İçeriğe atla

Lezgival

Lezgiler lideri Gazi Muhammed Ştulvi ile birlikte 1930'da Stalin yönetimindeki zorla kolektifleştirmeye ve ateist politikalara karşı isyanı.

Lezgival (Lezgice: Лезгивал/Lezgival), Lezgi halkının töresi, hayat yasası ve dünya görüşüdür. Lezgival kuralların temeli, yaşlılara ve kadınlara saygı, kendinden güçlü olanın karşısında boyun eğmemek, zayıflara merhamet, dürüstlük, onur ve cesaretin önemini içerir. Bir Lezgin her zaman nerde olursa olsun çevreye karşı davranışları bu yasaya tabidir.[1][2]

Adetler

İnanç (Çalaxval)

Lezgivala göre bir Lezgin'ın hayatının temel amacı ve anlamı, kendi halkına (Lezgi) ve dinine (İslam) hizmet etmektir. Lezgi diğer dinlerin ve milletlerin temsilcilerine hoşgörü gösterir ve kendi görüşlerini(Lezgival) ya da yaşam tarzını(İslam) başkalrına zorla ve baskıyla asla dayatmaz. Gerçek din ve adalet Lezginin en yüksek manevi hedefidir. Lezgi dindarlığını vurgulamaz çünkü "gerçek dini yerine gösteriş dine" değişmez.[3][4]

Onur (Juvval)

Lezgi en değerli şey onun namusu ve onurudur. Bu dünyanın diğer tüm malları bir kez kaybedildiğinde geri kazanılabilir, ancak kaybedilen onur ve haysiyet ancak onurlu bir ölümle geri kazanılabilir. Bu yüzden, başkalarının onuruna göz dikmez. Bir Lezgin bir kadına saygı ve onurla davranır. Hiçbir koşul altında kendisinin veya başkalarının kadına hakaret etmesine veya onu aşağılamasına asla izin vermez. Lezgin için bir kadının onuru ve haysiyeti kutsaldır.[3]

Saygı (Qilixval)

Lezginler, tanımasalar bile bir yaşlı geldiğinde her zaman ayağa kalkarlar. İnsanlarla iletişimde, bir Lezgin, sosyal statüleri veya yaşları ne olursa olsun, son derece kibar, çekingen ve mütevazı olmalıdır. Aynı zamnada hem sevinçte hem de kederde saygili davranmalıdır, durum ne olursa olsun Lezgi sakinliği korumalı. Bir Lezginin yaşamı, genç nesil için yüksek ahlak, bilgelik ve cesaret örneği olmalıdır[3]

Merhamet (Xsanval)

Bir Lezgin zayıf ve güçsüzlere karşı merhametli olmalıdır. Sadece insanlar için değil, hiçbir nedeni olmayan ve kendilerini insan zulmünden koruyamayan hayvanlar için de merhametli olmalıdır. Lezgi mümkünse kendinden daha zayıf biri ile dövüşmekten kaçınmalıdır, çünkü böyle bir kavga ona şan getirmeyecek. Fakat kendinden güçlü bir rakiple mücadele etmekten asla çekinmemeli.[3]

Yiğitlik (Vikehval)

Bir Lezgin düzenli olarak egzersizlerle vücüdünü ve zihnini geliştirmeli. Gerektiğinde milletinin ve dininin onurunu yeterince savunabilmek için güçe ve bilgiye sahip olmlalı. Çünkü gerçek inanc, beraberlik ve adalet anlayışına ulaşılabilmek içın yeterince güç ve bilgiye ihtiyaç var.[3]

Kaynakça

  1. ^ Халилрин Шамил (20 Nisan 2020). "Лезгивал". АЛАМ (Rusça). 13 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Haziran 2021.  Bilinmeyen parametre |deadlink= görmezden gelindi (|dead-url= kullanımı öneriliyor) (yardım)
  2. ^ Лезги Нямет. - А. Г.  Eksik ya da boş |başlık= (yardım)
  3. ^ a b c d e Müzäffär Nizam oğlu Mälikmämmädov ·, Müzäffär Nizam oğlu Mälikmämmädov · (2015). Эрекьистан цӀийи лезгияр. 
  4. ^ Муьзеффер Меликмамедов. «ЦIай алпанар, цIайлапанар». — Баку: Azərbaycan Nəşriyyatı "Azərnəşr", 2023.

