Mao Zedong (Çince : 毛泽东; Çince : 毛澤東; pinyin: Máo Zédōng; Wade–Giles: Mao Tse-tung,
Maoculuk ya da Maoizm, adını Mao Zedong'dan alan, kapitalizmin Avrupa'daki gibi bir gelişme seyri izlemediği Uzak Doğu toplumlarına özgü Marksizm'in pratiği olarak ifade edilebilir. Maoizm, taraftarlarına göre, Marksizm-Leninizm siyaset biliminin 3. nitel aşamasıdır ve kırlardan şehirleri kuşatarak proleterya diktatörlüğüne ulaşabilmenin tek altın anahtarıdır. Maocuların asgari programlarında ise, bağımsızlığın sağlanması ve feodalizmin tasfiyesi vardır.
Çin Komünist Partisi (ÇKP), Çin'in kurucu ve iktidar partisidir. 1 Temmuz 1921 tarihinde Şanghay'da kurulmuş olan Çin Komünist Partisi, 2022 yılında açıklanan ve toplam Çin nüfusunun ciddi kısmına tekabül eden 97 milyona yakın üye sayısıyla dünyadaki en büyük ikinci siyasi parti konumundadır.
Büyük Proleter Kültür Devrimi ya da kısaca Kültür Devrimi, Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri Mao Zedong'un iktidardaki son 10 yılı içinde (1966-1976) Çin Devrimi'nin ruhunu yeniden canlandırmak için başlattığı hareket.
Çin tarihi, yazılı kaynaklara göre 3500 yıldan fazla geriye uzanmakta olup yazılı Çin tarihi ise MÖ 1500'lerde Shang Hanedanı döneminden başlamaktadır. Çin binlerce yıllık tarihi ile dünyanın en eski medeniyetlerinden biri ve uygarlığın beşiği olarak kabul edilmektedir. Çin uzun tarihi boyunca değişimli olarak birleşik bir devlet olarak veya birçok devlet halinde parçalanmış olarak varlığını sürdürmüştür.
Çin Halk Cumhuriyeti tarihi, 1 Ekim 1949 tarihinde Çin İç Savaşı'nın Çin Komünist Partisi tarafından kazanılmasının ardından Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun ilan edilmesiyle itibaren başlamaktadır. Çin Halk Cumhuriyeti birkaç on yıl boyunca "Çin" ile eşanlamlıydı, ancak Çin Cumhuriyeti'ni ve öncesinde binlerce yıllık imparatorluk hanedanlıkları tarafından yönetilen Çin anakarasını yöneten son siyasi varlıktır.
Çin, dünyanın en eski ve sürekli öğreti ve felsefi geleneklerinin beşiği olmuştur. Çin'de batıdaki anlamıyla bire bir örtüşen bir din anlayışı hiç olmamıştır. Milattan önce 6. yüzyıldan itibaren görülmeye başlayan düşünce okulları kendi içinde özgün olarak sürekli gelişmiştir. Bu yüzden Çin'de inanç sistemleri olarak Çin kültürünü tarihi boyunca şekillendiren Konfüçyüsçülük, Taoizm ve çok sonradan gelen Budizm düşünce okulları sıralanır. Bu iç içe geçmiş düşünce okulları kendi aralarında kökten farklı bir evren anlayışı taşımazlar ancak klasik anlamıyla batıda ortaya çıkan Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık dinlerinden kökten ayrıdırlar. Bu düşünce okulları öncesinde de Çin'in hem toplayıcı ve avcı şamanik toplumlarında hem de yerleşik tarım toplumları döneminde kainatın doğuşuyla ilgili anlatılan masal ve efsanelerde evrenin; klasik dinlerde olduğu gibi bir yaratıcı tarafından yaratılmasından çok her şeye hamile olan ve hiçbir şeyin henüz bir biçimi olmadığı karanlık bulamaç bir şeyden doğduğu inançları yer bulmaktadır. Bu bulamaç, karanlık hiçbir nesnenin henüz şekil almadığı ama her şeye hamile olunan bu hale masallarda Hundun, düşünce okullarında Dao denmektedir. Dao'dan Gök ve