İçeriğe atla

Kök hücre

Bir insan mezenşimal kök hücresi

Kök hücre, mitoz bölünmeyle özelleşmiş hücre tiplerine farklılaşabilen ve daha fazla kök hücre üretmek için kendini yenileme yeteneğine sahip olan, bütün çok hücreli canlıların doku ve organlarını oluşturan ana hücre türleridir.

Memelilerde kök hücrelerin iki yaygın tipi bulunur; blastokist evresinin iç tabakasından elde edilebilen embriyonik kök hücreler ve çeşitli dokularda bulunan yetişkin kök hücreleri.

Yetişkinlerdeki kök ve öncül (progenitör) hücreler vücudun onarımında görev alıp, erişkin dokuları yenileyebilme yetisine sahiplerdir. Gelişen bir embriyoda, kök hücreler özelleşmiş hücrelerin tümüne—ektoderm, mezoderm, endoderm—farklılaşabilirler (bkz. pluripotent hücreler denir) ve ayrıca kan, deri, sindirim organları gibi organların da yenilenmesini sürekli kılarlar.

İnsanlarda günümüzde bilinen otolog erişkin kök hücre kaynakları şu şekildedir;

  1. Kemik iliği kök hücreleri Kemikten (tipik olarak femur veya iliak krestden) mekanik bir işlemle ayrımları yapılabilir.
  2. Yağ (adipoz) doku; liposakşın ile alınması ve saflaştırmaları gerekir.
  3. Kan, donörden alıcıya kan bağışına benzer şekilde kanın içinden geçtiği ve kök hücrelerin süzüldüğü "ferez" aracılığıyla saflaştırmayla yapılarak elde edilir.

Kök hücreler ayrıca doğumdan hemen sonra umbilikal kord kanından da elde edilebilir. Bütün kök hücre tiplerinde kendinden (otolog) elde en az riski taşır ve bankalarda saklanılarak sonrası için kullanılabilirler. Ancak son çalışmalar kanser tedavilerinde otolog kök hücre kullanımının riskli olabilceğini de göstermektedir.

Günümüzde yüksek oranda değişkenlik gösterebilen kök hücreler, kemik iliği nakilleri gibi tıbbi tedavilerde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bunun için hücre kültür ortamlarında yapay olarak yetiştirilmeleri ve bu ortamlarda kullanılacak hücre tipine göre (kas, sinir vb.) farklılaştırılmaları gerekmektedir. Embriyonik hücre hatları ve otolog embriyonik kök hücreler ise; terapötik klonlamayla oluşturulmakta ve gelecekteki tedavi yöntemleri için umut oluşturmaktadır.[1] Kök hücreler hakkındaki araştırma ve bulgular 1960'larda Toronto Üniversitesindeki Ernest A. McCulloch ve James E. Till tarafından sağlanmıştır.[2][3]

Özellikleri

Bir hücrenin kök hücre olabilmesi için şu iki özelliği bulundurması gerekir:

  • Kendini-yenileme: farklılaşmamış safhasını sürdürerek, çok sayıda hücre bölünmesi yapabilme.
  • Yetkinlik: özelleşmiş hücre tiplerine farklılaşabilme yetisi. Bu kuralcı açı; multipotent ya da unipotent öncül hücreler de bazen kök hücreyi tanımlasa da,kök hücrelerin herhangi bir olgun hücre tipine değişme yeteneği veren multipotent ya da unipotent özellikte olmalarını gerekmektedir. Bundan bağımsız olarak; kök hücre işlevinin bir geri-besleme mekanizmasıyla düzenlendiği de söylenmektedir.

Kendini yenileme

Bir kök hücre populasyonun var olmasını sağlayan 2 mekanizma vardır:

  1. Asimetrik hücre bölünmesi (zorunlu asimetrik replikasyon) : bir kök hücre, kendiyle özdeş olan bir ana hücreye bölünür, diğer yavru hücre ise farklılaşır.
  2. Stokastik farklılaşma : bir kök hücre iki farklı oğul hücreye bölündüğünde, başka bir kök hücre mitoza gider ve ana hücreye özdeş iki kök hücreyi üretir.

Yetkinlik tanımlaması

Pluripotent kök hücreler, plesanta haricinde vücudun herhangi bir dokusuna dönüşebilirler. Sadece embriyonun erken evrelerinde morula olarak bilinen hücreler totipotenttir ve ekstraembriyonik yapıları ve vücuttaki tüm dokuları oluşturabilirler.

