İçeriğe atla

Martin Heidegger

Martin Heidegger
1960'ta Heidegger
Doğum26 Eylül 1889(1889-09-26)
Baden, Alman İmparatorluğu
Ölüm26 Mayıs 1976 (86 yaşında)
Freiburg im Breisgau, Batı Almanya
MilliyetAlman
Kariyeri
DalıBatı Felsefesi, 20. Yüzyıl Felsefesi (Fenomenoloji, Yorumsamacılık, Varoluşçuluk ekolünden gelerek, Varlık, Ontoloji, Epistemoloji, Dil, Teknoloji ile ilgilenmiş ve Dasein, Varoluş, Dil konularında katkılar yapmıştır.)
EtkilendikleriÖn-Sokratikler,Platon,Aristoteles, Kant, F.W.J.Schelling, Hegel, Kierkegaard, Friedrich Nietzsche, Dilthey, Edmund Husserl
EtkiledikleriJean-Paul Sartre, Jacques Derrida, Maurice Merleau-Ponty, Michel Foucault, Hans-Georg Gadamer, Hannah Arendt
İmza

Martin Heidegger (26 Eylül 1889 - 26 Mayıs 1976), varoluşçu felsefenin isimlerinden biri olarak bilinen Alman filozof.

Yaşamı

Meßkirch'deki Mesmerhaus, Heidegger'in büyüdüğü yer
Meßkirch'de Martin Heidegger'in mezarı

26 Eylül 1889'da Baden eyaletinde doğdu. Çocukluğundan itibaren dine ve felsefeye eğilimli biri olarak yetişti. Felsefi çalışmalarıyla olduğu kadar, yaşamı ve çeşitli dönemlerde sergilediği politik tutumlarıyla da tartışma konusu oldu. Felsefi yetkinliği ve önemi yadsınamazken politik konumları dolayısıyla sürekli sorunlu bir ilişkinin taşıyıcısı oldu ve bu durum çoğu zaman felsefi çalışmalarının tam olarak değerlendirilmesini gölgeledi.

Freiburg Üniversitesi'nde Katolik ilahiyatı ve Hristiyan felsefesi okudu ve 1914 yılında ilk çalışması ve doktora tezi, "Psikolojide Yargı Kuramı" ile dikkat çekmeye başladı. 1923'te Marburg Üniversitesi'nde profesör oldu. 1927 yılında "Varlık ve Zaman" yayımlandı ve yayımlanışından itibaren yalnızca varoluşçu felsefe açısından değil, 20.yüzyıldaki bir bütün felsefe tartışmaları bağlamında bir şekilde etkili oldu. Heidegger burada, bütün bir Batı Felsefesi geleneğini metafizik olmakla eleştirdi ki sonrasında postmodern felsefe bu argümanı başka düzlemelerde yeniden değerlendirecektir.

1933 yılından itibaren Nazilerin iktidara gelmesiyle birlikte Heidegger Nazi Partisi'ne katıldı. Bu dönemde Freiburg Üniversitesi'nde rektör oldu. Heidegger'in bu dönem boyunca izlediği politika her zaman tartışma konusu olmuş ve onun çalışmalarının değerlendirilmesine gölgeler düşürmüştür. Nazilere katıldığı gerekçesiyle 1945'te üniversiteden uzaklaştırıldı ama sonra 1952'de yeniden üniversiteye dönebildi. Daha sonra yanlış yaptığını söylemesi de üzerine düşen gölgelerin sona ermesini sağlamamıştır, ancak bununla birlikte onun teorik çalışmalarının değeri her zaman kendini buna rağmen korumuş ve felsefe açısından önemli yerini muhafaza etmiştir.

Felsefesi

Heidegger'in felsefi çalışmalarında hocası Edmund Husserl'in ve fenomenoloji felsefesinin etkileri açıkça görülür. Buna bağlı olarak felsefe-dışı sayılan pek çok kavramı felsefeye taşıdı ve varoluşçu felsefecilerde (örneğin Kierkegaard'ın korku, umutsuzluk, kaygı vb. kavramlarla yaptığı gibi) görülen tarzda analizlere yöneldi ve bunları derinleştirdi. Kaygı, sıkıntı, merak, ölüm, korku gibi terimleri felsefe düzlemine taşıdı. Fenomenolojiyi Varlık sorunu bağlamında yeniden yorumladı ve kullandı. Heidegger'in Husserl etkisi ile kendine özgü bir egzistansiyel analitik oluşturduğunu söylemek mümkündür. Diğer taraftan Heidegger, kendi felsefesinin Sartre tarafından yanlış anlaşıldığını ve varoluşçuluğun düşüncesini açıklamak için doğru bir terim olmadığını belirtmiştir, bundan dolayı onun felsefesini tanımlamak için varoluşçuluk yetersizdir.

