İçeriğe atla

Marjinal fayda

Bir mal veya bir hizmetin marjinal faydası, ekonomi biliminde neoklasik değer kuramının ana kavramıdır. Bu kavram, eğer diğer her mal ve hizmet tüketiminin ve ilgili verilerin sabit kaldığı varsayılırsa, incelenmekte olan bir mal veya hizmetin tüketiminde bir marjinal çok küçük bir artışının (veya eksilisinin), yani matematik notasyonla xi malının () değişmesinin, toplam fayda seviyesine yaptığı etki, yani matematik notasyonla , arasındaki bağlantıya verilen isimdir.

Tanımlama

Formel olmayan bir açıklama ile marjinal fayda bir mal veya hizmet için son küçük bir birim tüketim artışının sağladığı pozitif faydadır.

Daha formel matematik kullanarak şöyle tanımlanabilir: Bir karar veren kişinin fayda fonksiyonu n-sayıda mal ve hizmet miktarlarının, yani i=1,2,...,n xi miktar değişkenlerinin sağladığı faydaları gösteren bir fonksiyon olarak ifade edilebilir:

Herhangi bir xi malının marjinal faydası, bu fayda fonksiyonunun xi değişkenine göre kısmi türevi ile ifade edilir; yani

Marjinal fayda kavramının birinci prensibine göre, genel olarak bir ekonomik mal veya hizmetin marjinal faydası pozitiftir; yani

her i=1,..., n xi için

Bu ifadeye göre eğer herhangi bir mal veya hizmetinin tüketim miktarı artarsa tüketicinin faydası da artacaktır ve aksi ifade de doğru olup bir malın tüketim miktarı azalırsa tüketicinin faydası da azalacaktır. Bu neoklasik ekonomi kuramının baş varsayımlarından biridir. Bu varsayım kullanılarak hangi objenin "ekonomik mal" olduğu tanımlanır: Eğer bir objenin marjinal faydası pozitif ise o bir ekonomik maldır. İngilizce "mal" "goods" sözcüğü ile ifade edilir ve (good=iyi) anlamı da verdiği için marjinal faydanın pozitif olması "iyilik" ile anlamlaştırılır. Buna karşılık bazı objeler için marjinal fayda negatiftir. Eğer bir objenin marjinal faydası negatif ise bu obje "ekonomik mal" değildir. Örneğin "atık sular" veya "çöpler" gibi objelerin "ortaya çıkışı" tüketici faydasını azaltır. Bunlara da bazen "bads =kötüler" adı da verilmiştir.

Azalan marjinal fayda prensibi

Bir tüketici için bir malın marjinal faydasının pozitif olması yeterli ve uygun bir değer kuramı ortaya çıkartmak için yeterli değildir. Ekonomide neoklasik kurama göre marjinal fayda kavramının ikinci ve daha güçlü bir prensibe uyduğu kabul edilir. Bu prensibe azalan marjinal fayda kanunu adı verilir ve bu kuram neoklasik kuramın temelidir.

Yatay eksendeki q malının miktarları eşit miktarlarda artırılmakta ve bunun U faydasına etkisi görülmekte. Yani q eşit miktarlarda arttıkça fayda artışı gittikçe küçülmektedir.

Bu kanuna göre bir tüketici bir malın tüketim miktarını artırırsa o mal miktarının marjinal faydası azalır. Yani tüketim miktarı arttıkça o mal tüketiminden marjinal fayda azalma gösterir.

Bunu geometrik olarak açıklamak için, ancak ("küçük artışlar" la değil) eşit artışlarla göstererek eğri grafiğini çizmek imkânı vardır. Yandaki grafikte tek bir malın miktarları q yatay ekseninde ve fayda U dikey eksen de gösterilir. q eşit miktarlarda arttığı yatay eksende görülen eşit kısımlarla gösterilir. Görülmektedir ki ilk artışta fayda artışı ; ikinci artışta ,; üçüncü artışta ve dördüncü artışta olarak ortaya çıkmakta ve her 1 artışında azalmaktadır. Ortaya çıkan eğriye marjinal fayda eğrisi adı verilir. Azalan marjinal fayda bu marjinal fayda eğrisinin artmakta ama eğrinin eğiminin değişip küçüldüğünü gösterir.

