İçeriğe atla

Müslümanların Maveraünnehir'i fethi

Müslümanların Maveraünnehir'i fethi

8. yüzyılda Maveraünnehir ve Horasan
Tarih7. ve 8. yüzyıllar arası
Bölge
Maveraünnehir, Türkistan, Orta Asya
Sonuç

Müslümanların zaferi

Taraflar
Emevî Halifeliği
Abbasi Halifeliği (Emevî Halifeliği'nden sonraki dönemde)

Göktürk Kağanlığı
Türgiş Kağanlığı
Tibet İmparatorluğu


Soğdlu asîler
Maveraünnehir'deki müttefikler
Tang Hanedanlığı (Yalnızca Tibet İmparatorluğu ile olan savaşta)
Komutanlar ve liderler
Kuteybe bin Müslim
Muslim ibn Sa'id  (ölü)
El-Haraşi
Cüneyd bin Abdulrahman el-Murri
Sawra ibn el-Hurr el-Abani
Sa'id ibn Amr el-Haraşi
Esad ibn Abd Allah el-Kasri
Nasr ibn Sayyar
Tonyukuk
İnel Kağan
Kül Tigin
Bilge Şad
İşbara Bilge Köl İç Çor
Suluk Çor
Köl Çor
Gürek  Teslim
Divaştiç  (ölü)
Korzanj  (ölü)

Müslümanların Maveraünnehir'i fethi ya da Arapların Maveraünnehir'i fethi, günümüzde Özbekistan'ı, Tacikistan'ı, Kazakistan'ı ve Kırgızistan'ı kapsayan Orta Asya'nın tümünün ya da bazı bölgelerinin 7. ve 8. yüzyıllarda On İki İmamların dördüncüsü olan İmam Zeynel Abidin ve taraftarları olan Müslümanlar tarafından fethedilmesidir.[1]

Müslümanlar İle Türkler Arasındaki Savaşlar

İran'ın Müslümanlar tarafından fethedilmesinin ardından Müslümanlar Maveraünnehir'deki şehir devletleri ile komşu olmaya başladılar. Maveraünnehir, Türkistan olarak adlandırılan bölgenin içinde yer almasına karşın buradaki şehir devletlerinde yalnızca yönetici kesim Türk idi. Yerli halk ise Soğdlular, Toharlılar gibi çeşitli İranî halklardan oluşmaktaydı. Sasani İmparatorluğu'nun Müslümanlar tarafından yıkılmasından sonra, Suluk Çor komutasındaki Türgiş ve Barcık Kağan komutasındaki Hazar orduları İpek Yolu ticaretini denetim altında tutan ve ekonomik açıdan büyük önemi olan Maveraünnehir'in şehir devletlerini ele geçirmek için Müslüman komşularıyla savaşmaya başladılar.

Emevî-Türgiş Savaşları

Maveraünnehir'in bazı bölgeleri Arap komutan Kuteybe bin Müslim tarafından 706 ile 715 yılları arasında fethedilmişti ancak yine de Müslümanlar, bu bölgeleri tam anlamıyla ele geçirememişlerdi. Türgiş kağanı Suluk Çor'un amacı bütün Maveraünnehir'i Müslüman işgalcilerden temizlemekti. Suluk Çor, Türgişler'in batısında yer alan Hazarlar'ın Müslümanlar'a karşı yaptığı saldırılarla eşzamanlı olarak Müslümanlar'a saldırdı. Köl Çor tarafından komuta edilen Türgiş ordusu, 721 yılında Halifelik ordusu komutanı Sa'id ibn Abdülaziz'i Semerkant yakınlarında yenilgiye uğrattı. Bu yenilgi üzerine görevinden alınan Sa'id ibn Abdülaziz'in yerine gelen El-Haraşi, Hucend'de Türkler'i ve Soğdlu sığınmacıları katletti. Bu durum Türgiş Kağanlığı'na doğru yoğun bir sığınmacı akınına neden oldu. 724 yılında Emevî Halifesi Hişam bin Abdülmelik, Müslim bin Sa'id'i, Türkler'i kesin olarak yenilgiye uğratması emriyle birlikte Horasan'a vali olarak atadı ancak İslam ordusu Suluk Çor'un komutasındaki Türgiş ordusunun sert direnişiyle karşılaştı. Araplar'ın Yawm al-'atash (Türkçesi Susuzluk Günü) olarak andıkları bu günde yalnızca bir avuç Müslüman, Semerkant'a ulaşmayı başardı.

