
Malezya, Güneydoğu Asya’da yer alan, doğu ve batı olarak iki kara parçasına ayrılmış, 13 eyaletten oluşan ve parlamenter monarşi ile yönetilen bir ülkedir. Malezya'da toplam 878 adet ada bulunur.

Sihizm, Hint yarımadasının Pencap bölgesinde MS 15. yüzyılın sonlarında ortaya çıkan tek tanrılı bir dindir. Sihizm, başlıca dinlerin en gençlerinden biri ve dünyanın en büyük beşinci organize dinidir. 21. yüzyılın başlarından itibaren yaklaşık 25 milyon Sih vardır.

Arnavutluk'taki 2023 Nüfus Sayımı'na göre, Müslümanlar toplam nüfusun %50,67'sini, Hristiyanlar yaklaşık %15,64'ünü oluştururken, dinsizler %17,37'sini oluşturmaktadır. Nüfusun %15,76'sı din bölümünü cevapsız bırakmıştır. Din kısmını cevapsız bırakanların büyük çoğunluğu Ortodoks nüfusun yoğun olduğu Güney Arnavutluk'tan gelmektedir, bu nedenle Ortodoksların yüzdesi muhtemelen gerçek orandan daha yüksektir.

Devlet ateizmi, katı ateizmin veya nonteizmin siyasi rejimlere dahil edilmesidir. Bir dereceye kadar genellikle ideolojik olarak dinsizlikle ve dinsizliğin teşvikiyle ilişkilendirilen bir din - devlet ilişkisini tanımlar. Devlet ateizmi, bir hükûmetin ruhban karşıtlığını teşvik etmesi anlamına gelebilir. Dinin vatandaşın günlük yaşamına dahil edilmesi de dahil olmak üzere, kamusal ve siyasi yaşamın her alanında dinin kurumsal güç ve nüfuzuna karşı çıkan bir anlayıştır.
Dünyanın çeşitli dinlerinin efsaneler, ritüeller ve kavramlarının benzerlik ve farklılıklarının karşılaştırmalı incelendiği din bilimlerinin bir alanıdır.

Avrupa'da din olgusunun sanat, kültür, felsefe ve hukukun gelişimi üzerine önemli etkileri olmuştur. Avrupa'da son bin beş yüz yıl boyunca en çok mensubu olan din Hristiyanlıktır. Güney Doğu Avrupa'da Türkiye, Bosna-Hersek veya Arnavutluk gibi bazı ülkelerde halkın çoğunluğu İslam inancına mensuptur. Birçok Batı Avrupa ülkesinde ise genellikle göçmenlerden oluşan Müslüman azınlıklar bulunur. Avrupa'da küçük sayıda mensuplarla temsil edilen diğer dinler Musevilik, Budizm, Sıh dini ve Hinduizmdir, bunların en büyük toplulukları ise İngiltere ve Fransa'da yaşamaktadır.
En geniş tanımıyla ateizm; teizmin, yani belirli bir dine ait bir tanrı veya tanrılara olan inancın yokluğudur. Bir kişinin ateist sayılabilmesi, aynı anda monoteistik, politeistik veya nonteistik bir mezhebin taraftarı olması konusu hala devam eden teolojik bir tartışmadır. Dinî veya ruhanî sayılabilecek birtakım inançlara sahip bazı insanlar kendilerini "ateist" olarak tanımlarken; bazıları ise ateizm ve din konularının birbirinin karşıtı olduğunu iddia eder.

Dinler tarihi, dinleri benzer ve farklı yönleri ile karşılaştırmalı olarak inceleyen bir bilim dalıdır. Bu bilim dalının temelinde karşılaştırma, tarih ve din olmak üzere üç olgu bulunmaktadır. Bunlardan karşılaştırma kelimesi bu bilim dalının genel metodunu belirtir. Tarih kelimesi bu bilimin bir tarih bilimi olduğunu, din ise bu bilimin konusunun din olduğunu ifade eder. İnsan hayatında özel bir yere sahip olan dinleri konu edinen tarih branşına da ''karşılaştırmalı dinler tarihi'' veya sadece ''dinler tarihi'' denir.

Dîn-i İlâhî, 1582'de Bâbür İmparatoru Ekber Şah tarafından kurulan ve o bölgede hâkim olan Budizm, Cayinizm, Hristiyanlık, Hinduizm, İslam, Sihizm, Zerdüştlük gibi dinleri birleştirmeyi ve böylece tebaasının tek bir dine inanmasını öngören yeni bir dinin adıdır.

