İçeriğe atla

Mülteci hukuku

Mülteci hukuku, devletlerin mültecilere karşı sahip olduğu hak ve görevlerle ilgilenen uluslararası hukukun dalıdır. Mülteci hukuku ile uluslararası insan hakları hukuku veya insancıl hukuk arasındaki ilişki konusunda uluslararası hukuk uzmanları arasında görüş ayrılıkları vardır.

Tartışma, uluslararası hukukun parçalanması üzerine daha geniş bir tartışmanın bir parçasını oluşturmaktadır.[1] Bazı hukukçular, her bir hukuk dalını diğer hukuk dallarından farklı olarak kendi kendine yeten bir rejim olarak düşünürken diğerleri bu üç hukuk dalının da her zaman tüm insanların haklarını korumaya çalışan daha büyük bir normatif sistem oluşturduğunu düşünmektedir. İkinci anlayışın savunucuları, bu bütünsel rejimi, yalnızca silahlı çatışma ve askeri işgal gibi belirli durumlara veya mülteciler (mülteci hukuku), çocuklar (Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi) ve savaş esirleri (Harp Zamanında Sivillerin Korunmasına İlişkin 1949 Cenevre Sözleşmesi) gibi belirli insan gruplarına uygulanabilir normlar içerdiğini düşünmektedirler.[2]

Mülteci tanımı

Kimin mülteci olarak kabul edildiğine ilişkin çeşitli tanımlar bulunmaktadır. Ancak mülteci, en genel tanımıyla, 1967 Protokolü ile değiştirilen 1951 Mülteci Sözleşmesi'nin 1. Maddesi, mülteciyi şu şekilde tanımlamaktadır:

Irkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden, zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle, yararlanmak istemeyen kişi.[3]

1951 Sözleşmesi'nin ilk hali, yalnızca 1951 tarihinden önce Avrupa'da meydana gelen olayları kapsamakla birlikte bu husus 1967 yılında hazırlanan protokolle zamansal ve coğrafi sınırlamaların tümü kaldırılmıştır. Bununla birlikte, daha önce 1951 Sözleşmesini onaylamış olan ve coğrafi olarak kısıtlanmış tanımı kullanmayı seçen devletlere bu kısıtlamayı koruma seçeneği sunulmuştur.

1951 Sözleşmesi'nde getirilen bu tanım uluslararası anlamda genel kabul görüyor olsa da bunun haricinde farklı yasal mevzuatlarda mülteci tanımının daha farklı ele alındığı da görülebilmektedir.

Örneğin Afrika Birliği Örgütü (OAU) tarafından hazırlanan 1969 tarihli Mülteci Sorunlarının Özel Yönlerini Düzenleyen Sözleşme, 1951 Sözleşmesi'nin ilk maddesinde yer alan "mülteci" tanımını aynen kabul etmekle birlikte 1. maddenin 2. fıkrasıyla "kendi menşe ülkesinin ya da vatandaşı olduğu ülkenin bir bölümünde ya da tümünde, dış saldırı, işgal, yabancı egemenliği ya da kamu düzenini ciddi biçimde bozan olaylar nedeniyle, menşe ülkesi ya da vatandaşı olduğu ülke dışında, bir başka yerde sığınma aramak için daimi ikamet ettiği yeri terk etmeye zorlanan herkes"i de mülteci olarak kabul edeceğini belirtmiş bulunmaktadır.[4]

1984'te bir grup Latin Amerika hükümeti Cartagena Deklarasyonu'nu kabul etmiştir. Bu Deklarasyon, Afrika Birliği Örgütü tarafından hazırlanan 1969 tarihli Mülteci Sorunlarının Özel Yönlerini Düzenleyen Sözleşme gibi, mülteci tanımının genişletilmesi gerektiğini ifade ederek mülteci kavramının "yaygın şiddet, dış saldırı, iç çatışmalar, yaygın insan hakkı ihlalleri, ya da kamu düzenini ciddi olarak bozan diğer durumlardan dolayı hayatları, güvenlikleri, ya da özgürlükleri tehdit altında olduğu için ülkelerinden kaçan kişiler"[5] için de kullanılacağını ifade etmektedir.

Bununla birlikte son zamanlarda iklim değişikliği, ekolojik felaketler, doğal afetler gibi olaylar sebebiyle insanların göç etmesinin mültecilik kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği meselesi de tartışılmaktadır. Bu kapsamda ekolojik mültecilik, iklim mülteciliği gibi kavramlar da gündeme gelmektedir.

