
Meme kanseri, meme hücrelerinde başlayan kanser türüdür. Akciğer kanserinden sonra, dünyada görülme sıklığı en yüksek olan kanser türüdür. Her 8 kadından birinin hayatının belirli bir zamanında meme kanserine yakalanacağı bildirilmektedir. Erkeklerde de görülmekle beraber, kadın vakaları erkek vakalarından 100 kat daha fazladır. 1970'lerden bu yana meme kanserinin görülme sıklığında artış yaşanmaktadır ve bu artışa modern, Batılı yaşam tarzı sebep olarak gösterilmektedir. Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde görülme sıklığı, dünyanın diğer bölgelerinde görülme sıklığından daha fazladır.

Akciğer kanseri, akciğer dokularındaki hücrelerin kontrolsüz çoğaldığı bir hastalıktır. Bu kontrolsüz çoğalma, hücrelerin çevredeki dokuları sararak veya akciğer dışındaki organlara yayılmaları ile (metastaz) sonuçlanabilir. Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) raporuna göre akciğer kanseri tüm dünyada kanser türleri arasında en sık ölüme neden olan kanser türüdür ve tüm dünyada her yıl yaklaşık 1,6 milyon ölüme neden olmaktadır.

Radyoterapi, iyonlaştırıcı ışın kullanarak kanser hastalığının tedavisidir. Hedef, tümör dokusunu komşu sağlıklı dokuları koruyarak yok edilmesidir. Bu konu ile ilgili anabilim dalına Radyasyon Onkolojisi adı verilir. İyonlaştırıcı ışınların biyolojik etkilerini Radyobiyoloji bilim dalı inceler. Radyoterapi kanser tedavisinde tek başına ya da cerrahi ve/veya kemoterapi ile birlikte kullanılabilir. Cerrahi tedavi ile benzer sonuçlar elde edilen hastalıklarda, organın koruyucu yaklaşım prensibi ile organ kaybı ve ilişkili fonksiyon kaybını önlediğinden tercih edilebilen tedavi yöntemidir.

Kanserler (Habis tümörler, Malign tümörler), genellikle sürekli ve hızlı büyüyen tümörlerdir. Kapsülleri yoktur, büyürken sınır tanımazlar, çevresindeki dokuların ve damarların içine girerler (invazyon, infiltratif büyüme). Sıklıkla metastaz yaparlar. Tedavi edilmeyen ya da tedavisi gecikmiş kanserler ölümcüldür.

Esomeprazol, peptik ülser ve gastroözofajiyel reflü hastalıklarını tedavisinde kullanılan proton pompa inhibitörleri grubundan bir ilaçtır. Ticari adı Astra Zeneca firmasına ait olan Nexium'dur.

Hastalık modifiye eden antiromatizmal ilaç (DMARD) birçok otoimmün hastalıkta hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak için kullanılan ilaçlardır. Bu ilaçlar ilk olarak romatoid artrit tedavisi için üretilmişlerdir ama birçok başka hastalıkta da kullanılmaya başlamışlardır, bu hastalıklar arasında Crohn hastalığı, sistemik lupus eritematozus, idyopatik trombositopenik purpura (ITP), myasthenia gravis sayılabilir.

