İçeriğe atla

Madame Bovary

Madame Bovary
YazarGustave Flaubert
ÜlkeFransa
DilFransızca
Türroman
Yayım1857
ISBN9780140445268
"Madame Bovary"nin Ferroud Yayınevi tarafından 1905'te Paris'te basılmış bir nüshasında yer alan ve Fransız ressam Alfred de Richemont tarafından yapılmış illüstrasyon.
Madame Bovary

Madam Bovary (/ˈbvəri/[1]), Fransız yazar Gustave Flaubert'in "Madam Bovary: Taşra Hayatı" orijinal ismiyle 1856'da yayınlanan ilk romanıdır. Yaşadığı sıkıcı ve sıradan taşra hayatından kurtulabilmek için sınırlarını umutsuzca zorlayan Madam Bovary'nin hikâyesini anlatır.

Roman, 1 Ekim 1856 ve 15 Aralık 1856 arasında La Revue de Paris'te ilk kez tefrikalar halinde yayınlandığında, kamu savcıları tarafından müstehcenlik nedeniyle hakkında soruşturma başlatılmıştır. Ocak 1857'de ortaya çıkan dava yoğun ilgi çekmiş, Flaubert'in 7 Şubat 1857'deki beraatinden sonra, Madame Bovary, Nisan 1857'de iki ciltte yayınlandığında en çok satan kitap olmuştur. Romantizmin idealist yaklaşımına bir tepki olarak ortaya çıkan roman, realizm akımının ilk ve en önemli örneklerindendir. Bu kitaptan sonra bovarizm akımı oluşmuş ve psikolojide tatminsizlik, memnuniyetsizlik anlamına gelen bir rahatsızlık olarak yer almıştır.

Time dergisi tarafından 2007 yılında açıklanan dünyanın en ünlü yazarlarına göre "Tüm Zamanların En İyi On Kitabı" listesinde, Lev Tolstoy'un Anna Karenina adlı yapıtının ardından ikinci seçilmiştir.[2]

Özet

Eugène Decisy [fr] tarafından oyulmuş Charles Léandre 'ye ait bir Madame Bovary çizimi . (Sayfa 322'deki metinsiz ilüstrasyon: Emma baloda erkek olduğunu hayal ediyor)

Madame Bovary, kuzey Fransa'da, Normandiya'daki Rouen kasabası yakınlarında geçer. Roman, tuhaf giyimli, utangaç bir genç olan Charles Bovary'nin yeni okulundaki ilk gününde sınıfa girmesiyle ve arkadaşları tarafından alaya alınmasıyla başlar. Öğrenim hayatında gösterdiği bütün çabaya rağmen Charles ancak ikinci sınıf bir tıbbi derece elde edebilir ve Halk Sağlığı Hizmetinde Sağlık Memuru olarak çalışmaya başlar. Annesinin onun için seçtiği sevimsiz ama sözde zengin bir dul olan Héloïse Dubuc ile evlenir. Kariyerinin başlangıç noktası olarak Tôtes köyüne yerleşir.

Bir gün Charles, sahibinin kırık bacağını iyileştirmek için yerel bir çiftliğe davet edilir ve orada evin kızı Emma Rouault ile tanışır. Emma, manastırda "iyi eğitim" almış, şiirsel giyimli güzel bir genç kadındır. Popüler romanlarda okuduğu lüks ve romantizm dolu hayatlara özlem duymaktadır. Charles görür görmez ondan hoşlanır ve hastasını gerektiğinden çok daha sık bir şekilde ziyaret etmeye başlar. Bir süre sonra Héloïse'in kıskançlığı yüzünden bu ziyaretler son bulur.

Romanda Héloïse beklenmedik bir şekilde ölür. Charles makul bir süre bekledikten sonra tekrar Emma'yla ilgilenmeye başlar. Babasının da onay vermesiyle, Emma ve Charles evlenir.