Daha sonra Emevî halifesi Hişam bin Abdülmelik'in Semerkant'a atadığı diğer valiler de Suluk Çor komutasındaki Türgiş ordusu karşısısında bir dizi yenilgiler aldılar. 728 yılında Buhara'yı, 729'da Kemerce'yi ele geçiren Suluk Çor daha sonra Dar Geçit Muharebesi'nde İslam ordusu karşısında bir zafer daha kazandı.[2] Türgiş Kağanlığı, Soğdiana ile Fergana Vadisi'ni denetim altına alarak en parlak dönemini yaşadı. 732 yılında Müslümanlar, Semerkant üzerindeki Emevî hakimiyetini pekiştirmek adına iki büyük askerî harekât gerçekleştirdiler. Bunun üzerine Suluk Çor, Semerkant üzerindeki emelllerinden vazgeçti ve kuzeye doğru çekilerek Buhara'dan ayrıldı. 734 yılında El-Harit ibn Suray, Emevî hakimiyetine karşı ayaklandı ve Belh ve Merv'i ele geçirdi ancak daha sonra yenildi ve üç yıl sonra da Türgişler'e sığındı. 737 kışında Suluk Çor, müttefikleri El-Harit ibn Suray, Gürek (Türk-Soğdlu önder) ve Usruşana'dan, Taşkent'ten ve Kutal'dan topladığı adamlarla Emevî Halifeliği'ne karşı son genel saldırıyı başlattı ve Cüzcan'a girdi ancak bir yıl sonra Emevî valisi Esad tarafından Haristan Savaşı'nda yenilgiye uğratıldı. Sonraki yıl Suluk Çor, Çin entrikaları yüzünden komutanlarından biri tarafından öldürüldü. 739 yılında da bu komutan Çinliler tarafından öldürüldü ve Maveraünnehir'e Çin etkisi geri geldi.

Emevî-Göktürk Savaşları

Emevi Halifeliği, Maveraünnehir'e ilk geldiğinden beri Soğdlar ile küçük çatışmalara giriyordu. 700'lü yıllarda bu çatışmalar büyümeye başlamış ve artık bir fetih hareketine dönüşmüştü. Ancak Türkler tarafından idare edilen Soğd krallıkları, buralara ulaşan Arap saldırılarına karşı koymayı başarmıştı.[3] Tonyukuk, İnel ve Bilge tarafından yönetilen Göktürk orduları, 701 yılında Seyhun kıyılarına vardı.[4] Nehri geçen Göktürk ordusu, Kızılkum çölüne girdi. İnel burada kalırken, Tonyukuk daha güneye ilerleyerek Soğd halkını itaat altına aldı.[5] Ek-Tag'ı geçen Göktürk ordusu, 701 yılında Semerkant'a ulaştı.[6] Bununla beraber 701 yılında Göktürk ordusu, daha da güneye ilerleyerek Emevîlerin Horasan valisi Mühelleb bin Ebû Sufra'yı Rutbil yakınlarında yenilgiye uğrattılar.[7][8] Bundan sonra Göktürk ordusu muzaffer bir şekilde Türk yurduna geri döndü.

