İçeriğe atla

Mark Oliphant

Kontrol Edilmiş
Sir Mark Oliphant
8 Ekim 1901(1901-10-08)
DoğumKent Town, Adelaide, Avustralya
Ölüm14 Temmuz 2000 (98 yaşında)
Canberra, Avustralya
MilliyetAvustralyalı
Eğitim
  • University of Adelaide
  • University of Cambridge
DinAteist
Ödüller
  • Fellow of the Royal Society (1937)
  • Hughes Medal (1943)
  • Faraday Medal (1948)
Kariyeri
Çalıştığı kurumlar
  • Cavendish Laboratory
  • Lawrence Berkeley National Laboratory
  • University of Birmingham
  • Australian National University
Doktora
danışmanı
Ernest Rutherford
Doktora öğrencileriErnest William Titterton

Sör Marcus ‘’Mark’’ Laurence Elwin Oliphant (8 Ekim 1901- 14 Temmuz 2000) Avustralyalı fizikçi ve hümanist. Nükleer füzyonun ilk deneysel gösterimlerinde ve nükleer silahların geliştirilmesinde büyük rol oynamıştır. Güney Avustralya'da Adelaide’de doğmuştur. Oliphant 1922 yılında Adelaide Üniversitesi’nden mezun olmuştur. 1927 yılında 1851 Sergileme Ödülü’nü (1851 Research Fellowship), cıva üzerinde yaptığı dayanım deneyleri sayesinde kazandı ve İngiltere Cambridge Üniversitesi Cavedish Laboratuvarı'nda Sör Ernest Rutheford’un öğrencisi olarak çalışmaya gitti. Cavendish Laboratuvarı'nda parçacık hızlandırıcısını kullanarak, ağır hidrojen çekirdeğini çeşitli hedeflere ateşlemiştir. Helyum-3 ve trityum çekirdeğini keşfetmiştir. Ayrıca bu iki çekirdeğin reaksiyonu sonucunda, parçacıkların başlangıç enerjilerinden daha fazla enerji açığa çıkardığını keşfetmiştir. Enerji çekirdeğin içinden ayrı değerlendirilmiştir ve Oliphant bunun nükleer füzyonun bir sonucu olduğunu anlamıştır.

Oliphant 1937 yılında Cavendish Laboratuvarı'ndan ayrılarak Birmingham Üniversitesi'nde profesör olmuştur. Üniversitede 150 santimlik siklotron yapmaya çalışmıştır ama cihazın yapımı 1939’da II. Dünya Savaşı sebebiyle ertelenmiştir. Radarın geliştirilmesiyle ilgili çalışmalarda Brimingham Üniversitesinde içinde John Randall ve Harry Boot’un bulunduğu bir grubun başında yer almıştır. Radikal ve yeni bir tasarım olan mikrodalga radarı mümkün kılan oyuklu magnetronu keşfetmişlerdir. Oliphant ayrıca Temmuz 1941’de, Amerikan yerel hükümetinin kurduğu, atom bombasının uygulanablirlikten öte, üretilebileceğini açıklayan bir komitede yer almıştır. Oliphant bu buluşun dünyada yayılmasına Manhattan Projesini başlatarak yardımcı olmuştur. Savaşın son zamanlarda arkadaşı Ernest Lawrance ile birlikte Kaliforniya Berkley’de Radyasyon laboratuvarında elektromanyetik izotop ayrılmasını geliştirmiştir.

Oliphant savaştan sonra Avustralya’ya dönerek Avustralya Ulusal Üniversitesi'nde Fizik ve Mühendislik Araştırmaları bölümünde müdür olmuştur. Burada dünyanın en büyük (500 megajule) eşkutuplu jeneratörünü tasarlamaya ve inşa etmeye başlamıştır. 1976 yılında emekli olmuştur fakat Don Dunstan tarafından Güney Avustralya’nın valiliğine atanmıştır. Avustralya Demokrat siyasi partisinin kurulmasını desteklemiştir ve 1977 yılında partinin Melbourne’ deki açılış töreninde kürsü başkanlığı yapmıştır. Eşi Rosa’nın 1987 yılında ölmeden önce çok acı çektiğine şahit olmuştur ve gönüllü ötanazinin savunucularından olmuştur. 2000 yılında Canberra’da ölmüştür.

Hayatı

Sör Marcus ‘’Mark’’ Laurence Elwin Oliphant 8 Ekim 1901 yılında Adeline’ın köyü olan Kent Town’da doğdu. Babası George Baron, Güney Avustralya Mühendislik ve Su Tedariki bölümünde memurluk aynı zamanda ekonomi bölümünde yarı zamanlı öğretmenlik yapmıştır. Annesi Beatrice Edith Fanny Oliphant, bir sanatçıydı. Mark Oliphant’ın adını ünlü Avustralyalı yazar Marcus Clarke ve İngiliz gezgin ve mistikçi Laurent Oliphant’tan esinlenerek koymuştur. Çoğu insan ona Mark diye seslenmiştir ve bu ismi 1959 yılında şövalye ilan edildiğinde resmileşmiştir. Dört küçük kardeşi bulunmaktadır; Ronald, Keith, Nigel ve Donald. Ailesi teosofisttir ve et yemeyi reddetmişlerdir. Marcus bir çiftlikte domuzun nasıl kesildiğine şahit olduktan sonra hayatı boyunca vejetaryen olmuştur. Bir kulağının hiç duymadığı sonradan ortaya çıkmıştır ve gözleri astigmat olduğu için gözlük kullanmıştır.

Oliphant ailesi 1910 yılında taşındığında, ilkokulu Goodwood ve Mylor da okumuştur. Daha sonra Adelaide’de Unley Lisesine ve son yılında Adelaide Lisesine devam etmiştir. Mezun olduktan sonra üniversiteye gitmek için burs kazanamamıştır ve bir kuyumcuda temizlikçi olarak çalışmaya başlamıştır. Daha sonradan Güney Avustralya Devlet Kütüphanesinde stajyer olarak çalışmaya başlamıştır, bu iş sayesinde Adeliade Üniversitesinden geceleri ders almasına izin verilmiştir.