Yetkinlik kök hücrenin diğer hücrelere (farklı hücre tiplerine) farklılaşma potansiyelini belirtir.[4]

  • Totipotent (ya da omnipotent); embriyonik ya da ekstraembriyonik hücre tiplerine farklılaşabilen kök hücrelerdir. Bu hücreler, tüm ve yaşayan bir organizmayı oluşturabilirler. sınırsız sayıda farklılaşma yeteneği vardır.[4] Yumurta ve sperm hücrelerinin kaynaşmasıyla oluşurlar. Döllenmiş yumurtanın ilk birkaç bölünmesiyle meydana gelen hücreler de totipotenttir.[5]
  • Pluripotent kök hücreler; totipotent hücrelerin soyundan gelirler[4] ve üç germ tabakasından meydana gelen neredeyse tüm hücrelere farklılaşabilirler.[6]
  • Multipotent kök hücreler; bir miktar hücreye farklılaşabilirler; bu hücrelerin bir miktarıyla yakından akrabadır.[4]
  • Oligopotent kök hücreler lenfoid ya da miyeloid kök hücreler gibi sadece birkaç hücre tipine farklılaşabilirler.[4]
  • Unipotent hücreler sadece bir hücre tipini, kendilerini üretebilirler.[4] Fakat onları kök-hücre olmayan hücrelerden (örn. kas kök hücreleri) ayırt eden kendini-yenileme yeteneğine sahiplerdir.
Besleyici fibroblast tabakasının üstünde yetiştirilen fare embriyonik kök hücre kolonileri

Tanımlama

Bir kök hücrenin pratikteki tanımı, işlevselliğidir; bir ömür boyu dokuları yenileme yeteneğine sahip hücreyi tanımlar. Örneğin, kemik iliği ya da hematopoetik kök hücreyi (HKH) tanımlayan bir deney, hücrenin naklini ve HKH'ler olmaksızın canlının korumasını belirleme yetisindedir. Bu durumda, bir kök hücre, yetkinliğini gösterir şekilde, yeni kan hücrelerini ve uzun vadede bağışıklık hücrelerini üretebilme yeteneğindedir. Ayrıca, nakil olan bir canlıdan, kök hücrelerin tekrar saflaştırılması mümkündür. Kök hücrelerin kendilerini-yenileme yeteneğini, HKH'ler olmaksızın yapılan nakiller göstermektedir.

Kök hücrelerin özellikleri, her bir hücrenin kendisini yenileme ve farklılaşma yeteneğine göre değerlendirildiği klonojenik test gibi in vitro yöntemlerle gösterilebilir[7][8]

Kök hücreler ayrıca, bulundurdukları özgül hücre yüzey belirteçlerine göre de saflaştırılabilirler. Ancak, in vitro hücre kültür ortamları, hücrenin aynı tutumu sergileyip sergilemeyeceğini belirsiz hale getiren şekilde hücrenin davranışını değiştirebilmektedir. Bu durumda, önerilen ergin hücre populasyonlarının gerçekten kök hücreler olup olmadığı konusunda önemli tartışmalar bulunmaktadır.

Embriyonik

Embriyonik kök hücre (EKH) hatları, embriyonun blaskokist ya da morulanın daha erken evrelerinde en iç hücre kümesinden köken alan epiblastlardan elde edilen kültürlerdir.[9]

Blastokist, 50-150 hücreden meydana gelen ve insan embriyosunun yaklaşık 4-5 günlük ilk evrelerindendir. EKH'ler, pluripotenttir ve üç ilkel tabakanın (ektoderm, mezoderm ve endoderm) tümüne de farklılaşabilir. Başka bir deyişle pluripotent hücreler; özgül bir hücre tipi için verilen yeterli ve gereken uyarı verildiğinde, 200'den fazla insan hücresinin tümünü oluşturabilir.

Pluripotent hücreler, embriyo-dışı membranlar ya da plasentanın oluşumuna katılmazlar. Endoderm, bütün akciğerleri ve sindirim biyotasını oluştururken, ektoderm sinir sistemi ve deriyi; mezoderm ise, kaslar, kemik, kan yani endoderm ve ektoderm arasındaki her şeyi birleştiren kısmı oluşturan katmanlardır.