705 yılında Kuteybe bin Müslim, Horasan valisi tayin edildi. Bundan hemen sonra, 705 yılında Belh şehrini zaptetmeyi başardıysa da, 706 yılında Baykent'te Türkler ve Soğdlar tarafından püskürtüldü.[9] 707 yılında Türgişler, Kuteybe'yi Buhara'dan kovdular ve Merv yakınlarında bir yenilgiye daha uğratmayı başardılar.[9] Bu yenilgilere rağmen Kuteybe Talkan'a kadar ilerlemeyi başardı. Buhara'yı tekrar ele geçirse de, 708 yılında Türgişler Arap ordusunu bir kez daha Buhara'dan atmayı başardılar.[9] Ancak Kuteybe, 711 yılında Semerkant'ı kuşatarak bölgenin en önemli şehrini tehdit etmeye başladı. Yine aynı yıl, 711'de Türgişler isyan ettilerse de, Göktürk ordusu onları mağlup etmeyi başardı[10] ve akabinde Tonyukuk ve İnel komutasındaki Türk ordusu, Semerkant'a değin Türgişler'i kovalayarak, onları geri dönmeye mecbur etti.[11] İnel Maveraünnehir'de bırakılırken, Tonyukuk geri döndü. Bundan sonra Gürek, Göktürk ordusundan yardım istedi. Ancak Emevi ordusu, İnel Kağan'a attıkları bir gece baskınıyla Göktürkler'i mağlup etmeyi başardılar. Göktürk ordusunun mağlup olmasının ana sebebi, Türk komutanlığının İnel komutasına verdiği ordunun, ehemmiyetsiz birliklerden oluşmasıydı.[12] İnel Kagan'ın mağlubiyetinden kısa bir süre sonra ana Türk ordusu Kül Tigin ve Bilge komutasında Maveraünnehir'e girerek[13] hem İnel'in ordusunu yok olmaktan kurtarmış[14] hem de işgal edilen tüm toprakları Semerkant'a kadar geri almışlardır. Bundan sonra Kül-Tegin daha güneye inmeye hazırlanırken, Karlukların isyan etmesi sonucunda geri dönmeye mecbur kalmıştır.[15] Kuteybe bin Müslim'in bu harekâtlar yapılırken hiçbir şekilde cevap vermemesi dikkat çekicidir. Bu, bize Kuteybe'nin Kül-Tegin'den ve Göktürkler'in ana ordusundan çekindiğini kanıtlar. Çünkü Kuteybe, Tonyukuk Maveraünnehir'e girdiğinde Göktürkler'e saldırmamış; İnel tek kaldığında gecikmeden saldırmış ve Kül-Tegin ile Bilge'nin kıtaları Maveraünnehir'e girdiğinde askerlerini derhal geri çekmiştir.

Son Savaşlar

Müslümanlar'ın Orta Asya'daki son zaferi 751 yılında gerçekleşen Talas Muharebesi'dir. Abbâsî Halifeliği ile Tang Hanedanlığı'nın karşılaştığı bu savaşta Tibet İmparatorluğu, Müslümanlar ile müttefik idi. Bu savaşta Müslümanlar Xinjiang'a tam olarak ilerleyemedi, savaşın stratejik açıdan ise bir önemi yoktur çünkü Orta Asya'da Çin hakimiyetini sona erdiren olay An Luşan İsyanı'ydı. Savaştan sonra Karluk Türkleri'nin bir bölümü din olarak İslamiyet'i seçse de Karluk Türkleri'nin çoğunluk olarak İslamiyeti benimsemesi Karahanlı Devleti zamanında, 10. yüzyılın ortalarında gerçekleşmiştir.

Türkler, Maveraünnehir'i geri almak için birkaç yüzyıl daha beklemişlerdir. 999 yılında da Karahanlılar, Samanoğulları'nı yıkarak Buhara'yı geri almışlardır. Denis Siner, Orta Asya'daki Çin üstünlüğünü sona erdiren en önemli etkenin Talas Muharebesi değil, Batı Göktürk Kağanlığı'nın yıkılışı olduğunu iddia etmektedir. Batı Göktürk Kağanlığı'nın yıkılışıyla birlikte Müslümanlar bu bölgedeki en büyük düşmanlarından kurtuldular.

