İçeriğe atla

Liberal kurumsalcılık

Liberal kurumsalcılık (ya da kurumsal liberalizm veya neoliberalizm), devletler arasında uluslararası işbirliğinin mümkün ve sürdürülebilir olduğunu ve bu işbirliğinin çatışma ve rekabeti azaltabileceğini savunan bir uluslararası ilişkiler teorisidir. Neoliberalizm, liberalizmin gözden geçirilmiş bir versiyonudur. Neorealizm ile birlikte liberal kurumsalcılık, uluslararası ilişkilere yönelik en etkili iki çağdaş yaklaşımdan biridir.[1]

Sürdürülebilir işbirliği ihtimaline şüpheyle yaklaşan neorealist düşüncenin aksine liberal kurumsalcılık işbirliğinin mümkün ve sürdürülebilir olduğunu savunur. Liberal kurumsalcılar, uluslararası kurumların ve rejimlerin devletler arasındaki işbirliğini kolaylaştırmadaki rolünü vurgulamaktadır.[2] Robert Keohane'nin 1984 tarihli Hegemonyadan Sonra adlı kitabı, uluslararası sistemin bir hegemon yokluğunda istikrarlı kalabileceğini savunmak için yeni kurumsal iktisadın görüşlerini kullanmış ve böylece hegemonik istikrar teorisini çürütmüştür.[3]

Keohane, uluslararası işbirliğinin tekrarlanan etkileşimler, şeffaflık ve izleme yoluyla sürdürülebileceğini göstermiştir.[4][5] Keohane ve diğer liberal kurumsalcılara göre kurumlar işbirliğini şu yollarla kolaylaştırır:

  • İşlem maliyetlerinin azaltılması[4][6]
  • Bilgi sağlama[4][6]
  • Taahhütlerin daha inandırıcı hale getirilmesi[4]
  • Koordinasyon için odak noktalarının oluşturulması[4][6]
  • Karşılıklılık ilkesinin kolaylaştırılması[4]
  • Geleceğin gölgesini genişletmek[4][7][8]
  • Uyumsuzluk maliyetini artıran konuların birbiriyle bağlantılı hale getirilmesi[9]

Terminoloji

Bazıları bu düşünce okulunu liberal kurumsalcılık yerine rasyonel işlevselcilik olarak adlandırmaktadır. Liberal kurumsalcılık aynı zamanda rejim teorisi ve neoliberalizme de yakındır ancak eş anlamlı değildir.[10][11] Liberal kurumsalcılığın gelişiminden büyük ölçüde sorumlu siyaset bilimci olan Robert Keohane, bu ekoller bazı noktalarda kendisiyle aynı fikirde olmasa da, fikirlerini kurumsalcılığın veya rasyonel kurumsalcılığın bir parçası olarak görmektedir.[12] Keohane çalışmalarını tamamlamak için "liberal" ya da "neoliberal" sıfatlarını kullanmaktan hoşlanmamaktadır çünkü aynı zamanda liberalizmle sıklıkla zıtlaştırılan bir düşünce okulu olan realizmden de beslenmektedir.[13][14] Diğer önemli etkiler arasında Stephen Krasner'in hegemonik istikrar teorisi ve Charles P. Kindleberger'in çalışmaları yer almaktadır.

Liberal kurumsalcılık, realizm gibi diğer yaygın uluslararası ilişkiler teorilerinden iç siyaseti göz ardı etmemesi bakımından ayrılır. Ayrıca kurumsal liberalizm, demokrasi ve kapitalizmin sadece barışı korumakla kalmayıp aynı zamanda taraflar için faydalı ekonomik fırsatlar yaratan sistemler yarattığı fikrini savunur. Liberal kurumsalcılar, demokrasilerin doğal olarak barışa yol açacağına inanırlar çünkü azınlık değil çoğunluk yönetir ve bu nedenle savaş konusunda karar verenler savaşacak çoğunluk olacaktır. Bu, askerlik yapmayacak azınlığın savaşa gideceği gerçeğinden dolayı daha savaşçı olan monarşiler ve diktatörlüklerle tam bir tezat oluşturmaktadır. Bunun ötesinde liberal kurumsalcılar, kapitalizmi uluslararası ölçekte savunurlar çünkü iki ulusun dost, demokratik ve kapitalist olması halinde kaçınılmaz olarak karşılıklı fayda sağlayan ticaret anlaşmaları yapacaklarına inanırlar.

