İçeriğe atla

Mübahele Ayeti

Mübahele Ayeti (Arapça: آية المباهلة), Âl-i İmrân Suresi'nin 61. ayetidir. Mübahele, kelime anlamı olarak "karşılıklı beddua etme" demektir.

Ayet

Mübahele Ayeti, (Arapça:آية المباهله; Kuran 3.61)
Ayet Türkçe Transcript Tercüme [1]
فَمَنْ حَٓاجَّكَ ف۪يهِ مِنْ بَعْدِ مَا جَٓاءَكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْا نَدْعُ اَبْنَٓاءَنَا وَاَبْنَٓاءَكُمْ وَنِسَٓاءَنَا وَنِسَٓاءَكُمْ وَاَنْفُسَنَا وَاَنْفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَلْ لَعْنَتَ اللّٰهِ عَلَى الْكَاذِب۪ينَ
Femen hâcceke fîhi min ba'di mâ câeke mine-l'ilmi fekul te'âlev ned'u ebnâenâ veebnâekum venisâenâ venisâekum veenfusenâ veenfusekum śümme nebtehil fenec'al la'neta(A)llâhi ‘alâ-lkâżibîn(e)
Sana iyice bildirildikten sonra da gene bu hususta seninle tartışan olursa de ki: Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım, biz bizzat gelelim, siz de gelin. Ondan sonra da dua edelim ve Allah'ın lanetini yalancılara havale edelim.

Ayetle ilgili rivayetler

Rivayetlere göre İslam peygamberi Muhammed, Necran Hıristiyanlarını İslam'a davet etmiş, onlar da âlimleri yanlarında olarak yaklaşık 70 kişi ile Medine'ye gelmişlerdir.[2] Amaçlarının Muhammed'in söylediklerinin doğruluğu hususunda Muhammed ile tartışmak olduğu ifade edilen grup ile yapılan tartışmalarda Muhammed'in, Nasranîler'i, onların dini kitaplarında "kendisinin geleceğine dair" alametleri göstererek yenilgiye uğrattığı rivayet edilir.

Rivayetlere göre Nasranîler de zaten böyle bir bekleyiş içinde idiler. Onların inanışına göre de, gelecek olan peygamber deveye binerek (Mekke’de bulunan) Faran dağlarından zahir olacak[Bakınız: Dipnotlar], İyr ve Uhud (Medine’de) arasında hicret edecektir. Tartışmaların anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine "Sana gelen bunca ilimden sonra, yine de bu hususta seninle çekişip tartışmalara girişirlerse de ki: Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, nefsimizi ve nefsinizi çağıralım; sonra karşılıklı lanetleşelim de Allah’ın lanetini yalan söylemekte olanların üstüne kılalım." Şeklindeki ayetin indirildiğine inanılır.

Bunun üzerine Muhammed'in doğrunun yalancıdan ayırt edilmesi için Nasranîler'le mübahele (karşılıklı beddua) yapma önerisinde bulunmuş, öneri kabul edilerek ertesi gün buluşmak üzere anlaşılmıştır.

Mübahele Günü

Anlatıldığına göre ertesi gün Necranlılar Medine'nin çıkışında, Muhammed'in çok büyük ve kalabalık bir toplulukla onları yıldırmak ve korkutmak için geleceğini bekliyorlardı. Ancak Muhammed sağında bir genç, solunda hicaplı bir kadın ve ön tarafında ise iki çocuk olduğu bir halde sadece beş kişiyle gelerek necranlıların karsısına çıkmıştır. Necranlıların alimi Oskof, mütercimlerden Muhammed ile gelenlerin kim olduklarını sordu. "O genç, onun damadı ve amcası oğlu Ali bin Ebu Talib’tir, o kadın onun kızı Fatıma Zehra’dır, O iki çocuk ise onun torunları ve kızının evlatları olan Hasan bin Ali ve Hüseyin bin Ali’dir.”demeleri üzerine Oskof "Bakınız Muhammed nasıl da mutmain bir halde en yakınlarını, evlatlarını ve en çok sevdiği azizlerini mübahaleye getirip onları belaya maruz bıraktı. Allah’a and olsun ki, eğer onun tereddüt veya korkusu olsaydı, asla onları getirmez ve mübaheleden vazgeçerdi veya en azından ailesinden olan azizlerini bu hadiseden uzak tutardı. O’nunla mübahele yapmamız, kesinlikle doğru değildir. Eğer Rum Kayser’inden korkmasaydım ona iman ederdim. Öyleyse O’nun isteklerini kabullenerek onunla anlaşıp kendi şehrimize dönelim." demiştir.

Bunun üzerine mübaheleden vazgeçilerek anlaşma yoluna gidilmiştir.

