İçeriğe atla

Manapa-Tarhunta mektubu

Manapa-Tarhunta mektubu (CTH 191; KUB 19.5 + KBo 19.79), MÖ 13. yüzyıldan kalma Hitit dilinde yazılmış parça bir metindir. Mektup, Seha Nehri Ülkesi'nin vasal kralı Manapa-Tarhunta tarafından Hitit kralına gönderilmiştir. Mektupta Manapa-Tarhunta, Hititlerin kuzeybatı Anadolu üzerinde yeniden kontrol kurma girişimlerini tartışmaktadır. Mektup özellikle, genellikle Troya ile özdeşleştirilen Wilusa'dan bahsetmesi açısından dikkate değerdir.

İçerik

Mektup, yazarını Seha Nehri Ülkesi'nin vasal kralı Manapa-Tarhunta olarak tanımlamaktadır. Manapa-Tarhunta, Mursili II MÖ 1321'de Hitit tahtına çıktığında zaten iktidarda olduğunu ve MÖ 1295'ten 1272'ye kadar hüküm süren Muwatalli II tarafından iktidardan uzaklaştırıldığını gösteren diğer Hitit belgelerinde tartışılmaktadır. Muhatap açıkça belirtilmemekle birlikte, akademisyenler genellikle bunun Muwatalli II olduğu konusunda hemfikirdir.[1]

Mektup Muvattalli'ye "şu anda her şeyin yolunda olduğu" güvencesini vererek başlamaktadır. Bir sonraki bölümde Hitit birliklerinin Seha'ya ulaştığı ve ardından Wilusa'ya saldırmak üzere yola çıktığı bildirilmektedir. Ancak Manapa-Tarhunta'nın kendisi ağır bir hastalık nedeniyle bu sefere katılamamıştır.[1]

Bir paragrafın ardından mektup asıl konusuna, bir grup zanaatkârın firarına dönüyor. Seha Nehri Ülkesi'nin Piyamaradu adında bir savaş lordunun saldırısına uğradığını ve Atpa adında bir adamı fiili hükümdar olarak atadığını öğreniyoruz. Saldırıdan sonra, Lazpa'dan bir grup boyacı Manapa-Tarhunta'dan Atpa'ya iltica etmişti. Ancak, bir Hitit alayının gelişinden sonra, komşu Mira'nın Kralı Kupanta-Kurunta zanaatkârların geri dönmesi için pazarlık yapmayı başardı.[1]

Yorum

Mektupta anlatılan olaylar Hititler ve Ahhiyawa arasındaki vekalet savaşının bir parçası olarak yorumlanmıştır. Mektubun kendisi Ahhiyawa'dan bahsetmese de, Tawagalawa mektubu gibi diğer metinler Piyamaradu'nun onlarla müttefik olduğunu ve Atpa'nın Ahhiyawa tarafından atanan Milawata valisi olarak görev yaptığını ortaya koymaktadır.[1][2]

Bu nedenle, Wilusa'ya yapılan bir saldırıdan bahsedilmesi bazen tarihsel bir Truva Savaşı'nın kanıtı olarak yorumlanmıştır. Bu yorum geçerli bir hipotez olmaya devam etse de, bölüm ayırıcı Piyamaradu'nun faaliyetlerinin Wilusa'ya yapılan saldırıdan ayrı bir konu olduğunu gösteriyor gibi göründüğünden, mevcut araştırmacılar tarafından tercih edilmemektedir. Dolayısıyla metin, Hititlerin bir iç ayaklanma ya da Hitit otoritesini reddeden krallığın kendisi yerine Ahhiya destekli bir kuşatmaya karşılık verdiğini düşünmek için bir neden sunmamaktadır. Hititolog Trevor Bryce şu uyarıda bulunmaktadır: "Genel olarak mektup, Truva Savaşı geleneği üzerinde sahip olabileceği olası etkiler açısından çok şüpheli bir değere sahiptir."[2][3]