Heidegger'ın düşüncesine göre, dasein, kendisini anlamlandıran ve mesele eden bir varlıktır, buna, hep benimkilik der.[1] Dasein bu dünyaya fırlatılmıştır. Fırlatılmış olması şundandır: insan, dünyada olmayı kendisi seçmez, kendisini bulunduğu şartların içinde bulur,[2] o, kendisini hergünkülükte kaybetmiştir ve bulmak zorundadır, buna düşmüşlük der.,[3] aynı zamanda, kendisini anlamlandırması, onun faktisitesidir.

Ona göre, Dasein, bir fırlatılmış olarak kendisini, başkalarından hareketle, hep belirli bir dünyada ve bir çevrede anlayabilir, buna dünya-içinde-varolma demiştir, Dasein ismi (orada-varlık) buradan gelir: o hep bir bağlamda varolan olarak oradadır.[4] O, kendini öncelikle ve çoğunlukla ilgilendiklerinden hareketle anlar.[5]

Ona göre, Dasein'in başka bir karakteristiği de ölüme doğru varlık olmasıdır. Ona göre, Dasein'a, var olduğu müddetçe hep bir henüz-olmamışlık aittir ve bu bütün-olmama, ölümle birlikte sonlanır.[6] Ölüm, Dasein'ın kendi varoluşuna dair en uç olanağıdır ve bu, Dasein'ın kendi öz varoluşunu sahih olarak açımlar, işte buna, ön koşma demiştir. Yani, ölüm olanağı, bizi kendi öz varoluşumuzla yüzleştirir ve hergünkülükten çıkarır.[7]

Heidegger ayrıca, genel anlamda söylenecek olursa, teknik'in gelişimiyle birlikte şekillenen dünyanın eleştirisini yapmaya yönelmiştir ve modern dünyada buna karşı düşüncenin görevlerini belirlemeye çalışmıştır. "Varlık sorusu", onun tüm felsefi çalışmalarının özü ve özetidir. Bu çalışma varlık'ın unutulmuşluğuna yapılan bir itirazla başlar ve devam eder. Kant, Hegel ve Husserl'den etkilendiğini belirtmenin yanı sıra, Nietzsche ile girdiği eleştirel ilişkinin de belirtilmesi gerekir. Heidegger, yapısalcılığa benzer ama başka bağlamlarda Dil konusunu felsefeye temel bir kategori olarak sokmuştur. Onun bütün felsefi kategorileri dil dolayımıyla işlerlik kazanır.

"Dil Varlık'ın evidir", der Heidegger.

Sartre ve Camus başta olmak üzere varoluşçu felsefeciler ve ayrıca yapısalcılık ve varlık felsefesi gibi diğer felsefe akımları da çalışmalarında onunla açık ya da örtük diyalog halinde olmuşlardır. Daha sonra çalışmaları, özellikle dil dolayımlı analizleri ve felsefenin metafizik olarak eleştirisi mantığı, postmodern felsefenin gelişiminde önemli köşe taşları olacaktır.

