İçeriğe atla

Laik ahlak

Lâik ahlâk dinsel gelenek ve öğretiler dışında ahlâkla ilgilenen felsefe alanıdır.

İlgili kavramlar

Ahlâk, huy veya karakter anlamına gelir. Dar anlamda ahlâk, neyin doğru veya neyin yanlış olduğu veya öyle sayılması gerektiği ile ilgilenir. Daha geniş tanımı ile ahlâk, kişilerin toplumsal yaşamda birbirleri ile olan ilişkilerini düzenleyen kurallar dizgesidir.

Etik, iyi ve kötüyü, doğru ve yanlış olanı birbirinden ayırabilmek üzere ahlâki dizgeler ile ilgilenir. Etik, insana ahlâki konularda yapması veya kaçınması gereken edimleri anlatan doktriner bir dizge değil ancak insanın ahlâki edimlerine yönelik doğrulanabilir veya yanlışlanabilir varsayımlar ortaya koyan veya ortaya konmuş ahlâki dizgeleri inceleyen ve gerek gördüğünde bunları eleştiren bir etkinlik olarak kabul edilir. Kısaca etik, ahlâk üzerinde düşünebilme etkinliğidir.[1]

Ahlâk Felsefesi, ahlâk üzerine sistemli bir şekilde düşünme, soruşturma, ahlâki hayata dair bir araştırma ve tartışmadır.[2] Etik veya Ahlak felsefesi birbirinin yerine veya farklı anlamlarda kullanılabilmektedir. Ahlâk felsefesi, kendi içinde bir takım gruplara ayrılmaktadır. Bunlar normatif veya pozitif ahlâk, objektif veya subjektif ahlâk, mutluluk ahlâkı veya görev ahlâkı, dinsel veya lâik ahlâktır.[3]

Lâik ahlâk

Tanım

Lâik ahlâk, kişilerin kişiler arası ilişkilerinde neyin doğru veya neyin yanlış olduğu konusunda insan aklını merkezlerine alarak diğer insanlar tarafından da kabul edilebilecek içsel bir istençten doğan, kaynağını dinsel öğretiler dışında kalan insan aklından alan iyi ve doğru davranışlar geliştirmelerine yönelik sorgulanarak irdelenen değer yargıları dizgesidir.

Lâik ahlâkın tarihsel gelişimi

Lâik ahlâk, kaynağını dinsel veya felsefi veya inançlardan değil doğrudan insan aklından alır. Bu yönüyle bakıldığında birçok felsefi görüş ile ilgili veya bağlantılıdır.

Genel anlamda doğrunun ancak akıl yolu ile bulunabileceğini öne süren Kıbrıslı Zenon'un kurucusu olduğu Stoa Okulu'nun antik dönemin lâik ahlâkını temsil ettiği düşünülmektedir.

Stoacılara göre, erdem kendi başına ve kendiliğinden iyi olan şeydir. Bunun dışında kalan hiçbir şey kendiliğinden iyi olma niteliğine sahip değildir. Akla ve doğaya uygun yaşamak ve duygulanımlar karşısında özgür olmak gerekir. İyi ve kötü insanını kendi edimlerinden gelir veya insanın bir takım şeyleri öyle görmesi ve tanımlamasına bağlıdır. Kişinin bunlardan birisini seçmesi kendi elindedir. O halde akla uygun yaşamak Stoa felsefesine göre insanın içinde bulunması gereken durumdur.

Stoa Okuluna göre erdemli olmak akla uygun yaşamakla, mutluluk ise erdemli olmak ile elde edilebilir. Ancak bilge olan kişi bu bilgeliği sayesinde özgür kalabilir. Stoa felsefesi, özgür insan aklını değer verdiği kavramların başlangıç noktasına yerleştirmiştir. Bilgi ve erdem arasında Epikuros'a göre de sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Epikuros'ta doğru edim doğru bilgiden gelir.

