İçeriğe atla

LRP1

LDL reseptör ilişkili protein 1 (İngilizce LDL Receptor-related Protein 'den kısaltma LRP1 olarak değinilir; diğer adlarıyla alfa-2 makroglobulin reseptörü, apoE reseptörü olarak da bilinir) insanda LRP1 geni tarafından kodlanan bir proteindir. LRP1, hücre zarında bulunan bir reseptördür ve reseptör eşlikli endositoz yapar. Pek çok proteinle etkileştiği bilinmektedir, bundan dolayı çok çeşitli işlevleri de vardır.

Biyolojik etkinlikleri

Bu reseptörün en az 30 proteine bağlanabildiği bilinmektedir. Bu ligandlar arasında lipoproteinler, proteinazlar, proteinaz-inhibitör kompleksler, hücre dışı matriks proteinleri, bakteriyel toksinler ve virüsler bulunmaktadır. LRP1 ayrıca hücre içinde de çeşitli proteinlerle etkileşmektedir. Bu kadar çok proteinle etkileşebilmesinden dolayı bu reseptörün pek çok da işlevi vardır. Bunlar arasında:

  • apoptotik hücrelerin fagositozu,
  • apolipoprotein E içeren lipoproteinlerin hücre içine alınması,
  • etkinleşmiş alfa-2 makroglobulinin plazmadan tahliye edilmesi,
  • plazminojen aktivatörleri ve endojen inhibitörlerinin bertaraf edilmesi,
  • nöronlarda NMDA sinyalizasyonu,
  • lizozomal enzimlerin lizozoma taşınması,
  • proteinaz metabolizmasının düzenlenmesi,
  • hem/hemopeksin komplekslerinin plazmadan arındırılması

sayılabilir.

LRP1'in hücre içi bölgesinden bağlandığı proteinler çeşitli sinyal iletim yolları üzerinde yer almaktadır, bunlar arasında

  • Amiloid prekürsör protein metabolisması
  • protein kinaz-bağımlı hücreiçi sinyalizasyon
  • nöronal kalsiyum sinyalizasyonu
  • nörotransmisyon
  • metalotein aracılıklı nöron büyümesi
  • plasminojen aktivator inhibitör-1 tetitklenmiş hücre göçü[1]
  • Isı şok proteini HSP90'a tepki
  • PDGF reseptorüne bağımlı sinyal transdüksiyon süreçleri[2]

bulunmaktadır. Dolayısıyla, LRP1'in bu süreçlere de etki ettiği düşünülmektedir.

Nöronlarda LRP1

LRP1 ile PDGF reseptörü birbirlerine ilişiktir. LRP1 geni yokedilmiş (nakavt) farelerde yapılan araştırmalar sonucu LRP1 geninin damar duvarı bütünlüğünü korumaya yaradığı, ayrıca PDGF reseptörünün aktivasyonunda rol oynadığı gösterilmiştir.[3]

Nöronlarda LRP1'in postsinaptik protein PSD95 ve N-metil-D-aspartat (NMDA) reseptörünün NR2A ve NR2B altbirimlerine ilişik olduğu bulunmuştur. Nöronlara NMDA verilince LRP1 ile Psd95 arasındaki etkileşim zayıflar. LRP1 geninin nöronlarda çalışmamasının sağlandığı fare deneylerinde meydana gelen nörolojik bozukluklar ve motor kas bozuklukları meydana gelmiştir. Bu bulgular ışığında LRP1'in postsinaptik sinyalizasyon mekanizmasıyla etkileşerek davranış ve motor fonksiyona etki ettiği sonucuna varılmıştır.[3]

LRP1 ve Alzheimer hastalığı

Nöronların gerek duyduğu kolesterol, hücre yüzeyindeki LRP1'in apoE içeren lipoproteinlere bağlanması sonucu hücre içine alınır. Alzheimer hastalığının nedenlerinden birinin bu sürecin düzgün çalışmaması ve dolayısıyla onların kolesteroldan mahrum kalmaları olduğu öne sürülmüştür.[4]

LRP1'in fizyolojik olarak etkileştiği proteinlerin yanı sıra bazı virüsler tarafından da hücreyi istila etmek için de fırsatçı şekilde kullanılırlar. Bu genin deneysel olarak yokedildiği fareler embriyo gelişimi sırasında ölürler.[5][6]

Gen

LRP1 geni insanda Kromozom 12 üzerinde 12q13.1-q13.3 konumundadır. LRP1, LDL reseptör gen ailesinin bir üyesidir.

