İçeriğe atla

Livor mortis

Bir cesette livor mortis.
Livor mortis'in aşamaları

Livor mortis (Latincelivor: mavimsi renk, mortis: ölüm), ölüm sonrası morarma (Latince postmortem: ölümden sonra, lividity: maviye dönme) ya da ölüm lekeleri, ölüm belirtilerinden biridir. Livor mortis kanın vücudun zemine yakın yerlerinde çökmesi sonucu olur, deride kırmızı morumsu renk değişikliklerine neden olur. Kalp durduğunda kan vücutta hareket edemez ve ağır kırmızı kan hücreleri yerçekimi etkisiyle kan serumunun içinde çökerler.

Ölümden üç saat yirmi dakika kadar sonra görülmeye başlar ve 4-5 saat içinde kan kılcal damarlar içinde pıhtılaşmaya başlar. Maksimum morluk 6–12 saat arasında gözlenir. Kan dolu aralıklarına göllenir. Rengin yoğunluğu kandaki indirgenmiş hemoglobin miktarına bağlıdır. Renk bozulması, kılcal damarlar baskılandığı için toprak ya da başka bir nesne ile temas halinde olan vücut bölgelerinde meydana gelmez. damar duvarları genişleme nedeniyle geçirgen hale geldikçe, kan doku aralıklarına sızar ve lekeler meydana gelir.

Etki eden faktörler[1]

  • Dolaşımdaki kan hacmi.
  • Kanın pıhtılaşma süresi.
  • Hemoglobin oranı ve indirgenmesi.
  • Oksijen tüketimi
  • Isı-nem oranı

Kullanımı

Adli hekimler ölüm yaklaşık zamanını belirlemek için bir araç olarak livor mortis varlığını veya yokluğunu kullanabilirler. Livor mortis varlığı da kalp masajına başlamanın veya devam etmenin beyhude olacağının bir göstergesidir. Ayrıca Livor mortis, cesedin hareket ettirilip ettirilmediğini anlama da adli tıp uzmanlarınca kullanılır. Örneğin yüzüstü yatan bir cesedin sırtında bu lekelerden oluşmuşsa, onun hareket ettirildiği anlaşılır.

Kaynakça

  1. ^ Yorulmaz C.,Şanyüz Ö.,Ketenci Ç.,YENİ YASALAR ÇERÇEVESİNDE HEKİMLERİN HUKUKİ VE CEZAİ SORUMLULUĞU,TIBBİ MALPRAKTİS VE ADLİ RAPORLARIN DÜZENLENMESİ,Ölüm Olgularında Hekim Sorumluluğu ve Postmortem İncelemeler,s.193-213
  • Calixto Machado, "Brain death: a reappraisal", Springer, 2007, ISBN 0-387-38975-X, p. 74
  • Robert G. Mayer, "Embalming: history, theory, and practice", McGraw-Hill Professional, 2005, ISBN 0-07-143950-1, pp. 106–109
  • Anthony J. Bertino "Forensic Science: Fundamentals and Investigations" South-Western Cengage Learning, 2008, ISBN 978-0-538-44586-3

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kan</span> hücrelerden meydana gelmiş yaşamsal sıvı

Kan, atardamar, toplardamar ve kılcal damarlardan oluşan damar ağının içinde dolaşan; akıcı plazma ve hücrelerden meydana gelmiş kırmızı renkli hayati sıvıdır.

<span class="mw-page-title-main">Alyuvar</span>

Alyuvar, kırmızı kan hücresi veya eritrosit, en yaygın kan hücresi türüdür. Çağdaş bilim insanları laboratuvarda alyuvar geliştirebilmeyi başarmışlardır.

<span class="mw-page-title-main">Kalp</span> vücuttaki kanın dolaşmasını sağlayan kendiliğinden kasılma özelliğine sahip organ