Günümüze kadar olan neredeyse bütün araştırmalar, fare (mEKH) ve insan (iEKH) embriyonik kök hücrelerinden yapılmıştır. Bu hücrelerin her ikisi de, farklılaşmamış bir evrede kalmak için çok farklı çevrelere ihtiyaç duysalar da, gerekli kök hücre özelliklerini taşırlar.

Fare kök hücreleri (mEKH) iskelet görevi için hücrelerarası madde (matriks) gibi görev gören jelatine ve lösemi baskılayıcı faktör (LIF) gibi ajanlara ihtiyaç duymaktadır.[10] İnsan embriyonik kök hücreleri ise; fare embriyonik fibroblastlarından elde edilen besleyici bir tabakaya ve temel hücre büyüme faktörüne (bFGF ya da FGF-2) ihtiyaç duymaktadırlar.[11]

Genetik uygulama ya da en uygun kültür şartları olmaksızın;[12] embriyonik kök hücreler hızlıca farklılaşmaktadırlar.

Bir insan embriyonik kök hücresi, ayrıca bazı transkripsyon faktörleri ve hücre yüzey proteinleri olarak da tanımlanabilir.

Transkripsiyon faktörlerinden Oct-4, Nanog ve Sox2, pluripotensinin devamını ve farklılaşmayı sağlayan genlerin baskılanmasını sağlayan, çekirdek düzenleyici ağdan meydana gelmektedir.[13]

Çoğunlukla insan embriyonik kök hücrelerini tanımlamak için kullanılan hücre yüzeyi antijenleri, glikolipidlerdir (evreye özgü embriyonik antijen 3 ve 4 ve keratan sülfat antijenleri Tra-1-60 ve Tra-1-81'dir.

Kök hücrelerin moleküler tanımlaması, bazı proteinleri ve devam eden araştırmaların bir konusuna karşılık gelmektedir denebilr.[14]

Günümüzde embriyonik kök hücrelerin kullanılarak yapıldığı onaylanmış herhangi bir tedavi bulunmamaktadır.

İlk insan denemesi Haziran 2009'da ABD Gıda ve İlaç Yönetimi tarafından uygulamaya kondu.[15] Ancak, bu insan deneyi, Atlanta'da 13 Ekim 2010 tarihindeki omurilik hasarlı kurbanlara kadar kabul edilmemiştir. 14 Kasım 2011'de deneyi uygulayan şirket, kök hücre tedavi uygulamalarına devam etmeyeceğini açıklamıştır.[16]

Pluripotent olan embriyonik kök hücreler, doğru farklılaşma için özgül sinyallere ihtiyaç duymaktadırlar; eğer bir vücuttan diğerine doğrudan verilirlerse, bu kök hücreler teratomaya da yol açabilen birçok farklı hücreye farklılaşabilirler.

Teorikte nakil reddini engellemede kullanılması mümkün olan ve uygun hücrelere farklılaşma yeteneğindeki EKH'ler, araştırmacıların hala yüzleşmekte olduğu bazı engelleri de bulundururlar.[17]

Günümüzde bazı uluslar, EKH'lerin araştırma ya da yeni EKH üretme konuları üzerine moratoryumları bulunmaktadır.

Embriyonik kök hücreler, sınırsız genişleme ve pluripotensi yeteneklerinin birleşimlerinden dolayı, teorik olarak yenileyici tıp ve hastalık sonrası doku onarımı için olası kaynaklardır.

Henüz farklılaşmamış olan bu hücreler sınırsız bölünebilme ve kendini yenileme, organ ve dokulara dönüşebilme yeteneğine sahiptir. Bu özellikleri bakımından kök hücreler kanser, sinir sistemi hastalıkları (Alzheimer) ve hasarları, metabolik hastalıklar (diyabet), organ yetmezlikleri, romatizmal hastalıklar, kalp hastalıkları, kemik hastalıkları ve daha birçok alanda kullanıma sahiptirler.

Günümüzde bu hastalıkların bazılarının tedavisinde organ veya doku nakilleri yapılmaktadır. Ancak, organ veya doku nakli gerektiren hastaların çokluğu, uygun organ ve dokunun her zaman bulunamaması gibi sorunlarla sürekli karşılaşılmaktadır. Bilim ve teknolojideki son gelişmeler doğrultusunda Kök hücrelerin bu alanda kullanılması gündeme gelmiştir.

