İçeriğe atla

Lösizm

Lösistik beyaz aslanların renklerinin nedeni bir resesif aleldir. Dikkat edilirse gözler ve dudaklar normal rengindedir. Ancak çalışmalar azalmış pigmentasyonun tirozinaz için olan gendeki mutasyondan kaynaklandığını göstermektedir; Tip 1 okülokütanöz albinizme neden olan mutasyon da aynı gen üzerindedir.[1]
Bu beyaz at rengini dominant beyaz alelden alır.
Lösistik kaya güvercininin hem gözleri hem de bacakları normal renktedir.

Lösizm bir hayvanda pigmentasyonun kısmen kaybolması ile sonuçlanan, derinin, kılların, tüylerin, pulların, kutiküllerin beyaz, soluk ya da benekli bir görünüme sahip olmasına neden olan çok sayıda durum için kullanılan terimdir. "Lösistik" görünüşe neden olan genetik durumlar arasında piebaldizm, Waardenburg sendromu, vitiligo, Chédiak–Higashi sendromu, isabellinizm ve Melanofilin mutasyonları sayılabilir. Sıklıkla "depigmentasyon" (renksizleşme) olarak da adlandırılan deri, tüy ya da kürkün soluk renkli beneklenmesi yaralanma nedeniyle de oluşabilir.[2]

Detaylar

(video) Japonya, Saitama'da Tobu Hayvanat Bahçesi'nde bir kaplan. Yaygın olarak bu kaplanın lösizm gösterdiği söylenebilse de yapılan araştırmalar insanlarda Tip IV okülokütanöz albinizme neden olan aynı gende mutasyon olduğunu gösterdi.[3]

Lösizm sıklıkla pigment hücre farklılaşmasındaki kusurlardan ve/veya gelişim sırasında nöral krestten deri, kıl ya da tüylere olan yer değiştirmesinden kaynaklanan fenotipi tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Eğer tüm pigment hücreleri gelişemez ise tüm yüzeyde, yalnızca bir kısım pigment hücresi kusurlu ise lekeler şeklinde, pigment yapabilen hücrelerin eksikliği olarak ortaya çıkar.

Bütün pigment hücre tipleri aynı çok yetili öncül hücre tipinden farklılaştığı için lösizm sıklıkla karıştırıldığı albinizmin aksine tüm pigment tiplerinde indirgemeye neden olabilir. Albinizm yalnızca melanin üretiminin indirgenmesine neden olur ve melanosit ya da melanofor hâlâ mevcuttur. Dolayısıyla ksantofor gibi diğer pigment hücre tiplerine sahip türlerde albinolar tamamen beyaz değildir ama soluk sarımsı bir renge sahiptirler.

Pigment hücrelerinin tamamının eksikliğinden daha yaygın olarak bölgesel ya da eksik hipopigmentasyon normal renge sahip hayvanda düzensiz beyaz lekelere neden olur. Bu kısmi lösizm alaca etkisi olarak bilinir ve beyaz renk ile normal renk deri arasındaki oran yalnızca değişik nesiller arasında değil hatta aynı ebeveynden olan yavrular arasında ve hatta aynı batında doğanlar arasında da büyük oranda değişiklik gösterebilir. Bu özellikle atlar, inekler, kediler, köpekler, şehir kargaları[4] ve kraliyet pitonunda[5] dikkati çekse de çok sayıda diğer türde de görülür.

Hem retina pigment epiteli hem de iriste melanin üretimi noksanlığı nedeniyle albinizmden muzdarip olanların altta bulunan kan damarlarının görünmesi nedeniyle göz bebekleri pembe renli görünür. Ancak bu her zaman oluşan bir durum değildir ve çoğu albino hayvanın göz bebekleri pembe değildir.[6] Tüm albinoların göz bebeklerinin pembe olduğuna dair yaygın inanış nedeniyle çoğu albino yanlışlıkla "lösistik" olarak tanımlanır. Lösizme neden olan nöral krest bozuklukları göz bebeklerinin pembe olmasına neden olmaz dolayısıyla da çoğu lösistik hayvanın göz bebeklerinin rengi normaldir. Bunun nedeni retina pigment epitelinin nöral krestten kaynaklanmamasıdır. Bunun yerine nöral tüpün dışarı doğru keseleşerek oluşturduğu optik çukurluk retinayı oluşturur. Bu hücreler de köken olarak bağımsız gelişme kaynaklı olduğu için genellikle lösizme neden olan genetik koşullardan etkilenmez.

