
Dwight David Eisenhower , lakabı "Ike", ABD'nin 34. başkanı (1953-1961). II. Dünya Savaşı'nda 1944-45 yıllarında Batı Avrupa'daki Müttefik kuvvetlerinin başkomutanlığını yapmıştır. 1951'de NATO'nun ilk başkomutanı olmuştur. Alman asıllıdır.

Martin Luther King Jr. veya doğum adıyla Michael King Jr., 1955'ten 1968'deki suikastına kadar sivil haklar hareketinin en önde gelen liderlerinden biri olan Amerikalı Baptist papaz, aktivist ve siyaset filozofuydu. Siyahi bir kilise lideri ve ilk sivil haklar aktivisti olan papaz Martin Luther King Sr.'ın oğlu olan King, Jim Crow yasalarına ve diğer yasallaştırılmış ayrımcılık biçimlerine karşı şiddet içermeyen direniş ve şiddet içermeyen sivil itaatsizlik yöntemlerini kullanarak Amerika Birleşik Devletleri'ndeki beyaz olmayan insanların sivil haklarını geliştirdi.

John Fitzgerald Kennedy veya kısaca JFK, 1961'den 1963'teki suikastına kadar 35. Amerika Birleşik Devletleri başkanı olarak görev yapan Amerikalı siyasetçi. Başkan seçilen en genç kişiydi. Kennedy, Soğuk Savaş'ın en yoğun olduğu dönemde görev yaptı ve dış politikasının büyük bölümü Sovyetler Birliği ve Küba ile ilişkilerle ilgiliydi. Demokrat olan Kennedy, başkanlığından önce Birleşik Devletler Kongresi'nin her iki kanadında da Massachusetts'i temsil etti.

Jim Crow yasaları, 19. ve 20. yüzyılda Amerika Birleşik Devletleri'nin güney eyaletlerinde çıkartılmış ırksal ayırmacı (segregationist) yerel yasalardır. Yasalar, ABD'deki yeniden yapılanma döneminde Siyahilerin elde etmiş olduğu politik ve ekonomik kazançlara karşı çıkartılmıştır. Yasalar, Afroamerikalılar ile Beyazların sosyal ve politik hayatta ayrı kurumları kullanmalarını amaçlamış ve "ayrı, ama eşit" yasal doktrini ile temellendirilmişti.

Haymarket Olayı, 1 Mayıs 1886'da Louisville, Kentucky'de (ABD) başlayan işçi grevleri sonucu 4 Mayıs'ta yine aynı şehirdeki Haymarket Alanında meydana gelen olay.

Afrika Ulusal Konseyi, Güney Afrika Cumhuriyeti'nde çoğunluk yönetiminin kurulduğu Mayıs 1994'ten bu yana hükûmette bulunan merkez-sol çizgideki partidir. Parti Güney Afrika Sendikalar Birliği (COSATU) ve Güney Afrika Komünist Partisi'yle (SACP) birlikte bir üç parçalı ittifak içinde yer almaktadır.

Juan Domingo Perón, Arjantinli asker ve siyasetçi. Peronist hareketin kurucusu ve önderi olan Peron, 1946-55 ve 1973-74 arasında başkanlık yapmıştır.

Albert John Lutuli, Luthuli olarak da yazılır., Zulu kabile şefi ve Afrika Ulusal Kongresi (ANC) başkanı (1952-1960).Irk ayrımına karşı yürüttüğü barışçıl mücadele nedeniyle 1960'ta Nobel Barış Ödülü'nü alarak bu ödülü kazanan ilk Afrikalı olmuştur.

Güney Afrika Komünist Partisi, 1921 yılında Güney Afrika'da kurulan bir komünist partidir. SACP, ANC ve COSATU'yla birlikte üç partili ittifak içinde yer almaktadır.

Elijah Muhammed, ABD'de "İslam Ulusu" olarak da bilinen Amerikan İslam Misyonu adlı Siyah hareketinin önderidir.

Steve Bantu Biko, Güney Afrika Cumhuriyeti'nde ırk ayrımına karşı mücadele eden halk önderi, Siyah Bilinç Hareketi'nin kurucusu.

George Corley Wallace, ABD'de dört dönem Alabama eyalet valiliği yapan Demokrat Partili siyaset adamı. 1960'larda federal hükûmetin ırkları birbiriyle kaynaştırma politikasına karşı Güney'in mücadelesine öncülük etmiştir.

Pinkerton Ulusal Dedektif Ajansı, kısaca Pinkertonlar, 1850 yılında Allan Pinkerton tarafından kurulan özel bir ABD güvenlik ve dedektiflik şirketi. Başkan Abraham Lincoln'u hedef alan bir suikast planını ortaya çıkartarak ünlü olan Pinkerton, daha sonra Amerikan İç Savaşı sırasında Lincoln'un kişisel güvenliğini sağlamıştır. Pinkertonlar güvenlikten özel askeri görevlere kadar her türlü işte görev almışlardır. Pinkertonlar gücünün zirvesindeyken Amerikan Ordusu'ndan daha çok silahlı özel güvenlik elemanına sahip olmuş, özel bir ordu gibi davranabilecekleri korkusu yüzünden Ohio devleti sınırları içinde faaliyetleri yasaklanmıştır.