Oliphant 1919 yılında Adelaide Üniversitesine kabul edilmiş ve başlamıştır. İlk yıllarında tıpla ilgilenmiştir ama sonradan fizik profesörü Kerr Grant ona fizik bölümünde stajyerlik teklif etmiştir. Ücret olarak kütüphanede çalıştığıyla aynı miktarı teklif etmiştir ve üniversitede kendi çalışmalarını aksatmaması koşuluyla her dersi alabilme hakkı tanımıştır. 1921 yılında fizik bölümünden mezun olmuş ve ertesi yıl Kerr Grant denetiminde çift anadal bitirmiştir. 1925 yılında Kerr Grant ücretli izne ayrıldığında bölümün başında bulunan Roy Burdon ile birlikte cıvanın özellikleri ‘ Cıvanın Yüzey Gerilim Problemi ve Sulu Çözeltilerin Cıva Yüzeyinde Etkisi’, ‘Gazların Cıva Yüzeyinde Emilimi’ adlı iki tane akademik bildiri yayınlamıştır. Oliphant sonradan Burdon’un ona fizik alanında çok ufak bir keşif yapmanın bile inanılmaz keyif verdiğini öğrettiğini açıklamıştır.

Oliphant, Rosa Louise Wilbraham ile 23 Mayıs 1925 yılında evlenmiştir. İkisi birbirlerini gençlik yıllarından beri tanıyorlardır. Oliphant nişan yüzüklerini laboratuvarda babasının ona verdiği altın külçesinden kendi yapmıştır.

Cavedish Laboratuvarı

1925 yılında Oliphant, Yeni Zelandalı fizikçi Ernest Rutherford’un konuşmasını dinledi ve onun için çalışmak istediğine karar verdi. Bu amacı için Cambridge Üniversitesinde Cavendish Laboratuvarında yerini haketmek için 1927 yılına kadar azimle çalışmıştır. Burdon ile yaptığı cıva çalışmalarından cesaret alarak 1851 Exhibition Bursu için başvurmuştur ve kazanmıştır ona günümüz parasıyla yıllık 17.000 dolara denk gelen bir ücret almıştır. Bu üyeliğe kabul edildiği duyulduğu zaman Ruthford ve Trinity Üniversitelerinin ikisi de Oliphant’ı kabul etmiştir.

Cavendish Laboravatuarı fizikteki bazı büyük keşiflerin evidir. 1874 yılında Duke of Devonshire tarafından kurulmuştur ve ilk proferörü James Clerk Maxwell olmuştur.

Rutherford’un Cavendish Laboratuvarı o zamanlarda, ileri seviye nükleer fizik alanında deneyler yapan dünyadaki sayılı laboratuvardan biriydi. Oliphant Rutheford ve bayan Rutherford tarafından öğlen çay partisine davet edilmişti, bu partiden sonra Cavendish Laboratuvarında araştırma yapan aralarında Patrick Blackett, Edward Bullard, James Chadwick, John Cockcroft, Charles Ellis, Peter Kapitza, Philip Moon ave Ernest Walton ’ın da bulunduğu araştırmacılarla tanışma fırsatı bulmuştur. Bu araştırmacıların arasında iki Avustralyalı Harrie Massey ve John Keith Roberts bulunmaktadır. Oliphant daha sonradan Cockcroft ile yakın arkadaş olmuştur. Laboratuvarda çok fazla yetenekli insan bulunmaktaydı fakat ödeneği azdı ve boşa harcamak istemiyorlardı. Deney ekipmanlarında dize ve sızdırmazlık balmumu yöntemini kullanmışlardır. Oliphant bir deney için kendi para harcayarak ( günümüz parasıyla 800 dolar) kendi vakum pompasını almıştır.

Oliphant ‘Pozitif iyonlu yüklerin metal yüzeyler üzerine nötrlenmesi, İkincil iyonların salınımı’ üzerine yazdığı yüksek lisans tezini Aralık 1929 tarihinde teslim etmiştir. Tezini Rutherford ve Ellis’e sunmuştur. Bu başarıya ulaşması onun için yeni bir hayat amacı demekti ama aynı zamanda 1851 Exhibition bursunun da sona ermesi demekti. Oliphant her yıl sadece beş kişinin seçildiği 1851 Kıdemli Öğrencilik Bursunu güvenceye almıştı (yıllık günümüz parasıyla yaklaşık 29.000 dolar). Bu burs bir yıllıktı ve ayrıca özel durumlarda bir yıl daha uzatılabiliyordu ve Oliphant ikinci yılı da kazanmıştır.

Oliphant’ın ilk çocuğu, Geoffrey Bruce Oliphant 6 Ekim 1930 tarihinde doğmuştur fakat menenjit sebebiyle 3 Eylül 1933 tarihinde ölmüştür. Mezarı işaretsiz olarak olarak Cambridge’de Ascension Parish Burial Ground mezarlığına defnedilmiştir. Mezarı, Sör John ve Lady Elizabeth Cockcroft’ un bir yıl öncesinde ölen bebeği Timothy Cockcroft’ un yanında yer almaktadır. Daha sonraları kendileri çocuk yapamayan Oliphantlar 1936 yılında dört aylık bir erkek çocuk, Michael John ve 1938 yılında bir kız çocuk, Vivian’I evlat edinmişlerdir.

Ernest Rutherfords'un laboravatuarı

1932 ve 1933 yıllarında Cavendish Laboratuvarında çalışan bilim adamları çığır açacak icatlarda bulunmuşlardır. Cockroft ve Walton lityumu yüksek enerjili protonlarla bombaladılar ve dönüşebilir helyum çekirdeğine yerleştirmede başarılı oldular. Bu yapay yollarla atom çekirdeğinin bir başka elementin çekirdeğiyle değiştirilmesinde ilk deneylerdendir. Sonralardan Chadwick yeni bir deney yaparak yeni, yüksüz, neredeyse protonla aynı kütlede bir parçacık bulmuştur; nötron. 1933 yılında Blackett sis odasında pozitron varlığıyla ilgili kanıtlar bulmuş ve pozitronun varlığını onaylamış ve pozitronun karşılıklı spiral izlerini ortaya çıkarmıştır- elektron çifti oluşumu.

Oliphant Blackett’in çalışmalarını takip ederek protonları 600.000 elektronvolt enerjiye kadar ateşleyebilen bir parçacık ivmelendiricisi inşa etti. Sonradan Cockroft ve Walton’un çekirdek yapay ayrışması ve pozitif iyon çalışmalarını doğrulamıştır. Sonraki iki sene altı serilik akademik bildiri yayınlamıştır. 1933 yılında Cavendish Laboratuvarı, Amerikan fiziksel kimyacı Gilbert N. Lewis’den bir hediye olarak birkaç damla ağır su almıştır. İvmelendirici ağır hidrojen çekirdeğini (denütreus) çeşitli hedeflere ateş etmek için kullanılmıştır.

Rutherford ve diğerleriyle çalışmak Oliphant’ın Helyum-3 ve tirityum çekirdeğini keşfetmesini sağlamıştır.

