Likyalılar
Likyalılar, Antik Çağda güneybatı Anadolu’daki Likya ülkesinin, günümüzde Teke Yarımadasına karşılık gelen bölgenin Antik Çağlardaki halkı.
Milat Öncesi çağlarda Anadolu’da yaşamış halklar arasında Likyalılar her zaman kendilerine özgü bir konuma sahip olmuşlardır.[] Yerleşimlerinin özellikle kıyı bölgelerinde, günümüzde Fethiye ile Antalya arasında uzanan sahil şeridinde yoğunlaşmış olmasına rağmen, çok dağlık ve ulaşılması, ele geçirilmesi güç bir hinterlanda sahip olmaları, özgür ve başıbuyruk bir kültür geliştirmelerine zemin oluşturmuştur. Öz yönetimi ilke edinmiş, ancak aralarında birlik ve federasyon kurma geleneğini geliştirmiş şehirler kurmuşlardır. Kendilerine özgü özellikler taşıyan ve hâlâ kısmen çözülebilmiş Likya dilini ve yine Yunan alfabesi ile Anadolu hiyeroglif çivi yazısı geleneği arasında özgün bir harmanlama oluşturan Likya alfabesini kullanmışlardır. Roma İmparatorluğu’nun bir vilayet olarak bünyesine kattığı Anadolu toprakları arasında Likya son sırada gelmiştir.
Kökenleri
Herodot’a göre Likyalılar Girit kökenli olup, Kral Minos tarafından yurtlarından sürülen ve Minos'un kardeşi Sarpedon liderliğindeki bir grubun uzantılarıdır. Güneybatı Anadolu’da o çağa kadar "Milyas" olarak anılagelmiş ve "Solymoi" (veya "Milyalılar") şeklinde kayda geçmiş bir halkın topraklarına yerleşmişlerdir. Bu şekilde ortaya çıkan toplum kendi aralarında başlangıçtan itibaren "Termilae" ismini kullanmışlar, Likya ve Likyalılar isimlerini benimseyen eski Yunan kaynakları hariç, bazı komşuları arasında da "TRMMILI" ismi ile tanınmışlardır. Buna göre, gelenekleri Girit ve Karya geleneklerinin bir karışımı olarak ortaya çıkmıştır. Herodot’un Likya ismi için verdiği açıklama, bu ismi Atina kralı Pandion'un oğlu Likus’un aralarına katılmasıyla ilişkilendirmekte ise de, Minos ve Sarpedon ile denkleştirilen tarihlerden (yaklaşık olarak MÖ 15’inci yüzyılın ikinci yarısı) daha erken tarihlerde, söz konusu bölge halkının Hitit ve Mısır kaynaklarında "Lukka" veya "Lukki" şeklinde anılması eski Yunan tarihçisinin bu iddiasını çürütmektedir. Hitit kaynakları Kral I. Şuppiluliuma’nın saltanatı döneminde (MÖ 14’üncü yüzyılın ortaları) Likya ülkesinin, sağlam bir şekilde olmasa ve sürekli isyanlar çıksa da, Hitit İmparatorluğu topraklarına fetih yolu ile katıldığını belirtmektedir. Mısır kaynakları da, Lukki’leri korsanlık yapan halklar arasında zikretmekte, Ksantos vadisindeki Dalawa (Tlawa, Tlos), Hinduwa (Candyba) gibi şehirlerin ismini vermektedir. Yine de, Likya halkının Girit’ten göçlerle takviye edildiği düşünülebilir.
Herodot, Likyalıların özgün gelenekleri arasında şecerelerini anneden itibaren saymalarını, bir köle ile evlenen kadının çocuklarının hür yurttaş sıfatına sahip olmasına karşın, bir köle ile evlenen erkeğin çocuklarının bu hakka sahip olmamasını belirtmektedir.
Öte yandan, Arnna Antik Kent’tindeki en erken tabakanın MÖ 8’inci yüzyıla ait olması gibi unsurlar, bazı uzmanları tarihlerinin başlangıcından sonra uzun bir süre göçebe kültürünü muhafaza ettikleri savını öne sürmelerine zemin oluşturmuştur.
Ayrıca bakınız
Dış bağlantılar
- Anadolu Lykia Uygarlığı, Fahri Işık - Ankara Üniversitesi 20 Temmuz 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
Kaynakça
- George E. Bean (1978). Lycian Turkey ISBN 0-510-03205-2 (İngilizce). Ernest Benn Ltd., Londra.