İçeriğe atla

Limantepe

Limantepe
Limantepe
Limantepe antik kenti
Diğer adıLimantepe
KonumTürkiye İzmir, Urla
TürYerleşim
Tarihçe
KuruluşMÖ 1300-1400
Devir(ler)Tunç Çağı
Olay(lar)Turuva Savaşı
Sit ayrıntıları
Kazı tarihleri1950
ArkeologlarEkrem Akurgal
DurumSit alanı

Limantepe, İzmir ili Urla belediyesi sınırları içinde, kasabanın deniz kıyısındaki İskele Mahallesi'nde yer alan ve Tunç Çağı boyunca (MÖ 3. binyıldan itibaren, Truva Savaşı dönemi olarak kabul edilen MÖ 1300-1400'lere kadar) yerleşime konu olmuş tarih öncesi dönem (prehistorya) arkeolojisi siti.

Ege Denizi'nin bilinen en eski limanlarından biridir. Sit alanı, 1950'de Profesör Ekrem Akurgal tarafından keşfedilmiş olup, kazıları 1979'dan günümüze Hayat Erkanal başkanlığındaki uluslararası bir ekip tarafından sürdürülmektedir.

Konumu ve Çevresel Özellikleri

Urla'nın kuzeyinde bulunan kıyı ovası büyük bir olasılıkla bir uzun koyun sonradan dolması sonucu oluşmuştur. Önce bir kum setiyle denizle ilişkisi kesilen koy, Zongurlu ve Kocadere çaylarının getirdiği alüvyonlar sonucu bir birikinti ovasına dönüşmüştür.[1] Bu dönüşüm sırasında deniz içindeki doğal bir kaya grubu anakaya ile birleşerek bugün Liman Tepe'nin bulunduğu yarımadanın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Yarımada; kuzeyinde bulunan kayalık yüzünden kuzey rüzgarlarına kısmen kapalıdır. İzmir Körfezi'ne doğru uzanan kayalık çıkıntının iki uç yanının doğal liman oluşu ve özellikle körfezin deniz ticaretine uygun şartlar taşıması; bu yerin Son Neolitik Çağ'dan itibaren iskana maruz kalmasının en büyük nedenlerindendir.[1] Güneydeki bereketli kıyı ovası yerleşiklerin olasılıkla gıda ihtiyaçlarını karşılamıştır. Antik Klozamenai kentinin; tarihöncesi yerleşmelerin yıkıntılarından oluşan tepeyi bir akropol gibi kullanarak hemen güney kesiminde yer alışı, bu alandaki yerleşme tarihini Roma Dönemi'ne kadar devam ettirmektedir. Antik isimlerin çok kez tarih öncesi isimlerden çıktığı düşünülürse, yerleşmenin MÖ 3. bin yıl isminin antik çağ ismine benzeyen bir isimde olduğu ileri sürülebilir. Limantepe, kıyıdaki ve yakın çevresindeki yazlık yapılarla kısmen tahrip edilmiştir. Üzerinden geçen çağdaş asfaltın güzergâh değiştirmesi için de kazı başkanı tarafından girişimde bulunulmuştur.[1]

Yeri

İzmir il merkezinin batı-güneybatısında; Urla ilçe merkezinin kuzeyindeki İskele Mahallesi'nde; modern limanın doğusunda; Karantina Adası'nın güneyinde; tam karşısındadır. Bu yerleşme yerine İzmir-Urla kara yolundan Urla iskelesine doğru ayrılan kara yolu ile ulaşılmaktadır. Karayolu tepenin tam üzerinden geçerek tepeyi doğu-batı istikametinde kesmiştir.[1]

Tarihçe

Erken / Orta Kalkolitik Çağ

Höyüğün kuzeydeki topoğrafik açıdan yükselen bölümünde, anakayanın hemen üzerinde tespit edilen dönem, düzensiz taşlarla inşa edilmiş tek sıra temellere sahip wattle and daub tekniğinde yapılmış basit bir mimari biçimi yansıtmaktadır.[2] En az iki farklı evreye sahip bu tabakada, dönemin karakteristiği olan perdah bezemeli kaplar, bol miktarda Melos obsidyeni, çeşitli idoller ve mermerden yapılmış konik gövdeli bir kaba ait bir parça ele geçmiştir.[3] Liman Tepe bu dönemde özellikle Doğu Ege Adaları ve Batı Anadolu sahil kesimi ile kültürel açıdan bir bütünlük göstermektedir.[4]

