İçeriğe atla

Mâni (edebiyat)

Mânî, başta aşk olmak üzere hemen her konuda yazılabilen bir halk edebiyatı nazım biçimdir. Arapça kökenli bir kelimedir. Halk kültüründe goşa (koşa) olarak da bilinir.[1] Goşa kelimesi Türkçede çiftlenmiş (ikili) demektir ve mânînin kafiye yapısından dolayı bu ad verilmiştir. Koşa kelimesi "beyit" manası da taşır.[2] Anonim halk edebiyatında en küçük nazım biçimidir. Çoğunlukla 7 heceli dört mısralık bir bentten meydana gelir. Ama mısraları 4-5-8-10-14 heceli kalıplarla söylenmiş mânîler de vardır. Birinci, ikinci dördüncü mısralar birbirleriyle kafiyeli, üçüncü mısra serbesttir. Yani kafiye dizilişi aaxadır. aaaxa düzeninde mânîler de var. İlk iki mısra hazırlık dizeleridir. Son iki mısra ile anlam bağlantısı yoktur.Asıl anlatılmak istenen son iki dizede verilir. En çok kullanılanlar düz ya da tam mânî, kesik mânî, cinaslı mânî, yedekli mânî, artık mânîdir.

Mânî türleri

  • Ayaklı mânî : Dört mısralı olurlar.
  • Deyiş : İki kişinin karşılıklı söylediği mânîlerdir. Soru yanıt şeklinde düzenlenir. Bir başka kişinin ağzındanmış gibi aktarıldığı şekilleri de vardır. Mânî insanların hoş olarak ve olmayarak söyledikleri şeylerdir.
  • Düz mânî : Yedişer heceli dört dizeden oluşur. Kafiyeleri çokluk cinassızdır.
  • Kesik mânî : Birinci dizesi 7 heceden az, anlamlı ya da anlamsız bir kelime grubu olan mânîler. Bu kesik mısra sadece kafiyeyi hazırlar. Eğer meydan ve kahvehanelerde söylenen ve ilk mısraları "aman aman" ünlemi ile doldurulan mânîlerse bunlara İstanbul mânîleri denir.
  • Kirpikli mânî : Kesik mânîlerde eğer kafiye cinaslı ise bunlara cinaslı mânî denir.
  • Yedekli mânî : Düz mânînin sonuna aynı kafiyede iki mısra daha eklenerek söylenen mânîler. Cinaslı kafiye kullanılmaz, birinci mısraları anlamlıdır. Yedekli mânîye artık mânî de denir.
  • Kıstaklı mânî : Yazılışı bakımından düz mânî ile aynıdır ancak okunurken kendine özel ritimler davul, kopuz ve saz ile çalınır.Günümüzde Türkistan ve İran Türkleri arasında yaygındır.

Kaynakça

  1. ^ Büyük Larousse, Milliyet Gazetesi Yayınları, Cilt-9, "Goşa"
  2. ^ Türk Dili Sözlüğü, Orhan Hançerlioğlu, Remzi Kitabevi, Sayfa-338

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Şiir, sözcüklerin düz anlamlarına ek olmak üzere ya da bunların yerine başka anlamlar oluşturmak için dilin ses estetiği veya ses sembolizmi ve ölçü gibi estetik ve ritmik özelliklerini kullanan bir edebiyat türüdür. Müellif İsmail Durmuş İslam ansiklopedisinde “mübalağa sanatı”nın şiirin temel karakteristiği olduğu üzerinde durmaktadır.

Servet-i Fünûn edebiyatı veya topluluğun kendini anarken kullandığı adıyla Edebiyat-ı Cedîde, II. Abdülhamid döneminde, Servet-i Fünûn adlı derginin çevresinde toplanan sanatçıların Batı etkisinde geliştirdikleri bir edebiyat hareketidir.

Beş Hececiler, I. Meşrutiyet'ten sonra hece vezniyle ve konuşulan halk diliyle, Millî Edebiyat akımının görüşleri doğrultusunda şiir yazan beş şairin Türk edebiyatındaki genel adıdır.

Kelime anlamı olarak çoğalması istenilen, artmış anlamına gelir. Günümüzde bu anlamıyla fazla kullanılmamaktadır. Bir edebiyat terimi olarak, her dizesine bir küçük dize eklenmiş divan edebiyatı nazım türünü ifade eder. Günümüzdeki kullanımı yaygın olarak edebiyat terimine işaret eder. Bir uzun, bir kısa şekilde yazılan divan edebiyatı nazım şeklidir. Murabba, muhammes, rubai, kıta, beyit gibi şekillerle birleştirilerek yazılgelmiştir. En çok "gazel müstezat" şeklinde yazılmıştır. Bir nazım şeklinin her mısrası veya her beytinin sonuna aynı ölçüde bir kısa mısra ekleyerek meydana getirilir. Eklenen kısa mısralara "ziyade" denir. Türk edebiyatına Arap edebiyatından geçmiştir. İlk örnekler Nesimi'ye aittir. Şeyhi, Nevai, Necati gibi birçok şair de müstezat yazmıştır.

Rubai, aruz ölçüsüyle yazılır. Birimi dörtlüktür. 4 dizelik (mısralık) bir Divan Edebiyatı nazım biçimidir.

<span class="mw-page-title-main">Gazel</span> divan edebiyatının aşktan bahseden temel şiir biçimi

Gazel, Türkçe Divan edebiyatının en yaygın nazım şeklidir. Gazel sözcüğü sözlük tarifi ile "kadınlarla sevgi üzerine konuşmak, söyleşmek" anlamına gelir.

