
Art deco Fransa kökenli sanat akımıdır. 1920'li yıllardan sonra, özellikle mimari alanında görülmüştür. Adını 1925 yılında yapılan Exposition Internationale des Arts Décoratifs et Industriels Modernes sergisinden almıştır. Art nouveau'nun hemen ardından gelen bu akım, ondan farklı olarak el emeğine değil, sanayiye dayalıdır. Desenleri geometriktir. Art nouveau'da olduğu gibi Gotik süsleme öğelerinden yararlanılır. 1930'lardan sonra, mimarların mimariyi süsten ayırmak istemeleri ve süslemeyi değil işlevselliği savunmalarıyla son bulmuş; fakat 1960'lı yıllarda yeniden saygı görmeye başlamıştır.

İslam sanatı, İslâm kültürünün büyük bir bölümünü oluşturur. İslamî sanat(lar) terimi görece yeni bir terimdir ve genel olarak modern bir kavram olarak ele alınabilir. Terim ile kastedilen İslam topraklarında üretilen, İslam kültürünün izini taşıyan sanat eserleridir; eserlerin illâ ki Müslüman için veya Müslümanlar tarafından yapılmış olması gerekmez. Nitekim birçok Hindu, Hristiyan ve Yahudi sanatçılar İslamî sanat eserleri verdikleri gibi, Müslümanlar tarafından yapılan bazı sanat eserlerinin alıcıları, sahipleri gayri müslimdir. Zaman zaman tarihi İslamî sanat eserleri ve sanatçılar çağdaş zamanlarda dinîden ziyade millî sanat açısından değerlendirilmiştirler; bununla birlikte bu genelde yanlış bulunur zira İslamî sanatlarda tarih boyunca ortak olan değer ve vurgu İslamdır ve sanatlar birçok etnik grubun katkısının sonucu olarak ortaya çıkmışlardır. Nitekim o dönemlerde İslam topraklarında bulunan vatandaşların da ayırıcı özelliği etnik gruplarından ziyade dinleriydi ve bu sebeple de bugün birçok tarihî İslamî sanatçının yaşadığı toprağa bakarak etnik kökenini bilmek çok zordur.

İslam mimarisi ya da İslami mimari, İslam'ın kuruluşundan itibaren, İslam kültürü içerisinde bina ve yapıların tasarım ve yapımlarını etkileyen geniş bir yelpazedeki hem seküler hem de dinî yaklaşımları kapsayan bir ifadedir.

Gırnata Emirliği veya Ben-i Ahmer Devleti, başkenti Gırnata olan Orta Çağ devleti. Muvahhidlerin, Las Navas de Tolosa Savaşı'nda Hristiyanlara yenilmesinin ardından 1232 yılında kurulmuştur. İber Yarımadası'nda kurulan en uzun ömürlü ve son bağımsız İslam devletidir.

Mimarlık tarihi farklı uygarlıklar, ülkeler ve zamanlardaki mimarlık tarihininin gelişimini inceler.

Bizans mimarisi, Bizans İmparatorluğu mimarisidir. İmparatorluk, Büyük Konstantin, Roma İmparatorluğu başkentini Roma'dan Byzantion'uma doğuya taşıdığı 330 yılından sonraki Roma İmparatorluğu'nun sanatsal ve kültürel varlığını adresler. Byzantion, "Yeni Roma", sonradan Konstantinopolis ismini almıştır, bugün İstanbul olarak adlandırılmaktadır. İmparatorluk, bir Milenyumdan fazla yaşamış, Avrupa'da Orta Çağ ve Rönesans mimarlığını etkin şekilde etkilemiş, 1453 yılında İstanbul'un fethinden sonra Osmanlı mimarisini etkilemiştir.

Türk sanatı, Orta Çağ'da Türklerin Türk coğrafyası olan Anadolu topraklarına gelişlerinden itibaren, günümüze kadar geçen süre içerisinde bu coğrafi bölgede oluşturdukları tüm görsel sanat eserlerini tanımlamak amacıyla kullanılan bir terimdir. Türkiye yani Anadolu toprakları, Türklerden önce de Hititliler, Eski Yunanlar ve Bizanslılar da dahil olmak üzere, pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, bu kültürlerinde ürettiği pek çok sanat eserini barındırmış ve barındırmaktadır.

Gülru Necipoğlu Kafadar, 3 Nisan 1956, İstanbul doğumlu bir sanat ve mimarlık tarihi profesörüdür. 1987 yılında ders vermeye başladığı Harvard Üniversitesi'nin Sanat ve Mimarlık Tarihi Bölümü'nde 1993'ten beri Ağa Han Profesörü ve Ağa Han İslam Mimarisi Programı'nın direktörüdür. Doktora derecesini 1986'da Harvard Üniversitesi'nde, lisans derecesini Wesleyan Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü'nde ve lise eğitimini İstanbul Robert Lisesi'nde tamamlamıştır. Osmanlı tarihçisi ve Harvard Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Cemal Kafadar'ın eşidir.

Tlemcen Büyük Camii, ilk olarak 1082 yılında Cezayir'de Tilimsan'da inşa edildi, ancak daha sonra birkaç kez yenilendi ve eklemeler yapıldı. Murabıt mimarisinin en iyi korunmuş örneklerinden biridir.

Babür mimarisi, 16. ve 18. yüzyıllar arasında Hint Yarımadası'nda Babürlüler tarafından geliştirilen Hint-İslam mimarisi türüdür. İslam, İran, Türk ve Hint mimarisinin bir birleşimi olarak Hindistan'daki önceki Müslüman hanedanların mimari tarzlarını geliştirdi. Babür yapıları, büyük soğan kubbeler, köşelerde ince minareler, büyük salonlar, büyük tonozlu ağ geçitleri ve hassas süslemeler dahil olmak üzere tek tip bir yapı ve karakter modeline sahiptir. Babür mimarisinin örnekleri günümüz Hindistan, Afganistan, Bangladeş ve Pakistan'da bulunmaktadır.