Kurumların rolü

Liberal kurumsalcılara göre, kurumlar işbirliğini şu yollarla kolaylaştırır:

  • İşlem maliyetlerinin azaltılması[4][6]
  • Bilgi sağlama[4][6]
  • Taahhütlerin daha inandırıcı hale getirilmesi[4]
  • Koordinasyon için odak noktalarının oluşturulması[4][6]
  • Karşılıklılık ilkesinin kolaylaştırılması[4]
  • Geleceğin gölgesini genişletmek[4][7][8]
  • Uyumsuzluk maliyetini artıran konuların birbiriyle bağlantılı hale getirilmesi[9]

Liberal kurumsalcılığı eleştirenler, kurumların güç politikalarının üstesinden gelmediğini aksine kurumların güç politikalarını yansıttığını savunmaktadır.[15][16] Realist Joseph Grieco, liberal kurumsalcı analizlerin devletlerin (mutlak kazançlardan ziyade) göreceli kazançlar peşinde koştuğunu göz ardı ettiğini ve "hile" konusuna odaklanan kurumsalcı analizlerin, göreceli kazançlar sorununun realistlerin uluslararası işbirliğinin neden başarısız olduğuna inandıklarının anahtarı olduğunu görmezden geldiğini savunmaktadır.[16] Eleştirmenler ayrıca kurumların işbirliği üzerinde bağımsız bir etkisi olup olmadığının ya da üyelerin zaten işbirliği yapmaya ve uymaya istekli olduklarını yansıtıp yansıtmadığının belirsiz olduğunu savunmaktadır.[17] Diğer eleştirmenler, liberal kurumsalcıların kurumların yaptırım gücünü hafife aldığını savunmaktadır: kurumlar genellikle daha fazla üye çekmek için zayıf olacak şekilde tasarlanmaktadır[18] ve özellikle ekonomiden ziyade güvenlikle ilgili konularda zayıf olma eğilimindedirler.[19]

John Ikenberry, tarihsel kurumsalcılık mantığını kullanarak kurumların oldukça dayanıklı olabileceğini çünkü;

  • Gelecekteki davranışlara ilişkin beklentileri güçlendirirler
  • Aktörler arasında koalisyonlar, rutin ve bağlantılar kurarlar, bu da süreklilik için teşvikler yaratır
  • Diğer işbirliği biçimleri mevcut kurumlar etrafında geliştikçe yayılmalara yol açarlar
  • Yüksek başlangıç maliyetleri aktörlerin meydan okuyan kurumlar kurmasını engelliyor
  • Öğrenme etkileri, aktörlerin mevcut kurumlara bağlı kalmaları için teşvikler yaratır.[20]

Tartışmalar

Keohane ve Nye

Robert O. Keohane ve Joseph S. Nye, neorealizme tepki olarak "karmaşık karşılıklı bağımlılık" adını verdikleri karşıt bir teori geliştirmişlerdir. Robert Keohane ve Joseph Nye, teoriyi şöyle açıklamaktadır: "...karmaşık karşılıklı bağımlılık bazen gerçekliğe realizmden daha yakındır."[21] Keohane ve Nye bunu açıklarken realist düşüncenin üç varsayımını ele almaktadır: Birincisi, devletler tutarlı birimlerdir ve uluslararası ilişkilerde ana aktörlerdir; ikincisi, güç kullanılabilir ve etkili bir politika aracıdır; ve son olarak uluslararası politikada bir hiyerarşi olduğu varsayımıdır.[22]

Keohane ve Nye'nin argümanının özü, uluslararası politikada aslında toplumları geleneksel Vestfalya devletler sisteminin ötesinde birbirine bağlayan çok sayıda kanal olduğudur. Bu, gayrı resmi hükûmet bağlarından çokuluslu şirketlere ve örgütlere kadar birçok biçimde kendini gösterir. Burada kendi terminolojilerini tanımlarlar; devletlerarası ilişkiler realistlerin varsaydığı kanallardır; hükûmetlerarası ilişkiler devletlerin tutarlı birimler olarak hareket ettiği yönündeki realist varsayım gevşetildiğinde ortaya çıkar; ulusötesi ise devletlerin tek birim olduğu varsayımı ortadan kaldırıldığında geçerlidir. Siyasi mübadele bu kanallar aracılığıyla gerçekleşir, realistlerin savunduğu gibi sınırlı devletlerarası kanal aracılığıyla değil.

