İçeriğe atla

LASIK

LASIK, İngilizce “Laser-Assisted in Situ Keratomileusis” kelimesinin baş harflerinden oluşturulmuş bir kısaltmadır, bu kelime Türkçe olarak Lazer eşlikli korneanın yerinde şekillendirilmesi olarak da söylenebilir. LASIK, miyopi, hipermetropi, astigmatizma ve presbiyopi tedavisinde gözlük veya kontakt lenslere alternatif olarak görmenin düzeltilmesi için göz doktorları tarafından uygulanan bir cerrahi tekniktir.[1][2][3]

Teknolojinin gelişimi

Görme kusurlarını cerrahi olarak düzeltmenin korneanın ön eğrilik çapını değiştirerek mümkün olabileceği fikri ilk olarak Kolombiyalı göz doktoru Jose Barraquer tarafından 1949 yılında öne sürülmüştür. Barraquer bu amaçla önce serbest elle korneadan yapraksı diskler kesmiş, 1960’lı yıllarda ise bu işlemi daha hassas olarak yapabilen ve temel tasarımı modern eşdeğerlerinde de değişmemiş olan mikrokeratom adı verilen cihazı tasarlamıştır. Barraquer korneadan kestiği yapraksı diskleri –flep- traşlayarak şekillendirmiş ve bu tekniğe keratomileusis adını vermiştir.

1981 yılında Rangaswamy Srinivasan ultraviolet bir lazer olan excimer lazerin dokuları ve plastik gibi organik polimerleri hassas bir şekilde kesebildiğini göstermiştir. Bu olaya Ablatif Fotodekompozisyon ismi verilmiştir, bu teknik günümüzde mürekkep püskürtmeli yazıcıların püskürtme başlıklarına şekil vermek gibi alanlarda da kullanılmaktadır. 1983 yılında ilk kez hayvan gözü korneasında excimer lazerin çevresine ısı zararı vermeden ve mikrometre düzeyinde bir hassaslıkta dokuyu kesebildiği gösterilmiştir.[4] Excimer lazer ilk kez 1988 yılında insanlarda cerrahi olarak, korneada yaralı ve saydamlığını yitirmiş kısımları ortadan kaldırmak amacı ile L'Esperance ve arkadaşları tarafından kullanılmıştır [1] 1980'lerin sonu ve 1990 yılı başında insan gözlerinde ilk kez PRK tekniği kullanılmıştır.[5] LASIK cerahisi 1989 yılında Lucio Buratto (İtalya) tarafından geliştirilmiştir, 1990 yılında Ionnis Pallikaris (Yunanistan) tarafından korneadan kesilen flebin küçük bir kısmı kesilmeden bırakılarak menteşeli LASIK tekniği geliştirilmiştir, bu teknik günümüzde modern LASIK cerrahisinde kullanılmaktadır.

LASIK tedavisi

Tedavi öncesi işlemler

Yumuşak kontakt lens kullanan hastalar, tedaviden en az 7-10 gün once; gaz geçirgen yarı sert lens kullananlar ise 3 hafta önce lenslerini çıkarmalıdır. Tedavi öncesi, göz sağlığının durumunu saptamak için ayrıntılı bir göz muayenesi yapılmalıdır. Genel göz muayenesinin yanı sıra, göz numaraları saptanır, kornea kalınlığı ölçülür ve korneanın topoğrafik ölçümleri yapılır. Korneanın topografisi ile korneanın şekil haritası çıkarılır. Kullanılacak cerrahi yönteme göre ek bazı tektikler de gerekebilir.

