İçeriğe atla

Kültepe

Koordinatlar: 38°51′08″N 35°38′12″E / 38.8523°K 35.6367°D / 38.8523; 35.6367
Kontrol Edilmiş
Arkeolojik Höyük
Adı:Kültepe
il:Kayseri
İlçe:Kocasinan
Köy:Karaev
Türü:Höyük
Tahribat:
Tescil durumu:Kayseri Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 06.11.1993 / 1621 tarih ve sayılı kararıyla 1. derece arkeolojik sit alanı ilan edilmiştir.[1]
Tescil No ve derece:423[1]
Tescil tarihi:08.04.1977[1]
Araştırma yöntemi:Kazı[1]
Kültepe'nin başlıca Hitit ve Asur Şehirleri arasındaki konumunu gösteren harita.(Kanesh)
Kültepe Höyüğü
Kültepe
Kültepe'de (Karum) harabeleri.

Kültepe, Kayseri'de bulunan ve Kaniş (Kanesh) harabelerinin bulunduğu bir antik kent ve ören yeridir. 2014 yılından bu yana Türkiye'deki Dünya Mirası Alanları Geçici listesindedir.[2] Ayrıca Hitit dilinin en erken izleri ile birlikte, MÖ 20. yüzyıla tarihlenen yazılı buluntularla, Hint-Avrupa dil ailesinin en eski izleri keşfedilmiştir.

Konumu

Kayseri il merkezinin 20 – 21 km. kuzeydoğusunda, merkeze bağlı Karaev ya da Karahöyük, yeni adıyla Kültepe Köyü’nün hemen güneyindedir. Arkeoloji yayınlarına, uzaktan görünümüyle kül rengi bir tepe olması nedeniyle Kültepe adıyla girmiştir. Yakın çevrede ise Karahöyük olarak bilinmektedir. Türkiye’deki diğer Karahöyük adlı yerleşimlerle karışmaması için Kültepe-Karahöyük olarak adlandırılması önerilmektedir. Höyük günümüzde 20 metre yükseklikte, 550 x 450 metre boyutlarında bir tepe yerleşimidir. Yerleşim, 19. yüzyıl sonlarından itibaren büyük tahribat görmüştür. Tahsin Özgüç başkanlığındaki kazıların başlamasıyla koruma altına alınmıştır.[3]

Tespiti ve kazı çalışmaları

19. yüzyılın sonunda, Ortadoğu’da arkeolojik keşif ve kazı faaliyetleri hızlanmıştı. O dönemdeki araştırmacıların pek çok farklı hedefi bulunuyordu: Estetik değeri yüksek arkeolojik eserleri belli başlı Avrupa müzelerine kazandırmak, kutsal kitap coğrafyasının kanıtlanmasına çalışmak, eski Ortadoğu dillerinin çözülmesini sağlamak ve siyasi amaçlı bilgi toplamak gibi... İşte bu araştırmacılar, Osmanlı İmparatorluğu topraklarında gerçekleşen arkeolojik çalışmaların da öncüleri olmuşlardır. Bu yıllarda Avrupa eski eser piyasasında "Kapadokya tabletleri" diye adlandırılan, çivi yazılı kil tabletler satılıyordu. Orta Anadolu’dan geldiği bilinen bu tabletlerin kaynağını bulmak üzere Th. G. Pinches, Ernst Chantre, Hugo Winckler ve H. Grothe, Kültepe’de kısa süreli kazılar yaptılar; ama hedefe ulaşan, Hititçe’nin çözülmesine de katkısı olan Çekoslovak dilbilimci Bedrich Hrozny oldu.

Th.G. Pinches tarafından bulunan kil tabletlerde arkeoloji dünyasına tanıtılmıştı. Daha sonra E. Chantre başkanlığında 1893 – 1894 yıllarında kazılmıştır. Bu çalışmaları 1906 yılında H. Winckler ve aynı yıl içinde H. Grothe'nin, ardından 1925 yılında B. Hrozny’nin kazıları izlemiştir. Tahsin Özgüç başkanlığında 1948 yılında geniş çaplı kazılar başlatılmıştır. Bu çalışmalar 2006 yılından itibaren Fikri Kulakoğlu tarafından yürütülmektedir.[3]

Anadolu’daki en eski yazılı belgeler, 1800’lü yıllarda burada ortaya çıkarıldı. Eski Assurca çivi yazısı metinlerin çözülmesi ve 1948’de başlayıp hâlen devam eden arkeolojik kazılar sayesinde, Hititler öncesinde Anadolu’nun siyasi yapısı, Kültepe ve Kültepe'nin yakın civarında koloni kurmuş olan Assurlu tüccarların varlığı ve günlük hayata dair bilgiler aydınlanmaya başladı.

