İçeriğe atla

Mantık

Mantık ya da eseme, bilginin yapısını inceleyen, doğru ile yanlış arasındaki akıl yürütmenin ayrımını yapan disiplindir, doğru düşüncenin aletidir. Önceleri bir felsefe dalıyken daha sonra kendi başına bir ihtisas alanı olmuştur. Matematik ve bilgisayar biliminin de parçası haline gelmiştir. Bir disiplin olarak Aristoteles tarafından kurulmuştur. Aristoteles'den etkilenen Farabi tarafından iki kısımda kategorize edilmiştir. (düşünce ve sonuç) İbn-i Sina geçicilik ve içerme arasındaki ilişkiyi geliştirmiştir. Çağdaş zamanlarda Frege, Russell ve Wittgenstein önemli katkılar yapmıştır.

Mantık uygulaması

Basit bir örnek vermek gerekirse: Eğer bütün insanlar memeli ise ve Aristoteles insan ise, Aristoteles de memelidir.

Bu örnek mantık sembolleriyle şöyle gösterilebilir:

veya; bu örnek daha genel olarak şöyle ifade edilebilir: bu

Tüm az bulunanlar değerlidir. Zümrüt az bulunur. O halde, zümrüt değerlidir.

Mantık, doğru düşünmenin kurallarını inceleyen felsefi bir disiplindir. Bu açıdan mantık, bilginin doğruluğunu değil, bilginin doğruluğunu ifade eden düşünce ve kavramların kendi içsel bütünlüğünün doğruluğunu inceler. Şablon:Bkz. Sentaks-Semantik Dikotomisi Böylece mantıken doğru olan bilgi ve bilim manasında yanlış olabilir. Akıl yürütme biçimleri usavurma yöntemleridir.

  • Bir genel öncülden özele veya tikele varma tümden gelimdir:
Dedüksiyon,
Bütün memeliler çok hücrelidir,
İnsan bir memelidir,
O zaman insan çok hücrelidir.
  • Bir özel öncülden genele gitme tümevarımdır. (Endüksiyon)
Nokia cep telefonu kanser yapar,
Samsung cep telefonu kanser yapar,
Motorola telefonu kanser yapar,
O zaman tüm cep telefonları kanser yapar.
  • Analoji ise benzeştirmedir. Bunda da aynı niteliklere sahip nesnelerin tanımlanmasında benzeşme yoluyla bir tür "sıçratma" uygulanır.
Yunanistan ve Türkiye aynı enlemdedir,
Yunanistan’da yazlar sıcak geçer,
O halde Türkiye’de de yazlar sıcak geçer.

Mantık ilkeleri

Elektrik devreleri mantık ilkeleriyle çalışır.

Özdeşlik

Mantık ilkesi, "Bir şey ne ise odur" ifadesinde mana bulur. Bir akıl yürütmede her kavram ve önerme kendisiyle aynı manada olmalıdır. Platon'a kadar kaynağı bulunabilecek bu temel ilkeyi en kapsamlı olarak Gottfried Leibniz formülize etmiştir.[1]

Çelişmezlik

Bir şeyin hem kendisi hem de başkası olamayacağını ifade eden kuraldır. Aynı özdeşlik ilkesi gibi kavram veya önermeler kendisiyle çelişmemektedir.

Üçüncü durumun olanaksızlığı

Bu ilke, bir önermenin ya doğru ya yanlış olacağını ifade eder. Bu mantığa göre bir önerme hem doğru hem yanlış olamaz.

Temel matematikteki küme kavramı bu ilkeleri belli ölçülerde tartışmaya açar. Zira bir nesneye ait olan nitelik farklı nesnelere ait olabilir. Bunu da sağlayan aslında benzeşim özelliğidir. İnsan bir canlıdır ancak canlı olmayan şeylerden de oluşmuştur. O halde insan hem canlıdır hem de canlı değildir. Bu ilkelerde sorun iki değerli mantık yerine çok değerli mantığın gelişmesine sebebiyet vermiştir. Doğru ve yanlış yerine "belirsiz" tanımının eklenmesine yol açmıştır. Bu ilkeye göre her yargının doğruluğu için bir başka yargı gereklidir. Yeterli sebep olmadıkça bir yargının doğruluğundan söz edilemez. Tüm ilkelere bakınca modern usavurmada yetersiz kaldıkları görülebilir. Bu da bizi kuantum fiziğinin de oluşmasında yardımcı olduğu yeni kurallara götürebilir. Kuantum deneylemelerinde bir kedi hem ölü hem diri olabilir. Yani hem o, hem diğeridir.[2]

Mantığın tarihçesi

Aristoteles, MÖ. 384–322.