Mide kanseri ve gastrik kanser, sindirim sistemi organlarından midenin herhangi bir parçasından gelişebilen bir kanser türü. Başta yemek borusu ve ince bağırsak olmak üzere başka organlara da metastaz yapabilir. Mortalite oranlarına göre kadınlarda 3., erkeklerde 2. kanser türüdür. Tüm dünyada her yıl yaklaşık 900.000 insan mide kanseri nedeniyle ölmektedir
Hodgkin hastalığı, Hodgkin lenfoma ya da Hoçkin lenfoma, lenf nodüllerinde tümöral büyüme biçiminde başlayarak gelişen hastalık. 1832'de Thomas Hodgkin tarafından tanımlandığı için onun adıyla anılır. Ayrıca lenfogranülamatoz; lenfadenom, malin granuloma gibi adlarla da tanımlanır. Nedeni bilinmemektedir. En sık genç erişkinlerde ve 55 yaş üzerinde görülür. Hodgkin lenfomada hastanın yaşı, cinsiyeti ve hastalığın evresi, tümör yükü, histopatolojik alt tipine bağlı olarak radyoterapi, kemoterapi ya da hematopoietik kök hücre nakli tedavi için uygulanabilir. Hodgkin lenfoma, bir lenf nodu grubundan diğerine sırayla yayılır ve sistemik belirtilerin gelişmesiyle hastalık ilerler. Hodgkin hücreleri mikroskopla incelendiğinde, histopatolojik bulgu olarak karakteristik çok çekirdekli Reed-Sternberg hücreleri görülür. Geçmişinde, Epstein-Barr virüsünün neden olduğu Enfeksiyöz Mononükleoz hastalığı bulunanların Hodgkin lenfomaya yakalanma riski artmıştır.

İntravenöz tedavi veya Damar içi tedavi, herhangi bir sıvı, ilaç veya besin kaynağının doğrudan kişinin damarına uygulayan tıbbi bir tekniktir. Damar içi tedavi özellikle rehidrasyon veya bireyin akli denge kaybı gibi herhangi bir sebepten ötürü, ağızdan sıvı veya yiyecek alamaması durumunda sıkça kullanılan bir yöntemdir. Ayrıyeten elektrolit dengesizliğini düzeltmek veya ilaç, kan bağışı ve elektrolit gibi tedavileri uygulamak için de kullanılabilir.
Hodgkin dışı lenfoma (HDL) veya non-Hodgkin lenfoma (NHL), Hodgkin lenfomaları dışında her tür lenfomayı içeren çeşitli bir grup kan kanseridir. HDL türlerinin seyri yavaştan çok agresife kadar önemli ölçüde değişir.

Kedilerde kanser, kediler arasında başlıca ölüm nedenidir. Kanser, kontrolsüz hücre büyümesinden kaynaklanır ve vücuttaki çeşitli hücre tiplerini ve organları etkiler. Kedi kanseri başlangıçta vücudun herhangi bir yerinde bir yumru veya yumru olarak kendini gösterir. Etkilenen hücrede hızla büyür; kendini o bölgedeki deri altındaki dokuya bağlar; ve tümöre bağlı olarak vücudun diğer bölgelerine yayılabilir. Kanser, on yaşın üzerindeki kedilerde ölümlerin yaklaşık %32'sini oluştursa da, erken teşhis edilirse başarıyla tedavi edilebilir.
Sitofosfamid, diğer isimleri arasında sitofosfan olarak da bilinir, kemoterapi olarak ve bağışıklık sistemini baskılamak için kullanılan bir ilaçtır. Kemoterapi olarak lenfoma, multipl miyelom, lösemi, yumurtalık kanseri, meme kanseri, küçük hücreli akciğer kanseri, nöroblastom ve sarkom tedavisinde kullanılır. Bir bağışıklık baskılayıcı olarak, diğer koşulların yanı sıra nefrotik sendrom, polianjiitli granülomatoz ve organ naklini takiben kullanılır. Ağız yoluyla veya damar içine enjeksiyon yoluyla alınır.
Berlin Hastası, 1998 yılında HIV tedavileri kesildikten sonra HIV viral yükünde uzun süreli "tedavi sonrası kontrol" sergilediği açıklanan Berlin, Almanya'dan kimliği bilinmeyen bir kişidir.
CHOP, yaygın olarak kullanılan bir kemoterapi rejimidir. Bu terim, dört farklı ilacın baş harflerinden oluşur: Cyclophosphamide (C), Hydroxydaunorubicin (H) (doksorubisin olarak da bilinir), Oncovin (O) (vinkristin olarak da bilinir) ve Prednizon (P). Bu ilaç kombinasyonu, özellikle lenfoma türlerinden biri olan non-Hodgkin lenfoma (NHL) tedavisinde sıklıkla kullanılır.

