İçeriğe atla

Maraş Muharebesi (953)

Maraş Muharebesi
Arap-Bizans savaşları

Arap-Bizans sınır haritası
Tarih953 MS.
Bölge
Sonuç Arapların zaferi
Taraflar
Hamdaniler Halep EmirliğiBizans İmparatorluğu
Komutanlar ve liderler
Seyfü'd DevleBardas Fokas (yaşlı)
Güçler
600 atlı bilinmiyor


Maraş Muharebesi (953), Maraş yakınlarında (modern Kahramanmaraş), Bardas Fokas komutasındaki Bizans İmparatorluğu güçleri ile Bizanslıların 10. yüzyılın ortalarında en önemli düşmanlarından biri olan Hamdanilerin Halep Emiri Seyfü'd Devle arasında yapıldı. Araplar, sayıca az olmalarına rağmen, Bizanslıları yendi. Doğu ordularının komutanı Bardas Fokas, ciddi bir yara alarak savaş alanından zar zor kurtuldu. Bardas Fokas'ın küçük oğlu ve Seleukia valisi Konstantin Fokas savaş sırasında Hamdanilere yakalanarak, hastalıktan ölene kadar Halep'te bir esir tutuldu. 954'teki ve 955'teki yenilgilerle birleşen bu bozgun, Bardas Fokas'ın görevden alınmasına ve onun yerine en büyük oğlu II. Nikiforos (963-969'da Bizans İmparatoru) Doğu'daki orduların komutanlığına getirilmesine sebep oldu.

Öncesinde yaşananlar

Bizanslıların sahip olduğu sayısal avantaja rağmen 920'lerin ortalarından beri bölgede Hamdanilerin varlığı Malatya (934), Arsamosata (940) ve Erzurum (949) şehirlerinin düşmesine neden oldu. 945'ten 967'ye kadar olan dönemde Halep'in Hamdani Emiri Seyfü'd Devle, Bizans-Müslüman sınır bölgelerinin çoğunu kontrol etmesi sayesinde, Bizans'ın doğu sınırlarındaki en önemli rakibi haline gelmişti. 945 yılında Hamdani prens Seyfü'd Devle, Halep Emiri olduktan sonra Bizanslılara yıllık seferler düzenlemeye başladı.[1][2][3]

Seyfü'd Devle, Bizanslılarla çatışmasının ilk on yılı boyunca rakibi, 945'te göreve atanan doğu orduları komutanı Bardas Fokas'tı. Fokas, bu kritik görevde güvenilir bir müttefike ihtiyaç duyan Bizans İmparatoru Konstantin VII'nin kişisel tercihiydi. Deneyimli bir asker olan Fokas, artık altmışlı yaşlarının çok üstündeydi. Fokas, başka birinin komutası altında iyi bir general olmasına rağmen, kaynaklar Doğu Komutanlığı görevini yeterince yerine getiremediğini yorumlamıştır.[4] Öte yandan Seyfü'd Devle, büyük bir savaşçı olmasına rağmen, gerek insan ve gerek parasal açıdan Müslüman dünyanın geri kalanının desteğinden uzaktı.[5][6]

953 yılında yaşananlar

953'ün başlarında, Seyfü'd Devle belki de en önemli seferini başlattı. Halep'ten Harran ve Dülük'a yürüdü. Toros Dağları'nı aşarak kuzeye Bizans topraklarına doğru yürüdü. Akçadağ kalesini ele geçirdi ve Malatya çevresini tahrip etti. Oradan dağları aşıp Suriye'ye dönmeyi denedi, ancak önündeki geçidin Bardas'ın en küçük oğlu Konstantin Fokas tarafından engellendiğini gördü. Müslümanlar Bizanslıların pozisyonunu kırmaya çalıştılar, ancak saldırıları her iki tarafta da çok sayıda kayıpla geri püskürtüldü.[7] Dağların üzerinden Suriye'ye dönemeyen Seyfü'd Devle, geçitleri tutan Bizans güçlerini atlatarak, ordusunu kuzeye çevirdi. Müslümanların kontrolündeki Diyarbakır bölgesine yeniden girdi. Orada, Bardas Fokas komutasındaki Bizanslıların kuzey Suriye'yi işgal ettikleri ve Antakya'ya kadar akınlar düzenledikleri öğrendi. Bir anda ordusunu güneye ve batıya çevirdi. Büyük bir hızla ilerleyerek Fırat Nehri'ni tekrar geçerek bir kez daha Dülük'a geldi. Burada Bizanslıların Halep'e yürüdüğüne dair haber aldı.[8]