Mutasyona uğradığında lösizme neden olan genler arasında c-kit,[7] mitf[8] ve EDNRB[9] sayılabilir.

Doğadan örnekler

Lösizmin görüldüğü hayvan türleri arasında aşağıdakiler sayılabilir:

Kurgu ve mitolojiden örnekler

Galeri

Kaynakça

  1. ^ Cho, Yun Sung; Hu, Li; Hou, Haolong; Lee, Hang; Xu, Jiaohui; Kwon, Soowhan; Oh, Sukhun; Kim, Hak-Min; Jho, Sungwoong; Kim, Sangsoo; Shin, Young-Ah (17 Eylül 2003). "The tiger genome and comparative analysis with lion and snow leopard genomes". Nature Communications. 4 (1). s. 2433. Bibcode:2013NatCo...4.2433C. doi:10.1038/ncomms3433. ISSN 2041-1723. PMC 3778509 $2. PMID 24045858. 
  2. ^ "Depigmentation of Skin: Symptoms, Signs, Causes & Treatment". MedicineNet. 26 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Haziran 2020. 
  3. ^ "Arşivlenmiş kopya". chemport.cas.org. 25 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Haziran 2020. 
  4. ^ White crows 17 Eylül 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. at Cornell University.
  5. ^ Piebald ball pythons at Constrictors.com (archived 9 October 2006, from the original, accessed 18–22 July 2006).
  6. ^ "Oculocutaneous Albinism". NORD (National Organization for Rare Disorders). 26 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Haziran 2020. 
  7. ^ Coat color, dominant white 30 Ocak 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. at Online Mendelian Inheritance in Animals.
  8. ^ An L1 element intronic insertion in the black-eyed white (Mitf[mi-bw]) gene: the loss of a single Mitf isoform responsible for the pigmentary defect and inner ear deafness at Human Molecular Genetics.
  9. ^ Waardenburg syndrome at Atlas of Genetics and Cytogenetics in Oncology and Haematology (archived 26 December 2005, from the original, accessed 18–22 July 2006).
  10. ^ Johnson, Thomas (14 Eylül 2017). "Rare white giraffes spotted in Kenya". Washington Post. 13 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Aralık 2017. 
  11. ^ "Skogens vita konung (eng. "The White King of the Forest") - documentary tv programme". Swedish Television. 21 Nisan 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Haziran 2019. 
  12. ^ Taylor, Moss (Ocak 2018). "The Polish swan in Britain & Ireland". British Birds. 111 (1). ss. 10-24. 
  13. ^ "Rare white puffin spotted on Scottish island". www.bbc.co.uk. BBC. 1 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Temmuz 2021. 
  14. ^ Ritland, Kermit; Newton, Craig; Marshall, H. Dawn (18 Eylül 2001). "Inheritance and population structure of the white-phased "Kermode" black bear". Current Biology. 11 (18). ss. 1468–1472. doi:10.1016/S0960-9822(01)00448-1. ISSN 0960-9822. PMID 11566108. 13 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Ağustos 2021. 
  15. ^ Peters, Lucy; Humble, Emily; Kröcker, Nicole; Fuchs, Birgit; Forcada, Jaume; Hoffman, Joseph I. (22 Temmuz 2016). "Born blonde: a recessive loss‐of‐function mutation in the melanocortin 1 receptor is associated with cream coat coloration in Antarctic fur seals". Ecology and Evolution. 6 (16). ss. 5705–5717. doi:10.1002/ece3.2290. ISSN 2045-7758. PMC 4983585 $2. PMID 27547348. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Sarılık</span> İnsan hastalığı

Sarılık (ikter; icterus), bir hastalık değil, çoğu karaciğerle ilgili olan bazı hastalıkların belirtisidir. İkter tablosunda gözakı (sklera), deri, mukozalar ve organlar sarıya boyanır. En önemli nedeni kandaki bilirubin düzeyinin artmasıdır. Normalde periferik kanın 100 ml’sinde 1 mg kadar bilirubin bulunur. Kandaki bilirubin düzeyinin 2.5 mg’ın üzerine çıkmasına “hiperbilirubinemi”, bunun neden olduğu klinik tabloya "sarılık; ikter (icterus)” adı verilir.