İlgili Araştırma Makaleleri

Allah (Arapça: الله, romanize:

<span class="mw-page-title-main">Bahâîlik</span> tek tanrı inancına dayalı bir din

Bahâîlik, bütün insanlığın ruhanî birliğini vurgulayan tek tanrılı bir dindir. Üç ana prensip Bahâî öğretileri ve itikadı için bir temel oluşturur: Tanrı birliği, yani tüm yaratılışın kaynağı olan tek bir tanrı vardır, din birliği, yani tüm ilahi dinler aynı ruhanî kaynağa sahiptirler, aynı Tanrı'dan gelirler ve insanlığın birliği, yani bütün insanlar eşit yaratılmıştır, çeşitlilik içinde birlik ile bir araya getirilmiştir; ırkların ve kültürlerin bu çeşitliliği takdire ve kabule değer görülmelidir. Bahâî inancının öğretilerine göre insanın amacı dua, tefekkür ve insanlığa hizmet yoluyla Allah'ı tanımayı ve sevmeyi öğrenmektir.

<span class="mw-page-title-main">Müslüman</span> İslam dinine mensup kimse

Müslüman, İslam dinine mensup kişi demektir. Sünni, Şii ve Mutezili mezhep inancına göre, Allah'a ve Allah'ın birliğine, Muhammed'in Allah'ın peygamberi olduğuna inanan kişilere denir. İslam dininin farklı mezheplerinde Müslüman kavramı üzerine çeşitli farklılıklar bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Ludwig Andreas Feuerbach</span> Alman filozof ve ahlakçı (1804-1872)

Ludwig Andreas Feuerbach, Alman filozof ve ahlakçı. Marx üzerindeki etkisi ve hümanist ilahiyat görüşleri ile ünlenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Zerdüşt</span> Zerdüştçülük dininin kurucusu

Zerdüşt, Zerdüştlük olarak bilinen dinin kurucusu kabul edilen Antik İranlı düşünürdür. Bilgelik tanrısı Ahura Mazda'nın kendisine göründüğünü ve ondan doğruluğu yaymak görevini aldığını iddia eden Zerdüşt, Ahura Mazda'nın en büyük tanrı olduğunu, öteki birçok tanrı arasında, yalnız ona tapmak gerektiğini savundu. Antik İran'ın doğusunda doğduğuna dair genel bir düşünce hakimdir. Zerdüşt'ün Avesta'da toplanan ve Zerdüştlük ile ilgili günümüze ulaşan tek belge olan kutsal Gatalar ve Yasna Haptanghaiti ilahilerinin yazarı olduğuna inanılır. Günümüzde Hindistan'daki yandaşlarına, Parsi adı verilir.

Mutezile, İslam dininde bir itikadi mezhep. Mutezile, sözcük olarak "ayrılanlar, uzaklaşanlar, bir tarafa çekilenler" anlamına gelir. Büyük günâh işleyen kimsenin iman ile küfür arası bir aşamada olduğunu söyleyerek Ehl-i Sünnet âlimlerinden Hasan-ı Basrî'nin dersini terk eden Vâsıl bin Atâ ile ona uyanların oluşturduğu mezhep bu adla anılır. Mutezile ise kendini "ehlü'l-adl ve'ttevhîd" diye adlandırır. Mutezile mezhebinden olan kişiye Mutezili denir. Özellikle kader ve kaza konularındaki yorumları ve inançları nedeniyle İslam dinindeki diğer mezheplerden ayrılmışlardır; ama yine de İslam dininin çoğunluğunu oluşturan mezheplerden, Ehl-i Sünnet, Mutezile'yi İslam dışı saymamaktadır. Akılcı bir mezhep olan Mutezile, mantık kurallarıyla çelişir gördüğü âyet ve hadisleri Ehl-i Sünnet'ten farklı biçimde yorumlamış ve bu yorumlarında akla öncelik vermiştir. Sonuç olarak Mutezile mezhebi, gerek akla çok değer vermesi ve özellikle de Abbâsîler döneminde felsefe ile girdiği yakın ilişkiler dolayısıyla barındırdığı felsefi metot ve görüşleri nedeniyle fazlasıyla eleştirilmiştir. Özellikle de nass ile aklın çeliştiğini düşündükleri noktalarda sıklıkla nassı akla uygun gelecek biçimde yorumlamaları diğer mezheplerde büyük tepki uyandırmıştır. Modern zamanlardaki bazı araştırmacı ve İslam tarihçileri de Mutezile mezhebini akla verdiği önem ve yöntemleri bakımından, çeşitli konularda rasyonalist olarak tanımlar. Mutezile mezhebinin kendi içinde barındırdığı beş ana öğesi vardır, bu öğelerin ilki olan ve İslam dininin de ilk öğesi olan tevhidin bu beş ana öğenin temeli olduğunu öne sürerler. Bazı cemaat ve mezhepler bu düşünceye karşı çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Saygı</span>