Azalan marjinal faydalar kanunu marjinal fayda eğrisinin eğiminin küçüldüğünü varsayar. Esasında bu eğri sadece teorinin anlamını göstermek için çizilmiştir ve bu grafikte q artışları "küçük" olmadıkları için matematiksel olarak bu grafik kavramı tam doğru olarak ifade edemez.

Bu prensibi daha pratik olarak da açıklamak imkânı bulunur. İncelediğimiz "mal" para olan TL ve birimi de "1TL" olsun. Bir tüketiciye her sefer bir 1 TL daha fazla verildiği kabul edilsin. Verilen ilk 1 TL'den tüketicinin aldığı tatmin, bu ek bir liranın faydasıdır. Bu tüketiciye 1 TL daha verelim ve bu ek 1 TL'nin tatmine (yani faydasına) ekini yani marjinal faydasını görelim. Bu deneyi tekrar tekrar yapalım yani her seferde 1 TL ek verip ortaya çıkan fayda eklenmesini ölçelim. "Azalan marjinal fayda prensibi"ne göre verdiğimiz 1 TL artıkça tüketicinin fayda eki azalacaktır. Deneyin sonlarına doğru verilen 1 TL'nin verdiği tatmin ve fayda deneyin başlarında verilen 1 TL verdiği ek tatmin ve faydanın altında olacaktır.


Ekonomide marjinal fayda kavramının tarihçesi

Marjinal fayda kavramı fiyat ortaya çıkma mekanizmasını subjektif olarak açıklamak için 18. yy ve 19. yy'da ortaya atılmıştır. Daha önceki "klasik ekonomi teorisi" ve bunların bir parçası olan "Marxist ekonomi teorisi" fiyat ve değer ortaya çıkmasını objektif olarak ölçülebilen istihdam ve emek kullanımı ile açıklamaktaydılar. Bir malın birim fiyatını onu üretmek için gereken direkt ve dolaylı emek kullanımı tayin ettiğini kabul etmekteydiler.

Marjinal fayda ve azalan marjinal fayda prensibi ilk defa 18. yy'ın ilk yarısında Daniel Bernoulli tarafından St. Petersburg Paradoksu'nu açıklamak için ortaya atılmıştır. Bu kavramları İngiliz faydacılık filozofları ve başta Jeremy Bentham (1789-1802) ve Nassau William Senior (1790-1864) kullanılmıştır. Ama bunlar formel olarak bu kavramları açıklamamışlardır. Fransız mühendis ve bilim adamı Jules Dupuit (1804-1866) ilk defa marjinal fayda ve azalan marjinal faydalar prensibini talep eğrisi'nin negatif eğimini açıklamak için kullanmıştır.

Dupuit'in açıklamaları daha formel bir şekilde ve daha ayrıntılı olarak Hermann Heinrich Gossen (1854) tarafından geliştirilmiş ve bu çalışmalar marjinaist teorinin başlangıcı olmuştur. Ama onun çalışmalarının önemi kendi zamanında pek anlaşılmamış ve gözden kaçırılmıştır.

Marjinal faydaya dayanan subjektif, marjinal değer kuramı daha sonra 19. yy sonlarının en önemli ekonomicileri olan William Stanley Jevons, Carl Menger ve Leon Walras'ın birbirinden bağımsız çalışmaları ile zirveye erişmiştir. Bu arada Alman ekonomici Friedrich von Wieser (1851-1926) "marjinal fayda" anlamını veren "Grenznutzen" terimini ilk ortaya çıkartan ve geliştiren ekonomici olmuştur.

Kaynakça

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Laplasyen , skaler bir alanının gradyanı alınarak elde edilen vektörün diverjansıdır. Fizikteki birçok diferansiyel denklem laplasyen içerir.

<span class="mw-page-title-main">Riemann toplamı</span>

Matematikte, Riemann toplamı genellikle fonksiyon eğrisinin altında kalan bölgenin yaklaşık alanıdır. Bu toplama, Alman matematikçi Bernhard Riemann'ın soyadı verilmiştir.