Bununla birlikte, mektup Wilusa'nın Troya arkeolojik alanıyla özdeşleştirilmesini destekleyen önemli coğrafi kanıtlar sunmaktadır. Diğer metinlerden yola çıkan araştırmacılar genellikle günümüz Karabel Geçidi'nin Seha Nehri Ülkesi'nin güney sınırı olduğu sonucuna varmışlardır. Manapa-Tarhunta mektubu krallığın Lazpa'yı da içerdiğini öne sürdüğünden, bu durum krallığın kuzey sınırını Troas bölgesine yerleştirir. Mektup aynı zamanda Seha ve Wilusa'nın komşu olduğunu da öne sürdüğünden, bu bilgi Wilusa'nın olası konumlarını Troya'nın tek büyük müstahkem şehir olduğu bir bölgeyle sınırlandıracaktır. Bu argümanlar akademisyenler tarafından genel olarak kabul edilmekle birlikte, sorgulanamaz olarak görülmemektedir. Özellikle Max Gander, metnin Seha'nın Lazpa'ya hükmettiği şeklinde okunmasına gerek olmadığını ve kentin Meander Nehri'nin güneyine kadar uzanabileceğini ileri sürmüştür.[4][5]

Ayrıca bakınız

Kaynaklar

  1. ^ a b c d Beckman, Gary; Bryce, Trevor; Cline, Eric (2012). The Ahhiyawa Texts. Brill. ss. 140-144. ISBN 978-1589832688. 
  2. ^ a b Bryce, T. (2005). The Trojans and their Neighbours. Taylor & Francis. ss. 184-185. ISBN 978-0-415-34959-8. 
  3. ^ Beckman, Gary; Bryce, Trevor; Cline, Eric (2012). The Ahhiyawa Texts. Brill. ss. 143-144. ISBN 978-1589832688. 
  4. ^ Max Gander (2014), An Alternative View on the Location of Arzawa. 1 Ekim 2023 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Hittitology today: Studies on Hittite and Neo-Hittite Anatolia in Honor of Emmanuel Laroche’s 100th Birthday. Alice Mouton, ed. p. 163-190
  5. ^ Bryce, T. (2005). The Trojans and their Neighbours. Taylor & Francis. ss. 86,184-185. ISBN 978-0-415-34959-8. 

Literatür

  • Eric H. Cline, Gary M. Beckman, Trevor Bryce, eds (2012), The Ahhiyawa Texts. Brill 9789004219717 (9004219714)
  • Forrer, Forsch. I/1 ('26) 90ff., AU ('32) 170 n.1
  • Houwink ten Cate, JEOL 28 (1985) 33-79;
  • Steph. JAOS 84:27 n. 35

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Anadolu</span> Türkiye topraklarının büyük bölümünü oluşturan Batı Asya yarımadası

Anadolu, Anadolu Yarımadası veya coğrafi olarak Asya Kıtası'nın tüm özelliklerini içerdiğinden Küçük Asya, Asya kıtasının en batısında Karadeniz, Akdeniz ve Ege denizi arasında kalan yaklaşık 755.000 km²'lik bir alanı kaplayan dağlık bir yarımadadır.

<span class="mw-page-title-main">Hititler</span> Tunç Çağında Anadolu yarımadasının büyük çoğunluğunu egemenliği altına alan bir Hint-Avrupa kavmi

Hititler ya da Etiler, Tunç Çağı'nda Anadolu, Levant ve Kıbrıs'ta varlık göstermiş bir halk.

<span class="mw-page-title-main">Tlos</span>

Tlos bugün Muğla'nın Seydikemer ilçesi yakınlarında yer alan kadim bir Likya kentiydi. Likya'nın en önemli yerleşimlerinden biri olan Tlos Antik Kenti, Fethiye İlçesi’nin yaklaşık 42 km doğusundaki Yaka Köyü sınırları içerisinde kalmaktadır. Bölgenin en yüksek dağları olan Akdağlar'ın (Kragos) sarp batı yamaçlarında başlayan antik yerleşim, Eşen Nehri'nin getirdiği alüvyonlarla oluşmuş vadi düzlüğüne kadar ulaşır. Ayrıca güneydeki Saklıkent Kanyonu ile kuzey yönde bulunan Kemer Beldesi antik kentin egemenlik sınırlarını çizer.