Oliphant lityumun izotoplarını ayırmak için elektromanyetik ayırıcıyı kullanmıştır. Nükleer füzyonu deneysel olarak kanıtlayan ilk kişidir. Döteronun Helyum-3, tirityum ya da diğer döteronlarla tepkimesinden başlangıçtaki parçacıklardan çok daha fazla enerji açığa çıkardığını bulmuştur. Bağlanma enerjisi çekirdeğin içinden ayrılmıştır. Arthur Eddington’un 1920’ deki varsayımını takip ederek küçük çekirdek füzyon enerjisinin yıldızlara (Güneş’e) enerji kaynağı sağlayabileceğini öne sürmüştür. Daha büyük bir kesitle döteron-trityum nükleer füzyon reaksiyonu, hidrojen bombasının temeli olmuştur fakat Oliphant bu gelişmeyi öngörmemiştir:

… bir gün hidrojen bombası yapımında kullanılacak bir şey bulduğumuzdan hiç haberimiz yoktu. Bizim merakımız sadece atomun çekirdeğinin yapısıyla ilgiliydi ve bu reaksiyonların keşfi, Amerikalıların söylediği gibi tamamen tesadüf eseridir.

1934 yılında Cockcroft, Cambridge John’s Üniversitesinde Oliphant’a aylık 600 dolarlık üyelik ayarlamıştır. Chadwick 1935 yılında Cavendish Laboratuvarını Liverpool Üniversitesi için bıraktığı zaman Oliphant ve Lewis onun yerine Rutherford’un araştırma yönetici asistan pozisyonuna yükselmişlerdir. Bu yükseliş maaşlarının aylık 600 euroya çıkmasını sağlamıştır. St. John’dan gelen parayla birlikte Oliphant’ın rahat bir geliri olmuştur. Oliphant sonunda yeni bir 1.23 MeV'lik bie jeneratörlü (2015’te eşitiyle 447.000 dolar) ivmelendirici laboratuvar teçhiz etmiştir o sırada daha da büyük 2 MeV'lik jeneratör tasarlamıştır. Yeni bir dairesel parçacık ivmelendiricisi tasarlayarak proton hızlandırmayı bulmuştur. 1937 yılında Kraliyet Cemiyetine kabul edilmiştir. Öldüğünde en uzun süreli hizmet veren üyeydi.

Birmingham Üniversitesi

Birmingham üniversitesindeki Poynting Fizik binasıdır.

Birmingham Üniversitesindeki Hedefleme Fizik binası kırmızı tuğla üniversitesi unvanını almasının sebebidir.

Samuel Walter Johnson Smith’in 65 yaşındaki zorunlu emekliliğinden sonra Hedefleme Fizik bölümüne yeni bir profesör atanmasını istemiştir. Fakat üniversite sadece yeni bir profesör değil aynı zamanda, tanınmış ve nükleer fizik alanında çalışmaya istekli birini istiyordu. Neville Moss, Maden Mühendisliğinde profesörü ve Bilim Fakültesinin dekanı, Oliphant’a ulaştı ve şartlarını sundu. Oliphant 98,000 dolarlık maaşına ek olarak üniversitenin laboratuvarını yenilemesini ve her yıl düzenli olarak yenilenmesi için ödenek ayrılmasını istemiştir. Ayrıca 1937 Ekim ayına kadar da Cavendish Laboratuvarından ayrılmak için de zaman istemiştir. Üniversite Oliphant’ın birçok şartında anlaşmaya varmıştır.

Oliphant istediği 150 cm'lik kiklotronu almak için başbakan Neville Chamberlain’e mektup yazmıştır. Chamberlain konuyu arkadaşı Lord Nuffield ile paylaşmıştır ve günümüz parasıyla Oliphant’a 5,000,000 dolar ödenek ayrılmıştır. Bu ödenekle kiklotron alınmış, kiklotronun içine kurulacağı bina yapılmış ve Oliphan’ın Kalifrniya Berkley’e kiklotronun mucidi Ernest Lawrence’e ziyareti karşılanmıştır. Lawrence Oliphant’ın projesini desteklemiştir ve Oliphant’a 150 cm'lik kiklotronun planlarını göndermiştir ve Oliphant’ı Radyasyon Laboratuvarına davet etmiştir. Oliphant 10 Aralık 1938’de New York’a gitmek üzere yola çıkmıştır ve Lawrence ile Berkley’de tanışmıştır. Oliphant yeni bir kiklotron kurarken karşılaşabileceği problemlerin farkındaydı bu yüzden ödeneği olabildiğince Lawrence’ın planlarına uygun olarak harcamaya çalıştı. 1939 yılbaşına hazır olması planlanıyordu fakat İkinci Dünya Savaşı yüzünden ertelendi. Savaşın sonrasına kadar tamamlanamadı.

Radar

John Randall ve Harry Boot tarafından Birmingham üniversitesinde geliştirilen orijinal oyuk magnetron

Orijinal boşluklu magnetron John Randall ve Harry Boot tarafından Birmingham Üniversitesinde geliştirilmiştir. 1938 yılında Oliphant gizlice radarın geliştirilmesinde gizlice dahil olmuştur. Model radar istasyonlarını gezerken acilen daha kısa dalga boylu radyo dalgalarına gerekli olduğunu anladı özellikle eğer bir radar istasyonunu bir uçağın içine sığdırma şansları varsa. Ağustos 1939’da küçük bir grupla Ventnor’a Zincir Ev sistemlerini doğrudan kendi gözlemlemek için gitti. Dalga boyu on santimetreden küçük sistemlerin daha uygun olduğunu gözlemledi.

Oliphant’ın Birminhgam’daki grubu iki önemli umut vadeden cihaz geliştirmek üzere çalışıyorlardı, klistron ve magnetron. Oliphant James Sayers ile birlikte çalışırken klistronu geliştirerek 400W üretebilen klistron üretmeyi başarmıştır. Bu sırada Birmingham grubundan iki kişi, John Randall ve Harry Boot yeni bir tasarım olan boşluklu magnetron üzerinde çalışıyorladı. Şubat 1940'ta 400W ve uçak radarları için en uygun dalga boyu olan 9.8 santimetre dalga boyu çıkış elde etmeyi başardılar. Çok geçmeden magnetronun gücü yüze katlandı ve Birmingham magnetron gelişmesine konsantre oldu. İlk kullanıma hazır magnetronlar Ağustos 1941’de teslim edildi. Bu buluş bilimde ve savaşta dönüm noktası olmuştur, Alman U-botlarının yenilgiye uğratılmasının ve düşman bombalarının engellenmesinin ve yandaş bombalarının hedeflerini bulmasının sebebidir.

