İçeriğe atla

Leishmania

Leishmania
Leishmania donovani kemik iliği hücresinin içinde
Biyolojik sınıflandırma
Şube: Euglenozoa
Sınıf: Kinetoplastea
Takım: Trypanosomatida

L. aethiopica
L. amazonensis
L. arabica
L. archibaldi (disputed species)
L. aristedesi
L. (Viannia) braziliensis
L. chagasi (syn. L. infantum)
L. (Viannia) colombiensis
L. deanei
L. donovani
L. enriettii
L. equatorensis
L. forattinii
L. garnhami
L. gerbili
L. (Viannia) guyanensis
L. herreri
L. hertigi
L. infantum
L. killicki
L. (Viannia) lainsoni
L. major
L. mexicana
L. (Viannia) naiffi
L. (Viannia) panamensis
L. (Viannia) peruviana
L. (Viannia) pifanoi
L. (Viannia) shawi
L. tarentolae
L. tropica
L. turanica
L. venezuelensis

Leishmania Kinetoplastida takımından Trypanosomatina alttakımı ve Trypanosomatidae ailesindendir. (Burada Trypanosoma cinsi ile beraberdir.)

Vektörleri

Lutzomyia(en) (Amerika Kıtası) ve Phlebotomus (Asya-Afrika-Avrupada bulunur, tatarcık, kum sineği, yakarca diyede bilinir). Yapılan çalışmalarda Phlebotomus tobbi türünün kesin vektör olduğu yapılan çalışmalar ile kanıtlanmış iken, moleküler olarak yapılan çalışmalarda olası vektör oldukları düşünülen türler; P. papatasi, P. neglectus ve P. alexandri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Formları

Amastigot (Makrofajlar içinde bu (2-5 mikrometre) Formdadır) ve promastigot (14-20x1,5-3,5 mikrometre uzun mekik tarzıdır. Ayrıca bu form çoğaltma kültürlerinde de görülebilinir) formda bulunur.

Konakları

Memeliler ve Sürüngenlerdir

Hastalıkları

Temelde 2 tip hastalıktan sorumludur. (mukozal layşmanyaz gibi alt hastalıkları da vardır). Türkiye'de L. donovani donovani ve L. donovani infantum (özellikle) viseral layşmanyaz (içorgansal layşmanyaz görece daha tehlikelidir) etkenidir. Özellikle Ege, Akdeniz ve Trakya'da bulunur. (Köpeklerde ve insanlarda olabilir-zoonozdur.)

L. tropica, kütanöz layşmanyaz etkenidir. Özellikle Güneydoğu Anadolu'da bulunur. Şark Çıbanı diye de bilinir. Son dönemlerde insanlardan elde edilen kutanöz leishmaniasis vakalı hastalardan L. major'da izole edilerek moleküler olarak tür tayini yapılmıştır.

Bunun dışında Amerikan Layşmanyaz etkenleri (L. donovani chagas, L. braziliense,... vb.) görece Eski Dünya Layşmanyaz etkenlerine göre tehlikelidir. Bu bölgelere ziyaret edecek insanların mutlaka koruyucu tedavileri yaptırmaları ve bu sineklere dikkat etmeleri gerekir. Bu sadece Leishmania için değil Trypanosoma, Babesia, ... vb. etkenler içinde geçerlidir. Bu etkenler öldürücüdürler.

Layşmanyaz

Layşmanyaz, Leishmania türleri tarafından birçok omurgalı konakta görülen, vektör tatarcıklar tarafından nakledilen zoonoz karakterli protozoer bir hastalıktır. Doğada kertenkelelerde ve memelilerde görülen hastalığın insan dışında en yaygın görüldüğü memeli köpeklerdir. Köpekler, klinik olarak hastalığa yakalanmalarının yanı sıra insanlar başta olmak üzere diğer memeliler için hastalığın rezervuarı olması açısından da önem taşımaktadır. Hastalık köpeklerde ölüme kadar giden ciddi problemlere yol açmaktadır.