Fetal

Fetüslerin organlarında bulunan birincil kök hücreler fetal kök hücreler olarak adlandırılır.[18] Fetal kök hücrelerin alınması ve kullanımı ciddi etiksel sorunlara yol açabilmektedir.[19] Kaynağı genellikle düşük yapanların bağışladığı fetüslerdir. Günümüzde FKH'ler ile yapılan çalışmalar kök hücre kaynağı yetersizliğinden dolayı yavaşlamıştır.[]

Yetişkin

Yetişkin kök hücresi, somatik (vücut) kök hücreleri ve üreme hattı (germ) kök hücreleri olarak da bilinen, yetişkinler kadar çocuklarda da bulunan hücrelerdir.[20] Pluripotent yetişkin kök hücreler seyrek ve umbilical kord kanı gibi dokuların bazılarında çok küçük miktarda bulunurlar.[21] Kemik iliği, omurilik yaralanmaları,[22] karaciğer sirozu,[23] knik uzuv iskemisi,[24] son aşamadaki kalp yetmezliği[25] gibi hastalıkların tedavilerde kullanılan yetişkin kök hücrelerin bulunduğu zengin kaynaklardan biridir.[26] Kemik iliği kök hücrelerinin miktarı, yaşlanmayla azalır, ayrıca aynı yaş grubundaki üreyebilir dişilerde erkeklere kıyasla daha azdır.[27] Günümüze kadar olan yetişkin kök hücre araştırmalarının büyük kısmı, hücrelerin bölünme veya süresiz olarak kendini yenileme ve farklılaşma eğilimlerininin sınırlarını belirlemek üzerine olmuştur.[28]

Farede, pluripotent kök hücreler doğrudan yetişkin fibroblast kültürlerinden elde edilebilirler. Ne yazık ki, birçok fare, kök hücreden yapılan organlarla fazla uzun yaşayamamıştır.[29]

Çoğu yetişkin kök hücresi, soy-kısıtlı yani multipotentdir ve genellikle kendi doku kökenlerine aittir (örn. mezenşimal kök hücre, adipoz-kökenli kök hücre, endoteliyal kök hücre, diş özü kök hücresi, gibi).[30][31] Yetişkin kök hücre tedavileri, uzun zamandır lösemi ve ilişkili olan kan/kemik iliği kanserlerinde kemik iliği nakli uygulamasıyla başarıyla kullanılmaktadır.[32] Yetişkin kök hücreler ayrıca yaralanmış atlarda tendon ve ligamentlerin tedavisinde de kullanılmaktadır.[33] Erişkin kök hücrelerin araştırmalarda ve tedavilerdeki kullanımları, embriyonik kök hücrelerde olduğu gibi tartışmalı değildir, çünkü yetişkin kök hücrelerin eldesi için bir embriyonun yok edilmesi gerekmez. Ayrıca, uygun alıcıdan (otograftdan) erişkin kök hücrelerin elde edildiği koşullarda, doku reddi riski neredeyse yoktur. Bu nedenle, erişkin kök hücre araştırmaları için daha fazla ödeneğin ayrılması gerekiyor gibi görünmektedir.[34]

Yetişkin mezenşimal kök hücreler için son derece zengin başka bir kaynak da, alt (mandibular) üçüncü azı dişinin özüdür.[35] Bu kök hücreler, sonunda diş minesi, dentin, peridontal bağ, kan damarları, diş özü, sinir dokuları ve en az 29 farklı organı oluştururlar. 8-10 yaşlarında, kemikleşmeden ve hastalanmadan önce elde var olan bu büyük koleksiyon sayesinde belki de kişiye özgü işlemler, araştırmalar ve şimdiki ve gelecek tedaviler şekillendirilecektir.