1940 sonbaharında Oliphant, Britanya’nın işgal edilme ihtimaline karşı karısı ve çocuklarını Avustralya’ya göndermiştir. Şubat 1942’de hizmetlerini Elektrik Mühendisliği Bölümü Profesörü John Madsen’e (Sydney Üniversitesi) sunmuştur. Madsen Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Radyofizik Laboratuvarının başıydı, aynı zamanda radarın geliştirilmesine katkıda bulunmuştur.

In 1940, the Fall of France, and the possibility that Britain might be invaded, prompted Oliphant to send his wife and children to Australia. The Fall of Singapore in February 1942 led him to offer his services to John Madsen, the Professor of Electrical Engineering at the University of Sydney, and the head of the Radiophysics Laboratory at the Council for Scientific and Industrial Research, which was responsible for developing radar.

Avustralyalılar yerel radar setlerini kurmaya hazırlanıyorlardı. Oliphant, Profesör Thomas Laby’i Eric Burhop ve Leslie Martin’i optik savaş malzemeleri üzerindeki çalışmalarını bırakıp radar üzerinde çalışmaları için ikna etmiştir ve Mayıs 1942’de Melburne Üniversitesindeki laboratuvarda boşluklu magnetron yapmayı başarmışlardır. Oliphant, magnetronları üretim hattı laboratuvarı için taşımada Martin ile birlikte çalışmıştır. Avustralya’da savaş sırasında 2,000 den fazla radar seti üretilmiştir.

Manhattan Projesi

Mart 1940'ta Birmingham Üniversitesinde, Otto Frisch ve Rudolf Peierls içinde atom bombası üretimi ve kullanımını da kapsayan birçok teorik araştırma yapmışlardır. Bu araştırmalarını kapsayan Frisch ve Peierls genelgesiyle tanınmışlardır. Saf küre Uranyum-235’e ne olacağını değerlendirip, sadece zincirleme reaksiyonlar başlatmakla kalmayıp, sadece 1 kilogramlık Uranyum-235’in yüzlerce ton TNT’den daha fazla enerji açığa çıkarabileceğini bulmuşlardır. Araştırmalarını ilk Oliphant’a göstermişlerdir ve Oliphant bu bulguları hemen Sör Henry Tizard’a, Bilimsel Araştırma ve Hava Savaş (CSSAW) biriminin başı, götürmüştür. Sonuç olarak MAUD olarak bilinen bu konuyu daha fazla araştırmak için bir alt komite oluşturulmuştur. Alt komite Sör George Thompson tarafından yönetilmiş ve asıl üyeleri Oliphant, Chadwick, Cockcroft ve Moon’dan oluşmaktadır. MAUD Komitesi Temmuz 1941 tarihli son raporunda atom bombasının uygulanabilirliğinin haricinde 1943'ten önce üretilebileceği sonucuna varmıştır.

Büyük Alpha I parkuru Y-12 Oak Ridge, Tennessee'de elektromanyetik ayrışma için kullanıldı.

Büyük Britanya savaştaydı ve yöneticiler atom bombası geliştirilmesinin acil olduğunu düşünüyorlardı ama Amerika Birleşik Devletlerinde daha az acil görülüyordu. Oliphant Amerika’yı harekete geçiren insanlardan biriydi. Oliphant görünürde radar gelişme programını tartışmak için 1941 Ağustos’unun sonlarına doğru Amerika’ya uçtu ama asıl amacı Amerika’nın neden MAUD Komitesi’nin buluşlarını yok saydığını öğrenmekti. Sonradan hatırladığı kadarıyla: ‘’ Raporları Uranyum Komitesi Başkanı Lyman Briggs’ e göndermiştik ve hiçbir cevap alamamamaktan dolayı şaşkına dönmüştük. Briggs’ i Washington’ deki (DC) ofisine gittim ve bu anlaşılmaz ve pervasız adamın raporları alıp kasasına kilitlediğini ve komite üyelerinden sakladığını öğrendim. Çok üzülmüş ve şoke olmuştum.’’

Oliphant sonradan Uranyum Komitesiyle tanışmıştır. Yeni bir üye olan Samuel K. Allison yetenekli bir deneysel fizikçi ve Arthur Compton’ın çırağı, Chicago Üniversitesindedir. Oliphant’ ın ‘ buluşmaya gelmesini’ Allison şöyle hatırlıyor, ‘’… ve kesin bir şekilde ‘bomba’ dedi. Bize bütün gücümüzü ve dikkatimizi bombaya vermemiz gerektiğini söyledi. Bomba dışında hiçbir enerji santarli üzerinde çalışmaya hakkımızın olmadığını söyledi. Bomba 25 milyon dolar tutacaktı ve bomba için Britanya’ nın ne ekonomik ne de insan gücü olmadığını ve bombanın tamamen bize bağlı olduğunu söyledi.’’ Allison aynı zamanda Briggs’ in raporları komiteden saklamasına çok şaşmıştı. Oliphant arkadaşı Ernest Lawrence ‘ı ziyaret etmiş ve James Conant ve Enrico Fermi ile konuşmuştur. Oliphant Amerikalıları atom bombasının yapılabilir olduğuna ikna etmekle kalmamış aynı zamanda Lawrence’a 94 santimlik kiklotronunu izotop ayrıştırması için büyük bir kütle spektrometresine dönüştürmesinde ilham vermiştir. Lawrence, Oliphant’ın 1934 yılında öncüsü olduğu tekniği kullanarak yapmıştır.

Leo Szilard sonradan şöyle yazmıştır, ‘’ Eğer kongre atomik enerjinin gerçek tarihini bilseydi, şüphesiz ki özel bir madalya oluşturup seçkin Amerikalı olmayan ve başta Doktor Oliphant olmak üzere bilim adamlarına verirdi.’’

26 Ekim 1942’ de Oliphant eşi Rosa ve çocuklarıyla birlikte Melburne’den gemiye bindirilmiştir. Savaş zamanı Fransız gemisi Desirade ile çok yavaş bir seyahat geçirdiler, 29 Şubat 1943'te Glasgow’ a vardılar. Ama Kasım 1943'te Manhattan Projesine katılmak üzere ailesinden bir kez daha ayrılmak zorunda kalmıştır. Oliphant Amerikalıların hizmetini sağlama almak istediği bilim adamlarındandır. Robert Oppenheimer Los Alamos Laboratuvarının başı, Oliphant’ı aralarına katılması için ikna etmeye çalışmıştır. Bomba üzerinde yapılan çalışmalar Oliphant’ı tedirgin etmiştir ve Berkeley’ de Radyasyon Laboratuvarında birlikte elektro magnetik uranyum geliştirmede çalıştığı arkadaşı Lawrence’ı dahil edilmesini tercih etmiştir.

