İçeriğe atla

Müsâfirîler

Müsâfirîler
سالاریان
919-1062
Sallarid hanedanının (Musafiridler veya Langaridler olarak da bilinir) haritası.
Sallarid hanedanının (Musafiridler veya Langaridler olarak da bilinir) haritası.
TürMonarşi
BaşkentTarım şehristanı
Yaygın dil(ler)Farsça
Resmî din
İslam
HükûmetMonarşi
Kral 
• 919-941
Muhammad ibn Müsafir (ilk)
• 1050-1062
Müsafir ibn İbrahim (son)
Tarihî dönemOrta Çağ
• Kuruluşu
919
• Dağılışı
1062
Öncüller
Ardıllar
Sâcoğulları
Nizârî-İsmaili Devleti
Şeddâdîler
Revvâdîler
Günümüzdeki durumuErmenistan
Azerbaycan
İran

Müsafiriler. 930-1200 yılları arasında bugünkü Azerbaycan ve Ermenistan topraklarında hüküm süren ve Salariler ya da Sellariler adıyla da anılan hanedan. Deylemi hânedanlardan biri olan Müsâfirîler'in ortaya çıkışıyla ilgili bilgiler her ne kadar kesin değilse de Yâkūt el-Hamevî'nin kaydettiği bir mektuptan bu hânedanın tarihinin, mensubu bulundukları Âl-i Kenger'in Kazvin'e bağlı Târum (Tarım) vilâyetindeki Şemîrân (Semîrân) Kalesi'ni ele geçirmesine kadar gittiği anlaşılmaktadır.[1]

Müsâfirîler'in bilinen ilk üyesi Sellâr (Sâlâr) diye tanınan Muhammed b. Müsâfir'dir. Mes'ûdî babasının adını Esvâr şeklinde kaydeder[2] isim zamanla Müsâfir şekline dönüşmüş olmalıdır. Muhammed b. Müsâfir, Cüstânî Hükümdarı III. Cüstân b. Vehsûdân'ın kızı ile evlenerek bu Deylemli hânedanla akrabalık tesis etti[3] Taberistan'da Şiî Zeydîler’in çöküşe geçmesinin (IV./X. yüzyıl) ardından başlayan Deylemliler’in yayılma sürecinde Muhammed b. Müsâfir de rol aldı ve lider Esfâr b. Şîreveyh’e karşı kumandanlarından Merdâvîc b. Ziyâr ile ittifak yaptı. Merdâvîc, bu ittifaka dayanarak 316 (928) veya 319’da (931) Esfâr’ı ortadan kaldıran ve kendisini yayılışın liderliğine getiren hareketi başlattı[4] Ancak Muhammed b. Müsâfir’in oğulları Vehsûdân ve Merzübân, annelerinin de yardımıyla idare merkezi Şemîrân Kalesi’ni ele geçirip babalarını tahtından indirerek gözetim altına aldılar ve yönetimi kendileri üstlendiler; Târum bölgesi Vehsûdân’da, diğer topraklar Merzübân’da kaldı (330/942). Bu sırada, Sâcoğulları’ndan Yûsuf b. Ebü’s-Sâc’ın ölümünden (314/926) beri önemli iç karışıklıklara sahne olan Azerbaycan, Hâricî lideri Deysem b. İbrâhim el-Kürdî tarafından ele geçirildi. Fakat Deysem’le ilişkileri bozulan veziri Ebü’l-Kāsım Ali b. Ca‘fer, Merzübân ile görüşüp onu Azerbaycan’a saldırmaya teşvik etti. Merzübân Deysem’i yenerek kısa zamanda Azerbaycan’a, daha sonra da Derbend ve Şirvan’a kadar Arrân ve İrmîniye’ye hâkim oldu; Deysem b. İbrâhim’i de kendisine iktâ ettiği Târum’daki bir kaleye gönderdi (330-331/942-943). 332 (944) yılında Arrân’ın merkezi Berdea Rus askerlerince işgal edildi. Merzübân onları kuşatma altına aldıysa da aynı günlerde Musul Hamdânî ordusunun Azerbaycan’a doğru harekete geçtiği haberi gelince Ruslar’la savaşmak için küçük bir birlik bırakıp Hamdânîler’e yöneldi. Meydana gelen savaşta yağan karın da etkisiyle bedevîlerden teşekkül eden Hamdânî ordusu dağıldı (334/945-46). O sırada Büveyhî Emîri Muizzüddevle’nin hilâfet merkezi Bağdat’a hâkim olması üzerine Hamdânî Emîri Nâsırüddevle Büveyhîler’i oradan atmaya niyetlendi ve bir mektupla Hamdânî kuvvetlerinin Azerbaycan’dan çekilmesini emretti. Kuşatma altında bulunan Berdea’daki işgalci Ruslar da ülkelerine geri döndüler[5]