Buradan sonra roman Emma'ya odaklanır. Charles iyi niyetlidir ama beceriksizdir. Marquis d'Andervilliers tarafından davet edildikleri zarif bir balodan sonra, Emma evlilik hayatını donuk bulmaya başlar ve neşesini kaybeder. Charles, karısının bir manzara değişikliğine ihtiyacı olduğuna karar verir ve işini daha büyük pazar kasabası olan Yonville'ye (geleneksel olarak Ry kasabası olarak geçer) taşır. Orada Emma'nın kızı Berthe doğar, ancak annelik Emma'yı hayal kırıklığına uğratır. Yonville'de tanıştığı, edebiyat ve müzik konusunda kendisiyle aynı zevkleri paylaşan Léon Dupuis adında genç bir hukuk öğrencisine delicesine aşık olur ve yaşama sevinci tekrar geri gelir. Fakat kendine yakıştırdığı erdemli eş ve özverili anne imajında teselli arayarak Léon'a olan tutkusunu ve Charles'a olan tiksintisini içine atmak zorunda kalır. Léon, Emma'nın aşkından umudunu kesince eğitimi için Paris'e gider.

Bir gün, zengin ve hovarda bir toprak sahibi olan Rodolphe Boulanger, hizmetçilerinden birini tedavi için Charles'a getirir. Orada Emma ile karşılaşır ve onun kolay bir av olacağını hisseder. Emma'nın sağlığına iyi geleceğini bahane ederek onu at binmeye davet eder. Saf hislerle sadece karısının sağlığını düşünen Charles, bu planı kolayca benimser. Bu gezide Emma ve Rodolphe ilişkisi başlar. Romantik fantezilerle kontrolü kaybeden Emma, tehlikeli aşk mektupları ve gizli buluşmalarla kendinden ödün vermeye başlar. Dört yılın sonunda Emma, birlikte kaçmaları konusunda ısrar etmeye başlar. Rodolphe, bu plan için o kadar hevesli değildir ve kaçmayı planladıkları günün arefesinde, Emma'ya yolladığı bir kayısı sepetinin altına gizlediği bir özür mektubuyla ilişkiyi sonlandırır. Yaşadığı büyük şok üzerine Emma depresyona girer ve kısa bir süreliğine kurtuluşu dinde arar.

Emma neredeyse tamamen iyileştiğinde, Charles onu, Rouen yakınlarındaki bir operaya götürür. Opera, Emma'nın içindeki tutkuları yeniden uyandırır ve tam o sırada tesadüfen aynı operayı izlemeye gelmiş eski sevdalısı Léon ile karşılaşır. Léon mezun olmuş ve Rouen'de çalışmaya başlamıştır. Aralarında aşk ilişkisi başlar. Charles'ı piyano dersleri aldığına inandıran Emma, her hafta Léon ile aşk yuvası olarak gördükleri otel odasını ziyaret etmeye başlar. İlişkilerinin başında ikisi de çok mutludur ama Léon zamanla Emma'nın duygusal aşırılıklarından sıkılmaya başlayınca Emma'nın Léon hakkındaki hisleri de bulanıklaşır. Bu arada Emma düzenbaz bir tüccar olan Lheureux'ın ağına düşmüştür. Kontrolden çıkan lüks harcamaları yüzünden oluşan borcuna karşılık Charles'ın mülkü üzerine bir vekâletnameyi tüccara vermek zorunda kalır.

Lheureux, Bovary'nin borcunu tahsil etmek için eve ihtarname gönderince Emma, Léon ve Rodolphe dahil pek çok kişiden borç ister ama geri çevrilir. Umutsuzluk içinde arsenik içerek intihar etmeye karar verir ve acılar içerisinde ölür. Acılı eş Charles, derin bir kedere gömülür, Emma'nın hatıralarını canlı tutmak için yatak odalarını bir mabede çevirir ve hiçbir eşyanın atılmasına izin vermez. Yaşamının son aylarında, çalışmayı bırakır ve mallarını satarak ayakta kalmaya çalışır. Evini, Lheureux'a olan borçları yüzünden kaybeder. Tesadüfen Rodolphe ve Léon'un aşk mektuplarını bulur ve temelli çöker. Charles ölünce küçük kızı Berthe'yi büyükannesi yanına alır ama o da kısa süre sonra ölür. Berthe daha sonra onu pamuk fabrikasında çalışmaya gönderecek kadar fakir bir teyzesinin yanına gitmek zorunda kalır. Kitap, Charles'ı tıp alanında kendine rakip gören yerel eczacı Homais'in, Yonville halkının nezdinde itibar kazandığını ve tıbbi başarıları için ödüllendirildiğini söyleyen bir iki kapanış cümlesiyle biter.