Çin, dünyanın en eski ve sürekli öğreti ve felsefi geleneklerinin beşiği olmuştur. Çin'de batıdaki anlamıyla bire bir örtüşen bir din anlayışı hiç olmamıştır. Milattan önce 6. yüzyıldan itibaren görülmeye başlayan düşünce okulları kendi içinde özgün olarak sürekli gelişmiştir. Bu yüzden Çin'de inanç sistemleri olarak Çin kültürünü tarihi boyunca şekillendiren Konfüçyüsçülük, Taoizm ve çok sonradan gelen Budizm düşünce okulları sıralanır. Bu iç içe geçmiş düşünce okulları kendi aralarında kökten farklı bir evren anlayışı taşımazlar ancak klasik anlamıyla batıda ortaya çıkan Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık dinlerinden kökten ayrıdırlar. Bu düşünce okulları öncesinde de Çin'in hem toplayıcı ve avcı şamanik toplumlarında hem de yerleşik tarım toplumları döneminde kainatın doğuşuyla ilgili anlatılan masal ve efsanelerde evrenin; klasik dinlerde olduğu gibi bir yaratıcı tarafından yaratılmasından çok her şeye hamile olan ve hiçbir şeyin henüz bir biçimi olmadığı karanlık bulamaç bir şeyden doğduğu inançları yer bulmaktadır. Bu bulamaç, karanlık hiçbir nesnenin henüz şekil almadığı ama her şeye hamile olunan bu hale masallarda Hundun, düşünce okullarında Dao denmektedir. Dao'dan Gök ve Yer yani somut ve soyut olan her şey doğar, yin ve yang değişim ilkeleriyle her şey biçim alır ve dönüşür. Günümüzde Kuantum Kuramı'nın kozmogoni görüşleri Çin'de ortaya çıkan bu evren anlayışına daha yakın durmaktadır. Gök uzayı, yer ise yıldızlar, gezegenler gibi yoğun her şeyi temsil etmektedir. Dao düşünce okulunda Gök ve Yerin ham doğası yani kendiliğindenlik hali olan Zìrán (自然)'a uyması çabasız çabayı uygulaması en uygun yönetim olarak anlatılırken, Konfüçyüsçü okullara göre ise Gök ve Yer ilişkisi hiyerarşik ele alınır, erdem ve görevlere önem verilir, dolayısıyla devletin yönetimi ve halk ile ilişkisi buna uymalıdır anlayışı hakim olmuştur. Çin imparatorları, özellikle Konfüçyüs okuluna göre Gök gibi olmalıydılar ve bu yüzden "Göğün Vekaleti"ni (Tianming) talep edip Çin efsanevi ve geleneksel pratiklerine katılırlardı. Yaygın inanç sistemi bu şekilde kendini gösterirken sonraki yüz yıllarda Batıda ortaya çıkan dinler Çin'de yayılmak istemiş olsa da halk arasında bu inanç sistemleri çok rağbet görmemiştir. Ancak günümüzde sayıları fazla olmasa da Çin'de Hristiyanlık ve müslümanlık da yaşamaktadır. 1949 Mao Zedong devriminden beri Çin, bir ateist ve Marksist kurum olan Çin Komünist Partisi tarafından yönetilmektedir. Bu dönemde bilimsel bir zemini olmayan hiçbir görüşe izin verilmedi. Dini hareketler ve kurumlar önce hükûmet kontrolü altına alındı, sonra Kültür Devrimi (1966-1976) sırasında baskıya uğradı. Devrimin yumuşama döneminde geleneksel öğretiler ve sonradan gelen dini örgütlere haklar verilmeye başlanmıştır. Hükûmet henüz beş tane öğreti ve dini resmen tanımaktadır: Budizm, Taoizm, İslam, Protestanlık ve Katoliklik. 21. yüzyılın başında kurumsal idarelerde Konfüçyüsçülük ve Çin halk gelenekleri giderek daha fazla tanınma kazanmaktadır.
Etnik din, belirli etnik grupların veya toplulukların yerel dinleridir. Etnik dinler genellikle Hristiyanlık ya da İslam gibi evrensel dinlerden ayrılır. Etnik dinler bağımsız dinlerden ayrı tutulmazlar.