Oliphant Avustralyalı fizikçi Admiralty’de manyetik madenler üzerinde çalıma yapan arkadaşı Harrie Massey’in, boşluklu magnetron üzerinde birlikte çalıştığı arkadaşları James Stayers ve Stanley Duke’ ün hizmetlerini garanti altına almıştır. Bu ilk grup Kasım 1943’te Berkley’ e doğru yola çıkmıştır. Oliphant, Lawrence yokken Berkley Radation Laboratuvarında Lawrence’ın vekili olmuştur. Ana laboratuvar Berkley’ de olmasına rağmen ara sıra ayrılma laboratuvarının bulunduğu Oak Ridge, Tenesse’yi ziyaret etmekteydi. Avustralyalı bilim adamlarını projede çalışmaları için ikna etmeye çalışmış ve Bilimsel Araştırma ve Endüstri Araştırmaları Konseyi’nin başı Sör David Rivett’i ikna ederek Eric Burhop’un Manhattan Projesinde çalışması için izin almıştır. İngilterede bulunan Avustralyalı Yüksek Kurul üyesi Stanley Bruce’u proje ile ilgili bilgilendirmiştir ve Avustralya hükûmetinin uranyum kaynaklarını koruması için baskı yapmıştır.

Oliphant Mart 1945'te İngiltere’ye dönmüştür ve fizik profesörü olarak Birmingham Üniversitesinde yeniden işe başlamıştır. Hiroshima ve Nagasaki’ ye atılan atom bombalarını ilk duyduğunda ailesiyle birlikte Wales’de tatildeydi. Daha sonraları o an nasıl hissettiğini şu sözlerle belirtmiştir ‘’ bombanın çalışmasından dolayı birazcık gurur duydum ama insanlığa yaptığı şeyden dolayı dehşete kapıldım.’’. Oliphant, nükleer silahlara sert eleştirilerde bulunmuş ve Bilim ve Dünya, Pugwash Konferanslarında ‘’ Başından beri haklıydım, nükleer silahların varlığından endişe ediyordum ve kullanılmalarına karşıyım.’’ Savaş sırasında yaptığı çalışmalar ona Başkanlık Özgürlük Madalyası’nı kazandırabilirdi ama Avustralya hükümeti bu onuru veto etti, o zamanlar hükümet politikası sebebiyle sivillere ödül sunulmuyordu.

Avustralya’daki Sonraki Yaşantısı

Nisan 1946’da başbakan, Ben Chifley, Oliphant’a yeni açılan Birleşik Ulusal Atomik Enerji Komisyonuna (UNAEC), nükleer silahların uluslararası kontrolünü tartışan kuruma delege olmak ister mi diye sormuştur. Oliphant kabul etmiştir ve Dış İşleri Bakanlığı’na katılmıştır ancak nükleer silahların uluslararası kontrolü başarılı olamamıştır ve hiçbir anlaşmada uzlaşılamamıştır.

Savaş sonrası yeniden yapılanma birimin başı Doktor H. C. ‘’altın’’ Coombs ve Chifley, Avustralya’ya, Oliphant ile dünyanın en iyi araştırmacılarını çekecek yeni bir araştırma enstitüsü kurmayı teklif etmişlerdir. Bu yeni enstitü Avustralya’nın üniversite standartlarını dünya çapında kalkındıracaktır. Bunu başarmak için Avustralya’nın en seçkin bilim adamları olan: Oliphant, Howard, Florey ve Keith Hancock’u çekmeye çalışmışlardır.

Bu girişim bir akademik intihardı çünkü Avustralya yapılan son araştırmalardan çok uzaktı ve o zamanlar iletişim de çok yetersizdi ama Oliphant kabul ederek 1950’nin sonuna doğru Avustralya’ ya, Avustralya Millî Üniversitesinde, Araştırma Okulu ve Fiziksel Bilimler ve Mühendislik Bölümü’nün müdürü olarak çalışmaya başlamıştır. Okulda başkanlığını kendi yaptığı Parçacık Fiziği Bölümü’nü kurmuştur. Ernest Titterton’un altında Nükleer Fizik Bölümü, John Jaeger’ın altında Jeofizik Bölümü, Bart Bok’ın altında Astronomi Bölümü, Kevin LeCouter’ ın altında Teorik Fizik Bölümü ve Bernhard Neumann’ın altında Matematik Bölümünü kurmuştur.

Oliphant nükleer silah araştırmalarının savunucusu olmuştur. Savaştan sonra İngiliz hükûmeti tarafından Teknik Komite’ye nükleer silahlar konusunda tavsiye edilmiştir. İngiltere, Amerika’dan ayrı olarak, daha güçlü, tehlikeli olmak için kendi nükleer silahlarını geliştireceğini ilan etmiştir. Hükûmetin açıklamalarından sonra Avustralya’nın dünya standartlarındaki nükleer güç ve fizik araştırmaları dünya tarafından kolayca fark edilmiştir. Yeni araştırma enstitüsünü Canberra’da Karlı Dağlar Şemasının yakınlarına inşa edilmiştir ve bu nükleer enerji endüstrisinin merkez ögesi olmak üzere planlanmıştır. Oliphant İngiltere’nin, Avustralya’nın programında yardımcı olacağını ummuştur ve İngilizler bu ortaklıkla ilgilenmişlerdir çünkü Avustralya’da uranyum madenleri ve silah deneme tesisleri vardı ve Avustralya Amerika’yla çok yakınlaşıyordu. Avustralyalı bilim adamlarının Harwell’ deki İngiliz Atom Enerji Araştırmaları Kuruluşu tarafından desteklenmesi için düzenlemeler yapılıyordu ama Oliphant’ın aradığı bu yakın işbirliği İngilizlerin Amerikalılara karşı olan güvenlik kaygılarından dolayı engellenmiştir.

Avustralya Bilim Akademisi - Parlak Kubbe ,Canberra

Oliphant, Canberra’nın bir gün Oxford ya da Cambridge gibi bir üniversite şehri olacağını öngörmüştür. 1949 yılında yapılan seçimlerde Liberal Parti’nin kazanmasıyla üniversitenin geleceği tehlikeye girmiştir. Çoğu Liberal Üniversiteye karşı çıkmıştır, Üniversiteyi savurganlık olarak görmüşlerdir. Liberal Partisi’nin Başkanı Robert Menzies Üniversiteyi savunmuştur fakat 1954 yılında sağlamlaştırma dönemine girdiğini duyurmuş ve fon kesintisiyle, Avrupa ve Kuzey Amerika’daki üniversitelerle başarılı bir şekilde yarışma şansını yok etmiştir. Daha büyük bir darbe 1959 yılında Menzies hükûmeti üniversiteyi Cnberra Üniversitesiyle birleştirdiğinde alınmıştır. Bu andan itibaren, Üniversite bir araştırma merkezi olmaktan çıkıp sıradan lisans öğrencilerine eğitim verme yükümlülüğü olan bir Üniversite konumuna gelmiştir. Yine de üniversitenin bazı kısımları eski amacına uygun olarak araştırma yapmaya devam etmiştir. Bazı aksaklıklar olmasına karşın Canberra 2014 yılında vizyonuna uygun olarak gerçekleşmeye yakın bir üniversite şehri haline gelmiştir.