Araplar'ın Gözünden Türkler

Orta Çağ Arap yazarları Türkler'i, kendi açılarından fiziksel olarak oldukça değişik ve ilginç görmüşlerdir. Ve Türkler'i yüzleri demirde dövülmüş kalkanlar gibi ve küçük gözlü olarak tanımlamışlardır. Yine Orta Çağ Arap yazarları Türkler'i ve Tibetliler'i birbirine benzetmiştir hatta birbirlerinden ayırt etmekte zorlandıklarını belirtmişlerdir. Bu kayıtlar Türkler'in dış görünüşünü Turani tipte tanımlamıştır.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Kerbela Vakası ve Kerbela'nın İntikamı - İmam Zeynel Abidin ve Türk Taraftarları, Maarif Kütüphanesi, 2. Baskı
  2. ^ Gibb, H. A. R. (1923). The Arab Conquests in Central Asia (İngilizce). Londra: The Royal Asiatic Society. OCLC 499987512. 
  3. ^ Ahmet Taşağıl, Göktrürkler-3. s. 29. 
  4. ^ Ahmet Taşağıl, Göktürkler-3. s. 29. 
  5. ^ F.. Chavannes. Document! sur its Tuokioue Occidentaux, s. 67. 
  6. ^ R . Giraud. l'Empire de Turc Célestes,. 
  7. ^ Marquart, J., Die Chronologie der altturkischen Inschriften, Leipzig, 1898. 
  8. ^ Lev Gumilev, Eski Türkler. Selenge Yayıınları. s. 359. 
  9. ^ a b c Lev Gumilev, Eski Türkler. Selenge Yayınları. s. 364. 
  10. ^ Liu Mau-Tsai, Çin Kaynaklarına Göre Doğu Türkleri. s. 169. 
  11. ^ Bilge Kağan Yazıtı, Doğu Yüzü, 39. Satır
  12. ^ S. G. Klyashtorny, Orta Asya Milletlerinin Araplar'a Karşı Mücadelelerine Dair. s. 773. 
  13. ^ S. G. Klyashtorny, Orta Asya Milletlerinin Araplar'a Karşı Mücadelelerine Dair. s. 774. 
  14. ^ Lev Gumilev, Eski Türkler. Selenge Yayınları. s. 371. 
  15. ^ Ahmet Taşağıl, Kök Tengri'nin Çocukları. s. 165. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Kapgan Kağan ya da Kapağan Kağan, İkinci Doğu Göktürk Kağanlığı'nın kağanıdır.

<span class="mw-page-title-main">Mâverâünnehir</span> Tarihî bölge

Maveraünnehir, Orta Asya'da, Ceyhun ve Seyhun nehirleri arasında kalan tarihi bölge.

<span class="mw-page-title-main">Bilge Kağan</span> İkinci Göktürk Kağanlığının 4. Kağanı

Bilge Kağan Resmi unvan: "Tengriteg Тengride bolmuş Türk Bilge Kağan" :Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağanı İkinci Göktürk Kağanlığı'nın kağanlarındandır. Türk tarihinin en önemli figürlerinden biri olarak değerlendirilir.

<span class="mw-page-title-main">Karluklar</span> Orta Asyada göçebe Türk boylarının bir federasyonu