<span class="mw-page-title-main">Koşma (edebiyat)</span>

Koşma, coşturucu duyguların dile getirildiği, İslamiyet öncesinde yazılan koşuk türünün bir devamı olan ladinî (dinî olmayan) Türk halk edebiyatı nazım biçimi. Koşmalar genellikle 11'li hece ölçüsü ile söylenir, en az 3 en çok 12 dörtlükten oluşur. Türk halk edebiyatının en çok kullanılan nazım şekli olan koşma, halk ozanları tarafından geliştirilmiş bir nazım şeklidir. Bu nazım biçimi Türk Dil Kurumu tarafından:

Âşık halk edebiyatı, halk diliyle ve hece vezniyle meydana getirilen, saz eşliğinde söylenen şiirlerden oluşan geleneksel Türk edebiyatı dalıdır. âşıkların oluşturduğu eserlerin bütününe verilen isimdir.Halk edebiyatı içerisinde yer alır. Anonim ürünlerin dışında kalan şiirlerin oluşturduğu edebi ürünler toplamıdır. Kimi âşıkların başından geçen ve yaygınlaşıp ünlenen hikâyeler de âşık edebiyatı içinde incelenir.

Varsağı, özel bir ezgiyle söylenen koşmaya denir. İlk olarak Güney Anadolu’da yaşayan Varsak Türkmenleri tarafından söylendiği için bu adla anılır. Güney Anadolu'da Maraş'tan Mersin'e kadar uzayan bölgede yaşayan Varsak Türkleri, Selçuklu Hanedanı zamanında Anadolu'ya yerleşmişlerdi. Varsağı, Varsak Türkleri'nin kendilerine özgü bir ezgiyle söyledikleri türkü biçimidir.

Hoyrat, halk edebiyatında maninin bir türüdür. “Kesik Mani, Cinaslı mani” adlarıyla geleneksel halk edebiyatımızda yer almaktadır. Bu tür manilere, Azerbaycan Türkleri, “Bayatî”, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Irak Türkleri “Hoyrat” demektedir.

Hece ölçüsü, şiirin her dizesindeki hece sayısının eşit olmasına dayanan bir vezindir. Türkçenin millî ölçüsü olarak bilinir.

Artık mani ya da yedekli mani, düz manilerin sonuna uyakları aynı olan iki dize daha getirilerek yapılan manilerdir. Cinas kullanılmaz. Genelde birinci dizesinde anlam yüklüdür.

Kafiye ya da uyak, şiirde mısra sonlarında bulunan sözcüklerin son heceleri arasındaki ses benzerliğidir. Şiirde uyak, dize sonlarında bulunan farklı görevlerdeki ekler veya anlamları ayrı sözcükler arasında görülür. Dize sonlarında yinelenen aynı görevdeki ekler ya da sözcükler uyak değildir. Bunlara redif denir.

Tuyuğ, Türklerin Divan şiirine kazandırdığı nazım şeklidir.

Nazım birimi, nazım şekillerinde ölçü olarak kullanılan parçaya denir.

Beyit, iki mısradan meydana gelen nazım parçası. Batı edebiyatında beyte "kuple" denir. Divân edebiyatında nazım birimi sayılan beyit, aynı vezinde olan ve birbiri peşinden gelen iki mısradır. Çoklukla anlamın tamamlandığı bir bölüm beytin bir nazım birimi olarak kabul edilmesi yüzünden, divan edebiyatı şiirlerinde konu birliği pek az görülür. Divan şairinin bütün düşüncesi, beyitleri meydana getirecek kafiyelerle ikişer mısra söyleyebilmekti. Divan edebiyatındaki bu şiir anlayışı, Türkiye'de "Edebiyat-i Cedide" ile değişmeye başlamıştır. Anlamın bir beyitte tamamlanmasının şart olmadığı sonraki beyitte, hattâ daha sonraki beyitlere geçebileceği hakkındaki örnekler, bu edebiyat akımı ile edebiyatımızda gelişmiştir. Böylece, bir nâzım şeklinde konu birliğine önem verilmesi yoluna geçilebilmiştir.

Divan şiirine Türkler tarafından katılmış bir nazım şeklidir. Besteyle okumak için yazılmıştır. Bestelenmek amacıyla yazıldığı için 3-5 dörtlük arası değişir. Yeni edebiyatımızda Yahya Kemal Beyatlı, bu türü ustalıkla kullanmıştır. Aruz ölçüsünün her kalıbı kullanılır. Dörtlüklerden kurulan musammat da denebilir. Murabbaya benzer. 5 ya da 6 dizelik bentlerden de oluşabilir. Üçüncü dizeye miyan, dördüncü dizeye nakarat denir. Aşk, sevgili, ayrılık, içki ve eğlence konularında yazılır. Divan edebiyatının ilk şarkı yazarı Nail-i Kadim'dir. Lale Devri'nin en önemli temsilcisi ise Nedim'dir. En çok şarkıyı Enderunlu Vasıf yazmıştır.

Redif ya da yedek, şiirlerde mısra sonlarında, görevleri aynı olan eklerin ya da anlamları aynı olan sözcüklerin tekrarlanmasına denir. Redifler daima mısranın en sonunda bulunur, yani kafiyeden sonra gelir.

Lirik şiir, duyguların coşkun bir dille anlatıldığı edebiyat eserlerinin genel adıdır. Latince lyricus, Yunanca lyricos, Fransızca lyrique kelimelerinden türemiştir. Sözlük anlamı ise; coşkun, ilhamla dolu demektir. Antik Yunan'da kullanılan lirik sözcüğü bugünkü anlamında kullanılmıyordu.

Nazım şekilleri; Gazel, Rubai, Kaside, Tuyuğ, Mesnevi, Murabba, Kıt'a, Şarkı, Müstezat, Terkib-i Bent, Terci-i Bent, Musammat olmak üzere 12 türe ayrılır.