Çin'de İslam, Çin toplumuyla sürekli etkileşimle vardır. Halihazırda Müslümanlar Çin'de büyük bir azınlık grubu oluşturmaktadır. Çin'deki Müslümanların çoğunu Huiler oluşturur, ancak Müslümanların en yoğun olduğu bölge, büyük bir Uygur nüfusuna sahip Sincan Uygur Özerk Bölgesi'dir. Ningksia, Gansu ve Çinghay bölgelerinde daha az yoğunlukta olsa da yine büyük Müslüman nüfusları vardır. Çeşitli kaynakların ileri sürdüğü tahminlerce Çin nüfusunun %1,5-4'ü arası İslam dinine mensuptur. Çin'in resmi olarak tanıdığı 56 halk arasında çoğunlukla Müslümanlardan oluşan 10 tane azınlık grubu var: Hui, Uygur, Kazak, Donşian, Kırgız, Özbek, Salar, Tacik, Bonan ve Tatar.
İsrail'de din, ülkenin merkezi bir özelliğidir ve İsrail kültürünü ve yaşam tarzını şekillendirmede önemli bir rol oynamaktadır. Din İsrail tarihinin merkezinde rol oynamıştır. İsrail, aynı zamanda, vatandaşların çoğunluğunun Yahudi olduğu dünyanın tek ülkesidir. İsrail nüfusunun 2016 yılı itibarıyla %74'ü Yahudi, %18'i Müslüman, %2'si Hristiyan ve %1.5'i Dürzi ve geriye kalan'ı Samiriler ve Bahâîlik gibi küçük inançlardan insanları kapsar.
Türkiye'de dinsizlik, ülkedeki dini inancın eksikliği, ilgisizliği veya reddinin boyutunu ifade eder. Anketlere göre, deistlerin, ateistlerin, agnostiklerin ve diğer bağımsız kişilerin nüfus içindeki payına ilişkin kesin tahminler farklılık gösterse de, Türkiye'de İslam baskın inançtır ve dinsizler azınlık oluşturmaktadır.
Hindistan'da çeşitli dinî inanç ve uygulamalar ile bulunur. Hindistan'da laiklik, bütün dinlerin devlet tarafından eşit bir şekilde muamele görmesi demektir. Hindistan, 1976'da anayasa değişikliği ile laik devlet olmuştur. Hint altkıtası, Hristiyanlık ve İslam haricindeki dünyanın dört büyük dininin doğduğu yerdir, bunlar; Hinduizm, Budizm, Jainizm ve Sihizm. Hindistan tarihi boyunca din, ülkenin kültürünün önemli bir parçası olmuştur. Dinsel çeşitlilik ve dini hoşgörü, hem yasayla hem de gelenekle ülkede kurulmuştur; Hindistan anayasası, din özgürlüğünün temel bir hak olduğunu ilan etmiştir.

Fransa'da din, çeşitlidir. Din ve düşünce özgürlüğü, 1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'yle garanti altına alınmıştır. Cumhuriyet, 1880'lerin Jules Ferry kanunları ve 1905 Fransız Kiliseleri ve Devlet Ayrımı Kanunuyla yürürlüğe konan laiklik ilkesine dayanıyor. Artık Fransız halkının küçük çoğunluğunun dini olan Katoliklik, Fransız Devrimi'nden önce olduğu gibi 19. yüzyılın çeşitli cumhuriyetçi olmayan rejimlerinde de devlet dini değildi.

Pakistan'da devlet dini olan İslam, Pakistan halkının yaklaşık %96'sının inancıdır. Din özgürlüğü, Pakistan Anayasası tarafından garanti altına alınmıştır. Pakistan anayasası, tüm Pakistan vatandaşlarının dinlerden bağımsız olarak eşit haklara sahip olduklarını temel bir hak olarak ifade eder. İslam'dan başka Hinduizm, Hristiyanlık, Sihizm ve diğer dinler vardır. Müslümanların çoğunluğu Sünni, %5-20'si Şii'dir. Neredeyse tüm Pakistanlı Sünni Müslümanlar Hanefilik mezhebine bağlıdır. Pakistanlı Şii Müslümanların azınlığı, Nizarîlik, Mustalilik, Davudî İsmailîlik, Süleymanilik ve diğerlerinden oluşan İsmaililik mezhebine tabi iken çoğunluğun tabi olduğu fıkıh mezhebi İsnâaşeriyye'dir.
Azerbaycan'da din özgürlüğü, anayasasının 18. maddesine göre laik bir ülkedir. Azerbaycan'da laiklik, özellikle Sovyetler Birliği döneminde yaygınlaşmış ve yerleşmiştir.

Kıbrıs Cumhuriyeti'nde din, iki ana dini inanç ve pratikleri ile karakterizedir. Hristiyanlık ada nüfusunun %73'ünü oluşturmaktadır. Kıbrıslı Rumların çoğu ve dolayısıyla Kıbrıs nüfusunun çoğunluğu otosefal Kıbrıs Kilisesi üyeleridir, oysa Kıbrıslı Türklerin çoğu resmi olarak Sünni Müslümanlardır. Kıbrıs'ta Bahai, Katolik, Yahudi, Protestan, Maruni, Ermeni Apostolik ve dini olmayan topluluklar da vardır.

Asya, dünyanın en büyük ve en kalabalık kıtası olmakla birlikte Budizm, Hristiyanlık, Konfüçyüsçülük, Hinduizm, İslam, Caynizm, Yahudilik, Şinto, Sihizm, Taoizm, Zerdüştlük ve Bahâîlik gibi birçok dinin doğum yeridir. Kıta dâhilinde tüm büyük dinî gelenekler uygulanmakta ve yeni biçimler sürekli olarak ortaya çıkmaktadır. Asya, kültür çeşitliliği ile bilinir. İslam ve Hinduizm, her biri yaklaşık 1,2 milyar taraftarla Asya'daki en büyük dinlerdir.