İçeriğe atla

Levha tektoniği

20. yüzyılın ikinci yarısında haritalanan Dünya'nın başlıca tektonik levhalarının basitleştirilmiş haritası (kırmızı oklar levha sınırlarındaki hareketin yönünü gösterir)
Astenosferin üzerindeki litosferi gösteren Dünya'nın iç katmanının diyagramı (ölçekli değildir)

Levha tektoniği (YunancaTekton, τεκτονικός, binayla ilgili anlamında) [1]} Dünya'nın litosfer'inin yaklaşık 3,4 milyar yıl öncesinden beri yavaş hareket eden birçok büyük tektonik levha içerdiği düşünülen genel kabul görmüş bilimsel bir teoridir.[2]

Model, 20. yüzyılın ilk on yıllarında geliştirilen kıta kayması kavramına dayanır. Levha tektoniği, 1960'ların ortalarından sonlarına kadar deniz tabanının yayılması doğrulandıktan sonra yer bilimciler tarafından genel olarak kabul edildi.

Levha tektoniği veya levha hareketleri, en geniş anlamıyla litosferin yapısını ve bu yapıyı oluşturan evreleri araştıran jeoloji dalıdır.[3]

Tektonik, yapısal jeoloji ile yakından ilgili fakat ondan farklı bir jeoloji disiplinidir. Yapısal jeoloji kayaçların geometrisi ile uğraşır; oysa tektonik, yeryuvarının büyük ölçekli yapıları ve bunları oluşturan kuvvetler ve hareketler üzerinde durur.

Gezegenin en sert dış kabuğu olan Dünya'nın litosferi (kabuk ve üst manto), nasıl tanımlandıklarına bağlı olarak yedi veya sekiz ana levhaya ve birçok küçük plakaya bölünmüştür. Plakaların buluştuğu yerde, onların göreli hareketi plaka sınırı tipini belirler: yakınsak, ıraksak veya transform. Depremler, volkanik aktivite, dağ oluşumu ve okyanus çukur oluşumları bu levha sınırlarında veya faylar boyunca meydana gelir. Plakaların göreli hareketi genellikle yılda sıfır ila 10 cm arasında değişir.[4]

Tektonik plakalar, her biri kendi kabuğuyla kaplı okyanusal litosferden ve daha kalın kıtasal litosferden oluşur. Yakınsak sınırlar boyunca, yitim işlemi veya bir levhanın diğerinin altında hareket etmesi, alttakinin kenarını manto içine taşır; kaybolan malzeme alanı, deniz tabanının yayılmasıyla farklı kenarlar boyunca yeni (okyanus) kabuğun oluşumuyla dengelenir. Bu şekilde, litosferin toplam geoid yüzey alanı sabit kalır. Levha tektoniğinin bu öngörüsü aynı zamanda taşıma bandı ilkesi olarak da adlandırılır. Daha önceki teoriler, çürütüldüğünden beri, kademeli büzülme (daralma) veya kademeli yerkürenin genişlemesini önerirdi.

Tektonik plakalar hareket edebilir çünkü Dünya'nın litosferinin alttaki astenosfer'den daha çok mekanik dayanımı vardır. Mantodaki yanal yoğunluk değişimleri konveksiyonu yani Dünya'nın katı mantosunun yavaş sürünen hareketiyle ile sonuçlanır. Levha hareketinin, topografyadaki farklılıklar (sırt topoğrafik yüksektir) ve kabuktaki yoğunluk değişiklikleri nedeniyle (yeni oluşan kabuk soğudukça ve sırttan uzaklaştıkça yoğunluk artar) deniz tabanının yayılan sırtlardan uzağa hareketinin bileşimince yönlendirildiği düşünülmektedir.

Yitim bölgelerindeki nispeten soğuk, yoğun okyanus kabuğu manto hücresinin aşağı doğru konveksiyon yapan kolu üzerinden mantoya doğru batar.[5] Bu faktörlerin her birinin göreceli önemi ve birbirleriyle olan ilişkileri belirsizdir ve hala tartışma konusudur.