Retina (latince:rete) ya da ağkatman çoğu omurgalı ve bazı yumuşakçaların gözünün en içindeki görmeyi sağlayan ışığa ve renge duyarlı hücrelerin bulunduğu göz doku tabakasıdır. Gözün optiği, retinadaki görsel dünyanın odaklanmış iki boyutlu bir görüntü oluşturur ve bu görüntüyü beyne elektriksel sinir uyarılarına çevirerek görsel algı oluşturur. Retina, bir kameradaki film veya görüntü sensörü 'ne benzer bir iş yapar.

<span class="mw-page-title-main">Melanin</span>

Melanin, suda erimeyen genellikle kahverengi-sarı, fazla yoğunlaştığı bölgelerde kara renkli bir pigmenttir. Doğadaki üç kahverengi pigmentten biridir; öteki ikisi lipofuscin ve hemosiderin’dir. Gözün irisinde mavi ya da yeşil renkli olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Pigment</span>

Pigment ya da boyar madde, suda tamamen veya hemen hemen çözünmeyen renkli bir malzemedir. Bunun tersine, boyalar genelde, en azından kullanımlarının bir aşamasında çözünürdür. Boyalar genellikle organik bileşik pigmentler ise genellikle inorganik bileşikdir. Tarih öncesi ve tarihi değeri olan pigmentler arasında koyu sarı, odun kömürü ve lapis lazuli bulunur. Sanayide olduğu kadar sanatta da kalıcılık ve istikrar istenen özelliklerdir. Kalıcı olmayan pigmentler kaçak olarak adlandırılır. Kaçak pigmentler zamanla veya ışığa maruz kaldıkça solarken bazıları sonunda kararır. Pigmentler boya, mürekkep, plastik, kumaş, kozmetik, gıda ve diğer malzemeleri renklendirmede kullanılır. İmalat ve görsel sanatlarda kullanılan çoğu pigment kuru renklendiricidir ve genellikle ince bir toz hâlinde öğütülür. Boyada kullanım için bu toz, pigmenti askıya alan görece nötr veya renksiz bir malzeme olan bağlayıcıya eklenir ve boyaya yapışkanlık verir. Genellikle aracında çözünmez olan bir pigment ile kendisi bir sıvı olan veya aracında çözünen boya arasında bir ayrım yapılır. Renklendirici, ilgili araca bağlı olarak bir pigment veya bir boya görevi görebilir. Bazı durumlarda pigment, bir metalik tuzla çözülebilir bir boyanın çökeltmesi ile boyadan üretilebilir. Oluşan pigmente göl pigmenti denir. Biyolojik pigment terimi, çözünürlüklerinden bağımsız olarak tüm renkli maddeler için kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Ak pelikan</span> kuş türü

Ak pelikan, beyaz pelikan ya da ak kutan, pelikangiller (Pelecanidae), familyasından çok büyük bir su kuşu türüdür. Avrupa'nın güneydoğusundan Asya'ya yayılan bölgede ve Afrika'da bataklıklarda ve sığ göllerde yaşar.

<span class="mw-page-title-main">Albinizm</span> Ciltte pigment eksikliğine neden olan genetik bozukluk.

Albinizm ya da akşınlık, derideki melanositlerin melanin pigmentini üretebilmeleri için gerekli olan tirosinaze (tyrosinase) enziminin eksikliğinin sonucu ortaya çıkan doğumsal bir hastalıktır. Bu hastalığa albinizm, hastalara ise albino denir.

<span class="mw-page-title-main">Gece körlüğü</span> göz hastalığı

Retinitis pigmentosa (RP), halk arasında tavuk karası ve gece körlüğü adlarıyla bilinen ve görme kaybına neden olan genetik bir göz hastalığıdır. Her 4.000 kişide 1'i etkilediği tahmin edilmektedir.

Göze renk veren anatomik yapı iristir.