Kaynakça

  1. ^ Koskenniemi (September 2002). "Fragmentation of International Law? Postmodern Anxieties". Leiden Journal of International Law. 15 (3): 553-579. doi:10.1017/S0922156502000262. 
  2. ^ Yun (2014). "Breaking Imaginary Barriers: Obligations of Armed Non-State Actors Under General Human Rights Law – The Case of the Optional Protocol to the Convention on the Rights of the Child". Journal of International Humanitarian Legal Studies. 5 (1–2): 213-257. doi:10.1163/18781527-00501008. 
  3. ^ "Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Sözleşme" (PDF). Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği. 28 Temmuz 1951. 3 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 1 Temmuz 2022. 
  4. ^ "Afrika Birliği Örgütü Mülteci Sorunlarının Özel Yönlerini Düzenleyen Sözleşme - madde14". madde14.org. 27 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Temmuz 2022. 
  5. ^ "Cartagena Mülteciler Bildirisi - madde14". madde14.org. 1 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Temmuz 2022. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Hukuk</span> genellikle devlet otoritesi tarafından desteklenen kurallar ve yönergeler sistemi

Hukuk ya da tüze birey, toplum ve devletin hareketlerini, birbirleriyle olan ilişkilerini; yetkili organlar tarafından usulüne uygun olarak çıkarılan, kamu gücüyle desteklenen, muhatabına genel olarak nasıl davranması yahut nasıl davranmaması gerektiğini gösteren ve bunun için ilgili bütün olasılıkları yürürlükte olan normlarla düzenleyen normatif bir bilimdir. Ayrıca, toplumu düzen altına alan ve kişiler arası ilişkileri düzenleyen, ortak yaşamın huzur ve güven içinde akışını sağlayan, gerektiğinde adaleti yerine getiren, kamu gücü ile desteklenen ve devlet tarafından yaptırımlarla güvence altına alınan kurallar bütünüdür. Hukuk, birey-toplum-devlet ilişkilerinde ortak iyilik ve ortak menfaati gözetir.

Özel hukuk, toplumun birbiriyle eşit haklara sahip üyeleri arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk alanıdır. Medeni hukuk, ticaret hukuku, devletler özel hukuku ve borçlar hukukunu kapsar. Türkiye'de bu alanı düzenleyen başlıca yasalar Medeni Kanun, Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu'dur.

<span class="mw-page-title-main">Avrupa Konseyi</span> devletler arası kuruluş

Avrupa Konseyi, Avrupa çapında insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü savunmak amacıyla 1949'da kurulmuş hükûmetlerarası bir kuruluştur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Konseyi'ne bağlıdır. Avrupa Konseyi'ne Rusya, Belarus, Kosova, Kazakistan ve gözlemci Vatikan hariç tüm Avrupa ülkeleri üyedir.

<span class="mw-page-title-main">Mülteci</span> Yerinden edilmiş kişi

Mülteci, dini, milliyeti, belirli bir toplumsal gruba üyeliği veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm gören veya göreceği korkusu ve endişesi taşıyan, bu sebeple ülkesinden ayrılan/ayrılmak zorunda bırakılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen, iltica ettiği ülke tarafından endişeleri haklı bulunan kişi.

<span class="mw-page-title-main">Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi</span> İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ile kurulan, Avrupa Konseyine bağlı, Strazburgda bulunan uluslararası mahkeme

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) veya İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), uluslararası bir teşkilat olan Avrupa Konseyi'ne bağlı olarak 1959 yılında kurulmuş uluslararası bir mahkemedir. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleriyle güvence altına alınmış olan temel hakların çiğnenmesi durumunda bireylerin, toplulukların, tüzel kişilerin ve diğer devletlerin, belirli usul ve kurallar dahilinde başvurabileceği bir yargı merciidir. 46 Avrupa Konseyi üyesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yargı yetkisini tanımaktadır. Mahkeme, Fransa'nın Strazburg şehrinde bulunmaktadır.

