
Sultan Ahmet Camii veya Sultânahmed Camiî, 1609-1617 yılları arasında Osmanlı Padişahı I. Ahmed tarafından İstanbul'daki tarihî yarımadada, Mimar Sedefkâr Mehmed Ağa'ya yaptırılmıştır. Cami; mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle bezendiği için ve yarım kubbeleri ile büyük kubbesinin içi de yine mavi ağırlıklı kalem işleriyle süslendiği için Avrupalılar tarafından "Mavi Camii " olarak adlandırılır. Ayasofya'nın 1935 yılında camiden müzeye dönüştürülmesiyle, İstanbul'un ana camii konumuna ulaşmıştır.

İslam sanatı, İslâm kültürünün büyük bir bölümünü oluşturur. İslamî sanat(lar) terimi görece yeni bir terimdir ve genel olarak modern bir kavram olarak ele alınabilir. Terim ile kastedilen İslam topraklarında üretilen, İslam kültürünün izini taşıyan sanat eserleridir; eserlerin illâ ki Müslüman için veya Müslümanlar tarafından yapılmış olması gerekmez. Nitekim birçok Hindu, Hristiyan ve Yahudi sanatçılar İslamî sanat eserleri verdikleri gibi, Müslümanlar tarafından yapılan bazı sanat eserlerinin alıcıları, sahipleri gayri müslimdir. Zaman zaman tarihi İslamî sanat eserleri ve sanatçılar çağdaş zamanlarda dinîden ziyade millî sanat açısından değerlendirilmiştirler; bununla birlikte bu genelde yanlış bulunur zira İslamî sanatlarda tarih boyunca ortak olan değer ve vurgu İslamdır ve sanatlar birçok etnik grubun katkısının sonucu olarak ortaya çıkmışlardır. Nitekim o dönemlerde İslam topraklarında bulunan vatandaşların da ayırıcı özelliği etnik gruplarından ziyade dinleriydi ve bu sebeple de bugün birçok tarihî İslamî sanatçının yaşadığı toprağa bakarak etnik kökenini bilmek çok zordur.

Bayezid Ağa Camii ya da Arabacı Bayezid Ağa Camii, İstanbul'un Fatih ilçesi Topkapı mahallesi Topkapı Meydanı'nda camidir. Fetihten sonra 1453'te II. Mehmed'in Sekbanbaşısı Bayezid Ağa tarafından yaptırıldı. Zamanla harap olan ve kullanılamaz hale gelen cami cemaatin yardımları ile 1954–57'de yeniden inşa edildi.

Mahfil veya maksure, bir camide mihrabın veya kıble duvarının ortasına yakın bir yerde konumlandırılan genellikle bir hükümdar ve maiyeti için ayrılmış alandır. Mahfil, ilk etapta devlet adamlarını namaz sırasında muhtemel suikastçılardan korumak amacıyla tasarlanmıştır. Mahfil içinde görev yapan imam genellikle hükümdarla aynı mezhebe sahipti.

Sırçalı Medrese, Konya'da bulunan, bir 13. yüzyıl medresesidir. Açık avlulu, iki eyvanlı ve iki katlı bir medresedir. II. Gıyaseddin Keyhüsrev devrinde yaptırılmıştır. Kesme taş ve moloz taş kullanılmıştır. 1924 yılına kadar medrese olarak kullanılmıştır.

Tlemcen Büyük Camii, ilk olarak 1082 yılında Cezayir'de Tilimsan'da inşa edildi, ancak daha sonra birkaç kez yenilendi ve eklemeler yapıldı. Murabıt mimarisinin en iyi korunmuş örneklerinden biridir.

Afyonkarahisar Ulu Camii, Türkiye'de Afyonkarahisar'ın merkezinde yer alan ahşap direkli anıtsal cami.

Amr bin Âs Camii Hicrî takvime göre 22, miladi takvime göre 642/643 yılında Kahire'nin güneyinde yeni kurulan şehir Fustat'ta Amr bin Âs tarafından inşa edilmiş bir camidir. Amr bin Âs Camii, Mısır ve Afrika'da inşa edilen ilk cami olma özelliğini taşımaktadır. Cami, Amr bin Âs'ın ordugâhının kurulduğu nokta üzerine inşa edilmiştir.