<span class="mw-page-title-main">Gözün evrimi</span>

Gözün evrimi, taksonlarda geniş ölçekte rastlanan özel bir homolog organ örneği olarak anlamlı bir çalışma konusudur. Gözün görsel pigmentler gibi bazı bileşenleri ortak bir atadan geliyor gibidir. Yani bu pigmentler, hayvanlar farklı dallara ayrılmadan evvel evrimlerini tamamlamıştır. Bununla birlikte görüntü oluşturma yeteneğine sahip, karmaşık gözler, aynı proteinler ve genetik malzeme kullanılarak birbirinden bağımsız olarak 50 ila 100 kere evrimleşmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Hücre kültürü</span> Hücrelerin kontrollü koşullar altında büyütüldüğü süreç

Hücre kültürü, hücrelerin kontrollü şartlar altında yetiştirilmesi sürecidir. Pratikte hücre kültürü terimi, çok hücreli ökaryotlardan özellikle hayvan hücrelerinden kaynaklanan hücrelerin kültürlenmesi için kullanılmaktadır. Hücre kültürleriyle yapılan çalışmalar günümüzde popüler araştırma konularında önemli bir kısmı oluşturmaktadır. Örneğin, kanser gibi çeşitli patolojik durumlarda belli bir maddenin etkilerini ya da bir hücre veya dokuda üretilen belli bir maddenin işlevlerini belirlemek amacıyla hücre kültürleri yapılabilmektedir. Hücre kültüründe belirli bir hücre hattından çoğaltılan hücrelerde çeşitli çalışmalar yapılarak canlı ortamında yapılamayan denemeler yapılabilir ve buradan yola çıkılarak sonuçlara ulaşılabilir.

Görsel algı çevredeki objelerin görülebilir spektruma yansıttığı ışığı kullanarak çevreyi yorumlayabilme yeteneğidir. Bu, etrafı ne kadar net görmeyi ifade eden görsel keskinlikten farklıdır. Bir kişi 20/20 vizyonu olsa bile görsel algısal işleme ile ilgili problemler yaşayabilir.

<span class="mw-page-title-main">Göz bebeği</span>

Göz bebeği, gözün iris kısmının ortasında bulunan boşluktur ve ışığın retina üzerine düşmesini sağlar. Göz bebeğinden geçen ışık ışınları gözün içindeki dokular tarafından doğrudan soğurulduğu ya da gözün içinde yansıyan ışın saçılmalarının dar göz bebeğinden geri çıkmaması nedeniyle siyah renkli olarak görünür.

<span class="mw-page-title-main">Avrasya boz ayısı</span>

Avrasya boz ayısı boz ayının en yaygın alt türlerinden biridir. Avrasya'nın hemen her yerinde yaşayabilen bu canlılar, mitokondriyal DNA'ları üzerinde yapılan araştırmalara göre 5 ana öbeğe ayrılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Pembe sumru</span>

Pembe sumru, Sumrugiller ailesinden olan bir sumru türü. Sterna cinsinin adı, Eski İngilizce "sumru" anlamına gelen "stearn" sözcüğünden türetilmiştir ve tür adı dougallii İskoç doktor ve toplayıcı Dr. Peter McDougall'ın (1777-1814) soyadından gelmektedir. "Roseate", üreme çağındaki kuşun pembe göğüs tüylerini ifade etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Farengeal arklar</span>

Faringeal (farengeal) arklar ya da Brankiyal arklar, baş-boyun gelişmesindeki başlangıç noktalarıdır. Baş-boyun oluşmasında birincil etkinliği olan faringeal arklar, intrauterin yaşamın 4. haftasında, nöral krest hücrelerinin bölgeye göçüyle birlikte birlikte belirmeye başlar. Kafa tabanı ve boyun bölgesi 7.haftada şekillenir. Embriyonun kafa bölgesindeki mezenkimal doku, birbirlerinden yarıklarla ayrılmış olan arklar (tümsekler) oluşur. Mezodermden oluşan arkların iç yüzlerinde endoderm, dış yüzlerindeyse ektorderm bulunur. Nöral krest hücrelerinin proliferasyonu ve mezodermal hücrelerin yoğunlaşmasıyla, her arkın ortasında kıkırdak dokusu oluşur. Tümsek niteliğindeki oluşumlara faringeal ark, bunları birbirinden ayıran dış yüzdeki çöküntülere ise faringeal yarık adı verilir. İç yüze bakıldığında, faringeal arkları birbirlerinden ayıran oluşumların farinksin yan duvarlarında beliren keseler olduğu görülür. İlk evrede 6 ark vardır. Beşinci ark ortaya çıkısından kısa bir süre sonra involüsyon geçirerek silinir. Her arkta, o arka özgü biri motor, öteki sensitif iki sinir dalı, arter-ven ikilisi, kıkırdak dokusu ve kas bileşenleri vardır. Bu bileşenlere, yüz dokuları, dil, dudaklar, çeneler, damak, farinks, salgı bezleri ve bu bölgeleri innerve eden sinirler de katılır. Çene-yüz (maksillofasiyal) malformasyonların büyük bir bölümü 1. ve 2. faringeal arklardaki sapmalardan kaynaklanır.