Temel ilkeler

Levhalar (yüzey alanlarına göre)

Dünyanın dış katmanları litosfer ve astenosfer olarak ikiye ayrılır. Bu bölünüş mekanik özellikler ve ısı transferindeki farklara dayanır. Litosfer daha soğuk ve sertken, astenosfer daha sıcaktır ve daha kolay akar. Isı transferi açısından litosfer ısıyı iletim ile kaybederken, astenosfer ayrıca ısıyı konveksiyon ile aktarır ve hemen hemen adyabatik sıcaklık gradyanlıdır. Bu bölünüş aynı katmanların manto (litosferin hem astenosferi hem de manto kısmını içerir) ve kabuğa "kimyasal" alt bölümü ile karıştırılmamalıdır. Belirli bir manto parçası veya astenosfer sıcaklığına ve basıncına bağlı olarak farklı zamanlarda litosferin parçası olabilir.

Plaka tektoniğinin temel ilkesi, litosferin sıvı benzeri (visko-elastik katı) astenosfer üzerinde hareket eden ayrı ve farklı tektonik plakalar olarak var olmasıdır. Plakalar yılda 10–40 mm/yıl (Atlantik Ortası Sırtı tırnak uzaması hızında) ile yaklaşık 160 mm/yıl (Nazca Plakası ile saç kılı büyüme hızında) arası hızlarda hareket ederler.[6] Bu hareketin arkasındaki tahrik mekanizması aşağıda açıklanmıştır.

Tektonik litosfer plakaları, bir veya iki tür kabuk malzemesiyle kaplı litosferik mantodan oluşur: okyanus kabuğu (eski metinlerde silikon ve magnezyumdan sima diye bahsedilir) ve kıtasal kabuk (silikon ve alüminyumdan sial). Ortalama okyanus litosferi genellikle 100 km kalınlığındadır [7]. Kalınlığı yaşının bir fonksiyonudur: zaman geçtikçe iletken şekilde soğur ve tabanına alttaki soğutma mantosu eklenir. Okyanus ortası sırtlarda oluştuğu ve dışa doğru yayıldığı için kalınlığı, oluştuğu okyanus ortası sırttan uzaklığının bir fonksiyonudur. Okyanus litosferinin batmadan önce kat etmesi gereken tipik mesafe, okyanus ortası sırtlarda yaklaşık 6 km kalınlıktan dalma bölgeleri'nde 100 km'den biraz fazlaya kadar değişir. Daha kısa veya daha uzun mesafeler için dalma zonu kalınlığı azalır veya artar.[8] Kıta litosferi genellikle yaklaşık 200 km kalınlıktadır ancak bu kıtaların havzaları, sıradağları ve sabit kratonik iç kısımları arasında büyük miktarda değişir.

İki levhanın birleştiği yere "levha sınırı" denir. Plaka sınırları genellikle depremler gibi jeolojik olaylarla ve dağlar, volkanlar, okyanus ortası sırtları ve okyanus çukurları gibi topoğrafik özelliklerin oluşumuyla ilişkilendirilir. Dünyadaki aktif volkanların çoğu günümüzde en aktif ve yaygın olarak bilinen Pasifik Levhası'nın Ateş Çemberi ile levha sınırları boyunca oluşur. Bu sınırlar aşağıda daha ayrıntılı olarak tartışılmaktadır. Levhaların iç kısımlarında bazı volkanlar oluşur ve bunlar çeşitli şekillerde iç levha deformasyonuna[9] ve manto duman bulutlarına dayandırılır.

Yukarıda açıklandığı gibi, tektonik plakalar kıta kabuğunu veya okyanus kabuğunu içerebilir ve çoğu plaka her ikisini de içerir. Örneğin, Afrika Levhası kıtayı ve Atlantik ve Hint Okyanuslarının taban kısımlarını kapsar. Okyanusal kabuk ile kıtasal kabuk arasındaki ayrım oluşum biçimlerdedir.