İkinci olarak, Keohane ve Nye aslında konular arasında bir hiyerarşi olmadığını, yani sadece dış politikanın askeri kolunun bir devletin gündemini yürütmek için en üstün araç olmadığını, aynı zamanda ön plana çıkan çok sayıda farklı gündem olduğunu savunmaktadır. Bu durumda iç ve dış politika arasındaki çizgi bulanıklaşır çünkü devletlerarası ilişkilerde gerçekçi olarak net bir gündem yoktur.

Son olarak, karmaşık karşılıklı bağımlılık söz konusu olduğunda askerî güç kullanımına başvurulmamaktadır. Karmaşık bir karşılıklı bağımlılığın mevcut olduğu ülkeler arasında anlaşmazlıkların çözümünde ordunun rolünün yadsındığı fikri geliştirilmiştir. Ancak Keohane ve Nye, ordunun rolünün aslında "ittifakın rakip bir blokla olan siyasi ve askeri ilişkilerinde" önemli olduğunu belirtmektedir.

Lebow

Richard Ned Lebow, neoralizmin başarısızlığının "kurumsalcı" ontolojisinde yattığını belirtirken neorealist düşünür Kenneth Waltz, "sistemin yaratıcıları, faaliyetlerinin yol açtığı piyasanın yaratıkları haline gelirler" demektedir. Lebow'a göre bu kritik başarısızlık, realistlerin "anarşi çıkmazından kaçamamalarından" kaynaklanmaktadır. Daha doğrusu, devletlerin uyum sağlamadığı ve benzer kısıtlamalara ve fırsatlara benzer şekilde yanıt vereceği varsayımıdır.[23]

Mearsheimer

Klasik bir Londra Ekonomi Okulu liberali olan Norman Angell şöyle demişti: "Mevcut sistemin istikrarını, ulusumuzun veya ittifakımızın siyasi veya askeri üstünlüğüyle, iradesini bir rakibe dayatarak sağlayamayız."[24]

Keohane ve Lisa L. Martin bu fikirleri 1990'ların ortalarında John J. Mearsheimer'ın "Uluslararası Kurumların Sahte Vaadi" adlı makalesine bir yanıt olarak açıklamışlardır, burada Mearsheimer "kurumların devletleri kısa vadeli güç maksimizatörleri olarak davranmaktan alıkoyamayacağını" iddia etmektedir.[25] Aslında Mearsheimer'ın makalesi neorealizme yanıt olarak oluşturulan liberal kurumsalcı harekete doğrudan bir yanıttır. Keohane ve Martin'in fikrindeki temel nokta, neorealizmin "kurumların sadece marjinal etkileri olduğu..." konusunda ısrar etmesidir. Bu da neorealizmi, devletlerin AB, NATO, GATT ve bölgesel ticaret örgütleri gibi uluslararası kurumlara yaptıkları yatırımların makul bir açıklamasından yoksun bırakmaktadır.[26] Bu fikir karmaşık karşılıklı bağımlılık teorisiyle uyumludur. Dahası, Keohane ve Martin, uluslararası kurumların devletlerin çıkarlarına yanıt olarak oluşturulduğu gerçeğinden hareketle, asıl ampirik sorunun "altta yatan koşulların etkilerini kurumların kendi etkilerinden nasıl ayırt edeceğimizi bilmek" olduğunu savunmaktadır.[25] Kurumsalcılar ve Mearsheimer arasındaki tartışma, kurumların devlet davranışları üzerinde bağımsız bir etkiye sahip olup olmadıkları ya da söz konusu güçlerin kendi çıkarlarını ilerletmek için kullandıkları büyük güç çıkarlarını yansıtıp yansıtmadıkları ile ilgilidir.[27]

Mearsheimer, "üye devletlerin davranışlarını etkileyerek barışa neden olmaya çalıştığını" belirttiği "içten yönlendirmeli" kurumlarla ilgilenmektedir. Bunu yaparken de Keohane ve Martin'in NATO argümanını Avrupa Topluluğu ve Uluslararası Enerji Ajansı örnekleri lehine reddetmektedir. Mearsheimer'a göre NATO, "ittifakın caydırmayı, zorlamayı ya da savaşta yenmeyi amaçladığı bir dış devlet ya da devletler koalisyonu" ile ilgilenen ittifaktır. Mearsheimer, NATO'nun bir ittifak olması nedeniyle özel kaygıları olduğunu belirtmektedir.[28] Ancak Mearsheimer'a göre "ittifaklar barışa neden oldukları ölçüde bunu caydırıcılık yoluyla yaparlar ki bu da doğrudan realist bir davranıştır."[29] Özünde Mearsheimer, Keohane ve Martin'in "tartışmanın şartlarını değiştirdiklerine ve kurumsalcılık kisvesi altında realist iddialarda bulunduklarına" inanmaktadır.[29]