Karakterler

Emma Bovary, romana ismini veren karakterdir (Charles'ın annesi ve eski eşi de romanda Madam Bovary olarak geçerken kızı Matmazel Bovary olarak geçer). Dünyaya romantik bir gözle bakan Emma'nın güzellik, zenginlik ve yüksek sosyete hakkında tutkuları vardır. Kurgu, bu romantik tutkular ve taşra hayatının sıradanlığı arasında bocalayan Emma'nın üzerinden şekillenir, haleti ruhiyesinin onu iki gayrimeşru ilişkiye, borç batağına ve sonunda intihara sürüklemesiyle sonuçlanır. Emma hayallerde yaşayan bir karakterdir, onun iç gözlemi ve ruhsal çatışmalarının çözümlenmesi Flaubert'in yazarlıkta geldiği noktayı göstermektedir.

Charles Bovary, Emma'nın kocası, çok basit ve sıradan bir adamdır. Bir kasaba doktorudur ama diğer her şeyde olduğu gibi mesleğinde de vasattır. Aslında tam anlamıyla bir doktor da değildir, aldığı tıp eğitimi "sağlık memuru" niteliğindedir. Bununla birlikte hastalarını düzenli kontrol eden, işini severek yapan bir adamdır. Güler yüzlü ve samimi biridir, isimleri ve yüzleri hatırlamak gibi bir yeteneği vardır, çoğunlukla ilk yardım için çağrılır. Bu özellikleriyle Tôtes'teki hastalarının dostluğunu ve güvenini sağlamıştır; ancak, Yonville'e taşındığında, kariyeri, eczacı Homais'in gizli saldırıları karşısında inişe geçer. Aksi yönde bariz kanıtlar olmasına rağmen Charles, karısını kusursuz bulur ve ona tapar. Asla ondan şüphelenmez, parasının bütün kontrolünü ona bırakır; ve böylece kendi yıkımına da neden olur. Charles'ın bütün sevgisine rağmen Emma, onu zevksizliğin ve sıradanlığın bir simgesi olarak görür ve küçümser.

Rodolphe Boulanger yöre sakini bir zengindir, diğer pek çok metresine yaptığı gibi Emma'yı da baştan çıkarır ve gönül eğlendirir. Bazen Emma'dan hoşlanır ama bu gerçek aşktan çok uzak bir duygudur. Emma kontrolünü kaybetmeye başlayınca, Rodolphe ondan soğur ve tedbirsizliğinden endişe etmeye başlar. İlk başta Emma ile kaçmaya razı olur ama sonradan cesareti kırılır ve kararından döner, bunda Emma'nın küçük kızı Berthe'nin de büyük etkisi vardır.

Léon Dupuis, Emma'yı şiirle tanıştıran ve ona aşık olan bir katiptir. Emma'dan duygularına karşılık bulamaz ve Yonville'den ayrılır, ancak Emma'nın Rodolphe Boulanger'la bozulan ilişkisinden sonra ikili yeniden karşılaşır; böylece Emma'nın ikinci gayrimeşru ilişkisi başlar.

Mösyö Lheureux, Yonville'deki insanlara sürekli krediyle mal satmaya ve bu yolla faizle borçlandırmaya çalışan manipülatif ve kurnaz bir tüccardır. Büyüme hırsıyla pek çok küçük esnafın batmasına neden olan Lheureux, ustaca avucuna aldığı Emma üzerinden Charles'ı borçlandırır; ve nihayetinde hem Emma'nın intiharına hem de Bovaryler'in mali yıkımına neden olur.

Mösyö Homais kasabanın eczacısıdır. Azılı bir din düşmanıdır. Geçimini sağladığı işi yapmak için resmi bir ruhsatı yoktur. Bir yandan Charles'a dost gibi davranırken bir yandan da onun mesleğindeki yetkinliğini itibarsızlaştırmaya ve hastalarını çalmaya çalışır. Bir noktada Charles'ı imkânsız bir ameliyata teşvik eder ve Charles'ın mesleki itibarını kaybetmesine neden olur.

Justin Mösyö Homais'in çırağı ve uzaktan akrabasıdır. Başta iyilik olsun diye eve alınmış olmasına rağmen çalışkanlığıyla kendini sevdirmiştir. Emma'ya sevdalıdır. Romanın finaline doğru Emma tarafından "uyumasına engel olan bazı sıçanlardan kurtulabilmek için arseniğe ihtiyacı olduğu" bahanesiyle kandırılır ve tıbbi malzeme odasının anahtarını çalar. Emma arseniği yutunca büyük bir dehşet ve pişmanlık duyar.

