
Opera, genellikle konusunu tarihten, mitolojiden, efsanelerden veya güncel olaylardan alan, sözlerinin tümü veya birçoğu müzikle bestelenmiş, içinde güzel sanatların tümünü barındırabilen, teatral formda bir sahne eseridir.

Barok müzik, Batı Avrupa kökenli yaklaşık 1600 ile 1750 yılları arasında Batı klasik müziği'nin bir dönemi veya tarzıdır. Bu dönemi Rönesans müzik dönemi izledi, ardından Klasik dönem takip etti ve galant stili Barok ve Klasik dönemler arasındaki geçişi sağladı. Barok dönemi üç ana aşamaya ayrılmıştır: erken, orta ve geç. Zamanla örtüşecek şekilde bu üç dönem, geleneksel olarak 1580'den 1650'ye, 1630'dan 1700'e ve 1680'den 1750'ye dek olan süreçleri kapsar. Barok müzik, "klasik müzik" kanonu'nun önemli bir bölümünü oluşturur ve şu anda yaygın olarak çalışılmakta, çalınmakta ve dinlenmektedir.

Barok, Avrupa'da yaygınlaşan sanatta bir anlatım biçimidir. Barok kelimesi, Portekizce düzensiz inci anlamına gelen barroco sözcüğünden türemiştir. Barok sözcüğü, birbirinden ayrı iki şeyi tanımlar; sanat tarihinde, Rönesans ile klasikçilik arasında kalan bir dönemi ve bütün çağlarda verilmiş bazı eserlerin tarzını, başlangıcı ve bitişi için kesin bir tarih verilememekle birlikte 14. ve 18. yüzyıllar arasında oluşup şeklini almış bir dönemdir. Mimarlık, müzik, resim ve heykelin etkileyici temalar altında birleştirilmesi amacını güder. Abartılı hareket duygusu ve net gözüken detayları ile dönemin müzik ve edebiyatında da kendini gösterir. Yoğun bir etki bırakan bu anlatım biçimi, kendi alanında fazla eser verildiğinden dolayı bir dönem adı olarak anılmaya başlanmıştır. 1699'da İtalya'da kilise etkisinde doğmuş ve tüm Avrupa'ya yayılmıştır.
İngilizce edebiyat, İngilizce olarak icra edilen edebiyat türüdür. Bu alanda eser veren sanatçıların ille de İngiliz olması gerekmez. Polonyalı Joseph Conrad, İskoç Robert Burns, İrlandalı James Joyce, Galli Dylan Thomas, Amerikalı Edgar Allan Poe, Hint Salman Rushdie, Karayipli V.S Naipaul İngilizce olarak birçok edebi eser vermişlerdir. Diğer bir deyişle, İngilizce Edebiyat dünyada konuşulan İngilizcenin çeşitli varyasyonları ve lehçeleri gibidir. Akademik alanda, İngilizce Edebiyat, İngilizce üzerinde çalışan bazı bölümlere, ikincil ve üçüncül eğitim sistemlerine ad olabilmektedir. İngiliz Edebiyatı'ndaki çok sayıda yazar çeşitliliğine rağmen, William Shakespeare'in eserleri, İngilizce konuşan dünya genelinde en önemli noktada yer almaktadır.
Müzik, geçmiş ve şimdiki bilinen her kültür ve dinde zaman ve mekânlar arasında büyük çeşitlilik gösterir. En izole edilmiş kabile grupları da dâhil olmak üzere dünyadaki tüm insanlar bir müzik türüne sahip olduklarından, müziğin, insanların dünyaya yayılmasından önce atalardan oluşan topluluklarda mevcut olduğu sonucuna varılabilir. Sonuç olarak, ilk müzik Afrika'da icat edilmiş ve daha sonra çeşitli çalgılar yapmak için çeşitli materyaller kullanarak insan hayatının temel bir bileşeni hâline gelmiş olabilir.

Klasik Türk müziği, klasik Türk mûsıkîsi, Osmanlı'daki adıyla mûsıkî veya günümüzde kullanılan adıyla Türk sanat müziği; Türk kültürüne has makamlı bir müzik türü. Klasik batı müziği ve Hint müziği ile beraber dünya üzerinde süreklilik ve gelenek oluşturma bakımından mevcut birkaç klasik müzikten birisi olarak kabul edilir.

