İçeriğe atla

Mahmud Muhammed Taha

Mahmud Muhammed Taha, 1909 Rufaa, Sudan doğumlu Müslüman düşünür ve yazar. Dinden çıkmak iddiasıyla suçlanıp idam edilmiştir.

Hayatı

1909 yılında Sudan'ın Rufaa kasabasında doğdu. 1915'te annesinin ölümünün ardından babası Muhammed Taha ile birlikte komşu kasaba Higaileg'e taşındı. On bir yaşında babasının ölümü ile kendisi ve üç kardeşine halaları baktı.1936'da Gordon Memorial College'de (günümüzde Hartum Üniversitesi'dir) mühendislik eğitimini tamamladı. 1945'te Cumhuriyetçi Parti'yi kurdu. 1946'da tutuklandı ve bir yıl sonra serbest bırakıldı. 1952 yılında yayımladığı Benim Yolum adlı kitabında kendi İslamiyet yorumunu kitlelerle paylaştı. Sudan'ın federal, demokratik, sosyalist bir başkanlık sistemiyle yönetilmesi gerektiğini savunan Mahmud Muhammed Taha görüşlerini hem yazıları hem de konuşmalarıyla Sudan halkı ile paylaşmaya devam etti.

1956 yılında Sudan'ın bağımsızlığını kazanmasından sonra 1958'de General Abboud'un başını çektiği kanlı bir darbe sonrası Taha'nın kurduğu Cumhuriyetçi Parti dahil tüm partiler dağıtıldı. 1968'de dinden çıkma (irtidad) suçlamasıyla hakkında dava açıldı ancak dava düştü. 1973 yılında Gaafar Nimeiry tarafından halka açık konuşmalar yapması yasaklanana kadar her fırsatta fikirlerini yaymayı sürdürdü. 1977'de Suudi Arabistan'daki Vehhabi yönetimini eleştiren bir kitap yazması sebebiyle bir ay tutuklu kaldı. 1983 yılında emniyet teşkilatı başkanının İslamcı radikalleri destekleyip Cumhuriyetçiler ve gayrimüslimlere karşı şiddet yanlısı yaklaşımları benimsemesini eleştiren bir broşür yüzünden Cumhuriyetçi partinin ileri gelenleri ile birlikte tutuklandı. Davanın görüldüğü süreçte Taha'nın İslam anlayışının fitneye yol açtığı ve halkı kışkırtıp, anayasayı ihlal etmeye teşvik ettiği, kamu huzurunu bozduğu şeklinde gerekçelerle birlikte idamına karar verildi. Temyiz mahkemesi ise idamları haklı bulup dinden dönme suçunun sabit olduğuna karar verdiğinden Mahmud Muhammed Taha 18 Ocak 1985'te 76 yaşındayken idam edildi, kitapları yasaklandı ve yakıldı. İdamdan yetmiş altı gün sonra Nimeiry devrildi ve Taha'ya verilen ceza hükümsüz kaldı.

Bazı görüşleri

Muhammed Taha'ya göre insanların doğal kaynaklara eşit olarak ulaşabilme imkânı verecek demokratik ve eşitlikçi bir siyasi yönetim gerekmektedir. Muhammed Taha Sosyalizmin Arapça karşılığı olan İştirakiyya kavramını kullanarak bu paylaşımın mümkün hatta gerekli olduğunu öne sürmekte ancak mutlak olarak demokrasiyi de eşit şekilde savunmaktadır. Çünkü Taha'ya göre özgürlük olmadan bireyin Tanrı'ya yönelik iradesi zedelenmekte ve ben merkezci takıntılarla birey sınırlanmaktadır. Batı kapitalizmine olduğu kadar Sovyet tipi sosyalizme de eleştirel bakan Taha, Sovyetlerdeki sosyalizmin demokrasiden yoksun oluşunu materyalist felsefenin adalet ile çelişkisine bağlamaktadır.

Taha'nın İslamcı radikallerin tepkisini çeken yönü sadece politik görüşlerinden kaynaklanmayıp tam aksine onun İslamın mesajına yönelik yorumu bunda çok etkili olmuştur. İnanmış bir Müslüman entelektüel olarak Muhammed Taha Kur'an ve Sünnette nihai ve evrensel mesaj ile konjonktürel, dönemsel emirleri birbirinden ayırt eder. Ona göre özellikle Mekke döneminde inen ayetler evrensel ve inancın özü ile ilgiliyken Medine döneminde inen ayetlerin o günün toplumsal koşulları çevresinde değerlendirilmesi gerekir.

