Liberalizm, bireysel özgürlük üzerine kurulan bir siyasi felsefe veya dünya görüşüdür. Bireysel özgürlük ve bireysel haklar düşüncesiyle yola çıkan liberalizm, daha sonraki yıllarda farklı türlere bölündü ve bireylerin eşitlik ilkesinin de önemini vurgulamaya başladı. Klasik liberalizm bireysel özgürlüklerin rolünü vurgularken, sosyal liberalizm özgürlüğe vurgu yaptığı kadar; bireylerin eşitlik hakkı ilkesinin önemine vurgu yapar ve özgürlük ile eşitlik arasında denge kurmayı amaçlar. Liberal görüşü savunanlar geniş bir görüş dizisi benimsemekle birlikte genellikle ifade özgürlüğü, inanç özgürlüğü, basın özgürlüğü, sivil haklar ve sivil özgürlükler, seküler devlet, liberal demokrasi, ekonomik ve siyasi özgürlük, hukukun üstünlüğü, özel mülkiyet ve piyasa ekonomisi gibi fikirleri destekler.

Kemalizm, 1935'ten 1937'ye kadar Kamâlizm veya Atatürk'ün ölümü sonrası yaygınlaşan bir diğer adıyla Atatürkçülük; Türkiye Cumhuriyeti'nin, Atatürk İlkeleri'ni esas alan kurucu ideolojisidir. Kemalizm, Mustafa Kemal Atatürk tarafından uygulandığı şekliyle laikliğe ve Batı demokrasisine dayanan ulusal ve üniter bir cumhuriyet rejiminin kurulması, ekonomik kalkınma ve sanayileşme, yüksek öğrenime ve bilimsel faaliyetlere devlet desteği, spora ve sanata teşvik, ücretsiz ve zorunlu eğitim gibi kapsamlı siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve dinî reformları içermektedir. Reformların amacı Atatürk'ün ifadesiyle "muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak", çağdaş bir hayat tarzını benimsemektir.
Sosyal liberalizm, bireysel özgürlük ve sosyal adalet arasında denge kurmayı amaçlayan politik bir ideolojidir. Klasik liberalizm gibi bireyci ekonomiyi, sivil ve siyasi hak ile özgürlüklerin genişlemesi bakımıyla uyuşur ancak bunlara ek olarak hükûmetin meşru rolünün yoksulluk, sağlık ve eğitim gibi ekonomik ve sosyal konuları olduğunu da içeren sosyal piyasayı temel alır. Sosyal liberalizmde toplumun iyiliği bireyin özgürlüğü ile uyumlu görülür. İkinci Dünya Savaşı sonrasında sosyal liberal fikirler dünyanın birçok ülkesinde benimsenmiştir. Sosyal liberal düşünceler ile partiler merkez veya merkez sol olarak kabul edilir. Bununla birlikte, ülkelere göre farklı isimlendirmeler sosyal liberalizmi tarif etmektedir. Birleşik Krallık'ta yeni liberalizm, ABD'de modern liberalizm, Almanya'da sol liberalizm ve İspanyolca konuşulan ülkelerde ilerici liberalizm olarak adlandırılır.
Muhafazakâr liberalizm, muhafazakâr duruşun liberal değerler ve politikalarla birleştirildiği, liberal ideolojiyi temsil eden harekettir.
Paleoliberalizm, liberalizmin klasik versiyonlarına sık atıf yapan liberalleri, diğer bir deyişle liberalizm iç muhafazakârlarını tanımlamak için üretilmiş, eski liberal bir sıfat. Normalde liberaller kendileri için ya sadece liberal, ya klasik liberal ya da liberteryen gibi sıfatlar kullanırlar ve düşüncelerini birçoğu felsefe tarihinin geniş kabul görmüş Adam Smith, John Locke, David Hume, John Stuart Mill gibi ahlak filozoflarına dayandırırlar. Buna karşılık, liberalleri eleştirmek isteyenler de neoliberal, ultraliberal, paleoliberal gibi alaycı sıfatlar kullanırlar. Bu tür sıfatları kullanmanın temel sebebi klasik liberallerin, kendi bulundukları çağın filozofları olduğu ve bugünkülerin arada bağ kurmaya çalışmasının eski devirde kalmak" olduğunu vurgulamaktır. "Paleo" ön eki paleolitik çağdan kalma anlamındadır, paleoliberal'in doğru çevirisi bir eski liberal anlamına gelmektedir.
Ekonomik liberalizm, piyasa ekonomisinin bireyci hatlara dayanmasını ve üretim araçlarının özel mülkiyette olmasını destekler. Ekonomik liberaller, serbest ticareti ve açık rekabeti engellediği için piyasaya yapılan hükümet müdahalesine ve korumacılığa karşı çıkma eğilimindedir, ancak mülkiyet haklarını korumak ve piyasa başarısızlıklarını çözmek için yapılan hükûmet müdahalesini destekler. Ekonomik liberalizm, Büyük Buhran ve Keynesyenizm'in yükselişine kadar genel olarak klasik liberalizmin ekonomik modelini ifade etmek için kullanılmıştır.
