İçeriğe atla

Maria Goeppert-Mayer

Maria Goeppert Mayer
1963'te Mayer
DoğumMaria Göppert
28 Haziran 1906(1906-06-28)
Kattowitz, Alman İmparatorluğu
Ölüm20 Şubat 1972 (65 yaşında)
San Diego, California, ABD
VatandaşlıkAlmanya, ABD
Mezun olduğu okul(lar)Göttingen Üniversitesi
Tanınma nedeniÇekirdek kabuğu modeli
EvlilikJoseph Edward Mayer
Çocuk(lar)2
ÖdüllerNobel Fizik Ödülü (1963)
Kariyeri
DalıFizik
Çalıştığı kurumSarah Lawrence College
Columbia Üniversitesi
Los Alamos Laboratory
Argonne Ulusal Laboratuvarı
University of California, San Diego
Chicago Üniversitesi
Doktora
danışmanı
Max Born
Doktora öğrencileriRobert G. Sachs
İmza

Maria Goeppert-Mayer (d. 28 Haziran 1906 - ö. 20 Şubat 1972), Alman-Amerikalı fizikçi, fizik dalında atom çekirdeğinin çekirdek kabuğu modeli ile Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülmüştür. Marie Curie’den sonra Nobel Ödülü'ne layık görülen ikinci kadındır.

Göttigen Üniversitesi’nden mezun olan Maria Goeppert-Mayer, doktorasını atomlar tarafında soğurulan iki olası foton teorisi üzerine yazmıştır. Hazırladığı tezinin deneysel doğrulaması, o yıllarda uzak bir ihtimalken, lazerin geliştirilmesi bunu mümkün kılmıştır. Bugün iki foton soğurumu en-kesit ölçüm birimi, Goeppert-Mayer (GM) birimi ile tanımlanmaktadır. Maria Goeppert-Mayer, o sırada Johns Hopkins Üniversitesi'nde doçent olan Joseph Edward Mayer ile evlenmiş ve Amerika Birleşik Devletleri'ne yerleşmiştir. Johns Hopkins Üniversitesi, o sırlarda çok katı olarak uygulanan “adam/eş kayırma” (nepotism) kuralları nedeni ile Maria Goeppert-Mayer'i akademisyen olarak işe almamış ancak asistan olarak bir iş vermiştir. Maria Goeppert-Mayer, konusunun en özgün makalesi olarak kabul edilen “çift beta bozunması” (double beta decay) makalesini 1935 yılında asistanken yazmıştır. 1937 yılında Columbia Üniversitesi’nde, ücretsiz bir pozisyonu kabul etmiştir. Columbia’da iken, II. Dünya Savaşı sırasında Manhattan Projesi’nde, Edward Teller ile birlikte Los Alamos Laboratuvarları’nda süper bombanın geliştirilmesinde izotop ayrıştırma üzerine çalışmıştır. Savaştan sonra Şikago Üniversitesi’nde gönüllü docent olarak çalışmaya başlayan Maria Goeppert-Mayer, üniversite yakınlarındaki Argonne Ulusal Laboratuvarları’nda da uzman fizikçi olarak görev almıştır. 1960 yılında Kaliforniya Üniversitesi (San Diego) Fizik bölümünde profesör olan Goeppert-Mayer, nükleer kabukların yapısına yönelik bir matematiksel modeli konusundaki çalışması ile 1963 yılında Fizik dalında, Johannes Hans Daniel Jensen ve Eugene Wigner ile birlikte Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülmüştür.

İlk yılları

Maria Goeppert 28 Haziran 1906 yılında Prusya’nın Kattowitz (bugün Katowice) şehrinde Friederich Goeppert ve karısı Maria nee Wolf’un tek çocuğu olarak doğmuştur. 1910 yılında, ailesi altı nesildir profesör olan babası, Göttingen Üniversitesi’nden pediatrik profesörlük teklifi alınca ailesi ile birlikte Göttingen şehrine taşınmıştır. Babasına annesinden daha yakın olan Goeppert, bunu “Babam daha ilgi çekiciydi, her şey bir tarafa o bir bilim adamıydı” diye açıklamıştır. Maria Goeppert, eğitimini Göttingen'de bulunan, orta sınıf ailelerin kız çocuklarının devam ettiği Höhere Technische okulunda almıştır. Bu okul yükseköğrenimi teşvik etmesi ile ünlüdür. Maria Goeppert 1921 yılında, Suffragettes tarafından işletilen ve kız çocukları üniversiteye hazırlayan Frauenstudium devam etmiştir. 17 yaşında, normal süresinden bir yıl önce 3-4 kız ve otuz kadar erkek öğrenci ile birlikte, abitur olarak bilinen üniversiteye giriş sınavına girmiştir. Bu sınavı bütün kız öğrenciler ve sadece bir tek erkek öğrenci kazanmıştır.

