İçeriğe atla

Mülteci

Malezya'daki bir mülteci kampından Vietnamlı bir çocuk mülteci.

Mülteci, dini, milliyeti, belirli bir toplumsal gruba üyeliği veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm gören veya göreceği korkusu ve endişesi taşıyan, bu sebeple ülkesinden ayrılan/ayrılmak zorunda bırakılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen, iltica ettiği ülke tarafından endişeleri haklı bulunan kişi.

BM'nin tanımı ile mülteci, "ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği konusunda haklı bir korku taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönmeyen veya dönmek istemeyen kişi"dir.

Mültecilik, hukuki bir statüdür.

Mülteci olduğu iddiasıyla ülkesini terk eden ama mültecilik statüsü başvurusu sonuçlanmamış kişiler "sığınmacı" olarak adlandırılır. Mülteci ise sığınma başvurusu kabul edilen kişidir.[1] Sığınma talebi geri çevrilen kimseler sığınmacı olarak nitelendirilemeyeceğinden, sığınmacı sıfatını kullanabilmek için kişi endişelerinde, korkularında haklı bulunmuş olmalıdır. Bu iki kavram günlük hayatta sık sık karıştırılmakta ve yanlış kullanılmaktadır.

Sığınma hakkı

İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, sığınma hakkını şöyle tanımlar: "Herkesin zulüm karşısında başka ülkelere sığınmacı ve bu ülkelerce sığınmacı işlemi görme hakkı vardır" (madde 14/1). Göçmenlere bazen ekonomik sığınmacı denilmektedir. Toplu sığınma, iç savaşlar ve çatışmalarda, yoğun baskılarda, büyük afetlerde ortaya çıkmaktadır. Bireysel sığınma daha çok siyasal sebeplerledir. Bazen yabancı elçilikler, savaş gemileri ve uçaklar kendilerine sığınanları korur. Yurtsuzlar da bazen mülteci konumundadırlar.

Tarihçe

UNHCR'ın kuruluşu ve 1951 Cenevre Mülteci Sözleşmesi

İkinci Dünya Savaşı sonrasında yerinden edilen milyonlarca insanın hakkını korumak adına 14 Aralık 1950 tarihinde Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tüzüğü yayımladı. Dönemin üye olan 26 ülke temsilcisine sözleşme metninin tamamlanması için Cenevre'de toplanılacağı bildirildi. Bunun sonucunda,1951 yılının Temmuz ayında sözleşmenin ilk hali tamamlandı.[2] 22 Nisan 1954 tarihinde yürülüğe girmiştir. Yürürlüğe giren ilk versiyon İkinci Dünya Savaşı'nın etkilerini gidermeye yönelik olması sebebi ile coğrafi kısıtlamalar içeriyordu. Bununla beraber geçici olması da getirdiği bir diğer problemdi. Bu sebeple 1967 Protokolü adı altında Mülteci sözleşmesinde bazı değişiklikler yapıldı.1967 Protokolü, Mülteci Sözleşmesine evrensel bir nitelik kazandırdı.[3] Mülteci sözleşmesinin temel dayanağı 10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesidir.[2] Türkiye Cumhuriyeti, 5 Eylül 1961 tarihli Resmi Gazete'de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 28 Ağustos 1961 tarihinde kabul edildiği duyurulmuştur.[4]

Cenevre Mülteci sözleşmesine göre, Mülteci kavramı şu şekilde tanımlanmıştır; ırk, din, milliyet, kimlik, belirli bir sosyal gruba üyelik veya siyasi görüş nedeniyle zulüm görme korkusu nedeniyle ülkelerine dönemeyen veya dönmek istemeyen kişidir.[3]

Ayrıca bakınız

  • Çeçen Mülteciler
  • UNHCR

Kaynakça

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 20 Aralık 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Aralık 2016. 
  2. ^ a b "1951 Mülteci Sözleşmesi: 70 yıllık hayat kurtaran koruma". UNHCR Türkiye. 25 Nisan 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Temmuz 2022. 
  3. ^ a b Convention and Protocol Relating the Status of Refugees. 29 Haziran 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Temmuz 2022. 
  4. ^ "5 Eylül 1961 Resmi Gazete" (PDF). 1 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 1 Temmuz 2022. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği</span>

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Bürosu(İngilizce:United Nations High Commissioner for Refugees), 14 Aralık 1950'de Birleşmiş Milletler Genel Meclisi tarafından kurulmuştur.

Dünya Mülteci Günü Birleşmiş Milletler tarafından her yıl 20 Haziran'da dünyanın her yerindeki mültecileri onurlandırmak adına düzenlenmektedir. 1951 Mülteci Sözleşmesi'nin 50. yılını anmak adına ilk kez 20 Haziran 2001 yılında kutlanmaya başlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Mültecilerle Dayanışma Derneği</span>

Mültecilerle Dayanışma Derneği (Mülteci-Der), merkezi İzmir'de bulunan hak temelli bir sivil toplum kuruluşudur.