Kalp ya da yürek, pek çok hayvanda bulunan kaslı bir organdır. Bu organ dolaşım sisteminin kan damarları yoluyla kan pompalar. Pompalanan kan besin ve oksijeni vücudun gerekli yerlerine taşırken, karbondioksit gibi metabolik atıkları da akciğerlere taşır. İnsanlarda kalp yaklaşık olarak kapalı bir yumruk boyutundadır ve akciğerler arasında, göğüsün orta bölmesinin içindedir. Temel görevi kanı vücuda pompalamak olan kalp, metabolizma eylemleri sonucunda oluşan artık ürünlerin vücuttan uzaklaştırılması, vücut ısısının düzenlenmesi, asit-baz dengesinin korunması, hormonlar ve enzimlerin vücudun gerekli bölgelerine taşınması gibi görevleri yapar. Kalp, dolaşım sistemi içerisinde motor görevi yapar. Kalp insanda dakikada 60-80 atım arasında değişen bir hızla dakikada 5-35 litre arası, günlük ise 9.000 litre kanı vücuda pompalar. Günde yaklaşık 100 bin, yılda 40 milyon, tüm insan hayatı boyunca yaklaşık 2,5 milyar kere, hiç durmadan yaklaşık 8 bin ton kanı vücuda pompalar. Yetişkin bir kadında ortalama ağırlığı 200-280 gram, yetişkin bir erkekte ise 250-390 gram ağırlığındadır. Her kişinin, kalbinin yaklaşık kendi yumruğu büyüklüğünde olduğu sanılır.

<span class="mw-page-title-main">Kılcal damar</span> vücuttaki en küçük kan damarları

Kılcal damar veya kapiler vücuttaki en küçük kan damarlarına verilen isimdir. Büyüklükleri yaklaşık 5-10 μm'dir. Atardamarlar ile toplardamarları birleştiren kılcal damarlar, dokularla etkileşimi en yoğun olan kan damarlarıdır. Kılcal damar duvarları tek bir hücre tabakasından (endotel) oluşur. Bu tabaka öyle incedir ki oksijen, su ve lipitler gibi moleküller difüzyon ile bu tabakadan geçip dokulara girebilirler. Karbondioksit ve üre gibi zararlı ve atık maddeler de difüzyon ile kılcal damar içindeki kana dağılırlar. Belirli bazı sitokinlerin salınımıyla kılcal damarların geçirgenliği (permeabilite) daha da arttırılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Dolaşım sistemi</span> hayvanlarda kan dolaşımını sağlayan organ sistemi

Dolaşım sistemi veya kardiyovasküler sistem maddelerin vücuttaki dolaşımını sağlayan organ sistemidir.

<span class="mw-page-title-main">Kanama</span>

Kanama, canlı bir organizmada kanın kalp ve damar boşluğu (lümeni) dışına çıkmasıdır.

Hemofili çoğunlukla genetik geçiş gösteren, vücutta kanın pıhtılaşma sisteminde rol alan ve pıhtılaşma faktörleri olarak adlandırılan proteinlerin eksikliği veya yokluğu nedeniyle ortaya çıkan, pıhtılaşma bozukluğu yaratan ve X kromozomundaki çekinik bir gen ile taşınan bir tür kanın pıhtılaşamaması hastalığıdır.

<span class="mw-page-title-main">Kan damarı</span> Kanı taşıyan dolaşım sisteminin tübüler yapısı

Kan damarları dolaşım sisteminin organlarındandır. Görevleri kanı vücudun bölümlerine taşımak olan kan damarlarının farklı türleri vardır. Temel kan damarı tipleri atardamarlar (arter) ve toplardamarlardır (ven). Atardamarlar kanı kalpten alıp vücudun farklı bölümlerine taşırken, toplardamarlar vücudun farklı bölümlerinden kanı kalbe taşırlar. Bununla birlikte iki istisna mevcuttur: pulmoner arter kirli kan, pulmoner ven ise temiz kan taşır. Vücuttaki en büyük damar kanın kendisi aracılığıyla tüm vücuda doğru pompalandığı aort atardamarıdır. Vücutta bulunan her organın en az bir tane temiz kanı kalpten getiren ve birden fazla kirli kanı kalbe götüren damarı vardır. İnsan vücudundaki damarların toplam uzunluğu 100 km kadardır.

<span class="mw-page-title-main">Böbrek</span> omurgalılarda bulunan fasulye biçiminde boşaltım organları

İnsanlarda böbrekler, memeli böbreklerinin genellikle dış lobülasyon belirtileri göstermeyen, çok loblu, çok papiller şekilli, iki adet kırmızımsı kahverengi fasulye biçimli kan filtreleyen organlardır. Bunlar retroperitoneal boşlukta solda ve sağdadır ve yetişkin insanlarda yaklaşık 12 santimetre uzunluğundadır. Kanı eşleşmiş renal arterlerden alırlar; kan eşleşmiş renal venlere çıkar. Her böbrek, atılan idrarı mesaneye taşıyan bir tüp olan üretere bağlıdır.