Leishmania türlerinde, tek kamçılı olma özelliği taşıyan, Trypanasomatidae ailesi içinde yer alan öteki türler gibi yapısal değişiklikler yanında biçimsel değişiklikler de meydana gelir. Gelişimleri sırasında, promastigot ve amastigot olmak üzere iki ayrı morfolojik form gösterirler. Bunun yanında, iki form arasında paramastigot form adı verilen bir geçiş formundan da söz edilmektedir. Bunlardan, omurgalı konağın makrofaj hücreleri içinde görülen amastigot formu, hareketsiz 2x5 μ büyüklüğünde oval yapıdadır. Giemsa ile yapılan boyamalarda, ortada koyu mora boyanan bir çekirdeği, azure ile boyanan mor çubuk şeklinde kinetoplastı görülebilir. Vektör tatarcıkların sindirim sisteminde görülen promastigot formu ise parazitin tek kamçılı halidir. Bu formda vücut 20 μ’a kadar ulaşır.Boyanma özellikleri amastigot formu ile aynıdır.

Yaşam çemberi

Leishmania türlerinin hayat siklusu Phlebotominae vektörle, vertebralı konak arasında birbirini takip eden düzenli bir döngüyü içerir . Heteroxene gelişim gösteren etkenin vektörlüğünü Phlebotomus ve Lutzomyia soyundaki tatarcıklar yapmaktadır. Parazitler, enfekte vektör tatarcıklar tarafından kan emme sırasında konakçıya verilir ve konakçının makrofaj ve makrofaj benzeri hücrelerine invaginasyonla girerek, parazitofor vakuol içinde gelişmeye başlarlar. Etken, tatarcıkların sindirim kanalının farklı kısımlarında birkaç morfolojik form göstermektedir. Bu durum, sindirim kanalının değişik kısımlarındaki farklı koşullara parazitin uyum sağlamasına bağlanmaktadır. Bu şekilde enfekte olan konaktan, vektör kan emme esnasında makrofajlarla birlikte amasigotları da alır. Makrofajların tatarcığın midesinde parçalanması ile serbest kalan amastigotlar boylarının uzaması ve kamçı gelişimi ile promastigotlara dönüşür. Promastigotlar bölünerek çoğalırlar ve ön mideye oradan da özefagusa geçerler. Özefagustaki promastigotlar enfektif yapıya sahiptirler ve uzun kamçılarının bulunması, arka uçlarının sivri ve dar olması ile diğer promastigot formlardan ayrılırlar. Promastigotların tatarcıkların ağız organeline gelmesiyle döngü tamamlanır.