Mearsheimer, Martin'in Avrupa Topluluğu'nun (AT) işbirliği olasılığını artırdığı yönündeki argümanını, özellikle de İngiltere'nin Falkland Savaşı sırasında Arjantin'e yaptırım uyguladığı ve söz konusu meseleleri AT ile ilişkilendirerek diğer Avrupalı devletlerin işbirliği sağlayabildiği örneğinde eleştirmektedir. Mearsheimer, Amerika Birleşik Devletleri'nin AT üyesi olmamasına rağmen ABD ve İngiltere'nin yaptırımlar konusunda işbirliği yaparak değişimi etkileyen geçici bir ittifak oluşturmayı başardığını iddia etmektedir. "... Sorunlar arasında bağlantı kurmak, kurumlar sahneye çıkmadan çok önce dünya siyasetinde yaygın bir uygulamaydı; dahası, İngiltere ve diğer Avrupa devletleri sorunu çözmek için başka diplomatik taktikler de kullanabilirdi: Ne de olsa İngiltere ve Amerika, ABD AT üyesi olmamasına rağmen yaptırımlar konusunda işbirliği yapmayı başarmıştı."[30]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Powell, Robert (1994). "Anarchy in International Relations Theory: The Neorealist-Neoliberal Debate". International Organization. 48 (2). s. 313. doi:10.1017/s0020818300028204. 24 Aralık 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Haziran 2023. 
  2. ^ Axelrod, Robert; Keohane, Robert O. (1985). "Achieving Cooperation under Anarchy: Strategies and Institutions". World Politics (İngilizce). 38 (1). ss. 226-254. doi:10.2307/2010357. ISSN 1086-3338. JSTOR 2010357. 11 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ağustos 2021. 
  3. ^ Keohane, Robert O. (2020). "Understanding Multilateral Institutions in Easy and Hard Times". Annual Review of Political Science. 23 (1). ss. 1-18. doi:10.1146/annurev-polisci-050918-042625Özgürce erişilebilir. ISSN 1094-2939. 
  4. ^ a b c d e f g h i j k l m Keohane, Robert O.; Martin, Lisa L. (1995). "The Promise of Institutionalist Theory". International Security. 20 (1). ss. 39-51. doi:10.2307/2539214. ISSN 0162-2889. JSTOR 2539214. 31 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ağustos 2021. 
  5. ^ Norrlof, Carla (2010). America's Global Advantage: US Hegemony and International Cooperation. Cambridge University Press. ss. 30-31. doi:10.1017/cbo9780511676406. ISBN 978-0-521-76543-5. 18 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ağustos 2021. 
  6. ^ a b c d e f Keohane, Robert O.; Victor, David G. (2011). "The Regime Complex for Climate Change". Perspectives on Politics (İngilizce). 9 (1). ss. 7-23. doi:10.1017/S1537592710004068. ISSN 1541-0986. 5 Haziran 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Haziran 2023. 
  7. ^ a b Oye, Kenneth A. (1985). "Explaining Cooperation Under Anarchy: Hypotheses and Strategies". World Politics (İngilizce). 38 (1). ss. 1-24. doi:10.2307/2010349. ISSN 1086-3338. JSTOR 2010349. 7 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ağustos 2021. 
  8. ^ a b Fearon, James D. (1998). "Bargaining, Enforcement, and International Cooperation". International Organization (İngilizce). 52 (2). ss. 269-305. doi:10.1162/002081898753162820Özgürce erişilebilir. ISSN 1531-5088. 
  9. ^ a b Poast, Paul (2012). "Does Issue Linkage Work? Evidence from European Alliance Negotiations, 1860 to 1945". International Organization (İngilizce). 66 (2). ss. 277-310. doi:10.1017/S0020818312000069. ISSN 1531-5088. 15 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ağustos 2021. 
  10. ^ David Baldwin (1993) Neorealism and Neoliberalism: The Contemporary Debate. New York: Columbia University Press, p. 10.
  11. ^ Beth A. Simmons and Lisa L. Martin (2002) International Organizations and Institutions. In "Handbook of International Relations", edited by Walter Carlsnaes, Thomas Risse, and Beth A. Simmons, 192–211. Thousand Oaks: Sage Publications, p. 195.
  12. ^ Robert Keohane (1993). Institutional Theory and the Realist Challenge after the Cold War. In "Neorealism and Neoliberalism: The Contemporary Debate", edited by David A. Baldwin, 269–300. New York: Columbia University Press, p. 273.
