İçeriğe atla

Lera Boroditsky

Lera Boroditsky
Sırasıyla, performans sanatçısı Xandra Ibarra, kültürel antropolog Adrian Van Allen, Boroditsky, 2017
DoğumMariupol, Ukrayna
EğitimNorthwestern Üniversitesi
(Lisans, 1996),
Stanford Üniversitesi
(Doktora, 2001)
Kariyeri
Doktora
danışmanı
Gordon H. Bower

Lera Boroditsky (d. 1976[1]), dil ve biliş alanlarında çalışan bir profesör ve bilişsel bilimcidir. Şu anda dilsel görelilik teorisinin en önemli katkıcılarından biridir.[2] Kendisi Searle Scholar, McDonnell Scholar ve Ulusal Bilim Vakfı Kariyer Ödülüne layık görülmüş, Amerikan Psikoloji Derneği seçkin bilim insanıdır.[3] UCSD'de Bilişsel Bilimler profesörüdür. Daha önce MIT ve Stanford'da çalışmıştır.

Biyografi

Boroditsky, Beyaz Rusya'da Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.[4] 12 yaşındayken ailesi Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etti ve orada dördüncü dili olarak İngilizceyi öğrendi.[1][4] Gençliğinde, dil farklılıklarının bir argümanı ne ölçüde şekillendirebileceğini ve insanlar arasındaki farklılıkları ne ölçüde arttırabileceğini düşünmeye başladı.[1] 1996 yılında Northwestern Üniversitesinde bilişsel bilimler dalında lisans derecesini aldı. Stanford Üniversitesinde yüksek lisansa gitti. Burada bilişsel psikolojide 2001 yılında doktora derecesini aldı. Stanford'da tez danışmanı olan Gordon Bower'ın yanında çalıştı. Boroditsky ayrıca Stanford Üniversitesinde araştırma da yaptı.

2004'te Stanford tarafından işe alınmadan önce MIT'de beyin ve bilişsel bilimler bölümünde yardımcı doçent oldu. Gordon Bower şöyle diyor: "Kendi lisansüstü öğrencilerimizi işe almamız son derece nadirdir. Lera çok yüksek bir IQ ve muazzam bir derinlemesine analiz yeteneği getirdi."[4] Stanford'da psikoloji, felsefe ve dilbilim yardımcı doçentiydi.

Boroditsky şu anda California Üniversitesi, San Diego'da (UCSD) bilişsel bilim profesörüdür. Dil, biliş ve algı arasındaki etkileşimlere odaklanarak dil ve biliş üzerine çalışmaktadır. Araştırmalarıyla; dilbilim, psikoloji, sinirbilim ve antropolojiden gelen görüşleri ve yöntemleri birleştiriyor.

Çalışmaları, konuştuğumuz dillerin düşünme şeklimizi şekillendirip şekillendirmediğine dair tartışmalı soruya yeni bakış açıları sağladı (Dilsel görelilik). Düşünce ve algıdaki, diller arasındaki sözdizimsel veya sözcüksel farklılıklardan kaynaklanan farklılıkların önemli örneklerini kullanmıştır. Makaleleri ve dersleri, insan bilişinin büyük ölçüde evrensel olduğu, dil ve kültürden bağımsız olduğu fikrine karşı kanıt ve araştırma sağlama anlamında psikoloji, felsefe ve dilbilim alanlarını etkiledi.[5]

Araştırma

Boroditsky, bilişsel bilimler, dilin düşünme şeklimizi nasıl etkilediği ve diğer dilbilimsel konularla ilgili araştırmalarıyla tanınır. Ana araştırma konularından biri, farklı dil geçmişine sahip insanların belirli olaylara maruz kaldıklarında nasıl davrandıkları veya farklı davranışlara sahip olup olmadıkları üzerine odaklanıyor. Özetle, konuştuğumuz dillerin düşünme şeklimizi nasıl etkilediği ve şekillendirdiğiyle ilgileniyor.

