İçeriğe atla

Mütercim Âsım

Mütercim Âsım
Doğum1755
Gaziantep
Ölüm28 Kasım 1820
İstanbul
Defin yeriKaracaahmet Mezarlığı, İstanbul
MeslekBilim insanı, şair, divan katibi, mütercim, tarihçi, iktisatçı, yazar

Mütercim Ahmed Âsım (1755, Gaziantep - 28 Kasım 1820), 18. yüzyılın son dönemi ile 19. yüzyılın başlarında önemli bir ilim ve kültür merkezi olan Gaziantep'in kültür yaşamı içinde yetişmiş, bilim insanı, şair, yazar ve mütercimdir.

Babası, şehrin ileri gelenlerinden Osman Husûlî Efendi'nin oğlu, Ayıntâb mahkemesinin baş kâtibi Cenânî Efendi'dir. Aslen Semerkantlı olan bu aileden birçok âlim ve şâir yetişmiştir. Âsım Efendi Arapça ve Farsçayı bu dilde şiirler yazacak derecede öğrenmiştir.

Hayatı

Mütercim Âsım Efendi, bilim insanı ve şair olarak ilk ününü doğduğu şehir Gaziantep'te kazanmıştır. Bir vakit, Antep mîrimîrânı Mehmet Nuri Paşa'nın divan kâtipliğini yapar. Paşa'nın, padişaha isyan ettiği gerekçesi ile kendisine îdam fermanı çıkarılmasından sonra, İstanbul'dan Gaziantep şehrine gönderilen askerler şehri yağmalar ve büyük hasarlar verirler. Bu kargaşa ortamında da Mütercim Âsım kütüphanesini ve mal varlığını yitirir ve bazı âlimlerin yardımıyla Kilis'e kaçar. Kilis'te maddi olarak büyük sıkıntı ve borçların içine girdikten sonra eşini ve çocuklarını tekrar Gaziantep'e göndermek zorunda kalır.

1790 yılında da yaşamını sürdürmek ve hayatını kazanmak için İstanbul'a gider. III. Selim dönemine denk gelen bu zamanlarda devlet adamları ve ulemâ arasında bir rekabet başgöstermiş durumdadır. Böyle bir ortamda, ilk başlarda bir takım sıkıntılar çeken Âsım Efendi, Tebrizli Hüseyin bin Halef'in Tıbyan-ı Nâfî der Tercüme-i Burhân-ı Katı adındaki eserini başarıyla Türkçeye çevirdikten sonra III. Selim'e takdim eder. Bu olaydan sonra sultân III. Selim kendisine üç yüz kuruş maaş bağlatır, ayrıca ev halkını Gaziantep'ten İstanbul'a getirmesi için de para yardımında bulunur. Fakat bu sırada Mısır Vak'ası çıkmış olduğundan dolayı ailesini İstanbul'a getiremez. Yakın bir zaman sonra da, sultânın yardımı ile yerleşmiş olduğu evinin bulunduğu mahallenin yanması ile yeniden maddi bütün malvarlığı kül olur. Fakat sultânın yardımı ile tekrar maddi durumu düzelir.

Bu olaydan sonra, Halepli İbrahim Efendi'nin Siyer-i Halebî'sini tercüme ederek padişaha sunar. Muhammed'in gazâları ve menkıbelerinden bahseden kitap, o devirde büyük bir rağbet görür. Bu gelişmeleri takiben III. Selim'in maddi desteğiyle Hacca gider. Seyahati sırasında, Medine'de bulunan hocası Abdullah Necip Efendi'yi ziyaret eder ve hocası son çevirisi olan Siyer-i Halebî eserine bir de takriz yazar. Dönüşte Şam ve Halep'e de uğrayıp akrabaları ile görüşen Âsım Efendi, bu sefer ailesini de yanına alarak İstanbul'a gelir ve Üsküdar Nuhkuyusu'ndaki evine yerleşir. Tuhfe-i Âsım adlı eserini III. Selim'e sunduktan sonra vakanünislik (resmî tarih yazarlığı) görevine atanır.

Şeyhülislam Ataullah Efendi'nin fetvasıyla III. Selim tahttan indirilip hal'edilince, Mütercim Âsım için de tekrar sıkıntılı günler başlar. Kendi tarihinde de anlattığı kadarıyla bu vakitlerde, geçim sıkıntısı yüzünden elindeki kıymetli eserleri yok pahasına satmak zorunda kalır. Fakat II. Mahmut'un tahta çıkmasıyla beraber Mütercim Âsım da tekrar rahat bir yaşama kavuşur.

19.yüzyılın başlarında Mütercim Âsım'ın da şöhreti iyice artar. Özellikle Arapçadan ve Farsçadan yaptığı tercümelerle cilt cilt eserler kaleme alır. Bu eserlerle lugat ilminde büyük bir merhale kaydettiğini ispat eder. Bu vakitten sonra da Mütercim Âsım lakabıyla anılmaya başlar.