Karluklar, 766-1215 yılları arasında, Orta Asya'da varlığını sürdüren Türk boylarıdır. "Karluk" adı Arap kaynaklarında "حارلوق Harluk", Farsça eserlerde "حاللوه Halluh", Çin yıllıklarında ise "Géluólù" biçimlerinde kullanılmıştır. Kadim Türk çağlarında Karluklara "Üç Oğuz" yani "Üçboy" da denilmiştir. Türkçe anlamı "karlık" olan Karlukların Türk soyundan geldiği ve bir Gök-Türk boyu olduğu Çin kaynağında (T'ang-shu) belirtilmiş ve oturduğu saha olarak Altaylar'ın batısındaki Kara-İrtiş ve Tarbagatay havalisi gösterilmiştir. Karluklar burada üç kabileden kurulu bir birlik halinde bulunuyorlardı. Daha İstemi zamanında Türk hakimiyetinin Hazar'ın kuzeyi ve Maveraünnehir'e doğru genişlemesinde şüphesiz büyük rolleri vardır. 630-680 yılları arasında, diğer Türk boyları gibi kendi başlarına buyruk olarak zaman zaman Çin'e karşı geldikleri görülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Kül Tigin</span> İkinci Doğu Göktürk Kağanlığı’nı yöneten devlet başkanı

Kül Tigin veya Köl Tigin, d. 684 - ö. 27 Şubat 731), İkinci Doğu Göktürk Kağanlığı'nı ağabeyi Bilge Kağan ile birlikte yöneten devlet başkanıdır. Kül Tigin, devletin askerî kanadını yönetiyordu.

<span class="mw-page-title-main">Arap-Türk ilişkileri</span>

Türk kavimleri ile Araplar arasındaki ilişkiler Arapların İslam öncesi döneminde İpek Yolu vasıtasıyla ticaret ile sınırlıydı.

<span class="mw-page-title-main">İkinci Doğu Göktürk Kağanlığı</span> 7. ve 8. yyde hüküm sürmüş Türk devleti

İkinci Doğu Göktürk Kağanlığı, Çin egemenliğine giren Göktürkler Kutluk Kağan zamanında yeniden bağımsızlığına kavuştu. Bu yüzden bu devlete "Kutluk Devleti" de denir.

<span class="mw-page-title-main">Türklerin İslam'a geçişi</span> Türklerin eski dini olan tengrizmi bırakıp İslama geçmesi olayıdır

Türklerin İslam'a geçişi, Türklerin İslam dininden önce mensup oldukları Tengricilik inancından vazgeçip dinlerini değiştirmeleridir. Yaklaşık 10. yüzyıla kadar Tengricilik dini Türkler arasında en yaygın din olmuştur. Türklerin İslam diniyle ilk teması Şii ve Alevilerin dördüncü İmam olarak kabul ettikleri İmam Zeynel Abidin'in Türkler tarafından Kerbela'da koruma amaçlı Horasan'a götürmeleriydi. İslamiyet öncesi Türkler ile Müslüman Arapların ilk karşılaşması 7. yüzyıl döneminde Hilafet-İmamet çekişmeleriyle gerçekleşmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Türkeş Devleti</span> 7.-8. yüzyıllar arasında var olmuş bir Türk devleti

Türkeş veya Türgiş bir Türk boyları konfederasyonuydu. Bir zamanlar Batı Türklerinin On-Ok seçkinleri üzerindeki Tulu kanadına ait olan Türkeşler, Batı Göktürk Kağanlığının çöküşünden sonra bağımsız bir güç olarak ortaya çıktı ve 699'da bir kağanlık kurdu. Türkeş Kağanlığı, Karlukların onları yendiği 766 yılına kadar sürdü. Türkeş ve Göktürkler evlilik yoluyla ilişkiliydi.