Ancak Taha'ya göre Müslümanlar Mekke dönemindeki evrensel ve nihai mesajı değerlendirip ilerlemek yerine dini törenselleştirmiş ve dogmatikleştirmişlerdir.

Taha İslamiyetin tam olarak kadınlarla erkekler arasındaki eşitliği hedef gösterdiğini düşünmektedir. Ancak ona göre İslamiyetin indiği çağdaki toplumsal yapı bu eşitliği değerlendirebilecek seviyede olmadığından kadınların durumunda görece bir iyileştirme ile yetinildi. İslamiyetin nihai mesajı doğru algılanmadığı için İslam toplumlarında kadının konumu ilk dönemdeki "göreceli iyilik"ten daha öteye geçmemiş hatta yer yer daha aşağı bir noktaya düşmüştür. Taha'nın kadına bakışı sadece soyut bir özgürlük düşüncesinden ibaret değildir. Türkçeye İslam'ın İkinci Mesajı adıyla çevirilen kitabında Taha kadınların örtünmesinin İslam'ın temel şartlarından biri olmadığını, iffetin örtünmeden değil eğitimden ve iç disiplinden geçtiğini, ancak bu iffetten yoksun olunduğu dönemlerde bir önlem olarak örtünme uygulaması olduğu halde gerçek müminlerin özgürlüğü suistimal etmeyecek bilgili bireyler oluşu sebebiyle örtünme değil açıklığı tercih edeceklerini söylemektedir. Zaten ona göre örtünme değil açıklık İslamiyetin temelidir. Aynı şekilde Taha kadınlarla erkekler arasında mekansal ayırım anlamına gelen haremlik-selamlık uygulamasına da karşı çıkmaktadır.

İyi toplum Taha'ya göre şu üç eşitlik üzerine kuruludur: Bugün sosyalizm olarak bilinen ekonomik eşitlik ya da zenginliğin bölüşümü; politik eşitlik ve demokrasi ya da gündelik hayatı etkileyen politik kararlara ortak katılım.

Sosyalizm ve demokrasinin içerdiği ve toplumsal sınıflar ile renk, inanç, ırk ve cinsiyet ayırımlarının ortadan kalktığı toplumsal eşitlik. İyi toplumlarda insanlar entelektüel ve ahlaki yapılarına göre değerlendirilirler ve bu değerlendirme onların kamusal ve özel hayatlarını da etkiler. Buna göre kişiler daima ve her tür araçla kamusal hayatın ruhuna katkıda bulunurlar. İyi bir toplum aynı zamanda topluma faydalı oldukları sürece farklı yaşam tarzlarına ve tavırlarına hoşgörülü bir kamusal ortam yaratır. Kamusal düşüncede onaylanmayan tavırlar yine yalnızca şiddet içermeyen araçlarla karşılanmalıdır, çünkü şiddet ya karşı şiddeti ya da ikiyüzlülüğü doğurur.

Eserleri

  • The Second Message of Islam. رسالة الإسلام الثانية
  • The Middle East Problem. "Mushkilat Al-sharq Al-Awsat" مشكلة الشرق الأوسط
  • This is my Path. "Qul Hadha Sabieli" قل هذه سبيلي
  • Mohammed's Path. "Tareeq Mohammed" طريق محمد
  • The Message of Prayer. "Risalat Al-salat" رسالة الصلاة
  • The Challenge Facing the Arabs. "Al-Tahaddi Al-ladhi Yuwagihuhu Al-Arab" التحدي الذي يواجهه العرب

Kaynakça

Türkçedeki kitapları

  • Mahmoud Mohamed Taha, İslam'ın İkinci Mesajı, Kalkedon Yayınları, İstanbul, 2008
  • Mahmud Muhammed Taha, İslam'ın İkinci Mesajı, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2011

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Sol Parti (Türkiye)</span> Türkiyede bir siyasi parti

Sol Parti, Türkiye'de faaliyet gösteren sosyalist siyasi parti. Parti tüzüğüne göre resmî kısaltması "SOL Parti" şeklindedir. Özgürlük ve Dayanışma Partisinin (ÖDP) 22 Aralık 2019 tarihinde Ankara'da düzenlenen 8. Olağanüstü Kongresi'nde partinin isminin Sol Parti olarak değiştirilmesine dair alınan tüzük değişikliği kararıyla kurulmuştur. Genel başkanı Önder İşleyen'dir.