Bu kök hücrelerin ayrıca hepatositleri de üretme yeteneğinde oldukları bulunmuştur.[36]

Yağ dokusu kök hücrenin en bol bulunduğu ve en kolay elde edildiği kaynaktır. Time dergisi 2011 yılında yağ dokusundan kök hücre elde edilmesini yılın en önemli 50 icadından birisi olarak seçmiştir. Özellikle estetik cerrahide yağ dokusu kökenli kök hücre çok kullanılsa da giderek diğer alanlara yayılma potansiyeline sahiptir.[37]

Amniyotik

Multipotent kök hücreler ayrıca amniyon sıvısında da bulunur. Bu kök hücreler oldukça etkindirler ve besleyici ortam olmaksızın oldukça genişleyebilirler ve ayrıca tümorojenik değildirler. Amniyotik kök hücreler multipotenttirler ve adipojenik, osteojenik, miyojenik, endoteliyal, hepatik ve ayrıca nöronal hatlardaki hücrelere farklılaşabilirler.[38]

Dünya çapında bütün üniversite ve araştırma merkezleri, amniyotik sıvıyı amniyotik kök hücrelerinin bütün niteliklerini öğrenmek üzere araştırmalarını günümüzde sürdürmektedirler. Ve Anthony Atala gibi araştırmacılar bu konuda oldukça iyi veriler elde etmiştir[39][40] and Giuseppe Simoni .[41][42][43] Amniyotik sıvıdan elde edilen kök hücrelerin kullanımıyla, insan embriyosundan elde edilen kök hücrelerdeki gibi sorunların üstesinden gelinecek gibi görünmektedir.

Roma Katolik Kilisesi, embriyonik kök hücrelerin deneylerde kullanımını yasaklarken, Vatikan gazetesi amniyotik kök hücreler için geleceğin tıbbı olarak başlık vermiştir.[44] Donörlerden ya da kendi kullanmak isteyenlerden amniyotik kök hücreleri biriktirmek mümkündür; bu nedenle dünya genelinde kurulan ve ortaklaşa çalışan amniyotik kök hücre bankaları bulunmaktadır[45][46][47][48][49][50]

Uyarılmış pluripotent

İnsan embriyonik kök hücreleri
A: Henüz farklılaşmamış hücre kolonileri
B: Sinir hücresi

Bu hücreler erişkin kök hücreleri ya da normal yetişkin hücreleri (eptirel gibi) değildir, yeniden programlanmış ve pluripotent yetisi kazandırılmışlardır. Protein transkripsiyon faktörleri ile genetik programlama kullanılarak, insan derisinden köken alan pluripotent kök hücreler embriyonik kök hücrelere eşdeğer şekilde tanımlanırlar.[51][52][53]

Kyoto Üniversitesi'ndeki Shinya Yamanaka ve arkadaşları transkripsiyon faktörleri Oct3/4, Sox2, c-Myc ve Klf4'ü kullanarak [51] insan yüzünden aldıkları hücrelerde deneylerini gerçekleştirmişlerdir. Wisconsin–Madison Üniversitesinden Junying Yu, James Thomson ve arkadaşları farklı bir grup (Oct4, Sox2, Nanog ve Lin28) [51] transkripsiyon faktörü kullanarak insan sünnet derisinden aldıkları hücrelerle çalışmalarını yapmışlardır. Bu başarılı deneylerin sonucu olarak, ilk klon koyun Dolly'nin kopyalanmasına yardımcı olan Ian Wilmut, somatik hücre çekirdeği transferininden vazgeçeceğini açıklamıştır[54] Bu uyarılmış pluripotent kök hücrelerin eldesi için, yeni bir yolla donmuş olan kan örneklerinin kaynak olarak kullanılması mümkündür.[55]

Hücre hattı

Kendini-yenilemeyi sağlamak için kök hücreler iki farklı hücre bölünmesine gider. (Bkz: Hücre bölünmesi ve farklılaşması çizimi)

Kök hücrenin bölünmesi ve farklılaşması. A: kök hücre; B: öncül hücre; C: farklılaşmış hücre; 1: simetrik kök hücre bölünmesi; 2: asimetrik kök hücre bölünmesi; 3: öncül bölünme; 4: son farklılaşma