Seyfü'd Devle, büyük Bizans ordusuyla yüzleşmek için yalnızca 600 atlıya sahipti. Araplar, Maraş yakınlarındaki Bizanslıları yakalayarak, büyük bir zafer elde ettiler. Muharebe hakkında ayrıntılar bilinmese de Bizanslıların, Patrici Leo Maleinos da dahil olmak üzere birçok kayıp verdiği biliniyor. Bardas Fokas yaralandı, oğlu Konstantin Fokas ise birkaç isimsiz Bizans lideriyle birlikte esir alındı.[9] Seyfü'd Devle, Bizanslılar tarafından alınan ganimetleri de geri alarak Müslüman tutuklularını kurtardı. Konstantin Fokas bir süre Halep'te esir tutulduktan sonra bir hastalık sonucu esaret altında öldü. Ancak hem Arap hem de Bizanslı çeşitli yazarlar zehirlendiğini öne sürdü. Misilleme olarak, Bardas Fokas'ın Seyfü'd Devle'nin akrabalarından bazıları da dahil olmak üzere birçok Müslüman mahkûmun infaz emrini verdiği belirtilmiştir.[10]

Kaynakça

Özel

  1. ^ Kennedy 2004, ss. 276-278.
  2. ^ Whittow 1996, s. 320.
  3. ^ Kennedy 2004, ss. 276-277.
  4. ^ Whittow 1996, ss. 322-323.
  5. ^ Kennedy 2004, ss. 265, 277.
  6. ^ Whittow 1996, s. 334.
  7. ^ Vasiliev 1968, ss. 348-349.
  8. ^ Vasiliev 1968, ss. 349-350.
  9. ^ Vasiliev 1968, ss. 350-351.
  10. ^ Vasiliev 1968, ss. 351-352.

Genel

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">II. Romanos</span> 959-963 yıllarındaki Bizans imparatoru

II. Romanos, 959-963 yılları arasında tahta kalan Bizans imparatoru.

<span class="mw-page-title-main">II. Nikiforos</span>

II. Nikiforos Fokas, 963-969 arasında Bizans imparatoru. Müslüman Araplara karşı elde ettiği askerî başarılar 10. yüzyılda Bizans İmparatorluğu'nun yeniden güçlenmesini sağlamıştır.

Bardas Fokas, 10. yüzyılın ilk yarısının dikkat çeken Bizans generali ve İmparator II. Nikiforos Fokas'ın ve kouropalatēs Genç Leo Fokas'ın babası.

<span class="mw-page-title-main">Leo Fokas (genç)</span>

Leo Fokas ya da Phocas (Yunanca: Λέων Φωκᾶς,, Orta 10. yüzyıl Bizans Generali. Ağabeyi İmparator II. Nikiforos ile beraber doğu cephesinde birçok başarı kazanmıştır. Ağabeyinin hükümdarlığında, baş vezir olarak hizmet etmiştir, ancak ağabeyinin ardılı I. İoannis tarafından görevden alınmış ve tutuklanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Aleksandr Vasilyev (tarihçi)</span> Amerikalı tarihçi (1867 – 1953)

Aleksandr Aleksandroviç Vasilyev 20. yüzyılın ortalarında Bizans tarihi ve kültürünün en önde gelen otoritesi olarak kabul edilir. Bizans İmparatorluğu'nun Tarihi, Edward Gibbon ve Fyodor Uspenskiy tarafından yazılanlarla aynı olacak şekilde tüm Bizans tarihinin birkaç kapsamlı anlatımından biri olmaya devam etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Trabluslu Leon</span>

Trabluslu Leon, Arapça Rashīq al-Wardāmī ve Ghulām Zurāfa olarak bilinir, Müslümanlığa dönmüş Yunan ve erken 10. yüzyılda Abbasi filo komutanıdır. En önemli eylemi Bizans İmparatorluğu'nun ikinci şehri Selanik'in 904 yılında talan edilmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Selanik'in Yağmalanması (904)</span> kuşatma

Selanik'in Yağmalanması Sarazen korsanlar tarafından 904 yılında Selanik şehrinin yağmalanmasıdır. 10. yüzyılda Bizans İmparatorluğu'nun yaşadığı en kötü felaketlerden biridir. İlk hedefi Konstantinopolis olan, İslam dinine dönmüş Yunan olan Trabluslu Leon komutasında Suriye'den gelen Müslüman filosu denize açıldı. Müslümanlar Konstantinopolis’e saldırmaktan caydı ve yerine Selanik’e dönmeleri donanması zamanında tepki veremeyen Bizans’ları şaşırttı. Şehrin iki komutanı birbiriyle çelişen emirler vermesi, özellikle de denize açılan şehir surlarında düzensizlik yarattı.