İngilizce konuşanları, anadili bir başka dil olan kişilerle karşılaştıran ve belirli bir senaryoda düşünce ve davranışlarında farklılıklar gören çalışmalar yaptı. Mesela, İngilizce ve Rusça fincan ve bardakları ayrı ifade eder. Rusçada bir fincan ile bardak arasındaki fark, İngilizcedekinin aksine malzemesine değil şekline bağlıdır.[6]

Çalışmalarının bir başka örneği de İngilizce ve Mandarin arasında zaman ve mekânın organizasyonundaki farkı göstermesidir. “Dil düşünceyi şekillendirir mi? Mandarin ve İngilizce konuşanların zaman kavramları ” adlı makalesinde, İngilizce ve Mandarin dilini konuşan kişilerle yürüttüğü fiil çekimleri üzerine çapraz dil çalışmaları aracılığıyla hazırladığı zemin üzerine dilsel göreliliğin zayıf bir versiyonunu savunmuştur.[7] Ana dili Mandarin olan konuşmacıların zamanı dikey hareketle ilişkilendirirken, İngilizce konuşanların zamanı uzamsal yatay hareketlere benzer bir şekilde algıladıklarını savunur. Ayrıca, bu farklılıkların kavramsallaştırmayı tam olarak belirlemediğini, çünkü bir dili konuşanların diğer dili öğrenmeye gerek kalmadan diğer dili konuşanların yaptığı gibi düşünmesinin mümkün olduğunu belirtti. Bu nedenle Boroditsky'ye göre, ana dillerin biliş üzerinde bir etkisi olabilir, ancak belirleyici değildir.[8]

2000 yılında yayınlanan bir çalışmaya göre, "uzayın somut alanının işlenmesinin zamanın soyut alanının işlenmesini değiştirebileceğini, ancak bunun tersinin olmadığını" gözlemledi. Zihinsel bir metaforun sık kullanımı onu soyut kavrama bağlar ve zihnin somut olmayan bilgileri uzun süreli bellekte saklamasına yardımcı olur.[9] Boroditsky, metaforlar ve bunların suçla ilişkisi üzerine de araştırma yaptı. Çalışmaları, bazı geleneksel ve sistematik metaforların, insanların tanımladıkları konular hakkında akıl yürütme biçimlerini etkilediğini öne sürdü. Örneğin, önceki çalışmalar, insanların "bir suç canavarına" karşı mücadele etmede polis gücünü artırmak istediklerini ancak aynı konu "bir suç virüsü" olarak ifade edildiğinde, bir sosyal reformla iyileştirme eğiliminde olduklarını gösterdi.[10]

Yayınlar (kısmi liste)

  • Thibodeau PH, Boroditsky L (2015) Dinamik Bir Fikir Alanında Metaforun Etkilerinin Ölçülmesi. PLoS ONE 10 (7): e0133939. doi: 10.1371 / journal.pone.0133939 20 Eylül 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  • Thibodeau PH, Boroditsky L (2013) Doğal Dil Metaforları Muhakemeyi Gizlice Şekilde Etkiler. PLoS ONE 8 (1): e52961. doi: 10.1371 / journal.pone.0052961 12 Kasım 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  • Nadel, (Ed.) (2003), "Sapir-Whorf hipotezi", Encyclopedia of cognitive science, Londra: Macmillan, ss. 917-922 
  • Gentner, (Ed.) (2003), "Sex, syntax, and semantics", Language in mind: Advances in the study of language and thought, Cambridge, MA: MIT Press, ss. 61-80 
  • Boroditsky, L. ve Ramscar, M. (2002). Soyut düşüncede beden ve zihnin rolleri. Psychological Science, 13 (2), 185-188.
  • Boroditsky, L. (2001). Dil düşünceyi şekillendirir mi? Mandarin ve İngilizce konuşanların zaman kavramları. Bilişsel Psikoloji, 43 (1), 1–22.
  • Boroditsky, L. (2000). Metaforik Yapılandırma: Mekansal metaforlar aracılığıyla zamanı anlamak. Biliş, 75 (1), 1–28.