Merkez sol, siyasette sol ve merkez arasındaki görüşler bütünüdür. Fırsat eşitliği yoluyla toplumsal adaletin sağlanabileceği düşüncesini savunmaktadır. Merkez sol siyaset, toplumun varsıl ve yoksul kesimleri arasındaki gelir farkını en aza indirmeyi amaç edinmiştir. Siyaseten ve toplumsal olarak radikal kararlar alınabilir. Bunun yanında reformist tutumlar ile de ekonomik ve sosyal politikalar sağlanabilir. Çoğulculuk taraftarı bir görüştür, toplumun sosyal hak ve çıkarları el üstünde tutulur.
Almanca: Vormärz, Alman Konfederasyonu'nda başarısız olan 1848 Mart devrimleriyle sonuçlanan sürece verilen isim. Metternich Devri olarak da bilinen zaman dilimi, Avusturya ve Prusya polis devletlerinin varolduğu ve liberalizm çağrılarına karşı yoğun sansür uygulandığı bir dönemdir. 1819'da August von Kotzebue'nun öldürülmesi, basını sansürleyen, yeni siyasi ve ekonomik liberal felsefeler hakkında akademik tartışmaları kısıtlayan ve ulusal birlik, genel oy hakkı gibi fikirler hakkında toplantılar ve tartışmalar yapılmasını yasaklayan Karlsbad Kararnamesi'nin yayınlanmasına sebep oldu. Aydınlanma'nın idealleri tersine döndü. Zihinsel engelli I. Ferdinand'ın 1835'te tahta oturması, Metternich'e Avusturya İmparatorluğu'nun iç ve dışişlerinin sorumluluğunu üstüne alma şansı verdi. Milliyetçilik ve imparatorluktaki sosyal gelişmeler gerginliği daha da artırarak Mart 1848 devrimlerine yol açtı. Ortaya çıkan işçi sınıfı sorunu sosyal bir sorun olarak değil, siyasi bir sorun olarak görüldü.
Yeşil liberalizm veya doğa özgürlükçülüğü, doğaya karşı insan müdahalesine karşı çıkan, liberalizmin özgürlükçü görüşünün içerisinde doğanın da bulunması gerektiğine inanan siyasi ideolojidir. Yeşil liberaller, dünyanın kendi içinde bir doğal sisteme sahip olduğunu kabul eder ve korunması gerektiğini savunur. Yeryüzünün bozulmadan sonraki kuşağa aktarılması amacını güderler. Doğal dünya üzerinde insan türünün yarattığı zararın en aza indirilmesi ve hasarlı bölgelerin onarımını amaçlarlar. Yeşil liberaller, mutlak mülkiyet içeren hakları reddeder. Ekonomik konularda klasik liberalizm ve sosyal liberalizm arasında bir konum alırlar.
Klasik liberalizm, serbest piyasayı ve laissez-faire ekonomisini; sınırlı devleti, ekonomik özgürlüğü ve siyasi özgürlüğü vurgulayan, hukukun üstünlüğünün güvenceye aldığı sivil özgürlükleri savunan; liberalizmin bir dalı, felsefi ve politik ideolojidir. Klasik liberalizm, 19. yüzyılın başlarında, Avrupa ve Kuzey Amerika'da kentleşmeye ve Sanayi Devrimi'ne bir yanıt olarak önceki yüzyılın fikirleri üzerine inşa edilmiştir.
Millî liberalizm, liberal politikaları ve meseleleri milliyetçilik unsurlarıyla birleştiren liberalizmin bir çeşididir. Ulusal veya milliyetçi liberalizm olarak da isimlendirilir.
Kültürel liberalizm, liberalizmin en çok önem verdiği ilkelerden biri olan "kişinin bireysel özgürlüğe ve haklara sahip olması" düşüncesinden ortaya çıkmış düşünce biçimidir.
Sosyal bilimlerde, siyasi ideoloji, belirli bir toplumsal hareketin, kurumun, sınıfın veya büyük bir grubun etik ideallerini, prensiplerini, doktrinlerini, mitlerini veya sembollerini açıklayan ve toplumun nasıl çalışması gerektiğini ve belirli bir toplumsal düzen için bazı siyasi ve kültürel bir plan sunan bir dizi fikirler bütünüdür. Siyasi ideoloji, gücün nasıl dağıtılması gerektiği ve hangi amaçlar için kullanılması gerektiği konularıyla ilgilenir. Bazı siyasi partiler belirli bir ideolojiyi sıkı bir şekilde takip ederken diğerleri genel olarak ilgili ideolojiler grubundan ilham alabilir, ancak belirli bir ideolojiyi açıkça benimsemezler. Bir ideolojinin popülaritesi, bazen çıkarları doğrultusunda hareket eden ahlaki girişimcilerin etkisiyle de ilgilidir. Siyasi ideolojilerin iki boyutu vardır: (1) hedefler: toplumun nasıl organize edilmesi gerektiği; ve (2) yöntemler: bu hedefe ulaşmanın en uygun yolu.