  13. ^ Robert Keohane (1984). After Hegemony: Power and Discord in the World Political Economy. Princeton: Princeton University Press, p. 14.
  14. ^ Robert Keohane (1993). Institutional Theory and the Realist Challenge after the Cold War. In "Neorealism and Neoliberalism: The Contemporary Debate", edited by David A. Baldwin, 269–300. New York: Columbia University Press, p. 272.
  15. ^ Mearsheimer, John J. (1994). "The False Promise of International Institutions". International Security. 19 (3). ss. 5-49. doi:10.2307/2539078. ISSN 0162-2889. JSTOR 2539078. 12 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2021. 
  16. ^ a b Grieco, Joseph M. (1988). "Anarchy and the Limits of Cooperation: A Realist Critique of the Newest Liberal Institutionalism". International Organization. 42 (3). ss. 485-507. doi:10.1017/S0020818300027715. ISSN 0020-8183. JSTOR 2706787. 8 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2021. 
  17. ^ Von Stein, Jana (2005). "Do Treaties Constrain or Screen? Selection Bias and Treaty Compliance". The American Political Science Review. 99 (4). ss. 611-622. doi:10.1017/S0003055405051919. ISSN 0003-0554. JSTOR 30038968. 8 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2021. 
  18. ^ Downs, George W.; Rocke, David M.; Barsoom, Peter N. (1996). "Is the Good News about Compliance Good News about Cooperation?". International Organization. 50 (3). ss. 379-406. doi:10.1017/S0020818300033427. ISSN 0020-8183. JSTOR 2704030. 8 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2021. 
  19. ^ Lipson, Charles (1984). "International Cooperation in Economic and Security Affairs". World Politics (İngilizce). 37 (1). ss. 1-23. doi:10.2307/2010304. ISSN 1086-3338. JSTOR 2010304. 8 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2021. 
  20. ^ Ikenberry, G. John (2001). After Victory: Institutions, Strategic Restraint, and the Rebuilding of Order After Major Wars (İngilizce). Princeton University Press. ss. 23, 29-31. ISBN 978-0-691-05091-1. 12 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Nisan 2024. 
  21. ^ Keohane, Robert and Joseph Nye (1989). Power and Interdependence: World Politics in Transition. Boston: Little, Brown and Company. s. 23. ISBN 9780316489362. 
  22. ^ Keohane, Robert and Joseph Nye (1989). Power and Interdependence: World Politics in Transition. Boston: Little, Brown and Company. ss. 23-24. ISBN 9780316489362. 
  23. ^ Waltz, 90; quoted in Richard Ned Lebow, "The long peace, the end of the cold war, and the failure of realism", International Organization, 48, 2 (Spring 1994), 273
  24. ^ Norman Angell, The Great Illusion, (1909) cited from 1933 ed. (New York: G.P. Putnam’s Sons),p. 137.
  25. ^ a b Keohane, Robert and Lisa Martin (Yaz 1995). "The Promise of Institutionalist Theory". International Security. 20 (1). s. 47. doi:10.2307/2539214. JSTOR 2539214. 
  26. ^ Robert O. Keohane and Lisa L. Martin, "The Promise of Institutionalist Theory", International Security 20, no. 1 (Summer 1995), 47.
  27. ^ Mearsheimer, John (Yaz 1995). "A Realist Reply" (PDF). International Security. 20 (1). ss. 82-83. doi:10.2307/2539218. JSTOR 2539218. 23 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 25 Nisan 2013. 
  28. ^ Mearsheimer, 83–87.
  29. ^ a b Mearsheimer, John (Yaz 1995). "A Realist Reply" (PDF). International Security. 20 (1). s. 83. doi:10.2307/2539218. JSTOR 2539218. 23 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 25 Nisan 2013. 
  30. ^ Mearsheimer, John (Yaz 1995). "A Realist Reply" (PDF). International Security. 20 (1). s. 87. doi:10.2307/2539218. JSTOR 2539218. 23 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 25 Nisan 2013. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Askerî ittifak</span> askerî işbirliği amacıyla farklı devletler arasındaki ittifak