Saygı, önemli kabul edilen veya yüksek itibar veya saygı duyulan birine veya bir şeye karşı gösterilen olumlu duygu veya eylemdir. İyi veya değerli niteliklere duyulan hayranlık duygusunu iletir. Ayrıca, birinin ihtiyaçlarına veya duygularına özen, ilgi veya dikkat göstererek onu onurlandırma sürecidir.

Spiritüalizm, öte âlemcilik ya da tinselcilik terimi Latince “ruh” anlamına gelen “spiritus” sözcüğünün sıfatı “spiritualis” sözcüğünden türetilmiş olup ruhçuluk anlamında kullanılmaktadır. Türkçede tinselcilik olarak da adlandırılmaktadır. Günümüzde dinsel, mistik ve felsefi alanlarda pek çok akım, ekol ve gruplar kendilerine spiritüalist adını vermekteyse de aralarında ilke, görüş ve kavram bakımından önemli farklar bulunmaktadır. Aralarındaki temel ortak nokta, ruh denilen manevi bir unsurun varlığını kabul etmeleridir. Fakat bunlardan bir kısmı, ruhun orijinal ve kendine özgü olduğunu kabul etmez, bir kısmı ruhun sürekli gelişim içinde olduğuna karşıdır, bir kısmı ise ruhun sürekli olarak tekrar bedenlendiğini kabul eder. Bu yüzden kimi ansiklopedilerde spiritüalizm denen ruhçuluk iki kısımda ele alınır:

<span class="mw-page-title-main">Lezgiler</span> Dağıstan ve Azerbaycanda yaşayan etnik grup

Lezgiler, Kuzeydoğu Kafkasya'da Azerbaycan'ın kuzey ve Dağıstan'ın güney kesimlerinde yerleşik halk. Kafkasya'nın yerli halklarından biridir. Konuştukları dil Lezgice olarak adlandırılır. Samurçay civarında yaşamaktadırlar.

<span class="mw-page-title-main">İbrahimî dinler</span> Orta Doğu dinleri

İbrahimî dinler, aynı zamanda İbrahimizm olarak da bilinir, İbrani din büyüğü ve atası İbrahim tarafından kurulan Yahudilik ile birlikte başlamış, monoteizm üzerine kurulu Semitik dinler grubudur. İlk İbrahimî din Yahudiliktir; sonrasında sırasıyla Hristiyanlık ve İslamiyet kurulmuştur. Yahudilik ve Hristiyanlık, kökenlerini İshak (Y'ishak) ve soyuna bağlarken İslamiyet, İsmail (Y'işmael) ve soyuna bağlar.

İslam Ulusu ya da İslam Milleti, ABD'de Louis Farrakhan liderliğindeki Siyah hareketi. Wallace Fard Muhammad tarafından 1930 yılında ABD'de kurulan dini ve siyasi bir örgüttür. Din bilginleri onu yeni bir dini hareket ve bir UFO dini olarak nitelendiriyor ve kendisini bir İslam biçimini teşvik ediyor olarak tanımlarken, inançları ana akım İslam geleneklerinden önemli ölçüde farklılık gösteriyor. Chicago merkezli hiyerarşik ve merkezi bir kuruluş olarak faaliyet göstermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Millet (Osmanlı İmparatorluğu)</span>