Hint ve Çin felsefelerinde kavram belirleme teknikleri, Mezopotamya ve Mısır'da ölçme, sayma, sınıflandırma usulleriyle mevcuttu. Buralarda kimi aritmetik işlemler oldukça gelişmiş olmasına rağmen, matematik ve mantık sistemi kurulamamıştır.[3] Bu nedenle mantık tarihi, genellikle logos kavramının ortaya çıktığı Yunanistan ve Ön Asya'dan başlatılır. Logos: söz, yasa, akıl, akıl ilkesi, tanrısal akıl, gibi pek çok anlam içeren ve doğu felsefesinden etkilenerek Yunan felsefecilerinde şekillenen merkezi bir kavramdır. İlk olarak Herakleitos bahsetmiştir. Thales ve Platon arası devirde diğer felsefeciler tarafından da tartışılmıştır.[4] Bugün bildiğimiz anlamdaki mantık üzerine ilk bütünsel düşünme ve araştırmayı Aristoteles yapmıştır. Mantık üzerine altı kitap yazmış ve bu kitaplar o öldükten sonra Organon başlığı altında toplanmıştır. Bunlara, Kategoriler, Önermeler, Birinci Analitikler, İkinci Analitikler, Topikler, Sofistik Kanıtlar, daha sonra da Poetika, Retorik ve Porfiryos’un İsagoji’si de eklenmiştir. Organon, Porfiryos tarafından sadeleştirilmiş, M.S. 6'da, Boetyus tarafından Latinceye çevrilmiştir. Orta Çağ boyunca Aristo’nun öncülük ettiği Skolastik düşünce hakimiyetini sürdürmüştür.

F. Bacon, tümevarım mantığını içeren deneysel yöntemin geçerli olduğunu göstermiştir. Descartes ve Ramus gibi düşünürler bilimcil yöntem konusunu Yeni Çağ’da ön plana çıkarmıştır.

Sembolik mantık üzerine ilk sistemli çalışma Leibniz tarafından yapılmıştır. De Morgan sembollerle ifade edilebilecek bir mantık üzerine çalışmıştır. G. Boole gibi matematikçiler mantığın matematikleştirilmesine çalışırken, G. Frege bugünkü önermeler ve niceleme mantığını kurmuştur. Sembolik mantığın en önemli klasiklerinden biri B. Russel ve N. Whitehead'ın birlikte yazdığı Matematiğin İlkeleri kitabıdır. Günümüzde lojik adı verilen sembolik mantık büyük ölçüde bu kitaba dayanmaktadır. Lukasiewic üç değerli mantık sistemi geliştirmiş, Reicheinbach olasılık mantığı adıyla sonsuz doğruluk değerli mantık sistemini kurmuştur.

İslam Dünyasında mantık

Eser Adı Eserin Yazarı
Kitabü'ş-Şifaİbn-i Sinâ
Îsâgûcî’nin Külliyât-ı Hams’ı Esireddin el-Ebherî
Beyânül-Hak, Metâif-ul-Envâr ve Menâhic Ermûyin
Keşfül-Esrâr ve Mûcir Hûncî
Şemsiyye Kazvinî
Telhâvât ve Metârihât Sühreverdî
El-Mûteber Ebü’l-Berekât
Mulahhas ve Şerh-i İşârât Râzî
Ta’dîlül-Mîzan Sadr-uş-Şerîa