Askerî ittifak, uluslararasında ulusal güvenlikle ilgili karşılıklı yükümlülükleri belirleyen resmi bir anlaşmadır. Bir ulusun saldırıya uğraması durumunda, ittifak üyeleri genellikle doğrudan saldırıya uğramış olsalar bile savunmaya gelmekle yükümlüdürler. İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana, askeri ittifaklar genellikle daha az agresif davranmış ve daha çok caydırıcı bir rol oynamıştır.

Hegemonik İstikrar Teorisi (HİT), siyaset bilimi, ekonomi ve tarih alanlarındaki araştırmalara dayanan bir uluslararası ilişkiler teorisidir. HİT, tek bir devlet egemen dünya gücü veya hegemon olduğunda uluslararası sistemin istikrarlı kalma olasılığının daha yüksek olduğunu öne sürer. Buna göre hegemonyanın sona ermesi uluslararası sistemin istikrarını azaltır. Hegemonyanın istikrarı için kanıt olarak, HİT savunucuları sık sık Pax Britannica ve Pax Americana'ya, ayrıca Birinci Dünya Savaşı'ndan önceki istikrarsızlığa ve iki savaş arası dönemin istikrarsızlığına vurgu yapar.

Uluslararası Bitki İsimleri Endeksi (IPNI) kendisini "tohumlu bitkiler, eğrelti otları ve likitlerin isimleri ve ilgili temel bibliyografik detayları" olarak tanımlamaktadır. Bitki isimlerinin kapsamı en iyi tür ve cins sıralamasındadır. İsimlerle ilişkili temel bibliyografik ayrıntıları içerir. Amaçları arasında, bitki isimleri hakkında temel bibliyografik bilgiler için birincil kaynaklara tekrar tekrar referans verilmesi ihtiyacının ortadan kaldırılması bulunmaktadır.

Yeşim Arat, özellikle cinsiyet politikası, Türkiye siyaseti, Türk siyasetinde kadınlar, Türkiye'deki kadın hareketleri üzerine çalışan bir Türk siyaset bilimcidir. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde profesördür.

<span class="mw-page-title-main">Kurban milliyetçiliği</span>

Kurban milliyetçiliği; bir milleti, tarihte gerçekleşmiş mağduriyetlerini vurgulayarak kolektif bir şekilde masum ve suçsuz olarak sunan bir milliyetçilik türüdür. Bu düşünce türü, özellikle İrlanda ve Polonya gibi geleneksel olarak Katolik Kilisesi'ne bağlı olan ülkelerde daha belirgindir. Çin ve Kore halkının, Japon işgali döneminde işlenen savaş suçlarına dair bakış açısı da sıklıkla bunun bir örneği olarak gösterilir. Bunların yanında; kurban milliyetçiliği, Ermeni milliyetçiliğinin önemli bir parçasıdır. Düşünce; halk tarafından benimsenmesi durumunda diğer grupların yaşadığı mağduriyetleri kabul etmeyi zorlaştırdığı için, etnik çatışmalarda barışın sağlanması sürecini olumsuz etkileyebilir. II. Dünya Savaşı'ndan sonra 1980'lere kadar Avusturya'nın resmî bir devlet politikası olarak benimsediği Opferthese'nin ve Almanya'nın durumunda olduğu gibi; bu düşünce yapısı, uluslararası çatışmalarda "fail" olarak görülen ülkelerin, kendilerini çatışmadan sorumlu rejimlerin "ilk kurbanı" olarak göstermesiyle sonuçlanabilir.

Yeni kurumsalcılık veya neo-kurumsalcılık, resmi ve gayri resmi kuralların bireylerin ve grupların davranışları üzerindeki kısıtlayıcı ve teşvik edici etkilerine odaklanan kurumların incelenmesine yönelik bir yaklaşımdır.

Saldırgan realizm, uluslararası ilişkilerde neorealist düşünceye ait yapısal bir teoridir ve siyaset bilimci John Mearsheimer tarafından savunmacı realizme tepki olarak ortaya atılmıştır. Saldırgan realizm, uluslararası sistemin anarşik doğasının uluslararası politikada saldırgan devlet davranışlarının teşvik edilmesinden sorumlu olduğunu savunur. Teori, büyük güçleri, uluslararası sisteme hükmetme yönündeki tutarlı amaçları doğrultusunda dengeleme stratejileri yerine sorumluluk yükleme ve kendi reklamını yapmaya öncelik veren yani gücü maksimize eden revizyonistler olarak tasvir ederek savunmacı realizmden temelde ayrılır. Teori, uluslararası ilişkilerin incelenmesi ve anlaşılması için önemli alternatif katkılar getirmekte ancak bir eleştiri konusu olmaya devam etmektedir.