Türkçede olan kitapları

  1. Varlık ve Zaman, M.Heidegger, çev. Kaan H. Ökten, Agora Kitaplığı.
  2. Zaman ve Varlık Üzerine, M.Heidegger, A Yayınları.
  3. Nedir Bu Felsefe?, M.Heidegger, Sosyal Yayınları.
  4. Hümanizmin Özü, M.Heidegger, İz Yayınları.
  5. Metafizik Nedir?, M.heidegger, Kaknüs Yayınları
  6. Tekniğe İlişkin Soruşturma, M.Heidegger, Paradigma Yayınları
  7. Bilim Üzerine Iki Ders, M.Heidegger, Paradigma Yayınları
  8. Zaman Kavramı, Der Begriff der Zeit, M. Heidegger, (Çev.,S.Babür), İmge Kitabevi Yayınları.
  9. Nietzsche'nin Tanrı Öldü Sözü ve Dünya Resimleri Çağı, M.Heidegger, Asa Kitabevi.
  10. Sanat Eserinin Kökeni, M.Heidegger, (Çev: Fatih Tepebaşlı), DeKi Basım Yayım Ltd. Şti.
  11. Teknik ve Dönüş-Özdeşlik ve Ayrım, Çevirmen: Necati Aça, Pharmakon Kitap Yayınları
  12. Olmaya Bırakılmış, Çevirmen: Mesut Keskin, Avesta Yayınları
  13. Metafiziğe Giriş, Çevirmen: Mesut Keskin, Avesta Yayınları
  14. Hümanizm Üzerine, Çevirmen: Yusuf Örnek, Türkiye Felsefe Kurumu
  15. Hegel'in Tinin Fenomenolojisi, Çevirmen: Kaan H. Ökten, Alfa Yayınları
  16. Kant ve Metafizik Problemi, Çevirmen: Kaan H. Ökten, Alfa Yayınları

Kaynakça

  1. ^ Heidegger, Martin. Varlık ve Zaman. Alfa Yayınları. ss. 42-43-53. 
  2. ^ Heidegger, Martin. Varlık ve Zaman. Alfa Yayınları. ss. 175-176. 
  3. ^ Heidegger, Ma. Varlık ve Zaman. Alfa Yayınları. ss. 175-176-177. 
  4. ^ Heidegger, Martin. Varlık ve Zaman. Alfa Yayınları. s. 333. 
  5. ^ Heidegger, Martin. Alfa Yayınları. s. 361.  Eksik ya da boş |başlık= (yardım)
  6. ^ Heidegger, Martin. Varlık ve Zaman. Alfa Yayınları. ss. 355-356-363-364-365. 
  7. ^ Heidegger, Martin. Varlık ve Zaman. Alfa Yayınları. ss. 392-393-394-395. 
  1. Heidegger'e Giriş, Kaan H. Ökten, Agora Kitaplığı.
  2. Varlık ve Zaman Kılavuzu, Kaan H. Ökten, Agora Kitaplığı.
  3. Heidegger Kitabı, Kaan H. Ökten, Agora Kitaplığı.
  4. Martin Heidegger, Anılar ve Günlükler, Frederic De Towarnicki, YKY.
  5. Heidegger Bir Filozof Bir Alman, Paul Hünnerfeld, İnkılap Kitabevi.
  6. Heidegger ve Naziler, Jeff Collins, çev. Kaan H. Ökten, Everest Yayınları.
  7. Felsefe Sözlüğü, Serkan Uzun / Ü.Hüsrev Yolsal, Bilim ve Sanat Kitapları.
  8. Eigentlichkeit bei Heidegger - Der Begriff der Eigentlichkeit in Sein und Zeit 29 Ocak 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Dirk de Pol, Bibliothek der Philosophie, FU Berlin, Berlin, 1992.

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Ontoloji, varlık felsefesi ya da varlıkbilim, temel sorunu varlık olan felsefi disiplin. Varlık ya da varoluş ile bunların temel kategorilerinin araştırılmasıdır. "Varlık" ve "varolan" ayrımını; "varlık vardır" ve "varlık yoktur" fikirlerini tartışır.

Metafizik ya da doğa ötesi, felsefenin bir dalıdır. İlk felsefeciler tarafından, "fizik bilimlerinin ötesinde olan" anlamına gelen "metafizik" sözcüğü ile felsefeye kazandırılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Baruch Spinoza</span> Hollandalı filozof

Baruch Spinoza, Yahudi kökenli Hollandalı filozof. Aydınlanmanın erken dönem düşünürlerinden olan Spinoza, evren ve insan hakkında modern fikirler ileri sürerek öncü ahit eleştirileri yapmış ve zamanla 17. yüzyıl felsefesinin en önde gelen rasyonalistlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Descartes'ın fikirlerinden etkilenen Spinoza, Hollanda Altın Çağının önde gelen filozofu olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Fenomenoloji</span> Kurucusu Edmund Husserl olan bir felsefe akımı