1951 Eylülünde, Oliphant, Amerika, Chicago’daki bir nükleer fizik konferansına katılmak için vizaya başvurmuştur. Vize reddedilmemiştir fakat Oliphant huzur bozucu aktiviteyle suçlanmış ve vizesi çıkarılmamıştır. Bu komünist korkusundan dolayı olmuştur. Amerikalı McCarran eylemleri Amerika’ya yolculukları sınırlamıştır ve Avustralya’da Menzies hükûmeti Komünist Parti’yi yasaklamaya çalışmıştır ve bu Oliphant’ı Amerikan hükûmetine karşı korumaya eğilimli değildi.

Daha sonradan Eylül 1954’te Hawaii aktarmalı Kanada’ya gitme isteği de Amerika Birleşik Devletleri Eyalet Bölümü tarafından reddedilmiştir. Oliphant’ın ABD üzerinden imtiyazlı bir şekilde transit geçmesine izin verilmiştir fakat Oliphant bu aşağılanmayı kabul etmektense yolculuğunu iptal etmiştir. Sonrasında Menzies hükûmeti Oliphant’ı Maralinga’daki İngiliz nükleer testlerine katılımını yasaklamıştır ve Amerika’ya bilgi aktarmasından korkulduğu için gizli nükleer bilgilere ulaşması engellenmiştir.

1955 yılında Oliphant, 500 megajullük, dünyanın en büyüğü, eş kutuplu jeneratörün (EŞJ) tasarım ve yapımına başlamıştır. Bu koca makine 3.5 metre çapında ve 38 ton ağırlığında üç disk içermekteydi. Avustralya Atom Enerjisi Kurumundan günümüz parasıyla 1.000.000 dolarlık bir başlangıç fonu temin etmiş ve 1963 yılında tamamlanmıştır. EŞJ’ nin elektron hızlandırıcı için enerji kaynağı olması denenmek istemiştir ama bu hiçbir zaman olmamıştır. Bunun yerine plazma fiziğinde kullanılan uzun menzilli bilim aygıtı olan LT-4 Tokamakand’ın çalıştırılması için kullanılmıştır. 1985 yılında yetkisi alınmıştır.

1954 yılında, Oliphant daha önceki zorluklaradan çok yıldığından ötürü David Martyn ile birlikte, Avustralya Bilim Akademisi’ ni kurmuştur. Oliphant 1956 yılına kadar akademinin başkanlığını yapmıştır. Oliphant Bilim Akademisinin kendi binası olması gerektiğine karar vererek, yeni bina için gerekli olan parayı bağış aracılığıyla toparlamıştır. Bina Tasarım Komitesinin başkanı olarak, Canberra’nın en çarpıcı mimari tasarımı olan bir binayı seçmiştir. 1961 yılında Bilim Akademisi’nin Matthew Flinders’in ‘’günümüzde ve zamanında Faraday’’ adlı dersine konu olmuştur. Oliphant 1964 yılında Parçacık Fiziği Profesörü olarak emekli olmuş ve aynı zamanda İyonlaşmış Gazlar Profesörü olarak da belirlenmiştir. Bu mevkide 1930 yılından beri birçok akademik makale yayınlamıştır. 1967 yılında emekli öğretim görevlilerine verilen unvan olan Emeritrus ilan edilmiştir. Dönemin başbakanı Don Dunstan tarafından Güney Avustralya Valiliği teklif edilmiştir ve 1971’den 1976’ya kadar bu görevi yerine getirmiştir. Bu süreç boyunca 1975 yılındaki Avustralya anayasa krizi sırasında General-Vali Sör John Kerr’i, şiddetle desteklemesinden ötürü Dunstan’ a büyük endişe kaynağı olmuştur.

ANU 500 MJ jeneratörünün kalıntıları

1981 yılında The Age gazetesinin haberine gore ‘’ Sör Mark Oliphant Dunstan Hükümetini, Sör Douglas Nicholls konusunda uyarmıştır, Sör Douglas Nicholls Avustralyalı bir Aborjin olarak görevini yerine getirmekte güçlük çekmektedir.’’ Oliphant gizlice şunları yazmıştır ‘’ Aborjinlerin kişiliğinde nesilden nesile aktarılan, beyaz adamların yöntemine adapte olmasını güçleştiren bir şeyler var.’’ Oliphant’ın biyografisini yazan yazarlar şöyle not düşmüştür ‘’ 2. Dünya Savaşından sonra Avustralya’da beyaz nüfusun hüküm sürdüğü bir davranış şekli vardı.’’ Oliphant 1959 yılında İngiliz İmparatorluğu emriyle bir Şövalye Komutanlığı kurmuştur ve bu birlik Avustralya Birlikleri refakatçiliğinde 1977 yılında yüksek mevki başarılara erişmiş ve halk hizmetleri konusunda yüksek başarılarda bulunarak taca hizmet etmişlerdir. Hayatının son dönemlerinde 1987 yılında ölmeden önce eşi Rosa’ya bakmıştır ve onun ölmeden önceki çektiği acılardan dolayı gönüllü ötanazi savunucusu olmuştur. 14 Temmuz 2000 tarihinde, Canberra’da, 98 yaşındayken ölmüştür. Vücudu yakılmıştır ve külleri kızı Vivian’a verilmiştir. Oğlu Michael 1971 yılında kalın bağırsak kanserinden ölmüştür.

Mirası

Adının onuruna birçok bina ve okula ismi verilmiştir; Avustralya Millî Üniversitesinde Oliphant Binası, Adelaide Üniversitesinde Oliphant Wing Fizik Binası,Munno Parra West’te bir liseye adı verilmiştir. Bilimsel makaleleri Avustralya Bilim Akademisinde, Adolph Basser Kütüphanesinde ve Adalaide Üniversitesinde, Barr Smith Kütüphanesinde bulunmaktadır. Oliphant’ın yeğeni, Pat Oliphant ödüllü bir karikatüristtir.