1924 yılının baharında Göttingen Üniversitesi'ne giren Maria Goeppert, üniversitede matematik çalışmıştır. Yüksek bir işsizlik sorunu yaşanan o dönemde, kız öğrenciler Göttingen üniversitesinde bir tane Emmy Noether isimli kadın matematik profesörü olmasına ragmen, sözde bir eksilik nedeni ile matematik öğretmenliğine yönlendirilmekte idi, ayrıca öğrencilerin pek çoğu alacağı öğretmenlik sertifikası ile ilgileniyordu. Matematik öğretmenliği sertifikası yerine fizikle ilgilenmeye başlayan Maria Goeppert, bu konuda doktora yapmaya karar Verdi. 1930'da tamamladığı doktora tezinde “atomların iki foton soğurulması olasılığı” teorisi üzerine tamamladı. Eugene Wigner daha sonra bu tezi, konuya yoğunlaşma ve netliğin mükemmel bir örneği olarak tanımlamıştır. Tez tamamlandığı sırada, deneysel olarak doğrulanması çok uzak bir ihtimal gibi görünmesine rağmen, lazerin geliştirilmesi ile1961 yılında ilk doğrulama deneylerine yuropyum yüklü bir kristalde iki fotonlu uyarılan floresans ölçülmesi ile imkân sağlamıştır. Maria Goeppert'in bu alandaki temel katkılarını onore etmek için iki foton emilim kesit alanının ölçü birimine Goepper-Mayer (GM) birimi adı verilmiştir. Bir GM 1x10-50 cm4 s foton-1'dir. Maria Goeppert'in doktora sınav jürisi, daha sonra üçü de Nobel alacak olan Max Born, James Franck ve Adolf Otto Reinhold Windaus’den oluşuyordu. Maria Goeppert, 19 Ocak 1930 yılında James Franck’ın asistanlarından, evlerinde kiracı olarak kalan Joseph Edward Mayer ile evlendi ve Johns Hopkins Üniversitesinde kimya docenti olarak görev yap J.E. Mayer’in işi gereği Amerika Birleşik Devletlerine yerleştiler. Çiftin Maria Ann ve Peter Conrad isimli iki çocuğu oldu.

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki yaşamı

O yıllarda Amerika Birleşik Devletlerinde çok sıkı uygulanan “adam kayırma” kuralları gereği Maria Goeppert-Mayer'e Johns Hopkins Üniversitesi'nde öğretim üyeliği için bir pozisyon verilmedi; ancak fizik bölümünde Alman bilim adamları ile çalışmalara destek vermesi için bir asistanlık görevi verildi. Bu sayede çok az bir maaş, bir çalışma mekanı ve araştırma imkânlarına erişimi sağlanmış oldu. Bu sırda bazı dersler verdi ve 1935 yılında çift beta bozunumu başlıklı çok önemli bir makale yayınladı. Bazı okullar Maria Goeppert'e, pek çoğu “renklerin nedeni… gibi” “kadınsı” konuları içeren iş teklif ederken hem para vermeyi kabul etmemiş hem de tekliflerini bir lütufmuş gibi iletmişleridir. Sonunda Şikago Üniversitesi, ücret vermemesine rağmen, Maria Goeppert'e fizik bölümünde profesörlük kadrosu verecek kadar ciddiye almıştır. Kendisine oda verilmesine rağmen maaş ödenmemiştir. 1963 yılında İsviçre Akademisi kendisini profesyonel olarak alınabilecek en büyük ödüle layık görüldüğünü duyurduğunda San Diego gazetesi bunu San Diegolu anne Nobel Ödülü'nü kazandı. Johns Hopkins Üniversitesi'nde Kuantum Fiziğine çok az ilgi vardı, yine de Maria Goeppert Karl Herzfeld ile çalışma imkânı buldu ve birlikte birkaç makale yazdılar. Ayrıca 1931, 1932 ve 1933 yaz aylarında Göttingen'e dönen Goepprt, Drf. Born ile çalışıp Handbuch der Physik kitabı için makale yazmıştır. Bu süreç NSDAP'nin iktidara gelmesi ve aralarında Born ve Franck'in bulunduğu akademisyenlerin işlerini kaybetmeleri ile sona ermiştir. Goeppert-Mayer ve Herzfeld sığınmacı yardım etkinliklerine katılmıştır. Joe Mayer 1937 yılında işinden atıldı. Joe Mayer bunu Fizik Bilimleri Dekanının Goeppert-Mayer'in laboratuvarda olmasının tetiklediği, kadınlar olan nefretinin bir sonucu olduğuna yormuştur. Herzfeld bu görüşü doğrulamaktadır ve Goeppert-Mayer, Franck ve Herzfeld'in Johns Hopkins Üniversitesi'nde oluşunun, üniversitede “çok fazla” Alman bilim insanının oluğu gibi bir fikir oluşturduğunu eklemektedir. Ayrıca öğrenciler Joe Mayer'in çok fazla modern fizik öğrettiği için kendisinden şikayetçi olmuşlardır. Joe Mayer, Fizik Bölüm başkanı George Pegram'ın Maria Goeppert'in ücret ödemenden sadece bir ofis verdiği Columbia Üniversitesi'nde bir pozisyon buldu. Maria daha sonra 1939 yılında Columbia Üniversitesi'ne gelen gelen Harold Urey ve Enrico Fermi ile çok iyi arkadaşlıklar kurdu. Fermi, Maria'dan daha önce araştırılmamış olan transuranik elementlerin değerlilik kabuklarını araştırmasını istedi. Thomas-Fermi modelini kullanarak, bu maddelerin de eser elementler gibi bir seri oluşturacağını ortaya koydu ve bu daha sonra doğrulandı.