Geç Kalkolitik Çağ

Orta Kalkolitik tabakanın hemen üzerinde açığa çıkarılan, bu döneme ait yine wattle and daub mimariye sahip büyük bir yangınla yıkılmış bir evin köşesi açığa çıkarılmıştır. Ev içerisinde yanmış halde çok bol miktarda buğday tohumu ele geçmiştir. Bu tabakaya bağlı ele geçen seramik, bölgede çağdaşı Bakla Tepe'den de çok yakından tanınan koyu renk astarlı ve parlak perdahlı, beyaz boyalı örneklerle karakterize olmaktadır.[3] İçten kalınlaştırılmış ağız kenarlı çanaklar en yaygın formdur. Melos obsidyeni bu dönemde de yoğun olarak kullanılmaktadır. Obsidyenden yapılan dilgiler ve ok uçları yine Batı Anadolu sahil kesimi ve Ege Adaları'ndan yakından tanınmaktadır.[2][4][5]

Erken Tunç Çağı I

Liman Tepe, Geç Kalkolitik'ten sonra kesintisiz bir şekilde Erken Tunç Çağı başında da iskân edilmeye devam etmiştir. Erken Tunç Çağı I'in en erken evreleri ile ilgili veriler bugün için çok kısıtlı sayıdadır. Bunu takip eden evrelerde, oldukça kaliteli ‘Kiklad Tavası’ örnekleri ele geçmiştir ki bunlar, Bakla Tepe ve Aphrodisias bölgesi'ndeki Karahisar örneği dışında, Anadolu'da ele geçen tek örnekleri oluşturur.[3] Liman Tepe tava parçaları, Anadolu'da bulunan en kaliteli örnekleri oluşturmaktadır.[5] Liman Tepe, en azından bu dönemden itibaren güçlü bir savuma sistemiyle çevrilmiştir. Dış kısmında, toplama taşlarla yapılmış rampa şeklinde meyilli bir duvarla desteklenen savunma sistemi, levha taşlar kullanılarak inşa edilmiştir. Sur duvarı üzerinde yaklaşık 1.5 m arayla diş şeklinde payandalar yapılmıştır.[2][3][4][6]

Erken Tunç Çağı II

Kazılan alanda Erken Tunç Çağı II dönemine ait iki mimarî tabaka tespit edilmiştir. Daha geç olan ve Erken Tunç Çağı II sonlarına tarihlenen tabakada bir duvar ile bir yapının batı kısmı açığa çıkarılmıştır.[3] Kenarlarında büyük levha taşlar, orta kısmında ise moloz taşlar kullanılarak inşa edilen duvarın bir kısmı, 2005 yılında açığa çıkarılmış ve duvarın direkt olarak alttaki Erken Tunç Çağı II savunma sistemi üzerine oturduğu tespit edilmişti.[5][7]

Orta Tunç Çağı

Geç Tunç Çağı kalıntıları altında açığa çıkarılan Orta Tunç Çağının Liman Tepe'deki 3. ve 4. mimarî tabakalarına ait kalıntılar kısmen korunmuş olarak açığa çıkarılmıştır. Daha geç olan 3. mimarî tabakada çok az kalıntı tespit edilmiş olup dağılmış durumdaki bir çömleğin parçalarının yanında bir adet domuz başı, çömlek parçalarının altında ise aynı domuza ait kaburga, ayak kemikleri ve sırt omurgasına ait kemikler açığa çıkarılmıştır. Domuzun baş kısmının gövde ile ters istikamette olduğu, omurgalarının ise tamamen başka tarafta yer aldığı görülmüştür.[7] Bu durum, hayvanın kesildikten sonra buraya bırakıldığını göstermektedir. Buna ilâveten biri hayvanın baş kısmında, diğeri ise çömlek parçalarının arasında dağılmış durumda iki adet fincan ele geçirilmiştir. Kazılan alanda bu kalıntıların dışında 3. mimarî tabakaya ait başka bir kalıntı tespit edilmemiştir. Orta Tunç Çağının 4. mimarî tabakasına (LMT III – 4) ait kalıntılar, kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan bir oval yapının sadece batı kısmından oluşmaktadır. Yapının apsis kısmını kaplayan levha taşların tahribata uğradığı görülmüştür. Bu yapının doğu tarafında 2006 yılında yapılan kazılarda formu belli olmayan üç fırın tabanı açığa çıkarılmıştır. Aynı mimarî tabakaya ait bu fırın tabanlarının buluntu yerleri itibarıyla bu oval yapı ile bağlantı içerisinde kullanılmış olmaları gerekmektedir.[6]

