Edebiyat, yazın veya literatür, dil aracılığıyla; duygu, düşünce, hayal, olay, durum veya herhangi bir olgunun edebî bir tarzda ve etkili bir şekilde yazılı veya sözlü anlatımını gerçekleştiren; malzemesi söz ve ses; muhatabı insan olan bir sanat dalıdır. Edebî yazılar yazan sanatçılara edebiyatçı denir. Daha kısıtlayıcı bir tanımla, edebiyatın; bir sanat formu olarak oluşturulan yazılar olduğu düşünülmüştür. Bunun nedeni, günlük kullanımdan farklı olarak edebiyatın, dil ürünü olmasıdır.
Mizah ya da gülmece, hayatın güldürücü yönünü ortaya çıkaran sanat türüdür. İnsanı gülmeye sevk eden resim, karikatür, konuşma ve yazı sanatıdır. Mizah eserleri sadece şaka, güldürme maksadıyla söylenip, yazılıp, çizilmediği gibi belli fikirleri ifade etmek için de ortaya konulabilir.
Mihrî Hatun, Zeynep Hatun'la birlikte adı bilinen ilk Türk kadın şairlerindendir. 1985'te ismi Venüs'te bir kratere verilmiştir.
Divan, Divan edebiyatı şairlerinin belli bir düzene göre şiirlerini topladıkları yapıt.
Galib Mehmed Esad Dede veya tanınan kısa adıyla Şeyh Galib, Türk divan edebiyatı şairi ve mutasavvıf.
Muammalar, divan şiirinde, başta Esma'ül Hüsna olmak üzere konusu insan ismi olan manzum bilmeceler. Kelime "gizli, örtülü, anlaşılması güç veya işaret remiz yoluyla söylenmiş söz" anlamlarına gelir. Muammalar lügazlardan farklıdır. Muammalar Allah'ın isimlerinden biri veya insan ismi için düzenlenirken lügazlar her şey hakkında düzenlenirler. Yalnız muammaların bazen lügaz, hatta âşık edebiyatında bir çeşit bilmece karşılığı olarak da kullanıldığı görülür. Muamma alanında en çok eser veren şairimiz Emri olmuştur. Muammanın düzenlenmesinde ebced hesabı kullanılır. Burada sorulan bir isimdir. Muamma söyleyenlere muamma-guy, muammayı çözene ise muamma-küşa denir. Genellikle çözüm ikinci mısradadır. Arap edebiyatından İran edebiyatına onlardan da Türk edebiyatına geçmiştir. Türk edebiyatında Ahmedi ilk muamma yazan kişidir. Muamma söyleyen diğer şahsiyetler: Mu'in, Emri, Sürur.
Bâkî ya da asıl adıyla Mahmud Abdülbâkî, Türk divan şairi.
Divan edebiyatı, Türk kültürüne has süslü ve sanatlı bir edebiyat türüdür. Bu edebiyata genellikle "divan edebiyatı" adı uygun görülmekte olup bunun en büyük nedenlerinden birisinin şairlerin manzumelerinin toplandığı kitaplara "divan" denilmesi olduğu kabul edilmektedir. Öte yandan, divan edebiyatı gibi tabirlerin modern araştırmacılar tarafından geliştirildiğini ve halk-tekke-divan edebiyatları arasındaki ayrımların bazen oldukça muğlak olduğu ve bu edebiyatlar arasında ciddi etkileşimlerin de bulunduğu vurgulanmalıdır.
İstiare, Türk Edebiyatında, bir sözcüğü kendi anlamı dışında kullanarak, bir şeyi benzediği başka varlığının adıyla anma sanatı. Diğer adı eğretilemedir.
Sebk-i Hindi, edebiyatta Hint tarzı, Hint biçemi demektir. Türk edebiyatında bir edebi akım olarak ortaya çıkmıştır. Hindistan’da, Babürlü Hint-Türk hükümdarlarının saraylarında Farsça yazan ozanlarca geliştirilmiştir. Edebiyatımızda XVII.yüzyıldan başlamak üzere etkisini göstermeye başlamış kimi şairlerimizde bütün özellikleri görülürken kimi şairlerimizi kısmen etkilemiştir. Sebk-i Hindi'nin edebiyatımıza ses, kafiye ve yeni kelime bulma yönünden etkileri olmuştur. [kim?]