Manhattan Projesi

Maria Goeppert,1941 yılının Aralık ayında ücret ödenerek yaptığı ilk profesyonel işine; Sarah Lawrence Koleji'nde bilim eğitmenliğine başladı. 1942 yılında Amerika Birleşik Devletleri 2.Dünya Savaşı'na katılınca Maria Manhattan Projesi'nde göreve aldı. Columbia Üniversitesi'nin Alışım Malzemeleri Geliştirme laboratuvarında, Harold C. Urey'in araştırma grubunda yarı zamanlı araştırmacı olarak çalıştı. Üzerinde çalıştığı proje Uranyum 235'I doğal uranyumdan ayırmak için metot geliştirmekti. Bu sırada uranyum hekzaflorid'in kimyasal ve fiziksel özelliklerini araştırdı ve ayrıştırmayı fotokimyasal olarak yapmanın yöntemlerini inceledi. O dönemde yapılamaz olarak görülen bu yöntem daha sonra lazerin geliştirilmesi ile lazerle uyararak ayrıştırma yöntemi olarak kullanılmıştır. Arkadaşı Edward Teller sayesinde Opaklık Projesi'nde göreve alan Maria, savaş dönemi programlarından biri olan termonükleer silahlar kapsamında, Teller'in “süper bombası”nın geliştirilmesine destek veren yüksek sıcaklıklarda maddenin özellikleri ve radyasyon özelliklerini araştırdı. 1945 yılının Şubat ayında kocası Joe Mayer, Pasifik Savaşı’na yollanınca, Maria çocuklarını New York’ta bırakarak Teller’in Los Alamostaki Laboratuvarı’na katıldı. Joe Mayer Haziran 1945’te Pasifik’ten beklenenden önce dönünce birlikte New York’a döndüler.

Joe Mayer, Şubat 1946 yılında Chicago Üniversitesi kimya bölümünde ve yeni kurulan Nükleer Çalışmalar Enstitüsü’nde profesör olarak görev aldı. Maria ise Fizik Bölümü’nde gönüllü doçent olarak çalışma imkanı bulmuştu. Dr. Teller’in üniversitede bir pozisyon kabul etmesi ile birlikte Opaklık Projesi’ndeki görevine devam etme imkanı bulmuştu.1 Temmuz 1946 yılında Argonne Laboratuvarları kurulunca kendisine kuramsal fizik biriminde uzman fizikçi olarak yarı zamanlı görev alması teklif edildiğinde “Nükleer fizik konusunda hiçbir şey bilmiyorum.” demiştir. Aberdeen Maryland'de kurulmuş olan  Aberdeen Proving Ground's araştırma merkezinin ENIAC bilgisayarını sıvı metal soğutmalı reaktörünün kritik problemlerini monte karlo metodu kullanarak çözmek için programlamıştır.