Savunmacı realizm ya da savunmacı neorealizm, uluslararası ilişkilerde neorealizm ekolünden yapısal bir teoridir. Teori, siyaset bilimci Kenneth Waltz’un Uluslararası Politika Teorisi’nde temellenmektedir. Waltz, uluslararası sistemin anarşik yapısının, devletleri millî güvenliklerini sağlamak için ılımlı ve çekingen politikalar izlemeye teşvik ettiğini ileri sürmektedir. Buna karşılık, saldırgan realizm ise devletlerin tahakküm ve hegemonya yoluyla güvenliklerini sağlamak için güçlerini ve etkilerini en üst düzeye çıkarmaya çalıştıklarını varsaymaktadır. Savunmacı neorealizm, saldırgan neorealistler tarafından teşvik edilen saldırgan politikaların devletlerin güç dengesi teorisine uyma eğilimini bozduğunu ve birincil hedef olarak iddia ettikleri güvenlik durumunu bozduğunu ileri sürer. Savunmacı realizm ne devletlerarası çatışmanın gerçekliğini ne de devlet genişlemesi için politikaların varlığını reddeder, ancak bu teşviklerin düzensiz olduğunu ileri sürerler. Savunmacı neorealizm, çatışmanın patlak vermesini açıklamak için güvenlik ikilemine, coğrafya gibi “yapısal değişkenlere” ve elitlerin inanç ve algılarına işaret eder.

Uluslararası ilişkiler teorisinde anarşi kavramı, dünyanın herhangi bir üst otoriteden veya egemenden yoksun olduğu fikrine dayanır. Anarşik bir devlette anlaşmazlıkları çözebilecek, hukuku uygulayabilecek veya uluslararası politika sistemini düzenleyebilecek hiyerarşik olarak üstün, zor kullanma tekeline sahip bir güç yoktur. Uluslararası ilişkilerde de anarşi, teorinin başlangıç noktası olarak kabul edilir.

Offshore dengeleme, uluslararası ilişkilerde realist teoride kullanılan stratejik bir kavramdır. Büyük bir gücün, potansiyel olarak düşman güçlerin yükselişini kontrol etmek için tercih edilen bölgesel güçleri kullandığı bir stratejiyi tanımlar. Bu strateji ABD'deki baskın büyük strateji olan liberal hegemonya ile zıttır. Offshore dengeleme, büyük bir gücün karadaki pozisyonlarından çekilmesi ve offshore kabiliyetlerini dünyanın üç kilit jeopolitik bölgesine odaklamasını gerektirir: Avrupa, Basra Körfezi ve Kuzeydoğu Asya.

Uluslararası Politika Teorisi, Kenneth Waltz’un uluslararası ilişkileri açıklamak için yapısal realist bir teori olan neorealizmi oluşturduğu 1979 tarihli uluslararası ilişkiler teorisi kitabıdır. Waltz, neoklasik ekonomi teorisini dikkate alarak uluslararası siyasi sistemin temel “düzenleyici ilkesinin” anarşi olduğunu ve bunun da “işlevsel olarak farklılaşmamış”, “üstlük ve astlık ilişkilerinden” yoksun, yalnızca farklı yetenekleriyle ayırt edilen bireysel devlet aktörlerinin varlığıyla tanımlandığını ileri sürmüştür.

Büyük Güç Siyasetinin Trajedisi, Amerikalı akademisyen John Mearsheimer’ın 2001 yılında yayınladığı uluslararası ilişkiler teorisi konulu kitabıdır. Mearsheimer, “saldırgan realizm” teorisini, temel varsayımlarını, erken dönem realist teoriden evrimini ve öngörü kabiliyetini belirterek açıklamakta ve savunmaktadır. Kitaptan uyarlanan bir makale daha önce Foreign Affairs dergisinde yayınlanmıştır.

Mutlak kazanç, uluslararası ilişkilerin liberal teorisine göre uluslararası aktörlerin çıkarlarını belirlerken baktıkları, bir kararın devlet veya örgüt üzerindeki toplam etkilerini tarttıkları ve buna göre hareket ettikleri şeydir. Uluslararası aktörün çıkarları sadece gücü içermez, aynı zamanda bir eylemin ekonomik ve kültürel etkilerini de kapsar. Teori aynı zamanda, karşılaştırmalı üstünlüğü kullanarak barışçıl ilişkiler ve ticaret yapan tüm devletlerin refahı arttırabileceğini öne süren sıfır toplamlı olmayan bir oyunla da ilişkilidir.