Köpeklerde Layşmanyaz

Köpeklerde hastalığa çoğunlukla L. infantum nadiren de olsa L. tropica sebep olmaktadır. Köpek leishmaniosisi 5 aylıktan 13 yaşına kadar olan birçok ırkta tespit edilmiştir. Hastalıkta, deri ve iç organ lezyonlarına bağlı semptomlar birlikte görülmektedir. Deride görülen lezyonlar tipiktir ve dermisteki Leishmania amastigotlarına karşı gelişen hücresel immun yanıtın dermisin anatomik yapısında meydana getirdiği değişiklikler sonucunda ortaya çıkar. Hiperkeratoz, deride zayıflık, elastikiyet kaybı, kuruma, sertleşme, depigmentasyon, kepekli dermatitis yaygın deri belirtileridir. Kulak çevresinde, periorbital bölgede, burun ve ağız kısmında parazitin irritasyonuyla meydana gelen epidermal hiperplaziler yanında derinin bütünlüğünün bozulmasıyla, çok sayıda, açık lezyon, yüzeysel ve düzensiz eksülserasyonlar oluşur. Genellikle başta, kulakların sınırında, burunda, gözlerde, bacakların eklem yerlerinde özellikle de bilek-metatarsus ve tarsusmetatarsus eklemlerinde görülen ülserler yuvarlak şekilli, düzgün sınırlı ve derindir. Genelde dorsal, skapular, torasik ve femoral bölgede bulunan, 3–15 mm. büyüklüğündeki nodüller çok miktarda Leishmania amasigotu içerir ve bu nodüller de ülserleşebilir. Parazitlerin kıl folliküllerine yerleşmesine bağlı olarak, kılların parlaklığını ve canlılığını kaybetmesiyle, başta göz çevresinde olmak üzere, burun çevresinde, kulaklarda, boyunda, toraksta, eklemlerin çıkıntılı yerlerinde ve kuyrukta görülen alopesili alanlar daha sonraları tüm vücuda yayılırlar. Bu özelliği ile uyuz hastalığı ile karıştırılabilmektedir. Hastalık sırasında, tırnaklarda da çeşitli lezyonlar meydana gelmektedir. Parazitin tırnağın matriksine yerleşmesi ve tırnaktaki sürekli büyüme sonucunda, güçlü kıvrımlarla karakterize oncogryposis meydana gelir. Bu durum tırnakların normal kullanımını engeller. Bunun yanında interdigital bölgede yangı ve ayak yastıklarında hiperkeratoz sebebiyle artan duyarlılık gözlenir. Deri lezyonları yanında, en sık rastlanan visceral beliriti, kilo kaybı ve aktivite azalmasıdır. Böbrekte nefritis ve glomerulonefritisle ortaya çıkan böbrek yetmezliğine bağlı olarak anoreksi, polyuri, polydipsi, kusma, dorsolumbar bölgede kifozis ve palpasyonda ağrı gözlenir. Artralji, nöralji, polyartiritis, interdigital dermatitis ve yarıklara bağlı olarak, hasta güçlükle yürümektedir). Konjuktival membranlarda, kırmızı renkli, mukopurulent ve purulent eksudatla karakterize konjuktivitis vardır. Keratitise bağlı olarak korneada, mavi rekte bulutlanma, pupillar deformasyon ve ülser meydana gelir. Nasal mukozada, trombositopeniye ve ülserlere bağlı olarak burun kanaması gözlenir. Bukkal mukozada, dudakların iç kısımlarında, yanaklarda ülserasyonlar görülür. Popliteal ve preskapular lenf yumrularında görülen adenopatiler köpek leishmaniosis’inin erken belirtilerindendir. Sonraları submaksillar ve retrofarengeal lenf yumrularına da yayılır. Nodüllerin palpasyonunda şişlik, sertlik ve ağrı gözlenir).

Patogenez

Tatarcıklar ile taşınarak bulaştırılan parazitlerin kandan temizlenmesi, retiküloendotelial sistem (RES) hücreleri tarafından yapılır. Bu mücadele sırasında RES hücreleri çoğalıp büyürler ve sonuçta, her organ retiküloendotelial elemanlardan zenginliği oranında, patolojik değişikliğe uğrar. Bu nedenle hastalığı karakterize eden en önemli değişiklikler, dalak, karaciğer, kemik iliği ve lenf yumrularında görülür. Buna bağlı olarak RES hücrelerinden zengin lenf yumrularında adenopatiler, kemik iliğinin sıvılaşarak hemorajik hal alması, dalak ve karaciğerdeki hipertrofiler yaygın görülen patolojik bulgulardır.Bunun yanında; gözde keratitis, hemorajik keratokonjuktivitis, immun kompleks birikimine bağlı üveitis, böbreklerde tubuler nekroz ve membranoproliferatif glomerulonefritis, akciğerlerde konjesyon, çeşitli organlara ait damarlarda yangı ve yangılı damarların yırtılmasına bağlı kanamalar sonucu şekillenen iskemik lezyonlar ayrıca hipokampusta aktif nörofaji gibi patolojik lezyonlar da görülmektedir.