Ameliyat

Lazer ameliyatı iki aşamadan oluşur, birinci aşamada mekanik veya femtosaniye lazer mikrokeratom aracılığı ile kornenın üst tabakalarından bir flep oluşturulur, bu flebin kalınlığı kullanılan cihaza bağlı olarak 110 ve 180 mikron arasında değişmektedir. Mekanik mikrokeratomlarda hızla titreşen metal bir bıçak kullanılır, femtolazer mikrokeratom cihazı ise kornea dokusu içerisinde ızgara veya spiral bir desende minik hava kabarcıkları oluşturarak kornea dokusundan düzlemsel bir ayrışma meydana getirir. Flep oluşturulma aşamasında görme geçici olarak kaybolur, flep oluşturulduktan sonra da görme bir miktar bulanık olacaktır. Daha sonra fleb kaldırılarak korneanın orta kısımları açığa çıkarılır.

İkinci aşamada excimer lazer kullanılarak kornea stroması yeniden şekillendirilir. Lazer cihazı mikron düzeyinde bir hassaslıkla bu aşamayı gerçekleştirir. Modern excimer cihazlarında gözün hareketlerini izleyen kameralar vardır, bu sayede gözler belli miktarda hareket etse bile lazer atışları doğru yere yapılır. Daha sonra fleb tekrar eski yerine getirilir, flep ile kornea arasındaki yapışma dakikalar içerisinde gelişir, bu aşamadan sonra lazer cerrahisi bitmiştir.

Ameliyat sonrası işlemler

Ameliyat sonrasında flep ile kornea yatağı arasında doğal bir yapışma geliştiği için genellikle bandaj kontakt lensler kullanılmaz, ancak bazı cerrahlar bandaj kontakt lens uygulamayı tercih edebilir. Göze damlatılmak üzere antibiyotik ve kortikosteroid ve/veya nonsteroidal antiinflamtuar ilaçlar içeren damlalar reçete edilir. Bu damlalar doktorun önerdiği şekilde ve dozda kullanılmalıdır. İlk gün gözlerde yanma, batma ve sulanma olabilir, bu durum ilk geceden sonra genellikle düzelir. Bu aşamada gözler kesinlikle ovuşturulmamalı, televizyon seyretmek gibi göz kırpma sayısını azaltan görsel yoğun işler yapılmamalıdır. İlk gün gözlere su kaçırmak sakıncalı olabilir, gene bu günlerde göz makyajından kaçınılmalıdır. Geceleri uyurken gözleri kapamak için şeffaf plastikten göz koruyucu kalkanlar kullanılabilir. Cerrahi sonrasında ilk gün görme bir miktar bulanık olabilir, bu genellikle flep dokusunda gelişen ödeme bağlıdır, bu durum birkaç gün içerisinde düzelir ve görme düzelir. Kişiler lazer cerrahisi sonrasında kısa sürede tekrar eski aktivitelerine dönebilir.

Lazer tedavisinin sonuçları

Komplikasyonlar

LASIK cerrahisi sonrasında bazı komplikasyonlar gelişebilmektedir, bu komplikasyonların gelişim oranı değişik raporlara göre %3 ve %6 arasında değişebilmektedir. Aşağıda liste halinde rastlanabilecek bazı komplikasyonlar sıralanmıştır.

  • Gözlerde kuruluk
  • Aşırı ya da az düzeltme
  • Görme keskinliğinde dalgalanma
  • Işığa karşı hassasiyet
  • Flepte kırışıklıklar
  • Desantralize ablasyon
  • Flep altına epitel ilerlemesi
  • Flepte düzensizlik
  • Astigmatizma ortaya çıkması
  • Korneada enfeksiyon

LASIK cerrahisi komplikasyonları cerrahi öncesindeki, cerrahi sırasındaki, cerrahi sonrası erken veya geç dönemdeki bazı etkenlere bağlı olarak gelişebilmektedir.

Erken dönem komplikasyonlar

Günümüzde mikrokeratomlara bağlı olarak gelişen flep komplikasyonları oldukça nadirdir ve komplikasyonlu flebe lazer uygulanmadığı takdirde büyük bir sıklıkla herhangi bir sekel bırakmadan iyileşmektedir. Flebe bağlı -intraoperatif- komplikasyonların oranı yaklaşık %0.2 oranında bildirilmektedir ki bu da yaklaşık 1000 kişiden iki tanesinde flebe bağlı bir problem meydana gelebilir anlamına gelmektedir. Flebin yerinden kayması, flepte meydana gelen kırışıklıklar, diffüz lameller keratit gibi erken dönem sorunları tedaviye yanıt verirler ve çok nadir bazı durumlarda görme kalitesinde azalmaya yol açarlar.