<span class="mw-page-title-main">Komünizm</span> Bütün malların ortaklaşa kullanıldığı ve özel mülkiyetin olmadığı toplum sistemini hedefleyen ideoloji

Komünizm ; üretim araçlarının ortak mülkiyeti üzerine kurulu sınıfsız, parasız ve devletsiz bir toplumsal düzen ve bu düzenin kurulmasını amaçlayan toplumsal, siyasi ve ekonomik bir ideoloji ve harekettir. Sadece üretim araçlarının ortak kullanımına dayanan sosyalizm ile tam olarak aynı anlama gelmemesine rağmen hatalı bir biçimde eş anlamlı olarak da kullanılabilmektedir. 20. yüzyılın başından beri dünya siyasetindeki büyük güçlerden biri olarak modern komünizm, genellikle Karl Marx'ın ve Friedrich Engels’in kaleme aldığı Komünist Parti Manifestosu ile birlikte anılır. Buna göre özel mülkiyete dayalı kapitalist toplumun yerine meta üretiminin son bulduğu komünist toplum gerçektir. Komünizmin temelinde yatan sebep, sınıfsız, ortak mülkiyete dayalı bir toplumun kurulması isteğidir. Sınıfsız toplumlarda en genel anlamıyla tüm bireylerin eşit olması fikri karşıt görüşlüler tarafından "ütopya" olarak görülür ve zorla yaşanmaya çalışılırsa kaosa yol açacağı iddia edilir. Paris Komünü, komünist sistem yaşayabilmiş ilk topluluktur. Bunun dışında Mahnovist hareket öncülüğünde Ukrayna ve İspanya iç savaşı sırasında yaklaşık dört yıl süren anarko-komünist hareketle şekillenen toprakların kolektifleştirilmesi esasına dayalı olarak komünist topluluklar da kurulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">II. Mahmud</span> 30. Osmanlı padişahı (1808–1839)

II. Mahmud, 30. Osmanlı padişahı ve 109. İslam halifesidir. Osman Gazi ve Sultan İbrahim'den sonra Osmanlı Hanedanı'nın üçüncü ve son soy atasıdır. Son altı Osmanlı padişahından ikisi onun oğlu dördü ise torunudur.

<span class="mw-page-title-main">Feminizm</span> İdeoloji

Feminizm, kadınların haklarını tanıyarak bu hakların korunması amacıyla eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik çeşitli ideolojiler, toplumsal hareketler ve kitle örgütlerinden oluşan hareket. Sözcüğün köken olarak Latince "femina" ve onun Fransızca türevi olan "féminisme" sözcüğünden geldiği ve Türkçe eş anlamlısının hatunculuk olduğu belirtilmektedir. Kadın hareketi doğrudan kadınları ilgilendiren ve dolaylı olarak kültürü ilgilendiren konularda bilinç uyandırır. Feminizmin temel amaçları; eğitim, iş, çocuk bakımı, yönetim gibi konularda eşit haklara sahip olmaktan, yasal kürtaj hakkından, kadın sağlığı konusunda ilerlemelere, tacizin ve tecavüzün engellenmesinden lezbiyen haklarına kadar uzanır.

İslami feminizm, modern düşün hayatında yer bulmaya başlayan melez ideolojilerin bir örneği. İslami paradigma içinde dile getirilen feminist söylem ve uygulamalar bütününe verilen adlandırma. Modern İnsan Hakları bildirgelerinde tüm insanların eşit olduğu söylenirken, İslam dünyasında, gündelik yaşamda geleneksel inanışlar ve dini inanca dayalı, konjonktür ile uyuşmayan kadın-erkek ayrımı ve erkeklerin üstünlüğü söylemine karşı, kadınların eşitliği ve/veya üstünlüğünü savunan bir düşünce sistemiyle İslam düşüncesini harmanlamaya itmiştir.

<span class="mw-page-title-main">İslamcılık</span> Politik bir akım

İslamcılık, modern devlet ve devletçiklerin anayasal, ekonomik ve yargısal olarak, bu kesimde canlanma ya da otantikliğe dönüş olarak algılanan İslami uygulamalarla yeniden kurulması gerektiğini öne süren siyasi ideolojidir. Bu akımlardaki hakim anlayış Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker'in yerine getirilmesidir. Siyasal İslam'ın Seyyid Kutub ve Mevdudî gibi köktendinci öncüleri "Allah'ın sistemi" olarak gördükleri şeriata dayanmayan güç sahipleri olarak tanımladıkları tağuta isyanı tevhidin ön şartı olarak sundular.

