Mâverâünnehir
Maveraünnehir, Orta Asya'da, Ceyhun (Amu Derya) ve Seyhun (Siri Derya) nehirleri arasında kalan tarihi bölge.
Bugün bu bölge Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan arasında bölünmüştür. Orta Çağ'da İslam uygarlığının geliştiği bölgelerden biri olan Maveraünnehir'deki Semerkand ve Buhara kentleri önemli kültür merkezleridir. Ayrıca Göktürklerin yıkılmasından sonra anayurtlarını terk eden bazı Türklerin geçişlerini kolaylaştırıyordu. []
Etimoloji
Arapça kökenli Maveraünnehir sözcüğü, Türkçede "nehrin ötesi/ardı"[1] anlamına gelir. Bu bölge Batılı dillerde Transoxania[2] veya Transoxiana[2] (Oxus Nehri'nin ötesi) olarak bilinir. Bunun nedeni, Amu Derya nehrinin Yunancada Oxus olarak bilinmesi ve Büyük İskender tarafından Batı medeniyetine tanıtılmasıdır.
Dîvânu Lugâti't-Türk'te Çay Ardı olarak geçer. "Mā warā'an-nahr" kavramı ilk defa bir hadiste bahsedilmiştir,[3] muhtemelen İslam'dan daha önceleri de bu kavram Araplar arasında yaygındı[4] ve öyle anlaşılıyor ki bu bölge Sasani İran'ının kuzeydoğusundadır. Orta Çağ Arap coğrafyacıları bu bölgeyi Bilad al-Türk veya Türkistan, göçebe Türklerin yurtları olarak kayda geçmişlerdir.[5]
Tarih
İslam Öncesi Dönem
Mavaraünnehir, Büyük İskender'in MÖ 4. yüzyılda Grek kültürünü yaymak için bölgeye yaptığı askerî seferler sebebiyle Batılı kaynaklarda "Transoxiana" ismiyle bilinmektedir. İskender'in halefleri burada yaklaşık iki yüz yıl hüküm süren Grek-Baktriya Krallığı'nı kurdular. Kuzey Afganistan'daki Amu Derya nehri üzerinde bulunan Ay Hanım şehri, arkeolojik keşifler sonucu bulunmuş ve kapsamlı bir şekilde kazı çalışmaları yapılmış olan tek Grek-Baktriya şehri olmaya devam etmektedir.
Sasaniler döneminde Baktriya bölgesiyle bitişik biçimde Ahameniş İmparatorluğu döneminden kalma bir bölge ismi olan Soğdya ismiyle adlandırılmaktaydı.
MÖ 126 yılında Baktriya, Partlar ve Maveraünnehire seyahat eden Çinli kaşif Zhang Qian bölgenin ilk Çince kaydını tuttu. Zhang Qian, Part İmparatorluğunu tahıl ve üzüm yetiştiren, gümüş sikkeler ve deri eşyalar üreten gelişmiş bir kentsel uygarlık olarak tanımlamaktadır. Sasanilerden önce bölge sırasıyla Ahamenişler, Makedonya, Selevkoslar, Grek-Baktriya Krallığı, Partlar ve Kuşan İmparatorluğu tarafından yönetilmiştir.
Sasaniler döneminde bölge, Kuzey İpek Yolu'ndan elde edilen gelir sayesinde önemli bir kültür merkezi haline geldi. Sasani egemenliği 5. yüzyılın sonunda Ak Hunların yaptığı seferler ile kesintiye uğradı ve bölge 565 yılına kadar Sasanilere geri dönmedi. Daha sonra Ak Hunlara karşı kurulan Göktürk-Sasani ittifakı sonucu Sasaniler ve Göktürkler arasında bölündü.
İslam Sonrası Dönem
Müslümanların İran'ı fethi sonrası birçok Fars soylusu Maveraünnehire kaçtı. Bölge 705-715 yıllarındaki Arap istilasına değin ayrıca Göktürkler tarafından da yönetiliyordu. Bölgenin Arapça ismi olan Maveraünnehir adlandırması "nehrin ötesindeki topraklar" anlamına gelmektedir.