Sığınma hakkı ya da iltica hakkı, kimi ülkelerin önceden belirlenmiş koşullara uygun başvurularda bulunan kimselere verdiği hukuki ve politik bir haktır. Yaşadıkları ülkede cinsel, ırksal, dinsel, politik, kültürel vb ayrımcılıklara uğradığını gösteren belgelerle hakveren ülkelerin adlî makamlarına başvuran kimselerin başvuruları ülkenin ilgili komisyonlarınca incelenir ve eğer kabul görürse kişiye sığınma hakkı verilir. Böylece kişi söz konusu devletin koruması altına girer. Bunun yanı sıra kendi ülkelerinde yaşam koşullarının elverişli olmaması ya da can güvenliğinin tehlikede olması durumunda da iltica talebinde bulunulabilir. Bir ülkede yaşanan içsavaş, savaş, çatışma, katliam ya da soykırım gibi durumlarda kitlesel sığınma istemleri yapılabilir.

<span class="mw-page-title-main">İMKANDER</span>

İnsanı Müdafaa ve Kardeşlik Derneği veya kısaca İMKANDER, Türk sivil toplum örgütü. Kafkasyalı Çeçen muhacirler başta olmak üzere İslam dünyasının farklı bölgelerinden göç etmek zorunda kalmış mültecilere yardım eden insan hakları ve insani yardım derneği. 2009 yılında İstanbul'da kuruldu.

<span class="mw-page-title-main">Kadına yönelik şiddet</span> kadınlara yönelen cinsiyet temelli şiddet eylemleri

Kadına yönelik şiddet, kadınların cinsiyetleri nedeniyle maruz kaldıkları fiziksel, cinsel, psikolojik acı veya ıstırap veren ya da verebilecek olan her türlü eylem, uygulama ya da bu tür eylemlerle tehdit edilme, zorlanma veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakılmalarıdır.

Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme veya 1951 Mülteci Sözleşmesi, çok uluslu bir Birleşmiş Milletler sözleşmesi olup mülteci statüsünü, sığınma hakkı almış şahısların haklarını ve sığınma hakkı veren ülkelerin sorumluluklarını tanımlar. Sözleşme aynı zamanda savaş suçluları gibi mülteci olarak nitelendirilmeyen şahısların statülerini de düzenler. Sözleşme ayrıca kendi altında basılan seyahat belgeleri aracılığıyla vizesiz seyahat imkânı sunar. Mülteci Sözleşmesi Cenevre'de imzalanmış olmasına rağmen, silahlı çatışmaları düzenleyen dört sözleşmenin Cenevre Sözleşmesi olarak bilinmesi nedeniyle, Mülteci Sözleşmesinden Cenevre sözleşmesi olarak bahsetmek yanlış olacaktır.

Afrika Birliği Örgütü Afrika'daki Mülteci Problemlerinin Özgül İlkelerini Belirten Sözleşme, aynı zamanda ABÖ Mülteci Sözleşmesi veya 1969 Mülteci sözleşmesi olarak da bilinir, Afrika'daki mültecilerin korunması hakkındaki bölgesel, yasal bir antlaşmadır. 15 maddeden oluşur ve 10 Eylül 1969 tarihinde Addis Ababa'da imzalanmış 20 Haziran 1974 yılında yürürlüğe girmiştir. 1951 Sözleşmesi ve 1969 Protokolü üzerine inşa edilmiş olup 1984 Cartagena Bilirisini ve 2009 Kampala Sözleşmesini etkilemiştir. 1969 Sözleşmesi dekolonizasyon, Güney Afrika'daki ırk ayrımı, politik ve askeri ayaklanmalar ile aynı dönemde ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Mülteci Seyahat Belgesi</span>

Mülteci seyahat belgesi, mültecinin bulunduğu ülke tarafından verilmiş uluslararası seyahat etmesini sağlayan belgedir. Mültecilerin kendi ülkelerinden pasaport alması olası olmadığından uluslararası seyahat edebilmeleri için verilir.

<span class="mw-page-title-main">Mültecilerin Statüsüne Dair Protokol</span>

Mültecilerin Statüsüne Dair Protokol, 4 Ekim 1967 tarihinde yürürlüğe girmiş uluslararası mülteci hukuku açısından önemli bir antlaşmadır. 146 ülke bu protokole taraf olmuştur.