Çekirdek kabuğu modeli

Maria Goeppert-Mayer, VI. Gustaf Adolf ile Nobel töreninde birlikte yürürken (1963)

Maria, 1940'lı yılların sonlarına doğru Şikago'da ve Argonne Laboratuvarları'nda çalışırken nükleer kabuk yapısının matematiksel modelini geliştirmiş ve 1950 yılında yayımlamıştır. Geliştirdiği model neden belli sayıdaki nükleonların özellikle dengeli yapılanmalar oluşturduğunu açıklamıştır. Eugene Wagner'in büyülü rakamlar olarak tanımladığı bu sayılar: 2, 8, 20, 28, 50 82 ve 126. Enrico Fermi'nin sorduğu “Eksenel döngü eşleşmesi olduğunu gösteren bir belirti var mı?” sorusu çalışmalara başlaması için kritik bir bakış açısı sunmuştur. Maria bunun gerçek olduğunu anlamış ve çekirdeğin kapalı kabuklardan ve birbiri ile eşleşen nötron ve protonlardan oluştunu geliştirmiştir. Geliştirdiği fikrini aşağıdaki gibi açıklamıştır: Vals yapan dansçılarla dolu bir oda düşünün, bütün dansçıların etrafında daireler çizerek hareket etmektedirler ve her daire kendi içinde sınırlıdır. Bu dairesel döngü içine bir saat yönünde diğeri saat yönünün tersine hareket eden iki çift dansçı yerleştirebilirsiniz. Şimdi bir varyasyon daha ekleyelim; bu dansçıların dairesel yörüngeleri üzerinde hareket ederken, kendi etraflarında da döndüklerini ve salındıklarını düşünün, ancak bu dönme işlemini saat yönünde hareket edenlerin bazıları saat yönünün tersine diğerleri tersine yaparken; saat yönünün tersine hareket edenlerin bazıları saat yönünde diğerleri aynı hareketi tersine yapmaktadır.

Ölümü ve Anısı

Maria Goeppert-Mayer 1960 yılında Kaliforniya Üniversitesi'nde (San Diego) Fizik Bölümü'ne profesör olarak atanmıştır. San Diego'ya gelişinden hemen sonra bir kalp krizi geçirmesine rağmen uzun yıllar ders vermeye devam etmiştir. Bir yıl önce kendisini komaya sokan bir kalp krizini takiben 20 Şubat 1972 yılında San Diego'da ölmüştür. Mezarı San Diego'daki El Camino Anıt Parkı'ndadır. Ölümünden sonra Amerikan Fizikçiler Topluluğu tarafından kariyerlerinin başlangıcında olan genç kadın araştırmacılara Maria Goeppert Mayer Ödülü verilmeye başlandı. Bu ödül, kazanan, doktorasını almış kariyerlerinin başlangıcında olan kadın araştırmacıya para ödülü ve çalışmasını dört saygın kuruluşta konuşmacı olarak anlatmak için olanak, sağlamaktadır. Geçmişte çalıştığı iki üniversite de Maria Goeppert'i onurlandırmaktadır. Argonne Ulusal Laboratuvarı, Maria Goeppert anısına her yıl başarılı genç kadın bilim insanına veya mühendise ödül verirken, Kaliforniya Üniversitesi (San Diego) her yıl yapılan Maria Goeppert-Mayer Sempozyumunda kadın araştırmacıları bir araya getirip güncel bilim konularını tartışmaktadır. Venüs gezegeni üzerinde 32 kilometre çaplı bir kratere Goeppert-Mayer krateri denmiştir. 2011 yılında Amerika Birleşik Devletleri posta pullarının 3. Amerikan Bilim Adamları serisinde Melvin Calvin, Asa Gray, ve Severo Ochoa ile birlikte yer almıştır. Makaleleri San Diego'daki Geisel Kütüphanesi'nde yer almaktadır.

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

Kaynakça

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Enrico Fermi</span> İtalyan-Amerikalı fizikçi (1901 – 1954)

Enrico Fermi, dünyanın ilk nükleer reaktörü olan Chicago Pile-1'i inşa eden ve Manhattan Projesi'nin bir üyesi olarak tanınan, İtalyan ve daha sonra Amerikan vatandaşlığına kabul edilen bir fizikçiydi. Kendisine "atom çağının mimarı" ve "atom bombasının mimarı" adı verilmiştir. Hem teorik fizikte hem de deneysel fizikte üstün olan çok az fizikçiden biriydi. Fermi, nötron bombardımanı yoluyla indüklenmiş radyoaktivite üzerine yaptığı çalışmalar ve uranyum ötesi elementlerin keşfi nedeniyle 1938 Nobel Fizik Ödülü'ne layık görüldü. Fermi, meslektaşlarıyla birlikte nükleer enerjinin kullanımına ilişkin, tamamı ABD hükûmeti tarafından devralınan birçok patent başvurusunda bulundu. İstatistik mekaniğinin, kuantum teorisinin, nükleer ve parçacık fiziğinin gelişimine önemli katkılarda bulundu. Parlak bir öğrenciydi, henüz 21 yaşındayken Pisa Üniversitesi'nden fizik doktoru unvanını aldı.