Protein

LRP1, çevrim sonrası değikliklere uğrar. Furin adlı proteaz tarafından kesilmesi sonucu iki parçaya ayrılır: karboksil-uç dizisinden oluşan 85-kDa'lık bölümü membrana bağlıdır, 515-kDa kütleli amino uç kısmı da ona kovalent olmayan bağ ile bağlıdır. 85 kDA'lık bölümün sitoplazmaya bakan kısmı ayrıca gama sekretaz tarafından kesilerek hücre içine bir parça daha salınır. Bu sitoplazmik parça (ve ona ilişik olan proteinler) çekirdeğe giderek orada Tip60 adlı transkripsiyon faktörü ile etkileşir.[7]

Protein ayrıca çeşitli yerlerinde fosforile olur.[8]

LRP1 sentezlendikten sonra LDL Reseptör İlişkili Proteine İlişik Protein 1 (İngilizce LDL Receptor-related Protein associated Protein 1) adlı bir şaperon protein tarafından korumaya alınır. Böylece daha hücre dışına çıkmadan endoplazmik retikulumda bulunan kendi ligandlarına bağlanması ve bunun sonucu yıkıma gönderilmesi engellenmiş olur.

LRP1 vücutta hemen her hücre türünde sentezlenir ama özellikle adipositlerdeki üretim oranı diğer hücrelerdekinin yaklaşık 6 katıdır.[9]

Kaynakça

  1. ^ Degryse B, Neels JG, Czekay RP, Aertgeerts K, Kamikubo Y, Loskutoff DJ (Mayıs 2004). "The low density lipoprotein receptor-related protein is a motogenic receptor for plasminogen activator inhibitor-1". J. Biol. Chem. 279 (21). ss. 22595-604. doi:10.1074/jbc.M313004200. PMID 15001579. 
  2. ^ Loukinova E, Ranganathan S, Kuznetsov S, Gorlatova N, Migliorini MM, Loukinov D, Ulery PG, Mikhailenko I, Lawrence DA, Strickland DK (2002). "Platelet-derived growth factor (PDGF)-induced tyrosine phosphorylation of the low density lipoprotein receptor-related protein (LRP). Evidence for integrated co-receptor function betwenn LRP and the PDGF". J. Biol. Chem. Cilt 277. ss. 15499-506. doi:10.1074/jbc.M200427200. PMID 11854294. 
  3. ^ a b May P, Rohlmann A, Bock HH, Zurhove K, Marth JD, Schomburg ED, Noebels JL, Beffert U, Sweatt JD, Weeber EJ, Herz J (2004). "Neuronal LRP1 functionally associates with postsynaptic proteins and is required for normal motor function in mice". Mol. Cell. Biol. Cilt 24. ss. 8872-83. doi:10.1128/MCB.24.20.8872-8883.2004. PMC 517900 $2. PMID 15456862. 
  4. ^ Liu Q, Zerbinatti CV, Zhang J, Hoe HS, Wang B, Cole SL, Herz J, Muglia L, Bu G (2007). "Amyloid precursor protein regulates brain apolipoprotein E and cholesterol metabolism through lipoprotein receptor LRP1". Neuron. Cilt 56. ss. 66-78. doi:10.1016/j.neuron.2007.08.008. PMC 2045076 $2. PMID 17920016. 
  5. ^ Herz J, Strickland DK (Eylül 2001). "LRP: a multifunctional scavenger and signaling receptor". J. Clin. Invest. 108 (6). ss. 779-84. doi:10.1172/JCI13992. PMC 200939 $2. PMID 11560943. 
  6. ^ "Arşivlenmiş kopya". 2 Aralık 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Mayıs 2009. 
  7. ^ Kinoshita A, Shah T, Tangredi MM, Strickland DK, Hyman BT (2003). "The intracellular domain of the low density lipoprotein receptor-related protein modulates transactivation mediated by amyloid precursor protein and Fe65". J. Biol. Chem. Cilt 278. ss. 41182-8. doi:10.1074/jbc.M306403200. PMID 12888553. 
  8. ^ "Arşivlenmiş kopya". 2 Aralık 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Mayıs 2009. 
  9. ^ "GNF symatlas". Erişim tarihi: 27 Mart 2009. []

Konuyla ilgili yayınlar

Ayrıca bakınız

  • LDL reseptör gen ailesi

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Bakteri</span> mikroorganizma üst âlemi