Yer yani somut ve soyut olan her şey doğar, yin ve yang değişim ilkeleriyle her şey biçim alır ve dönüşür. Günümüzde Kuantum Kuramı'nın kozmogoni görüşleri Çin'de ortaya çıkan bu evren anlayışına daha yakın durmaktadır. Gök uzayı, yer ise yıldızlar, gezegenler gibi yoğun her şeyi temsil etmektedir. Dao düşünce okulunda Gök ve Yerin ham doğası yani kendiliğindenlik hali olan Zìrán (自然)'a uyması çabasız çabayı uygulaması en uygun yönetim olarak anlatılırken, Konfüçyüsçü okullara göre ise Gök ve Yer ilişkisi hiyerarşik ele alınır, erdem ve görevlere önem verilir, dolayısıyla devletin yönetimi ve halk ile ilişkisi buna uymalıdır anlayışı hakim olmuştur. Çin imparatorları, özellikle Konfüçyüs okuluna göre Gök gibi olmalıydılar ve bu yüzden "Göğün Vekaleti"ni (Tianming) talep edip Çin efsanevi ve geleneksel pratiklerine katılırlardı. Yaygın inanç sistemi bu şekilde kendini gösterirken sonraki yüz yıllarda Batıda ortaya çıkan dinler Çin'de yayılmak istemiş olsa da halk arasında bu inanç sistemleri çok rağbet görmemiştir. Ancak günümüzde sayıları fazla olmasa da Çin'de Hristiyanlık ve müslümanlık da yaşamaktadır. 1949 Mao Zedong devriminden beri Çin, bir ateist ve Marksist kurum olan Çin Komünist Partisi tarafından yönetilmektedir. Bu dönemde bilimsel bir zemini olmayan hiçbir görüşe izin verilmedi. Dini hareketler ve kurumlar önce hükûmet kontrolü altına alındı, sonra Kültür Devrimi (1966-1976) sırasında baskıya uğradı. Devrimin yumuşama döneminde geleneksel öğretiler ve sonradan gelen dini örgütlere haklar verilmeye başlanmıştır. Hükûmet henüz beş tane öğreti ve dini resmen tanımaktadır: Budizm, Taoizm, İslam, Protestanlık ve Katoliklik. 21. yüzyılın başında kurumsal idarelerde Konfüçyüsçülük ve Çin halk gelenekleri giderek daha fazla tanınma kazanmaktadır.
Kızıl Muhafızlar, Kültür Devrimi sırasında 1966 ile 1967 yıllarında Mao Zedong'un harekete geçirdiği fanatik öğrenci yarı askerî kitlesel toplumsal hareket. Başlangıçta direnişle karşılaşmalarına rağmen, Kızıl Muhafızlar Mao'dan kişisel destek aldı ve hareket hızla büyüdü. Pekin'deki hareket, 1966'daki Kızıl Ağustos sırasında doruğa ulaştı ve daha sonra Çin ana karasının diğer bölgelerine yayıldı. Mao, grubu propaganda olarak kullandı ve iktidarı ele geçirmek ve Çin'in komünizm öncesi geçmişine ait sembolleri yok etmek gibi hedeflere ulaşmak için kullandı. Bunlar arasında antik eserler ve önemli Çinli şahsiyetlerin mezarlıkları da vardı. Dahası, hükûmet Kızıl Muhafızlara karşı oldukça hoşgörülü davrandı ve hatta Kızıl Muhafızların muhalif olarak görülen insanlara bedensel zarar vermesine bile izin verdi. Hareket hızla kontrolden çıktı, sık sık otoriteyle çatışmaya girdi ve hükûmet gençleri dizginlemek için çaba gösterene kadar kamu güvenliğini tehdit etti. Bizzat Mao bile solcu öğrencilerin fazla radikalleştiğini fark etti. Kızıl Muhafız grupları da aralarında hizipleşmelerin gelişmesi nedeniyle iç çatışmalardan muzdaripti. 1968'in sonuna gelindiğinde, resmi bir hareket olarak grup, Kırsala Doğru Hareket politikası nedeniyle kızıl muhafızların birçoğunun kırsal alanlara ve kırsal kesimlere gönderilmesiyle grup resmi bir hareket olarak dağıldı.