Tedavi yöntemleri

Pentavalan antimon bileşikleri olan meglumine antimonate ve sodium stibogluconate tedavide oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu ilaçların, intramuskuler yapılan uygulamalarında muskuler fibrozis ve abse oluşumu gibi yan etkileri olduğundan subkutan kullanımı tavsiye edilmektedir. Allopurinol’ün kullanımı son yıllarda yaygınlaşmıştır. İlaç RNA sentezini bloke ederek protozoonun gelişimini engeller. Allopurinol oral olarak tek başına uygulanabileceği gibi subkutan olarak uygulanan pentavalan antimon preparatları ile birlikte de kullanılabilir. Amphotericin B, Streptomyces nodosus aktinomisetlerinden elde edilen makrolid grubu bir preparattır. Özellikle anti-fungal olmasına karşın bazı protozoonlarda da etkinliği saptanmıştır. Bu ilaç nefrotoksik özelliği sebebiyle fazla tercih edilmemektedir. Ancak bu dezavantaj lipozomalize formulasyonları ile giderilmeye çalışılmıştır (5,38).

Bu ilaçların yanında leishmaniosisin tedavisinde aminosidine, pentamidine, alkylphosphocholines, metronidazol, ketoconazole, fluconazole gibi preparatlar da kullanılmaktadır.