Mütercim Âsım, 1807 yılında tekrar vakanüvislik görevine getirilir ve ölünceye dek bu vazifesini devam ettirir. 1813 yılında Selanik kadılığına tâyin edilse de çok kalmadan tekrar İstanbul'a döner. 28 Kasım 1820'de İstanbul'da vebâ hastalığı dolayısıyla vefât eder. Mezarı Karacaahmet Mezarlığı'nda bulunmaktadır.

Kişiliği

Âsım Efendi, Türk kültürünün güçlü bilim adamlarındandır. Kendisi tarihçilik, lugatçılık, şâirlik, nâşirlik, iktisatçılık, kelamcılık özelliklerine sahip olmakla birlikte, en çok lugatçılık yönüyle bilinmektedir.

Sözlüklerinde kullandığı dil oldukça yalın ve kısa cümlelerden oluşurken, Âsım Tarihi'nde ve diğer eserlerinde ağır ve sanatkârane bir dil kullanmıştır.

Eserleri

Başlıca eserleri: Burhân-ı Katı' (Farsça-Türkçe sözlük), Tuhfe-i Âsım (Arapça-Türkçe manzum sözlük), Âsım Tarihi.

Meşhur tercüme eserleri:

  1. Siyer-i Halebî (siyer)
  2. El-Okyanusû'l Basît fî Tercümeti'l-Kamûsü'l-Muhît (İranlı Muhammed Mecdüddin Yakup Firuzâbâdî'nin sözlüğünün tercümesidir)

Telif Eserleri:

  1. Merâhü'l-Meâlî fî Şerhi'l-Emâlî
  2. Tuhfe-i Âsım

Kaynakça

Dış kaynaklar

  • Koç, Mustafa (1999) "Asım (Mütercim), Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi Cilt:1 sayfa:255-256, İstanbul: Yapi Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, ISBN 975-08-0071-0
  • Aksoy, Ömer Âsım (1962) Mütercim Âsım: 1755-1819, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları

Dış bağlantılar

  • Kaçalin, Mustafa S. (2001) "Mütercim Âsım Efendi", Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. c.32 say. 200-202 Online: [1]

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">IV. Mustafa</span> 29. Osmanlı padişahı (1807–1808)

IV. Mustafa, 29. Osmanlı padişahı ve 108. İslam halifesidir. Babası I. Abdülhamid, annesi Ayşe Sineperver Sultan'dır.

<span class="mw-page-title-main">Ahmed Vefik Paşa</span> 196. Osmanlı sadrazamı

Ahmet Vefik Paşa, Yunan asıllı Osmanlı devlet adamı, diplomat, çevirmen ve oyun yazarı. İlk ilmî Türkçülerden biridir. İki defa Maarif Nazırlığı yaptı; ilk Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nda, İstanbul vekili olarak yer aldı ve başkanlığı üstlendi. 4 Şubat 1878–18 Nisan 1878 ve 1 Aralık 1882–3 Aralık 1882 tarihleri arasında iki defa sadrazamlık görevine getirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Sözlük</span> dilin veya dillerin kelime haznesini (sözvarlığını), söyleyiş ve yazılış şekilleriyle veren, sözcüğün kökünü esas alarak, bunların başka unsurlarla kurdukları sözleri ve anlamlarını, değişik kullanışlarını gösteren yazılı

Sözlük, bir dilin veya dillerin kelime haznesini (sözvarlığını), söyleyiş ve yazılış şekilleriyle veren, sözcüğün kökünü esas alarak, bunların başka unsurlarla kurdukları sözleri ve anlamlarını, değişik kullanışlarını gösteren yazılı eserdir. Eski dilde lügat, kamus denir. Leksikografi sözlükbilimidir. Sözlükçüye leksikografır denir. Lügatça, sadece bir kitapta geçen terimleri anlatır (glossary).

Şeyhî, Kütahya doğumlu 15. asır Türk divan şairi ve tabip.

<span class="mw-page-title-main">Ebussuud Efendi</span> Osmanlı şeyhülislamı ve hukukçusu (1490–1574)

Muhammed Ebussuud Efendi veya Hoca Çelebi, Osmanlı şeyhülislamı. Ailesi İskilip civarındaki İmâdlı olduğu için "İmadi" olarak da anılır.

Hâfız Post, Klasik Türk musikisi bestekârı olup, asıl adı Mehmet'tir. "Post" lâkabının kendisine, vücudunun çok kıllı olmasından dolayı verildiğine dair bir rivayet vardır. Sultan IV. Mehmed döneminin klâsik Türk büyük müzik ustalarındandır. Saray'da yapılan fasıllara sazı ve sesi ile katılmış, bütün çağdaşları gibi Selim Giray Han'dan yardım ve ilgi görmüş, bu sanatsever devlet adamının düzenlediği edebiyat ve müzik toplantılarına katılarak sanatçı kişiliğinin gelişmesini sağlamıştır. Gençliğinde resmî görev almamış, son zamanlarına Divan hocaları zümresine katılmış, daha sonra Bîrun Kâğıt Eminliği'ne getirilmiştir. Hafız Post 1694 yılında vefat ederek Karacaahmet Mezarlığı'nda, Divan şairi Nabi'nin mezarının yanı başında toprağa verildi. Ölümüne o dönem şairlerince anısına beyitler yazılmıştır.
Fenni, "Çergehte eyleyüb âhır karar/ Postu şîr-i ecel çâk eyledi", Itrî ise: "Dedi Itrî Hâfız'a mevâ ola ya Rab cinan" demiştir.