Kardinal fayda, ölçülebilen fayda. Malların, insan ihtiyaçlarını tatmin etme özelliğini ifade eden faydanın ölçülüp ölçülemeyeceği uzun zamandan beri tartışma konusudur. Faydanın ölçülebileceğini savunan iktisatçılar, her mal ya da mal grubunun sağlamış olduğu faydanın teorik bir fayda birimiyle ölçülebileceğini ileri sürerler. Bu teorik ölçü birimini "Util" olarak adlandırırlar.

Kardinal Fayda Teorisi, mikroiktisatta, tüketici dengesi analizi için geliştirilmiş analizlerden birisidir. Ordinal Fayda Teorisinden temel farkı, faydanın ölçülebilir olduğu varsayımına dayanmasıdır. Bu durum, faydanın ölçülebilir olduğu varsayımı, uygulamada aksaklıklara neden olduğu için Ordinal Fayda Teorisi kadar kullanım alanı bulamamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Dirac delta fonksiyonu</span>

Adını Paul Dirac' tan alan Dirac delta fonksiyonu tek boyutta

<span class="mw-page-title-main">Isı iletimi</span>

Isı iletimi ya da kondüksiyon, madde veya cismin bir tarafından diğer tarafına ısının iletilmesi ile oluşan ısı transferinin bir çeşididir.

Korelasyon, olasılık kuramı ve istatistikte iki rassal değişken arasındaki doğrusal ilişkinin yönünü ve gücünü belirtir. Genel istatistiksel kullanımda korelasyon, bağımsızlık durumundan ne kadar uzaklaşıldığını gösterir.

<span class="mw-page-title-main">Arz ve talep</span>

Mikroekonomi teorisinde, arz ve talep arasındaki karşılıklı dengeye dayanan ekonomi modeli, rekabet içindeki piyasalardaki ürünlerin fiyatlarını ve satışlarını tanımlamak, açıklamak ve tahmin etmek için, Alfred Marshall ve Leon Walras tarafından geliştirilmiştir. Bu model sadece önemli görülen stilize edilmiş gerçekleri inceleyip teorinin gelişmesine yardım etmeyen gerçekleri bir kenara iterek bilimsel hipotezlerin nasıl ortaya çıkarıldığına güzel bir örnektir. Bu nedenle belirsiz bir pazarı tanımlamak için kullanılan yaklaşımdır.

<span class="mw-page-title-main">İş (fizik)</span>

Fizikte, bir kuvvet bir cisim üzerine etki ettiğinde ve kuvvetin uygulama yönünde konum değişikliği olduğunda iş yaptığı söylenir. Örneğin, bir valizi yerden kaldırdığınızda, valiz üzerine yapılan iş kaldırıldığı yükseklik süresince ağırlığını kaldırmak için aldığı kuvvettir.

Termodinamiğin(Isıldevinimin) ikinci yasası, izole sistemlerin entropisinin asla azalamayacağını belirtir. Bunun sebebini izole sistemlerin termodinamik dengeden spontane olarak oluşmasıyla açıklar. Buna benzer olarak sürekli çalışan makinelerin ikinci kanunu imkânsızdır.

<span class="mw-page-title-main">Enerjinin korunumu</span>

Enerjinin korunumu yasası, yalıtılmış bir sistemdeki toplam enerjinin değişmeyeceğini söyler. Enerji ne yok edilebilir ne de yoktan var edilebilir, ama enerji türü değişebilir; örneğin, dinamitin patlamasıyla kimyasal enerji kinetik enerjiye dönüşebilir.

<span class="mw-page-title-main">Laplace denklemi</span>

Matematikte Laplace denklemi, özellikleri ilk defa Pierre-Simon Laplace tarafından çalışılmış bir kısmi diferansiyel denklemdir. Laplace denkleminin çözümleri, elektromanyetizma, astronomi ve akışkanlar dinamiği gibi birçok bilim alanında önemlidir çünkü çözümler bilhassa elektrik ve yerçekim potansiyeli ile akışkan potansiyelinin davranışını açıklar. Laplace denkleminin çözümlerinin genel teorisi aynı zamanda potansiyel teorisi olarak da bilinmektedir.