Aydınlanma Çağı filozoflarından Immanuel Kant, Salt Aklın Sınırları İçinde Din adlı eserinde tamamen insan aklına dayanan dinden bağımsız bir ahlak düzeni kurmanın mümkün olduğundan bahsetmiş, aklın etik alanında kullanılabilir olduğunu göstermiştir. Kant'ın fizik ötesi alan olan bir konuda bilimsel yöntemli çalışmalar yapılabildiğini gösterdiği öne sürülür. Maddi olmayan imgeler dünyasında değerlendirilen davranış biçimleri pratik uygulamalar olarak ortaya çıkmaktadır. İnsan davranışları bir değerlendirme sürecinin ürünüdür. Kişilerin yapma veya yapmama ya da isteme ya da istememe yönünde sahip oldukları özgür irade ve istençlerinden kaynaklanan bir sonuç ortaya çıkarmaktadırlar. Kant, etiği görev ahlâkı adını alır. Kant'a göre erdem insanın içinde bulunabileceği her türlü ahlâki durum ve çeşitli ahlâki durumlar ile mücadele veren bir ahlâki niyettir.[4]

Kant öne sürdüğü ahlâk yasasını Kesin Buyruk olarak şöyle açıklar:

Genel bir yasa olmasını isteyebileceğin bir maksime (öznel ilke) göre davran.

— Immanuel Kant[5]

Böylece Kant, istemeyi Kesin Buyruk'un merkezine alır. Merkezde bulunan özgür istence dayalı bu isteme; Kant'ın belirttiği gibi genelgeçer bir yasa olabilme niteliği taşıyorsa bu seçimlik edim ahlâklı bir eylemdir.

Immanuel Kant, kişinin ahlâki tutumlar göstermek adına kendisini mutlu eden isteklerden kaçınmasına ahlâki olarak değer vermez. Kant'ta ahlâki olarak değerlendirilebilecek edimler; özgür bir istenç ile yapılmış olmalı ve bu davranışlar sonucunda mutluluk veya başkaca bir ödül elde etme beklentisi taşımamalıdır.

Lâik hukuk

Lâik Hukuk Sistemi, lâik ahlâkın bir sonucudur. Lâik ahlâk anlayışı beraberinde lâik hukuk sistemini getirmiştir. Lâik hukuk, her çeşit dinsel veya felsefi inanç sistemlerine eşit yaklaşım göstermektedir. Bununla birlikte sahip olduğu bu nötr durumu devam ettirebilmesi için dinsel veya dinsel olmayan inanç dizgelerinden herhangi bir tanesinin mevcut hukuk sistemini etkisi altına almasına karşı çıkar. Lâik ahlâk kişiye özgü bir tavır olarak, lâik hukuk ise devletin tüzel kişiliğine özgü bir duruş olarak tanımlanabilir.

Lâik hukuk, din, felsefi inanç vaya inançsızlık, dil, etnik köken, mezhep veya cinsiyet gibi hiçbir fark gözetmeksizin bütün yurttaşların karşısında eşit mesafede yer almaktadır.

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ "KSÜ, İİBF Dergisi, Kurumdan Uygulamaya Kamu Yönetiminde Etik ve Ahlâk, Aydın USTA" (PDF). 10 Mart 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Eylül 2013. 
  2. ^ "Felsefe Sınıfı, Ahlâk Felsefesinin Temel Kavramları". 28 Eylül 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Eylül 2013. 
  3. ^ "YDÜ, Makale, Bilginin Gücü, Mesut Yalvaç" (PDF). 27 Eylül 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Eylül 2013. 
  4. ^ "Anadolu Aydınlanma, Erdem, Turgut Özgüney" (PDF). 28 Eylül 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Eylül 2013. 
  5. ^ YKY Kültür, Cogito 16 Ekim 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Kant ve Yeni Kantçılık, Özlem Doğan

İlgili Araştırma Makaleleri

Etik veya ahlak felsefesi, doğru davranışlarda bulunmak, iyi bir insan olmak ve insani değerler hakkında düşünme pratiğidir. Etik sözcüğü Yunanca "kişilik, karakter" anlamına gelen "ethos" sözcüğünden türemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Immanuel Kant</span> Alman filozof

Immanuel Kant, Prusya kökenli Alman filozof. Alman felsefesinin kurucu isimlerinden biri olmuş, Aydınlanma Çağı ve felsefe tarihinin kendisinden sonraki dönemini belirgin olarak etkilemiştir. Bugün Rusya topraklarında bulunan Königsberg'de doğan Kant'ın epistemoloji, metafizik, etik ve estetik alanlarındaki kapsamlı ve sistematik çalışmaları, onu modern Batı felsefesinin en etkili isimlerinden biri hâline getirmiştir.