Kindi (Alkindus) (805–873) Farabi (Alfarabi) (873–950) İbn Sina (Avicenna) (980–1037) İbn Hazm (994-1064) Gazali (Algazel) (1058–1111) İbn Rüşd (Averroes) (1126–1198) Fahreddin Razi (1149-1210) Şahabeddin Sühreverdi (Sohrevardi) (1155-1191) İbn Nefis (1213-1288) İbn Teymiyye (1263-1328) Muhammad ibn Fayd Allah ibn Muhammad Amin al-Sharwani (15. yy) Nasîruddin Tûsî Lotfi Zadeh (b. 1921) İslam dünyasındaki diğer mantıkçılardır.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Harold Noonan, Ben Curtis (2022). "Aynılık". 23 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Ağustos 2023. 
  2. ^ Mantığa giriş 5 Ağustos 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Erişim tarihi: 5 Haziran 2016
  3. ^ Doğan Özlem, Klasik Mantık- Mantık Felsefesi, s.345
  4. ^ Doğan Özlem, Klasik Mantık- Mantık Felsefesi, s.369

Konuyla ilgili yayınlar

  • AYER, Jules Alfred, Dil, Doğruluk ve Mantık, Metis Yayınları, 152 s.
  • AYIK, Hasan (2007) İslam Mantık Geleneği, Ensar Neşriyat, İstanbul, 360 s.
  • ÇAPAK, İbrahim (2005), Gazali'nin Mantık Arayışı, Elis Yayınları, 286 s.
  • ÇUBUKÇU, Aydın, Mantık ve Diyalektik, Evrensel Basım Yayın, 248 s.
  • ÇÜÇEN, A. Kadir, Mantık, Asa Kitabevi, 304 s.
  • EMİROĞLU, İbrahim (2004), Mantık Yanlışları, Elis Yayınları, 238 s.
  • GRUNBERG, Teo (2007), Epistemik Mantık Üzerine Bir Araştırma, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 160 s.
  • GRUNBERG, Teo (2005), Felsefe ve Felsefi Mantık Yazıları, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 392 s.
  • HEGEL, George W.F. (2004), Mantık Bilimi, (Çeviren: Aziz Yıldırım), İdea Yayınları, 402 s.
  • İBRAHİM, Ahmad M. (2006), Gömülü Sistemlerde Bulanık Mantık, Bileşim Yayınları, 198 s.
  • KÖZ, İsmail (2003), Mantık Felsefesi, Elis Yayınları, 144 s.
  • ÖZLEM, Doğan (2000), Mantık Klasik/Sembolik Mantık, Mantık Felsefesi, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 398 s.
  • ŞEN, Zekai (2003), Modern Mantık, Bilge Kültür Sanat, 168 s.
  • ŞEN, Zekai (2004), Mühendislikte Bulanık Mantık ile Modelleme Prensipleri, Su Vakfı, 190 s.
  • TAYLAN, Necip, Mantık Tarihçesi-Problemleri, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, 176 s.
  • TOPÇU, Nurettin (2001), Mantık, Dergâh Yayınları, İstanbul, 94 s.
  • YILDIRIM, Cemal, Mantık 'Doğru Düşünme Yöntemi', Bilgi Yayınevi, Ankara, 250 s.

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Bulanık mantık</span>

Bulanık mantık, bulanık eseme ya da puslu mantık, 1965 yılında Lütfü Aliasker Zade'nin yayınladığı bir makalenin sonucu oluşmuş bir mantık yapısıdır.

Matematiksel mantık, biçimsel mantığın matematiğe uygulanmasıyla ilgilenen bir matematik dalıdır. Metamatematik, matematiğin temelleri ve kuramsal bilgisayar bilimi alanlarıyla yakınlık gösterir. Matematiksel mantığın temel konuları biçimsel sistemlerin ifade gücünün ve biçimsel ispat sistemlerinin tümdengelim gücünün belirlenmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Deneycilik</span> bilginin sadece veya öncelikle duyusal deneyimden geldiğini belirten teori

Deneycilik, empirizm veya ampirizm, bilginin duyumlar sayesinde ve deneyimle kazanılabileceğini öne süren görüştür. Deneyci görüşe göre insan zihninde doğuştan bir bilgi yoktur. İnsan zihni, bu nedenle boş bir levha gibidir.