Millet, Osmanlı Türkçesinde dini grupları belirtmek için kullanılan terimdir. 19. yüzyılda Tanzimat reformlarıyla, hakim sınıf olan Sünniler dışındaki, kanunen korunan dini azınlıkları ifade etmek için kullanılmaya başlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nda tüm Sünni gruplar bir millet kabul edilirken, azınlıklar yani gayrimüslimler sadece dine veya mezhebe göre değil aynı zamanda etnik gruplarına göre de ayrı milletler oluştururlardı. Örneğin Ermeniler tek bir millet olmayıp Ermeni Katolik ve Ermeni Protestan milletlerine ayrılırlardı. Millet kelimesi Arapça bir kelime olan mille (ملة)'den gelmektedir. Millet kelimesi günümüzde, Osmanlı'da kullanılandan farklı olarak, dinsel bir anlam değil dilsel bir anlam ifade etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">İkonoklazm</span> aşırılıkçı pagan karşıtı bir eylemler silsilesi

İkonoklazm, bir kültürün kendi dini ikona ve diğer sembollerine ya da anıtlarına dini ya da politik güdülerle planlı saldırısıdır. Sıklıkla iç politik ya da dini değişimlerin ana parçasıdır. Genellikle, İspanyolların Amerika'nın fethinde yaptıkları gibi, bir kültürün diğer bir kültürün resimlerini yok etmesinden ayrılır. Bu terim, bir hükümdarın ölmesi ya da iktidardan düşmesinden sonra, özellikle onun resimlerinin yok edilmesini kapsamaz., örneğin Antik Mısır'da Akhenaten.

<span class="mw-page-title-main">Millî Görüş</span> İslamcı ve muhafazakâr ideoloji

Millî Görüş veya Erbakancılık, Necmettin Erbakan tarafından kurulan, 1969 yılında "Bağımsızlar Hareketi" ile başlayan ve ilk olarak Millî Nizam Partisi ile partileşerek günümüze kadar gelen İslamcı ideoloji ve siyasi akım. Günümüzde Türkiye'de Yeniden Refah Partisi ile Saadet Partisi resmî olarak Millî Görüş ideolojisini benimsemektedir. Ancak her iki parti de Millî Görüş'ün tek temsilcileri olduklarını iddia edip birbirlerini Millî Görüş'e karşı ihanetle suçlamaktadırlar.

<span class="mw-page-title-main">İslam'da eşcinsellik</span> İslamın eşcinselliğe bakışı

İslam'da eşcinsellik, eşcinsel ilişkiye giren kişilerden İslam inancı esas alan yazılı kaynaklarda ve Kur'an'da bahsedilir. Kur'an'da, toplumca eşcinsel ilişkilere girmek başta olmak üzere, çeşitli günahlar işleyen ve bu nedenle Allah'ın gazabıyla helâk edilen Lut Kavminden bahsedilir. Sünnilik mezhebine göre ve İmam Malik ile İmam Şafii gibi alimlere göre eşcinsel ilişki, recm, idam, kırbaç veya hapis ile cezalandırılması gereken günahlar olarak değerlendirimiştir. Ebu Hanife'ye göre ise idam gerekli değildir; devlet hangi cezayı öngörürse o uygulanmalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Mustafa Kemal Atatürk'ün dinî inancı</span> Atatürkün dinî inanışı

Mustafa Kemal Atatürk'ün dinî inancı tartışma konusu olmuştur. Kimi araştırmacılar onun dine ilişkin söylemlerinin dönemsel olduğunu vurgulamakta ve bu konuyla alakalı olumlu görüşlerinin 1920'lerin başlarıyla kısıtlı olduğunu belirtmektedirler. Atatürk'ün dinî inancı hakkında farklı kaynaklar, farklı çıkarımlarda bulunmuştur. Bazı kaynaklar Müslüman olduğunu iddia ederken, bazı kaynaklar deist veya ateist ya da agnostik olduğunu iddia etmektedir.

Muhafazakâr demokrasi, Türkiye'deki Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının kendi siyasi ideolojisini ve politik pozisyonunu tanımlama şeklidir.

<span class="mw-page-title-main">Din ve Marksizm</span>

Marksizm ve din, Marksizm akımı ile dinlerin karşılık ilişkileri, koşutlukları ve karşıtlıkları ile ilgilenir.