Anlaşma

Barış anlaşması Ali bin Ebu Talib’in eli ile yazıldı. Evrafi kumaşlarından, her kumaşın kıymeti kırk dirhem olmak şartıyla iki bin kumaş, bin mıskal altın ve bunların yarısının yani bin kumaş ve beş yüz mıskal altının Muharrem ayında ve diğer yarısının da Recep ayında verilmesinin gerekliliği yazıldıktan sonra her iki taraf da imzaladı.

Mübahele Ayeti ile ilgili yorumlar

  • Bu ayet, Muhammed'in doğruyu temsil ettiğine kendisinin de inandığını göstermesi açısından önemlidir.
  • Bu ayet, "Hasan ve Hüseyin benim oğlumdur." mealindeki, hadislerin doğrulanması anlamına gelmektedir.
  • Bu ayette, "kadınlarımızı ve kadınlarınızı" bölümünde, davetine Muhammed, Fatıma'yı uygun görmüştür. Buradan yola çıkarak Enes bin Mâlik'den nakledilen ; "Âlemlerdeki kadınların en iyisi dört tanedir: İmran kızı Meryem, Mezahim kızı Asiye, Hüveylid kızı Hatice ve Muhammed kızı Fatıma."[3] hadisi ile desteklenen

"Muhammed bu dört kadını âlemlerin en iyi kadınları olarak saydıktan sonra Fatıma’yı hem dünyada, hem de ahirette diğer üçüne üstün kılmıştır."[4] yorumlarına ulaşılır.

  • Bu ayet, İslam'ın örnek kadın, erkek ve çocuklarının, sırasıyla; Fatıma bint Muhammed, Ali bin Ebu Talib, Hasan bin Ali ve Hüseyin bin Ali olduğunu göstermektedir.
  • Bu ayette, "nefsimizi (kendimizi) ve nefsinizi (kendinizi) çağıralım" bölümünde, Muhammed, Ali'yi "kendi nefsi" olarak tanımlamıştır. Dolayısıyla İbn-i Abbas'tan nakledilen;

"Ali bendendir, ben de O’ndanım; O’nun eti benim etimden ve O’nun kanı benim kanımdandır; O bana nispetle Harun’un Musa’ya olan konumu gibidir. Ey Ümmü Seleme! Duy ve şahit ol ki, bu Ali, Müslümanların seyyidi ve efendisidir."[5] hadisinde olduğu gibi.

Dipnotlar

İnancın kaynağı olan Tevrat ayeti:

1 Tanrı adamı Musa, ölümünden önce İsrailliler'i kutsadı.

2 Şöyle dedi: "RAB Sina Dağı'ndan geldi, Halkına Seir'den doğdu Ve Paran Dağı'ndan parladı. On binlerce kutsalıyla birlikte geldi, Sağ elinde halkı için alev alev yanan ateş vardı.[6]

İfadelerin geçmiş zaman kipi ile ilgili olduğu görülebilir. Paran kelimesinin İbrahim peygamberin karısı Hacer ve oğlunu gönderdiği yer olarak da Kutsal Kitap'ta geçmesi, İslam âlimleri tarafından bu dağların Mekke’nin etrafındaki dağlar olarak yorumlanmasına yol açmıştır.[7] Tevrat kaynakları söz konusu dağın Tevrat'ta iki kere "Paran Dağı" adıyla anılan Sina Dağı olduğunu ifade ederler.[8]

Ayrıca bakınız

Kaynaklar

  1. ^ "Kuran 3:61". kuranmeali.com. 28 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Mart 2021. 
  2. ^ "Arşivlenmiş kopya". 1 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ağustos 2012. 
  3. ^ Ahmed bin Hanbel, Müsned; Hafız Ebubekir Şirazi, Nüzul’ul-Kur’ân fi Ali
  4. ^ Hatip, Tarih-i Bağdat
  5. ^ Süleyman Belhi “Yenabi’ul- Mevedde” kitabının 7. babında, Abdullah bin Ahmed bin Hanbel’in “Zevaid-i Müsned"
  6. ^ "Arşivlenmiş kopya". 1 Mart 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ağustos 2012. 
  7. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 21 Ekim 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ağustos 2012. 
  8. ^ http://www.google.com.tr/imgres?imgurl=http://www.biblearchaeology.org/image.axd%3Fpicture%3DSinai-map.jpg&imgrefurl=http://www.biblearchaeology.org/post/2008/11/What-Do-Mt-Horeb2c-The-Mountain-of-God2c-Mt-Paran-and-Mt-Seir-Have-to-Do-with-Mt-Sinai.aspx&usg=__Ov3o4Gx8zR04eIg7LyA002Cgs1k=&h=734&w=500&sz=101&hl=tr&start=1&zoom=1&tbnid=-r43W9jg5LjwvM:&tbnh=141&tbnw=96&ei=f3orUOfHFqad0QWTo4HwDQ&prev=/search%3Fq%3Dmount%2Bparan%2Bsina%2Bseir%26hl%3Dtr%26sa%3DX%26gbv%3D2%26tbm%3Disch%26prmd%3Divns&itbs=1 []

İlgili Araştırma Makaleleri

7. yüzyıl, 601'den 700'e kadar sürmüş olan yüzyıldır.

