İçeriğe atla

Lebid bin Rebia

Lebîd b. Rebî'a el-'Âmirî (Arapça: لبيد بن ربيعة العامري) (ö.660?), Câhiliye döneminin en meşhur şairlerinden biridir. Muallaka şairlerinden biri kabul edilmektedir.

Hayatı

Henüz genç yaşındayken, kabilesinin Hire kralına gönderdiği heyetin içerisinde yer aldığı bilinmektedir. Heyetin görevi, kabilenin taleplerini hükümdara bildirmektir. Lebîd henüz genç yaşında olduğu için, heyetle birlikte huzura çıkarılmamıştır. Kralın nedimi olan er-Rebî'nin heyet hakkında olumsuz konuşması nedeniyle, heyet kraldan bekledikleri ilgiyi görememiştir. Ancak yanlarında Lebîd olduğu halde kralın huzuruna tekrar çıktıklarında, Lebîd, er-Rebî'yi ağır bir recez şiiriyle yermiştir. Lebîd'in bu hiciv şiirini okumadan önce, dönemin kahinlerini andıran bazı ritüelleri gerçekleştirdiği kaydedilmektedir. Bu hadise, hiciv şiirleriyle büyücülük arasındaki ilişkiden bakiye kalmış bir detay olarak değerlendirilmiştir.[1]

Lebîd'in ölmeden önce Müslüman olduğu rivayet edilmektedir. Bu yüzden sahabenin arasında sayılmaktadır.

Konuyla ilgili yayınlar

Esat Ayyıldız, Klasik Arap Şiirinde Emevî Dönemine Kadar Hiciv. Ankara: Gece Kitaplığı, 2020. s.50-55.

Kaynaklar

  1. ^ Esat Ayyıldız, Klasik Arap Şiirinde Emevî Dönemine Kadar Hiciv. Ankara: Gece Kitaplığı, 2020. s.50-55.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ebu Süfyan</span> Kureyşli kabile lideri ve tüccar

Sahr bin Harb bilinen adıyla Ebu Süfyan, Mekke'nin fethi sırasında Müslüman olmuş ve 624-630 yılları arasında Mekke lideri. Tam adı "Ebu Süfyan Sahr bin Harb bin Ümeyye"dir.

Hassân b. Sâbit, hem İslam öncesinde hem de İslam sonrasında şiir söylemiş önemli bir Arap şairiydi. Özellikle Müslüman olduktan sonra Muhammed'i ve Müslümanları desteklemek için söylediği şiirleriyle ün kazanmıştır. Bu yüzden Muhammed'in baş şairi olarak anılmaktadır. Özellikle methiye ve hicviye şairi olarak bilinmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Abdullah bin Revaha</span> sahabe

Abdullah b. Revâha el-Hazrecî, Sadru'l-İslam döneminin en meşhur şairlerinden birisidir. İslam peygamberi Muhammed'in sahabilerindendir ve İslam'ın müdafaası için şiirler söylemiştir. Döneminde özellikle bu bağlamda söylediği hiciv şiirleriyle tanınmıştır.

en-Nâbiğa ez-Zubyânî ,Câhiliye döneminin en meşhur Arap şairlerinden birisidir. Gerçek adı Ziyâd b. Mu'âviye b. Dibâb'dır. Ne var ki bilgeliği nedeniyle, Arapçada "dahi" yahut "büyük sanatçı" anlamına gelen "en-Nâbiğa" lakabıyla şöhret kazanmıştır. Şairin bu lakabı genç yaşta aldığı düşünülmektedir. en-Nâbiğa, asrının en önemli hiciv şairlerinden biridir.

Zuheyr b. Ebî Sulmâ (520-609?), Câhiliye döneminin en meşhur Arap şairlerinden birisidir. Önemli bir muallaka ve hiciv şairidir.

Tarafe b. e-'Abd Câhiliye döneminin en meşhur Arap şairlerinden biridir. Muallaka şairleri arasında sınıflandırılmakta ve yetenekli bir hiciv şairi olarak tanınmaktadır.

el-Hutay'a Arap edebiyatındaki en meşhur muhadram şairlerden biridir. Özellikle hicviyeleri sayesinde şöhret kazanmıştır.