<span class="mw-page-title-main">Aristoteles</span> Antik Yunan filozofu (MÖ 384–322)

Aristoteles veya kısaca Aristo, Antik Yunanistan'da klasik dönem aralığında yaşamını sürdürmüş olan Yunan filozof, polimat ve bilgedir.

Sembolik Mantık' ın anlaşılması için ilk olarak önerme kavramının açıklaması gerekir. Önerme; Bir yargı belirten, doğru veya yanlış olan cümlelere denir. Örneğin; "Ankara, Türkiye'nin güneyindedir." cümlesi bir önermedir ve bu önerme yanlıştır. "1 Ocak, yeni bir yılın başlangıcıdır." önermesi ise doğru bir önermedir. Önermeler mantığında basit önermeler p, q, r, s, t, v, z..... gibi önerme sembolleriyle gösterilir.

<span class="mw-page-title-main">Fârâbî</span> Türk filozof, bilim adamı

Fârâbî, 8. ve 13. yüzyıllar arasındaki İslam'ın Altın Çağı'nda yaşamış ünlü filozof ve bilim insanıdır. Aynı zamanda gök bilimci, mantıkçı ve müzisyendir.

Teo Grünberg, Türk filozof, mantıkçı ve akademisyendir.

<span class="mw-page-title-main">Ernst Cassirer</span>

Ernst Cassirer, Alman filozoftur.

<span class="mw-page-title-main">Felsefe tarihi</span>

Felsefe tarihi, felsefenin mantık, epistemoloji, ontoloji, etik, estetik gibi alt bölümlerinden birisidir. Genel olarak felsefe derslerinin başlangıcında verilir. Bunun temel nedeni, felsefe tarihinin içeriğiyle ilintilidir. Felsefe tarihi, felsefenin ne olduğunun tanımlanmasından, çeşitli felsefe ögretilerinin tarihsel yerlerinin ve öğretisel ayrımlarının belirlenmesine ve bu öğretilerin felsefenin alt bölümleri açısından değerlendirilip ortaya konulmasına kadar çok yönlü ve çok boyutlu bir içeriğe sahiptir. Felsefe tarihi bu anlamda sadece bir mevcut felsefelerin ansiklopedik bir araya getirilmesi meselesi değildir; felsefenin ne olduğunun tanımlanmasından neyin felsefe-içi neyin felsefe-dışı sayılacağına değin bir dizi kuramsal/felsefi sorunla yüz yüzedir. Bu anlamda, felsefenin bir altbölümü olarak felsefe tarihi, hem felsefi çalışmanın başlangıcı hem de en önemli alanıdır. Genelde felsefe tarihi kitapları, bu bakımdan öğretilerin ve bunların felsefi sorunları çözme denemelerinin art arda etkileşimlerle gelişen tarihini ele alır. Bu tarihin hazırlanmasında hem düşünürlerin metinleri hem de bu metinlerin tarihsel toplumsal koşulları iç bağlantıları açısından değerlendirilir, öğretilerin birbirine etkileri ve karşıtlıkları, benzerlikleri ve ayrımları serimlenir. Dolayısıyla, genel anlamda felsefe tarihinin varlık, bilgi ve değerlerle ilgili soruları ve sorunları belirli özgül yöntemlerle değerlendiren ya da inceleyen ve bu incelemeyi sonuçları bakımından da sistemaktikleştirilmesine yönelik çalışan bütün düşünce girişimlerini ortaya koymayı hedeflediği söylenebilir.