<span class="mw-page-title-main">Milet</span> Anadoluda bir antik kent

Milet Anadolu'nun batısında, Ege bölgesinde Büyük Menderes Nehrinin hemen ağzına yakın deniz kıyısında bir antik liman şehridir. Şimdi Aydın'ın Didim ilçesinde Akkoy'un 5 km kuzeyinde ve Balat köyü yakınında bir harabe halinde olup limanı Büyük Menderes tarafından doldurulduğu için yaklaşık 10 km denizden içeride bir mevkidedir.

<span class="mw-page-title-main">Luviler</span>

Luviler, Anadolu'da yaklaşık olarak M.Ö. 2300'e doğru ortaya çıkmış bir halktır. Benzersiz bir yerli hiyeroglif yazısı ve Mezopotamya'dan ithal edilmiş çivi yazısı ile yazılmış olan Anadolu dillerine mensup Luvice dilini konuştukları da bilinmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Geç Hititler</span> Vikimedya liste maddesi

Geç Hititler veya Geç Hitit Devletleri, Anadolu'nun Demir Çağı'ndaki Luvice, Aramice ve Fenikece konuşan siyasi varlıklarıdır. MÖ 1200'lerde batıdan gelen Ege Göçleri'nin saldırılarından kurtulabilen Hititler güney ve güney - doğu Toroslar'ın dağlık bölgelerine çekilerek yaşamışlar ve her biri bağımsız beylikler kurmuşlardır. Geç Hitit Devletleri MÖ 11. yüzyıldan itibaren hem siyasal hem de kültürel anlamda Arami etkisi altına girdiler ve zamanla Aramileştiler. Geç Hitit Devletleri Urartu ve Asurlular'a bağımlı olarak yaşadılar. MÖ 7. yüzyılda ise Asurlular bu devletlerin siyasal varlığına son verdi. Bu tarihten sonra bu devletlerin her biri Asur eyaleti oldu. Karkamış, Pattin(Unqi), Sam'al, Gurgum, Kummuhu, Milid, Keveh, Hilakku ve Tabal devletleri; Geç Hitit Devletleridir.

<span class="mw-page-title-main">Arzava</span>

Arzava, antik çağda Batı Anadolu’da Göller Bölgesi’nden Ege Denizi’ne uzanan kuşakta kurulmuş olan bir devlettir. Adının Ormanlar Yurdu anlamına geldiği ileri sürülmüştür Doğusunda Hitit Krallığı, kuzeyinde hakkında çok az bilgi bulunan Assuva federasyonu yer almaktaydı.

<span class="mw-page-title-main">II. Muvatalli</span>

II. Muvatalli, yıllarında hüküm sürmüş ve Mısır kralı II. Ramses'le Kadeş Savaşı'nı yapmış olan Hitit kralıdır.

I. Tuthaliya MÖ 14. yüzyıl başlarında hüküm sürmüş Hitit kralıdır. MÖ 15. yüzyıl boyunca bir gerileme dönemi geçiren Hitit devletini yeniden çıkışa geçiren kral olarak kabul edilir.

II. Tuthaliya, MÖ 14. yüzyılın ortalarında hüküm sürmüş Hitit kralıdır. Kral I. Arnuvanda’nın oğlu, I. Şuppiluliuma’nın babasıdır.

Kurunta MÖ 13. yüzyılın sonlarında yaşamış Hitit prensi ve Tarhuntassa ülkesi kralıdır. Hitit kralı IV. Tuthaliya'nın hükümdarlığı sırasında çok kısa bir süre için Hitit başkentini ele geçirip kendini büyük kral ilan etmiş olabileceği ileri sürülmüştür.

II. Murşili, babası II. Muvatalli'nin ölümünün ardından MÖ 1272, yılında tahta çıkmış ve sadece birkaç yıl hüküm sürdükten sonra amcası III. Hattuşili tarafından tahttan indirilerek sürgüne gönderilmiş bir Hitit kralıdır. Hitit kaynaklarında ismi genellikle Urhi-Teşup olarak geçmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Seha Irmağı Ülkesi</span>