Cerrahi sonrasında en sık rastlanabilecek problem flebin yerinden oynamasıdır, bu durum basit bir müdahale ile düzeltilebilir. Bu nedenle cerrahi sonrasında hastaların gözlerini ovuşturmamaları istenir.

Fleple kornea arasında yabancı cisimler bulunabilir, bu yabancı cisimler, mikrokeratom kaynaklı metalik karakterde, havada uçuşan tekstil liflerine, gözkapağı kenarındaki yağ bezlerinin salgısına veya gözkapaklarından dökülen deri hücrelerine bağlı olabilir. Bazı durumlarda flep ile stroma arası yıkanarak bu yabancı cisimlerin ortamdan uzaklaştırılması gerekse de çoğu zaman herhangi klinik bir etki göstermeyen yabancı cisimler ortamda bırakılabilir, organik kökenli olan yabancı cisimler zaman içerisinde kendiliğinden erir.

Orta dönem komplikasyonlar

Diffüz lameller keratit denilen ve fleple kornea stroması arasında enflamatuar reaksiyonla karakterize durum yaklaşık %2.3 oranında izlenmektedir. Tanı konulup doğru tedavi edildiğinde bu durum herhangi bir geç dönem sekeli bırakmaksızın iyileşir.

Mikroplara bağlı enfeksiyon gelişmesi riski oldukça azdır ve bu risk %0.03 oranında bildirilmektedir. Bu enfeksiyon genellikle kornea yatağı ve flep arasındadır. İnfeksiyon sıklıkla tedaviye yanıt verir, ancak bazı durumlarda tedaviye direnç meydana gelebilir, bu durumda görmede azalma ortaya çıkabilir.

Gözlerde kuruluk hissi cerrahi sonrasında ilk 6 ayda %48 gibi yüksek oranlarda bildirilmektedir. Kalıcı kuru göz gelişme riski ise %5 civarındadır. Bu duruma korneayı besleyen sinirlerin kesilmesi neden olur bu durum sinirlerin tekrar iyileşmesi ile çoğunlukla düzelir.

Geç dönem komplikasyonlar

Korneada daha önceden saptanamayan keratokonus rahatsızlığı varsa veya geride çok ince bir kornea dokusu bırakılmışsa korneada artan bir şekilde bombeleşme meydana gelebilir. Bu durum çok çok nadirdir ve gerekli önlemler alınırsa hemen hemen hiç görülmez.

Görme kalitesinde azalma, geceleri ışıklar etrafında saçılma olması, gece görüşünün azalması, kontrast duyarlılıkta azalma gibi bazı problemlere de rastlanabilir.

Flep ile kornea yatağı arasında epitel hücrelerinin yürümesi de ileri dönemde görülebilecek bir durumdur, bu durumun sıklığı yaklaşık %1 oranında bildirilmektedir.

kaynakça

  1. ^ "Lasik Tekniği". 5 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Haziran 2021. 
  2. ^ "Refraktif Cerrahide Güncel Yaklaşımlar". 5 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Haziran 2021. 
  3. ^ "LASIK (Laser-Assisted In Situ Keratomileusis) nedir?". 5 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Haziran 2021. 
  4. ^ Trokel, S. L.; Srinivasan, R.; Braren, B. (Aralık 1983). "Excimer laser surgery of the cornea". American Journal of Ophthalmology. 96 (6): 710-715. doi:10.1016/s0002-9394(14)71911-7. ISSN 0002-9394. PMID 6660257. 19 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Nisan 2023. 
  5. ^ McDonald, M. B.; Frantz, J. M.; Klyce, S. D.; Beuerman, R. W.; Varnell, R.; Munnerlyn, C. R.; Clapham, T. N.; Salmeron, B.; Kaufman, H. E. (Haziran 1990). "Central photorefractive keratectomy for myopia. The blind eye study". Archives of Ophthalmology (Chicago, Ill.: 1960). 108 (6): 799-808. doi:10.1001/archopht.1990.01070080041033. ISSN 0003-9950. PMID 2350282. 19 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Nisan 2023. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Meme kanseri</span>