Çoğunlukla "emir" unvanını kullanan Müsafiriler, adlarını Şemiran Emiri olan Salar'ın oğlu Müsafir'den aldılar. Onuncu Yüzyılın son çeyreğine kadar, Teron, Semen, Petrov, Ermenistan, Arran ve Azerbaycana hakim oldular,[6] 989-997 arasında Büveyhoğulları'nın hakimiyetine girdiler, 1065'te ise hanedanın hüküm sürdüğü topraklara Selçuklular egemen oldular.

Muhammed bin Musafir Dönemi

10. yüzyılın başlarında Şamiran'ı fetheden Muhammed bin Musafir. Cüstani hanedanından bir kız ile evlendi. Muhammed bin Musafirin Sert yönetimi ve politikaları, sonucunda ailesini bile ona yüz çevirdi. 941'yılında oğulları Wahsudan ibn Muhammed ve Marzuban tarafından hapsedildi[7][8]

Marzuban ibn Muhammed Dönemi

Merzuban, Deysemi hanedanlığını işgal edip hükümdarı Deysem'i hapsetti, Daha sonra Merzuban Divin,Erdebil ve Tebriz'i ele geçirdi, sonra hanedanlığın başkentini Berdeye taşıdı ayrıca. Şirvanşahlar, Merzuban'ın tebası olmayı ve haraç ödemeyi kabul ettiler.

943-944'te Ruslar, Hazar bölgesine bir sefer düzenlediler. Bölgedeki ekonomik durumu etkileyen bu sefer neticesinde Berde gücünü kaybetti ve merkez Gence'ye taşındı.[9][10] Sallari ordusu, Rus ordusu karşısında birkaç kez yenilgiye uğradı. Ruslar başkent Barda'yı ele geçirdi. Ruslar, yerel halkın, otoritelerinin tanınması karşılığında dinlerini yaşamalarına izin verdi; Rusların bölgede kalıcı olarak yerleşme niyeti bulunuyordu. İbn Miskawaih'e göre, yerel halk Rus güçlerine taş atarak ve barışı bozdu, Ruslar yerel halkın şehri boşaltmasını talep etti. Bu talep yerel halk tarafından reddedildi ve Ruslar yerel halkı öldürmeye, birçok kişiyi ise fidye için esir almaya başladı. Katliam, müzakereler nedeniyle kısa bir süre kesintiye uğradı ancak kısa süre sonra bu antlaşma bozuldu. Ruslar, birkaç ay berde de kaldı ve çevredeki pek çok yeri yağmalayarak şehirden ayrıldılar.