Maveraünnehir'in başlıca şehirleri ve kültür merkezleri Semerkant ve Buhara'dır. Her ikisi de Maveraünnehir'in güney kesiminde Özbekistan'da bulunmaktadır ve bölge arazisinin çoğunluğu kuru fakat verimli ovalardan oluşur. Her iki şehir de İran'ın Müslümanlar tarafından fethinden sonra Fars kültür ve medeniyetinin merkezi olarak kaldı ve Samanilerin kurulmasıyla Fars kültürünün yeniden canlanmasında çok önemli bir rol oynadı.
Bölgenin bir kısmı 706 ile 715 yıllarında Kuteybe ibn Müslim tarafından işgal edildi ve 715 ile 738 yılları arasında Emeviler tarafından zayıf bir biçimde kontrol edildi. İstila, Nasr bin Seyyar tarafından 738 ile 740 yılları arasında yenilendi ve bölgenin bir kısmı 750 yılına kadar Emevilerin kontrolü altında devam etti daha sonra Emevilerin yerini Abbasi Halifeliği aldı. Bölgenin geri kalan kısmı ise An Luşan İsyanı olarak bilinen bir iç savaşa değin Tang hanedanı tarafından kontrol altında tutuluyordu.
Kuteybe b. Müslim döneminde Mâverâünnehir şehirlerinde birer askerî garnizon kurulmuş, bu garnizonlara Müslümanlar yerleştirilmiştir. Sosyoekonomik yapı devam ettirilmiş, para sistemi Buhara örneğinde olduğu gibi aynen korunmuş, Soğdca resmî dil olarak bir süre daha yerini muhafaza etmiştir. Nasr bin Seyyar zamanında divan defterleri Orta Farsça'dan (Pehlevîce) Arapça'ya çevrilmiştir. Kuteybe b. Müslim'in öldürülmesinden sonra başlayan mahallî ayaklanmalar ve Türgiş Hükümdarı Su-lu'nun (Sou-lou) bölgeye müdahalesi Mâverâünnehir'deki Müslüman hâkimiyetini sarstı (728). Bölge 730'da yeniden Müslümanların kontrolüne girmekle birlikte şiddetli savaşlar 738 yılında Su-lu'nun ölümüne ve Türgişler'in kendi iç sorunları sebebiyle bölgeden ayrılmasına kadar devam etti.
Göktürk Devleti'nin yıkılması ve Türgişler'in çekilmesi Çinliler'e Mâverâünnehir'e kadar müdahale imkânı verdi. 751 yılındaki Talas Muharebesi'nın ardından bölge kesin olarak Müslümanlara bağlandı. Fakat isyanların ardı arkası kesilmedi. Bölge halkı Mukanna'ın isyanına destek verdi (776-783). Harun Reşid devrinde 806'da isyan eden Râfi‘ b. Leys 810'da Horasan Valisi Me’mûn'dan eman dileyerek teslim oldu. Me'mûn, bu isyanın bastırılmasında gösterdiği başarılardan dolayı Sâmânîler'e adını veren Sâmân-Hudâ'nın oğlu Esed'in dört oğlu Nûh, Ahmed, Yahyâ ve İlyas'a yüksek rütbeler ve makamlar tevcih etti. Daha sonra Horasan Valisi Gassân b. Abbâd Halife Me'mûn'un emriyle Nûh'u Semerkant, Ahmed'i Fergana, Yahyâ'yı Şâş ve Üsrûşene, İlyâs'ı da Herat valiliklerine tayin etti (819). Böylece Mâverâünnehir'de Sâmânîler devri başlamış oldu. Sâmânîler Horasan'da hüküm süren Tâhirîler'e tâbi idi. Ya‘kūb b. Leys'in 873 yılında Tâhirîler Devleti'ne son vermesinin ardından bölge Saffârîler'e bağlandı. Halife Mu'temid-Alellah iki yıl sonra yayımladığı bir menşurla bütün Mâverâünnehir'i Sâmânîler'den Nasr b. Ahmed b. Esed'e tâbi kıldı (875). İki yüzyıla yakın bir süreden beri İslâm hâkimiyeti altında bulunan Mâverâünnehir bu menşurla ilk defa Horasan'da müstakil bir idarî bölge olarak kabul edildi.