Woeser, Tibet asıllı Çinli aktivist, yazar ve şair.
Çin'de küreselleşme, Çin toplumunun benimsediği yabancı ekonomik, sosyal ve kültürel etkileri ve bu işlemin tarihiyle ilgilidir.
Liu Şaoçi Çinli devrimci, siyasetçi ve kuramcı. Ulusal Halk Kongresi Daimi Komitesi Başkanı (1954-1959), Çin Komünist Partisi'nin ilk Başkan Yardımcısı (1956-1966) ve Çin'in de jure Devlet Başkanı (1959-1968). Döneminde ekonomik yeniden yapılanma politikaları uygulamıştır.
Çin-Sırbistan ilişkileri, Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) ile Sırbistan Cumhuriyeti devletleri arasındaki ikili ilişkileri kapsar. İki ülke arasında ilişkiler, Yugoslavya SFC'nin 1 Ekim 1949 tarihinde ÇHC'ni tanımasından beri muhafaza edilmiştir; diplomatik ilişkiler de 2 Ocak 1955 tarihinde, her iki ülkenin dışişleri bakanları arasında diplomatik notların değiştirilmesiyle resmen kuruldu. Çin'in Belgrad'da bir büyükelçiliği var; Çin ayrıca Kasım 2006'dan beri Sırbistan Hükûmeti'nin rızasıyla Priştine'de bir temsilci ofis işletmektedir. Sırbistan'ın Pekin'de bir büyükelçiliği ve Şanghay'da bir genel konsolosluğu vardır. 2017 yılında Çin ile Sırbistan, birbirlerinin vatandaşları için vize muafiyeti uyguladı.
Mao Zedong'un kişilik kültü, Başkan Mao Zedong'un 1949'daki yükselişinden 1976'daki ölümüne kadar Çin'deki yönetiminin önemli bir parçasıydı. Kitle iletişim araçları, propaganda ve bir dizi başka teknik devlet tarafından Mao Zedong'un statüsünü Batı'ya karşı durabilecek ve Çin'i Komünizmin bir feneri haline getirebilecek yanılmaz bir kahraman lider konumuna yükseltmek için kullanıldı. Ancak Mao'nun kendisi, etrafında oluşturulan kişilik kültünü açıkça eleştirmiştir.
Peng Zhen, Çin Komünist Partisi mensubu bir Çinli siyasetçi. 1949'da Çin İç Savaşı'nda komünistlerin zaferini takiben Pekin'deki parti örgütüne liderlik etti, ancak Kültür Devrimi sırasında Mao Zedong'nun edebiyatın devletle ilgili rolüne ilişkin görüşlerine karşı çıktığı için tasfiye edildi. 1982'de diğer "yanlışlıkla suçlanan" yetkililerle birlikte Deng Xiaoping yönetiminde itibarı iade edildi ve Merkezi Siyasi ve Hukuki İşler Komisyonu'nun ilk başkanı ve Ulusal Halk Kongresi Daimi Komitesi'nin dördüncü başkanı olarak görev yaptı.