Ali Gapu Sarayı, İran'ın İsfahan şehrinde bulunan Safeviler dönemine ait imparatorluk sarayıdır. Nakş-ı Cihan Meydanı'nın batı tarafında, Şeyh Lütfullah Camii'nin karşısında yer almaktadır. Bu saray kırk sekiz metre yüksekliğinde ve 6 katlıdır. Saray, Safevi Hanedanı'nın imparatorlarının resmi ikametgâhı olarak hizmet etmiştir. UNESCO, kültürel ve tarihi önemi nedeniyle hem saray hem de meydanı, Dünya Mirası Alanı olarak ilan etti. Saray kırk sekiz metre yüksekliğinde olup her birine zorlu bir döner merdivenle erişilebilen altı kata sahiptir. Altıncı katta, müzik salonu, duvarlarda sadece estetik değil aynı zamanda akustik değeri olan derin dairesel nişler bulunur. Ali Gapu, Safevi mimarisinin en iyi örneği ve İslam mirasının bir sembolü olarak kabul edilmektedir.

Kayrevan Ulu Camii veya Ukbe Camii, Tunus'un Kayrevan kentinde bulunan bir camidir. Cami, MS 670 yılında Ukbe bin Nafi tarafından inşa edilmiş olup şehir merkezinde yer almaktadır. Cami özellikle Kuzey Afrika'daki en etkileyici ve en büyük İslami yapılardan biri olarak kabul edilmektedir.

Üç Kapılı Camii veya Muhammed bin Hayrun Camii, Tunus'un Kayrevan kentinde bulunan bir camidir. Cami, MS 866 yılında Ağlebîler döneminde Muhammed bin Hayrun tarafından inşa edilmiş olup şehir merkezinde yer almaktadır.

Mehdiye Ulu Camii, Tunus'un Mehdiye kentinde bulunan bir camidir. Cami, MS 916 yılında Fâtımî halifesi Ubeydullâh el-Mehdî tarafından inşa edilmiş olup tarihi kent merkezinde yer almaktadır. Mevcut cami, korunmuş giriş cephesi dışında, 1960'larda arkeologlar tarafından büyük ölçüde yeniden inşa edildi.

Kasbah Camii, Tunus'un başkenti Tunus'ta bulunan bir camidir. Cami, 1233 yılında Hafsîler döneminde Ebu Zekeriya Yahya tarafından inşa edilmiş olup Tunus Medinesi'nde yer almaktadır.

Hasan Kulesi, Fas'ın başkenti Rabat'ta bulunan bir minaredir. Minare, 1199 yılında Muvahhid Halifeliğinin üçüncü halifesi Yakub el-Mansur tarafından inşa edilmiştir ve tamamlanamamış bir caminin bir parçasıdır.
V. Muhammed Mozolesi, Fas'ın başkenti Rabat'ta bulunan bir anıt mezardır. 1971 yılında inşa edilmiş olup Kral V. Muhammed ve iki oğlu Kral II. Hasan ve Prens Abdullah'ın mezarları bulunmaktadır.

Şella, Fas'ın başkenti Rabat'ta bulunan bir nekropol ve arkeolojik sittir. Ebu Rekrek Nehri'nin sol kıyısında yer almaktadır.

El-Cedid Camii, Cezayir'in başkenti Cezayir'de bulunan bir camidir. Cami, 1660 yılında Osmanlı döneminde inşa edilmiş olup Şehitler Meydanı yakınlarında yer almaktadır.

Masmak Kalesi, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da bulunan bir kaledir. Kale, 1895 yılında inşa edilmiş olup kil ve kerpiçten yapılmıştır.

Çift merkezli teğet kemer, sivri bir tepesi olan, alçak ve geniş bir kemer türüdür. İslami mimaride ve Tudor mimarisinde görülür.

Osmanlı Barok mimarisi, aynı zamanda Türk barok mimarisi olarak da bilinir, 18. yüzyıl ve 19. yüzyılın başlarında Avrupa barok mimarisinden etkilenilen Osmanlı mimari dönemidir. Lale Devri ve Lale Devri mimarisindeki değişimlerin ardından gelen bu tarz, Osmanlı mimarisinin klasik tarzından ayrılışını temsil etmektedir ve geleneksel Osmanlı bina tiplerine yeni dekoratif formlar eklemiştir. 1740'larda I. Mahmud'un (1730-1754) saltanatı sırasında ortaya çıkmış ve bu dönemin en önemli erken döneme ait eseri, 1755'te tamamlanan Nuruosmaniye Camii olmuştur. 18. yüzyılın ortalarında Avrupa etkilerine dayanan yeni bina tipleri de tanıtılmıştır. Tam anlamıyla Barok tarzda inşa edilen son eserler, II. Mahmud (1808-1839) döneminde 19. yüzyılın başlarında inşa edilen Nusretiye Camii gibi yapılar olmuştur. Ancak 1820'lerden sonra Avrupa etkisinde yeni tarzlar ortaya çıkmış ve barok tarzının yerini almıştır.