948'yılında Marzuban, Hemedan ve İsfahan hükümdarı Rukn ed-Daula tarafından mağlup edildi ve Samiram Kalesi'nde esir alındı. Bundan sonra Sallariler bölgesi, Marzuban'ın erkek kardeşi Vahsudan, Merzubanın oğulları ve Deysam Sajid arasında acımasız bir güç mücadelesinin yeri oldu. Merkezi yönetimdeki bu zayıflık, Revaddilerin ve Şeddadilerin sırasıyla Tebriz ve Divin'in kuzeydoğusundaki bölgelerin kontrolünü ele geçirmesine sebep oldu.[11][12]

Yıkılış

Merzuban, kardeşi Wahsudan'ı halefi olarak belirlemişti. Ancak Azerbaycan'a kalelerin komutanları onu lider olarak görmeyi reddettiler ve onun yerine Marzuban'ın oğlu Justanibn Merzuban'ı halefi olarak tanıdı. Ancak Wahsudan yönetimin başına geçmeyi başardı. Wahsudan'ın ölümünden sonra (967'den bir süre sonra), oğlu Nuh onun yerini aldı. Nuh 989'da ölünce, yerine Nuh'un küçük oğlu ibrahim geçti

Gazneli Mahmut yeni halefin tecrübesizliğinden yararlandı ve 1029 yılında Rey'i fethetti İbrahim'toprakları geri almak için bir kuvvet gönderdi, ancak bunu başaramadı, daha sonra İbrahim, Kazvin'i Gazneliler'den aldı ve savaşta Gazneli Mahmud'un oğlu Mesud'u yendi. Salariler 1062 yılında selçuklular tarafından yıkıldı ve zaman içerisinde asimile oldular. []

Kaynakça

  1. ^ (Muʿcemü’l-büldân, III, 291)
  2. ^ (Mürûcü’ẕ-ẕeheb, IV, 378)
  3. ^ (a.g.e., IV, 377-378; İbn Miskeveyh, II, 32, 151)
  4. ^ (Mes‘ûdî, IV, 377-378)
  5. ^ (İbn Miskeveyh, II, 62-67; İbnü’l-Esîr, VIII, 412-415).
  6. ^ Clifford Edmund Bosworth, The New Islamic Dynasties, 148-149. 
  7. ^ V. Minorsky, Kafkas tarihinde Çalışmalar, Cambridge University Press, 1957. 
  8. ^ Ryzhov, Konstantin. (2004). Vse monarkhi mira. Musulʹmanskiĭ Vostok, VII-XV vv. Moskva: Veche. ISBN 5-94538-301-5. OCLC 60375682. 
  9. ^ Abu '. İbn Ahmed İbn Muhammed, Miskawaih (2014). Tajarib Al-Umam; Veya, İbn Miskeveyh'in Tarihi. Nabu Basın. ISBN 1295768103. 
  10. ^ "AZERBAIJAN iv. Islamic History to 1941 – Encyclopaedia Iranica". iranicaonline.org. 29 Nisan 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ocak 2021. 
  11. ^ V. Minorsky, Kafkas Tarihi Çalışmaları, Cambridge University Press, 1957. s. 112. 
  12. ^ Bayne Fisher, William (1975). Cambridge History of Iran, Том 4. Cambridge University Press. ISBN 9780521069359. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Muhyiddin İbnü'l-Arabî</span> Endülüslü İslam düşünürü, sufi ve filozof (1165–1240)

Muhyiddin İbnü'l-Arabî ya da tam adıyla Muhyiddîn Muhammed bin Ali bin Muhammed el-Arabî el-Hâtimî et-Tâî, ünlü İslâm düşünürü, mutasavvıf, yazar ve şair. Şeyhü'l Ekber unvanı ile de bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Mervânîler</span> Kürt hanedanı

Mervânîler, Benî Mervân Âl-ı Mervân Veya Mervâniyye Mulûku Diyârbekir 10. ve 11. yüzyıllarda Yukarı Mezopotamya'da 100 yıl kadar hüküm sürmüş Kürt hanedanıdır. 16. yüzyılda yazılmış Kürt hanedanlar tarihi Şerefname'nin bağımsız devletleri içeren ilk bölümü Mervaniler ile başlar.