<span class="mw-page-title-main">Dil felsefesi</span>

Dil felsefesi, analitik felsefede dilin doğası ve dili; dil kullanıcıları ve dünya arasındaki ilişkileri araştırır. Dil ile felsefe arasındaki ilişki temelde filozofların dili kullanarak felsefe yapmalarından kaynaklanmaktadır. Özelde ise bu araştırmalar anlamın doğası, kasıtlılık, referans, cümlelerin yapısı, kavramlar, öğrenme ve düşünce içerir; dil felsefesi başlığı altında dilin özü, anlamı, kökeni ve yapısı felsefî açıdan sorgulanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Orta Çağ felsefesi</span>

Orta Çağ felsefesi tarihsel dönem itibarıyla ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin başlangıcına kadar olan dönemi kapsar. M.S. 2. yüzyıldan 15. yüzyıl sonlarına-16. yüzyıl başlarına, rönesansa kadar olan dönem olarak ele alınır. Bu dönemin felsefe tarihi açısından kendine özgü özellikleri vardır. Birçok felsefe tarihi kitabında Orta Çağ'da felsefe yok sayılır ya da Orta Çağ'ın karanlık bir çağ olduğu değerlendirmesine bağlı olarak felsefenin de karanlığa gömüldüğü öne sürülür. Bunun yanı sıra Orta Çağ'da felsefenin varlığını kabul eden ve bu felsefenin özgül niteliklerini açıklayan felsefe tarihi çalışmaları da söz konusudur.

Objektivizm, Rus-Amerikan yazar ve filozof Ayn Rand tarafından geliştirilen bir felsefi sistemdir. Kendisi bu sistemi "insanı kahraman bir varlık olarak, kendi mutluluğunu hayatının ahlaki amacı olarak, üretken başarıyı en asil faaliyeti olarak ve aklı tek mutlak olarak gören bir kavram" olarak tanımlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Skolastik felsefe</span>

Skolastik felsefe/düşünce, Latince kökenli schola (okul) kelimesinden türetilen scholasticus teriminden gelmektedir ve kelime anlamı olarak okul felsefesi demektir. Bu anlam önemlidir, zira skolastik felsefe, Orta Çağ düşüncesinde doğrunun zaten mevcut olduğu düşüncesine ve felsefenin okullarda okutularak öğretilmesine dayanan bir yaklaşım sergiler. Bu felsefenin temeli teolojidir, ona dayanır ve onu desteklemeye çalışır.

Farabi bibliyografyası Farabi'ye ait olduğu düşünülen eserleri içermektedir. Hangi eserlerin Farabi'ye ait olduğu yıllardan beri tartışılmakta ve tam olarak açık olmayan bir konudur.

<span class="mw-page-title-main">Organon</span>

Organon Aristoteles'in 6 ciltlik klasik mantık üzerine olan kitap serisi. Organon ismi daha sonraları Aristo'nun izleyicileri olan Peripatetikler tarafından verilmiştir. Şu 6 adet kitaptan oluşur:

Immanuel Kant; Saf Aklın Eleştirisi'nde analitik ve sentetik yargılar olmak üzere iki ayrı kavram tanımlar. Analitik-Sentetik ayrımının en belirgin özelliği deneyden bağımsız veya deneye bağımlı olmadır. Bunun yanı sıra analitik yargılar daima doğru olan yargılarken, sentetik yargılar doğru ya da yanlış olabilen yargılardır. Analitik yargılar içeriği boş yargılar olmaları dolayısıyla bilgimizi genişletmez ancak sentetik yargılar bilgimizi genişletirler. Kant şu şekilde ifade etmiştir:

Mantıkta ve matematikte, bir doğruluk değeri ya da mantıksal değer, bir önermenin doğruluk ile ilişkisini belirleyen bir değerdir.

Kaziye veya hüküm, klasik mantıkta, iki veya daha fazla terimle yapılmış, doğru ya da yanlış olma ihtimali taşıyan bir hüküm bildiren, akıl yürütmelerde başlı başına birer görev îfâ eden önerme cümlesi.

Felsefi çalışmaların gelişmesi sürecinde on dokuzuncu yüzyılda sembolik mantık ile yürüyen mantık, yirminci yüzyılda matematiksel mantıkla devam ederken, geleneksel olarak basit mantığın ötesine geçiyorsa, mantığın bir parçası olarak değil de felsefi mantık veya mantık felsefesi olarak değerlendirildi.

Mantık ve felsefe alanlarında biçimsel safsata, formel safsata ya da Latincedeki kullanımıyla non-sequitur, formel mantık kurallarının yanlış kullanımı ya da ihlali sonucu oluşturulmuş mantık hatalarına verilen addır.