İçeriğe atla

Mahlas

Mahlas, müstear isim, tapşırma veya kalem adı

Mahlas, müstear isim, tapşırma veya kalem adı; bazı şair ve yazarların gerçek isimleri yerine kullandıkları takma adlardır. Mahlas daha çok şairler, müstear yazarlar ve tapşırma da âşıklar için kullanılır.[1] Rumuz kavramının edebi literatürdeki karşılığı olarak da ifade edilebilir.

Şair ve yazarlar bazen cinsiyetlerini veya kendilerine dair diğer bilgileri saklamak istediklerinden, bazen de yazılarına karşılık (atışma) istemediklerinden kalem adı kullanırlar. Yazarın adı bazen sadece yayımcı tarafından bilinebilir fakat herkes tarafından bilinen kalem adları da mevcuttur. Geçmişte bazı sanat dallarında gerçek isim kullanmak ve dolayısıyla övgü almak olumlu karşılanmadığı için yazarlar kalem adı kullanmak zorunda kalmışlardır.

Bazı kalem adlarının ünü yazar veya şairin ününü aşar, gerçek kimliği bilinse dahi kişi mahlası ile anılmaya devam edilir. Örneğin Alis Harikalar Diyarında kitabının yazarı Charles Lutwidge Dodgson'ın adı pek çok kimseye yabancı gelirken Lewis Carroll kalem adı oldukça tanıdıktır. Benzer şekilde Gevheri ve Dadaloğlu'nun gerçek adları neredeyse unutulmuştur.

Halk edebiyatında mahlas alma yolları

a) Mahlasını kendi seçme:

  • Adını, soyadını mahlas olarak kullanır.
  • Yaşayışına ve sanatına uygun olarak kendi seçtiği herhangi bir ismi mahlas olarak kullanır.

b) Usta bir âşıktan, imam, pir ya da mürşitten alma.

  • Usta âşık çırağı sınava tabi tutar, durumuna göre bir mahlası uygun görür.
  • Şeyh ve pirin manevi tesiriyle mahlas alma.

c) Rüyasında görme.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Türk Edebiyatında Müstear-Mahlas-Tapşırmalar 20 Şubat 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Etem Çalık sf 2. 1999. Aktif Yayınevi

İlgili Araştırma Makaleleri

Şiir, sözcüklerin düz anlamlarına ek olmak üzere ya da bunların yerine başka anlamlar oluşturmak için dilin ses estetiği veya ses sembolizmi ve ölçü gibi estetik ve ritmik özelliklerini kullanan bir edebiyat türüdür. Müellif İsmail Durmuş İslam ansiklopedisinde “mübalağa sanatı”nın şiirin temel karakteristiği olduğu üzerinde durmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Pîr Sultan Abdal</span> Türk halk şairi, ozan

Pîr Sultan Abdal, 16. yüzyılda Anadolu'da yaşadığı varsayılan Alevi-Bektaşi Türk/Türkmen âşık, sözlü Türkçe ve âşık halk edebiyatının, Alevi inancının en önemli temsilcilerinden Yedi Ulu Ozan'dan biri, zakir ve dede.

Türklerin Anadolu'ya geldikten sonra edebiyatları iki gruba ayrılmıştır. Arapça ve Farsçayı çok iyi bilen aydınların oluşturduğu "Yüksek Zümre Edebiyatı" ve İslam öncesinden gelen sözlü bir "Halk Edebiyatı". Anadolu'ya göç eden Türkler arasında aynı ayrım devam etti. Medrese eğitimi gören aydın kesim Arap ve Fars edebiyatlarının tesirini devam ettirirken, halk yine saz şairleri aracılığıyla halk edebiyatını devam ettirdi. Dolayısı ile Anadolu Türk Edebiyatı iki grupta incelenmektedir. Bu gruplardan biri halk edebiyatıdır.

Rumuz veya takma ad; bir kimsenin bilinçli olarak gerçek ismi yerine kullandığı isim. Anlamlı veya tamamen uydurma olabilir. Gerçek ismini herhangi bir nedenle açıklamak istemeyen kişilerin internet dünyası veya gerçek dünyada kullandıkları sahte isimlerdir. Örneğin Güzin Abla ve Haydar Dümen gibi uzman ve köşe yazarlarına mektup gönderen okuyucular, gerçek kimliklerini gizlemek için rumuz kullanırlar.