Mâverâünnehir, Sâmânîler devrinde en parlak dönemlerinden birini yaşadı. Başta Buhara ve Semerkant olmak üzere bölgede önemli bir ekonomik, kültürel ve ilmî gelişme meydana geldi. Mâverâünnehir'de yetişen pek çok âlim ve sanatçı İslâm dünyasında bilim, kültür, felsefe ve sanatın gelişmesine ciddi katkılarda bulundu. Muhaddis Buhârî ve Dârimî, müfessir Dahhâk b. Müzâhim, kelâmcı Mâtürîdî, fakih Ebü'l-Leys es-Semerkandî bunlardan sadece birkaçıdır. Bölgede II. (VIII.) yüzyılda başlayan ilmî faaliyetler Sâmânîler döneminde doruk noktasına ulaştı. Mâverâünnehir bu devirde iktisadî açıdan da büyük gelişme gösterdi, halkın refah düzeyi yükseldi. Rusya, Polonya ve İskandinavya'da bulunan çok sayıda gümüş Sâmânî definesi, Mâverâünnehir'in bu dönemde adı geçen yerlerle canlı ticarî ilişkilere sahip bulunduğunu göstermektedir (Frye, s. 72). Ayrıca bu devirde İslâmiyet bölgenin doğusunda ve kuzeyindeki steplere yayıldı. İbn Havkal ve İstahrî gibi IV. (X.) yüzyıl coğrafyacıları, yaşadıkları dönemde İslâm ülkeleri içinde Mâverâünnehir kadar gayri Müslimlerle cihad yapan başka bir bölge bulunmadığını, sınırlarının dârülharbe yakın olduğunu ve bütün topraklarının cihad sahası (dârülcihad) sayıldığını belirtirler. Soğdlular'ın ve Türkler'in uzun süren direnmeleri sonucunda İslâmiyet'i benimsemeleriyle Müslümanlık bütün Orta Asya'ya yayılma imkânı buldu. Böylece Mâverâünnehir, Türkler'le müslümanları yüz yüze getiren ve Türk-İslâm tarihinin seyrini değiştiren önemli bir coğrafya parçası oldu.
Bölgenin Türkleşme süreci 9. yüzyılın son çeyreğindeki yoğun Oğuz göçleriyle başladı. Etnik yapının Türkler lehine değişimi, Karluk ve Halaçlar gibi diğer Türk boylarının bölgeye göçleriyle daha da güçlendi. Karahanlı hâkimiyeti Mâverâünnehir'in Türkleşme sürecindeki nihaî safhanın başlangıcı oldu. Horasan Valisi Ebû Ali es-Simcûrî, Sâmânî Hükümdarı Nûh b. Mansûr ile aralarında çıkan anlaşmazlığı çözemeyince Karahanlı Hükümdarı Hârun Buğra Han'dan yardım istedi. Buğra Han Sâmânîler'e son verdiği takdirde Horasan Ebû Ali'nin olacak, Mâverâünnehir ise Karahanlı hâkimiyetine bırakılacaktı. Buğra Han, Sâmânîler'e karşı verdiği başarılı mücadelelerden sonra Semerkant ve Sâmânî başşehri Buhara'yı bir süre için ele geçirdi (992). Halefi İlig Han Nasr b. Ali 389'da (999) Buhara'yı tekrar zaptederek Sâmânîler'e son verdi. İlig Han'ın Gazneliler'in idaresindeki Horasan'a hâkim olma isteği başarısızlığa uğramakla birlikte Karahanlı hâkimiyeti Mâverâünnehir'e sağlam bir şekilde yerleşti. Sâmânîler, sınırlarını Türk akınlarına ve özellikle Karahanlılar'a karşı korumaları için Buhara civarındaki Nûr kasabasını ve çevresini Selçuklular'a otlak olarak verdiler (985). Selçuk Bey'in 1007 yılı civarında vefatı üzerine Cend şehrinden ayrılarak Mâverâünnehir'e göç eden Selçuklu hânedanı mensupları burada Sâmânîler'i destekleyince Karahanlılar'ın saldırılarına maruz kaldılar. Mâverâünnehir'e hâkimiyet için mücadele eden Karahanlılar ve Gazneliler Selçuklular'ın bölgeye inmesinden rahatsız oldular. Selçuklular daha sonra Mâverâünnehir'den ayrılıp Hârizm'e göç ettiler. Sultan Alparslan, muhtemelen Karahanlılar'ı ortadan kaldırmak için 200.000 kişilik bir orduyla Mâverâünnehir üzerine yürüdü, ancak bir suikast neticesinde öldürülünce sefer başarısızlığa uğradı (1072). 