Hegemonyadan Sonra, Robert Keohane tarafından 1984 yılında yayımlanan bir kitaptır. Liberal kurumsalcı bir uluslararası ilişkiler teorisinin önde gelen metinlerinden birisidir. Kitap, anlamlı bir uluslararası işbirliğinin mümkün olmadığına dair neorealist iddialara ve uluslararası işbirliğinin yalnızca hegemonya altında mümkün olduğun dair hegemonyacı istikrar teorisi iddialarına meydan okumaktadır. Kitap, yeni kurumsal iktisadın içgörülerini uluslararası ilişkilere uygulamaktadır. Kitap, aktörler ve uluslararası sistem hakkındaki realist varsayımların mantıksal olarak anlamlı bir işbirliğinin mümkün olduğu sonucuna nasıl yol açabileceğini göstermektedir.

Uluslararası ilişkiler teorisinde seçmen maliyeti, liderlerin bir dış politika krizini tırmandırmaları ve daha sonra geri adım attıklarının görülmesi durumunda seçmenlerinden maruz kaldıkları iç siyasi maliyettir. Demokratik barış teorisi için potansiyel mekanizmalardan birisi olarak kabul edilir. Uluslararası ilişkilerde rasyonel seçim okulu ile ilişkilidir.

Uluslararası ilişkilerde eklemlenme ya da yandaşlık veya peşine takılma bir devletin daha güçlü, hasım bir güçle ittifak kurması ve birlikte ele geçirdikleri ganimetlerden daha güçlü hasmın orantısız bir şekilde kazanç sağladığını kabul etmesiyle ortaya çıkar. Bu nedenle bu eklemlenme durumu, kendilerini zayıf bir konumda bulan devletler tarafından kullanılan bir stratejidir. Mantık, silahsız ve zayıf bir devletin daha güçlü bir düşmanla aynı safta yer almasını öngörür çünkü güçlü olan zaten istediğini zorla alabilir. Thukididis'in meşhur “güçlüler yapabileceklerini yapar, zayıflar ise çekmeleri gerekeni çeker” sözü eklemlenme (bandwagoning) stratejisinin özünü yansıtır.

Uluslararası ilişkilerde konstrüktivizm ya da inşacılık, uluslararası ilişkilerin önemli yönlerinin düşünsel faktörler tarafından şekillendirildiğini ileri süren bir sosyal teoridir. En önemli düşünsel faktörler kolektif olarak sahip olunanlardır, kolektif olarak sahip olunan bu inançlar aktörlerin çıkarlarını ve kimliklerini inşa eder.

<span class="mw-page-title-main">Klasik realizm (uluslararası ilişkiler)</span>

Klasik realizm, realist düşünce okulundan bir uluslararası ilişkiler teorisidir. Realizm şu varsayımlarda bulunur: devletler uluslararası ilişkiler sisteminin ana aktörleridir, uluslararası bir uluslararası otorite yoktur, devletler kendi çıkarları doğrultusunda hareket eder ve devletler kendilerini korumak için güce ulaşmaya çalışır. Klasik realizm, devlet davranışını ve devletlerarası çatışmanın nedenlerini açıklamada insan doğasını ve iç politikayı özel bir vurgu yapmasından dolayı diğer realizm türlerinden ayrılır. Klasik realist teori, insan doğasına dair kötümser bir bakış açısını benimser ve insanların doğası gereği iyiliksever olmadığını ve bunun yerine çıkarcı olduklarını, korku ya da saldırganlıkla hareket ettiklerini savunur. Ayrıca, bu insan doğasının uluslararası anarşi nedeniyle devletler tarafından uluslararası politikaya yansıtıldığını vurgular.

Yirmi Yıl Krizi: 1919-1939: Uluslararası İlişkiler Çalışmalarına Giriş, E. H. Carr tarafından uluslararası ilişkiler üzerine yazılmış bir kitaptır. Kitap 1930'larda Avrupa'da İkinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesinden kısa bir süre önce yazılmış ve ilk baskısı savaşın patlamk vermesinden kısa bir süre sonra, Eylül 1939'da yapılmıştır; ikinci baskısı ise 1945 yılında yapılmıştır. Gözden geçirilmiş baskıda Carr, "olayların sonraki seyri tarafından bir şekilde değiştirilen her pasajı yeniden yazmamış", bunun yerine "birkaç cümleyi değiştirmeye" ve eserin anlaşılırlığını artırmak başka küçük çabalar göstermeye karar vermiştir.

Ulusal çıkar, egemen bir devletin hedefleri ve hırslarıdır ve hükûmetin amacı olarak kabul edilir.