<span class="mw-page-title-main">Eyyûbîler</span> Orta Doğuda hüküm sürmüş olan geç dönem Orta Çağ Kürt devleti (1171–1250)

Eyyûbîler, Eyyûbîler Devleti veya Eyyûbî Sultanlığı, Zengî Devleti'nin komutanı ve daha sonradan Fâtımî Devleti'nin veziri olan Selahaddin Eyyubi'nin 1171 yılında kurduğu Eyyûbî Hanedanı'nın Mısır ve Suriye'de egemen olduğu Sünni Müslüman bir devlettir. En güçlü olduğu dönemde Mısır, Suriye, Irak, Hicaz, Filistin, Libya, Yemen ve Levant bölgelerini egemenliği altında tutmuştur. 1171'de Selahaddin Eyyubi tarafından Mısır'daki Şii Fâtımî Hâlifeliği'nin ortadan kaldırılmasının ardından doğan bir iktidar boşluğuyla tarih sahnesine çıkan devlet, 1187'de Hıttin Muharebesi ile Kudüs'ü Hristiyanlardan geri almış ve Orta Doğu'da önemli bir güç hâline gelmiştir. Hanedanlık, bölgedeki hâkimiyetini 13. yüzyılın ortalarına kadar sürdürmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Türk tarihi</span> Türk topluluklarının ortak tarihi

Türk tarihi, günümüzdeki Türk halklarının ve yabancı halkların arasında Türk dilini konuşmuş olan Türk topluluklarının ortak tarihidir. Göktürklerden önce var olmuş Türk dili konuşan topluluklar bazı tarihçiler tarafından, Türk tâbiri yerine Ön Türk tabiri ile anılırdı.

<span class="mw-page-title-main">İldenizliler</span> Azerbaycanda Kurulmuş Bir Türk Atabeyliği

Eldenizler, ayrıca Eldegezler, İldenizliler veya Azerbaycan Atabeyleri [Azerice: Eldənizlər] - 1136-1225'te Azerbaycan'ı, Doğu Anadolu'yu, Kuzey Irak'ı, İran'ı ve Cibal'ı yöneten tarihi bir devlet. Hanedanlığın kuruluşu Kıpçak asıllı Şemseddin İldeniz ile bağlantılıdır. Böylece Arran'ı Sultan Mesud'dan ikta olarak alan Eldeniz, gücünü kısa sürede tüm Azerbaycan'a yaydı. Eldeniz, oğulluğu Arslanşah'ı 1160 yılında hükümdar yaptıktan sonra Irak Selçuklu Devleti'nde fiilen iktidarı ele geçirdi. Şemseddin İldeniz döneminde Azerbaycan atabeylerinin toprakları Arran, Azerbaycan, Şirvan, Cibal, Hemedan, Gilan, Mazenderan, İsfahan, Rey, Musul, Kirman, Fars, Huzistan, Ahlat, Erzurum ve Meraga topraklarını içeriyordu.

<span class="mw-page-title-main">Azerbaycan edebiyatı</span>

Azerbaycan edebiyatı Azerbaycan dilinde yazılan edebiyatı veya Azerbaycanlı yazarların, şairlerin veya Azerbaycanlı muhacirlerin yazdığı edebiyatı ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">Hazar Kağanlığı</span> Musevi Türk devleti

Hazar Kağanlığı ya da kısaca Hazarlar, 7. ve 11. yüzyıllar arasında; Hazar Denizi'nin çevresinde; Van Gölü'nden, Karadeniz kıyılarından, Kiev'e; Aral Gölü'nden, Macaristan'a kadar olan geniş topraklarda hüküm sürmüş, Doğu Avrupa'da yerleşik bir Türk devletidir. Hazar kelimesi, gez(mek) anlamına gelen kaz- kökünden türemiştir. Ka-zar; gezer yani serbest dolaşan, bir yere bağlı olmayan anlamına gelmektedir. Hudūd al-'Ālam adlı esere göre, Hazar kağanları Ansa' sülalesindendir ve Orta Asya'dan gelmişlerdir. Hazarların bir süre Büyük Hun Devleti'ne bağlı kavimler arasında bulunmuş olmaları ihtimali vardır. 586'dan sonraki Bizans kaynaklarında Hazarlar, "Türkler" olarak geçmektedir.