Seha Irmağı Ülkesi, MÖ 2. binyılda Hititler'den kalma çivi yazılı tabletlerden varlığı anlaşılan, Batı Anadolu'da, Gediz ve Bakırçay ırmakları arasında kalan tarihsel bir ülkedir. Seha Irmağı, Gediz ya da Bakırçay'dan ikisinden biri olmalıdır. 2014 yılında Prof Dr. Engin AKDENİZ tarafından keşfedilen ve Manisa ve Batı Anadolunun en büyük höyüğü olan ve gediz nehrinin en büyük kolu olan Selendi Çayı kenarına kurulmuş olan Manisa'nın Selendi İlçesi'ndeki Ters Tepe Höyüğünün Seha Nehri Ülkesi'nin merkezi olduğunu göstermektedir. Hitit çivi yazılarında batı anadolu olduğu anlaşılan ve arzawa federasyonuna dahil krallıklardan biri olan bu krallık Hitit devletine karşı iki yüzlü politika uygulamıştır.

II. Murşili, Yeni Krallık Dönemi'nde Hitit hükümdarı (MÖ.1321–1295).

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'deki Antik Bölgeler</span>

Türkiye'deki Antik Bölgeler, Türkiye antik bölge yerleşimleri olarak çok zengin bir coğrafya barındırmaktadır. Yapılan bilimsel incelemer neticesinde başlangıç zaman ortasından Buzul Çağı sonrasına kadar gelen süre içerisinde insan toplulukları yerleşimi iklim kuşaklarına göre daha çok yaşam alanı ve çeşitliliği belirgin bölgelere yerleşmeye başladığı arkeolojik alanlardaki yapılan bilimsel araştırmalar sonucu ortaya çıkmaktadır. Türkiye, Anadolu coğrafyası ile daha fazla yerleşke olarak antik iskan alanı geliştirmiş olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye'deki tarih öncesi kitlelere bakıldığında antik bölgelerdeki yerleşimlerin üzerinde evcilleştirilmiş hayvanlar yetiştiren yerleşik toplumlar ve bitkilerin tarımını yapan avcı toplayıcı hatta çiftçilik bağlarını güçlendirmiş, hayvancılığın çoğalmasında önemli rol oynadığını görmekteyiz.

<span class="mw-page-title-main">Miken uygarlığı askeriyesi</span>

Geç Tunç Çağı'nda Miken uygarlığı'ının askeri yapısı, gün ışığına çıkarılan sayısız silah ve Yunan Linear B kayıtlarında yer alan çağdaş sanatta savaşçı ve savaş tasvirlerinde görülmektedir. Mikenliler, askeriye ve lojistiğin doğrudan saray merkezlerinden denetlendiği bir altyapının geliştirilmesine önem verdi. Bu durum daha sonraki Antik Yunan geleneğine ve özellikle Miken dönemi savaşçı kahramanların doğasına odaklanan Homeros'un destanlarına ilham verdi.

<span class="mw-page-title-main">Milawata Mektubu</span>

Milawata mektubu, Hattuşa'daki bir Hitit kralının MÖ 1240 civarında batı Anadolu'daki bir müstemlek kral ile yaptığı diplomatik yazışmalardan biridir. Homeros'un İlyada eserinin tarihselliği ile ilgili tartışmalarda önemli bir kanıt oluşturmaktadır.

Hitit dilinde yazılmış metinlerin külliyatı Catalogue des Textes Hittites tarafından dizinlenmektedir. Katalog sadece metinlerin bir sınıflandırmasıdır; metinleri vermez. Geleneksel olarak metinlere CTH'deki numaralarına göre atıfta bulunulur. Seçilen metinlerle ilgili çalışmalar için başlıca kaynaklar StBoT serisinin kitapları ve çevrimiçi Textzeugnisse der Hethiter dir.

<span class="mw-page-title-main">Madduwatta</span>

Madduwatta Güneybatı Anadolu'nun bir bölümünü fethetmiş bir Geç Tunç Çağı kumandanıydı. Madduwatta'nın İddianamesi olarak bilinen Hitit metninden bilinmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Tawagalawa mektubu</span>

Tawagalawa mektubu MÖ 13. yüzyılın ortalarından kalma parça parça bir Hitit metnidir. Geç Tunç Çağı'nda Hititler ve Yunanlılar arasındaki ilişkilere bir pencere açması ve genellikle Troya arkeolojik alanı ile özdeşleştirilen Wilusa adlı bir şehirle ilgili önceki bir anlaşmazlıktan bahsetmesi açısından dikkate değerdir.