Bakteri (İngilizce telaffuz: [bækˈtɪəriə] ( dinle); tekil isim: bacterium), tek hücreli mikroorganizma grubudur. Tipik olarak birkaç mikrometre uzunluğunda olan bakterilerin çeşitli şekilleri vardır, kimi küresel, kimi spiral şekilli, kimi çubuksu, kimi virgül şeklinde olabilir. Yeryüzündeki her ortamda bakteriler mevcuttur. Toprakta, deniz suyunda, okyanusun derinliklerinde, yer kabuğunda, deride, hayvanların bağırsaklarında, asitli sıcak su kaynaklarında, radyoaktif atıklarda büyüyebilen tipleri vardır. Tipik olarak bir gram toprakta bulunan bakteri hücrelerinin sayısı 40 milyon, bir mililitre tatlı suda ise bir milyondur; toplu olarak dünyada beş nonilyon (5×1030) bakteri bulunmaktadır, bunlar dünyadaki biyokütlenin çoğunu oluşturur. Bakteriler gıdaların geri dönüşümü için hayati bir öneme sahiptirler ve gıda döngülerindeki çoğu önemli adım, atmosferden azot fiksasyonu gibi, bakterilere bağlıdır. Ancak bu bakterilerin çoğu henüz tanımlanmamıştır ve bakteri şubelerinin sadece yaklaşık yarısı laboratuvarda kültürlenebilen türlere sahiptir. Bakterilerin araştırıldığı bilim bakteriyolojidir, bu, mikrobiyolojinin bir dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Lipaz</span> Lipitleri hidroliz eden enzim

Lipaz, lipitlerin ester bağlarının hidrolizini katalizleyen bir enzimdir. Lipazlar esterazların bir alt sınıfıdır.

<span class="mw-page-title-main">Bağışıklık sistemi</span> canlılarda hastalıklara karşı koruma sağlayan biyolojik savunma sistemi bütünü

Bağışıklık sistemi, bir canlıdaki hastalıklara karşı koruma yapan, patojenleri ve tümör hücrelerini tanıyıp onları yok eden işleyişlerin toplamıdır. Sistem, canlı vücudunda geniş bir çeşitlilikte, virüslerden parazitik solucanlara, vücuda giren veya vücutla temasta bulunan her yabancı maddeye kadar tarama yapar ve onları, canlının sağlıklı vücut hücrelerinden ve dokularından ayırt eder. Bağışıklık sistemi, çok benzer özellikteki maddeleri bile birbirinden ayırabilir, örneğin; bir amino asidi farklı olan proteinleri bile birbirinden ayırabilecek özelliğe sahiptir. Bu ayrım, patojenlerin konak canlıdaki savunma sistemine rağmen enfeksiyon yapmaları için yeni yollar bulmalarına, bazı uyumlar sağlamalarına neden olacak kadar karmaşıktır. Bu mücadelede hayatta kalmak için patojenleri tanıyan ve onları etkisizleştiren bazı mekanizmalar gelişmiştir. Doğadaki tüm canlılar kendilerinden olmayan doku, hücre ve moleküllere karşı savunma sistemlerine sahiptirler. Hatta bakteriler gibi basit tek hücreli canlılarda da onları viral enfeksiyonlara karşı koruyan enzim sistemleri bulunur. Yüksek canlılardaysa çok daha karmaşık bir bağışıklık sistemi vardır. Omurgalılarda bağışıklık sistemi özel işlevlere sahip çok sayıda farklı hücre ve molekül içermektedir.

Biyolojide sinyal transdüksiyonu bir hücrenin bir cins sinyal veya uyarıyı başka birine dönüştürme sürecidir. Çoğu zaman bu, hücre içinde enzimlerin yürüttüğü biyokimyasal reaksiyonlarla gerçekleşir, bunlar birbirine ikincil habercilerle bağlanıp bir "ikincil haberci yolu" oluştururlar. Bu süreçler genelde hızlı olur, iyon akıları durumunda milisaniyeler mertebesinde, protein ve lipit aracılıklı kinaz çağlayanı (cascade) durumunda dakikalar mertebesinde sürer. Çoğu sinyal transdüksiyonu işleminde sinyal ilk uyarandan ileri doğru yayıldıkça bu olaylara katılan protein ve diğer moleküllerin sayısı da artar ve böylece küçük bir sinyal büyük bir tepki doğurabilir; buna "sinyal kaskadı" denir. Bakteri ve diğer tek hücreli organizmalarda, hücrenin sahip olduğu sinyal trasndüksiyon süreçleri onun çevresine nasıl tepki vereceğini belirler. Çok hücreli organizmalarda organizmanın bir bütün olarak çalışmasını sağlamak için bireysel hücrelerin davranışlarını koordine eden pek çok sinyal transdüksiyon süreci gerekmektedir. Tahmin edileceği üzere, bir organizma ne kadar karmaşıksa organizmanın sahip olduğu sinyal transdüksiyon süreçlerinin repertuvarı da o derece karmaşık olmak durumundadır. Dolasıyla hücresel seviyede hem iç hem de dış çevrenin duyumu sinyal transdüksiyonuna dayalıdır. Çoğu hastalık, örneğin diyabet, ateroskleroz, özbağışıklık (otoimmünite), kanser, sinyal transdüksiyon yollarındaki bozukluklardan kaynaklanır. Bu durum, sinyal transdüksiyonunun biyoloji kadar tıpta da olan önemini ortaya koyar.