Tabakalanma

Kazılarda ortaya çıkarılan buluntularla MÖ 3. binyıl başından Roma Dönemi’ne kadar yerleşim olduğu anlaşılmaktadır. Arkeolojik ve tarihsel olarak en önemli yerleşim Asur Ticaret Kolonileri Çağı’ndaki adıyla Kaniş’tir. Yerleşimdeki yapı katları, eskiden yeniye doğru,[3]

Buluntular

Tahsin Özgüç’ün 1948 yılından bu yana yürüttüğü kazılarda ortaya çıkarılan Asur çivi yazılı tabletlerden sadece Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde ve Kayseri Arkeoloji Müzesi’nde 13 binin üzerinde bulunmaktadır. Genel olarak “Kapadokya Tabletleri” olarak bilinen bu tabletlerden British Museum, Louvre Müzesi ve Amerikan müzelerinde çok sayıda tablet bulunmaktadır.[5]

Tarihlendirme ve yorumlar

Kazılarda ortaya çıkartılan kil tabletler ve diğer buluntulardan MÖ 19. – 17. yüzyıllar arasında Mezopotamya ile Anadolu arasındaki zengin ticari ilişkileri ortaya koymaktadır. Bu haliyle İç Anadolu’daki birkaç önemli yerleşmeden biri olarak görülür. Bu ticari ilişkilerin MÖ 3. binyılın ikinci yarısında, yine zengin bir Hatti kenti olduğu dönemde ortaya çıktığı anlaşılmaktadır.[3] Kültepe, Kızılırmak güneyi için Erken Tunç Çağı’nın tüm evreleri ile Erken Tunç Çağı’ndan Orta Tunç Çağı’na geçişi açıklayan çok değerli bilgiler sunan bir yerleşmedir.[6]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b c d "TAY Yerleşme Ayrıntıları". 23 Şubat 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Şubat 2019. 
  2. ^ "Archaeological Site of Kültepe-Kanesh". 27 Nisan 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  3. ^ a b c d "TAY Yerleşme Dönem Ayrıntıları". 23 Şubat 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Şubat 2019. 
  4. ^ Turgut Yiğit, “İlk Tunç Çağı’nın Son Evresinde Anadolu’nun Siyasal Görünümü” 2 Haziran 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. sh.: 169
  5. ^ Hüseyin Sever, sh.: 247
  6. ^ Tahsin Özgüç, sh.: 24

Yararlanılan kaynaklar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Acemhöyük</span>

Acemhöyük, Aksaray il merkezinin 18 km. kuzeybatısındaki Yeşilova kasabasında yer alan bir höyüktür. Yayvan bir tepe görünümündeki höyüğün, çanak çömlek yayılımına göre 800x700 metre boyutlarında olduğu belirtilmektedir. Höyüğün MÖ 3.000 başlarından itibaren iskan edildiği, en parlak döneminin Asur Ticaret Kolonileri Çağı olduğu belirtilmektedir. Bu dönemde yerleşim höyüğün dışına, "aşağı kent"e yayılmış, ancak dönemin sonunda hem höyük, hem de aşağı kent terk edilmiştir. Daha sonra Erken Helenistik Dönem ve Roma Döneminde yeniden iskan edilmiş, bu dönemlerin sonunda da terk edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Alacahöyük</span> ören yeri

Alacahöyük, Çorum'un Alaca ilçesinin 15 km kuzeybatısındaki Alacahüyük köyündeki bir höyüktür. Bu höyükte dört ayrı kültür evresinden kalma 15 yerleşim ya da yapı katı saptanmıştır.