1918–1919 Alman Devrimi ya da Kasım Devrimi, I. Dünya Savaşı'nın sonunda Friedrich Ebert önderliğinde anayasal monarşiden parlamenter demokrasiye geçiş sürecidir. Savaşın Almanya’nın aleyhine gelişmesinden dolayı Alman halkının üzerinde oluşan gerilim, ülkede yeni bir rejimin kurulması gerektiği düşüncesini ön plana çıkarmıştı. Devrimin amacı monarşi rejiminin yerine demokratik bir cumhuriyet kurmaktı. Bu hedef, İmparator II. Wilhelm’in tahttan çekilmesiyle sonuçlanan, 1 hafta, 4 gün süren ilk aşamada gerçekleşti. Almanya’daki radikal solcular komünist bir rejim kurmak istediği için bu devrim, komünist devrimciler ile anti-komünistler arasındaki bir iç savaşa dönüştü; bu durum, devrimin ikinci aşamasını yarattı. İkinci aşama tam olarak 9 ay, 1 hafta sürdü ve yönetim biçimi parlamenter demokrasiye dayanan Weimar Cumhuriyeti'nin zaferiyle sonuçlandı.

Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi (RSDİP) Dördüncü Kongresi İsveç'te, Stockholm şehrinde Nisan 1906'da toplandı. Kongrenin toplanma amacını ve toplantıdan çıkan sonuçları daha iyi anlayabilmek için, Kongre'nin hemen öncesindeki gelişmelere ve siyasi atmosfere bakmak gerekir.
Anarşizm ve şiddet, eylemli propaganda nedeniyle popüler düşüncede birbirlerine yakın kavramlar. Anarşist düşünce şiddet sorusuna oldukça çeşitli cevaplar vermiştir. Bakunin, anarşizm “burjuvaziyi oluşturan bireylerin ölümü demek değildir, siyasi ve toplumsal varlık olarak ekonomik açıdan işçi sınıfından ayrı farklı [bağımsız] olan burjuvazinin ölümü demektir.” diyerek; Kropotkin “yüzlerce yıllık bir tarihe dayanan bir yapıyı birkaç kilo patlayıcıyla tahrip edemezsiniz.” diyerek toplumsal ilişkilerin havaya uçurulamayacağını ve anarşizmin bireye karşı olamayacağını belirtmişlerdir. Rus Devrimi tarihi, Kropotkin'in “eğer yalnızca terörle kazanılırsa gelecek devrim çok üzücü olacaktır” öngörüsünü onaylar. Emma Goldmann ise “Anarşist hareketle aşina olan hemen hemen herkesçe bilinen bir gerçektir ki; Anarşistlerin cezasını çektiği terörist eylemlerin büyük bir kısmı ya kapitalist medya tarafından uydurulmuştur veyahut –eğer doğrudan [kendileri tarafından] yapılmadıysa– polis tarafından kışkırtılmıştır.” demektedir. Tüm bunlar anarşistlerin şiddet eylemleri yapmadıkları anlamına gelmez.

Hendrik Frensch Verwoerd veya bilinen adı ile Dr. H. F. Verwoerd, eski Güney Afrikalı siyasetçi ve Die Transvaler gazetesinin sorumlu müdürü. Apartheid hareketinin mimarı olarak bilinir. 1950 ve 1958 yılları arasında Güney Afrika'nın İçişleri Bakanı, 1958 ve 1966 yılları arasında ise ülkenin altıncı Başbakanı olarak görev yaptı. 6 Eylül 1966 tarihinde Dimitri Tsafendas tarafından bıçaklanmıştır. Groote Schuur Hastanesine getirildikten kısa bir süre sonra ölmüştür.
Siyahi milliyetçiliği veya Siyah milliyetçiliği, Siyahların bir ırk olduğu inancını benimseyen ve Siyah ırksal ve ulusal bir kimlik geliştirmeye ve sürdürmeye çalışan bir milliyetçilik veya panmilliyetçilik türüdür. Siyah milliyetçisi aktivizm, özellikle beyaz kültüre asimilasyona direnmek ve belirgin bir Siyah kimliğini korumak için Siyah toplulukların ve insanların sosyal, siyasi ve ekonomik olarak güçlendirilmesi etrafında döner.

Eugene Victor "Gene" Debs Amerikalı bir sosyalist, politik aktivist, sendikacı, Dünya Endüstri İşçileri'nin (IWW) kurucu üyelerindendir. Amerika Birleşik Devletleri Başkanlığı için 5 kez Amerika Sosyalist Partisi adayı olmuştur. Başkanlık adaylıkları ve işçi hareketleriyle yaptığı çalışmalar sayesinde Debs sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşayan en tanınmış sosyalistlerden biri oldu.

"Ekmek ve Güller" adil ücretler ve onurlu çalışma koşulları için verilen mücadeleyle özdeşleşmiş bir deyimdir. Amerikalı kadınların oy hakkı aktivisti Helen Todd'un "herkes için ekmek ve güller" ihtiyacından bahsettiği bir konuşmasından ortaya çıkmıştır. Bu dize James Oppenheim'a ilk kez 1911 yılında The American Magazine'de yayınlanan "Ekmek ve Güller" başlıklı bir şiir yazması için ilham vermiştir. Şiir o zamandan beri başka dillere çevrilmiş ve çeşitli besteciler tarafından müziğe uyarlanmıştır. Bu ifade özellikle 1912 yılında Lawrence, Massachusetts'te gerçekleşen ve "Ekmek ve Güller grevi" olarak bilinen tekstil greviyle ilişkilendirilmektedir. Ekmeğin güllerle eşleştirilmesi, işçilerin sadece temel ihtiyaçlarının karşılanması değil, aynı zamanda saygı ve saygınlıkla muamele görmeleri gerektiği fikrini yansıtmaktadır.