<span class="mw-page-title-main">LDL reseptörü</span>

LDL reseptörü kolesterol zengini LDL'nin endositozuna aracılık eden bir reseptör proteindir. Hücre yüzeyinde bulunan bu reseptör, LDL taneciklerinin fosfolipit dış tabakasında yer alan apoB100 proteinini tanır. Reseptör ayrıca kilomikron kalıntıları ve VLDL kalıntılarında (IDL) bulunan apoE proteini de tanır. Brown ve Goldstein, familyal hiperkolesterolemiyi araştırırken LDL reseptörünü keşfettikleri için bir Nobel Ödülü kazanmışlardır.

Bir kolesteril ester, kolesterolün bir asit ile tepkiyerek oluşturduğu bir esterdir. Lipit metabolizmasında kolesterol ester terimi yaygın olarak kolesterolün yağ asitleri ile oluşturduğu kolesteril asil esterleri için kullanılır. Kolesterolün esterleşmesi onun hücre içinde depolanmasını ve kanda taşınmasını sağlar. Aterotik plakaların oluşumu sırasında içlerinde kolesteril esterler birikmesi aterosklerozun ilk aşamalarındandır.

Epidermal büyüme faktörü reseptörü (EGFR) epidermal büyüme faktörü ailesinin üyelerinin etki ettiği hücre zarında bulunan reseptör. EGF reseptörü, reseptörlerin ErbB ailesine mensuptur. EGFR ekspresyonu veya akvitesini etkileyen mutasyonlar kanser gelişimine neden olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Kolesteril ester transfer proteini</span>

Kolesteril ester transfer proteini, lipoproteinler arasında nötr lipitler, yani kolesteril ester ve trigliseritler taşıyan bir plazma proteinidir. Fizyolojik rolü, VLDL veya LDL taneciklerindeki trigliseritler ile HDL'deki kolesteril esterlerin yer değiştirmesini sağlamaktır. Aslında çoğu zaman kolesteril esterler ile kolesteril esterleri, trigliseritlerle trigliseritleri de birbiriyle değiştirir, ama bu değişimlerin net bir etkisi olmaz.

Lipoprotein lipaz, şilomikron ve VLDL lipoproteinlerindeki trigliseritleri bir monoasilgliserol molekülü ve serbest yağ asitlerine hidrolizleyen, lipaz türü bir enzimdir. Reaksiyon ürünleri dokunun kullanımına yarar. Kofaktör olarak apolipoprotein C-II'ye gerek duyar.

Hepatik trigliserit lipaz veya hepatik triasilgliserol lipaz, yaygın adıyla da Hepatik lipaz, karaciğer, adrenal bezler ve yumurtalıkta, ayrıca makrofajlarda bulunan bir lipazdır. LIPC geni tarafından kodlanan hepatik lipazın iki işlevi vardır: trigliserit lipaz ve reseptör aracılıklı lipoprotein alımı.

Sterol O-asiltransferaz (SOAT) veya asil-KoA kolesteril asil transferaz, EC 2.3.1.26 asil transferaz sınıfı bir enzimdir. İnsanda iki tip ACAT enzimi vardır, ACAT1 ve ACAT2 enzimleri SOAT1 ve SOAT2 adlı genler tarafından kodlanır. Bu enzimler kolesterol metabolizmasında ve safra tuzu biyosentezinde önemli rol oynarlar. ACAT1 enziminin geni için ACAT1 kullanılmamalıdır çünkü ACAT1 kısaltması ketotiyolaz aktivitesine sahip asetil-Koenzim A asetiltransferaz 1 enziminin genine aittir.