Père Rouault Emma'nın babasıdır. İyi kalpli, dürüst bir adamdır. Romandaki karakterlerde görülen riyakarlık ve ahmaklık özelliklerini taşımayan iki karakterden biridir.[3]

Zaman ve mekan

Romanın zaman ve mekan seçimi, Flaubert'in gerçekçi tarzını ve romanın kahramanı Emma üzerinden içinde yaşadığı toplumu nasıl yorumladığını anlamak için önemlidir.

Francis Steegmuller'a göre roman 1827 Ekimi'nde başlar ve 1846 Ağustosu'nda biter. Bu dönem, yükselen şehirli orta sınıfın gözüne girebilmek için şemsiyesini kendi taşıyarak Paris'te dolaşan Louis Philippe'in saltanat sürdüğü Temmuz Monarşisi'ne denk düşer. Flaubert, taşra halkının ahlak, görgü ve davranış kalıplarını anlatarak onların aslında şehirli orta sınıfı taklit etmeye çalıştığını göstermek ister.

Flaubert, gündelik hayatın tam bir yansımasını tasvir etmeye çalışmıştır. Yonville kasaba fuarının geçtiği bölüm buna çok iyi bir örnektir; bir yandan fuardaki olaylar gerçek zamanlı anlatılırken diğer yandan da fuara yukarıdan bakan bir pencerenin arkasında gerçekleşen çok samimi bir yakınlaşma eş zamanlı verilir. Flaubert, romanın geçtiği yeri ve adetlerini çok iyi biliyordu; çünkü o da Rouen'de doğup büyümüştü. Flaubert'in, taşranın gündelik hayatını aktarırken kullandığı gerçekçi üslup, kitaba itibar kazandırmasının yanında edebi gerçekçilik akımının da başlangıcı olmuştur.

Flaubert'in kurguladığı sıradan ve basit gerçeklik, romanın baş kahramanının aşırı arzularıyla tam bir kontrast halindedir. Gündelik hayatın bayağılığı, Emma'nın romantik fantezilerine hiç uymamaktadır. Flaubert, zaman, mekan ve karakterleri yansıtmak için bu karşıtlığı bir arada kullanır. Emma gündelik gerçekliğin ışığında daha kaprisli ve gülünç görünür. Bununla birlikte onun arzuları da taşra insanının sıradanlığını daha belirgin hale getirir. Taşrada aldığı yetersiz eğitimle imkânsız gibi görünse de Emma'da, güzelliğe ve yüceliğe dair bir arayış vardır; bu arayış burjuva sınıfında görünmez.

Stil

Kitap, bazı yönlerden yazarın sonradan doktor olan bir okul arkadaşından ilham almıştır. Flaubert'e, abartıdan uzak, doğal bir dille, gerçek dünyaya ait bir roman yazması, arkadaşı ve akıl hocası olan Louis Bouilhet tarafından önerilmiştir.[4] Gerçekte de, yazım stili Flaubert'in en çok önemsediği unsurdu. Flaubert romanı hakkında yazdığı bir mektupta, bu romanın herhangi bir şey hakkında olmadığını, sağlamlığını dışarıdan aldığı bir konudan değil, kendi tarzından aldığını söylüyordu.[5] Sanat eleştirmeni Jean Rousset, Flaubert'in modern edebiyattaki ilk soyut yazar olduğunu, James Joyce ve Virginia Woolf gibi isimlerin onu takip ettiğini söyler.[6] Flaubert, Balzac'ın yazım tarzını beğendiğini açık bir şekilde ifade etmemiş olsa da, yazdığı roman, Balzac'ın öncüllediği edebi gerçekçilik akımının en parlak örneği olarak gösterilmektedir. Romandaki "gerçekçilik", müstehcenlik davasının ana unsurlarından biriydi; başsavcı, sadece bu romanın değil, edebiyattaki "gerçekçilik" akımının topyekun sanata ve toplum ahlakına bir saldırı olduğunu ileri sürmüştü.[7]