Araştırma ve Kazı

Liman Tepe'yi bir tarihöncesi yerleşme olarak bilim dünyasına ilk defa E. Akurgal duyurmuştur. Klazomenai antik kentinde 1979 yılında G. Bakır ve Ç. Anlağan yönetiminde başlayan kazılar; akropol olma ihtimali ile Limantepe'yi de kapsamıştır. Özellikle 1980 ve 1981 yılı kazılarında çağdaş yolun güneyinde anıtsal bastion/kule bulunmuş, yerleşmenin İlk Tunç Çağı'ndaki önemi ortaya çıkmıştır. 1992 yılından itibaren H. Erkanal yönetiminde, yalnız Liman Tepe'yi kapsayan kazılar hala devam etmektedir. Karada yapılan bu kazılara, Hayfa Üniversitesi Recanati Deniz Bilimleri Enstitüsü'nün yürüttüğü M. Artzy başkanlığındaki su altı kazı çalışmaları ve jeoloji araştırmaları da eklenmiştir. Klazomenai kenti ise 1921-1922 yıllarından itibaren araştırılmaktadır.[1]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Genel

Özel

  1. ^ a b c d e "Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi". 22 Aralık 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Eylül 2021. 
  2. ^ a b c ERKANAL, Hayat (1992). Limantepe Kazıları 1992. Ankara Üniversitesi Dil ve Coğrafya/Tarih Faültesi. ss. 221,222,223. 
  3. ^ a b c d e TUNCEL, Rıza (2008). 30.Kazı Toplantıları Snocu 1.Cilt/ KTB,Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü (PDF). Doğu Adeniz Üniversitesi, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü, Gazi Mağusa/K.K.T.C. ss. 299,303. ISBN 9789751733948. 1 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 22 Eylül 2021. 
  4. ^ a b c ŞAHOĞLU, Vasıf (1992). DCTF Arkeoloji Bölümü Tarihçesi ve Kazıları (1936 2011)-Limantepe. Ankara Üniversitesi Dil ve Coğrafya/Tarih Faültesi. ss. 221,222,223. 
  5. ^ a b c KOUKA, Ourania (2008). 30.Kazı Toplantıları Snocu 1.Cilt/ KTB,Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü (PDF). , Atina Arkeoloji Derneği Atina/YUNANİSTAN. ss. 299,303. ISBN 9789751733948. 1 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 22 Eylül 2021. 
  6. ^ a b KESKİN, Levent (2008). 30.Kazı Toplantıları Snocu 1.Cilt/ KTB,Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü (PDF). Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Arkeoloji Bölümü,. ss. 299,301. ISBN 9789751733948. 1 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 22 Eylül 2021. 
  7. ^ a b TUĞCU, İrfan (2008). 30.Kazı Toplantıları Snocu 1.Cilt/ KTB,Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü (PDF). Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Arkeoloji Bölümü,. ss. 299,300. ISBN 9789751733948. 1 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 22 Eylül 2021. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Yeşilova Höyüğü</span> İzmir, Türkiyede arkeolojik sit

Yeşilova Höyüğü İzmir'in en eski yerleşim birimidir. Bornova ilçesinin Karacaoğlan mahallesinde, Manda çayı kıyısında bulunan bir höyüktür. Yer olarak Işıkkent Eğitim Kampüsü'nün doğusuna, Bornova Anadolu Lisesi'nin güneybatısına düşmektedir. Yerleşim olduğu dönemlerde İzmir Körfezi iki kilometre daha içerideydi, bölge bugünkünden daha sulaktı ve daha zengin bir flora ile faunaya sahipti. Bornova Ovası'nın orta kesimindeki Yeşilova Höyüğü, Yassıtepe Höyüğü ve İpeklikuyu Höyüğü, günümüz İzmir'inde ilk düzenli yerleşimlerin olduğu noktalardır. Diğer yandan alan olarak bakıldığında Batı Anadolu'daki en büyük yerleşimdir. Günümüzde, Bornova Ovası yüzeyinin 4-5 metre altında kalmış durumdadır.

<span class="mw-page-title-main">Alacahöyük</span> ören yeri

Alacahöyük, Çorum'un Alaca ilçesinin 15 km kuzeybatısındaki Alacahüyük köyündeki bir höyüktür. Bu höyükte dört ayrı kültür evresinden kalma 15 yerleşim ya da yapı katı saptanmıştır.

Ulucak Höyüğü, İzmir yakınlarında, Ankara yolu üzerinde, Kemalpaşa'nın 7 km kuzeybatısındaki Ulucak köyünde bulunan bir arkeolojik yerleşimdir. İzmir sınırları içinde bilinen ilk çiftçi köy yerleşimidir.