Okyanusal kabuk deniz tabanı yayılma merkezlerinde oluşurken, kıtasal kabuk yay volkanizması ve tektonik süreçler yoluyla mikrolevhaların birikmesiyle oluşur ancak bu mikrolevhalardan bazıları standart oluşum ve yayılma merkezleri ve kıtaların altına dalma döngüsünden çıktıklarında kıtanın parçası olduğu düşünülen okyanus kabuğu parçaları olan ofiyolit dizilerini içerebilir. Okyanusal kabuk da farklı bileşimleri nedeniyle kıtasal kabuktan daha yoğundur. Okyanus kabuğu daha yoğundur çünkü kıtasal kabuktan ("felsik") daha az silikon ve daha ağır elementler ("mafik") içerir. [10][11] Bu yoğunluk katmanlaşmasının sonucu olarak, okyanus kabuğu genellikle deniz seviyesinin altında yer alırken (örneğin Pasifik Levhasının çoğu gibi), kıtasal kabuk yüzer şekilde deniz seviyesinin üzerinden çıkıntı yapar (Bu ilkenin açıklaması için izostasi sayfasına bakınız). Levha tektoniğinin temel ilkeleri, Alman bilim insanı Alfred Wegener'in Kıta Kayması Teorisi'nin geliştirilmesi sonucu oluşmuştur. Günümüzdeki kıtalar, 300 ila 175 milyon yıl önce Pangea adı verilen tek parça halinde bir kıtaydı. Bu kıtayı çevreleyen okyanus ise Panthallasa olarak adlandırılır. Dünya'nın yüzeyi kesintisiz gibi görünüyorsa da gerçekte dev boyuttaki bir yap-boz gibi birbirine geçen parçalardan oluşmaktadır. Levha adı verilen bu parçalar, çok yavaş olarak sürekli biçimde birbirlerine göre hareket ederler. Bir levha, yalnızca okyanusal ya da kıtasal litosferden oluşabildiği gibi her iki litosfer türünü de içerebilir. Levhalar, levha sınırı ya da levha kenarı ile sonlanır. Depremlerin ve yanardağların çoğu bu bölgelerde görülür. Zaman içerisinde katmanlar hareket ettikçe Pangaea ikiye ayrıldı. Kuzeyde Laurasia ve güneyde Gondwanaland oluştu. Bu iki kıta Tetis denizi ile ikiye ayrıldı. Katmanların hareketi ile kıtalar iyice ayrılarak bugünkü hâlini aldı.[12]

Yer kabuğunun parçaları, manto üzerinde, izostazi adı verilen, bir ağacın su üzerinde yüzmesi ile karşılaştırılabilecek bir denge halinde dururlar. Mantonun kaldırma gücü, su ve ağaç örneğinde olduğu gibi kabuğun manto içine 'batmış' olan hacmi ile orantılıdır. Bu nedenle yükseltilerin fazla olduğu kıta bölgelerinde, artan kütle ile koşut olarak kabuğun manto derinliklerine uzanan kısmı da daha fazla olmalıdır. Yüksek dağ sıralarının derinlere dalan 'kökleri' yer kabuğunun böyle alanlarda 70 km kadar kalın olmasına yol açar. Öte yandan, karaların yükselmesi, bağıl olarak daha hafif materyalden oluşmaları ile ilişkilidir. Böylece okyanusal kabuk daha ince olmasına karşın daha ağır materyalden oluşmuş ve astenosfer içine doğru kıtalara oranla daha fazla 'batmış' durumdadır. Bu, kıtaların manto içerisine doğru uzanan daha derin kökleri olmasına rağmen ağırlık merkezlerinin okyanus tabanlarına oranla daha yüksekte yer alması ile sonuçlanır.

Yüzey şekillerinin jeolojik zaman boyutu içinde evrimi levha hareketleri çerçevesinde gerçekleşir. Yer kabuğu ve hemen altındaki manto katmanının birleşmesinden oluşan taş küre (litosfer), yavaş bir hareketle yer değiştiren 12 ayrı 'levha' halinde, değişken bir yap-boz tablosu oluşturur. Yarı akışkan astenosfer tabakası üzerinde yüzer durumda bulunan bu levhaların hareketi için gereken enerjiyi, astenosfer tabakasındaki konveksiyon akımları sağlar. Levhalar birbirleriyle sürekli temas halinde olduklarından, hareketlerinin yön ve şiddetini, yerin derinliklerinden gelen itici gücün özellikleri olduğu kadar levhaların birbiri ile olan ilişkileri de belirler. Böylece, kısa dönemde belirli bir düzen içinde süren levha hareketlerinin, zaman ölçeği büyütüldüğünde kaotik ve önceden belirlenemez bir biçimde gerçekleştiği gözlenir.

1- Astenosfer. 2- Litosfer. 3- Sıcak nokta. 4- Okyanusal kabuk. 5- Batan levha. 6- Kıtasal kabuk. 7- Rift Vadisi. 8- Yitim zonu. 9- Uzaklaşan sınır tabaka. 10- Dönüşümsel sınır tabaka. 11- Kalkan volkan. 12- Okyanus Ortası Sırtı. 13. Yaklaşan tabaka sınırı. 14- Strato Volkan. 15- Ada Yayı. 16- Levha. 17- Astenosfer. 18- Okyanus hendeği.