İmâmet ya da İmâmîlik İslam'ın bir kolu olan Şiiliğin temel ilkelerinden birisidir. Sünnilik imâmeti imanın esaslarından biri olarak saymaz.

<span class="mw-page-title-main">Azerbaycan tarihi</span> Azerbaycanın tarihi

Azerbaycan, Avrasya'nın Kafkasya bölgesinde bir ülke. Doğuda Hazar Denizi, kuzeyde Rusya'nın Dağıstan bölgesi, kuzeybatıda Gürcistan, güneybatıda Ermenistan ve Türkiye ve güneyde İran ile sınırlıdır. Azerbaycan Cumhuriyet'nin yaklaşık 10 milyona yaklaşan nüfusunu bir Türk etnik grubu olan Azerbaycanlılar ve çeşitli diğer etnik gruplar oluşturmaktadır.

İbn Havkal veya tam adıyla Ebû'l-Kâsım Muhammed bin Ali en-Nasibi el-Bağdadi, 10. yüzyılın Aridoğulları Devleti'nin ünlü Arap kökenli Nusayri İslam yazarı ve coğrafyacısıdır. 977 yılında Sûret el-Arz isminde Arapça dilinde eserini yazmıştır. Kitabın çevirisinden onun yaşamından çok az bilgi verilmiştir, onun hocası olan İbrahim bin Muhammed el-İstahrî'nin yazdığı Al-Masâlik Al-Mamâlik adlı Arapça dilindeki kitabında onun yaşamına dair bahsedilsede hayatına dair yeterince bilgi içermemektedir.

Tarihte Yahudilik ile İslam arasındaki etkileşimin tarihi, İslamın Arap Yarımadası'nda doğup buradan yayılmaya başladığı 7. yüzyıla kadar uzanır. Gerek Yahudiliğin gerekse İslamın kökenleri Ortadoğu'da, İbrahim'e dayandığından, her ikisi de İbrahimi olarak kabul edilir. Yahudilik ile İslam'ın paylaştığı birçok ortak yön bulunmaktadır: temel dini görünümü, yapısı, hukuk felsefesi ve uygulaması ile İslam ile Yahudilik birbirine benzer. Gerek bu benzerliklerden ötürü, gerekse Müslüman kültürü ve felsefesinin İslam dünyası içinde yaşayan Yahudi cemaatleri üzerindeki etkisi yoluyla, geride kalan 1.400 yıl boyunca bu iki din arasında kesintisiz ve hatrı sayılır bir fiziki, teolojik ve siyasi örtüşme ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Arap-Hazar ilişkileri</span> Kafkasyanın kontrolü için Araplar ve Hazarlar arasında bir dizi savaş

Hazar-Arap ilişkileri, 7. yüzyılın ikinci çeyreğinden 9. yüzyılın ortalarına kadar devam eden ve genellikle savaşların yoğun olarak yaşandığı ilişkilerdir.

<span class="mw-page-title-main">Şirvanşahlar Devleti</span>

Şirvanşahlar Devleti ,(Arapça/Farsça: شروانشاه) — 861-1538 yılları arasında Güneydoğu Kafkasya'da, ağırlıklı olarak günümüz Azerbaycan Cumhuriyeti'de ve kısmen de günümüz Dağıstan topraklarında var olmuş ve sonradan Azerbaycanlılaşmış bir devlettir. Devletin sınırları doğuda Derbent'ten, Kür Nehri'nin Hazar Denizi'ne döküldüğü noktaya kadar uzanarak, Şirvan tarihi bölgesi ile bazen batıda Gence şehrine kadar ulaşmış, ayrıca farklı dönemlerde Şeki, Karabağ ve Beylegan'ı da kapsamıştır. Başkenti Şamahı ve Bakü olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Ürgenç</span>

Ürgenç veya Gürgenç, Özbekistan'da şehir.