Doğum tarihi bilinmeyen İnel Kağan, Kapgan Kağan'ın küçük oğlu idi. İnel Kağan, 698 yılında Türgişler ile yapılan Bolçu Savaşı'nda bir komutan olarak yer aldı. İnel Kağan, 699 yılında babası Kapgan Kağan tarafından On-oklar üzerine Küçük Kağan unvanı ile yönetici olarak atandı. 711 – 712 yıllarında Müslümanların Maveraünnehir'i fethi sırasında Arapları Maveraünnehir'den çıkarmak için düzenlenen askeri sefere katıldı. 714 yılının şubat ayında ağabeyi Tonga Tigin ile birlikte Beşbalık'ı kuşatan İnel Kağan başarısız oldu ve bu kuşatma ağabeyinin ölümü ile sonuçlandı. İnel Kağan, babası Kapgan Kağan'ın 22 Temmuz 716 tarihinde, Bayırku Seferi dönüşünde suikaste uğrayıp öldürülmesinden sonra Türk Toyu tarafından kağan olarak ilan edildi. Ancak birkaç ay süren kağanlığı süresince, Göktürk Kağanlığı'na başkaldırmış olan boylar konfederasyonu ile mücadele edemediğinden dolayı kutun kendisinden alındığı bahane edilerek amcasının oğlu Kül Tigin tarafından yapılan askeri bir darbe ile yakınları, destekçileri ve akrabaları ile birlikte 717 yılının şubat ayında idam edildi.

Kuteybe bin Müslim, Emevilerin en önemli Arap komutanlarından birisi ve Horasan'ın Emevi valisidir.

Divaştiç, Müslümanların Maveraünnehir'i fethi sırasında Maveraünnehir'i yöneten bir Soğd lideridir. 708'den 722'ye kadar Pencikent'in yöneticisi olmuştur.

Bolçu Muharebesi, 711'de Göktürk Kağanlığı ile Türgişler öncülüğündeki ittifak kuvvetleri arasında gerçekleşen muharebedir. Muharebe, kesin Göktürk zaferiyle sonuçlanmıştır.

Suluk Çor 8. Yüzyılda yaşamış bir Türgiş Kağanıdır. Emevi saldırılarına karşı yaptığı başarılı savaşlarla bilinir. 6 Emevi valisinin başarısızlığa uğrayıp değişmesine neden olduğu için Emeviler tarafından Ebu Muzahim adıyla anılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Dar Geçit Muharebesi</span> 731 yılında günümüzde Özbekistanda gerçekleşen çatışma

Dar Geçit Muharebesi ya da Defile Savaşı Tahtakaraça Geçidi'nde Emevî Halifeliği'nin büyük bir ordusu ile Türkeş Devleti arasında Temmuz 731'de üç gün boyunca süren çatışmadır. Türkeş Devleti, Semerkant'ı kuşatıyordu ve şehrin komutanı Sevre bin Hür, Horasan'ın yeni atanan valisi Cüneyd el-Mürrî'den yardım talebinde bulunmuştu. Cüneyd'in 28.000 kişilik ordusu geçitte Türkeş Devleti'nin saldırısına uğradı ve Emevî ordusu kendini kurtarmayı ve Semerkant'a ulaşmayı başarsa da çok büyük kayıplar verdi; Bir yardım amacıyla Türkeş güçlerine arkadan saldırmaları emredilen Sevre'nin 12.000 askeri neredeyse yok edildi.

<span class="mw-page-title-main">Kasrül Bahili Muharebesi</span>

Kasrül Bahili Muharebesi, Türk Türkeş (Türgiş) Devleti'nin kuşatmasından Qasr al-Bahili'nin küçük kalesindeki Arap garnizonunun başarılı bir şekilde kurtarılmasıydı. Emevi Halifeliği'nin Horasan valisi tarafından gönderilen, el-Musayyab ibn Bişr el-Riyahi komutasındaki bir Arap yardım gücü kuşatmayı kırmayı ve garnizonu Semerkant'taki güvenliğe götürmeyi başardı.