Orta Tunç Çağı, aynı zamanda Asur Ticaret Kolonileri Çağı ve Eski Hitit Çağı olarak adlandırılır. Orta Tunç Çağı döneminde Asur'dan gelen tüccarlar sayesinde Anadolu'da ticaret merkezleri kurulmuştur. Bu merkezlerin büyüğüne "karum", küçüğüne ise "wabartum" denir. Asurlu tüccarlar Anadolu'ya kalay ve kumaş getirmişlerdir. Anadolu'dan gümüş, altın, işlenmiş bakır götürmüşlerdir. Kültepe'de çivi yazılı tabletler bırakmışlardır. Bu yazılı tabletlerin sayısı 20.000'i bulmaktadır. Arkeologlar bu yazılı tabletlerle yazının Mezopotamya'dan Anadolu'ya geldiğini söylemektedir.

<span class="mw-page-title-main">Tahsin Özgüç</span> Türk arkeolog

Tahsin Özgüç, Türk arkeolog ve akademisyendir.

Ziyaret Tepe Höyüğü, Diyarbakır ilinin Bismil ilçesi güneydoğusunda, Dicle ve Batman Çayı'nın birleşme noktasının 20 km. batısında, Dicle'nin güney kıyısında yer alan bir höyüktür. Bölgedeki büyük höyüklerden biri olup, ovadan 22 metre yükseklikte 3 hektarlık bir alandır. Kuzey taraftaki höyüğün (akropol) üç tarafında uzanan "aşağı şehir" ise 29 hektarlık bir alana yayılmıştır. Diyarbakır Arkeoloji Müzesi tarafından Tepe Höyüğü adıyla tescil edilmiştir.

Samsat Höyük, Adıyaman ili, Samsat ilçesi hemen kuzeydoğusunda, günümüzde Atatürk Baraj Gölü altında kalmış olan bir höyüktür. Baraj gölü suları altında kalmasından önce Fırat kıyısından 700 metre içeride olmasına karşın iskan edildiği dönemde hemen nehrin kıyısındaydı. Yüksek bir höyük sayılabilecek olan Samsat Höyük, ova seviyesinden 37-40 metre yükseklikte olup taban alanı 500 x 350 metre kadardır. En dik yamacı doğu yamacı, en düşük eğimli yamacı ise güneybatıya bakan yamacıdır. Adı, Klasik Çağ kaynaklarında Samosate, Samosatum, İslami Dönem kaynaklarında ise Semisat, Sumaisat olarak geçmektedir. Yer olarak, Fırat'ın oldukça geniş, dolayısıyla sığ olduğu bir kesimdedir. Yerleşim olarak ise höyük, teras ve alt şehirden oluşmaktadır. Samsat Höyük, taşıdığı öneme karşın yeterince kazı çalışmaları yapılamadan baraj gölü altında kalıp yok olmuş bir arkeolojik yerleşimdir.

Seyitömer Höyük, Kütahya il merkezinin kuş uçuşu 24–25 km. kuzeybatısında, Seyitömer köyünün kuzeybatısına düşen bir höyüktür. Bir TKİ müessesi olan Seyitömer Linyit İşletmesi Müessese Müdürlüğü'nün (SLİ) rezerv arazisi içerisinde yer almaktadır. Tepe, 150 x 140 metre boyutlarında ve 24 metre yüksekliktedir. Höyüğün en üstünde kabaca 2 bin metrekare kadar düz bir arazi bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Maşat Höyük</span>

Maşat Höyük, Tokat İl merkezinin güneybatısında, Zile'nin 20 km. güneybatısında, Yalınyazı Köyü'nün 1 km. güney-güneybatısında yer alan bir höyüktür. Höyük 450 x 225 metre boyutlarında olup ova tabanından, kazı yapıldığı yıllarda yaklaşık 29 metre yükseklikteydi.

İmikuşağı Höyüğü, Elazığ İli, Baskil İlçesi, İmikuşağı Köyü'nün kuzeybatısında yer alan bir höyüktür. Fırat'ın doğu kıyısındadır. Tohma Çayı'nın Fırat'a döküldüğü bölgenin karşısındadır. Nehir yatağından 38 metre yüksekteki höyük 200 x 150 metre boyutlarındadır. Ovadan yüksekliği ise 20 metredir.