Fenomenoloji veya görüngü bilimi, kurucusu Edmund Husserl olan bir felsefe akımı. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde görülen bilimlerdeki ve düşüncedeki genel bunalım içinde doğup gelişen bir felsefe akımıdır. Husserlci fenomenoloji, bu bağlamda, Metafiziği sona erdirerek somut yaşantıya dönmek ve böylece tıkanmış olan felsefeye yeni bir başlangıç yapmak iddiasıyla ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Karl Jaspers</span>

Karl Theodor Jaspers,, felsefede varoluşçu akımın teorisyenlerinden Alman filozof ve psikiyatrist. Modern psikiyatri, din felsefesi, tarih felsefesi ve siyaset felsefesinde önemli etkileri olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Postmodern felsefe</span> Felsefi akım

Postmodern felsefe, 20. yüzyılın ikinci yarısında, 18. yüzyıl Aydınlanması sırasında geliştirilen kültür, kimlik, tarih veya dil ile ilgili modernist felsefi fikirlerde var olduğu iddia edilen varsayımlara eleştirel bir yanıt olarak ortaya çıkan felsefi bir harekettir.

<span class="mw-page-title-main">Edmund Husserl</span> fenomenoloji okulunu kuran Yahudi kökenli Alman filozof

Edmund Gustav Albrecht Husserl, fenomenoloji okulunu kuran Yahudi kökenli Alman filozoftur. İlk çalışmalarında, mantıkta tarihselcilik ve psikolojizm hakkında yönelimsellik analizlerine dayanan eleştirel incelemelerde bulundu. Olgun dönem çalışmalarında ise, fenomenolojik indirgeme denilen sistematik bir temel bilim geliştirmeye teşebbüs etti. Transandantal bilincin, tüm olası bilginin sınırlarını belirlediğini savunan Husserl, fenomenolojiyi transandantal - idealist bir felsefe olarak yeniden tanımladı. Husserl düşüncesiyle 20. yüzyıl felsefesini derinden etkiledi ve günümüzde hâlen çağdaş felsefe ve ötesinde önemli bir figür olmaya devam ediyor.

<span class="mw-page-title-main">Jacques Derrida</span> Edebiyat eleştirmeni ve yapısökümcülük olarak bilinen eleştirel düşünce yönteminin kurucusu

Jacques Derrida, Fransız filozof, edebiyat eleştirmeni ve yapısökümcülük olarak bilinen eleştirel düşünce yönteminin kurucusudur.

<span class="mw-page-title-main">Varoluşçuluk</span> Felsefi ve edebi akım

Varoluşçuluk veya egzistansiyalizm, 19. yüzyıl sonları ile 20. yüzyılda kendi içlerindeki derin öğretisel farklılıklarına karşın felsefi düşüncenin salt düşünen özne ile değil eyleyen, duyumsayan, yaşayan bir birey olarak insan öznesi ile başladığı inancını paylaşan belli başlı Avrupalı filozofların çalışmalarına karşılık gelen terim. Varoluşçu düşüncede her ne kadar 'özgürlük' yaygın olarak tepe nokta kabul edilse de akımın ilksel erdemi, otantisitedir. Varoluşçuluğa göre bireyin başlangıç noktası "varoluşsal tutum" olarak adlandırılan tutumla, yani görünürde anlamsız veya absürt bir dünya karşısında bir kopma ve keşmekeşlik duygusu ile nitelenir. Pek çok Varoluşçu, geleneksel ya da akademik felsefeyi biçim ve biçemsel yönden gerçek insan deneyiminden fazlasıyla soyut ve uzak olarak görmüştür. Ruhbilimsel ve kültürel devinimlerin bireysel deneyimlerle birlikte var olabileceğini savunan bu felsefi akımda, erdemlilik ve bilimsel düşünce birlikteliğinin insan var oluşunu anlamlandırmak için yeterli olamayacağını, bundan dolayı mevcut birlikteliğin gerçek değer yargıları içinde yönetilen ileri düzey bir kategori olduğu düşünülmüştür. İnsanın varoluşunu anlamlandırma, kesin olarak bahsedilen bu otantik gerçeklikle mümkündür.