Kaynakça

  1. ^ a b c "You Say Up, I Say Yesterday". alumni.stanford.edu. Stanford Magazine. 17 Ocak 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  2. ^ "Boroditsky – Papers". lera.ucsd.edu. 3 Mayıs 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Nisan 2016. 
  3. ^ "Curriculum Vitae – Lera Boroditsky". lera.ucsd.edu. 3 Mayıs 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Nisan 2016. 
  4. ^ a b c Lost In Translation: The Power Of Language To Shape How We View The World 9 Kasım 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. January 29, 2018, NPR
  5. ^ "How Language Seems to Shape Ones View of the World (2013)". 29 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  6. ^ "How Language Seems To Shape One's View Of The World". 29 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  7. ^ "Does Language Shape Thought?: Mandarin and English Speakers' Conceptions of Time" (PDF). 10 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Eylül 2013. 
  8. ^ Boroditsky, Lera, "Does language shape thought? Mandarin and English speakers' conceptions of time" Psychological Science, 13(2), 185–188.
  9. ^ Nicolas Spatola (28 Haziran 2018). "When the Sad Past Is Left: The Mental Metaphors Between Time, Valence, and Space". Front. Psychol. (İngilizce). 9: 1019. doi:10.3389/fpsyg.2018.01019. ISSN 1664-1078. OCLC 7787155098. PMC 6033299 $2. PMID 30002635. 
  10. ^ Thibodeau (28 Temmuz 2015). "Measuring Effects of Metaphor in a Dynamic Opinion Landscape". PLOS ONE. 10 (7): e0133939. doi:10.1371/journal.pone.0133939. PMC 4517745 $2. PMID 26218229. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Psikoloji veya Ruh bilimi, içgüdüsel davranışları ve zihni inceleyen bilimdir. Bilinçli ve bilinçsiz olayların yanı sıra daha çok duygu ve düşüncenin incelemesini içeren Psikoloji, çok kapsamlı bir bilimsel alandır. Bu alanda uzman olan ve aynı zamanda bilgi araştırması yapanlara psikolog denir. Psikologlar, beyinin ortaya çıkan özelliklerini ve ortaya çıkan özelliklerle bağlantılı tüm fenomenleri anlamaya çalışırlar ve bu şekilde daha geniş nöro-bilimsel araştırmacı grubuna katılırlar. Psikoloji bilimi, bir sosyal bilim olmasına rağmen aynı zamanda doğa bilimleri olarak da kategorize edilebilir. Özellikle beyin biyolojisi bilgisini oldukça kullanır ve geliştirir.

<span class="mw-page-title-main">Noam Chomsky</span> Amerikalı filozof ve dil bilimci

Avram Noam Chomsky (,

<span class="mw-page-title-main">Bilişsel bilim</span> zihin ve süreçleri hakkında disiplinlerarası bilimsel çalışma

Bilişsel bilim, zihin ve zekânın işleyişini ele alan, zeki sistemlerin dinamiklerini ve yapılarını araştıran disiplinler arası bir yaklaşımdır. Çok geniş bir alanı kapsamasından ötürü bilişsel bilim alanında çalışan araştırmacıların bilişsel psikoloji, dil bilimi, sinir bilimi, yapay zekâ, antropoloji ve felsefe gibi alanlarda temel bilgilere sahip olması beklenir.

Sosyal biliş sosyal etkileşimde rol oynayan bilgiyi işleme, kodlama, depolama ve hatırlama gibi bilişsel süreçlerdir. İnsanların kendilerini kuşatan fiziksel, sosyal çevrelerini ve çevreleriyle olan ilişkilerini, diğer insanlar ve kendileri hakkında nasıl izlenim oluşturduklarını, nasıl hissettiklerini ve düşündüklerini ve bu türden bir düşünce biçiminin yargıları ve davranışları nasıl etkilediğini incelemektedir. Toplumsal bağlamdan etkilenen ve toplumsal bağlamı etkileyen bilişsel süreç ve yapıları incelemektedir Ancak sosyal biliş terimi diğer psikoloji ve bilişsel sinirbilim alanlarında yaygın şekilde kullanılmaktadır. Bu alanlarda sosyal biliş terimi çoğunlukla otizm ve diğer bozukluklar nedeniyle kesintiye uğrayan çeşitli sosyal becerilere karşılık gelmektedir. Bilişsel sinirbilim alanında ise sosyal bilişin biyolojik temelleri araştırılmaktadır. Benzer şekilde Gelişim psikolojisi alanında da sosyal biliş becerileri gelişimsel perspektifle incelenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Sosyal psikoloji</span> toplumun insanların düşüncelerini ve davranışlarını nasıl etkilediğini araştıran bilim dalı

