyle savaşırken, bir kuşkucunun kendisine pratik ölçütü rehber alması gerektiğini belirtmiştir.

17. yüzyıl felsefesi, Rönesans'ın etkisiyle ortaya çıkan gelişmelere dayanarak, Yeni Çağ düşüncesinin temellerini atmak üzere ortaya çıkan felsefe eğilimidir. Rönesansın ortaya koyduğu düşünsel gelişmeleri ve belirsiz kavram içeriklerini kullanan 17. yüzyıl düşünürleri, felsefi formüllerini tam bir sağlamlık ve kesinlik içinde ortaya koyma arayışı içinde olmuşlar ve ortaya koydukları çalışmalarla sistematik felsefeyi yeni bir derinlikle temellendirmişlerdir. Aydınlanma çağı düşüncesinin ilkeleri ve temel kavramları büyük ölçüde 17. yüzyıl felsefesinde hazırlanmıştır.
Ebu'l-Berekât Bağdâdi, 12. yüzyıl'da hekim ve islam felsefesi'nin en etkili filozoflarından biri olmasına rağmen, çok fazla tanınmamış bir düşünürdür. Orta Çağ'da ve sonrasında Batı düşüncesinde bilinen bir filozof olmamıştır.
İbrahim Ethem Dirvana ya da İbrahim Ethem Mesut Bey, filozof, yazar ve Osmanlı Devleti'nin son yıllarında yüksek kademelerde görev yapmış bir devlet adamıdır.

NGC 1614, Irmak takımyıldızı bölgesinde yaklaşık olarak 210,37 MIy (64,5 Mpc)uzaklıkta bulunan bir çubuklu sarmal gökadadır. Lewis A. Swift tarafından 29 Aralık 1885 tarihinde keşfedildi. Halton Arp tarafından görüntülenmiş ve Arp 186 olarak "Dar iplikçiklere sahip gökadalar" kategorisi altında Tuhaf Gökadalar Atlası'na dahil edilmiştir.
Elisli Phaidon, Antik Yunan filozoftur. Sokrates'in öğrencisidir.

Marin Mersenne, Marin Mersennus veya le Père Mersenne Fransız teolog, filozof, matematikçi ve akustiğin babası olarak anılan müzik teorisyeni ve rahip.
Fransızca felsefenin tarihi, son derece çeşitli ve yüzyıllar boyunca Batı felsefesini etkilemiş olan Fransızca felsefenin Orta Çağ skolastik düşünürü Pierre Abélard'dan başlayarak modern felsefenin kurucularından René Descartes'ın felsefesinden yirminci yüzyılda ortaya çıkmış bilim felsefesi, varoluşçuluk, fenomenoloji, yapısalcılık ve postmodernizme kadar gelişimini ele alır.
Ahlaki kuşkuculuk, hiç kimsenin ahlaki bilgiye sahip olmadığını iddia eden bir metaetik teoriler sınıfıdır. Birçok ahlaki şüpheci, ahlaki bilginin imkansız olduğuna dair daha güçlü, modal iddiada bulunur. Ahlaki kuşkuculuk, özellikle bilinebilir ve nesnel ahlaki gerçekler olduğu görüşünü savunan ahlaki gerçekçiliğe karşıdır.