İoannis Kurkuas, ayrıca Kourkouas ya da Curcuas şeklinde de yazılır,, Bizans İmparatorluğu'nun en önemli generallerinden biridir. Doğu'da Müslüman devletlere karşı yapılan muharebelerdeki başarısı tam olarak yüzyıllardır süren Arap-Bizans savaşlarının yönünün tersine çevirmiş ve 10. yüzyıl "Yeniden fetih" çağını başlatmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Arap-Bizans savaşları (780-1180)</span>

780-1180 yılları arasında Bizans İmparatorluğu ile Abbâsî ve Fâtımî halifelikleri, Irak, Filistin, Suriye, Anadolu ve Güney İtalya bölgelerinde Doğu Akdeniz'de üstünlük sağlamak için bir dizi muharebede savaşmışlardır. Belirsiz ve yavaş sınır savaşları sonrasında, 10. yüzyılın sonu ve 11. yüzyılın başlarında neredeyse kesintisiz Bizans zaferleri dizisi, üç Bizans imparatorunun, yani II. Nikiforos, I. İoannis ve nihayet II. Basileios'un, başarısız Herakleios Hanedanı yönetiminde 7. yüzyıl Arap-Bizans savaşları sırasında İslam'ın yayılışı ile kaybedilen toprakları tekrar ele geçirmelerine neden oldu.

Safar Antlaşması, Hamdânî Hanedanlığı'nın uzun süreli çöküşüne resmi bir son verdi. Bizans stratopedarches Petros ile eski Hamdânî bakanı ve isyancı Karkuya arasında Aralık 969 / Ocak 970'te imzalandı. Hamdânî emiri Seyfü'd Devle'nin 967'de ölümünün ardından isyan Hamdânîler'i hızla sardı ve hanedanda kaos ve kargaşa oluştu. Bizanslılar bunu Halep'in kontrolünü ele geçirmek için bir fırsat olarak gördü. Petros kısa bir süre sonra muhtemelen Konstantinopolis'ten emir almadan Halep'e yaklaştı ve 970 yılının Ocak ayında şehri aldı.

<span class="mw-page-title-main">Lalakaon Muharebesi</span> Arap-Bizans savaşlarında bir kısım

Lalakaon Muharebesi veya Poson veya Porson, Bizans İmparatorluğu ile Paphlagonia'da işgalci bir Arap ordusu arasında 863'te yapıldı. Bizans ordusuna İmparator III. Mihail'in dayısı Petronas önderlik ediyordu, ancak Arap kaynaklar da İmparator Mihail'in varlığından söz ediyor. Araplara Melitene (Malatya) emiri Ömer bin Abdullah önderlik ediyordu.

827-828 yıllarındaki Siraküza Kuşatması, Ağlebiler'in o zamanlar bir Bizans bölgesi olan Sicilya'daki Siraküza şehrini fethetmeye yönelik ilk girişimidir. Ağlebi ordusu, görünüşte asi Bizans generali Euphemius'u desteklemek için Sicilya'ya fethe çıkmadan sadece aylar önce gelmişti. Yerel güçleri mağlup edip Mazara kalesini aldıktan sonra Roma ve Bizans egemenliği altındaki adanın başkenti Siraküza'ya yürüdüler. Kuşatma 827–828 kışı boyunca ve yaza kadar sürdü, bu sırada kuşatma yiyecek eksikliğine sebep olan ve komutanları Esed ibn el-Furat'ın hayatına mal olan bir salgın patlak verdi. Bizans takviyeleri karşısında, yeni Arap lider Muhammed ibn Abi'l-Jawari, kuşatmayı bırakarak adanın ellerinde kalan güneybatı kısmına çekildi. Oradan, 877-878'de başka bir uzun kuşatmadan sonra Siraküza'nin düşmesine yol açan Sicilya'nın fethini sürdürdüler ve 902'de Taormina'nın düşüşüyle sonuçlandı.

<span class="mw-page-title-main">Andrassos Muharebesi</span>

Andrassos veya Adrassos Muharebesi, 8 Kasım 960 tarihinde Leo Fokas liderliğindeki Bizanslılar ile emir Seyfü'd Devle komutasındaki Hamdaniler'in Halep Emirliği kuvvetleri arasında, Toros Dağları üzerinde tanımlanamayan bir dağ geçidinde yapılan bir muharebeydi.

Mançutekin Fâtımî Halifesi Azîz'in askeri bir kölesiydi (Gulam). Türk kökenlidir, Azîz yönetiminde önde gelen Fatımi generallerinden biri oldu, Suriye'de Hamdaniler ve Bizanslılara karşı savaşmıştır. Hâkim'in ilk yıllarında Berberilerin hakim olduğu rejime başkaldırdı, ancak yenildi ve esaret altında öldü.