Sosyal psikoloji bireylerin düşüncelerinin, iç dünyalarının ve davranışlarının başkalarının gerçek, hayalî ve anlaşılan oluşundan nasıl etkilendiğine dair bir bilimsel çalışmadır. Bu alanda araştırma yapanlar genellikle psikolog veya sosyolog'lardan oluşmaktadır. Buna rağmen bütün sosyal psikologlar hem birey, hem de topluluk bazında çalışırlar. Benzerliklerine rağmen iki alan amaçları, yaklaşımları, yöntemleri ve terimlerinde farklılaşırlar. Biyofizik ve kavrama psikolojisi gibi sosyal psikoloji de disiplinlerarası bir alandır.

<span class="mw-page-title-main">Albert Bandura</span>

Albert Bandura, sosyal öğrenme kuramı ve öz yarar teorisi üzerindeki çalışmalarıyla tanınan Kanadalı ünlü psikolog.

<span class="mw-page-title-main">Deneysel psikoloji</span>

Deneysel psikoloji, psikolojiye doğa bilimleri gözlüğüyle bakar ve onu bilimsel yöntem yardımıyla anlamaya çalışır. Deneysel psikolojinin odaklandığı konular davranışı belirleyen süreçler ve zihinsel yaşamın doğasıdır. Bu dal, psikolojik bilgi birikimini günlük yaşamda karşılaşılan sorunları çözmekte kullanan uygulamalı psikoloji ve zihinsel hastalıkları terapi yoluyla ortadan kaldırmayı amaçlayan klinik psikolojiden ayrılır.

Psikodilbilim veya ruhdilbilim, psikolojik süreçlerle dilsel etkenler arasındaki iletişimi çalışan disiplindir. Bu disiplin başat olarak dilin nasıl işlendiği, zihin ve beyinde nasıl temsillendiği ile ilgilenir; yani, insanların dili edinmesini, kullanmasını, anlamasını ve üretmesini sağlayan psikolojik ve nörobiyolojik faktörlerle...

Bilişsellik aralarında dikkat, bellek, dil kullanma ve anlama, öğrenme, değerlendirme, sorun çözme ve karar verme gibi zihinsel yetileri oluşturan bir kümeyi tanımlamada kullanılan bilimsel terimdir. Psikoloji, felsefe, dilbilim ve bilişim bilimi gibi çeşitli bilimsel disiplinler bilişselliği de inceler. Ancak disiplinlere göre bilişselik teriminin kullanımı farklılık gösterebilir. Örneğin psikoloji ve bilişsel bilimde "bilişsellik" genellikle bireyin psikolojik işlevlerinin bilgi işleme açısından bakış olarak kullanılır. Sosyal psikolojinin sosyal bilişsellik dalı tutum, yükleme ve grup dinamiğini açıklamaya çalışır. Bilişsel psikoloji ve bilişsel mühendislikte "bilişsellik" tipik olarak katılımcının ya da işletimcinin zihninde ya da beyninde meydana gelen bilgi işleme süreci olarak anlamlandırılır.