1087 yılı Nisan ayının ilk günlerinde Mâverâünnehir'e bir sefer düzenleyen Sultan Melikşah geçtiği yerlerdeki bütün kale ve şehirleri ele geçirdi. Buhara'yı zaptedip Karahanlı Hükümdarı Ahmed Han'ı esir aldı ve İsfahan'a götürdü. Sultan Melikşah, Çiğiller'in Semerkant'ta çıkardığı isyan üzerine aynı yılın sonlarında Mâverâünnehir'e ikinci bir sefer yaptı ve Emîr Üner'i Semerkant'a vali tayin etti (1087). Sultan Berkyaruk, Arslan Argun'un Horasan'da başlattığı isyanı bastırdıktan sonra Belh'te yaklaşık yedi ay kaldı ve Mâverâünnehir'deki işleri düzene koyup adına hutbe okuttu (1097). Sultan Berkyaruk, Karahanlılar'dan Kılıç Tamgaç Han'ın (Mes'ûd b. Muhammed) ölümünün ardından üç Batı Karahanlı hükümdarını bizzat tayin edip Mâverâünnehir'i kontrol altında tuttu. Horasan meliki Sencer de Karahanlı Hükümdarı Kadır Han Cibrâîl b. Ömer'in kendi topraklarını istilâya kalkışması üzerine sefere çıkıp onu esir aldı ve öldürttü. Sencer bu zaferden sonra Mâverâünnehir'i yeniden teşkilâtlandırdı. Muhammed b. Süleyman'ı Arslan Han unvanıyla Batı Karahanlı hükümdarı tayin edip kendine tâbi kıldı (1102).
1141-42 yılında Katvan Muharebesi'nde Sultan Sencer putperest Karahıtaylar'a mağlûp olunca Karahıtaylar, Mâverâünnehir'i ele geçirdiler. Karahıtaylar'ın ardından bölge Alâeddin Muhammed Tekiş döneminde Harezmşahlar'ın idaresine girdi (1210). Ancak kısa süre sonra Mâverâünnehir'e giren Moğollar bölgedeki şehirleri tahrip edip halkını katlettiler (1219-1220).
Bölge Moğolların Harizmşahlar'ı istilası sırasında 1219 yılında Cengiz Han tarafından ele geçirildi. Cengiz Han ölümünden sonra Batı Orta Asya'yı ikinci oğlu Çağatay'a verdi ve Çağatay Hanlığı kuruldu. 1369 yılında Barlas boyundan Timurlenk bölgeyi ele geçirdi ve Semerkand Timur İmparatorluğunun başkenti oldu. 14. yüzyılın ortalarından itibaren bölge zenginleşerek büyüdü.
Kaynakça
- ^ Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt III, sayfa 149, 150
- ^ a b "Mâverâünnehir." Encyclopædia Britannica. Encyclopædia Britannica Online. Encyclopædia Britannica Inc.
- ^ Abu Abdullah Muhammad bin Ahmad an-Nasafi, Sayfa 131, 488, 505
- ^ Abu-l-Kasim Ubaidullah ibn Abdallah ibn Hordadbeh, Sayfa 61, 69
- ^ Svat Soucek, A History of Inner Asia Cambridge University Press 2000 sayfa 25
- On the Origin of the place-Name Buxārā Shamsiddin Kamoliddin Uzbekistan Academy of Sciences, Tashkent18 Temmuz 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
Ayrıca bakınız
- Soğdiana
- Turan
- Zhao Wu dokuz soyu