Karahöyük 1, Konya İl merkezinin yaklaşık 7 km. güneybatısında yer alan bir höyüktür. Konya il sınırları içinde birden fazla Karahöyük adlı yerleşim olduğu için bu höyük Karahöyük 1 olarak geçmektedir. Biri büyükçe olan on bir tepecikten oluşur. Bu tepeler üzerindeki yerleşim 1.000 x 500 metre genişliğe ulaşmaktadır. Açmalardan birinde 29 metrede ana toprağa ulaşılması, kalın bir dolgu tabakası altında olduğunu göstermektedir.

Tille Höyük, Adıyaman ilinin Kâhta ilçesinin 30 km. doğusunda, Fırat'ın batı tarafında yer alan bir höyüktür. Höyüğün doğu, batı ve güney yamaçlarında eski adı Tille, günümüzde adı Geldibuldu olan küçük bir köy yerleşimi vardır. Fırat'a katılan bir derenin dar vadisindeki yerleşme doğu terasıyla birlikte 200 x 140 metre, 26 metre yüksekliktedir ve üstünde bir düzlük vardır.

Zank Höyük, Nevşehir İl merkezinin kuzeydoğusunda, Avanos İlçesi'nin Sarılar kasabasının yaklaşık 4 km. kuzeybatısında yer alan bir höyüktür. Tepe yaklaşık 300 metre çapında ve 30 metre yüksekliktedir. Höyüğün 20 dönüm kadar bir alana yayılmış olduğu tahmin edilmektedir.

Kaman Kalehöyük, Kırşehir İl merkezinin kuzeybatısında, Kaman İlçesi'nin 3 km. doğu-kuzeydoğusunda yer alan bir höyüktür. Tepe yaklaşık 280 metre çapında olup 16 metre yüksekliktedir.

Asur Ticaret Kolonileri Çağı, genellikle Anadolu'daki kentlerin hemen yakınlarında, Asurlu tüccarlar tarafından kurulan ve karum adı verilen ticaret amaçlı yerleşmelerin Anadolu'da yaygınlaşmasıyla başlayan bir dönemdir. Bu ticari amaçlı yerleşimlerin yaygınlaşması esasen Asurlu tüccarların Anadolu'yla son derece organize bir biçimde sürdürülen ticari ilişkileri yerleştirmesinin bir göstergesidir. MÖ 1.950 – 1.750 yılları arasında yaklaşık 200 yıl süren bu dönem Anadolu'da aynı zamanda yazılı tarihin ve Orta Tunç Çağı'nın başlangıcı olarak kabul edilir. Dönemin sona erişinin, Anadolu'da Hitit yayılmasından kaynaklanmış olması kuvvetle muhtemel görünmektedir. Kuşşara Kralı Anitta, Hattuşaş'Boğaz köy'ı 1700'lerin başlarında yakıp yıkmıştı. Kısa sürede en azından Orta Anadolu'daki krallıkları birer birer yıkarak bölgede ilk siyasi birliği kuran Kuşşara krallarının, Asur Ticaret Kolonileri Çağı'na son verdikleri kabul edilmektedir. Koloni Çağı boyunca Anadolu'ya sızan Hititler oraları istila ederken Asur kolonilerini de ortadan kaldırmışlar, toparlanabilen Asurlu tüccarlar da ülkelerine dönmüştür. Hititler sadece yerel krallıkları yıkmakla kalmadılar aynı zamanda ticaretin serbestliğine de geniş ölçüde sınırlamalar getirdiler. Artık maden ithalat ve ihracatı bağımsız tüccarlar tarafından yapılmıyor, ekonominin tüm alanlarında olduğu gibi Hattuşaş'ın denetimi altında organize ediliyordu.