Onurları ve Ödülleri

  • 1937 - Asil Toplum akademi üyesi olarak seçildi.1943 Asil Toplum tarafından Hughes Madalyası ödülünü kazandı.
  • 1946 - Silvanius Thomson Madalyası, Radyoloji Enstitüsü ödülünü kazandı.
  • 1948 - Enstitüsü Mühendisleri tarafından Faraday Madalyası ödülünü kazandı.
  • 1954 - Avustralya Bilim Akademisi (Vakıf) akademi üyesi olarak seçildi.
  • 1954 - Avustralya Bilim Akademisi (Vakıf) başkanı olarak seçildi.
  • 1955 - Asil Toplum tarafından Bakerian sınıfını teslim etmek üzere seçildi.
  • 1955 - Asil toplum tarafından Rutherford Memorial Sınıfını teslim etmek üzere seçildi.
  • 1956 - King Frederick IX tarafından Galathea Madalya, Danimarka ödülünü kazandı.
  • 1959 - İngiliz İmparatorluğu Düzeninin Şövalye Komutanlığını kurdu.
  • 1977 - Avustralya düzeninin refakatçisi olarak atandı.

Kaynakça

    • Cockburn, Stewart; Ellyard, David (1981). Oliphant, the Life and Times of Sir Mark Oliphant. Adelaide: Axiom Books. ISBN 978-0-9594164-0-4.
    • Gowing, Margaret (1964). Britain and Atomic Energy, 1939-1945. London: MacMillan. OCLC 670156897.
    • Gowing, Margaret; Arnold, Lorna (1974). Independence and Deterrence: Britain and Atomic Energy, 1945-1952, Volume 1, Policy Making. London: Macmillan. ISBN 0-333-15781-8. OCLC 611555258.
    • Hewlett, Richard G.; Anderson, Oscar E. (1962). The New World, 1939-1946 (PDF). University Park: Pennsylvania State University Press. ISBN 0-520-07186-7. OCLC 637004643. Retrieved 26 March 2013.
    • Mellor, D. P. (1958). The Role of Science and Industry. Australia in the War of 1939-1945. Canberra: Australian War Memorial. OCLC 4092792. Retrieved 6 May 2013.
    • Reynolds, Wayne (2000). Australia's Bid for the Atomic Bomb. Carlton, Victoria: Melbourne University Press. ISBN 978-0-522-84914-1. OCLC 46880369.
    • Rhodes, Richard (1986). The Making of the Atomic Bomb. New York: Simon & Schuster. ISBN 0-671-44133-7. OCLC 13793436.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">James Chadwick</span> İngiliz fizikçi

James Chadwick, 1932'de nötronu keşfetmesiyle tanınan İngiliz fizikçi. 1935'te bu keşfiyle Nobel Fizik Ödülü almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Niels Bohr</span> Danimarkalı fizikçi (1885–1962)

Niels Henrik David Bohr, kuantum mekaniği ve atomun yapısının anlaşılması üzerine yaptığı katkılarla tanınan, 1922'de Nobel Fizik Ödülü almış Danimarkalı fizikçi.

<span class="mw-page-title-main">Nükleer enerji mühendisliği</span> Uygulamalı bilim

Nükleer enerji mühendisliği, nükleer fizik ve radyasyonun madde ile etkileşimi ilkelerine dayalı olarak atomun çekirdeği üzerine pratik uygulamalar yapan bir bilim dalıdır. Bu mühendislik alanında çalışmalar genel olarak nükleer santrallerin ve reaktörlerin, kısacası nükleer fisyon sistemlerinin ve alt elemanlarının tasarımı, analizi, geliştirilmesi, bakımı, test edilmesi, modellenmesi, inşaatı, işletmeye alınması ve sökülmesi gibi konular üzerinde yoğunlaşmıştır. Nükleer enerji mühendisliği kapsamında aynı zamanda nükleer füzyon, radyasyonun tıbbi uygulamaları, nükleer güvenlik, ısı transferi, nükleer yakıt teknolojisi, nükleer verimlilik, radyoaktif atıklar, atom bombaları ve radyoaktivitenin çevreye olan etkileri üzerine çalışmalar çok yaygın bir şekilde bulunmaktadır. Türkiye'de nükleer enerji mühendisliği dalında lisans eğitimi veren kuruluşlar Hacettepe Üniversitesi ve Sinop Üniversitesi'dir.

<span class="mw-page-title-main">Arthur Compton</span> Amerikalı fizikçi (1892 – 1962)

Arthur Holly Compton, 1927'de elektromanyetik radyasyonun parçacık doğasını gösteren Compton etkisinin keşfi ile Nobel Fizik Ödülü kazanmış Amerikalı fizikçidir. Zamanında çok dikkat çeken bir buluştur. Işığın dalga doğası o zamanlarda iyi anlaşılmış olsa da ışığın hem dalga hem parçacık olabileceği fikri kolay kabul görmemiştir. Kendisi ayrıca Manhattan Projesindeki Metallurji Laboratuvarının başı ve 1945 ile 1953 seneleri arasında St. Louis Washington Üniversitesi Rektörüdür.

<span class="mw-page-title-main">Nükleer silah</span> Nükleer enerji ile yıkım gücü sağlayan silah

Nükleer silah, nükleer reaksiyon ve nükleer fisyon birlikte kullanılmasıyla ya da çok daha kuvvetli bir füzyonla elde edilen yüksek yok etme gücüne sahip silahtır. Genel patlayıcılardan farklı olarak çok daha fazla zarar vermek amaçlı kullanılır. Sadece kullanılan bir silah, tüm bir kenti ya da bir ülkeyi canlı, cansız ne varsa tamamen yok edecek güçtedir.

<span class="mw-page-title-main">Muhammed Abdüsselam</span> Pakistanlı fizikçi (1926-1996)

Muhammed Abdüsselam, elektrozayıf etkileşim ile ilgili çalışmalara katkılarından dolayı 1979 yılında Nobel Fizik Ödülünü paylaşan kuramsal fizikçidir. Abdüsselam Nobel Ödülü kazanan ilk Pakistanlı ve Mısırlı Enver Sedat'tan sonra Nobel Ödülü kazanan ilk Müslüman olmakla birlikte fen alanında bu ödülü kazanan ilk Müslüman olarak tanındı.

<span class="mw-page-title-main">James Franck</span> Alman fizikçi (1882 – 1964)

James Franck, Hamburg doğumlu, Alman fizikçi ve Nobel Fizik Ödülü kazanmış bilim insanı.