Suriye İç Savaşı'nda mülteciler, Suriye İç Savaşı'nın başladığı gün olan 15 Mart 2011 tarihinden bu yana, çatışmalar nedeniyle Suriye'ye komşu olan ülkelere sığınan binlerce insana verilen ortak isim.

İnsan kaçakçılığı ya da göçmen kaçakçılığı, Türkiye Cumhuriyeti'nde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 79'uncu maddesine göre "doğrudan, doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollardan bir yabancının ülkeye sokulmasına veya ülkede kalmasına imkân sağlanması ile birlikte Türk vatandaşlarının ya da yabancıların yurt dışına çıkmasına imkân sağlanması" şekillerinde gerçekleşen bir suçtur. Amerika Birleşik Devletleri yasalarına göre ise "bir veya daha fazla ülkenin yasalarını ihlal ederek, uluslararası sınırlardan kişinin gizlice, sahte belgeler kullanarak aldatma yolu ile yasa dışı şekilde ülkeye girişi ya da bu girişimin kolaylaştırılması, ulaşımın sağlanması, taşınmaya teşebbüs edilmesi" durumlarında gerçekleşen bir suçtur.

Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme veya 1951 Mülteci Sözleşmesi, çok uluslu bir Birleşmiş Milletler sözleşmesi olup mülteci statüsünü, sığınma hakkı almış şahısların haklarını ve sığınma hakkı veren ülkelerin sorumluluklarını tanımlar. Sözleşme aynı zamanda savaş suçluları gibi mülteci olarak nitelendirilmeyen şahısların statülerini de düzenler. Sözleşme ayrıca kendi altında basılan seyahat belgeleri aracılığıyla vizesiz seyahat imkânı sunar. Mülteci Sözleşmesi Cenevre'de imzalanmış olmasına rağmen, silahlı çatışmaları düzenleyen dört sözleşmenin Cenevre Sözleşmesi olarak bilinmesi nedeniyle, Mülteci Sözleşmesinden Cenevre sözleşmesi olarak bahsetmek yanlış olacaktır.

Afrika Birliği Örgütü Afrika'daki Mülteci Problemlerinin Özgül İlkelerini Belirten Sözleşme, aynı zamanda ABÖ Mülteci Sözleşmesi veya 1969 Mülteci sözleşmesi olarak da bilinir, Afrika'daki mültecilerin korunması hakkındaki bölgesel, yasal bir antlaşmadır. 15 maddeden oluşur ve 10 Eylül 1969 tarihinde Addis Ababa'da imzalanmış 20 Haziran 1974 yılında yürürlüğe girmiştir. 1951 Sözleşmesi ve 1969 Protokolü üzerine inşa edilmiş olup 1984 Cartagena Bilirisini ve 2009 Kampala Sözleşmesini etkilemiştir. 1969 Sözleşmesi dekolonizasyon, Güney Afrika'daki ırk ayrımı, politik ve askeri ayaklanmalar ile aynı dönemde ortaya çıkmıştır.

Cartagena Mülteciler Deklarasyonu veya Cartagena Deklarasyonu mültecileri korumak için imzalanmış bağlayıcılığı olmayan, bölgesel bir belge olup 1984 yılında 10 Latin Amerika ülkesinden delegelerin katılımıyla kabul edilmiştir. Deklarasyon kabulünden beri 14 ülkenin yasalarında ve uygulamalarında kendine yer bulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'deki Suriyeliler</span> Sığınmacı topluluğu

Türkiye'deki Suriyeliler, Türkiye'de yaşayan Suriye kökenli kişileri ifade eder. Eylül 2024 itibarıyla Türkiye'de "geçici koruma" statüsündeki Suriyeli sayısı resmi rakamlara göre yaklaşık 3 milyon 100 bin kişi olup bu durum Türkiye'yi dünyada en çok mülteciye ev sahipliği yapan ikinci ülke yapmaktadır. Uzun yıllar birinci sırada olan Türkiye, Taliban'ın Afganistan'da iktidara gelişi sonrası İran'a olan göçler sonucu ikinci sıraya gerilemiştir. Geçici koruma altındaki Suriyelilere ek olarak, oturma izni ile Türkiye'de yaşayan Suriye uyruklu sayısı yaklaşık 76 bin olup, Türk vatandaşlığı almış Suriyeli sayısı ise Ağustos 2024 itibarıyla 104 bin 144'ü çocuk olmak üzere 238 bin 768 kişidir.

<span class="mw-page-title-main">Düzensiz göç</span>

Düzensiz göç, insanların bir ülkeden başka bir ülkeye yasal olmayacak şekilde girişleri, çıkışları, çıkmaya teşebbüs etmeleri ile yasal bir şekilde giriş yapmalarına karşın yasal kalış hakkını ihlal etmeleri ve çalışma izinleri bulunmamasına rağmen çalışmaları sonucunda ilgili ülkenin göç yasalarına muhalefet etmeleri durumudur. Düzensiz göç tanımını daha da genişletirsek suça karışan ve kamu düzeni, kamu güvenliği ve kamu sağlığını tehdit eden kişiler de bu tanıma eklenebilir.