Levhaların hareketlerinde yer kabuğunun bütün bu özellikleri rol oynar. Levhalar ortalama olarak yılda birkaç santimetre ölçeğinde hareket ederler (Bu kayma en uç örnek olan Pasifik levhası için yılda 15 santimetreye ulaşmaktadır). Hareket halindeki levhaların birbirleri arasında üç tür ilişkisi olabilir.[13]

  1. Yaklaşma.
  2. Uzaklaşma.
  3. Yan yana kayma.

Yeryüzünün alanı sabit olduğuna göre yaklaşma sınırlarında bir miktar levha yüzeyinin yok olması, uzaklaşma sınırlarında ise yeni levha yüzeyi yaratılması gerekmektedir. Bu nedenle birinci tür levha sınırlarına 'yıkıcı', ikinci tür sınırlara ise 'yapıcı' sınırlar adı verilir. Üçüncü tür, 'yanal doğrultulu' ya da 'dönüşüm' (İngilizcetransformation) sınırlarıdır.

Yaklaşan levhaların ikisi de okyanussal levha ise biri diğerinin altına doğru kayar, bu durum 'dalma-batma' olarak adlandırılır. Bir okyanus levhası, bir kıta levhası ile karşılaştığında, daha ağır olduğu için onun altına doğru kayar, yine dalma-batma durumu gerçekleşir. Dalma-batma söz konusu olduğunda manto tabakasının sıcak derinliklerine inen taş küre dilimi ısınarak erir ve akışkan halde yükselir. Bu, yaklaşma sınırlarındaki yanardağ etkinliğinin ve dağ oluşumunun temelidir. İki kıtasal levhanın yaklaşması ise çarpışma ile sonuçlanır, her iki levha da manto içine batamayacak kadar hafif ve kalın olduğundan büyük bir deformasyonla yüksek dağ sıraları ve platolar ortaya çıkar (Himalaya dağları ve Tibet yaylası gibi).

Uzaklaşan levhalar ise yeni okyanus kabuğunun oluşmasına yol açarlar. Bu olay, iki levha arasında açılan boşluğa üst manto kaynaklı akışkan materyalin dolması ve soğuyarak katılaşması sonucunda gerçekleşir. Bu şekilde oluşan okyanus sırtları yer kabuğunun en genç bölgeleridir. Levhalar ayrıldıkça sırt ortadan büyümeye devam eder, sırtın her iki yanına doğru uzaklaşan genç litosfer soğudukça hacmi azalır, yoğunluğu artar ve hem küçülme hem de batma nedeniyle yükseltisi azalır. Okyanus tabanının okyanus sırtından en uzak kesimleri en yaşlı kısmıdır. Bu alanların eninde sonunda bir başka levha ile karşılaşarak batmaya başlaması kaçınılmaz olduğundan okyanusal kabuğun ömrü sınırlıdır ve bilinen en yaşlı okyanus kabuğu örnekleri 190 milyon yıl yaşındadır. Bu şekilde okyanus kabuğu sürekli yenilenirken, kıta kabuğu dalma-batma mekanizması ile ortadan kaldırılamadığından, yanardağ ve dağ oluşum etkinlikleri ile kıta kütlesine eklenen materyal zaman içinde giderek artar, milyarlarca yıllık süreç içerisinde kıtalar alan ve kalınlık açısından büyümeye devam ederler. Bazen bir kıta, ters yönde etki eden kuvvetlerin sonucunda ikiye ayrılabilir. Böyle bir durumda uzaklaşan parçaların arasını doldurmaya başlayan manto materyali yine okyanus kabuğu niteliğinde bir yapı oluşturmaya başlar, bu alanın soğuyup alçalması sonucunda yeni bir okyanus doğmuş olur.

Kıta Kayması Teorisi

Kıtaların birbirlerine ve okyanus havzalarına göre girmiş olduğu büyük ölçekli yatay hareketlere denir. Günümüzdeki kıtaların, büyük taşküre (litosfer) levhalarının sürüklenerek yer değiştirmesi sonucunda ortaya çıktığına ilişkin ilk düşünceler daha 18. yüzyılın sonlarında ortaya atıldı. Güney Amerika'nın doğusundaki çıkıntının Afrika'nın batı kıyılarındaki girintiye tam oturduğuna dikkati çeken Alman doğa bilimci Alexander von Humboldt, 1800 yılında Atlas Okyanusunun iki yakasının çok önceleri bitişik olduğu tezini geliştirdi. Bundan 50 yıl kadar sonra Fransız bilim insanı Antonio Snider, Kuzey Amerika ve Avrupa'daki kömür yataklarında belirlenen benzer bitki fosillerinin Humboldt'un bu varsayımını doğruladığını, aksi halde bu benzerliği açıklamanın başka yolu olmadığını ileri sürdü.1908'de Amerikalı Frank B. Taylor, Dünya'daki bazı sıradağların oluşumunu, kıtaların çarpışması düşüncesine dayalı olarak açıklamaya çalıştı.