Dakarbazin, imidazol karboksamid olarak da bilinir ve DTIC-Dome markası altında satılır. Melanom ve Hodgkin lenfomasının tedavisinde kullanılan bir kemoterapi ilacıdır. Hodgkin lenfoma tedavisi için sıklıkla vinblastin, bleomisin ve doksorubisin ile birlikte kullanılır. İlacın uygulaması damara enjeksiyon yoluyla yapılır.

Vinblastin (VBL), Velban gibi marka isimleriyle satılan, çeşitli kanser türlerini tedavi etmek için genellikle diğer ilaçlarla birlikte kullanılan bir kemoterapi ilacıdır. Bu kanser türleri arasında Hodgkin lenfoması, küçük hücreli dışı akciğer kanseri, mesane kanseri, beyin kanseri, melanom ve testis kanseri bulunur. İlaç, damardan enjeksiyon yoluyla uygulanır.
ABVD, Hodgkin lenfoma tedavisinde birinci basamakta kullanılan ve daha eski MOPP protokolünün yerini alan bir kemoterapi rejimidir. Aşağıdaki kemoterapi ilaçlarının eşzamanlı tedavisini içerir:
- Adriamisin
- Bleomisin
- Vinblastin
- Dakarbazin
BEACOPP, Hodgkin lenfomasının tedavisinde kullanılan bir kemoterapi rejimidir. Almanya Hodgkin Çalışma Grubu tarafından geliştirilmiştir ve evre II üzerinde olan veya erken evre olup risk faktörleri bulunan hastalar için uygulanmaktadır. Hastalar genellikle 21 günlük döngüler halinde tedavi görür, 15. ve 21. günler arasında ilaç verilmez. Daha yoğun bir rejim olarak 14 günlük döngüler de mevcuttur. Genellikle BEACOPP tedavi süreci dört, bazen altı ila sekiz döngüden veya ABVD ile kombinasyondan oluşur. Bazı ülkelerde BEACOPP hala deneysel bir tedavi olarak kabul edilse de, Almanya ve Avusturya gibi ülkelerde standart bir tedavi olarak uygulanmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri'nde ise BEACOPP yerine genellikle ABVD tercih edilir. Bunun nedeni, BEACOPP'un ikincil neoplazilere yol açma potansiyeline sahip olduğuna dair endişelerdir. Ancak, GHSG HD14 çalışmasının nihai sonuçları, BEACOPP'un ABVD'ye kıyasla tedaviye bağlı ölüm veya ikincil kanserler açısından genel bir fark göstermediğini ortaya koymuştur.

Burkitt lenfoması, özellikle germinal merkezde bulunan B lenfositlerini etkileyen lenfatik sistemin bir kanseridir. Hastalık, ilk kez 1958 yılında ekvatoral Afrika'da çalışan İrlandalı cerrah Denis Parsons Burkitt tarafından tanımlanmıştır. Oldukça agresif bir kanser türü olup, sıklıkla, ancak her zaman olmamakla birlikte, Epstein-Barr Virüsü veya İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü (HIV) enfeksiyonu sonucunda gelişen bağışıklık yetersizliğinin ardından ortaya çıkar.

Sezary hastalığı veya Sezary sendromu, ilk olarak Albert Sézary tarafından tanımlanan bir tür kutanöz T-hücreli lenfomadır. Etkilenen T hücreleri, Sezary hücreleri veya Lutzner hücreleri olarak bilinir ve patolojik miktarlarda mukopolisakkaritler içerir. Sezary hastalığı bazen lenfadenopatili mycosis fungoides'in geç evresi olarak kabul edilir.