Harran Höyüğü, Şanlıurfa İl merkezinin 44 km güneydoğusunda, Harran İlçesi'nin içinde yer alan bir höyüktür. Tepe, 50 x 30 metre boyutlarındadır. Harran Ovası'ndaki 250 höyükten biridir. Bu rakam, Prof. Dr. Veli Sevin ve Nurettin Yardımcı tarafından ovada yapılan araştırmalarda saptanmıştır. Höyük, Mezopotamya'dan Samsat – Malatya üzerinden İç Anadolu'ya ve Karkamış üzerinden Akdeniz Bölgesine giden ticaret yolu üzerinde bulunmaktadır. Diğer yandan MÖ 3. ve 2. binyıllarda önemli bir kült merkezi olan yerleşmenin her iki nedenle büyük ölçüde geliştiği ve bir kültür merkezi haline geldiği yazılı belgelerden anlaşılmaktadır. Harran adının, Asur ülkesiyle Anadolu arasındaki ana ticaret yolu üzerinde bulunması nedeniyle Asur ve Sümer dilinde yolculuk anlamına gelen Harran-u sözcüğünden geldiği bilinmektedir. Eski Babil döneminde yerleşmenin adı Uru-ki-kaskal-al Harran olarak geçmektedir. Kent, MÖ 2. binyılda Yakındoğu'da Asur kentinden sonraki en büyük ikinci kenttir. Geç Asur Dönemi'nde kısa bir süre için başkent olmuştur. Harran ve çevresi MÖ 9. yüzyıl ortalarında bir Asur eyaleti olmuştur. Bir sonraki yüzyılın ortasından itibaren Harran bir eyalet merkezidir. MÖ 7. yüzyılda büyük bir Arami nüfusunun bölgede yerleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. Med ve İskit saldırılarıyla Asur'un MÖ 612'de yıkılmasından sonra Asur topraklarından gelen Asurlu göçmeler Harran'da yeni bir başkent kurmuşlardır. Ancak aynı güçler MÖ 610 yılında yeni kurulan bu başkente saldırarak kenti yakıp yıkmıştır.

Karaoğlan Höyüğü, Ankara İl merkezinin 25 km. güneyinde, Mogan Gölü'nün güneydoğu ucunda yer alan bir höyüktür. Bulunduğu bölge Ankara bölgesinden güneydoğu ve güneybatı yönlerine uzanan ana ticaret yollarının kavşağı durumundaydı. Tepe, 260 x 180 metre boyutlarında ve 18-20 metre yüksekliğindedir. Höyük Ankara – Konya kara yolu üzerindedir.

Polatlı Höyüğü, Ankara İl merkezinin 65 km. güneybatısında, Polatlı İlçesinde yer alan bir höyüktür. Burhan Tezcan'ın 1956 yılında yayımladığı bir çalışmasında Zafer Höyük olarak gösterilmiştir. Tepe, 200 metre çapında ve 25 metre yüksekliktedir.

Yassıhöyük, Kırşehir İl merkezinin 25 km. kuzeyinde, Karahıdır Köyü'nün güneyinde yer alan bir höyüktür. Tepe, 635x500 metre boyutlarında ve 12-13 metre yüksekliğindedir. Kırşehir'in Kaman İlçesi sınırları içinde olan Kaman Kalehöyük'ün 30 km. kadar doğusuna düşmektedir.

Sultantepe Höyüğü, Şanlıurfa ili'nin Harran İlçesi'nin Akçakale yolu 13 km kuzeybatısında, Kötüçay ile Kömürcü Dere arasında, Sultantepe Köyü'nün hemen yanında yer alan bir höyüktür. Tepenin tabanda çapı 550 metre olup Urfa Ovası'nın en büyük höyüğüdür. Yüksekliği 43 metredir. Adana İli Kozan İlçesi yakınlarındaki, günümüzde yeri tam olarak bilinmeyen Sultantepe Höyüğü ile karıştırılmamalıdır.

Kale Doruğu Höyüğü, Samsun il merkezinin yaklaşık olarak 40 km. güneyinde, Kavak İlçesi'nin Yeni Camii Mahallesi'nde yer alan bir höyüktür. Bazı yayınlarda yerleşmeden hatalı olarak Kale Doruğu yerine Kavak olarak söz edilmektedir. Tepe, yaklaşık olarak 350 x 250 metre boyutlarında olup 25 metre yüksekliktedir. Dik yamaçlı bu tepenin üzerinde bir kale kalıntısı vardır. Kavak Ovası'na hakim durumdaki yerleşme Samsun – Havza – Amasya doğal yolu üzerinde yer alır.