<span class="mw-page-title-main">Göttingen Üniversitesi</span>

Göttingen Üniversitesi, Almanya'nın Göttingen şehrinde bulunan bir araştırma üniversitesidir. 2019 itibarıyla Göttingen Üniversitesi; 13 fakültesi, 32.000 öğrencisi ve 4.200'den fazla profesör ve akademisyeni ile eğitim vermeye devam etmektedir. Üniversite, Coimbra Grubu'na üyedir ve Göttingen'deki 4 Max Planck Enstitüsü ve 1 Leibniz Enstitüsü ile yakından iş birliği içerisindedir.

<span class="mw-page-title-main">Max von Laue</span>

Max von Laue, X ışınlarının kristaller tarafından kırınımını bulduğu için 1914 yılında Nobel Fizik Ödülü alan Alman fizikçidir.

<span class="mw-page-title-main">Max Born</span> Alman-İngiliz fizikçi ve matematikçi (1882–1970)

Max Born kuantum mekaniğinin gelişmesinde etkili olan Alman matematikçi ve fizikçi. Kuantum fiziği dışında katı hâl fiziği ve optiğe katkıda bulunmuş ve 1920-30'larda önemli fizikçilerin çalışmalarının denetimini yapmıştır. Born, yaptığı "Kuantum Mekaniği'nin temelini araştırma, özellikle dalga fonksiyonunun istatistiksel yorumlanması üzerine" adlı çalışması ile 1954 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü almıştır.

<span class="mw-page-title-main">James Franck</span> Alman fizikçi (1882 – 1964)

James Franck, Hamburg doğumlu, Alman fizikçi ve Nobel Fizik Ödülü kazanmış bilim insanı.

<span class="mw-page-title-main">Felix Bloch</span> İsviçreli fizikçi

Felix Bloch İsviçreli fizikçidir.

<span class="mw-page-title-main">Gustav Hertz</span> Fizikçi

Gustav Ludwig Hertz Alman fizikçi.

Feryal Özel, Türk astrofizikçi. Araştırma alanları karadelikler, nötron yıldızları ve teorik astrofizik üzerinedir. Akademik kariyeri Columbia, Harvard ve Princeton gibi ABD üniversitelerinde şekillenmiş, İsviçre'nin Cenevre kentindeki CERN'de ve Danimarka'daki Niels Bohr Enstitüsü'nde bulunmuş olan Özel, 2001'den beri NASA'da görev yapmaktadır. 2003 yılında dünyanın en tanınmış bilim insanları ile birlikte "Büyük Fikirler" listesine girmesiyle tanındı

<span class="mw-page-title-main">Eugene Wigner</span>

Eugene Paul "E. P." Wigner, Macar-Amerikalı teorik fizikçi ve matematikçiydi.

<span class="mw-page-title-main">Carol W. Greider</span>

Carolyn Widney "Carol" Greider, Amerikalı moleküler biyolog. Johns Hopkins Üniversitesi'nde profesör, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Direktörü. Elizabeth Blackburn'ün Kaliforniya Üniversitesi'nde yüksek lisans öğrencisi iken, 1984 yılında telomeraz enzimini keşfetti. Greider, kromozom uçlarındaki telomer yapısı ile ilgili araştırmalara öncülük etmiştir. Elizabeth Blackburn ve Jack W. Szostak ile birlikte telomer yapısının telomeraz enzimi ile ilerleyici kısalmalardan nasıl korunduğunu keşfetmesi sebebiyle 2009 Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü kazandı.

<span class="mw-page-title-main">Aleksey Abrikosov</span> Rus-Amerikalı teorik fizikçi (1928 – 2017)

Aleksey Alekseyeviç Abrikosov, Moskova doğumlu Rus Teorik fizikçidir. 2003 yılında Nobel Fizik Ödülünü kazanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Horst Störmer</span>

Horst Ludwig Störmer, Alman fizikçi. 1998'de, "kesirli yük taşıyan uyarılmalar içeren yeni bir kuantum akışkanı biçiminin keşfinden dolayı", Daniel Tsui ve Robert Laughlin ile birlikte Nobel Fizik Ödülü'nin sahibi oldu.