Kaynakça

  1. Abranches P, Silva-Pereira CD, Conceição- Silva FM, Santos-Gomes GM, Janz JG,1991. Canine leishmaniasis: Pathological and ecological factors influening transmission of infection. J Parasitol., 77(4):557-561.
  2. Adler S, 1964. Leishmania Dawes B. eds., Advances in Parasitology. Vol.2 Academic Press New York, London, p: 35-78.
  3. Baneth G, Aroch I, Zuri G, Harrus S, Schnur F, Jaffe L, 1996. A new focus of canine leishmaniasis in central Israel. Journal of Israel Veterinary Medicine. 51(1):43-44.
  4. Baneth G, Schnur LF, Keren E, Aroch I, Zuri G, Harrus S, Jaffe L, 1997. Canine visceral leishmaniasis in central Israel – an emerging zoonozis. Journal of Israel Veterinary Medicine. 52(1):24.
  5. Baneth G, Shaw SE, 2002. Chemotherapy of canine leishmaniosis. Vet Parasitol., 106:315- 324.
  6. Cardoso L, Neto F, Sousa JC, Rodrigues M, Cabral M, 1998. Use of leishmanin skin test in the detection of canine Leishmania-spesific cellular immunity. Vet Parasitol., 79:213-220.
  7. Carrasco L, Chacón M de Lara F, Martin E, Hervás J, Molleda JM, Gómez-Vıllamandos JC, López R, 1997. Acute haemorrhagic pancreatitis associated with canine visceral leishmaniasis. Vet Rec., 141:519-521.
  8. Coşkun Ş, Batmaz H, Aydın L, Yılmaz F, 1997. Seroprevalance of Leishmania infantum infection of dogs in the western part of Turkey. T Parasitol Derg., 21(3):287-291.
  9. Dye C, Vidor E, Dereure J, 1993. Serological diagnosis of leishmaniasis: on detecting infection as well as disease. Epidemiol Infect., 103:647-656.
  10. El-Shoura SM, Sheikha AK, 1991. Fine structure of Leishmania donovani in bone marrow aspirates from a patient with visceral leishmaniasis before and during treatment with sodium stiboglucanate. Trop Med Parasitol., 42:119-126.
  11. Evans DA, Rebélo ME, 1996. Hand Book of Visceral-Cutaneous Leishmaniasis in the Domestic Dog. Instituto de Protecçáo da Produçáo Agro-Alimentar Centro Nacional de Protecçáo e Controlo Zoo-Sanitário.
  12. Ferrer L, Aisa MJ, Roura X, Portús M, 1995. Serological diagnosis and treatment of canine leishmaniasis. Vet Rec., 136:514-516.
  13. Fisa R, Riera C, Gállego M, Manubens J, Portús M, 2001. Nested PCR for diagnosis of canine leishmaniosis in peripheral blood, lymph node and bone marrow aspirates. Vet Parasitol., 99:105-111.
  14. Garcia-Alonso M, Blanco A, Reina D, Serrano FJ, Alonso C, Nieto CG, 1996. Immunopathology of the uveitis in canine leishmaniasis. Parasit Immunol., 18:617-623.
  15. George JW, Nielsen SW, Shively JN, Hopek S, Mroz S, 1976. Canine leishmaniasis with amyloidosis. Vet Pathol., 13:365-373.
  16. Ginel PJ, Mozos E, Fernández A, Martinez A, Molleda JM, 1993. Canine pemphigus foliaceus associated with leishmaniasis. Vet Rec., 133:526-527.
  17. Guessous-Idrissi N, Berrag B, Riyad M, Sahibi H, Bichichi M, Rhalem A, 1997. Short report: Leishmania tropica Etiological agent of a case of canine visceral leishmaniasis in northern Morocco. Am J Trop Med Hyg., 57(2):172-173.
  18. Guy M, Bailey W, Snowden K, 1993. Canine leishmaniasis. Vet Rec., 396.
  19. Hervás Rodriguez J, Mozos E, Méndez A, Pérez J, Gómez-Villamandos JC, 1996. Leishmania infection of canine skin fibroblast in vivo. Vet Pathol., 33:469-473.
  20. Lachaud L, Marchergui-Hammami S, Chabbert E, Dereure J, Dedet JP, Bastien P, 2002. Comparison of six PCR methods using peripheral blood for detection of canine visceral leishmaniasis. J Clin Microbiol., 40 (1): 210-215.
  21. Lawyer PG, Ngumbi PM, Anjili CO, Odongo SO, Mebrahtu YB, Githure JI, Koech DK, Roberts CR, 1990. Development of Leishmania major in Phlebotomus duboscqi and Sergentomyia schwetzi (Diptera: Pshycodidae). Am J Trop Med Hyg ., 43(1):31-43.
  22. Leedale GF, Vickerman K. 2000. Phylum Euglenozoa. Lee JJ, Leedale GF, eds, The Illustrated Guide to the Protozoa. Second Edition Organisms Tradiditionally Referred ta as Protozoa, or Newly Discoverd Groups. Society of Protozoologists Allen Press Inc. Lawrence, U.S.A. Volume I. p: 1135-1185.
  23. Levine DN, 1985. Veterinary Protozoology. Chapt 2,48-55 Iowa State University Press.
  24. Liste F, Gascon M, 1995. Allopurinol in the treatment of canine visceral leishmaniasis. Vet Rec., 137:23-24.
  25. Müller N, Zimmermann V, Forster U, Bienz M, Gottstein B, Welle M, 2003. PCR-based detection of canine Leishmania infections in formalin-fixed and paraffin-embedded skin biopsies: elaboration of a protocol for quality assessment of the diagnostic amplification reaction. Vet Parasitol., 114:223-229.
  26. Nieto CG, Navarette I, Habela MA, Serrano F, Redondo E, 1992. Pathological changes in kidneys of dogs with natural Leishmania infection. Vet Parasitol., 45:33-47.
  27. Özcel MA, Daldal N, 1997. Artropod Hastalıkları Vektörler. Türkiye Parazitoloji Derneği Yayını, yayın no:13, İzmir.
  28. Pumarola M, Brevik L, Badiola J, Vargas A, Domingo M, Ferrer L, 1991. Canine leishmaniasis associated with systemic vasculitis in two dogs. J Comp Path., 105:279-286.
  29. Rafyi A, Niak AL, Naghshineh R, Aboutorabian H, 1968. Canine visceral leishmaniasis in Iran. Vet Rec., 83:269-278.
  30. Ribeiro JMC, 1989. Vector saliva and its role in parasite transmission. Exp Parasitol., 69:104-106.
  31. Slappendel RJ, 1988. Canine leishmaniasis. Veterinary Quarterly. 10(1):1-16.
  32. Spreng D, 1993. Leishmanial polyarthritis in two dogs. J Small Anim Pract., 34:559-563.
  33. Valladares JE, Riera C, Pastor J, Gállego M, Portús M, Arboix M, 1997. Hepatobiliar and renal failure in a dog experimentally infected with Leishmania infantum. Vet Rec., 141:574-575.
  34. Vercammen F, De Deken R, 1995. Treatment of canine leishmaniasis with allopurinol. Vet Rec., 252.
  35. Vercammen F, De Deken R, 1996. Antibody kinetics during allopurinol treatment in canine leishmaniasis. Vet Rec., 139:264.
  36. Wargburg A, Schlein Y, 1986. The effect of post-bloodmeal nutrition of Phlebotomus papatasi on the transmission of Leishmania major. Am J Trop Med Hyg., 35(5):926-930.
  37. Yaşarol Ş, 1981. Leishmaniasis. T. Parazitoloji Derneği Yayını, Yayın No:2.
  38. Zuckerman A, Lainson R, 1977. Leishmania. Kreier JP, eds, 1977. Parasitic Protozoa. Vol 1:Chapt 3, Academic Press New York, San Francisco, London. 57-133