Simetrik bölünme, her ikisi de kök hücre özelliklerini taşıyan iki özdeş evlat hücreye bölünmeyi sağlarken, asimetrik bölünme; sadece bir kök hücre ve kendini-yenileme yeteneği kısıtlı olan bir öncül hücrenin oluşumunu sağlar. Bu öncül hücreler, farklılaşmış olgun hücreye dönüşmeden önce birkaç bölünme döngüsüne girebilir. Simetrik ve asimetrik hücre bölünmesi arasında moleküler ayrımın yapılması; kardeş hücrelerin bile farklılaşmış hücre yüzey proteinlerini (örn. reseptörler) taşımasından dolayı mümkündür.[56] Başka bir farklı görüş de, kök hücrenin kendi çevresel özgül nişlerinde farklılaşmadan kaldığıdır. Kök hücreler kendi nişlerinden ayrıldıklarında ya da buradan aldıkları sinyalleri kaybettiklerinde farklılaşırlar. Drosophila sineğinde yapılan çalışmalar, "dekapentaplejik sinyalleri"n ve germaryum kök hücrelerini farklılaşmaktan koruyan yapışma noktalarının (adherens junctions) varlığını göstermiştir.[57][58]

Yeniden programlanmış hücrelerin embriyonik-kök hücre gibi davranması için sinyaller de günümüzde ayrıca bulunmuştur. Bu sinyal yolakları, c-Myc gibi onkogenler de bulunduruan bazı transkripsiyon faktörlerini kapsamaktadır. İlk çalışmalar, fare hücrelerinin bu anti-farklılaşma sinyalleri kombinasyonlarıyla farklılaşmayı geri döndürebildiklerini ve yetişkin hücrelerin tekrar pluripotent hale getirilebileceklerini göstermektedir[29] Ancak, bu hücrelerin geri dönüştürmesinde yer alan süreçte onkogenlerin de bulunması, bu tarz çalışmaların tedavideki kullanımlarını engelleyecek gibi gözükmektedir.

Hücresel farklılaşmanın ve bu hattın bütünlüğünün doğasındaki uç çekicilik, kombine edilmiş transkripsiyon faktörlerinin diğer somatik hücrelerin de kaderlerini etkileyecebileğini düşündürttü ve yakınlarda bazı araştırmacılar nöral-hatt-özgü olan üç transkripsiyon faktörünün, fare fibroblastları (deri hücreleri) doğrudan işlevsel nöronlara dönüştürebileceğini gösterdi.[59]

Tedavide kullanım

Ayrıca bakınız

  • Embriyonik kök hücre
  • Yetişkin kök hücre
  • Hücre bankası
  • Genom
  • Meristem
  • Kısmi klonlama
  • Bitki kök hücresi
  • Kök hücre tartışmaları
  • Kök Hücre Ağı