Türkiye'deki Suriyeli karşıtlığı, 2011'de başlayan Suriye İç Savaşı ile Türkiye'ye gelen Suriyelilerin, mülteci kamplarında kalırken sonrasında gelen düzensiz göçlerle şehirlere yayılmasına karşı oluşan yaygın toplumsal tepkidir.

Non-refoulement uluslararası özel hukukun temel bir ilkesidir. Bu yasak, sığınmacıların ırk, din, milliyet, belli bir sosyal gruba veya politik görüşe mensubiyetlerine dayalı muhtemel zulüm tehlikesi ile karşılaşacakları ülkelere gönderilmesini engeller. Bu ilke aynı zamanda uluslararası teamül hukuku kapsamında olup, Mültecilerin Statüsüne ilişkin 1951 Tarihli Sözleşmeye veya 1967 Protokolüne taraf olmayan devletler için bile geçerlidir.

<span class="mw-page-title-main">Ekolojik mültecilik</span> Yerel çevrelerindeki değişiklikler nedeniyle yaşadıkları bölgeyi terk etmek zorunda kalmak

Ekolojik mültecilik, ani veya uzun vadeli çevre­sel değişikler sonucunda yaşamları veya yaşam koşulları kötü bir şe­kilde etkilenen; bunun neticesinde daimi yerleşimlerini bir süreliğine veya sürekli olarak terk etmek zo­runda kalan veya bırakılan; aynı ülke içerisinde veya başka bir ülke­ye göç etmek tercihinde bulunan ya da zorunda kalan kişiler veya grupların göç hareketini tanımlayan bir kavramdır. Ayrıca, ekolojik mültecilik hakkında son dönemlerde yapılan çalışmalar incelendiğinde karşımıza ekolojik mültecilik kavramı yerine çevresel mülteci, iklim mültecisi/göçü, iklim değişikliği mültecisi, çevresel olarak yerinden edilmiş kişi, afet mültecisi ve eko-mülteci gibi kavramlar da çıkmaktadır.

Uluslararası hukuka göre bir mülteci, vatandaşı olduğu veya ikamet ettiği ülkeyi terk eden ve ırk, din, milliyet, belirli bir toplumsal gruba üyelik veya siyasi düşünceler gibi nedenlerden ötürü zulüm göreceği korkusuyla köken ülkeye geri dönemeyen kişidir.

<span class="mw-page-title-main">2022-2023 Ukraynalı mülteci krizi</span>

2022-2023 Ukraynalı mülteci krizi, Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sırasında Ukrayna'dan gelen büyük bir insan hareketidir. 24 Şubat 2022'de Rus birliklerinin ilk işgal ile başladı. İşgalden önce bile, birçok Avrupa ülkesi mülteci almaya hazırlanıyordu, özellikle Polonya 1 milyon mülteciyi kabul etmeye hazırdı.

Mültecilere İlişkin Küresel Mutabakat, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 17 Aralık 2018'de kabul edilmiş uluslararası mutabakattır.

Mülteci hukuku, devletlerin mültecilere karşı sahip olduğu hak ve görevlerle ilgilenen uluslararası hukukun dalıdır. Mülteci hukuku ile uluslararası insan hakları hukuku veya insancıl hukuk arasındaki ilişki konusunda uluslararası hukuk uzmanları arasında görüş ayrılıkları vardır.

<span class="mw-page-title-main">Ülke içinde yerinden edilmiş kişi</span> evini terk etmek zorunda kalan ve ülkesinde kalan kişi

Ülke içinde yerinden edilmiş kişi (ÜİYEK), evini terk etmeye zorlanan ancak ülke sınırları içinde kalan kişidir. Bir mültecinin yasal tanımlarına girmeseler de, genellikle mülteci olarak anılırlar.

Güvenli üçüncü ülke, bulunduğu ülkede uluslararası koruma talep eden bir sığınmacının, o ülkeye gelirken bir süre bulunduğu veya transit geçtiği ve gerekli şartları taşıması halinde o kişiye sığınma ve koruma sağlanabilecek olan ülkeleri ifade eder.

Geçici koruma statüsü; bir ülkeye büyük çaplı kitlesel hareketlilik sonucunda gelen, ülkesini terk etmek durumunda kalmış ve geri dönemeyen kişilere verilen ve bu kişilerin acilen güvenliğini sağlamayı hedefleyen statü biçimidir. Genellikle, bireysel sığınma prosedürleri büyük kitlesel akınlar sırasında yetersiz kalır. Çok yüksek sayılarda gelen sığınmacıların derhal güvenliğini sağlamak ve statülerini belirlemek için pratik bir yöntem olarak geçici koruma statüsü kullanılır.