Meme kanseri, meme hücrelerinde başlayan kanser türüdür. Akciğer kanserinden sonra, dünyada görülme sıklığı en yüksek olan kanser türüdür. Her 8 kadından birinin hayatının belirli bir zamanında meme kanserine yakalanacağı bildirilmektedir. Erkeklerde de görülmekle beraber, kadın vakaları erkek vakalarından 100 kat daha fazladır. 1970'lerden bu yana meme kanserinin görülme sıklığında artış yaşanmaktadır ve bu artışa modern, Batılı yaşam tarzı sebep olarak gösterilmektedir. Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde görülme sıklığı, dünyanın diğer bölgelerinde görülme sıklığından daha fazladır.

<span class="mw-page-title-main">Makula dejenerasyonu</span>

Makula dejenerasyonu ya da sarı nokta hastalığı kelime anlamı itibarı ile, makulada meydana gelen herhangi dejeneratif bir süreci tanımlasa da, bu makalede yaşa bağlı makula dejenerasyonu (YBMD) anlatılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Kornea</span> Gözün saydam ön tabakası

Kornea, gözün en ön kısmında yer alan, ışığı odaklamak ve gözü dış etkenlerden korumak için özelleşmiş saydam ve eğimli doku.

<span class="mw-page-title-main">Hipermetropi</span> göz kusuru

Hipermetropi, kelime köken anlamı, aşırı görme olan bir göz kusurudur. Hafif hipermetropların uzağı çok iyi görmeleri nedeniyle halk arasında böyle isimlendirildiği düşünülmektedir. Göz ya normalden daha kısa ya da korneası daha düz olduğu için göze yakın cisimlerden gelen diverjan, birbirinden uzaklaşan ışınlar retinanın arkasında sanal bir noktada odaklanır. Bu durumda retina üzerinde oluşan görüntü bulanıktır.

<span class="mw-page-title-main">Miyopi</span> göz kusuru

Miyopi bir göz kusurudur. Miyop bir gözün ön arka çapı kırma gücüne göre daha uzundur, bu nedenle göze paralel gelen ışınlar retinanın önünde göz yuvarlağı içerisindeki bir noktada odaklanmaktadır. Miyoplarda, gözün kırıcı bileşenleri gözün ön-arka çapına göre fazla güçlüdür veya gözün ön-arka çapı gözün kırıcı bileşenlerine göre fazla uzundur. Bazen bu her iki durum bir arada bulunabilir. Yakındaki nesnelerden yayılarak gelen ışınların, retinada odaklanabilmesi için uzağa bakıştan daha çok mercek gücü gerekir, miyop bir gözün kırıcı bileşenleri, diğer bir deyişle mercek gücü fazla olduğu için yakından gelen ışınları retina üzerinde odaklayabilir, işte bu nedenle miyop kişiler yakını net görebilirler. Uzaktan gelen ışınlar 6 metreden sonra göze paralel olarak geliyor olarak kabul edilebilir, bu paralel ışınlar retinada odaklanamayacağı için miyoplar uzağı net göremezler. Kalın mercekli gözlükle geçici olarak düzeltilebilir. Ayrıca lazer yöntemi ile tamamen tedavi edilebilir. Göz gelişimi genel olarak genetik tabanlıdır; ancak çevresel etmenlerin de göz gelişimine önemli etkisi olduğu görülmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Katarakt</span>

Katarakt, göz içindeki lensin saydamlığını kaybederek opak bir görünüm alması, göz merceğinin yoğunlaşmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Alerjik konjonktivit</span>

Alerjik konjonktivit aslında bir grup hastalığı tanımlayan genel bir terimdir. Temelde tip I aşırı duyarlılık reaksiyonu ile birlikte görülmekte birlikte, süreğen -kronik- tiplerinde hücresel bağışık yanıt da -tip IV reaksiyon- rol oynamaktadır.