Aruz ölçüsü ya da aruz vezni, Arap edebiyatından doğarak İslamî edebiyatalara da yayılmış bir nazım sistemi; nazımda uzun veya kısa, kapalı ya da açık hecelerin belli bir düzene göre sıralanarak ahengin sağlandığı ölçüdür.
Tasavvuf, kelime anlamıyla "sufi olmak, sufiye yolunu izlemek" demektir. Tasavvuf ehline mutasavvıf ya da sufi denir. Tasavvuf edebiyatı ise tasavvufla uğraşan kişilerin ortaya koyduğu ürünleri kapsayan edebiyat türüdür. Halk edebiyatının "tasavvufi halk edebiyatı" türü 12. yüzyılda Ahmed Yesevi ile başladı. Konusu Allah'a ulaşmanın yolları, ahlak ve nefsin terbiyesidir. Anadolu’nun bu alandaki ilk ve en ünlü şairi Yunus Emre’dir.
Taşlama, Türk halk edebiyatına ait satirik şiir biçimi. Gazel, kaside, murabba, muhammes gibi nazım biçimleriyle yazılabilirler.
Otobiyografi ya da öz yaşam öyküsü, yazarın kendi yaşam öyküsünü anlattığı edebiyat türüdür. Kaynak olarak kişi kendini ve aile büyüklerinden aldığı bilgileri kullanır. Yazarın kendinden söz ederken nesnel olması zor olduğundan otobiyografi yazmak güçtür. Otobiyografilerde yazar kendine ait sanat eserleri, düşünceleri ve yaptığı ya da katkısının olduğu önemli işleri okuyucuya aktarır. Bu yazılı anlatım türü aynı zamanda iyi bir belgeseldir. Bu alanda çalışacaklara ve yazarın yaşadığı dönemin özelliklerine kaynaklık eder.
Mesnevi, özellikle Arap, Fars ve Osmanlı edebiyatında kendi aralarında uyaklı beyitlerden oluşan ve aruz ölçüsüyle yazılan divan edebiyatı şiir biçimidir.
Mersiye-i Hazret-i Süleyman Han veya Kanuni Mersiyesi, Bâkî'nin I. Süleyman'ın ölümü üzerine yazmış olduğu mersiye formundaki yapıtıdır. Şekil, dil ve arûzu kulanma bakımından ulaştığı başarı nedeniyle divan şiirinin en önemli yapıtları arasında sayılmaktadır.
Türk edebiyatı, Türk yazını veya Türk literatürü; Türkçe olarak üretilmiş sözlü ve yazılı metinlerdir.
Kami Osmanlı Divan şairi. Asıl adı Mehmet'tir. 1649 yılında doğmuştur 1724 yılında ölmüştür, Gazelleri, lugazları ve yalın bir dille yazılmış mesnevileriyle ünlüdür. Bağdat ve Mısır kadılıklarında bulundu. Bir divanı, Tuhfetü'l Vüzera adlı adlı önemli bir mesnevisi ve bazı dini risaleleri vardır.
Fantastik edebiyat veya fantezi edebiyatı, gerçeğe dayalı olmayan yazılı anlatım tarzıdır. Genelde hikâye, roman, oyun ve drama gibi yazım biçimlerini içerir. Klasik fantezi edebiyatının en tanınmış örnekleri arasında masalların bir kısmıyla birlikte Alice Harikalar Diyarında gösterilebilir. Modern fantezi edebiyatının tanınmış örnekleri arasında J.R.R. Tolkien'in Hobbit, Yüzüklerin Efendisi, Ursula K. LeGuin'in Yerdeniz Büyücüsü ve C.S. Lewis'in Narnia Günlükleri gibi eserleri sayılabilir.
Ali Nihad Tarlan,, Türk tarihçi, şair ve profesördür.