İlgili Araştırma Makaleleri

Zatürre, pnömoni ya da batar, akciğerde görülen yangılardır. Klasik pnömonilerde, akciğerlerin hava geçitlerindeki son bölüm ve hava kesecikleri (alveoller) etkilenir. İnterstisiyel pnömonilerde, hava kesecikleri (alveoller) arasındaki bölmeler yoğunlukla etkilenen alanlardır. Akciğerler günde 10.000 litre havayı süzer. Kan dolaşımına oksijen taşıyan solunum havasıyla birlikte çok sayıda katı ve sıvı partikül ile zararlı gazlar da akciğerlere ulaşır. Solunum havası içindeki zararlı etkilere verilen tepkilerin büyük bölümü canlı etkenlerden kökenli infeksiyon hastalıklarıdır. Toksik gazların ve sıvıların büyük bölümü “kimyasal pnömoniler” olarak nitelenir.

<span class="mw-page-title-main">Verem</span> Mycobacterium tuberculosis adlı bakterinin neden olduğu bulaşıcı hastalık

Verem veya tüberküloz, bakteriyel ve bulaşıcı bir hastalık. Halk arasında ince hastalık olarak da bilinir. Mycobacterium tuberculosis mikrobunun neden olduğu uzun seyirli ve granülomatöz karakterde bakteriyel ve bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığıdır. Bulaşma yolu, çoğu zaman, bir tüberküloz hastasının çevreye tükürdüğü balgamı ya da öksürdüğünde saçılan basil yüklü damlacıklarla olur.

Abomasum deplasmanı veya abomasum kayması, ineklerde ana karnında büyüyen yavrunun baskısıyla dördüncü midenin normal yerinden sağa veya sola doğru bükülmesi. Doğumu takip eden iki-üç hafta içinde meydana gelir. Kesif yem - kaba yem dengesizliği, kaliteli kaba yem eksikliği ve geçiş dönemi besleme hataları bu yer değiştirmeye zemin hazırlar. Abomasum çoğunlukla sola doğru yer değiştirir. genellikle 1.laktasyonda görülür.

<span class="mw-page-title-main">İnflamasyon</span> iltihaplanma

İnflamasyon, canlı dokunun her türlü canlı, cansız yabancı etkene veya içsel/dışsal doku hasarına verdiği sellüler (hücresel), humoral (sıvısal) ve vasküler (damarsal) bir seri vital yanıttır. İnflamasyon normalde patolojik bir durum olmasına karşın, inflamatuar reaksiyon fizyolojik olarak vücudun gösterdiği bir tepkidir. Halk arasında iltihap tabiri yangı için kullanılmasına rağmen sık sık apseler için de iltihap denmesinden dolayı inflamasyon (inflammare) terimini kullanmak daha yerinde olacaktır. Hücre dejenerasyonu ile birlikte inflamasyon konusu, hastalıkların patolojik temelini oluşturmaktadır.

<i>Legionella</i>

Legionella, lejyoner hastalığına sebep olan bakterilerin yer aldığı bakteri cinsidir. Legionellaceae familyası sadece Legionella cinsinden ibarettir ve bu cinse ait bugüne kadar bildirilmiş 62 tür bulunmaktadır. En iyi bilinen türü olan Legionella pneumophila, gram negatif, kokobasil formunda, optimum üreme sıcaklığı 20-42 °C olan bir bakteridir. Ribozomal RNA analizi çalışmaları Legionellaceae familyasının Gamma Proteobacteria şubesine dahil olduğunu göstermiştir.