İslam ve çocuklar konusu, İslam'daki çocukların haklarını, çocukların ebeveynlerine karşı görevlerini ve ebeveynlerin hem biyolojik hem de evlatlık çocukları üzerindeki haklarını içerir. Ayrıca farklı düşünce okullarına ilişkin haklar konusundaki görüş ayrılıklarından bazıları da tartışılmıştır.

Antik zamanlardan günümüze kadar hayvanlar dinlerde aktif rol almışlardır. Çeşitli dinlerde ve mitolojilerde tanrı seviyesinde görülmüş, bazen tanrıları temsilen kullanılmış bazen de tanrıların elçileri olarak görülmüştür. Lakin İslam ve diğer semavi dinler hayvanları din içinde çok kullanmaz. İslam yayıldığı coğrafya gereği Ortadoğu'ya özel bazı varlıkları dini hikâyelerde anmıştır. Bunlardan en çok bilineni Muhammed ve Ebubekir'in müşriklerden kaçmak için sığındığı Sevr Dağı çevresinde bulunan bir mağaraya saklanmaları ve mağaranın girişinin bir örümcek tarafından ağ ile gizlenmesi hikâyesidir. Başka bir hikâye ise Nuh ile ilgili olan hikâyedir. İnanışa göre Nuh tufan sırasında gemisine her ırktan iki cinsiyete ait canlılar almış ve tufandan sonra bu canlılar üreyerek soyunu devam etmiştir. İslam neredeyse tüm İbrahimî dinler gibi insanları hayvanların sahibi olarak kabul eder. Kur'an'da ise hayvan kelimesi bazen hakaret olarak kullanılır. Lakin Allah Kur'an'da hayvanlara merhameti de emretmiştir. Muhammed'in kedisi Müezza bu konu üzerinde fikir vermek için kullanılabilir. Kaynaklara göre bir gün kedi Muhammed'in kıyafeti üstünde uykuya dalmış, Muhammed ise onu uyandırmamak için kıyafetindeki kumaşı kesmiştir. Bu yüzden kedi beslemek İslam inancına göre sünnettir. Muhammed'in kedi sevgisine atıfta bulunan bir başka hikâye ise Uhud Savaşı sırasında gerçekleşir. Muhammed ordunun önüne yavrularını emziren bir kedi çıkınca durdurmuştur. Ayrıca kedinin başına ezilmemesi için bir nöbetçi dikmiş, orduyu o kedinin etrafından dolaştırmıştır. Savaş sonunda ise nöbetçiden kediyi geri istemiş ve ismini Müezza koyup sahiplenmiştir. İddialara göre Müezza siyah ve beyaz renklerinde bir Habeş kedisidir. Müezza isminin geçtiği son hikâye ise kedilerin temizliği ile ilgilidir. Muhammed, kedisi Müezza içtikten sonra kapta kalan su ile abdest alacakken Sahabe-i Kiram Ebu Nuaym "Ya Resul o sudan kedi içti" deyince, Muhammed "Onlar en temiz ağıza sahiptirler." demiş ve abdest almıştır. Ayrıca Muhammed'in Umeyr adını verdiği kuşu ölen Zeyd adlı bir çocuğa taziye ziyaretine gittiği de söylenir. Deve ayrıca coğrafya gereği İslam kaynaklarında geçer, Muhammed ile ilgili hikâyelerin bazılarında deve geçer. Bunlardan biri Muhammed'in torunlarının deve isteğidir. Muhammed parası olmadığı için deve alamamış ama çocukları sırtına almıştır. Bu konuyla ilgili son hikâye ise Abdullah bin Ömer'in deve istediği hikâyedir. Bir gün Abdullah, babası ve Muhammed'in bulunduğu bir kafilede deveye biniyordu. Abdullah hafif olduğu için hızlı gidiyor ve sık sık kafilenin başına geçiyordu, babası ise bu duruma oldukça kızıyordu. Bunun üzerine Muhammed deveyi satın almak istedi, Abdullah'ın babası ise ücretsiz olarak vermek istedi, Muhammed ısrarcı oldu ve deveyi satın aldı. Deveyi aldıktan sonra ise deveyi çocuğa verdi. Ayrıca istediği kadar hızlı gidebileceğini söyledi.