Klazomenai, İzmir Körfezi'nin güney sahil şeridi üzerinde, İzmir'in 38 km batısında, Urla belediyesi sınırları içinde bulunan tarihi İyonya kenti. On iki İyonya kenti arasında anılır. Urla'nın doğusunda uzanan sahil şeridi için kullanılan Kilizman ismi, bu antik kentten kaynaklanmaktadır.

Panaztepe, İzmir'in Menemen ilçesi merkezinin 13 km. batısında, Maltepe beldesinin 4 km doğusunda, sahil şeridinden 10 km uzaklıktaki, Yeditepeler olarak da anılan bölgenin kuzey ucunda doğal bir tepe ve yamaçlarında yer alan Tunç Çağı arkeolojik sitidir. Hitit döneminde adının Paniişşa olarak geçtiği düşünülmektedir.

İkiztepe Höyüğü, Samsun ili Bafra ilçesinin 7 km. kuzeybatısında yer alan bir höyük'tür. Günümüzde Kızılırmak'ın denize döküldüğü yerin hemen batısında yer alan höyük adını, uzaktan bakıldığında iki tepe olarak görülmesinden almaktadır. Fakat gerçekte dört tepedir. Bu tepeler kazı başkanları tarafından romen rakamlarıyla tanımlanmıştır. Güneydeki en büyük tepe, günümüzde ovadan 29 metre yükseklikte olup Tepe I olarak adlandırılır. Tepe II, bunun kuzeyindedir ve 22,5 metre yüksekliktedir. En kuzeydeki Tepe III, 12,3 metredir. Tepe II'nin batısına düşen Tepe IV ise 16 metredir. Bugün denizden 7 km. içeride olan İkiztepe Höyüğü MÖ 5-3 binlerde denize oldukça yakın konumdaydı.

Horum Höyük, Gaziantep'in Nizip İlçesi'nin 15 km. kuzeyinde Fırat'ın batı kıyısında yer alan bir höyüktür.

Şemsiyetepe Höyüğü, Elazığ il merkezinin batısında, Bilaluşağı Köyü'nün hemen güneyinde yer alan bir höyüktür. Höyüğün büyük bir bölümü günümüzde Karakaya Baraj Gölü kıyısında kalmıştır. Höyük, 70 x 90 metre ölçülerinde, 5-6 metre yükseklikte dairesel ve küçük bir tepedir. Esasen höyük orta boy bir yerleşme sayılırdı, fakat Fırat günümüze kadar yerleşmenin kuzey ve kuzeybatı kesimini yemiştir.

Bakla Tepe Höyüğü, İzmir il merkezinin 30 km. güneyinde, Menderes (Cumaovası) ilçesinde, Tahtalı Barajı nedeniyle terk edilen Bulgurca Çiftlik Köyü'nün hemen yakınında yer alan bir Höyüktür. Yıllardır bakla yetiştirilen bir alan olduğundan Köy'de Bakla Tepe olarak bilinmekteydi. Tarihöncesi bir yerleşimin höyükten köy altına kadar uzandığı, sapılan sondalardan anlaşılmaktadır.

Salat Tepe Höyüğü, Diyarbakır il merkezine 35 km. ve Bismil ilçesine 14 km. mesafede yer alan bir höyüktür. Dicle'ye katılan Salat Deresi'nin doğuya kıvrım yaptığı kesimdedir. Salat Deresi vadisinden 30 metre yükseklikte olan höyük 115 x 100 metre boyutlarındadır. Tepenin üstünde 45 x 30 metrelik düz bir alan bulunmaktadır. Diyarbakır Arkeoloji Müzesi tarafından Yukarı Salat Höyük adıyla tescil edilmiştir.

Kenan Tepe Höyüğü, Diyarbakır ili Bismil ilçesinin 15 km. doğusunda, Dicle Nehri'nin batı tarafında yer alan bir höyüktür. Tarımsal faaliyetler nedeniyle kısmen tahrip olmuş olan höyük 225 x 350 metre boyutlarındadır. Yerleşmenin 4,5 hektarlık bir alana yayılmış olduğu belirtilmektedir. Yayılma alanı, yukarı yerleşme olarak tanımlanan asıl höyük ve aşağı yerleşme denen, bunun kuzeydoğusu yönündeki geniş alandır.

Kaman Kalehöyük, Kırşehir İl merkezinin kuzeybatısında, Kaman İlçesi'nin 3 km. doğu-kuzeydoğusunda yer alan bir höyüktür. Tepe yaklaşık 280 metre çapında olup 16 metre yüksekliktedir.