<span class="mw-page-title-main">Sinirdilbilim</span>

Sinirdilbilim, sinir dil bilimi, beyin dil bilimi ya da nörolinguistik; insan beyninde dil kavraması, üretimi ve edinilmesini denetleyen sinirsel mekanizmalara ilişkin çalışmaları kapsayan akademik alandır. Disiplinlerarası bir alan olarak sinir dil bilimi; sinir bilimi, dil bilimi, bilişsel bilim, iletişim bozuklukları ve nöropsikoloji gibi dallardan yöntemler ve teorilerden faydalanır. Birçok farklı geçmişi olan sinir dil bilimi araştırmacıları, bu alana çeşitli deneysel tekniklerin yanı sıra büyük oranda farklılık gösteren teorik bakış açıları getirmiştir. Sinir dil bilimi dalında yapılmış çalışmalar ağırlıklı olarak ruh dil bilimi (psikolinguistik) ve kuramsal dil biliminden kaynaklanan modellerin kullanımıyla şekillendirilmiş ve beynin ruh ile kuramsal dil bilimi dallarında dilin üretimi ve kavrayışı için şart olduğu önerilen işlemleri nasıl uyguladığını araştırmaya odaklanır. Sinir dil bilimcileri, beynin dil ile ilgili bilgileri işleme almak için kullandığı işlevbilimsel mekanizmaları araştırır ve afaziyoloji, beyin görüntüleme, elektrofizyoloji ve bilgisayar modellemesini kullanarak dilbilimsel ve ruhdilbilimsel teorileri değerlendirirler.

Bilişsel dilbilim, dili anlama, dil üretimi ve dil ediniminin bilişsel yönleriyle ilgilenen bir bilişsel bilim dalıdır. Bilişsel dilbilimin ana araştırma alanları arasında doğal dillerde kategorizasyon, sözdizimi ve anlambilim arasındaki arayüz, dilin deneyim ve algıdaki temeli ve dil ile düşünce arasındaki ilişki yer almaktadır. Dilin bilişle nasıl etkileşime girdiğini, dilin düşünceleri nasıl oluşturduğunu ve dilin zaman içindeki ortak zihniyetteki değişime paralel olarak evrimini açıklar.

Bilişsel nörobilim, odak noktası mental süreçlerde görev alan beyindeki sinirsel bağlantılar olmak üzere, genel anlamda bilişin altında yatan biyolojik süreçleri inceleyen bilim alanıdır. Bilişsel aktivitelerin beyindeki sinirsel devreler tarafından nasıl etkiilendiği veya kontrol edildiği sorularını ele alır. Bilişsel nörobilim, hem nörobilim hem de psikolojinin bir dalıdır ve davranışsal nörobilim, bilişsel psikoloji, fizyolojik psikoloji ve duyuşsal nörobilim gibi disiplinlerle örtüşür. Bilişsel nörobilim, bilişsel bilimdeki teorilere, nörobiyoloji ve hesaplama modellemesine dayanan kanıtlara dayanır.

Bilişsel dil bilgisi, Ronald Langacker tarafından geliştirilen ve dil bilgisi, anlambilim ve sözlükçenin ayrı süreçler olarak var olmadıklarını; aksine, bir süreklilik içinde var olduklarını varsaydığı dilde bilişsel bir yaklaşımdır. Dile dair bu yaklaşım, bilişsel dilbilimin ilk projelerinden birisidir. Bu yaklaşıma göre dil bilgisi, anlamdan bağımsız olarak çalışan bir biçimsel sistem değildir. Aksine, dil bilgisi kendi başına anlamlı ve anlambilimden ayrılmazdır.

Psikoloji, davranış ve zihinsel süreçlerin bilimidir. Öncelikli hedefi, hem genel prensipler oluşturarak hem de spesifik vakaları araştırarak bireyleri ve grupları anlamaktır.