<span class="mw-page-title-main">Beyaz gergedan</span>

Beyaz gergedan günümüzde var olan beş gergedan türünden ve kalan birkaç megafauna türünden biridir. Ot yemek için geniş bir ağzı vardır ve tüm gergedan türlerinin en sosyal olanıdır. Kuzey alttürünün çok az bireyi kaldı, 2018'de onaylanmış – ikisi de esaret altında – iki birey kaldı. Dünyanın bilinen son erkek kuzey beyaz gergedanı Sudan, 19 Mart 2018'de Kenya'da öldü.

<span class="mw-page-title-main">Waardenburg sendromu</span>

Waardenburg sendromu, en azından bir dereceye kadar doğuştan işitme kaybı ve pigmentasyon eksiklikleri ile karakterize edilen, parlak mavi gözleri, poliosis veya açık ten lekelerini içerebilen bir grup nadir genetik durumdur. Bu temel özellikler, durumun tip 2'sini oluşturur; tip 1, olarak adlandırılan gözlerin iç köşeler arasında daha geniş bir aralık olan telekantus veya distopia kantorum olarak adlandırılan tipi de mevcuttur. Nadir görülen tip 3'te, kollar ve eller de bozuk, kalıcı parmak kontraktürleri veya kaynaşmış parmaklar, tip 4'te ise kişide bağırsak disfonksiyonuna yol açan doğuştan sinir eksikliği olan Hirschsprung hastalığı vardır. Ayrıca, gelişimsel gecikme ve kas tonusu anormallikleri gibi merkezi sinir sistemi semptomlarına neden olabilecek en az iki tip vardır.

<span class="mw-page-title-main">Koni hücreleri</span>

Koni hücreleri veya koniler, insan gözü de dahil olmak üzere birçok omurgalının gözlerinin retinalarındaki fotoreseptör hücrelerdir. Farklı dalga boylarındaki ışığa farklı tepki verirler ve bu nedenle renkli görmeden sorumludurlar. Loş ışıkta daha iyi çalışan çubuk hücrelerin aksine, nispeten parlak ışıkta en iyi şekilde çalışırlar. Koni hücreleri, retinanın çevresine doğru, sayıları hızla azalan çok ince, yoğun şekilde paketlenmiş konilere sahip 0,3 mm çapında çubuksuz bir alan olan fovea centralis'te yoğun bir şekilde toplanmıştır. Optik diskte bulunmazlar ve kör noktaya katkıda bulunurlar. İnsan gözünde yaklaşık altı ila yedi milyon koni vardır ve bunlar en çok sarı beneğe doğru yoğunlaşmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kedi duyuları</span>

Kedi duyuları, kedilerin oldukça verimli yırtıcılar olmasına imkan veren uyarlamalardır. Kediler, az ışıkta hareketleri algılamada iyidirler. Keskin bir işitme ve koku alma duyusuna sahiptirler. Dokunma duyuları, başlarından ve vücutlarından çıkan uzun bıyıklarla daha da güçlenmektedir. Bu duyular, kedilerin şafakta ve alacakaranlıkta etkili bir şekilde avlanmalarına imkan verecek şekilde gelişmiştir.

Albinizm-siyah saç teli-hücre göç bozukluğu, bir bireyin fiziksel görünümünü ve fizyolojisini etkileyen durumları tanımlayan terim ve kavramların kısaltmasıdır: (1) A – albinizm, (2) B – siyah saç teli, (3) C – bağırsak nörositlerinin hücre göç bozukluğu ve (4) D – sinirsel tip işitme kaybı. Bu sendrom, endotelin B reseptör geni (EDNRB) mutasyonundan kaynaklanır.