<span class="mw-page-title-main">Tesettür</span> Müslüman kadınların giydiği bir tür giysi

Hicap veya modern kullanımda tesettür, Müslüman kadınların farklı biçimlerde olabilen giyim ve örtünme davranışlarını, başörtüsü ise saçları örten ve genellikle baş ve boynu saran, ancak yüzü görünür hâlde bırakan bir giyim şeklini ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">Faşizm</span> Aşırı sağcı, otoriter, aşırı milliyetçiliği savunan ideoloji

Faşizm, ilk olarak İtalya'da Benito Mussolini tarafından oluşturulan, otoriter devlet üzerine kurulu radikal bir aşırı milliyetçi politik ideolojidir. İlkeleri ve öğretileri, La dottrina del fascismo adı altında Giovanni Gentile tarafından yazılmıştır. Benito Mussolini'nin kurucusu olduğu Ulusal Faşist Parti'nin İtalya'da iktidara gelmesinin ardından, faşizm birçok milliyetçi ideolojiye örnek olmuştur. Hitler'in nasyonal sosyalizmi ve Franco'nun falanjizmi, faşizmden çok etkilenmişlerdir.

<span class="mw-page-title-main">İran İslam Devrimi</span> 1979 yılında İrandaki monarşinin yıkılıp İslam Cumhuriyetinin kurulmasıyla sonuçlanan devrim

İran Devrimi veya İslam Devrimi, 1979 yılında İran'ın Muhammed Rıza Pehlevi liderliğindeki bir monarşiden, Ayetullah Ruhullah Humeyni yönetiminde İslam hukuku ve Şiî mezhebi görüşlerini esas alan İslam Cumhuriyeti kurulmasına dönüşen popüler hareketin adıdır.

<i>Çağrı</i> (film) 1976 yapımı İslamiyetin doğuşunu konu alan film

Çağrı, Suriye asıllı Amerikalı yönetmen Mustafa Akkad'ın yönettiği, İslam'ın doğuşunu konu alan 1976 yapımı epik filmdir. Filmde Muhammed peygamberin yüzü hiç gösterilmemiş, sadece bazı olaylar onun gözüyle aktarılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Nevâl es-Saadavi</span>

Nevâl es-Saadavi, Mısırlı feminist yazar, aktivist ve psikiyatrdır. İslam'da kadının yeri üzerine pek çok kitap yazmıştır. Saadavi tüm dünyada feminist ve aktivist kişiliği ile tanınmaktadır. İslamiyet'te kadın başlığı altında birçok kitap yazan yazar ülkesinde kadın sünnetini engellemek amacıyla eylemlerde bulunmuş, bu eylemlerden ötürü hapse girmiştir.

Toplumsal hareket ya da sosyal hareket; sosyal bilimlerde farklı düzenleme biçimlerini içeren, farklı harekete geçirme ve davranış stratejileriyle toplumsal değişimi hızlandırmak, engellemek veya tersine çevirmek için uğraşan kolektif eylemler bütünüdür. Bu haliyle toplumların ve sorunların şekillenmesinde ortak bir rol oynayıcı olarak görülebilir. Toplumsal hareketler, ortak amaç için bir araya gelen insanları barındırır. Bu insanların eylemlerini inceleyen toplumsal hareket analizleri, siyaset bilimciler, sosyologlar, psikologlar, tarihçiler tarafından yapılabilmektedir. Charles Tilly, Sidney Tarrow, Donatella della Porta, Alain Touraine, Alberto Melucci gibi isimler bu alanda çalışan önemli akademisyenlerdir. Bu çerçevede oluşan sosyal hareket teorisi, yeni örnek olayların getirdiği karşı-çıkışlar ve taleplerle gelişmeye devam etmektedir.

Sosyal bilimlerde, siyasi ideoloji, belirli bir toplumsal hareketin, kurumun, sınıfın veya büyük bir grubun etik ideallerini, prensiplerini, doktrinlerini, mitlerini veya sembollerini açıklayan ve toplumun nasıl çalışması gerektiğini ve belirli bir toplumsal düzen için bazı siyasi ve kültürel bir plan sunan bir dizi fikirler bütünüdür. Siyasi ideoloji, gücün nasıl dağıtılması gerektiği ve hangi amaçlar için kullanılması gerektiği konularıyla ilgilenir. Bazı siyasi partiler belirli bir ideolojiyi sıkı bir şekilde takip ederken diğerleri genel olarak ilgili ideolojiler grubundan ilham alabilir, ancak belirli bir ideolojiyi açıkça benimsemezler. Bir ideolojinin popülaritesi, bazen çıkarları doğrultusunda hareket eden ahlaki girişimcilerin etkisiyle de ilgilidir. Siyasi ideolojilerin iki boyutu vardır: (1) hedefler: toplumun nasıl organize edilmesi gerektiği; ve (2) yöntemler: bu hedefe ulaşmanın en uygun yolu.