<span class="mw-page-title-main">Ali</span> İslam Devletinin dördüncü halifesi ve Şiilerin birinci imamı

Ali bin Ebu Talib, İslam Devleti'nin 656-661 yılları arasındaki halifesi. İslam peygamberi Muhammed'in damadı ve amcası Ebu Talib'in oğlu olan Ali, Muhammed'in İslam'a davetini kabul eden ilk erkek kişidir. Sünni İslam'a göre Ali, dört halifenin sonuncusu, Şii İslam'a göre ise imamların ilki ve Muhammed'in hak vârisidir. Şii ve Sünni İslam arasındaki farklılaşmanın ana nedeni Muhammed'in gerçek vârisinin kim olduğu konusundaki görüş farklılığından ileri gelmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Fatıma</span> İslam peygamberi Muhammedin küçük kızı

Fatıma bint Muhammed, Fatımatü'z-zehra, İslam peygamberi Muhammed'in kızı, Ali bin Ebu Talib'in eşi.

Ehl-i beyt, "ev halkı" anlamına gelen ve İslam peygamberi Muhammed'in ev ahalisini tanımlamak için kullanılan İslâmî terim.

<span class="mw-page-title-main">Hasan bin Ali</span> Sünnilerin 5. halifesi, Şiilerin 2. imamı; sahabe

Hasan bin Ali bin Ebu Talib, Ali bin Ebu Talib ve Fatıma’nın büyük oğulları ve İslam peygamberi Muhammed'in ilk torunudur. Şiâ çoğunlukla onu on iki imamlarının ikincisi kabul eder, çok küçük bir fırkaya göre ise ikinci imam Hüseyin bin Ali'dir. Bununla birlikte hem Sünni, hem de Şiî ve Alevî İslam anlayışında çok önemli bir yeri vardır; onun, peygamberin Ehli beyt'inden olduğu konusunda herkes hemfikirdir. Babası ile 37 yıl, dedesi ile ise 8 yıl birlikte bulunmuştur. Soyundan gelenlere Şerif denilir.

<span class="mw-page-title-main">Âl-i İmrân Suresi</span> Kuranın 3. suresi

Âl-i İmrân Suresi, Kur'an'ın 3. suresidir. Sure, 200 ayetten oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Hüseyin</span> Alinin oğlu, Şianın 3. imamı, sahabe

Hüseyin bin Ali bin Ebu Talib, İslâm peygamberi Muhammed'in torunudur. Dördüncü Hâlife olan Ali bin Ebu Talib'in oğludur. Annesi, Muhammed'in kızı Fatıma Zehra’dır. On İki İmâmlar'ın üçüncüsü olan Hüseyin bin Ali, İslam Devleti’nin bir Emevî saltanatına dönüşmemesi için mücadele vermiş ve Emevîler tarafından öldürülmüştür. Soyundan gelenler Hüseynî ya da Seyyid olarak tanımlanır.

<span class="mw-page-title-main">Zeynelâbidîn</span> Alinin torunu, Muhammedin torununun oğlu

Zeynelâbidîn, Ali bin Hüseyin veya Ali el-Asgar, İslam peygamberi Muhammed'in torunu olan Hüseyin'in oğullarından biridir. Annesi ise İran'ın fethinden sonra Müslüman olup, Hüseyin ile evlenen son Sasani İmparatoru III. Yezdigirt'in kızı olan Sasani-Pers prensesi Şehri Bânû Gazele'dir. İsnâaşeriyye’nin dördüncü ve İsmâiliyye’nin üçüncü imamı kabul edilir, tâbiîndendir.

Muhammed el-Bakır, On İki İmâmlar'ın beşincisidir. Dördüncü imam ve Hüseyin'in oğlu olan Ali bin Hüseyin'in (Ali Zeyn el-Âb’ı-Dîn) oğludur. Ayrıca annesi de ikinci imam Hasan bin Ali'in kızı olan Fatıma bint Hasan el-Mûctebâ'dır. İmâmet i'tikadına göre hem anne hem de baba tarafından İslâm dininin son peygamberi Muhammed'le akrabalık ilişkisi bulunan ilk imâmdır. Bir İslâm âlîmi olan "Muhammed el-Bakır" diğer bütün Ehl-i Beyt mensûbu imâmları gibi Sünnîlerce de sevilen ve sayılan büyük bir İslam önderidir.