<span class="mw-page-title-main">Tatarcıkgiller</span>

Tatarcıkgiller (Phlebotominae), çift kanatlılar (Diptera) takımının Psychodidae familyasından böcek alt familyası.

<span class="mw-page-title-main">Tatarcık</span> böcek cinsi

Tatarcık (Phlebotomus) veya yakarca, çift kanatlılar (Diptera) takımının Psychodidae familyasından zararlı böcek cinsi.

<span class="mw-page-title-main">Theileriosis</span>

Theileriosis, özellikle sığırlarda konaklanan olan bir kan protozoon'u olan Theileria spp. türlerinin neden olduğu hastalık.Theileria annulata'nın neden olduğu tropikal theileriosis kan ve lenf dokularının enfeksiyöz bir hastalığır. Hyalomma soyuna bağlı kenelerin ara konaklık yaptığı Theileria annulata, sığırlarda ciddi ekonomik kayıplara neden olur.

<span class="mw-page-title-main">Babesiosis</span>

Babesiosis, Babesioz ya da Piroplazmoz, Babesia cinsine ait türlerin neden olduğu, malaria benzeri bir hastalıktır. Trypanosomos'dan sonra en çok görülen memelilerin önemli kan parazitidir. İnsanlarda da Babesia bovis, Babesia divergens türleri görülmesinden dolayı, Babesiosis zoonoz özellikte bir hastalıktır. Vektör kenenin ise genelde Ixodes keneleri olduğu bildirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Cryptosporidiosis</span> Parazitik hastalık

Cryptosporidiosis, kısaca Crypto olarak da bilinir. İnsan ve hayvan sindirim kanalında çoğalan protozoonların neden olduğu ve şiddetli ishalle karakterize bir hastalıktır. Hastalık ilk olarak 1907'lerde farelerde belirlenmiş fakat, yaklaşık son 30 yıldır insanlarda da hastalığa neden olduğu belirlenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Kala-azar</span>

Kala-azar hastalığı sıcak ülkelerde görülen, sıtmaya benzer bir hastalıktır. “Dumdum humması” da denir. Kala-azar mikrobu karaciğer, dalak ve kemik iliğinin makrofajlarını enfekte edip orada çoğalabilen hücre içi parazitik bir enfeksiyondur. Hastalık oldukça yüksek bir ateşle başlar ve yükselip alçalarak haftalarca sürer. Bu sırada hastanın dalağı, karaciğeri büyür, hasta günden güne zayıflar, kansızlığa düşer, derisi kararır. Hastalık bir yıl kadar sürer, bu arada hasta bir deri bir kemik kalır verem gibi bir hastalığın da karışması üzerine ölüme sürüklenebilir.

<span class="mw-page-title-main">Layşmanyaz</span>

Layşmanyaz, Leishmania cinsi protozoa parazitlerinin sebep olduğu ve belli tatarcık (yakağan) sineği türlerinin ısırmasıyla bulaşan bir hastalıktır. Hastalık kütanöz, mukokütanöz ve viseral layşmanyaz (kala-azar) olmak üzere üç şekilde görülür. Kütanöz tip hastalığa deri ülserleri eşlik ederken, mukokütanöz tipte deri, ağız ve burun ülserleri görülür. Viseral (içorgansal) layşmanyaz ise deri ülserleriyle başlar ve daha sonra ateş, alyuvar sayısında azalma ve dalak ile karaciğerde büyüme görülür.

İlaç stomatitleri, günümüzde kullanımı giderek artan ilaçlar ve bitkisel kökenli destek maddelerinin yan etkileri sonucu ağız mukozasında beliren klinik tablolardır; “oral mukozit” tanımlaması da kullanılmaktadır. İlaçların içerdiği maddeler, tüm organizmada istenmeyen önemli reaksiyonlara neden olabilmektedir (adverse drug reactions). İstatistiksel veriler, hastane acil servislerine getirilen hastaların ortalama %3'ünde bu tür reaksiyonlara bağlı yakınmaları olduğunu göstermektedir. Yan etkisi olmayan ilaç yoktur, ancak bazı insanlar bazı ilaçlara karşı daha duyarlıdır. İlaç stomatitlerinin çok büyük bir bölümü, kullanılan ilacın kesilmesi ya da dozajının yenilenmesini gerektirir.