Osmanlı Devleti'nde İslamcılık, İslam dinini bireyin yaşamı dışında bir bütün olarak sosyal, idari, politik ve hukuki bakımdan hayata hakim kılmayı amaçlayan İslamcılık ideolojisinin Osmanlı Devleti'ndeki durumunu inceler. Osmanlı'nın bazı dönemlerinde kimi devlet adamlarının politik nedenlerle faydalandıkları bir ideoloji olan İslamcılık, Atatürk Türkiyesi'nde dinin devlet işlerinden ayrılması görüşünü temel alan laik uygulamaları vasıtasıyla oldukça zayıflar.

<span class="mw-page-title-main">İslami sosyalizm</span> Siyasi ideoloji

İslami sosyalizm, İslam ilkelerinin sosyalizm ilkeleri ile uyumlu olduğunu öngören bir görüştür. Terim olarak ilk defa, Müslüman liderler tarafından sosyalizmin dine uyarlanmış hâli olarak kullanıldı.

İslami köktendincilik veya radikal İslamcılık, İslam dininin temellerine dönmek anlamına gelen, dinin temel elemanlarını sosyal hayata egemen kılmak amacındaki hareketlere verilen ad. Başlangıçta modern mevcut ideolojilere karşı alternatif bir sistem oluşturma amacı taşırken, akımların liderleri tarafından dinsel anlayışın gerektirdiğine inanılan sosyal hayatı şiddet uygulayarak diğerlerine kabul ettirmek biçimine dönüşmüştür. Günümüz toplumlarında olumsuz bir imaj yaratmış ve tutuculuk, kültürel gerilik, bağnazlık, hoşgörüsüzlük, temel insan haklarını yok saymak ve dışlayıcılıkla özdeşleştirilmiştir.

İran'da kadın hakları, devleti yöneten rejimin şekline göre değişmiştir. Her rejimin yükselişiyle birlikte, kadın haklarına yönelik bir dizi zorunluluk ortaya çıktı ve oy haklarından kıyafet kurallarına kadar geniş bir yelpazedeki sorunları etkiledi.

<span class="mw-page-title-main">Afganistan'da kadın</span> Afganistanda kadın haklarına genel bakış

Afganistan'da kadın hakları tarih boyunca çeşitlilik göstermiştir. 1964'teki Afganistan anayasasıyla kadınlar resmen eşitlik kazandı. Ancak bu haklar, 1990'larda ortaya çıkan iç savaş sırasında Taliban gibi farklı geçici yöneticiler tarafından kadınların elinden alındı. Özellikle Taliban yönetimi sırasında kadınlar, özellikle sivil özgürlükler açısından çok az özgürlüğe sahip olmuş ya da bu haklardan tamamen mahrum kalmıştır. 2001 sonlarında Taliban rejiminin kaldırılmasıyla Afganistan İslam Cumhuriyeti'nde kadın hakları kademeli olarak iyileştirildi ve büyük ölçüde 1964'teki anayasaya dayanan 2004 anayasasında kadınlar bir kez daha hukuken erkeklerle eşit oldu. Bununla birlikte özellikle de kırsal kesimde yaşayan ve uluslararası endişe yaratmaya devam eden kadınlara yönelik gerici bir bakış açısından ötürü hakları hâlâ belli değildir. Taliban 2021'de Afganistan'ın çoğunu kontrol altına aldığında ise ülkedeki kadınların geleceğiyle ilgili endişeler arttı.

İslam'da cinsiyet rolleri kutsal yazılara, kültürel geleneklere ve içtihatlara dayanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Hujum</span>

Hujum, kelime kökeni itibarıyla Arapçadan Türkçe'ye geçen hücum / saldırma anlamına gelir. Kültür Devrimi kapsamında 1920'lerde ve 1930'larda Sovyet Orta Asyası'nda yürütülen ve kadınların statüsünü değiştirmeyi amaçlayan bir kampanyadır.