<span class="mw-page-title-main">Gelibolulu Mustafa Âlî</span> Osmanlı şair, yazar ve tarihçi

Gelibolulu Mustafa Âlî, Osmanlı bir şair, yazar ve tarihçidir.

Sünbülzade Vehbî, 18. yüzyılın dîvan şairlerindendir. Asıl adı Mehmet olup, Maraş'ta 'Sünbülzadeler' olarak anılan ailenin bireylerindendir.

<span class="mw-page-title-main">Karacaahmet Mezarlığı</span> İstanbulun Üsküdar ilçesindeki bir mezarlık

Karacaahmet Mezarlığı, İstanbul'un Üsküdar ilçesinde yer alan İstanbul'un en büyük ve aynı zamanda en eski mezarlığıdır.

<span class="mw-page-title-main">Münif Paşa</span>

Mehmed Tahir Münif Paşa veya kısaca Münif Paşa (1830-1910), Osmanlı devlet adamı.

Ahmed-i Dâ'i, 14. yüzyılın ikinci yarısıyla 15. yüzyılın başında yaşamış olan, çok eser vermiş alim bir şairdir.

Hoca Sadeddin Efendi, Osmanlı tarihçi, devlet adamı.

<span class="mw-page-title-main">İdris-i Bitlisî</span> Kürt asıllı Osmanlı devlet adamı (ö. 1520)

İdris-i Bitlisî veya Bitlisli İdris, devlet adamı, tarihçi ve edebiyatçı. Özellikle Yavuz Sultan Selim devrinde Osmanlı İmparatorluğu'nun doğu siyasetinde önemli rol oynadığı söylenir.

<span class="mw-page-title-main">Âşık Çelebi</span> XVI.yyde Osmanlı sahasında yaşamış divan şairi

Âşık Çelebi, 16. yüzyıl şair, mütercim, yazar.

<span class="mw-page-title-main">Kemalpaşazâde</span> Şeyhülislam ve tarihçi

Kemalpaşazâde veya İbn-i Kemal, Osmanlı devleti şeyhülislamı ve tarihçidir.

<span class="mw-page-title-main">Tâhirü'l-Mevlevî</span>

Tâhirü'l-Mevlevî, şair, yazar, Mevlevî Dedesi, mutasavvıf, gazeteci, müderris, mesnevîhân ve edebiyat tarihçisi.

<span class="mw-page-title-main">Lâmiî Çelebi</span>

Lâmiî Çelebi (1472-1532), divan şairi ve mürit. Asıl adı Mahmut'tur.

Heşt Bihişt, İdris-i Bitlisi tarafından II. Bayezid’in isteği üzerine yazılan ve Osmanlı Devleti’nin II. Bayezid dahil sekiz padişah dönemini anlatan Farsça tarihi kitabıdır.

<span class="mw-page-title-main">Eyüp Sultan Türbesi</span> Eyüp Sultan Camii içerisinde yer alan, Eyüp El Ensariye ait türbe

Eyüp Sultan Türbesi, İstanbul'un Eyüpsultan ilçesinde Eyüp Sultan Camii'nin dış avlusunda bulunan ve Ebu Eyyûb el-Ensarî'nin kabrini barındıran türbe (1458). Tarihsel süreç içerisinde birçok bakım ve onarımdan geçerek günümüzdeki haline ulaşmıştı. Mimari olarak küfeki taşından yapılmadır, sekiz köşeli ve kubbeli bir yapıya sahiptir. I. Ahmed'in padişah olduğu yıllarda türbenin camiye bakan kısmı çinilerle kaplanmış aynı zamanda giriş yanına bronz şebekeli bir hacet penceresi eklenmiştir. İç mekân XVI. ve XIX. yy'den kalma farklı tarzdaki İznik ve Kütahya çinileriyle süslenmiştir. Çinilerin üst kısımlarından olmak üzere bir yazıt kuşağı bulunmaktadır. Orta kısımda bulunan ahşap sanduka III. Selim döneminde yapılan gümüş şebekeyle kaplıdır. II. Mahmud'un hediyesi olan (1819) atlastan yapılma sanduka örtüsünde ise hattat Rakım Efendi'nin yazmaları bulunmaktadır. Türbe içerisindeki levhalar Mustafa İzzet Efendi ve Celalettin Efendi gibi hattatlar dışında III. Ahmed ve II. Mahmud gibi padişahlara aittir. Türbenin çevresindeki hazirelerde tarihsel olarak birçok önemli kişinin kabri bulunmaktadır. Türbe aynı zamanda dini bayram ve özel günlerde aldığı yoğun ziyaretçileriyle Müslümanların önemli ziyaret noktalarından biridir.

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından yayınlanan kitaplar listesi, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından muhtelif konularda yayınlanan eserleri içerir.