<span class="mw-page-title-main">Jean-Paul Sartre</span> Fransız filozof (1905-1980)

Jean-Paul Charles Aymard Sartre, Fransız yazar ve düşünür. Felsefi içerikli romanlarının yanı sıra her yönüyle kendine özgü olarak geliştirdiği Varoluşçu felsefesiyle de yer etmiş; bunların yanında varoluşçu Marksizm şekillendirmesi ve siyasetteki etkinlikleriyle 20. yüzyıl'a damgasını vuran düşünürlerden biri olmuştur. Sartre, bir anlatıcı, denemeci, romancı, filozof ve eylemci olarak yalnızca Fransız aydınlarının temsilcisi olmakla kalmamış, özgün bir entelektüel tanımlamasının da temsilcisi olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Batı felsefesi</span>

Batı felsefesi, Antik Yunan'dan başlayıp günümüze kadar gelen Batılı felsefe tarihi anlayışı. Özellikle Avrupa'nın ve batı olarak adlandırılan dünyanın 19. yüzyıl'da felsefe tarihini yazarken kategorize ettikleri düşünce geleneği Batı felsefesi olarak adlandrılır. Platon'dan başlayıp modern zamanlara uzanan belirli bir felsefe yapma tarzı batı felsefesinin ayırıcı özelliği, daha ayrıcalıklı özelliği olarak anlaşılır. Bu eğilim genel bir yaklaşımla "Doğu'da felsefe yoktur" savını ileri sürer. Antik Mısır, Mezopotamya, İran, Çin ve Hint kültürleri tarih olarak çok daha eski olmalarına ve buralarda yaşayan insanların belirli düşünce geleneklerine sahip olmalarına rağmen, Batı felsefesi Antik Yunan dönemiyle birlikte başlatılır ve bunlar dışta bırakılır. Doğu felsefesi, Hint ve Çin felsefeleri dahil olmak üzere çok önceleri başlamıştır, bu gelenekler etkileşimlerle sürekli varlıklarını devam ettirmişlerdir, ancak Batı felsefesi bu gelenekleri felsefe-dışı sayma yönelimindedir. Felsefe tarihi kitapları, genel bir eğilim olarak, MÖ 500'lerden başlayarak bugüne kadar, batı olarak addedilen bölgelerde ve batılı düşürlerce ortaya konulan felsefe yapma geleneği Batı felsefesi olarak görülür.

Alman felsefesi, 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl başlarından itibaren belirgin bir ağırlık kazanan, bir bakıma felsefenin yurdu hâline gelen Alman felsefe geleneğini ya da başka bir açıdan farklı felsefi eğilimlere sahip olan Alman felsefecilerinin bütünlüğünü ifade etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">20. yüzyıl felsefesi</span>

20. yüzyıl felsefesi, 19. yüzyıl sonlarından başlayıp günümüze kadar gelen ve devam eden düşünce geleneklerini ve felsefi akımları kapsar. Her çağın felsefesinin kendi toplumsal, kültürel ve siyasal koşullarıyla etkileşimli olduğu gibi, 20. yüzyıl felsefesi de kendi siyasal ve toplumsal gelişmelerinden etkilenmiştir. Çağın siyasal olayları, kültürel ve teknolojik gelişmeler, bilimsel alandaki yeni sonuçlar, ortaya çıkan yeni düşünce eğilimlerinin hepsi 20. yüzyıl felsefesinde görülen bilime yönelik sorgulayıcı yaklaşımların, aklın sorgulanması girişimlerinin, dile yönelik ilginin, özne kavramı üzerinde yürütülen tartışmaların, zihin problemlerinin, yeni bir boyut kazanan bilgi sorununun, cinsellik soruşturmasının, yabancılaşma ve iktidar sorunsalının arka planını oluşturmaktadır. Bu çağın düşünürlerinin çoğunluğu bir şekilde çalışmalarında çağın kuramsal sorunlarını dillendirmiş ve yanıt arayışında olmuştur.

Varoluş, felsefe tarihi boyunca önem taşımış, her tür felsefi tartışmanın merkezinde yer almış felsefe kavramlarından biridir. Var olanların varlığını bildirir, öz'ün karşıtıdır, yani bir şeyin ne olduğunu değil var olduğunu bildirir. Salt bir var olma durumu olarak varoluş. Felsefe akımlarında ya da okullarında pek çok farklı anlamlarda kullanılıp değerlendirilmiştir. Örneğin skolastik felsefede varoluş, var olan her şeyin gerçekliğini bildirir. Daha dar ve doğa bilimsel anlamda ise varoluş, belirli bir bağlamda uzay-zaman boyutunda yer almak ya da şimdi ve burada var olmak anlamında belirtilir.