Son çeyrek milyar yılın benzetimi

Bilgisayar Destekli Haritalama Laboratuvarı'nın bir köşesinde alelâde bir kutu içerisinde 14 jeolojik harita var ve 1 kg ağırlığında. Bu kutu, Dünya coğrafyasının son 250 milyon yıllık serüvenini anlatıyor. Serüvenin kahramanı, hâlen çıkarılmakta olan petrole yataklık etmiş ve "Tetis" adı verilen tropikal bir okyanus. Levhaların kaymasıyla kapanan bu denizden günümüze ulaşan, birer iç deniz olan Akdeniz, Karadeniz ve Hazar Denizi'dir.[14]

Proje, 1980'li yılların ortasında başladı. Pierre-Marie Curie Üniversitesi'nden Profesör Jean Decourt, Luc Emmanuel Ricou ve Bruno Vrielynck'in öncülüğünde bir grup jeolog, Yerküre tarihinin son 250 milyon yılı üzerine yapılmış Dünya'nın birçok noktasındaki araştırma sonuçlarını bir araya getirerek büyük bir sentezi gerçekleştirmeye girişti. 124 araştırmacıyı bugüne kadar denenmemiş bir çalışmanın etrafında bir araya getiren projenin hedefi, Tetis'in fiziki coğrafyasını ortaya çıkarmaktır.

Tetis Okyanusu

Yaklaşık 250 milyon yıl önce, karaların bütünü Pangea adındaki tek bir kıta şeklindedir. Bu kıta, güneyde Gondvana (bugünkü Güney Amerika, Afrika, Madagaskar, Hindistan ve Avustralya), Kuzeyde Lavrasya (bugünkü Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya)'dan oluşmaktadır. Yeryüzünün geri kalan kısmı ise Panthalassa adındaki uçsuz bucaksız dev bir okyanusla kaplıdır. Pangea'nın doğusunda üçgen şeklinde dev bir körfez yer almaktadır. İşte bu okyanus da Tetis Okyanusu'nu oluşturmaktadır.

Resim galerisi

Kaynakça

  1. ^ Little, Fowler & Coulson 1990.
  2. ^ University of the Witwatersrand (2019). "Drop of ancient seawater rewrites Earth's history: Research reveals that plate tectonics started on Earth 600 million years before what was believed earlier". ScienceDaily. 6 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ağustos 2019. 
  3. ^ "Plate Tectonics/Britannica". 17 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Nisan 2020. 
  4. ^ Read & Watson 1975.
  5. ^ Stern, Robert J. (2002). "Subduction zones". Reviews of Geophysics. 40 (4): 1012. Bibcode:2002RvGeo..40.1012S. doi:10.1029/2001RG000108. 
  6. ^ Zhen Shao 1997, Hancock, Skinner & Dineley 2000.
  7. ^ Turcotte & Schubert 2002, s. 5.
  8. ^ Turcotte & Schubert 2002.
  9. ^ Foulger 2010.
  10. ^ Schmidt & Harbert 1998.
  11. ^ McGuire, Thomas (2005). "Earthquakes and Earth's Interior". Earth Science: The Physical Setting. AMSCO School Publications Inc. ss. 182-184. ISBN 978-0-87720-196-0. 
  12. ^ Prof. Dr. Şükrü ERSOY (2018), Levha Tektoniği []
  13. ^ Şengör, Celal (1983). Türkiye'de Tetis'in Evrimi Levha Tektoniği Açısından Bir Yaklaşım. Türkiye Jeoloji Kurumu Yerbilimleri Özel Dizisi. 6 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Nisan 2020. 
  14. ^ Dr. Ö. Faruk Noyan

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Dünya'nın yerkabuğu</span> Dünyanın dış tabakası

Yer kabuğu, taş küre veya litosfer, Yerküre'nin en dış kısmında bulunan yapıdır.