Fatıma bint Esed, Esed bin Haşim'in kızı, Ebu Talib'in eşi, Şiilerin ilk İmamı, Sünnilerin dördüncü halifesi olan Ali bin Ebu Talib'in annesi, İslam peygamberi Muhammed'in kızı olan Fatıma bint Muhammed'in kayınvalidesi, Muhammed'in öksüz ve yetim olduğu günlerde eşiyle birlikte bakımını üstlenendir. Hatice bint Hüveylid'den sonra müslüman olan ilk kadındır.

<span class="mw-page-title-main">On Dört Masum</span>

On Dört Masum, Şii İslam'a göre doğal olarak günahtan beri olan on dört kişiyi niteler. Bunlar, İslam Peygamberi Muhammed, kızı Fatıma ve On İki İmâmlar'dır.

Ehli Aba veya Ehli Kisa hadisi, İslam peygamberi Muhammed'in sırtında abası olduğu halde, abanın altına, Fatıma'yı, Ali bin Ebu Talib'i, Hasan'ı ve Hüseyin'i alması ve Ahzab Suresi'nin "Ey Ehli Beyt! Allah sizden günahı gidermek ve sizi tertemiz kılmak istiyor." mealindeki 33. ayetini okumasını anlatır. Ehl-i Aba olayı, Şiilikteki İmametin köklerinin dayandığı önemli olaylardandır.

<span class="mw-page-title-main">Ebu Zer el-Gıfârî</span> İlk Müslümanlardan biri

Cündeb bin Cünâde bin Süfyân, lakabı Ebu Zer, Ebu Zer el-Gıfârî, İslam'ı ilk kabul eden sahabilerden biriydi. İslam peygamberi Muhammed kendisine Abdullah adını vermiştir. Beni Gifar kabilesindendi. Doğum tarihi bilinmemektedir. 652 yılında, Medine çölü yakınlarındaki El-Rabaza kentinde ölmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Gadîr-i Hum</span> Muhammedin 632 yılında damadı Ali lehine bir beyan içeren vaazı.

Gadîr-i Hum İslam peygamberi Muhammed'in 16 Mart 632 tarihinde vereceği vaaz için Müslümanların toplanmış olduğu tarihsel etkinliktir. Şiilerin ve Arap Alevilerinin inancına göre İslam peygamberi bu vaazinde, Ali bin Ebu Talib'i kendisinden sonra gelecek halef tayin etmiştir. Bu günün hicri yıldönümü Şiiler ve Arap Alevileri tarafından her yıl Gadir-i Hum Bayramı olarak kutlanır.

<span class="mw-page-title-main">Tathir ayeti</span>

Tathir Ayeti, Ahzab Suresinin otuz üçüncü ayetinin bir bölümü. Şiîler'e göre bu ayet, İslâm dîni peygamberi Muhammed'in Ehl-i Beyt'inin tamamının "ismet" sıfatına hâiz olduğunu belirleyen ayettir. İsmi "pâklanılmak" anlamına gelir.

<span class="mw-page-title-main">Ümmü Gülsüm bint Ali</span>

Ümmü Gülsüm bint Ali,, Muhammed'in torunu, Ali ile Fatıma'nın kızı. Sünni ve bazı Şii kaynaklara göre Ömer'in eşidir.

<span class="mw-page-title-main">Ümmü'l-Benîn</span>

Ümmü’l-Benin diye meşhur olan Fatıma bint Hizam, Müminlerin Emiri Ali bin Ebu Talib’in eşidir. Ümmü’l-Benin, Şialar nezdinde saygınlığı ve ihtiramı yüksek olan bir hanımefendidir. Ümmü’l-Benin; Ebu’l-Fazlı’l Abbas, Abdullah, Cafer ve Osman’ın annesidir. Bunların her dördü de Kerbela’da Aşura günü şehit olmuşlardır. Dört erkek çocuğun annesi olduğu için kendisine Ümmü’l-Benin denmiştir.

Ebu Harise bin Alkame, Necran Piskoposu ve Arap Yarımadası'nda bulunan Necran'daki Roma Kilisesi'nin resmi temsilcisiydi. İslam'ın Peygamberi Muhammed zamanında hayattaydı ve ünlü Mübahele Olayı'nda bir mektup alışverişinde bulunmuş ve Muhammed ile karşılaşmıştı.

<span class="mw-page-title-main">Benî Haşim</span>

Benî Haşim veya asıl Hâşimoğulları, İslam peygamberi Muhammed'in mensup olduğu Kureyş'in alt kolu olan bir Arap aşiretidir. Adını Muhammed'in büyük dedesi Hâşim bin Abdümenâf'tan almıştır.