<span class="mw-page-title-main">William Harvey</span> İngiliz hekim (1578-1657)

William Harvey, İngiliz tıp doktorudur. Kalbin dolaşımını ve işlevini keşfetti. Modern fizyoloji biliminin öncülerindendir.

Ekimoz, herhangi bir travmaya bağlı olarak cilt altındaki kılcal damarların hasarına bağlı olarak kanın cilt altına sızmasıdır. Sızan kan vücut tarafından metabolize edilir. Ekimoz kırmızı, mavi, mor, lacivert, kahverengi, yeşil ve sarı renkler aldıktan sonra solar, kaybolur.

Trombotik trombositopenik purpura, kanın pıhtılaşmasına ilişkin nadir görülen bir hastalıktır. Vücut genelinde küçük damarlarda mikroskobik ve yoğun kan pıhtılaşmasıyla kendisini gösterir.

<span class="mw-page-title-main">Orak hücreli anemi</span>

Orak hücreli anemi, alyuvarlardaki oksijen taşıyıcı protein olan hemoglobinin anormalliği sonucu alyuvarların orak şeklini almasıyla oluşan otozomal resesif kalıtılan genetik bir hastalıktır.

<span class="mw-page-title-main">Hematom</span>

Hematom, genellikle kan damarının yırtılması neticesinde kanın damar dışına çıkması olarak tanımlanan kanamanın doku içindeki birikimidir.

<span class="mw-page-title-main">Siyanoz</span> kandaki oksijen miktarında azalma

Siyanoz, kılcal yatağın "kırmızı kan hücrelerinde" hemoglobine bağlı oksijen miktarının azalması sonucu vücut "doku" renginin mavimsi-mor bir renge dönüşmesidir. Siyanoz yansıtan vücut dokuları genellikle mukoza zarları, dudaklar, tırnak yatakları ve kulak memeleri dahil olmak üzere derinin daha ince olduğu yerlerde bulunur. Amiodaron veya gümüş içeren bazı ilaçlar, Moğol lekeleri, büyük doğum izleri ve mavi veya mor boya içeren gıda ürünlerinin tüketimi de mavimsi cilt dokusu renginin değişmesine neden olabilir ve siyanozla karıştırılabilir.

Pallor mortis ya da ölüm solgunluğu ölümden sonra vücutta meydana gelen solgunluk, açık/beyaz tenli olanlarda hızlı görülür Vücutta kılcal kan dolaşımı yetersizliği sonucu meydana gelir. Kan vücudun daha alt kısımlarına doğru birikir ve livor mortis oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Algor mortis</span>

Algor mortis ya da ölüm soğukluğu, ölümden sonra vücut sıcaklığının değişmesidir. Vücut sıcaklığı genelde kademeli olarak ortam sıcaklığına kadar düşer, ancak dış etkenler bu duruma etki edebilir. Ortam sıcaklığı vücut sıcaklığının üzerinde ise, vücut sıcaklığı ortama göre değişir ve sıcaklık artar.

<span class="mw-page-title-main">Ayrışma (biyoloji)</span> Biyokimyasal bir süreç

Ayrışma veya çürüme, organik maddelerin, maddenin daha basit formlarına ayrıldığı süreçtir. Bu süreç biyomda yer kaplayan sonlu maddelerin geri dönüşümü için gereklidir. Canlı organizmaların organları ölümünden kısa bir süre sonra ayrıştırmaya başlar. Bütün organizmalar aynı yolla ayrışmamalarına rağmen, ölümden sonra aynı aşamalardan geçerler. Ayrışmayı inceleyen bilim olan taponomi, Yunanca’da (τάφος, taphos) (mezar) kelimesinden gelir.

Ölüm aşamaları, bir canlının ölümünden sonraki süreçte ölüde meydana gelen değişikliklerdir. Bu süreçteki değişiklikler ve bu değişikliklerin süreleri ölü, ölüm şekli ve çevre şartları tarafından etkilenir.

<span class="mw-page-title-main">Ölüm sonrası aralık</span>

Ölüm sonrası aralık (PMI) veya otopsi aralığı, bir bireyin ölümünden bu yana geçen süredir. Ölüm zamanı bilinmediğinde, aralık tahmin edilebilir ve böylece yaklaşık bir ölüm zamanı belirlenebilir. Postmortem aralık tahminleri, mevcut kanıtların türüne bağlı olarak saatler, günler ve hatta yıllar arasında değişebilir. Böyle bir tahmini destekleyen standart tıbbi ve bilimsel teknikler vardır.