Gerçekçilik akımı, bir yönüyle, Romantizm akımına bir tepkiydi. Romandaki Emma karakteri, romantizmin sembolü olarak görülür; Çünkü ne düşünceleri ne de duyguları yaşadığı dünyanın gerçeklerine bağdaşmamaktadır. Bazı yönlerden birbiriyle özdeşleştirilmiş olmalarına rağmen[8] Flaubert, çoğunlukla, Emma'nın romantik hayallerinden ve edebiyat zevkinden alayla bahsetmiştir. Flaubert'e ait olduğu düşünülen "Madam Bovary, c'est moi" ("Madam Bovary benim") sözünün doğruluğu tartışmalıdır.[8][9][10] Flaubert mektuplarında, romanın duygusal tarafıyla arasına mesafe koyduğunu belirtmiştir. Roger des Genettes Edma'ya yazdığı mektupta, "ce que j'aime n'y est pas Tout" ("sevdiğim her şey orada değil"), Marie-Sophie Leroyer Chantepie'e yazdığı mektupta da "je n'y ai rien mis ni de mes sentiments ni de mon existence" (Ne duygularımdan ne de karakterimden bir şey kattım) ifadeleri geçer.[9] Mario Vargas Llosa, "Eğer Emma Bovary o kitapları okumamış olsaydı kaderi farklı olabilirdi" demiştir.[11]

Madam Bovary, Flaubert'in yaşadığı dönemlerde, özellikle de Louis Philippe döneminde, işçi sınıfı ve soylu sınıfı arasında yeni yeni belirmeye başlayan şehirli orta sınıfın asla gerçekleşmeyecek delicesine hayallerini, kendini beğenmişliğini, kültürsüzlüğünü hicveden bir burjuva eleştirisi olarak görülmektedir. Flaubert bu yeni burjuva sınıfını küçümserdi. Yerleşik Düşünceler Sözlüğü adlı kitabında burjuvaziyi "zihinsel ve ruhsal yüzeysellik", "saf hırs", "sığ kültür", "maddiyatçılık", "açgözlülük", "ve her şeyden öte fikirlerin ve inançların papağan gibi tekrarlanması" ifadeleriyle tanımlamıştı.[12]

Vargas Llosa'ya göre, Emma'nın dramı "hayal ve gerçek" arasındaki uçurum, "arzu ve tatmin" arasındaki boşluktan ileri gelir ve bunlar, bir asır sonra sanayi toplumlarında görülecek olan yabancılaşmanın ilk işaretleridir.[13] Bununla birlikte, romanın tek konusu, bir kadının hayalci romantizmi değildir; Charles da gerçeği kavramakta büyük zorluk çekmektedir ve Emma'nın gerçek hislerini, gerçek arzularını anlamaktan çok uzaktır.

Edebi önemi ve aldığı tepkiler

Uzun zamandır en iyi romanlar arasında sayılan bu kitap, kurgusal gerçekliğin "kusursuz" bir örneği olarak gösterilmektedir. Henry James'e göre "Madam Bovary'nin mükemmelliği onu zirvede yalnızlığa mahkum etmiştir ve onun bu emsalsizliği yargıların ötesindedir."[14] Marcel Proust Flaubert'in tarzındaki "gramatik sadelik"ten övgüyle bahsederken Vladimir Nabokov, "şiir üslubuyla yazılmış düzyazı" betimlemesini yapmıştır.[15] Benzer şekilde, Milan Kundera, Şaka adlı romanının önsözünde şöyle yazar: "Flaubert'e kadar düzyazı, "estetik olarak yetersiz" damgasını taşıyordu; Madam Bovary'den sonra estetik olarak şiirle bir tutulmaya başlandı". Giorgio de Chirico, anlatıcının konumu açısından düşünüldüğünde, yazılmış en kusursuz romanın Madam Bovary olduğunu söylemiştir. Julian Barnes de bu kitabı, yazılmış en iyi roman olarak göstermiştir.[16] Bu roman, 19. yüzyıl boyunca giderek artan bir gerçekçilik eğiliminin en önemli örneklerindendir. Bu eğilimde, karakterlerin dış dünyasından çok iç dünyası betimlenmiş ve psikoloji önem kazanmıştır.[17] Bu açıdan bakıldığında Marcel Proust ve James Joyce gibi büyük romancılara da öncüllük etmiştir.