Plastik cerrahi veya tam adıyla plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahi, vücut üzerindeki çeşitli yapıların yeniden yapılması, şekillendirilmesi, ciddi doku kayıplarının giderilmesini ve her türlü estetik girişimi kapsayan cerrahi bir disiplindir. Pediatrik plastik cerrahi türü de vardır. Kozmetik, estetik tıp, estetik cerrahi plastik cerrahinin en bilinen kısımlarıdır. Bilinenin aksine plastik cerrahi alanının büyük kısmını estetik cerrahi dışında rekonstüktif cerrahi, kraniyofasiyal cerrahi, el cerrahisi, el nakli, mikrocerrahi ve yanık tedavisi oluşturmaktadır. Rekonstrüktif ve estetik cerrahi olmak üzere iki ana kategoriye ayrılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Körlük</span>

Körlük, tamamen veya neredeyse tamamen görme yetersizliği yaşama durumudur.

PRKnın açılımı photorefraktif keratektomidir Anlamı ışık kullanarak korneayı kesmektir. Excimer lazer ile gözün odaklama sisteminin önemli bir kısmı olan korneanın eğimi değiştirilir. Halen en yaygın şekilde kullanılan Lasik tekniğinden farklı olarak PRK da korneada kapak açılmaz, lazer direkt olarak dış yüzeyden başlar.

<span class="mw-page-title-main">Rinoplasti</span> burna kalıcı şekil verme, estetik olarak burun şeklini değiştirme operasyonu

Rinoplasti, yaygın plastik cerrahi türüdür. Burnu yeniden şekillendirme; yapılandırma ameliyatıdır. Amaç burnu fonksiyonel ve estetik açıdan daha iyi hale getirmektir. Tıp dilinde rinoplasti estetik burun ameliyatı anlamına gelir. Burun iskeleti ve yumuşak dokularının yeniden şekillenerek yüze göre uyumlu ve orantılı bir hale getirilmesi ameliyatıdır. Özellikle kişinin yüzüne göre planlanması gereken ve kemik, kıkırdak, yumuşak dokular ve cilde şekil verilen bir ameliyattır. Son yıllarda aşırı kıkırdak ve kemik çıkarımı yapılan eski yöntemler bırakılmış ve "yapısal rinoplasti" konsepti hakim olmuştur. Burun estetiği ile burun cerrahisi konusunda eğitim alan kulak burun boğaz uzmanları ve plastik cerrahlar ilgilenmektedir. Ameliyatın hem estetik hem de burun içi septumunun düzeltilmesini de içeren şekline septoplasti veya septorinoplasti denir. Ameliyatsız rinoplasti, alarplasti, rinektomi, frontal sinüs trefinasyonu, antral lavaj da burun estetiği ameliyatlarına aittir.

<span class="mw-page-title-main">Arpacık (hastalık)</span>

Arpacık, göz silleri enfeksiyonlarından biridir. Hastalık, 1-2 gün içerisinde oluşur ve gözdeki batma, gözkapağındaki gerilmelerle beraber kendini gösterir. Başta bir nokta halinde olan bozulum, 1-2 gün içinde ağızlaşma (püstül) durumuna geçer. Göz kapaklarındaki dış gözyaşı bezlerinin iltihabı sonucu dış arpacık, iç gözyaşı bezlerinin iltihabı sonucu iç arpacık ortaya çıkar.

<span class="mw-page-title-main">Gözlük</span> Üzerindeki mercekle, göze giren ışığı retinanın ortasına odaklamayı amaçlayan alet.

