
Ethel Greenglass Rosenberg ve Julius Rosenberg, Amerikan vatandaşı ve Amerika Birleşik Devletleri Komünist Partisi (CPUSA) üyesiydiler. Sovyetler Birliği adına casusluk yapmakla ve atom bombasıyla ilgili bilgileri Ruslara vermekle suçlanıp yargılandılar, suçlu bulundular ve idam edildiler.

Cadı, birçok din ve mitolojide kötü amaçlara hizmet ettiğine ve doğaüstü güçleri olduğuna inanılan kişidir. Popüler kültürde siyah pelerinli, sivri başlıklı, süpürgesiyle uçan bir kadın figürü resmedilir. Türkiye'de farklı ağızlarda "cazı", "cazi" ya da "cazi kari" olarak da bilinir.
Ölüm cezası olarak da bilinen ve daha önce adli cinayet olarak adlandırılan idam cezası, bir suçun cezası olarak bir kişinin öldürülmesinin devlet tarafından onaylanmış uygulamasıdır ve genellikle kişinin söz konusu cezayı gerektiren normları ihlal etmekten sorumlu olduğu sonucuna varmak için yetkili, kurallarla yönetilen bir süreci takip eder. Bir suçlunun bu şekilde cezalandırılmasını emreden hüküm, ölüm cezası olarak bilinir ve cezanın yerine getirilmesi eylemi infaz olarak adlandırılır. Ölüm cezasına çarptırılan veya infaz edilmeyi bekleyen mahkumlara "idam mahkumu" denir. Etimolojik olarak idam terimi, kafa kesme yoluyla infaz anlamına gelir, ancak infazlar asma, vurma, zehirli iğne, taşlama, elektrik verme ve gaz verme gibi birçok yöntemle gerçekleştirilir.

Cadı Kazanı, Arthur Miller'ın 1952'de yazdığı bir oyundur.

Salem cadı mahkemeleri, Massachusetts'e bağlı kontluklarda Şubat 1692 ile Mayıs 1693 arasında gerçekleştirilen ve sonrasında cadılık ile suçlanan bir grup insan için sulh yargıçları tarafından yönetilen yerel mahkemeler ile devam eden duruşmalara denir.

Marinus van der Lubbe, Reichstag binasını kundakladığı gerekçesiyle idam edilen Hollandalı komünisttir.

Arthur Seyß-Inquart, Avusturyalı nasyonal sosyalist siyasetçi.

Gaz odası, idam için kullanılan bir yöntemdir. Kilitli bir oda ve içine konulan zehirli veya boğucu gazlardan oluşur. Bu oda için en çok kullanılan gaz, hidrojen siyanürdür; karbon dioksit ve karbon monoksit de kullanılabilir.

Cadı avı; cadı olduğuna inanılan kimselerin yakalanması, yargılanarak veya yargılanmadan cezalandırılması olayıdır. Tarihte cadı avları genellikle cadıların yakılarak veya linç edilerek öldürülmesi ile sonuçlanmıştır. Günümüzde cadı avı kavramı daha çok, "fikirleri topluma tehdit olarak görülen kimselere karşı düzenlenen kampanya" anlamında metafor olarak kullanılmaktadır.

Jacques de Molay 1244 yılında Fransa'nın Vitrey bölgesinde doğduğu tahmin edilen Tapınak Şövalyelerinin 23. büyük üstadı. Günümüzde mason localarına katılma yaşı olan 21 yaşında, 1265 yılında tarikata katılmıştır. Şövalyelerin başına geçtikten sonra tarikatın merkezini İngiltere'den Kıbrıs'a taşıması sonucu, templier'lerin inanılmayacak derecede zenginleşmesi ve güçlenmesi ile dikkatleri üzerine çekmiştir.
Cadı olduğu gerekçesiyle idam edilenler listesi, büyük çoğunluğu 15. ve 18. yüzyıl arasında Avrupa'da organize edilen cadı avlarında idam edilen kişileri sıralar. En yoğun cadı avı dönemi 1560-1630 yılları arasında gerçekleşti. 1420'ye kadar cadılık suçlamasıyla yürütülen soruşturmalar kara büyü (maleficium) denilen, doğa üstü güçleri sayesinde diğer kişilere zarar verme konseptiyle gerçekleştiriliyordu ve 15. yüzyılın erken dönemlerine kadar cadılık şeytan ile ilişkilendirilmiyordu. Bu tarihten sonra hem organize bir şekilde cadı avlarına girişildi hem de cadılık direkt olarak Satanizm ile ilgili bir olay olarak kabul edildi. 16. yüzyılda belli bölgelerde cadı avlarında bir azalma olduysa da 17. yüzyılda yeniden artış yaşandı. Yeni Çağ'da Avrupa'da gerçekleştirilen en önemli cadı mahkemeleri İspanya'daki Bask cadı mahkemeleri, Almanya'daki Fulda cadı mahkemeleri, Werdenfels kontluğu cadı mahkemeleri, Trier cadı mahkemeleri ve Bamberg cadı mahkemeleri, Würzburg cadı mahkemeleri, İskoçya'daki North Berwick cadı mahkemeleri ve İsveç'teki Torsåker cadı mahkemeleridir. Avrupa'daki cadı avları 17. yüzyılda kolonilere de sıçramıştır. Bunlardan en büyüğü 1692-93'te gerçekleşen Salem cadı mahkemeleridir.

