Marquis de Condorcet
Marie Jean Antoine Nicolas de Caritat, marquis de Condorcet | |
---|---|
Doğumu | 17 Eylül 1743 Ribemont, Aisne, Fransa |
Ölümü | 28 Mart 1794 (50 yaşında) Bourg-la-Reine, Fransa |
Çağı | 18. yüzyıl felsefesi |
Bölgesi | Batı felsefesi |
Okulu | Aydınlanma, akılcılık |
İlgi alanları | Liberalizm |
Önemli fikirleri | Seçim paradoksu Condorcet yöntemi Condorcet'nin jüri teoremi |
Marie Jean Antoine Nicolas de Caritat, Marquis de Condorcet, (17 Eylül 1743 – 28 Mart 1794), Nicolas de Condorcet olarak da bilinen Fransız filozof ve matematikçi. Liberal ekonomi, anayasal hükûmet, parasız ve eşit kamu eğitimi, kadınlar ve tüm ırklardan insanlar için eşit hakları destekleyen düşünceleriyle Aydınlanma Çağı ve Aydınlanma rasyonalizminin ideallerini somutlaştırmıştır. Condorcet, Fransız Devrimi'nin yetkililerinden bir süre kaçtıktan sonra yakalandı ve hapishanede öldü.
İnsanın yetkinleşebileceğine ve insanlığın sonsuzca ilerleyebileceğine inanan Condorcet, ilerlemeye duyduğu bu inancı, İnsan Zekasının İlerlemeleri Üzerine Tarihi bir Tablo Taslağı adlı eserinde dile getirmiştir. Auguste Comte'un Anne Robert Jacques Turgot ile beraber en çok etkilendiği Aydınlanmacı filozoftur. Comte'nun ortaya koyduğu 3 Hal Yasasına fikir ve ilham sağlamıştır.
Condorcet, insanlığın dokuz tarihsel dönemden geçtiğini ve karşı konulamaz bir şekilde onuncu döneme doğru ilerlediğini ileri sürer. Bu son döneme ilişkin öngörüleri, hem kendisinin hem de Aydınlanma Çağı’nın vasiyeti niteliğindedir: “İnsan soyunun gelecek durumuna ilişkin umutlarımız, şu üç noktada toplanabilir: Uluslararasındaki eşitsizliğin yıkılması, her halk içinde [sınıflar arasındaki] eşitliğin gelişmesi ve insanın gerçekten yetkinleşmesi. (...) Öyle bir gün gelecek ki, güneş, bu yeryüzünde, akıllarından başka bir efendi tanımayan özgür insanları aydınlatacak yalnızca; tiranlar ile köleler, papazlar ile onların aptal ya da ikiyüzlü yardakçıları, tarihin tozlu sayfalarında ya da tiyatro sahnelerinde var olmaya devam edecekler yalnızca."
Kant’ın deyişiyle “insan doğasının köktenci amacı ve belirlenim ilkelerinden biri olan ilerleme” düşüncesi, Condorcet gibi düşünürlerce bir tarih felsefesi içinde sergilenerek “eğitim” kavramıyla ilişkilendirilmiştir. Bir toplumun iyi ve mutlu olabilmesi için tüm ülkelerde doğa yasalarının kabul edilip uygulanması gerekir. Tüm ülkelerde doğal yasaların kabul edilmesi durumunda farklı devletlerin pozitif yasalarının birbirinin benzeri olacağına ilişkin bir ideal fikri Condorcet’nin deyişiyle “ bir yanda gerçek, akıl, adalet ve insan hakları, öte yanda mülkiyetin, özgürlüğün ve güvenliğin önemi her yerde aynı olduğuna göre, bütün devletlerin aynı ceza yasalarına, aynı medeni yasalara, aynı ticaret yasalarına vb.’ne sahip olmaları ” gerekir. Tüm insanlık için geçerli doğal yasalar anlayışından hareket edildiğinde yeryüzünde tüm insanları kapsayacak bir dünya devleti (kozmopolis) ya da bir dünya barışı düşüncesine ulaşmak hiç de zor hale gelmez.
Condorcet, kadın ile erkeğin her bakımdan eşit olduğunu ve bu eşitliğin yasalarca garanti edilmesi gerektiğini savunmuş tek Aydınlanma filozofudur. Ayrıca Condorcet, Fransız Devrimi yıllarında, kadınların erkeklerle aynı siyasal haklara sahip olmaları yönünde etkinlikte bulunmuş ender devrimcilerden de biridir.
Aydınlanmacı filozofların çoğunluğuna göre, bağnazlık ve onunla at başı giden hoşgörüsüzlük, insanların birbirlerine kin, öfke, düşmanlık duymalarına neden olarak toplumları adaletsizliğe ve savaşlara sürükleyen büyük bir beladır. Örneğin Hume, Hristiyan barbarlığına Roma ve Madrid’teki engizisyon uygulamalarını örnek verir ve bu uygulamaların çoktanrılı dinlerdeki insan kurban etme törenlerinden çok daha fazla kan döktüğünü belirtir. “Putperestlik [paganizm] çok az kan döktü, bizim dinimiz ise yeryüzünü kana buladı” diye yazan Voltaire gibi Condorcet de eleştiri oklarını açıkça Hristiyanlığa yöneltir: “Hristiyanlık, insanları yırtıcı hayvanlara dönüştürdüğü için iğrençtir; papazlar da onların çılgınlıklarını istedikleri gibi yönetirler.”
Condorcet’ye göre “Medeni ülkelerde devleti yapan topraktır. Demek ki yurttaşları yapan mülkiyet olmalıdır.”