Uyarlamalar

Madam Bovary'nin film uyarlamaları:

  • Kutsal Aşk (1932), yönetmen Albert Ray
  • Madam Bovary (1934), yönetmen Jean Renoir, oyuncular Max Pahalıya ve Valentine Tessier
  • Madam Bovary (1937), yönetmen Gerhard Lamprecht, oyuncular Pola Negri, Aribert Wäscher ve Ferdinand Marian
  • Madam Bovary (1949), yönetmen Vincente Minnelli, oyuncular Jennifer Jones, James Mason, Van Heflın, Louis Jourdan ve Gene Lockhart'ın
  • Madam Bovary (1964), BBC yapım film, yazan Giles Cooper
  • Madam Bovary (1969), yönetmen Hans Schott-Schobinger, oyuncular Edwige Fenech
  • Madam Bovary (1975), BBC yapımı film, 1964'teki yapımla aynı senaryo
  • Kurtarmak ve Korumak (1989), yönetmen Alexandr Sokurov
  • Madam Bovary (1991), yönetmen Claude Chabrol, oyuncular: Isabelle Huppert, 1991. Jon Fortgang, Film4 için dergisinde çıkan yazısında, "görkemli bir dönem filmi ve yerinde bir trajik drama" sözleriyle filmi övmüştür.[18]
  • Maya Memsaab (1993), Hintçe çekilmiş bir film, yönetmen Ketan Mehta, oyuncular Deepa Sahi
  • Madam Bovary (2014), yönetmen Sophie Barthes, oyuncular Mia Wasikovska, Henry Lloyd-Hughes, Paul Giamatti ve Ezra Miller

Kaynakça

  1. ^ "Madame Bovary". Dictionary.com Unabridged. Random House. 
  2. ^ Tom Wolfe. "The 10 Greatest Books of All Time". Time. 30 Ekim 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ocak 2007. 
  3. ^ Mario Vargas Llosa (1 Eylül 1987). The Perpetual Orgy: Flaubert and Madame Bovary. Farrar, Straus and Giroux. s. 176. ISBN 978-0-374-52062-5. 
  4. ^ Flaubert, Oeuvres, vol 1, Bibliothèque de la Pléiade, 1972 p.305
  5. ^ AS Byatt (26 Temmuz 2002). "Scenes from a provincial life". The Guardian. 25 Eylül 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Aralık 2015. 
  6. ^ Quoted in Madame Bovary: a Reference Guide, Laurence M Porter, Eugene F Gray, 2002, s. 130
  7. ^ "Le procès de Madame Bovary". Archives de France (Fransızca). 2007. 1 Aralık 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Aralık 2015. 
  8. ^ a b "Gustave Flaubert". Encyclopédie Larousse en ligne (Fransızca). 19 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Aralık 2015. 
  9. ^ a b Yvan Leclerc (Şubat 2014). "" Madame Bovary, c'est moi ", formule apocryphe". Le Centre Flaubert (Fransızca). l'Université de Rouen. 27 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Aralık 2015. 
  10. ^ Pierre Assouline (25 Ekim 2009). "Madame Bovary, c'est qui?". La République des Livres. 28 Ekim 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Mayıs 2020. 
  11. ^ Vargas Llosa quoted in "Lectures d'Emma Bovary et Teresa Uzeda: deux cas de boulimie littéraire". Le Centre Flaubert (Fransızca). l'Université de Rouen. Kasım 2010. 2 Haziran 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Aralık 2015. 
  12. ^ Davis, Lydia (2010). Madame Bovary. Londra: Viking. s. xii. 
  13. ^ "Fiction Victim". Salon.com. 15 Eylül 1997. 7 Ocak 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Aralık 2015. 
  14. ^ James, Henry (1914). Notes on Novelists. New York: Charles Scribner's Sons. ss. 80. 
  15. ^ Quoted by Malcolm Bowie, Introduction to Madame Bovary, translated by Margaret Mauldon, OUP, 2004 p. vii
  16. ^ "Writer's Writer and Writer's Writer's Writer". 18 Kasım 2010. ss. 7-11. 15 Kasım 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Mayıs 2020 – London Review of Books vasıtasıyla. 
  17. ^ "Arşivlenmiş kopya". 22 Haziran 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Mayıs 2020. 
  18. ^ "Madame Bovary". Film4. 8 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Aralık 2015. 

Dış bağlantılar

Özlem Narin Yılmaz, Madam Bovary’nin tuhafiyecisi18 Eylül 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Roman</span> bir kişi ya da bir grup insanın başından geçenleri, onların iç ve dış yaşantılarını belli bir kronolojik, mantıksal, duygusal ya da sanatsal ilişkiyi gözeterek öyküleyen uzun kurgusal anlatı

Roman, genellikle düzyazı biçiminde yazılan, kurgusal, görece uzun, insanın (ya da insan özellikleri atfedilen varlıkların) deneyimlerini bir olay örgüsü içinde aktaran ve genellikle kitap halinde basılan bir edebî tür. Uluslararası ve akademik platformlarda beşinci sanat olarak kabul gören edebiyatın bir alt türüdür.