Manto, yer kabuğu ile çekirdek arasında yer alan, derinliğe göre değişen ısıya sahip bir yer katmanıdır. Mantonun üst kesimi yüksek sıcaklık ve basınçtan dolayı plastikimsi özellik gösterir. Alt kesimleri ise sıvı halde bulunur. Bu nedenle mantoda sürekli olarak alçalıcı-yükselici hareketler görülür. Kalınlığı 2.860 kilometreye yakındır. Ultra bazik kayaç veya ultramafik kayaçlardan oluşur. Dünya'nın en kalın katmanıdır. Ağır olup yoğunluğu 3,5–6 g/cm³ arasında bulunur. Bazı gezegenler, bazı asteroitler ve bazı gezegen uyduları mantoya sahiptir. Sıcaklığı 1900-3700 °C arasında değişir. Yapısında silisyum, magnezyum, nikel ve demir bulunmaktadır. Okyanus ortası sırtlarında oluşan kısmi manto erimesi okyanusal kabuğu, Yitim zonlarında meydana gelen kısmi manto erimeleri ise kıtasal kabuğu oluşturmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Orojenez</span> sıradağların oluşumunu açıklayan yerbilimsel terim

Orojenez, İç kuvvetlerin ortaya çıkma şekillerinden birini ifade eden orojenez terimi dağ oluşumu anlamına gelir.

<span class="mw-page-title-main">Tektonik</span>

Tektonik, yer kabuğunun yapısını, özelliklerini ve zaman içindeki gelişimini kontrol eden süreçtir. Özellikle, dağ inşası süreçlerini, kratonlar olarak bilinen kıtaların güçlü, eski çekirdeklerinin büyümesini, davranışını ve Dünya'nın dış kabuğunu oluşturan nispeten sert plakaların birbirleriyle etkileşme yollarını açıklar. Tektonik ayrıca küresel nüfusu doğrudan etkileyen deprem ve volkanik kuşakları anlamak için bir çevre sunmaktadır. Tektonik çalışmalar, fosil yakıtları ve metalik ve metalik olmayan kaynakların maden yataklarını arayan ekonomik jeologlar için kılavuz olarak önemlidir. Erozyon kalıplarını ve diğer Dünya yüzey özelliklerini açıklamak için jeomorfologlar için tektonik prensiplerin anlaşılması şarttır.

<span class="mw-page-title-main">Kıta kayması</span> Kıtaların bir zamanlar parçalanan ve şimdi yavaşça birbirinden uzaklaşan büyük bir kara alanı olduğu kuramı

Kıta Kayması Teorisi, 1912'de Alman meteorolog Alfred Wegener tarafından ortaya konulmuş olan ve kıtaların hareket halinde olduğunu ve bugünkü durumunu böylece aldığını öne süren bir teoridir. Kıta kayması, kıtaların birbirlerine ve okyanus havzalarına göre girmiş olduğu büyük ölçekli yatay hareketlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Kıtasal çarpışma</span>

Kıtasal çarpışma Dünya'nın yakınsak sınırlarında meydana gelen bir levha tektoniğidir. Kıtasal çarpışma yitim zonu üzerinde olan bir olaydır, bu çarpışma süreci boyunca yitim bölgesi yok edilir ve bu sayede dağlar oluşur, iki kıta bir araya gelir. Kıtasal çarpışma sadece; bu gezegende bilinen farklı kabukların, okyanus ve kıta arasında, nasıl davrandığını gösteren ilginç bir örnektir.

<span class="mw-page-title-main">Okyanus ortası sırtı</span>

Okyanus ortası sırtı; levha tektoniği tarafından oluşturulan omurgası boyunca uzanan tipik bir vadi olarak bilinen ve çeşitli sıra dağları içeren su altı dağ sistemi için kullanılan genel bir terimdir. Bu tip okyanussal sırtlar deniz tabanı yayılmasına neden olan okyanussal yayılma merkezi olarak bilinen bir karakteristiktir. Okyanussal kabuk, lav olarak yükselme, soğutma üzerine yeni bir kabuk oluşturma, okyanus kabuğundaki lineer bir zayıflıkta magma olarak mantoda yükselmesine neden olan konveksiyonel akımlardan dolayı deniz tabanı yükselmesi ile oluşur. Bu okyanus ortası sırtı sonuç olarak farklı iki tektonik plakayı birbirinden ayırır.