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ Tuch BE (2006). "Stem cells—a clinical update". Australian Family Physician. 35 (9). ss. 719-21. PMID 16969445. 
  2. ^ Becker AJ, McCulloch EA, Till JE (1963). "Cytological demonstration of the clonal nature of spleen colonies derived from transplanted mouse marrow cells". Nature. 197 (4866). ss. 452-4. doi:10.1038/197452a0. PMID 13970094. 
  3. ^ Siminovitch L, McCulloch EA, Till JE (1963). "The distribution of colony-forming cells among spleen colonies". Journal of Cellular and Comparative Physiology. 62 (3). ss. 327-36. doi:10.1002/jcp.1030620313. PMID 14086156. 
  4. ^ a b c d e f Hans R. Schöler (2007). "The Potential of Stem Cells: An Inventory". Nikolaus Knoepffler, Dagmar Schipanski, and Stefan Lorenz Sorgner (Ed.). Humanbiotechnology as Social Challenge. Ashgate Publishing, Ltd. s. 28. ISBN 978-0-7546-5755-2. 
  5. ^ Mitalipov S, Wolf D (2009). "Totipotency, pluripotency and nuclear reprogramming". Adv. Biochem. Eng. Biotechnol. Advances in Biochemical Engineering/Biotechnology. Cilt 114. ss. 185-99. doi:10.1007/10_2008_45. ISBN 978-3-540-88805-5. PMC 2752493 $2. PMID 19343304. 
  6. ^ Ulloa-Montoya F, Verfaillie CM, Hu WS (Temmuz 2005). "Culture systems for pluripotent stem cells". J Biosci Bioeng. 100 (1). ss. 12-27. doi:10.1263/jbb.100.12. PMID 16233846. 
  7. ^ Friedenstein AJ, Deriglasova UF, Kulagina NN, Panasuk AF, Rudakowa SF, Luria EA, Ruadkow IA (1974). "Precursors for fibroblasts in different populations of hematopoietic cells as detected by the in vitro colony assay method". Experimental Hematology. 2 (2). ss. 83-92. ISSN 0301-472X. PMID 4455512. 
  8. ^ Friedenstein AJ, Gorskaja JF, Kulagina NN (1976). "Fibroblast precursors in normal and irradiated mouse hematopoietic organs". Experimental Hematology. 4 (5). ss. 267-74. PMID 976387. 
  9. ^ "New Stem-Cell Procedure Doesn't Harm Embryos, Company Claims". Fox News. 24 Ağustos 2006. 2 Kasım 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Şubat 2010. 
  10. ^ "Mouse Embryonic Stem (ES) Cell Culture-Current Protocols in Molecular Biology". []
  11. ^ "Culture of Human Embryonic Stem Cells (hESC)". National Institutes of Health. 15 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Mart 2010. 
  12. ^ Chambers I; Colby D; Robertson M; Nichols, Jennifer; Lee, Sonia; Tweedie, Susan; Smith, Austin (2003). "Functional expression cloning of Nanog, a pluripotency sustaining factor in embryonic stem cells". Cell. 113 (5). ss. 643-55. doi:10.1016/S0092-8674(03)00392-1. PMID 12787505. 
  13. ^ Boyer LA; Lee TI; Cole MF; Johnstone, Sarah E.; Levine, Stuart S.; Zucker, Jacob P.; Guenther, Matthew G.; Kumar, Roshan M.; Murray, Heather L. (2005). "Core transcriptional regulatory circuitry in human embryonic stem cells". Cell. 122 (6). ss. 947-56. doi:10.1016/j.cell.2005.08.020. PMC 3006442 $2. PMID 16153702. 
  14. ^ Adewumi O; Aflatoonian B; Ahrlund-Richter L; Amit, Michal; Andrews, Peter W; Beighton, Gemma; Bello, Paul A; Benvenisty, Nissim; Berry, Lorraine S (2007). "Characterization of human embryonic stem cell lines by the International Stem Cell Initiative". Nat. Biotechnol. 25 (7). ss. 803-16. doi:10.1038/nbt1318. PMID 17572666. 
  15. ^ Ron Winslow (2009). "First Embryonic Stem-Cell Trial Gets Approval from the FDA". The Wall Street Journal. 23. Cilt January 2009. 
  16. ^ "Embryonic Stem Cell Therapy At Risk? Geron Ends Clinical Trial". ScienceDebate.com. 22 Ağustos 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Aralık 2011. 
  17. ^ Wu DC, Boyd AS, Wood KJ (2007). "Embryonic stem cell transplantation: potential applicability in cell replacement therapy and regenerative medicine". Front Biosci. 12 (8–12). ss. 4525-35. doi:10.2741/2407. PMID 17485394. 
  18. ^ Ariff Bongso; Eng Hin Lee (2005). "Stem cells: their definition, classification and sources". Ariff Bongso; Eng Hin Lee (Ed.). Stem Cells: From Benchtop to Bedside. World Scientific. s. 5. ISBN 981-256-126-9. OCLC 443407924. 
  19. ^ HARMAN, ELIZABETH. “HOW IS THE ETHICS OF STEM CELL RESEARCH DIFFERENT FROM THE ETHICS OF ABORTION?” Metaphilosophy, vol. 38, no. 2/3, 2007, pp. 207–225. JSTOR, www.jstor.org/stable/24439773. Erişim: 26 Aralık 2020.
  20. ^ Jiang Y; Jahagirdar BN; Reinhardt RL; Schwartz, Robert E.; Keene, C. Dirk; Ortiz-Gonzalez, Xilma R.; Reyes, Morayma; Lenvik, Todd; Lund, Troy (2002). "Pluripotency of mesenchymal stem cells derived from adult marrow". Nature. 418 (6893). ss. 41-9. doi:10.1038/nature00870. PMID 12077603. 