Realizm ya da gerçekçilik, bir estetik ve edebi kavram olarak 19. yüzyıl ortalarında Fransa'da ortaya çıkmıştır. Nasıl ki romantizm klasisizme bir başkaldırı niteliğinde ise gerçekçilik yani realizm, hem klasisizme hem de romantizme bir başkaldırıdır. Amaç, sanatı klasik ve romantik akımların yapaylığından kurtarmak, yenilikçi eserler üretmek ve konularını öncelikle yüksek sınıflar ve temalarla ilgili değil, toplumsal sınıflar ve temalar arasından seçmekti. Realizmin amacı, günlük yaşamın önyargısız, bilimsel bir tutumla incelenmesi ve edebi eserlerin bir bilim insanının klinik bulgularına benzer nesnel bir bakış açısıyla ortaya konmasıdır. Örneğin, realizmin iki güçlü temsilcisi Gustave Flaubert'in Madame Bovary adlı romanı ile Emile Zola'nın Nana adlı romanında cinsellik ve şiddet edebi bir mikroskop altında incelenecek olursa çıplaklığıyla ortaya konulmuştur. Realizm felsefesinin altında güçlü bir felsefi belirlenimcilik yatar. Fransız edebiyatında Flaubert ile Zola'nın yanı sıra Honore de Balzac, Stendhal, Rusya'da Lev Tolstoy, İvan Sergeyeviç Turgenyev, Dostoyevski, İngiltere'de Charles Dickens ve Anthony Trollope, Amerika'da Theodore Dreiser, Ernest Hemingway, John Steinbeck İrlanda'da James Joyce realizmin önemli temsilcileridir. Realizm, 20. yüzyıl romanının gelişimini de önemli ölçüde etkilemiştir.

<i>Antikacı Dükkanı</i>

Antikacı Dükkanı, İngiliz yazar Charles Dickens'ın bir romanı.

<span class="mw-page-title-main">Gustave Flaubert</span> Fransız romancı (1821 – 1880)

Gustave Flaubert, Fransız roman yazarı. Edebiyat eleştirmenleri tarafından modern romanın kurucusu kabul edilir. En tanınmış eseri, 19. yüzyıl toplumsal gerçekliğini çarpıcı biçimde aktaran ve dünya klasikleri arasına giren Madame Bovary'dir. 1857'de yayımlanan ve Fransa'da ciddi tartışmalara neden olan bu eserden sonra realist akımı başlatan kişi olarak gösterilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Guy de Maupassant</span> Fransız yazar (1850 – 1893)

Guy de Maupassant Fransız romancı ve kısa öykü yazarı.

<span class="mw-page-title-main">Sergio Leone</span> İtalyan film yönetmeni, yapımcı ve senarist (1929-1989)

Sergio Leone, İtalyan film yönetmeni, film yapımcısı ve senarist. Daha çok "spaghetti western" türüyle bilinse de "Bir Zamanlar Amerika" filmiyle sadece bir spaghetti western yönetmeni olmadığını kanıtlamıştır.

<i>Vadideki Zambak</i>

Vadideki Zambak, Fransız yazar Honoré de Balzac'ın romanıdır. 1835'te yayımlanan ve yazarın en bilinen kitaplarından biri olan roman, Balzac'ın İnsanlık Komedyası'nın "Taşra Yaşamından Sahneler" bölümünde yer almaktadır.

Fransız edebiyatı, Fransızca kullanılarak ortaya çıkan edebiyat ürünlerini kapsar. Dünyanın en zengin ve en etkileyici edebiyatlarından biridir. Fransız yazarlar başta epik şiir, lirik şiir, drama ve kurgu olmak üzere edebi yazınların tümüne katkıda bulunmuşlardır.

<span class="mw-page-title-main">Mario Vargas Llosa</span>

Mario Vargas Llosa, Perulu roman, öykü ve oyun yazarı, eleştirmen, 2010 yılında Nobel Ödülü kazanmıştır.