Cartagena Mülteciler Deklarasyonu veya Cartagena Deklarasyonu mültecileri korumak için imzalanmış bağlayıcılığı olmayan, bölgesel bir belge olup 1984 yılında 10 Latin Amerika ülkesinden delegelerin katılımıyla kabul edilmiştir. Deklarasyon kabulünden beri 14 ülkenin yasalarında ve uygulamalarında kendine yer bulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Düzensiz göç</span>

Düzensiz göç, insanların bir ülkeden başka bir ülkeye yasal olmayacak şekilde girişleri, çıkışları, çıkmaya teşebbüs etmeleri ile yasal bir şekilde giriş yapmalarına karşın yasal kalış hakkını ihlal etmeleri ve çalışma izinleri bulunmamasına rağmen çalışmaları sonucunda ilgili ülkenin göç yasalarına muhalefet etmeleri durumudur. Düzensiz göç tanımını daha da genişletirsek suça karışan ve kamu düzeni, kamu güvenliği ve kamu sağlığını tehdit eden kişiler de bu tanıma eklenebilir.

Non-refoulement uluslararası özel hukukun temel bir ilkesidir. Bu yasak, sığınmacıların ırk, din, milliyet, belli bir sosyal gruba veya politik görüşe mensubiyetlerine dayalı muhtemel zulüm tehlikesi ile karşılaşacakları ülkelere gönderilmesini engeller. Bu ilke aynı zamanda uluslararası teamül hukuku kapsamında olup, Mültecilerin Statüsüne ilişkin 1951 Tarihli Sözleşmeye veya 1967 Protokolüne taraf olmayan devletler için bile geçerlidir.

<span class="mw-page-title-main">Ekolojik mültecilik</span> Yerel çevrelerindeki değişiklikler nedeniyle yaşadıkları bölgeyi terk etmek zorunda kalmak

Ekolojik mültecilik, ani veya uzun vadeli çevre­sel değişikler sonucunda yaşamları veya yaşam koşulları kötü bir şe­kilde etkilenen; bunun neticesinde daimi yerleşimlerini bir süreliğine veya sürekli olarak terk etmek zo­runda kalan veya bırakılan; aynı ülke içerisinde veya başka bir ülke­ye göç etmek tercihinde bulunan ya da zorunda kalan kişiler veya grupların göç hareketini tanımlayan bir kavramdır. Ayrıca, ekolojik mültecilik hakkında son dönemlerde yapılan çalışmalar incelendiğinde karşımıza ekolojik mültecilik kavramı yerine çevresel mülteci, iklim mültecisi/göçü, iklim değişikliği mültecisi, çevresel olarak yerinden edilmiş kişi, afet mültecisi ve eko-mülteci gibi kavramlar da çıkmaktadır.

Devletlerin Hak ve Görevlerine ilişkin Montevideo Sözleşmesi, 26 Aralık 1933'te Yedinci Uluslararası Amerikan Devletleri Konferansı sırasında Montevideo, Uruguay'da imzalanan bir antlaşmadır. Sözleşme, uluslararası teamül hukukunun bir parçası olarak kabul edilen bildirici devletlik teorisini sistemleştirmektedir. Konferansta, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Franklin D. Roosevelt ve Dışişleri Bakanı Cordell Hull, İyi Komşuluk Politikası ilan ettiler. Bu politikanın amacı ABD'nin Kuzey ve Güney Amerika kıtasındaki ülkelerin içişlerine silahlı müdahalesine karşı çıkmaktadır. Montevideo sözleşmesi 19 devlet tarafından imzalandı. İmzalayan devletlerden üçünün kabulü küçük çekincelere tabi tutuldu. Bu devletler Brezilya, Peru ve Amerika Birleşik Devletleri'ydi.

Uluslararası insan hakları hukuku, insan haklarını sosyal, bölgesel ve yerel düzeylerde geliştirmek için tasarlanmış uluslararası hukuk bütünüdür. Bir uluslararası hukuk biçimi olarak, uluslararası insan hakları hukuku, öncelikle egemen devletler arasında, üzerinde anlaşmaya varan taraflar arasında bağlayıcı yasal etkiye sahip olmayı amaçlayan antlaşmalardan oluşur; ve geleneksel uluslararası hukuk kapsamındadır. Diğer uluslararası insan hakları belgeleri, yasal olarak bağlayıcı olmamakla birlikte, uluslararası insan hakları hukukunun uygulanmasına, anlaşılmasına ve geliştirilmesine katkıda bulunur ve bir siyasi yükümlülük kaynağı olarak kabul edilir.

Mültecilere İlişkin Küresel Mutabakat, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 17 Aralık 2018'de kabul edilmiş uluslararası mutabakattır.

<span class="mw-page-title-main">Küresel Göç Mutabakatı</span>

Güvenli, Sistemli ve Düzenli Göç için Küresel Mutabakat Metni, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 19 Aralık 2018'de kabul edilmiş uluslararası belgedir.