<span class="mw-page-title-main">Mihail Burces</span> Bizanslı general

Mihail Burces 10. yüzyılın en önde gelen Bizans generallerinden biriydi. Antakya'yı 969'da Araplardan geri almasıyla dikkat çekti, ancak İmparator II. Nikiforos'un gözünden düştü. Buna kızan Burces, birkaç hafta sonra Nikiforos'a suikast düzenleyen komplocular ile güçlerini birleştirdi. Burces, İmparator II. Basileios ile isyancı Bardas Skleros arasındaki iç savaşta önemli bir rolde yeniden ortaya çıktı ve bağlılığını önce imparatordan isyana çevirdiyse de sonra tekrar geri döndü. Yine de, Basileios tarafından Antakya doux'u olarak yeniden atandı, Fâtımîler karşı verdiği savaşta başarısız olduğu için görevden alındığı 995 yılına kadar bu makamda kaldı.

Bakcur, önce Halep Hamdanilerine ve daha sonra Mısır Fâtımîlerine hizmet eden bir Çerkes asker kölesi idi. 975'te Halep'in kontrolünü ele geçirdi ve yasal Hamdani hükümdarı Sa'düd Devle'in geri geldiği 977 yılına kadar yönetti. 983 yılında Humus valiliğinde Fâtımîlerin yanına giderek Halep'e saldırdı Bizans birliklerinin müdahalesi ile mağlup oldu. Bakcur, 988 yılına kadar Fâtımîler adına Şam valisi oldu. 991'de Halep'i ele geçirmek için son bir girişimde bulundu ancak gene Bizans yardımı ile yine mağlup olan. Bakcur, Sa'düd Devle tarafından yakalandı ve idam edildi.

Karbeas, ayrıca Karbaias (Καρβαίας), 843'teki Paulicianlara karşı yapılan pogromlarını takiben Bizans ordusundaki hizmetini bırakıp Arapların yanına giden Paulician bir liderdi. Melitene emiri Ömer bin Abdullah'ın yardımıyla 863'te ölümüne kadar hüküm sürdüğü Paulician Tephrike Prensliği'ni kurdu. Bu dönemde Ömer ile birlikte Bizans İmparatorluğu'na yönelik çeşitli akınlara katıldı.

Arkadiopolis Muharebesi, 970 yılında Bardas Skleros komutasındaki Bizans ordusu ile Rus ordusu arasında gerçekleşmiştir. Rus ordusunda müttefik Bulgar, Peçenek ve Macar birlikleri de bulunuyordu. Önceki yıllarda Rus hükümdarı Svyatoslav, Bulgaristan'ın kuzeyini fethetmiş ve artık Bizans'ı tehdit ediyordu. Rus kuvvetleri Trakya üzerinden Konstantinopolis'e doğru ilerlerken Skleros'un kuvvetleriyle karşılaştılar. Ruslardan daha az sayıda adama sahip olan Skleros, bir pusu kurup kuvvetlerinin bir kısmıyla Rus ordusuna saldırdı. Bizanslılar geri çekiliyormuş gibi davrandılar ve Peçenek birliklerini pusuya çekerek onları bozguna uğratmayı başardılar. Rus ordusunun geri kalanı ise Bizanslıların saldırıları sonucu ağır kayıplar vermiştir. Bu savaş, Bizans İmparatoru I. İoannis'in iç sorunlarını çözmesi ve büyük bir sefer düzenlemesi için zaman kazandırması bakımından önemliydi; bu sefer sonunda ertesi yıl Svyatoslav'ı yenmiştir.

Uddat al-Dawla Abu Taghlib Fadl Allah al-Ghadanfar al-Hamdani, daha yaygın olarak basitçe Ebu Tağlib olarak bilinir, Cezire'nin çoğunu kapsayan Musul Emirliği'nin üçüncü Hamdânî hükümdarıydı.

Ebu 'l-Ma'ali Şerif, daha çok onursal unvanı Sa'düd Devle, Suriye'nin kuzeyinin çoğunu kapsayan Halep Hamdânî Emirliği'nin ikinci hükümdarıydı. Emirliğin kurucusu Seyfü'd Devle'nin oğlu olan bu kişi, genç yaşta tahta çıktı ve Bizans İmparatoru II. Nikiforos'un iki yıl içinde ülkesinin batı kısımlarını fethederek Halep'i bir haraçgüzar devlete dönüştürdüğü büyük bir saldırının ortasındaydı. 977 yılına kadar çok sayıda isyan ve firarla karşılaşan Sa'd, babasının veziri Karkuya'nın elinde bulunan kendi başkentine bile giremedi. Büveyhîler ile yakın ilişkiler sürdürerek Cezire'nin bazı bölgelerinde otoritesini yeniden kurmayı başardı; ancak yönetimi, Mısır'daki Fâtımîler tarafından desteklenen valisi Bakcur'un isyanıyla kısa sürede tehdit altına girdi. Sa'd ise Bizans, Büveyhiler ve Fâtımîler arasındaki bağlılığında dalgalanmalar yaşamaya devam etse de, giderek daha fazla Bizans yardımına güvenmeye başladı.