Marjinal tüketim eğilimi, bir tüketicinin net gelirinde oluşan artışın harcamalarına ne derecede etki ettiğini gösteren bir parametredir.

<span class="mw-page-title-main">Akım fonksiyonu</span>

Akım Fonksiyonu, eksen simetrisi ile üç boyutta olduğu kadar iki boyutta sıkıştırılamaz akışlar için tanımlanır. Akış hızı bileşenleri, skaler akış fonksiyonunun türevleri olarak ifade edilebilir. Akım fonksiyonu, kararlı akıştaki partiküllerin yörüngelerini gösteren akım çizgileri, çıkış çizgileri ve yörüngeyi çizmek için kullanılabilir. İki boyutlu Lagrange akım fonksiyonu, 1781'de Joseph Louis Lagrange tarafından tanıtıldı. Stokes akım fonksiyonu, eksenel simetrik üç boyutlu akış içindir ve adını George Gabriel Stokes'tan almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Stres-enerji tensörü</span>

Stres-enerji tensörü, fizikte uzayzaman içerisinde enerji ve momentumun özkütle ve akısını açıklayan, Newton fiziğindeki stres tensörünü genelleyen bir tensördür. Bu, maddedinin, radyasyonun ve kütleçekimsel olmayan kuvvet alanının bir özelliğidir. Stres-enerji tensörü, genel göreliliğin Einstein alan denklemlerindeki yerçekimi alanının kaynağıdır, tıpkı kütle özkütlesinin Newton yerçekiminde bu tip bir alanın kaynağı olması gibi.

<span class="mw-page-title-main">Gibbs paradoksu</span>

İstatistiksel mekanik, entropinin yarı-klasik türevinde parçacıkların ayırt edilemezliklerini hesaba almaz, kapsamlı olmayan bir entropi ifadesi verir. Bu, Josiah Willard Gibbs'den sonra, Gibbs paradoksu olarak bilinen bir paradoksa yol açar. Paradoks kapalı sistemlerin entropisini azaltmak için termodinamiğin ikinci yasasını ihlale izin verir. Konuyla ilgili bir paradoks da "karıştırma paradoks" udur. Eğer entropi tanımının parçacık permütasyonu göz ardı edilerek değiştirilmesi gerektiğini göz önüne alırsak, paradoks önlenir.

<span class="mw-page-title-main">Marjinal ürün</span>

Marjinal ürün veya marjinal fiziksel üretkenlik, ekonomide ve özellikle neoklasik ekonomide bir girdinin, belirli bir girdiden bir birim daha kullanılmasından kaynaklanan çıktıdaki değişikliktir diğer girdilerin miktarlarının sabit tutulduğu varsayılarak beşten altı birime yükseltilir.

<span class="mw-page-title-main">Jules Dupuit</span> Fransız ekonomist (1804-1866)

Arsène Jules Étienne Juvenel Dupuit, İtalya doğumlu bir Fransız inşaat mühendisi ve ekonomisttir.

Neoklasik iktisat, mal ve hizmetlerin üretim, tüketim ve değerlemesinin (fiyatlandırma) arz ve talep modeli tarafından yönlendirildiğinin gözlemlendiği bir ekonomi yaklaşımıdır. Bu düşünceye göre, bir mal veya hizmetin değeri, geliri kısıtlı bireyler tarafından faydanın ve üretim maliyetleriyle karşı karşıya olan ve mevcut bilgi ve üretim faktörlerini kullanan firmalar tarafından kârın varsayımsal maksimizasyonu yoluyla belirlenir. Bu yaklaşım genellikle rasyonel seçim teorisine başvurularak gerekçelendirilmiştir.

Tüketici tercihi kuramı, tüketicinin isteklerini doyurmak için rasyonel kararlar alacağı varsayımına dayalı, tüketicinin kişisel tercihlerine ve bütçe kısıtlamasına göre nasıl ve neden seçim yapacağını anlamaya çalışan mikroekonomi dalıdır.