Rock, 1950'lerde ABD'de "rock and roll" olarak doğan, 1960'larda ve sonrasında farklı tarzlara ayrılarak özellikle İngiltere ve ABD'de gelişen bir müzik türüdür. Kökleri 1940'ların ve 1950'lerin rock and roll'una dayanır. Rock and roll ise blues, rhythm and blues ve country müzikten yoğun biçimde esinlenmiştir. Rock müzik; electric blues ve folk, caz, klasik müzik gibi diğer müzik kaynaklarından da esinlenir.

17. yüzyıl felsefesi, Rönesans'ın etkisiyle ortaya çıkan gelişmelere dayanarak, Yeni Çağ düşüncesinin temellerini atmak üzere ortaya çıkan felsefe eğilimidir. Rönesansın ortaya koyduğu düşünsel gelişmeleri ve belirsiz kavram içeriklerini kullanan 17. yüzyıl düşünürleri, felsefi formüllerini tam bir sağlamlık ve kesinlik içinde ortaya koyma arayışı içinde olmuşlar ve ortaya koydukları çalışmalarla sistematik felsefeyi yeni bir derinlikle temellendirmişlerdir. Aydınlanma çağı düşüncesinin ilkeleri ve temel kavramları büyük ölçüde 17. yüzyıl felsefesinde hazırlanmıştır.
Oratoryo, 16. yüzyılın ikinci yarısında Roma'da ortaya çıkan, hem kiliseyle hem de tiyatroyla ilgili müzik türü. Lirik, epik ve dramatik türleri olan oratoryonun motet'le çile ile (paston), kantat ve kimi zaman da operayla yakınlığı vardır.

Igor Fyodorovich Stravinsky, Rus kökenli ABD ve Fransa vatandaşı besteci, piyanist ve orkestra şefi. 20. yüzyıl müziğinin en etkili ve önemli bestecilerinden biri olarak kabul edilir.

Orta Avrupa'nın Almanca konuşulan ülkelerinde yaşayan besteciler Orta Çağ'dan 20. yüzyılın ortalarına dek, Batı Sanatı Müzik Uygarlığının omurgası sayılan zengin ve çeşitli bir müzik üretmişlerdir. Açıkçası, diğer besteciler de önemli ve kendine özgü besteler yapmışlar ve Alman üslubunu etkilemişlerdir. Örneğin İtalya sadece opera alanında değil, enstrümantal sonatlar, konçertolar ve vokal şarkılar alanında da hatırı sayılır bir merkez olmuştur. Fransızlar, bu İtalyan biçimlerinin bazılarını kullanmışlar, bunlara saraya özgü bir şıklık vererek yerel motiflerle süslemişler ve Fransa'ya özgü temaları hemen göze çarpacak biçimde kullanmışlardır. İtalyan ve Hollandalı bestecilerle birlikte Fransız müzisyenler polifonik üslupta, bütündeki melodik parçaların kendiliğinden öne çıkmasının temellerini atmışlardır.
Klasik Batı Müziği, kökeni Antik Yunan müzik kültürüne dayandırılan, daha sonra Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşüyle başlayan Orta Çağ ve Gotik dönemde çok sesliliğin gelişimiyle beraber daha da biçimlenmiş, kilise ve saray baskısı altında Rönesans'ın erken yüzyılında vokal polifoni çerçevesi içinde gelişmiş, Yüksek Rönesans ile beraber çalgı müziğinin de yükselişiyle içeriği bugünün klasik müzik olarak adlandırılan biçimleri ve teknikleriyle gelişimini sürdürmüş bir kurumsal müziğin, kilise baskısına direnen halk müziğinin dans ve şarkı biçimleriyle karşılıklı etkileşimi sonucu gelişimini sürdürmüş olan, uluslararası olarak kabul görmüş müzik türüdür. En önemli özelliği, çok sesli ya da çok ezgili (polifonik) ve çok ritmli (poliritmik) olmasıdır.
Black metal 1980'lerde ayrı bir tür olarak gelişmeye başlamış heavy metal'in ekstrem alttürü. Black metal'e öncülük eden gruplar türe ismini veren Black Metal adlı albümü çıkaran Venom'un yanı sıra Bathory, Mayhem, Celtic Frost ve Hellhammer'dır. Black metal'in günümüzdeki müzikal özelliklerini ve duruşunu belirleyen gruplar ise Beherit, Mayhem, Emperor, Darkthrone, Burzum, Satyricon ve Immortal gibi türün ilk örneği olan black metal gruplarıdır.