Ahlak ya da sağtöre, kelimenin en dar anlamıyla, neyin doğru veya yanlış sayıldığı anlamına gelir. Terim genellikle kültürel, dinî, dünyevi ve felsefi topluluklar tarafından, insanların çeşitli davranışlarının yanlış veya doğru oluşunu belirleyen bir yargı ve ilkeler sistemi kavramı ve/veya inancı için kullanılır. Ahlak, kelimesinin etimolojik kökeninin Arapça “hulk” ; ” sözcüğüne dayandığı bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Lucius Annaeus Seneca</span>

Lucius Annaeus Seneca, Romalı düşünür, devlet adamı, oyun yazarı. Roma Stoası döneminin kurucu filozofları arasındadır. Sokrates’in bilgi görüşü ve Kinikler’in doğaya uygun yaşama ideali Seneca'nın üzerinde oldukça büyük bir etki yaratmıştır. Ona göre felsefe, ruhu geliştirip aydınlatan, yaşama düzen veren, karşısına çıkan sorulara cevap vermekte aracı olacak başlıca disiplindir ve bunu elde etme amacı gören araç ise akıldır.

Alman felsefesi, 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl başlarından itibaren belirgin bir ağırlık kazanan, bir bakıma felsefenin yurdu hâline gelen Alman felsefe geleneğini ya da başka bir açıdan farklı felsefi eğilimlere sahip olan Alman felsefecilerinin bütünlüğünü ifade etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Skolastik felsefe</span>

Skolastik felsefe/düşünce, Latince kökenli schola (okul) kelimesinden türetilen scholasticus teriminden gelmektedir ve kelime anlamı olarak okul felsefesi demektir. Bu anlam önemlidir, zira skolastik felsefe, Orta Çağ düşüncesinde doğrunun zaten mevcut olduğu düşüncesine ve felsefenin okullarda okutularak öğretilmesine dayanan bir yaklaşım sergiler. Bu felsefenin temeli teolojidir, ona dayanır ve onu desteklemeye çalışır.

<span class="mw-page-title-main">Tıp etiği</span> Hekimlik uygulamalarına ilişkin ahlaki ilkeler sistemi

Tıp etiği, tıbbın ve sağlık alanındaki bilimsel ve pratik çalışmaların etik yönden değerlendirilmesi ve ahlaki ikilemlere bir çözüm bulunmasını hedefleyen disiplindir. Genel konusu insan yaşamıdır.

Erdem veya fazilet, ahlaki olarak doğru olan şeyi yapıp yanlış olanı yapmamaktır. Erdem kavramı, felsefe tarihinin başlangıcından beri yer alır. "İnsanın ve yaşamın anlamı nedir?" sorusuna verilen felsefi cevap başlangıçta "erdemli olmak" olarak belirtilmiştir. Örneğin mutluluk yaşamın temel amacıdır ve mutluluğa ulaşmanın yolu erdemli olmaktan geçer. Bu düşünceye göre erdemli olmaksa ancak bilgi sahibi olmakla mümkündür. Ayrıca erdemli olmak bilgi sahibi olmak demektir.

Aksiyoloji, etik ve estetik olmak üzere ikiye ayrılır. Etik, insanların ahlaki değerlerini sorgular; estetik ise neyin güzel olduğuyla ilgilenir. Neyin etik, neyin estetik olduğunu açıklamak oldukça güçtür, buradan hareketle aksiyoloji, bireylerin davranışlarına temel teşkil eden değerleri araştırmaktadır.

Ahlâkî konular listesi, ahlâkla ilgili konuları bir araya getiriyor.

<span class="mw-page-title-main">Euthyphron ikilemi</span> Platonun yarattığı, ahlakın kökeni üzerine etik problem

Euthyphron ikilemi ya da İlahi buyruk teorisi ilk kez Platon'un Euthyphron ile diyaloğunda ortaya atılmış olan felsefi ve teolojik problem. Kısaca "ahlaki davranışlar tanrı tarafından emredildiği için mi ahlakidir, yoksa ahlaki olduğu için mi tanrı tarafından emredilmiştir" şeklinde bir sorudan ibarettir ve 2400 yıldır din felsefesinin temel sorularından biri olmuştur. İkilem tek tanrılı dinlerdeki teolojik tartışmalarda küçük bir farklılıkla yeniden kurulmuştur. İkilemde ya birinci ya ikinci seçenek tercih edilmek zorunda kalınmış, Hristiyanlıkta Ockham ile Augustinus, İslamiyette de Eş'ariyye ve Mutezile akımları iki farklı ucu desteklemiştir. Din felsefesindeki bu tartışma bugün de canlılığını korumaktadır.