Merga Bien, cadılıktan hüküm giyen ve 1603-1605'teki Fulda cadı davaları kurbanlardan olan Alman bir kadındır.
Ursulina de Jesus, Brezilyalı cadı sanığıdır.

Erken Modern İskoçya'da cadı mahkemeleri, 16. yüzyılın başlarından 18.yüzyılın ortalarına kadar süren, büyücülük suçlarını konu alan yasal kovuşturmalardır. Bu mahkemeler, Erken Modern Avrupa'da yürütülen cadı mahkemelerinin bir parçasıydı. Orta Çağ'ın sonlarında büyücülük ile oluşturulan zararlar için mahkemeler yürütüldü, ancak 1563 Büyücülük Yasası'nın geçirilmesiyle hem büyücülük hem de cadılarla iletişime geçilmesi idamla cezalandırılabilecek suçlar hâline geldi. Yeni yasanın yürürlüğe girmesinin ardından yürütülen ilk büyük mahkemeler dizisi, 1589’da başlayan ve Kral VI. James'in hem “mağdur” hem de araştırmacı olarak önemli roller oynadığı Kuzey Berwick cadı mahkemeleriydi. VI. James büyücülükle ilgilenmeye başladı ve 1597’de Daemonologie adlı tezinde cadı avlarını savunan bir metin yayımladı. Ancak sonrasında kuşkuya kapıldı ve şüpheleri giderek arttı. Bunun sonucunda davaları azaltmak için önlemler aldı.

Orkney'deki büyücülüğün kökeni muhtemelen sekizinci yüzyıldan itibaren takımadalar üzerindeki Norsemen yerleşimine dayanmaktadır. Erken modern döneme kadar sihirli güçler genel yaşam tarzının bir parçası olarak kabul edildi, ancak İskoçya anakarasında cadı avları başladı ve 1563 İskoç Cadılık Yasası cadılık veya cadılara danışmayı ölümle cezalandırılacak bir suç haline getirdi. Büyücülükten yargılanan ve infaz edilen ilk Orcadialılardan biri, 1594'te Allison Balfour'du. Balfour, yaşlı kocası ve iki küçük çocuğu, kendisinden bir itiraf elde etmek için iki gün boyunca şiddetli işkenceye maruz kaldı.

Kuzey Berwick cadı mahkemeleri, 1590'da Doğu Lothian, İskoçya'daki, Kuzey Berwick'teki St. Andrew's Auld Kirk'te büyücülükle suçlanan bir dizi insanın duruşmalarıydı. İki yıl boyunca sürdürüldü ve yetmişin üzerinde insan suçlandı. Bunlar arasında, ihanet suçlamasıyla yargılanan Bothwell'in 5. Earl'ü Francis Stewart da vardı.

Tituba, 1692-1693 Salem cadı mahkemeleri sırasında büyücülükle suçlanan ilk kişilerden biriydi. Massachusetts Körfezi Kolonisi'ndeki, Salem köyünün bakanı Samuel Parris'in kölesiydi. Yetkililer tarafından incelendiğinde suçlamaları doğrulayıp, büyücülük yaptığını itiraf ederek duruşmalarda önemli bir rol oynadı. Diğer iki kadını, Sarah Good ve Sarah Osborne'u da aynı suçla suçladı. Bir yıldan fazla bir süre tutuklu kaldı ama hiç yargılanmadı. Mayıs 1693'te büyük jürinin kendisine karşı açılan davayı reddetmesinin ardından ona ne olduğu bilinmiyor.
Connecticut'ta Cadı Mahkemeleri, Conneticut'ın 17. yüzyıldaki cadı davaları, Salem, Massachusetts'a göre uzun bir süre gölgede kalmıştır. Bunun nedeni Salem ve Massachusetts'ta ki davaların daha çok sayıda ve daha çok ses getirmesidir. Ancak Connecticut'takiler, Salem'den kırk yıl önce, New England'daki ilk cadılık denemeleri arasındaydı. Mary Johnson'ın 1648'de Wethersfield'daki cadılık itirafı, kolonilerde türünün ilk örneğiydi. Toplamda, Connecticut'ta 43 büyücülük vakası duyuldu ve bunlardan 16'sı idamla sonuçlandı. Wethersfield, 1648 ile 1668 arasında belgelenmiş dokuz suçlama ve üç idam ile hikâyenin başladığı yerdir.
Pappenheimer cadı Davası; 1600 yılında Almanya'nın Bavyera eyaletinde, büyücülük, cinayet ve hırsızlık suçundan yargılanan ve idam edilen bir ailenin yargılandığı dava. Aile, halkı suçtan caydırmak amacıyla yıllar önce işlenen bir dizi faili meçhul suç için günah keçisi ilan edildi ve göstermelik bir duruşmanın ardından, işkence altında isimlerini vermek zorunda kaldıkları suç ortaklarıyla birlikte idam edildi. Cadı davası on iki kişinin ölümüyle sonuçlandı: İlk duruşmada Pappenheimer ailesinden dört kişi ve suç ortaklarından ikisi, ikinci duruşmada ailenin geri kalan tek üyesi ve diğer beş suç ortağı idam edildi. İdamlar dönemin standarlarına göre bile oldukça acımasızdı. Duruşma, Alman tarihinde en çok bilinen cadı davalarından biridir.