<span class="mw-page-title-main">Okyanus çukurlukları</span>

Derin okyanus çukurları, binlerce km uzunluğunda dar alanlardır ve okyanusların en derin kesimlerini oluştururlar. Bunlara denizaltı vadileri de denir. Hendeklerin çoğu Pasifik Okyanusu’nda yer alır ve bazılarının derinliği 10.000 m’yi geçer. Örneğin Mariana Hendeği’ndeki Challenger Çukuru’nun derinliği 11.022 m olarak ölçülmüştür. Challenger Çukuru, dünya okyanuslarında yer alan en derin çukur olarak bilinmektedir. Derin okyanus hendekleri, okyanus tabanlarının küçük bir bölümünü oluşturmasına karşılık çok önemli jeolojik yapılardır. Hendekler litosferik levhaların daldığı ve manto ya gömüldüğü levha yaklaşım alanlarıdır.Levhalardan biri diğerinin altına dalarken depremlerin yanı sıra volkanik aktivite de gelişir. Bu nedenle hendekler, volkanik ada yayı olarak bilinen yay şekilli aktif volkan kümelerine paralellik gösterir. Ayrıca And ve Cascade (Çağlayan) dağ sıralarının bir bölümünü oluşturan kıtasal volkanik yaylar da hendekler ile paralel bir gidiş gösterir. Pasifik Okyanusu kenarı boyunca gözlenen çok sayıda hendek ve ilişkili volkanik aktivite nedeniyle bu bölge ateş çemberi olarak adlandırılmıştır. Okyanus hendekleri genellikle okyanus tabanı seviyesinin 3-4 km altına kadar ulaşır.

<span class="mw-page-title-main">Tektonik levhalar listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Levha, yer kabuğunu oluşturan parçalardan her birine verilen isim. Yerkabuğu tek parça halinde değil, dev bir yapboz şeklindedir. Her bir yerkabuğu parçasına Levha adı verilir.

<span class="mw-page-title-main">Astenosfer</span> mantonun yer kabuğuna yakın olan üst kısmı

Astenosfer kelimesinin kökeni Antik Yunan'dan gelmektedir. Mekanik olarak zayıf olduğundan ἀσθενός [asthenos] yani güçsüz kelimesinden türetilmiştir. Mekanik olarak zayıf ve üst mantoda ki sünek bölgedir. Litosferin altında, yüzeyin yaklaşık 80 ila 200 km derinliklerinde bulunur. Litosfer-astenosfer sınırı genellikle LAB olarak adlandırılır.

<span class="mw-page-title-main">Transform fay</span>

Bir transform fay veya transform fay sınırı, hareketin ağırlıklı olarak yatay olduğu bir plaka sınırı boyunca süregelen bir faydır. Başka bir plaka sınırına, bir dönüşüme, yayılma sırtına veya bir batma bölgesine bağlandığı yerde aniden sona erer.

<span class="mw-page-title-main">Yitim zonu</span> jeolojik bir süreçt

Yitim zonu, bir plakanın diğerinin altında hareket ettiği ve mantoda yüksek yerçekimi potansiyel enerjisi nedeniyle batmaya zorlandığı tektonik plakaların konverjan sınırlarında gerçekleşen jeolojik bir süreçtir. Bu işlemin gerçekleştiği bölgeler, batma bölgeleri olarak bilinir. Yitim oranları tipik olarak yılda santimetre cinsinden ölçülür, ortalama konverjan oranı çoğu plaka sınırı boyunca yılda yaklaşık iki ila sekiz santimetredir.

Volkanik yay. Adalar dizisi (yayı); çoğunlukla birbirine yaklaşan iki tektonik plaka arasında bulunan sınıra, paralel ve yakın olarak konumlanan, yay şeklinde hizalanmış, volkan zincirlerinden oluşan takımada, yani içinde çok ada olan bir deniz türüdür. Volkanik yay ada yayının alt başlığı altında incelenmektedir. Kısmen deniz seviyesinin altında olan ada yayları, tektonik olarak yay şeklindeki dağ kuşağını oluşturur. Aslında ada yayları, okyanusun altında kısmi olarak kalan bir dağ bendinde bulunan özel bir coğrafik-topoğrafik durumu simgeler. Bunların çoğu volkanlardan oluştuğu için volkanik ada yayları olarak da sınıflandırılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Okyanusal kabuk</span>