<span class="mw-page-title-main">Baykend Muharebesi</span> İslam fetihleri sırasında 729 yılında Mâverâünnehirde yaşanan savaş

Baykand veya Baykend Muharebesi, 729 yılında Türk Türgeş Kağanlığı ve onun Soğdlu müttefikleri ile Emevi Halifeliği Arapları arasında, Transoxiana'da Buhara yakınlarındaki bir kasaba olan Baykand'da gerçekleşti. Horasan valisi Ashras ibn Abdullah al-Sulami komutasındaki Arap ordusu, bir önceki yıl patlak veren ve Türgeş desteği alan Soğd prenslerinin büyük çaplı isyanını bastırmak için Ceyhun Nehri'ni geçti. Arap ordusu Buhara'ya doğru ilerlerken Türgeş tarafından kuşatıldı ve su kaynaklarından mahrum bırakıldı. Beş yıl önceki "Susuzluk Günü"nde olduğu gibi Araplar için neredeyse bir felaketle sonuçlanacak bir dizi çatışma yaşandı; ancak sonunda birkaç Arap liderinin cesareti ve el-Hâris bin Sureyc ve Katan bin Kuteybe komutasındaki öncü birliklerin eylemleri sayesinde Araplar sınırı aşarak Buhara'ya ulaştılar ve şehri kuşattılar.

<span class="mw-page-title-main">Kamarca Kuşatması</span>

Kamarja veya Kamarca kuşatması, 729 yılında Emevi Halifeliği'nin Arap Müslümanları ile Türgeş Kağanlığı ve onun Soğd müttefikleri arasında gerçekleşti. Emevilerin Transoxiana(Maveraünnehir)'yı fethi 720'lerde yerel Soğdlu prenslerinin ayaklanmaları ve Türgeş istilaları ile bozulmuştu. 729'da Semerkant yakınlarındaki küçük Kamarja kalesi, hükümdarları Suluk Çor'un kişisel yönetimi altında Türgeşler tarafından saldırıya uğradığında Transoxiana'daki son kalan Arap kalelerinden biriydi. El-Taberi'nin tarihinde ayrıntılı bir anlatımı bulunan sonraki kuşatma 58 gün sürdü ve garnizonunun Semerkant'a müzakereli çekilmesiyle sona erdi. Kamarja'nın inatçı savunması Arap edebiyatında övüldü, ancak Arapların bölgedeki hakimiyeti iki yıl sonra Defile Muharebesi'nden sonra kırıldı. Türgiş Kağanlığı'nın 738'de yıkılmasından sonra Araplar Maveraünnehir'de yeniden egemenliklerini kurdular.

<span class="mw-page-title-main">Yevm el Atkal Muharebesi</span>

Yevm el Atkal Muharebesi ya da Baggage Savaşı, Emevi Halifeliği güçleri ile Türk Türgeş kabileleri arasında Eylül/Ekim 737'de savaşıldı. Horasan valisi Esed bin Abdullah el-Kasri komutasındaki Emeviler, Transoxiana'daki İrani Hutal Prensliği'ni işgal etmişti ve yerel yönetici Türgeşlerden yardım istedi. Emevi ordusu, Türgeşler gelmeden önce aceleyle geri çekildi ve tam zamanında Ceyhun Nehri'ni geçmeyi başardı, bu sırada arka muhafızları takip eden Türgeşlerle çatışmaya girdiler. Türgeşler hemen ardından karşıya geçti ve önceden gönderilen açıktaki Müslüman yük trenine saldırarak onu ele geçirdiler. Emevilerin ana ordusu, ağır kayıplar veren yük treninin refakatçisinin yardımına geldi. Emevi seferinin başarısızlığı, Yukarı Ceyhun vadisindeki Arap kontrolünün tamamen çökmesi anlamına geliyordu ve Horasan'ın kendisi Türgeşlere açıldı.

<span class="mw-page-title-main">Haristan Muharebesi</span> haristan muharremi türkler için çok önemli bir savaştır aga sir keropri

Haristan Muharebesi, Emevi Halifeliği ile Türk Türgeş güçleri arasında Aralık 737'de, Doğu Horasan'ın Cüzcan bölgesindeki Haristan kasabası yakınlarında gerçekleşti. Horasan valisi Esad bin Abdullah el-Kasri komutasındaki Emeviler, Türgeş kağanı Suluk ve müttefiki Arap haini el-Hâris bin Sureyc'i şaşırtmayı ve yenmeyi başardılar.