<span class="mw-page-title-main">Rus’ Hazar seferleri</span> Ruslar tarafından 9. ve 11. yüzyıllar arasında gerçekleştirilen Hazar Denizi seferleri

Hazar Seferleri, Ruslar tarafından 864 ile 1041 yılları arasında Hazar Denizi kıyılarında bugün İran, Dağıstan ve Azerbaycan olan yerlere yapılan askeri baskınlardır. Başlangıçta Ruslar, 9. yüzyılda Serkland'da, Volga ticaret yolunda tüccarlar olarak seyahat ederek kürk, bal ve köle satarak ortaya çıktılar. İlk küçük ölçekli Viking baskınları 9. yüzyılın sonlarında ve 10. yüzyılın başlarında gerçekleşti. Ruslar, 913'te ilk büyük ölçekli seferi gerçekleştirdi; 500 gemiyle geldikten sonra günümüz İran topraklarında Gürgan bölgesini ve daha batıda Gilan ve Mazenderan'ı köle ve mal alarak talan ettiler. Geri döndüklerinde, kuzey akıncıları Volga Deltası'nda Hazarların saldırısına uğradılar ve mağlup edildiler, kaçanlar ise Volga'nın ortasındaki yerel kabileler tarafından öldürüldüler.

<span class="mw-page-title-main">Mecdüddevle</span>

Ebu Talib Rüstem, genellikle Mecdüddevle lakabıile bilinir, 997'den 1029'a kadar Rey Büveyhî emirliğinin son emiriydi. Fahrüddevle'nin en büyük oğluydu. Zayıf bir hükümdar olarak, saltanatının büyük bir bölümünde bir kuklaydı, annesi Seyyide Şirin ise emirliğin gerçek hükümdarıydı.

<span class="mw-page-title-main">Müizzüddevle</span>

Ahmed ibn Buya, 945'ten sonra daha çok Müizzüddevle lakabıyla bilinir, 945'ten ölümüne kadar hüküm süren Irak'ın Büveyhî emirlerinin ilkiydi.

Ebü'l-Fazl Muhammed ibn Ebi Abdullah el-Hüseyin ibn Muhammed el-Katib, genellikle babasından sonra İbnü'l-Amîd olarak bilinir, Büveyhî hükümdarı Rüknüddevle'nin veziri olarak görev yapan bir İranlı devlet adamıydı. Rüknüddevle, 940'tan 970'teki ölümüne kadar otuz yıldır. İbnü'l-Amîd olarak da bilinen oğlu Ebü’l-Feth İbnü'l-Amîd, makamında onun yerini aldı.

Abu'l-Wafa Tuzun, genellikle Tüzün olarak bilinir, önce İran hükümdarı Merdevîj bin Ziyar'a, ardından da Abbâsîlere hizmet etmiş bir Türk askeridir. Abbâsî ordusunda liderlik pozisyonuna yükselmiş, Hamdânî hükümdarı Nasırü'd Devle'yi Bağdat'tan çıkarıp 31 Mayıs 943'te Emîrü’l Ümerâ makamını üstlenerek halifeliğin fiili yöneticisi olmuştur. Bağdat ve onunla birlikte Abbasiler Halifeliği Büveyhîlerin kontrolüne girmeden birkaç ay önce Ağustos 945'teki ölümüne kadar bu görevi sürdürmütür.

Ebu Bekir Muhammed bin Râik, genellikle sadece İbn Râik olarak bilinir, Abbasi Halifeliği'nin üst düzey bir yetkilisiydi ve halifelik hükûmetinin zayıflığını kullanarak 936 yılında halifeliğin ilk Emîrü’l Ümerâ olmuştur. 938 yılında rakip Türk askeri liderleri tarafından tahttan indirilmiş, 941 yılında görevi geri almış ve Şubat 942'deki suikasta kadar bu görevi sürdürmüştür.