<span class="mw-page-title-main">Tell Tayinat</span>

Tell Tayinat Höyüğü, Hatay il merkezinin doğu – kuzeydoğusunda, Reyhanlı ilçesinin 17–18 km batısında, Asi Nehri'nin 1,5 km doğusunda yer alan bir höyüktür. Tepe, yamaçlar dahil olmak üzere 700 x 500 metre boyutlarında, 15 metre yüksekliktedir. Kazı yapılmadan önce üzerinde Tayinat Köyü bulunmakta idi.

Hacımusalar Höyüğü-Choma,Antalya ili Elmalı İlçesinin 15–20 km. güneybatısında, Hacımusalar ile Beyler köyleri arasında yer alan bir höyüktür. Hacımusalar Höyük, Beyler Höyük olarak da bilinmektedir. Tepe, 350 x 300 metre boyutlarında olup 13 metre yüksekliktedir. 1970'li yıllarda kurutulan bir gölün kenarında, verimli bir ovada yer almaktaydı.

Asarcık Höyük, Ankara İl merkezinin batısında, Ayaş İlçesi'nin 9,5 km. kuzeybatısında, Ilıca Köyü'nün kuzeydoğu kenarında yer alan bir höyüktür. Yerleşme iki dere arasındaki bazalt bir yükselti üzerindedir.

Gözlükule Höyüğü, Mersin İl merkezinin 30 km. doğusunda Tarsus İlçesi'nin güneybatısında, günümüzde İlçe'nin bir parkı olarak kullanılan bir höyüktür. Tepe, 300 metre çapında olup 25 metre yüksekliktedir. Bir Klasik Çağ kenti olan Tarsu ya da Tarse, hem tepede hem de günümüz Tarsus İlçesi'nin altındadır. Günümüz Tarsus'unu oluşturan ilk yerleşimin, Toroslar'dan gelen bir akarsuyun kıyısında, MÖ 7. binyılda bir köy olarak kurulduğu belirtilmektedir.Höyük, Orta Anadolu'dan Akdeniz kıyılarına doğal bir geçiş olan Gülek Boğazı çıkışında, Antik Kilikya ovasında yer almaktadır. Diğer yandan Gülek Boğazı çıkışından Amik Ovası yoluyla Kuzey Suriye'ye ulaşımın da kavşağındadır.

Müslümantepe Höyüğü, Diyarbakır İli, Bismil İlçesi'ne bağlı Şahintepe Köyü'nün kuzeybatı kenarında, Dicle Nehri'nin güney kıyısında yer alan bir höyüktür. Güneyden Dicle'ye doğru genişleyen, tarıma uygun bir vadide, yine güneyden vadi tabanı içine giren, yarımada şeklinde doğal bir kayalık üzerinde kurulmuştur. Bismil İlçesi'ne 22 km. mesafededir. Bu kayalık, yerleşmenin savunulması açısından elverişli bir durum yaratmaktadır.

Yassıhöyük, Denizli İl merkezinin güneydoğusunda, Acıpayam İlçe'sinin 8 km. kuzeyinde, günümüzde belde olan Yassıhöyük Köyü'nün hemen kuzeyinde yer alan bir höyüktür. Höyüğü oluşturan iki tepeden büyük olanı 350 x 200 metre boyutlarında, 14 metre yükseklikte, diğer ise 190 x 150 metre boyutlarında ve 5 metre yüksekliktedir. Kültür toprağı ova tabanından en az 4 metre daha derine uzanmaktadır. Denizli İli, Acıpayam ilçesinin Yassıhöyük Köyü yakınlarındaki aynı adla bilinen höyük, arkeoloji yazınında Yassıhöyük 1 olarak geçmektedir.

Etiyokuşu Höyüğü, Ankara il merkezinin yaklaşık 5 km. kuzey – kuzeydoğusunda, günümüzde tümüyle yapıların altında kalmış bir höyüktür. Etiyokuşu ismi, muhtemelen kazı ekibi tarafından verilmiş bir isimdir. Tepe, 86 x 22,5 metre boyutlarında, 1,5 metre yükseklikte ve yerleşme alanının 6,5 dönüm olduğu bildirilmiştir. Kazı öncesinde Çubuk Barajı asfaltıyla ikiye bölünmüş durumdaydı ve kum çekilmesiyle kısmen tahrip edilmiş bulunuyordu.

Karayavşan Höyüğü, Ankara il merkezinin güneybatısında, Polatlı İlçesi'nin 20 km. doğusunda, Karayavşan Köyü'nün hemen yanında yer alan bir höyüktür. Polatlı – Haymana kara yolunun hemen kuzeyindedir. Tepe, 13 metre yükseklikte orta boy bir höyüktür.