Psikoloji temel bilimi, psikoloji alanında yapılan araştırmaların bazıları, uygulanan psikolojik disiplinlerde yapılan araştırmalardan daha "temel" dir ve doğrudan bir uygulaması yoktur. Psikoloji içerisindeki temel bilim yönelimini yansıttığı düşünülen alt disiplinler arasında biyolojik psikoloji, bilişsel psikoloji, nöropsikoloji vb. alt dallar sayılabilmektedir. Bu alt disiplinlerdeki araştırmalar, metodolojik titizlik ile karakterizedir. Psikolojinin temel bilim olarak kaygı, davranış, biliş ve duyguların altında yatan yasaları ve süreçleri anlamaktır. Temel bilim olarak psikoloji, uygulamalı psikoloji için bir temel sağlar. Uygulamalı psikoloji, aksine, temel psikolojik bilimlerin ortaya koyduğu psikolojik ilkelerin ve teorilerin uygulanmasını içerir; bu uygulamalar zihinsel ve fiziksel sağlık ayrıca eğitim gibi alanlarda sorunların üstesinden gelmeyi veya refahı artırmayı amaçlamaktadır.

Zihin felsefesinde, işlemsel zihin teorisi (İZT), işlemselcilik (computationalism) olarak da bilinir, insan zihninin bir bilgi işleme sistemi olduğunu ve biliş ile bilincin bir tür işlemleme (computation) olduğunu belirten fikirler kümesidir. Warren McCulloch ve Walter Pitts (1943) nöral faaliyetlerin işlemsel olduğunu ilk dile getirenlerdir. Nöral işlemlemenin bilişi açıkladığını iddia etmişlerdir. Teori modern biçimine ise Hilary Putnam tarafından 1967 yılında getirilmiş ve onun PhD öğrencisi filozof ve bilişsel bilimci Jerry Fodor tarafından 60’lı, 70’li ve 80’li yıllar boyunca geliştirilmiştir. 1990’larda Putnam, John Searle ve diğer bazı kimselerin çalışmaları dolayısıyla analitik felsefe alanında sert bir şekilde eleştirilmeye başlansa da, modern bilişsel psikoloji ve evrimsel psikoloji alanlarında oldukça popülerdir. 2000’ler ve 2010’larda ise İZT analitik felsefe alanında tekrar önem kazanmaya başlamıştır.

Bedenlenmiş biliş, bilişin birçok özelliğinin, organizmanın bedeninin çeşitli yönleri tarafından şekillendirildiğini ifade eden teoridir. Bilişin özellikleri, kavramlar ve kategoriler gibi üst düzey zihinsel yapılarla ve bilişsel görevlerde gözlenen performansla ilişkilidir. Bedenin çeşitli yönleri ise; motor sistem, algı, beden-çevre etkileşimi ve organizmanın yapısında yerleşik olan dünya hakkındaki varsayımlara işaret eder.

Bilişsel devrim, 1950'lerde zihnin ve süreçlerinin disiplinler arası bir çalışması olarak başlayan entelektüel bir harekettir. Daha sonra toplu olarak bilişsel bilim olarak tanınmıştır. İlgili etkileşim alanları psikoloji, dilbilim, bilgisayar bilimi, antropoloji, sinirbilim ve felsefe alanları arasındadır. Kullanılan yaklaşımlar, o zamanın şartlarında geliştirilen yapay zeka, bilgisayar bilimi ve sinirbilim alanlarındadı. 1960'larda, Harvard Bilişsel Araştırmalar Merkezi ve California San Diego Üniversitesi'ndeki İnsan Bilgi İşleme Merkezi, bilişsel bilimin akademik çalışmasını geliştirmede etkili olmuştur. 1970'lerin başında, bilişsel hareket, psikolojik bir paradigma olarak davranışçılığı aşmıştı. Ayrıca, 1980'lerin başında bilişsel yaklaşım, psikoloji alanındaki çoğu dalda baskın araştırma sorgulama hattı haline gelmişti.

Psikoloji felsefesi, modern psikolojinin teorik temellerinde yatan birçok konuyu ifade eder.

Diane F. Halpern, Amerikalı bir psikolog ve Amerikan Psikoloji Derneği'nin (APA) eski başkanıdır. KGI'daki Minerva Okullarında Sosyal Bilimler Dekanı ve ayrıca Claremont McKenna College'da McElwee Ailesi Psikoloji Profesörüdür. Aynı zamanda Batı Psikoloji Derneği, Psikoloji Öğretim Derneği ve Genel Psikoloji Bölümü'nün eski başkanıdır.