Kızıl Ağustos ,, 1966 yılındaki Kültür Devrimi sırasında Pekin'de meydana gelen bir dizi şiddet olayıdır. Resmi istatistiklere göre, o yılın Ağustos ayından Eylül ayına kadar kentte aralarında öğretmen ve okul müdürlerinin de bulunduğu 1.772 kişi Kızıl Muhafızlar tarafından öldürülmüştür. Ayrıca 33.695 ev yağmalanmış ve 85.196 aile Pekin'i terk etmek zorunda kalmıştır. Şiddet şehrin kırsal bölgelerine de yayıldı ve 325 kişinin öldürüldüğü Daxing Katliamı'na yol açtı. Daxing Katliamı'nın en yaşlı kurbanı 80 yaşındayken en genci sadece 38 günlüktü ve 22 aile tamamen yok edildi. Genel olarak, resmi istatistikler Kızıl Ağustos sırasında 10,275 kişinin dövüldüğünü ya da öldürüldüğünü göstermektedir. Kızıl Ağustos, Kültür Devrimi sırasında Kızıl Terör'ün başlangıcı olarak görülüyor ve benzer şiddet olayları Şangay, Guangzhou, Nanjing ve Xiamen de dahil olmak üzere Çin'in dört bir yanındaki şehirlerde meydana geldi. Kızıl Ağustos, Nazi Almanyası'ndaki Kristallnacht ve İkinci Çin-Japon Savaşı sırasındaki Nanjing Katliamı ile karşılaştırılmıştır.
Çin'deki Kültür Devrimi sırasında, "Dört Eski" veya "Dört Eski Şey" terimi, öğrencilerin önderliğindeki bir grup devrimci olan Kızıl Muhafızlar tarafından, ortadan kaldırmaya çalıştıkları komünizm öncesi Çin kültürünün yönlerini ifade etmek için kullanıldı. Bunlar arasında Eski Fikirler, Eski Kültür, Eski Adetler ve Eski Alışkanlıklar. Dört Eski'yi yok etme kampanyası, Kültür Devrimi'nin başlamasından kısa bir süre sonra, 19 Ağustos 1966'da Pekin'de başlamıştır. Bu dönemde Pekin'de bir katliam da yaşanmıştır.
Başkan Mao'dan Seçme Sözler, Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurucusu Mao Zedung'un 1964'ten 1979'a kadar yayımlanan ve Kültür Devrimi sırasında yaygın olarak dağıtılan, konuşma ve yazılarından oluşan bir kitaptır.
Politik iyileştirme, bir siyasi partinin veya hükûmetin gözden düşmüş bir üyesinin kamusal saygınlığının ve dolayısıyla politik olarak kabul edilebilirliğinin geri kazanılması işlemidir. Bu terim genellikle, ölümünden sonra aklanan ölmüş kişiler de dahil olmak üzere, hiçbir etkilerinin veya itibarlarının kalmadığı bir dönemin ardından itibarlarını yeniden kazanan liderler veya diğer önde gelen kişiler için kullanılmaktadır. Tarihsel olarak, bu kavram genellikle Komünist devletler ve partilerle ilişkilendirilmektedir; Komünist Parti'nin önde gelen üyeleri, genellikle bir iktidar mücadelesinin parçası olarak değişen siyasi çizgilerin bir sonucu neticesinde, kendilerini siyasi bir çatışmanın kaybeden tarafında ve gözden düşmüş olarak bulmakta, genellikle kınanmakta, hapsedilmekte ve hatta idam edilmektedir.
Kitle çizgisi, Çin Komünist Devrimi sırasında Mao Zedong ve Çin Komünist Partisi (ÇKP) yönetimi tarafından geliştirilen siyasi, örgütsel ve liderlik tarzıdır. Teoriye dayalı politika oluşturma, bunu insanların gerçek dünya şartlarına dayalı olarak uygulama, gerçek pratiğe dayalı olarak teori ve politikayı gözden geçirme ve bu gözden geçirilmiş teoriyi gelecekteki pratiğin rehberi olarak kullanma anlamına gelmektedir. Maoist terimlerle, "Kitlelere - kitlelerden - kitlelere" ilkesiyle özetlenir.
Sosyalist Eğitim Hareketi, Çin Halk Cumhuriyeti'nde Mao Zedong tarafından 1963-1965 yılları arasında başlatılan bir hareketti. Mao, "yönetim aynı zamanda bir sosyalist eğitim sürecidir" diyerek Çin Komünist Partisi (ÇKP) bürokrasisindeki gerici unsurları ortadan kaldırmaya çalıştığını iddia etti.