Râşid b. Şihâb el-Yeşkurî, kadim bir Arap şairidir. Nesebi Nizâr'a dayanmaktadır. Kays b. Mesud'u hicvettiği bir şiiri bulunmaktadır. Bu şiirinde dönemin şiirsel geleneklerine uygun olarak, Kays'ın yakını olan birisinin öcünün alınmamasını müstehzi şekilde yermektedir.

Abd Yeğûs b. Vakkâs (ö.584) Cahiliye Dönemi'nin çok tanınmayan şairlerinden biridir. Günümüze ulaşan rivayetlerden birisi onun esir alınışı hakkındadır. Onu esir alanların, şairin kendilerini hicvedeceğinden korkarak ağzını bağladıkları rivayet edilir. Öldürülme yöntemi hakkında kendine tercih hakkı sunulmuştur. Şair, şarap içtikten sonra damarının kesilmesi suretiyle öldürülmeyi tercih etmiştir.

Hudbe b. Haşram el-Uzri, Emevî döneminin başlarında yaşamış önemli Arap şairlerinden biridir. Söylediği gazel şiirleri meşhurdur. Bir kasidesinde, seçkin bir şair olduğunu, şiirleriyle kabilesini koruyacağını ve kabilesinin hasımlarını hicvedeceğini belirtmektedir.

Âmir b. et-Tufeyl (ö.632) Cahiliye döneminde yaşamış Arap şairlerinden biridir. Döneminin önemli şairlerinden olan en-Nâbiğa ez-Zubyânî'yi hedef aldığı bir yergisi mevcuttur.

Yezid b. Amr b. es-Sa'ik Cahiliye döneminde yaşamış Arap şairlerinden biridir. Söylemiş olduğu bir hicviye günümüze kadar ulaşmıştır.

Ebû Nevfel Bişr b. Ebî Hâzım el-Esedî (ö.598), Cahiliye döneminde yaşamış seçkin Arap şairlerinden biridir. Savaştan kaçanları erkek olmamakla itham ettiği bir kasidesi vardır.

en-Necâşî el-Hârisî Arap edebiyatındaki muhadram şairlerden biridir. Şehirleri hicvetmek maksadıyla nazmedilmiş ilk kasidelerden birisi ona aittir.

Dureyd b. es-Simme el-Cuşemî (ö.630), Cahiliye döneminde yaşamış önemli Arap şairlerinden biridir. Döneminin ünlü kadın şairlerinden el-Hansâ ile evlenmek istediği, ancak el-Hansâ'nın onunla evlenmek istemediği rivayet edilmektedir. Bu yüzden ikilinin arasında bir hicivleşme hadisesi vuku bulmuştur.

Cerîr b. Atiyye (ö.728?), Emevi döneminde yaşamış meşhur hiciv şairlerinden biridir. Söylediği nakâ'id şiirleriyle büyük bir şöhrete ulaşmıştır. Çağdaşı el-Ahtal da Cerîr'i hicvetmiş, aralarındaki hicivleşmeler ünlenmiştir.

Urve b. el-Verd, İslam öncesinde yaşamış meşhur Arap şairlerden biridir. Sa'âlîk yani yağmacı şairlerden kabul edilmektedir. Bazı şiirlerinde kendi akrabalarını dahi hicvettiği bilinmektedir.

el-Farazdak, Emevî döneminin en meşhur Arap şairlerinden biridir. Nazmettiği nakâ'id şiirleri geniş bir tanınırlığa ulaşmıştır. Öyle ki bu dönemde nakâ'id türünün daha ziyade el-Ahtal, Cerîr ve el-Farazdak ile özdeşleştirildiğini söylemek mümkündür.

Sebra b. 'Amr el-Fak'asi, İslam öncesi dönemde yaşamış, çok tanınmayan Arap şairlerinden biridir. Damra b. Damra en-Nehşelî için nazmettiği bir hicviyesi meşhurdur. Onun bu şiiri, kişi hicvine örnek olarak kabul edilmektedir.

Ebû Sumâme b. 'Ârim ed-Dabbî, Eski Arap şairlerinden biridir. Klasik kaynaklarda, Muhriz adındaki birisi için nazmettiği bir hicviyesi nakledilmiştir. Şair bu şiirinde, Muhriz'in evine sığınan kişilerin etlerinin yenileceğini iddia etmektedir. Klasik Arap edebiyatında yamyamlığın hicvedildiği bir takım örneklere rastlamak mümkündür. Ne var ki Ebu Sumâme'nin söz konusu kasidesinde mecazi bir anlamın olması da olasılık dahilindedir.