Demokratik liberalizm ideolojisi, halkın katılımı ile akılcı liberalizmin sentezlenerek demokrasinin farklı bir türüne ulaşmayı hedefler.
Sivil milliyetçilik, demokratik milliyetçilik veya liberal milliyetçilik, özgürlük, hoşgörü, eşitlik, bireysel haklar gibi geleneksel liberal değerlere bağlı olan bir milliyetçilik biçimidir ve etnosentrizme dayanmaz. Sivil milliyetçiler genellikle ulusal kimliğin değerini savunarak, bireylerin anlamlı ve otonom bir yaşam sürdürebilmeleri için onu kısmi bir paylaşılan kimlik yönü olarak ihtiyaç duyduklarını ve demokratik siyasetlerin düzgün işleyebilmesi için ulusal kimliğe gereksinim duyduğunu söyler.
Liberal muhafazakârlık, özel mülkiyet, serbest ekonomi girişimciliği ile halkın geleneksel, kültürel ve ahlaki değerlerini yönetime dahil eden; anayasal ve temsili hükûmeti savunan muhafazakâr bir siyasi ideolojidir.
Liberteryen muhafazakârlık, sağ liberteryen politika ve muhafazakâr değerlerin birleşiminden oluşan muhafazakâr bir politik felsefe ve ideolojidir. Liberteryen muhafazakârlar için sosyal ve kültürel muhafazakârlığa ulaşılmasındaki birinci değer negatif özgürlüktür. Onlar, sosyal liberalizmin bir formunu benimsemiş Amerikan liberallerinin toplum mühendisliğini reddetmektedir.
Bütünleşik milliyetçilik, Risorgimento milliyetçiliğine karşı bir milliyetçilik tipidir. Her ne kadar Risorgimento milliyetçiliği bir milletin liberal bir devlet kurma arayışına karşılık gelse de bütünleşik milliyetçilik bir ulus bağımsızlık kazandıktan ve halihazırda bir devlet kurduktan sonra ortaya çıkar. Nazi Almanyası ve Faşist İtalya, Alter ve Brown'a göre, bütünleşik milliyetçilik örnekleriydiler. Bütünleşik milliyetçilik karakteri gösteren bazı özellikler bireycilik karşıtlığı, devletçilik, radikal ekstremizm ve agresif yayılmacı militarizmdir.
Osmanlı İmparatorluğu'nda liberalizm modernleşme çabalarıyla birlikte Avrupa'daki liberal düşünce dünyasının gelişimini takip eden dönemlerde ortaya çıktı. Sakızlı Ohannes Paşa, Mehmet Cavit Bey ve Prens Sabahattin gibi isimler bu konuda öne çıkan ilk kişiler oldu. Ohannes Paşa'nın sosyalizm karşıtlığı ve devletçi politikaları reddi ile iktisadi ve rekabetçi özgürlüğü savunması onu öne çıkan ilk Osmanlı liberalleri arasına soktu. Mehmed Cavid Bey Ulum-u İktisadiye ve İçtimaiye Mecmuası ekseninde liberal düşüncede ilk kıvılcımları ortaya koyarken Prens Sabahattin ise 1902 Jöntürk Kongresi ekseninde Türkiye'de merkez sağ ve merkez sol ayrımında merkez sağı temsil eder hale geldi. Ahmed Rıza Bey grubundaki Auguste Comte fikri onda le Play temelli karşıtlığı etkili kıldı, adem-i merkeziyetçi bir yapıya büründü. Bu kongre erken cumhuriyet dönemini etkiledi: Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF) liberal anlayışla 13 Ağustos 1930'da Ali Fethi Okyar’la Atatürk'ün isteği üzerine kurdurulurken bunu 1950'de Adnan Menderes ile iktidara gelen Demokrat Parti takip etti. Parti milli egemenliğe dayanan muhafazakâr bir eğilime girene kadar liberal görünümdeydi.
Millî demokrasi, milliyetçilik ilkelerinin demokrasi ilkeleri ile uyumlu olduğunu öngören bir görüştür. Terim olarak ilk defa, milliyetçi liderler tarafından demokrasi görüşüne uyarlanmış hali olarak kullanıldı. Açıkça milliyetçi veya merkez sağcı olmamakla birlikte millî çıkarlar konusunun daha çok önemsenmesinin yanı sıra kültürel ve etnik kimliklerin korunması amacını güden ideolojik duruşları tanımlamada kullanılan bir politik terimdir. Millî demokrasi, ayrıca liberal milliyetçilikle ilgilidir.