Gözlük, çerçeveli mercek ya da merceklerden oluşan bir aksesuar, bir araçtır.

<span class="mw-page-title-main">Berlin Alman Kalp Merkezi</span>

Berlin Alman Kalp Merkezi, Berlin'de kâr amacı gütmeyen bir kamu vakfı olarak kurulmuş olan, bir tıp ve araştırma merkezidir. Merkez kardiyovasküler hastalıkların tedavisinin yanı sıra, kalp ve akciğer transplantasyonu alanında da uzmanlaşmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Astigmatizma</span>

Astigmatizma, gözün kırma gücündeki dönme asimetrisinden kaynaklanan bir tür kırma hatasıdır. Bu, herhangi bir mesafede görmenin bozulmasına veya bulanıklaşmasına neden olur. Diğer semptomlar arasında göz yorgunluğu, baş ağrısı ve gece araba kullanma zorluğu sayılabilir. Astigmatizma sıklıkla doğumda ortaya çıkar ve yaşamın ilerleyen dönemlerinde değişebilir veya gelişebilir. Yaşamın erken dönemlerinde ortaya çıkar ve tedavi edilmezse ambliyopiye neden olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Abdominoplasti</span>

Abdominoplasti veya " karın germe ", karnı daha ince ve daha sağlam hale getirmek için uygulanan kozmetik cerrahi bir prosedürdür. Ameliyat, karın duvarı kasını ve fasyasını sıkılaştırmayı, fazla cilt ve yağ dokusunun orta ve alt karın bölgesinden çıkarılmasını içerir. Bu tip cerrahi işleme genellikle hamilelik veya büyük kilo kaybından sonra gevşek veya sarkan dokuları olan hastalar ihtiyaç duyar.

Serbest flep ya da serbest otolog doku transferi veya mikrovasküler serbest doku transferi olarak da adlandırılan cerrahi terimler, mevcut bir doku kaybını onarmak için belli bir dokunun vücudun bir bölgesinden diğerine "transplantasyonunu" tanımlar. "Serbest", dokunun kan dolaşımından tamamen ayrıldığı bölgeye ve daha sonra kan damarlayıla beraber aktarılarak bağlandığı bölgeye denmektedir. Serbest flepler kısmen kan dolaşımının bırakıldığı "pediküllü" fleplerin aksine tamamen alıcı alandan kan damarlarıyla beraber ayrılarak yeni yerinde alıcı alandaki kan damarlarına bağlanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Fakoemülsifikasyon</span>

Fakoemülsifikasyon veya fako, gözün iç lensinin ultrasonik bir el aygıtı ile emülsiyon haline getirildiği ve gözden aspire edildiği (emildiği) modern bir katarakt cerrahisidir. Emilen sıvılar, ön kamarayı korumak için dengeli tuz çözeltisi ile sulanarak (irrigasyonla) değiştirilir.

Greftleme, kendine ait kan dolaşımına sahip olmayan bir dokuyu vücuttaki bir bölgeden diğerine veya başka bir canlıdan diğerine taşımak için yapılan cerrahi prosedürü tanımlar. Greft yerleştirildikten sonra yeni kan damarları tarafından beslenir. Aktarılan doku kan akımı bozulmadan aktarılırsa o dokuya flep denir. Bazı durumlarda greft yapay olarak üretilebilmektedir. Yapay kan damarı greftleri bu greftlere örnek olarak verilebilir.

Astigmatizm (veya Astigmatizma) ile bir optik sistemde, iki dik düzlemde yayılan ışınların farklı odaklara sahip olduğu bir sistem sorunudur. Bir çarpı görüntüsünü oluşturmak için astigmatizma ile optik bir sistem kullanılırsa, dikey ve yatay çizgiler iki farklı mesafede keskin odakta olacaktır. Terim, "yok" anlamına gelen Yunanca α- (a- ) ve στίγμα ( stigma), ("bir işaret, nokta, delinme" anlamına gelen") birleşiminden oluşmuştur.