Okyanus tabanlarında magmadan gelen malzemenin katılaşması ile oluşan kabuk. Okyanusal kabuk dünyanın bir parçası olan litosfer kabuğunun üzerinde bulunan okyanus havzalarıdır. Mafik kayaçlardan ya da demir ve magnezyum açısından zengin olan sima dan oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Afrika levhası</span>

Afrika levhası, Nubian Plakası olarak da bilinir, Afrika kıtasının büyük bölümünü ve batı ve güneydeki bitişik okyanus kabuğunu içeren büyük bir tektonik levhadır. Afrika levhası, dünyanın büyük tektonik levhalarından biridir. Litosfere ait karasal ve okyanusal tabanı birlikte barındırır. Güney Amerika, Kuzey Amerika, Avrasya, Arap, Hindistan, Avustralya ve Antarktika levhalarıyla çevrilidir. 200 milyon yıl önce Trias zamanında Pangea süper kıtasının parçalanması ile Gondvana kıtası oluşmuştur. Gondvana kıtasının parçalanması ile Afrika, G. Amerika, Hindistan, Antarktika ve Avustralya kıtaları oluşmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Uzaklaşan levha sınırı</span>

Uzaklaşan levha sınırı, levha tektoniğinde farklı sınır ya da farklı plaka sınırları birbirinden uzaklaşmakta olan iki tektonik plaka arasında var olan doğrusal bir alandır. Okyanus tabanlarında okyanus ortası sırtı, karaların iç kısımlarında Büyük Rift Vadisi gibi kıta içi rift kuşakları oluştururlar.

<span class="mw-page-title-main">Deniz tabanı yayılması</span>

Deniz tabanı yayılması, deniz tabanından yayılan yeni okyanus kabuğunun volkanik aktivite ile oluşup, sonra yavaş yavaş tepeden hareket ettikten sonra, okyanus ortası sırtlarla ortaya çıkan bir süreçtir. Deniz dibi yayılması, levha tektoniği teorisi, kıtaların kayması açıklamaya yardımcı olur. Okyanusal plakaları sapmak, tensional stres kırıkları kabuğunun oluşmasına neden olur. Bazaltik magma yeni deniz tabanı forma okyanus tabanında kırıklar ve soğur yükselir. Büyük kayalar küçük kayalar yakın yayılan bölgeyi tespit edilecek süre yayılan bölgesinden uzakta bulunacaktır.

<span class="mw-page-title-main">Yakınlaşan levha sınırları</span>

Yakınsak bir sınır Dünya üzerinde iki veya daha fazla litosfer plakasının çarpıştığı bir alandır. Bir plaka sonunda diğerinin altına kayar ve batma olarak bilinen bir işleme neden olur. Batırma bölgesi, Wadati – Benioff bölgesi adı verilen birçok depremin meydana geldiği bir düzlemle tanımlanabilir. Bu çarpışmalar milyonlarca ila on milyonlarca yıl arasında gerçekleşir ve volkanizmaya, depremlere, orojeneze, litosferin yok edilmesine ve deformasyona yol açabilir. Yakınsama sınırları okyanus-okyanus litosferi, okyanus-kıta litosferi ve kıta-kıta litosferi arasında meydana gelir. Yakınsak sınırlarla ilgili jeolojik özellikler kabuk türlerine bağlı olarak değişir.

<span class="mw-page-title-main">Litosfer</span> Dünyanın kabuklaşmış ve katılaşmış dış yüzeyidir

Litosfer, eski Yunancada "kayalık" Hintçede "küre" anlamlarına gelir. Tanım olarak ise, sert ve mekanik özellikleri ile tanımlanan karasal tipte bir gezegenin veya doğal uydunun en dış kabuğudur. Litosfer, kabuk ve üst mantonun binlerce yıl veya daha büyük zaman ölçeklerinde elastik olarak davranan üst mantonun en üst bölümünden oluşur. Gezegenimizin kaya kısmını oluşturan ve en dış katmanı olan kabuğu tanımlamada kimyasal ve mineraloji yapısı kullanılır. Litosferin altındaki katman, astenosfer olarak bilinir.

Denizaltı veya su altı depremi, bir su kütlesinin içinde, özellikle de okyanusun dibinde meydana gelen bir depremdir. Tsunamilerin başlıca nedeni bu tarz depremlerdir. Büyüklük, moment büyüklüğü ölçeği kullanılarak bilimsel olarak ölçülebilir ve şiddeti, Mercalli şiddet ölçeği kullanılarak belirlenebilir.