<span class="mw-page-title-main">Hilmi Yavuz</span> Türk yazar, şair ve akademisyen

Hilmi Yavuz Türk yazar, şair ve akademisyen.

<span class="mw-page-title-main">Seyrânî</span> Taşlamalarıyla ünlü ozan

Âşık Seyrani, Türk halk ozanı.

Şarap anlamına gelen Bâde özellikle tasavvuf edebiyatında "Aşk" manasında kullanılır.

Âşık halk edebiyatı, halk diliyle ve hece vezniyle meydana getirilen, saz eşliğinde söylenen şiirlerden oluşan geleneksel Türk edebiyatı dalıdır. âşıkların oluşturduğu eserlerin bütününe verilen isimdir.Halk edebiyatı içerisinde yer alır. Anonim ürünlerin dışında kalan şiirlerin oluşturduğu edebi ürünler toplamıdır. Kimi âşıkların başından geçen ve yaygınlaşıp ünlenen hikâyeler de âşık edebiyatı içinde incelenir.

Âşık Dertli, Türk halk ozanı. Bolu Çağa'nın Şahnalar köyünde doğdu. Asıl adı İbrahim ve mahlası Lütfi'dir. Geçimini aşık kahvelerinde saz çalıp şiir söyleyerek sağlamıştır. İstanbul, Konya ve Mısır'da bulunmuştur. Divan, halk ve tekke edebiyatlarındaki geniş kültürü sayesinde daha sağlığında yaygın bir şöhret kazanmış, divanı taş baskısıyla birçok defa basılmıştır. Fuzûlî, Âşık Ömer, Gevheri gibi şairlerin etkilerini taşıyan Dertli, çağının öbür saz şairleri gibi aruzla gazeller, divanlar, kalenderiler yazmıştır.

Tasavvuf, kelime anlamıyla "sufi olmak, sufiye yolunu izlemek" demektir. Tasavvuf ehline mutasavvıf ya da sufi denir. Tasavvuf edebiyatı ise tasavvufla uğraşan kişilerin ortaya koyduğu ürünleri kapsayan edebiyat türüdür. Halk edebiyatının "tasavvufi halk edebiyatı" türü 12. yüzyılda Ahmed Yesevi ile başladı. Konusu Allah'a ulaşmanın yolları, ahlak ve nefsin terbiyesidir. Anadolu’nun bu alandaki ilk ve en ünlü şairi Yunus Emre’dir.

Hüsn-i tahallûs, bir Divan edebiyatı terimi.

<span class="mw-page-title-main">Âşık Paşa</span> Osmanlı dönemi Türk şairi

Âşık Paşa, Türk şâir ve mutasavvıf.

<span class="mw-page-title-main">Davut Sulari</span>

Davut Sularî, gerçek adıyla Davut Ağbaba,, Türk halk müziği sanatçısı ve âşık.

<span class="mw-page-title-main">Türk edebiyatı</span> Türkçe yazılmış edebî eserler

Türk edebiyatı, Türk yazını veya Türk literatürü; Türkçe olarak üretilmiş sözlü ve yazılı metinlerdir.

Karacaoğlan, şiirlerine 17. yüzyılda yazılmış mecmualardan beri rastlanan ünlü saz şairidir.

Âşık, Anadolu, Güney Kafkasya ve İran'da sürdürülen, genellikle bağlama veya başka bir telli müzik aleti eşliğinde söylenen sözlü halk müziği geleneğini icra eden kişidir. Aşıklık geleneği, Türk kökenli ve Türkler arasında yaygın olan Anadolu, Ortadoğu ve Orta Asya'ya özgü bir halk şairliği türüdür. Türkçe "Ozan" kavramı ile de ifade edilir.

Büyülü gerçekçilik, olağan ya da gerçekçi bir çizgide ilerleyen sanat akımlarında bulunmaması gereken sihirli ve mantık dışı ögeleri içeren sanat akımı.

<span class="mw-page-title-main">Âşık Çelebi</span> XVI.yyde Osmanlı sahasında yaşamış divan şairi

Âşık Çelebi, 16. yüzyıl şair, mütercim, yazar.

Müstear, çağdaş Türk edebiyatında yazar ve şairlerin gerçek ismi yerine kullandıkları isimdir. Mahlastan farklı olarak kişinin gerçek kimliğini gizleme amacı taşır. Bu nedenle müstear isimlerin gerçek sahibi çoğu zaman bilinmemekte veya kişinin ölümünden sonra ortaya çıkmaktadır.