Pankreatik lipaz ilişkili protein 2, insanda PNLIPRP2 geni tarafından kodlanan bir enzimdir. PLRP2, pankreatik lipaz enzimine olan benzerliğinden dolayı adlandırılmış bir lipazdır. Trigliserit, fosfolipit ve galaktolipitleri hidrolizler.

Lizofosfatidilkolin (lizoPC) veya lizolesitin, fosfatidilkolin'in sn-2 konumunda hidrolizi sonucu meydan gelen lipittir. İngilizce lysophosphatidylcholine 'in kısaltması lysoPC veya LPC olarak da bilinir. Lizo- öneki, Yunanca λύσις, lysis sözcüğünden, o da lyein = "ayrılmak"tan türemedir. Fosfolipaz aktivitesine sahip enzimler veya lesitin kolesteril asil transferaz (LCAT) gibi asiltransferaz mekanizmalı bazı enzimler bu lipiti oluşturabilir. Lizofosfatidilkolin oluşumu çeşitli sinyal transdüksiyon yollarının adımlarından biridir.

Çöpçü reseptör sınıf B, tip I, çeşitli hücrelerde görülen bir entegral membran proteinidir. Yüksek yoğunluklu lipoproteinlerdeki (HDL) kolesteril esterin karaciğer tarafından alınmasını sağlar. Vücuttaki diğer dokulardan karaciğere doğru, vücuttan atılmak üzere, giden kolesterolün bu hareketi bu süreç sayesinde sürdürülür. Kolesterolün bu gidişi "ters kolesterol taşıması" olarak adlandırılır ve ateroskleroz oluşumuna karşı koruyucu bir mekanizma olarak işler.

<span class="mw-page-title-main">RAD51</span>

RAD51, bir insan genidir, bu genin ürünü olan ve aynı isme sahip olan protein DNA çift iplikçikli kesiklerini tamir eder. Bu protein RAD51 protein ailesinin üyelerinden biridir. RAD51 protein ailesi üyeleri bakteriyel RecA ve maya Rad51 ile homologdur. Protein, mayadan insana kadar çoğu ökaryotta korunmuştur.

Olfaktör reseptörler olfaktor reseptör nöronlarının hücre zarında bulunan ve koku moleküllerinin tespitinden sorumlu reseptörlerdir. Aktive olmuş koku reseptörleri sinir uyarılarının beyne iletilmesindeki sinyal iletimi kaskadını başlatılar. Bu reseptörler G protein-kenetli reseptörler (GPCRs) ailesinin bir üyesi olan rodopsin-benzeri reseptörler grubunda yer alırlar. Koku reseptörleri insanlarda 900'den fazla gen içeren bir multigen ailesi tarafından kodlanırlar.

Carnoy Çözeltisi %60 etanol'den, %30 kloroform'dan ve %10 glasiyal asetik asit'ten oluşan bir fiksatiftir.

Kolesistokinin, sindirim sisteminde peptid hormon. Yağ ve protein sindiriminde rol oynar. Geçmişte "pankreatozimin" adı verilen kolesistokinin, ince bağırsağın ilk bölümü olan oniki parmak bağırsağındaki hücrelerce salgılanır. Pankreastan sindirim enzimlerinin ve safra kesesinden safranın salınmasını sağlar ve açlık bastırıcı rol oynar.

<span class="mw-page-title-main">G proteini kenetli reseptör</span> G-Proteini ile ilişkili hücre içi sinyalizasyona bağlı hücre yüzeyi reseptörleri sınıfı

G proteini kenetli reseptörler (GPCR) veya yedi transmembran parçalı yapıda olan reseptörler, geniş bir almaç ailesidir. Hücre dışı bileşikleri algılayarak hücre içi sinyal iletimi (transdüksiyon) yollarını etkinleştirirler. Hücre içinde G proteinlerine bağlanırlar. Hücre zarından kıvrılarak yedi kez geçtiklerinden "yedi transmembran parçalı" (7TM) adlandırmasına da sahiptirler.

<span class="mw-page-title-main">Muskarinik asetilkolin reseptörü</span>

Muskarinik asetilkolin reseptörleri, belirli nöronların ve diğer hücrelerin hücre zarlarında G proteinine bağlı reseptör kompleksleri oluşturan asetilkolin reseptörleridir. Parasempatik sinir sistemindeki postganglionik liflerden salınan asetilkolinin uyardığı, post reseptörler olmak gibi çeşitli roller oynarlar.