<span class="mw-page-title-main">Ernest Lawrence</span>

Ernest Orlando Lawrence,, 1939 yılında icadı siklotron ile Nobel Fizik Ödülü kazanmış olan, Amerikalı nükleer fizikçi. Manhattan Projesi için yaptığı uranyum izotop ayırma üzerindeki çalışması, Lawrence Berkeley Ulusal Laboratuvarı ve Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı kuruluşundaki katkıları ile tanınmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Isidor Isaac Rabi</span> Amerikalı fizikçi (1898 – 1988)

Isidor Isaac Rabi, manyetik rezonans görüntülemede (MRI) kullanılan nükleer manyetik rezonansı keşfetmesiyle 1944'te Nobel Fizik Ödülü'nü kazanan Amerikalı bir fizikçiydi. Aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri'nde mikrodalga radarında ve mikrodalga fırınlarda kullanılan boşluk magnetronu üzerinde çalışan ilk bilim insanlarından biriydi.

<span class="mw-page-title-main">Maria Goeppert-Mayer</span> Alman-Amerikalı teorik fizikçi

Maria Goeppert-Mayer, Alman-Amerikalı fizikçi, fizik dalında atom çekirdeğinin çekirdek kabuğu modeli ile Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülmüştür. Marie Curie’den sonra Nobel Ödülü'ne layık görülen ikinci kadındır.

<span class="mw-page-title-main">Lawrence Bragg</span> Britanyalı fizikçi

William Lawrence Bragg, Avustralya doğumlu Britanyalı fizikçi. Bragg'in X-ray yasalarının ve X-ray kristalograferi kâşifi. 1915 yılında babası William Henry Bragg ile kristallerin yapılarını x ışınları yardımıyla analiz etmesindeki çalışmalarından dolayı Nobel ödülünü kazanmışlardır.

<span class="mw-page-title-main">Nükleer fizik</span> atom çekirdeğinin yapısı ve davranışı ile uğraşan fizik alanı

Nükleer fizik veya çekirdek fiziği, atom çekirdeklerinin etkileşimlerini ve parçalarını inceleyen bir fizik alanıdır. Nükleer enerji üretimi ve nükleer silah teknolojisi nükleer fiziğin en çok bilinen uygulamalarıdır fakat nükleer tıp, manyetik rezonans görüntüleme, malzeme mühendisliğinde iyon implantasyonu, jeoloji ve arkeolojide radyo karbon tarihleme gibi birçok araştırma da nükleer fiziğin uygulama alanıdır.

<span class="mw-page-title-main">Luis Alvarez</span> Amerikalı fizikçi

Luis Walter Alvarez Amerikalı deneysel fizikçi, mucit ve 1968 yılında Nobel Fizik Ödülü kazanmış profesördür. Amerikan Fizik Dergisi “Luis Alvarez yirminci yüzyılın en başarılı ve üretici deneysel fizikçilerinden biriydi” yorumunu yaptı.

<span class="mw-page-title-main">Eugene Wigner</span>

Eugene Paul "E. P." Wigner, Macar-Amerikalı teorik fizikçi ve matematikçiydi.

<span class="mw-page-title-main">Ernest Walton</span>

Ernest Thomas Sinton Walton İrlandalı Nobel ödüllü bilim insanı. 1930'ların başında John Cockcroft ile birlikte Cambridge Üniversitesinde yaptıkları atom parçalama deneyleri ile 1951 yılında Nobel Fizik Ödülüne ödüle layık görüldüler. Böylelikler Walton ve Cockcroft atomu parçalayarak nükleer çağı açan ilk insanlar oldular. Walton bilim alanında Nobel ödülü alan tek İrlandalıdır.

<span class="mw-page-title-main">John Cockcroft</span> İngiliz fizikçi (1897-1967)

Sir John Douglas Cockcroft İngiliz fizikçi. Ernest Walton ile birlikte ilk kez atom çekirdeğini parçalayarak, nükleer çağın başlamasını sağlayan iki bilim insanından biri oldu. Bu deneyleri sayesinde 1951 yılında Nobel Fizik Ödülü'ne layık görüldüler. Cambridge Üniversitesinin 1960'ta kurulan Churchill Koleji'nin ilk yöneticisi oldu. Ölümünden sonra Cambridge Üniversitenin mezarlığına gömüldü. Eşi Elizabeth ve 1929'da iki yaşında ölen oğlu John da aynı yere gömüldüler.

<span class="mw-page-title-main">Robert Fox Bacher</span> Amerikalı nükleer fizikçi

Robert Fox Bacher, Amerikalı nükleer fizikçi Loudonville, Ohio'da doğdu. Lisans eğitiimini ve doktorasını Michigan Üniversitesi'nde tamamladı. 1930'da Atomik Düzeyde Aşırı İnce Yapının Zeeman Efekti hakkındaki doktora tezini Samuel Goudsmit'in danışmanlığında yazdı. Mezuniyeti ardından, Caltech'te ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsünde çalışmaya başladı, Columbia Üniversitesi'nin iş teklifini kabul etti. 1935'te, Hans Bethe ile beraber Cornell Üniversitesi'nde çalışmaya başladı. Cornell'da Hans ile beraber kitabı Nuclear Physics. A: Stationary States of Nuclei (1936) üzerinde çalışmalara başladı. Bu kitap "Bethe'nin İncili" olarak bilinecek olan 3 kitabın ilkiydi.

Harrie Massey ya da tam adıyla Sör Harrie Stewart Massey FRS başlıca atomik ve atmosferik fizik alanlarında çalışmış Avustralyalı matematiksel fizikçidir.

<span class="mw-page-title-main">Eric Burhop</span> Avustralyalı fizikçi (1911 – 1980)

Eric Henry Stoneley Burhop, Avustralyalı bir fizikçi ve hümaniteryenistti.

<span class="mw-page-title-main">Fahir Yeniçay</span> Türk nükleer fizikçi ve futbolcu

Mustafa Fahir Yeniçay İlk Türk atom fiziği profesörü, Fenerbahçe SK eski futbolcusu ve İstanbul Üniversitesi eski rektörü. Fahir Bey, “Su ve Cıva Üzerinde Tek Moleküllü Filmler” adlı teziyle, bir Türk bilim insanı tarafından tarihteki ilk fizik doktorasını hazırlayan kişi unvanına sahip olmuştur. Ayrıca, 60 yıllık bilim-eğitim hayatı boyunca Türkiye'de Çağdaş Atom Fiziği dalının kurulması için birçok hamleler yapmış, Türk Fizik Derneği, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ve Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi gibi Türkiye atom fiziği birimi için önemli kurumların kurucu başkanı olmuş bir bilim insanıdır. Ayrıca Fahir Bey, Türk edebiyatının önemli simalarından Abdülhak Hamit Tarhan'ın torunudur.