Lâik hukuk insanların bir toplum olarak birlikte yaşama ihtiyacından doğan, kaynağını doğrudan insan aklından alan, toplumsal gereksinimlere göre değişebilen, evrensel nitelikte genel geçerliliğe sahip olduğu kabul edilen hukuk anlayışıdır.

Metaetik, etik anabilim dalının etik özelliklerinin, anlatım ve bildirimlerinin, tutumlarının ve yargılarının doğasını anlamak, arayıp bulmak ve ortaya çıkarmak maksadıyla uğraşan koludur.

Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi 100 sayfayı aşmayan oldukça kısa bir metin olmasına rağmen Immanuel Kant'ın ahlak felsefesinin temellerini ortaya koyduğu en önemli metindir. Ahlak felsefesi alanında sistematik bir eser hazırlama girişiminden ilk kez 1768'de bahseden Kant, yazımına 1783 yılında başladığı eserin ilk baskısını 1785 tarihinde, en önemli eseri kabul edilen Saf Aklın Eleştirisi'nden dört yıl sonra yaptı. Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi aslen Pratik Aklın Eleştirisi'ne hazırlık olarak düşünülmüştü. Bu eserde ortaya konan ahlak felsefesinin esasları Pratik Aklın Eleştirisi'nde ve geç bir dönemde yazdığı Ahlak Metafiziği'nde geniş biçimde açıklanır ve incelenir.

Bakım etiği, özen etiği ya da bakım/özen etiği kadınlara duyulan saygınlığı, kadın çalışmalarının ahlak felsefesi açısından önemini ve ahlak felsefesinin bazı temel problemlerine kadın bakış açısının verebileceği cevapları merkezi bir konuma yerleştirerek ahlak felsefesinde alternatif bir bakış açısı sunmayı başarmış önemli bir yaklaşımdır. Bu bakımdan bakım/özen etiği, geleneksel etik teorilerden oldukça uzak ve eleştirel bir yaklaşım olarak ortaya çıkmıştır. Bakım/özen etiği, özellikle Batı düşünce tarihi içerisinde 1960'lara kadar dayanan feminist düşünce hareketlerinden kaynaklanarak geliştirilmiştir.

İyi kavramı, çoğunlukla olası eylemler arasında bir seçim yapılması durumunda tercih edilmesi gereken olumlu davranışı ifade eder. İyilik genellikle kötülüğün (şerrin) karşıtı olarak kabul edilir ve ahlak, etik, din ve felsefe tarafından incelenir ve farklı şekillerde tanımlanır.

Ahlaki nihilizm ya da Etik nihlizm, ahlakın hiçbir şekilde olmadığına dair meta-etik görüştür; bu nedenle, hiçbir eylem bir diğerine göre daha tercih edilebilir değildir. Örneğin, ahlaki bir nihilist, herhangi bir nedenden ötürü birini öldürmenin ne doğru ne de yanlış olduğunu söyleyebilir. Ahlaki nihilizm, bireysel veya kültürel ahlaki değerleri kabul eden ahlaki görecelilikten farklıdır.

İradecilik ya da istenççilik "iradeye zekâdan daha baskın rol atfeden bir metafizik veya psikolojik sistem" ya da eşit derecede "gerek evrende gerekse insan davranışlarında iradenin temel faktör olduğu öğreti". İradecilik, felsefe tarihi boyunca çeşitli noktalarda ortaya çıkmış, metafizik, psikoloji, siyaset felsefesi ve teoloji alanlarında uygulama görmüştür.

Kategorik imperatif, Immanuel Kant'ın deontolojik ahlak felsefesinde temel bir kavramdır. 1785 yılında kaleme aldığı "Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi" adlı eserinde tanıttığı bu kavram, eylem motivasyonlarını değerlendirme yoludur. En bilinen özgün formülasyonu şu şekildedir: "Yalnızca aynı zamanda evrensel bir yasa olmasını isteyebileceğin bir ilkeye göre hareket et."