Sicilya Barok, İtalya'nın Güney kıyıları 17. ve 18. yüzyıllarda İspanyol İmparatorluğu'nun bir parçası olduğu dönemde, Sicilya adasında gelişen Barok mimarinin ayırt edici bir biçimidir. Sadece tipik Barok eğrileri ve gelişmesiyle değil, aynı zamanda sırıtan maskeleri ve macunları ve Sicilya'ya eşsiz bir mimari kimlik kazandıran özellikleri ile de tanınmaktadır. Günümüzde adadaki turizmin önemli unsurlarından biri olmuştur.
Bosna-Hersek mimarisi, siyasi ve sosyal değişikliklerin bölgenin farklı kültürel ve mimari alışkanlıklarının yaratılmasını belirlediği dört ana dönemden büyük ölçüde etkilenmektedir.
İslam kültürü ve Müslüman kültürü, tarihsel olarak Müslümanlar için ortak olan kültürel ögelere atıfta bulunulur. Râşidîn Halifeliğinden erken Emevîler dönemine ve Abbâsîlerin ilk dönemlerine kadar Müslüman kültürünün erken biçimleri ağırlıklı olarak Arap, Bizans, Pers ve Levantendi. İslâm imparatorluklarının hızla genişlemesiyle Müslüman kültürü, Fars, Mısır, Kafkas, Türk, Moğol, Hint, Bangladeş, Pakistan, Malay, Somali, Berberi, Endonezya ve Moro kültürlerini çok etkilemiştir.

El-Eşrefiye Medresesi, Kudüs'teki Harem el-Şerif 'in batı tarafında yer alan, Memlük sultanı Eşref Kayıtbay tarafından 1480-1482 yılları arasında inşa edilen bir İslam medresesidir. Orijinal yapının sadece bir kısmı bugün hala ayakta olmasına rağmen, Kudüs'teki Memlük mimarisinin önemli bir örneği olarak kabul edilir.

Fas mimarisi tarihî ve çağdaş sanat anlayışını yansıtan yapıtlardan oluşmaktadır. Ülkenin varsıl coğrafyası ve köklü geçmişi Antik Roma ve Berberi döneminden 20. yüzyıldaki sömürge dönemi ve ardından gelişen çağdaş döneme ait örnekler doğurmuştur.

Bizans Uyanış çoğunlukla dini, kurumsal ve kamu binalarında görülen bir mimari uyanış hareketidir. Özellikle İstanbul ve Ravenna Eksarhlığı olmak üzere 5. ila 11. yüzyıllardan kalma Doğu ve Ortodoks Hristiyan mimarisiyle ilişkili Bizans stilinin unsurlarını içerir. Yeni Bizans mimarisi 1840'larda Batı Avrupa'da ortaya çıktı ve 19. yüzyılın son çeyreğinde Rusya İmparatorluğu'nda ve daha sonra Bulgaristan'da zirveye ulaştı. Yeni Bizans ekolü Yugoslavya'da I. Dünya Savaşı ile II. Dünya Savaşı arasında etkindi.

Hasan Kulesi, Fas'ın başkenti Rabat'ta bulunan bir minaredir. Minare, 1199 yılında Muvahhid Halifeliğinin üçüncü halifesi Yakub el-Mansur tarafından inşa edilmiştir ve tamamlanamamış bir caminin bir parçasıdır.

Mevley İdris Zirhun, Fas'ın Fes-Meknes bölgesine bağlı Meknes prefektörlüğünde bulunan bir şehir ve belediyedir. Belediye, Zirhun Dağı'nın eteklerinde yer almaktadır. Belediyenin nüfusu 1 Eylül 2014 tarihi itibarı ile 11.615'tir.

Neomağrip mimarisi, Romantik Oryantalizm'in ardından Avrupa ve Amerika'daki mimarlar tarafından benimsenen egzotik canlanma mimari stillerinden biridir. 19. yüzyılın ortalarından sonra popülerliğinin zirvesine ulaştı, bilindik klasik ve Gotik tarzların ötesinde tarihi kaynaklardan alınan genişleyen bir eklemli dekoratif süsleme sözlüğünün parçasıydı. Neomağrip mimarisi, klasik Mağrip mimarisinden ve sonuç olarak daha geniş İslam mimarisinden öğeler aldı.

Osmanlı Barok mimarisi, aynı zamanda Türk barok mimarisi olarak da bilinir, 18. yüzyıl ve 19. yüzyılın başlarında Avrupa barok mimarisinden etkilenilen Osmanlı mimari dönemidir. Lale Devri ve Lale Devri mimarisindeki değişimlerin ardından gelen bu tarz, Osmanlı mimarisinin klasik tarzından ayrılışını temsil etmektedir ve geleneksel Osmanlı bina tiplerine yeni dekoratif formlar eklemiştir. 1740'larda I. Mahmud'un (1730-1754) saltanatı sırasında ortaya çıkmış ve bu dönemin en önemli erken döneme ait eseri, 1755'te tamamlanan Nuruosmaniye Camii olmuştur. 18. yüzyılın ortalarında Avrupa etkilerine dayanan yeni bina tipleri de tanıtılmıştır. Tam anlamıyla Barok tarzda inşa edilen son eserler, II. Mahmud (1808-1839) döneminde 19. yüzyılın başlarında inşa edilen Nusretiye Camii gibi yapılar olmuştur. Ancak 1820'lerden sonra Avrupa etkisinde yeni tarzlar ortaya çıkmış ve barok tarzının yerini almıştır.