Édouard Manet, Fransız ressam. 19. yüzyılda modern hayatı konu alan resimler yapmaya başlamış ilk ressamlardandır. Manet, gerçekçilik akımından izlenimciliğe geçişte önemli bir rol oynadı. İlk dönem başyapıtlarından Kırda Öğle Yemeği ve Olympia, kendisinden genç ressamlara esin kaynağı oldu. Daha sonraki yıllarda ise o ressamlar izlenimciliğin en önemli isimleri oldular. Günümüzde, bu iki resim, modern sanatın başlangıcı kabul edilir.

Faik Baysal, Türk yazar ve şair.

<i>Gurur ve Önyargı</i> Jane Austen tarafından yazılmış roman

Gurur ve Önyargı, İngiliz yazar Jane Austen'in ikinci romandır. 28 Ocak 1813'te yayımlanan roman, 1796-1797 yılları arasında kaleme alınmıştır. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Hasan Ali Yücel Klasikler dizisinden çıkan çevirisi Gurur ve Önyargı, Can Yayınları'ndan çıkan çevirisi ise Aşk ve Gurur ismiyle yayınlanmıştır.

<i>İrlandalı Kız</i>

İrlandalı Kız 1970 Birleşik Krallık yapımı epik bir aşk filmidir. Özgün adı Ryan's Daughter olan film çevrildikten üç yıl sonra, Şubat 1973'te Türkiye'de "Emek Sineması"'nda gösterilmiş ve tam 6 ay vizyonda kalarak bir rekor kırmıştı. Bu rekorda bir filmin Türkiye'de ilk kez 70 mm formatta ve 6 kanallı ses sistemiyle gösterilmiş olmasının da payı vardır.

<i>Kırmızı ve Siyah</i> Stendhalın Psikolojik Romanı

Kırmızı ve Siyah, ilk baskısı 1830'da yapılan, Fransız yazar Stendhal'ın romanı. Türkçeye Kızıl ile Kara olarak da çevrilmiştir.Parma Manastırı ile birlikte Stendhal'in en güçlü iki yapıtından biri kabul edilir.

<i>Yevgeni Onegin</i>

Yevgeni Onegin, Aleksandr Sergeyeviç Puşkin tarafından yazılan, Rus edebiyatının en önemli klasik eserlerinden biri niteliğindeki manzum roman. Sonradan Rus edebiyatında bulunan roman kahramanlarına bir örnek olarak alınmıştır. 1825 ile 1832 arasında bir fasiküller serisi halinde ilk defa yayınlanmış ve birinci tüm basımı ise 1833'te hazırlanmıştır.

<i>Fransız Teğmenin Kadını</i> John Fowlesin 1969 tarihli romanı

Fransız Teğmenin Kadını İngiliz yazar John Fowles tarafından yazılmış ve 1969 yılında yayınlanmış bir dönem romanıdır. Kitap, yazarının The Collector(1963) ve The Magus(1965) kitaplarının ardından yayınladığı üçüncü romanıdır. Bu romanla birlikte, yazar John Fowles, Viktorya Dönemi'ne dair yazınlarda kendine has bir yer edinmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Thomas Hardy</span>

Thomas Hardy, İngiliz yazar ve şair.

<i>Madame Bovary</i> (film, 2014)

Madam Bovary, Sophie Barthes'ın yönettiği ve Mia Wasikowska, Henry Lloyd-Hughes, Paul Giamatti ve Ezra Miller'ın başrollerini paylaştığı 2014 yılı dram filmi. Gustave Flaubert'ın 1856 yılı aynı adlı romanından uyarlanan film galasını 2014 Telluride Film Festivali'nde gerçekleştirdi.

<i>Madame Bovary</i> (film, 1991)

Madame Bovary, Claude Chabrol'un yönettiği 1991 yapımı Fransız filmi.Gustave Flaubert'ın aynı adlı romanından uyarlanan film, En İyi Yabancı Dilde Film dalında Altın Küre Ödülleri, En İyi Kostüm Tasarımı Akademi Ödülü dalında ise Akademi Ödülleri'ne aday olmuştur. Aynı zamanda filmin oyuncularından Isabelle Huppert 17. Moskova Uluslararası Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanmıştır.

<i>Thérèse Raquin</i> Emile Zolanın romanı

Therese Raquin Fransızca telaffuz: [teʁɛz ʁakɛ̃] Fransız yazar Émile Zola tarafından bir roman ve bir oyun (1873). Bu roman aslında L'Artiste dergisinde seri formatında yayınlanmış ve aynı yılın aralık ayında kitap olarak basılmıştır.