Yeni ontoloji, kurucusu ve temsilcisi Nicolai Hartman' ın olan felsefe akımı. 20. yüzyıl felsefesinin bütünü bakımından çok yaygın ve güçlü bir etkiye sahip olarak görünmese de, kendisini kabul ettirmiş ve özellikle yüzyıl başlarında, özellikle de Alman felsefesinde etkili olmuştur. Yeni ontolojide Husserlci fenomenoloji anlayışının etkisi görülür. Fenomenoloji yeni ontolojinin bir anlamda çıkış noktası olmuştur. Hartmann bu etkiyle gerçekçi ve eleştirel bir ontoloji anlayışı geliştirmeye yönelir. Genel hatlarıyla ifade edilecek olursa, varlık'ı bilginin öncesine koyan ve bilgi teorisinin öncel bir ontolojiye dayanması gerektiğini öne süren bir anlayıştır.

<span class="mw-page-title-main">Heidegger ve Nazizm</span>

Alman filozof Martin Heidegger'in, genellikle Nazi Partisi olarak bilinen Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi'ne girişi 1 Mayıs 1933'te gerçekleşmiştir. Yaklaşık üç hafta sonra da Freiburg Üniversitesi'ne Rektör olarak atanmıştır. Rektörlüğü bir sene sonra, 1934 Nisanında bırakmış olsa da, II. Dünya Savaşı'nın sonuna kadar Nazi Partisinin bir üyesi olarak kalmıştır. Rektör olarak ilk icraatı kendisini Rektör seçen yapılar da dahil olmak üzere tüm demokratik yapıları ortadan kaldırmak olmuştur. Kampüsünde üç kez kitap yakma vakası gerçekleşmiş ve öğrencilere şiddet uygulanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Dasein</span>

Dasein, Almanca varoluş anlamına gelen ve Martin Heidegger tarafından Varlık ve Zaman adlı eserinde kullanılan bir terimdir. Heidegger'in asıl ilgi alanı "Varlığın Anlamı"dır; fakat bunun aslında özellikle insan varlığı için "Bazı varlıkların varlığının kipi" olduğunu söyler. Varlığın anlamı "Varoluş'un analizi" yoluyla keşfedilmelidir savını işler. Bu ona göre varlık konusunda Antik Yunan düşünürlerinden beri süregelen kördüğümü çözecek tek yoldur. Varlığa bir yaklaşım sağlayabilmek, şeylerin değil varlığın kipinin incelenmesine bağlıdır ve bize en açık olan varlık kipi kendi varlığımızdır yani varoluşumuzdur.

Varlık ve Zaman, Alman filozof Martin Heidegger'in 1927 yılında yayınlanmış eseridir. Her ne kadar kısa sürede yazılmış ve giriş kısmında belirtilen ikinci bölüm tamamlanamamış olsa da 20. yüzyıl felsefesinde bir hayli etkili olmuş bir kitaptır. Heidegger'in toplam 110 eserlik külliyatı içinde felsefesinin ana fikirlerini açımladığı temel eseri olarak kabul görür.

<span class="mw-page-title-main">Yaşam felsefesi</span>

Yaşam felsefesi, yaşamın anlamı ya da yaşamın nasıl yaşanması gerektiğine ilişkin herhangi bir genel tutum ya da felsefi görüştür.

<span class="mw-page-title-main">Varoluş özden önce gelir</span>

Varoluşun özden önce gelir önermesi, bir şeyin özünün (doğasının), varoluşundan daha temel ve değişmez olduğu yönündeki geleneksel felsefi görüşün tam tersi olacak şekilde çeviren varoluşçuluğun merkezi bir iddiasıdır. Varoluşçulara göre insan bilinci kendi değerlerini yaratarak yaşamına bir anlam belirler çünkü insan, doğuştan gelen herhangi bir kimliğe veya değere sahip olarak dünyaya gelmez. Bu kimliğin veya değerin birey tarafından yaratılması gerekir. Kendilerini oluşturan eylemleri ortaya koyarak, varlıklarını daha anlamlı hale getirirler.