Azerbaycan müziği, Kafkas, Orta Asya ve İran ağırlıklı etkileri görülür. Tar, kemençe, ut, bağlama, balaban, zurna, kaval, nağara, garmon, tütek, tef ve davul kullanılan başlıca müzik aletleridir.
Sonat müzikte, tam olarak ve kantatın anlamına gelmektedir. Müzikal literatürde ise söylenen değil çalınan bir parçayı ifade eder. Müzik tarihi boyunca evrilmesi sonucu belirsizleşen terim, klasik çağ öncesi çeşitli biçimleri belirtir. Bir ya da iki çalgı için bestelenen, allegro, adagio, andante gibi türlü karakterlerde üç ya da dört bölümden oluşan, müzik eseridir. Sonatlar genellikle dört muvmanlı olan piyano, keman, viyolonsel gibi solo çalıgılarla, piyano eşliğinde yaylı ya da üflemeli çalgılardan birine yazılan kompozisyonlardır.
Giovanni de Macque, Geç rönesans, Erken barok döneminin Fransız-Flaman bestecisi.

Cipriano de Rore İtalya'da aktif olarak görev yapmış rönesans döneminin Franko-Flaman bestecisi.

Giovanni Pierluigi da Palestrina İtalyan Rönesans dönemi kutsal müzik bestecisi ve müzikal kompozisyon konusunda Roma Ekolü'nün 16. yüzyıldaki önde gelen temsilcilerinden biridir. Kilise müziğinde ve seküler müzikte, özellikle kontrpuanın gelişiminde önemli rol oynamış, etkisi uzun süre sürmüştür. Eserleri Rönesans polifonik müziğinin zirvesi olarak değerlendirilmiştir.

Osmanlı'da sahne sanatları, Osmanlı Devleti bünyesindeki tiyatro, sinema, müzik, dans, opera, gölge oyunu gibi sahnede icra edilen sanat türlerinin genel adıdır. 18. yüzyıla kadar kukla, meddahlık, Karagöz ve Hacivat ve ortaoyunu gibi geleneksel Türk tiyatrosu olarak adlandırılan sahne sanatları egemendir. 18. yüzyılda başlayan batılılaşma çabaları ile çağdaş anlamdaki tiyatro, opera ve daha sonra sinema sergilenmeye başlanmıştır.

İngiliz Rönesansı, İngiltere'de 15. yüzyılın sonlarından 17. yüzyılın başına kadar uzanan kültürel ve sanatsal bir harekettir. 14. yüzyılın sonlarında İtalya'da genellikle başlangıç olarak kabul edilen pan-Avrupa Rönesansı ile ilişkilidir. Kuzey Avrupa'nın geri kalanının çoğunda olduğu gibi, İngiltere bu gelişmelerin çok azını bir asırdan fazla bir süre öncesine kadar gördü. İngiliz Rönesansının başlangıcı olarak, Tudor Hanedanı'nın Güller Savaşı'nı bitirdiğin tarih olan 1485 kabul edilir. Bununla birlikte, Rönesans tarzı ve fikirleri İngiltere'ye nüfuz etmekte yavaştı ve 16. yüzyılın ikinci yarısında Elizabeth dönemi genellikle İngiliz Rönesansının yükseldiği zaman dilimi olarak kabul edilir. İngiliz Rönesansı, çeşitli şekillerde İtalyan Rönesansından farklıydı; İngiliz Rönesansının baskın sanat biçimleri edebiyat ve müzikti. İngiliz Rönesansındaki görsel sanatlar, İtalyan Rönesansına göre çok daha az önemliydi. İngiliz Rönesansı, 1550'lerde İtalyanlardan çok daha geç başladı.