Hans Georg Dehmelt, Alman asıllı Amerikalı fizikçi. 1989 yılında fizik dalında Nobel Ödülü almıştır.

<span class="mw-page-title-main">James Rainwater</span> Amerikalı fizikçi (1917 – 1986)

Leo James Rainwater, bazı atom çekirdeklerinin asimetrik şekillerin belirlenmesinde yaptığı çalışmalar nedeniyle 1975 yılında Nobel Fizik Ödülü almaya hak kazanmış Amerikalı fizikçidir.

<span class="mw-page-title-main">Chien-Shiung Wu</span>

Chien-Shiung Wu, , Radyoaktivite alanında önemli katkıları olan Çin kökenli Amerikalı bir deneysel fizikçidir. Manhattan Projesi'nde çalışmış, gaz yayınımıyla (difüzyon) uranyum metalini U-235 ve U-238 izotoplarına ayrıştıran bir yöntem geliştirmiştir. Eşlem korunumu çürüten ve Wu'nun önderliğinde yapılan Wu Deneyi en önemli çalışmalarından birisidir. Bu çalışması çalışma arkadaşları Tsung-Dao Lee ve Chen-Ning Yang’a 1957 Nobel Fizik Ödülünü kazandırmış, ayrıca Wu’ya da 1978 yılında Wolf Fizik Ödülünü kazandırmıştır. Deneysel fizikteki ustalığı sık sık Marie Curie ile karşılaştırılmasına neden olmuş, ayrıca ‘Fiziğin Leydisi’, ‘Çinli Madam Curie’, ‘Nükleer Araştırmanın Kraliçesi’ gibi saygın takma isimler kazandırmıştır.

<span class="mw-page-title-main">John Wheeler</span> Amerikalı fizikçi (1911 – 2008)

John Archibald Wheeler, Amerikalı bir teorik fizikçidir. II. Dünya savaşından sonra genel görelilik kuramıyla ilgili birçok araştırması vardır. Wheeler ayrıca Niels Bohr ile Nükleer fisyon tepkimelerinin arkasındaki temel kuralları açıklamak için çalıştı. Gregory Breit ile birlikte Wheeler Breit-Wheeler süreci kavramını geliştirdi. Ayrıca popüler bir terim olan "kara delik" kavramını ortaya sürdü. Bunun yanı sıra "nötron moderatörü", "kuantum köpüğü", "solucandeliği", "it from bit" ve "bir elektron evreni" varsayımına katkıda bulundu.

Çekirdek kabuğu modeli ya da nükleer kabuk modeli, atom çekirdeği için oluşturulan ve Pauli dışarlama ilkesini kullanarak çekirdek yapısını enerji seviyeleri açısından açıklayan modeldir. İlk kabuk modeli 1932'de, Dmitriy İvanenko tarafından ortaya atıldı. Bu model 1949'da, Maria Goeppert-Mayer ve Hans Jensen tarafından bağımsız olarak geliştirildi ve bu ikisi isim, 1963 yılında verilen Nobel Fizik Ödülü'nü paylaştı.

<span class="mw-page-title-main">Hertha Sponer</span> Alman fizikçi ve kimyager

Hertha Sponer, Alman fizikçi ve kimyager. Sponer, modern kuantum mekaniği ve moleküler fizik alanlarında katkılar veren ve Duke Üniversitesi Fizik Fakültesi'nde görev alan ilk kadın bilim insanıdır.

<span class="mw-page-title-main">Leona Woods</span>

Leona Harriet Woods, daha sonra Leona Woods Marshall ve Leona Woods Marshall Libby olarak bilinir, ilk nükleer reaktörü ve ilk atom bombasını inşa etmeye yardım eden Amerikalı bir fizikçiydi.

<span class="mw-page-title-main">Metin Tolan</span> Türk asıllı Alman fizikçi ve akademisyen

Metin Tolan, Türk kökenli Alman fizikçi ve akademisyendir. Ocak 2021'de Göttingen Üniversitesi senatosu ve üniversite vakfı komitesi tarafından Göttingen Üniversitesi rektörü seçildi. Metin Tolan, Almanya'da bir üniversitede göreve gelen "ilk Türk kökenli rektör" olma ünvanını elde etti.