Granülom, ortadan kaldırılamayan canlı etkenleri sınırlandırılmak ya da yabancı cisimlerin olumsuz etkilerini önlemek amacını taşıyan makrofajların oluşturduğu, yuvarlakça-oval hücre kümeleridir. Üç boyutlu düşünülürse küre ya da yumurta biçiminde olan makrofaj kümelenmesini lenfositlerden oluşan bir katman kuşatır. Lenfositlerin hemen dışında ise, olay uzadıkça yoğunlaşan bir kollajen lif artışı (fibrozis) vardır.

Granülomlu yangı, ortadan kaldırılamayan canlı etkenleri sınırlandırılmak ya da yabancı cisimlerin olumsuz etkilerini önlemek amacıyla oluşan bir kronik yangı türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Kedi sağlığı</span>

Evcil kedilerin sağlığı, veteriner tıpta iyi çalışılmış bir alandır.
Konular arasında bulaşıcı hastalıkları, genetik hastalıkları ve bu hastalıkların önlenmesini; diyeti, beslenmeyi ve kısırlaştırma gibi cerrahi işlemleri içerir.

Köpekler bazı bulaşıcı ve ölümcül hastalıklara karşı aşılanması ve bağışıklık sistemi kuvvetlendirilmesi gereken canlılardır. Türkiye'de ve dünyada yaygın olarak görülen bazı hastalıklara karşı yavru ve yetişkin köpeklerin düzenli olarak aşılanarak korunması gerekmektedir. Bu hastalıkların bazıları köpekler arasında bulaşıcı ve hatta öldürücü karakterde, bazılarıysa insan sağlığını da tehdit edebilecek niteliktedir. Aşılama ile korunma ve bağışıklık sağlama öncesinde köpeklerin barsak ve dış parazitlerden arınmış olması önceliklidir. Ayrıca aşı uygulamalarından önce köpeğin vücudunun başka bir hastalık ya da enfeksiyonla mücadele ediyor olmaması gerekmektedir. Aksi takdirde yapılan aşılar yeterli bağışıklığı oluşturamayacaktır.

<span class="mw-page-title-main">Bordetella bronchiseptica</span>

Bordetella bronchiseptica Bordetella cinsine bağlı bir bakteri türüdür. Köpeklerde ve diğer hayvanlarda enfeksiyöz bronşite neden olabilir ancak nadiren insanları enfekte eder. Bordetella pertussis ile yakından ilişkilidir.

<span class="mw-page-title-main">Gaucher hastalığı</span> genetik bir hastalık

Gaucher hastalığı [ (GD)], hücrelerde ve belirli organlarda glukoserebrosidin biriktiği genetik bir hastalıktır. Bozukluk, morarma, yorgunluk, anemi, düşük kan trombosit sayısı ve karaciğer ve dalakta büyüme ile karakterizedir ve glukoserebrosid üzerinde etkili olan glukoserebrosidaz enziminin kalıtsal eksikliğinden kaynaklanır. Enzim kusurlu olduğunda, özellikle beyaz kan hücrelerinde ve özellikle makrofajlarda glukoserebrosid birikir. Glukoserebrosid dalakta, karaciğerde, böbreklerde, akciğerlerde, beyinde ve kemik iliğinde toplanabilir.

<i>Leishmania tropica</i>

Leishmania tropica kamçılı bir parazittir ve insanlarda kutanöz leishmaniasisin sebebidir. Bu parazitin dağılış alanı Afro-Avrasya ile sınırlıdır ve Afganistan, İran, Suriye, Yemen, Cezayir, Fas ve Kuzey Hindistan'da yaygın bir enfeksiyon nedenidir.