  21. ^ Ratajczak MZ, Machalinski B, Wojakowski W, Ratajczak J, Kucia M (2007). "A hypothesis for an embryonic origin of pluripotent Oct-4(+) stem cells in adult bone marrow and other tissues". Leukemia. 21 (5). ss. 860-7. doi:10.1038/sj.leu.2404630. PMID 17344915. 
  22. ^ William JB (2011). "Functional Recovery of Spinal Cord Injury Following Application of Intralesional Bone Marrow Mononuclear Cells Embedded in Polymer Scaffold - Two Year Follow-up in a Canine". Journal of Stem Cell Research & Therapy. 12 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ağustos 2012. 
  23. ^ Terai S (2006). "Improved liver function in patients with liver cirrhosis after autologous bone marrow cell infusion therapy". Stem Cells. 19 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ağustos 2012. 
  24. ^ Subrammaniyan R (2011). "Application of autologous bone marrow mononuclear cells in six patients with advanced chronic critical limb ischemia as a result of diabetes: our experience". Cytotherapy. 12 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ağustos 2012. 
  25. ^ Madhusankar N. "Use of Bone Marrow derived Stem Cells in Patients with Cardiovascular Disorders". Journal of Stem Cells and Regenerative Medicine. 12 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ağustos 2012. 
  26. ^ Narasipura SD (2008). "P-Selectin coated microtube for enrichment of CD34+ hematopoietic stem and progenitor cells from human bone marrow". Clin Chem. 12 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ağustos 2012. 
  27. ^ Dedeepiya VD (2012). "Index of CD34+ Cells and Mononuclear Cells in the Bone Marrow of Spinal Cord Injury Patients of Different Age Groups: A Comparative Analysis". Bone Marrow Res. PMID 22830032. 13 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ağustos 2012. 
  28. ^ Gardner RL (2002). "Stem cells: potency, plasticity and public perception". Journal of Anatomy. 200 (3). ss. 277-82. doi:10.1046/.1469-7580.2002.00029.x. PMC 1570679 $2. PMID 12033732. 
  29. ^ a b Takahashi K, Yamanaka S (2006). "Induction of pluripotent stem cells from mouse embryonic and adult fibroblast cultures by defined factors". Cell. 126 (4). ss. 663-76. doi:10.1016/j.cell.2006.07.024. PMID 16904174. 
  30. ^ Barrilleaux B, Phinney DG, Prockop DJ, O'Connor KC (2006). "Review: ex vivo engineering of living tissues with adult stem cells". Tissue Eng. 12 (11). ss. 3007-19. doi:10.1089/ten.2006.12.3007. PMID 17518617. 
  31. ^ Gimble JM, Katz AJ, Bunnell BA (2007). "Adipose-derived stem cells for regenerative medicine". Circ Res. 100 (9). ss. 1249-60. doi:10.1161/01.RES.0000265074.83288.09. PMID 17495232. 
  32. ^ "Bone Marrow Transplant". 4 Kasım 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ağustos 2012. 
  33. ^ Kane, Ed (1 Mayıs 2008). "Stem-cell therapy shows promise for horse soft-tissue injury, disease". DVM Newsmagazine. 11 Aralık 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Haziran 2008. 
  34. ^ "Stem Cell FAQ". US Department of Health and Human Services. 2004. 14 Nisan 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Mart 2010. 
  35. ^ Huang GT, Gronthos S, Shi S (1 Eylül 2009). "Mesenchymal stem cells derived from dental tissues vs. those from other sources: their biology and role in regenerative medicine". J Dent Res. 88 (9). ss. 792-806. doi:10.1177/0022034509340867. PMC 2830488 $2. PMID 19767575. 
  36. ^ Ishkitiev N, Yaegaki K, Imai T ve ark. (1 Nisan 2012). "High-purity hepatic lineage differentiated from dental pulp stem cells in serum-free medium". J Endod. PMID 22414832. 
  37. ^ "Human adipose tissue is a source of multipotent stem cells". 22 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Kasım 2012. 
  38. ^ P. De Coppi, G Barstch, Anthony Atala (2007). "Isolation of amniotic stem cell lines with potential for therapy". Nature Biothecnology. 25 (5). ss. 100-106. doi:10.1038/nbt1274. PMID 17206138. 
  39. ^ NewsHour with Jim Lehrer. "Online NewsHour: Update | Amniotic Fluid Yields Stem Cells | January 8, 2007". PBS. 22 Ocak 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mart 2010. 
  40. ^ "Public : Stem Cell Briefings". ISSCR. 21 Mart 2008. 16 Ocak 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mart 2010. 
  41. ^ "Diagnosis of fetal trisomy 21 in first trimester". Ncbi.nlm.nih.gov. 24 Mayıs 2012. 12 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ağustos 2012. 
  42. ^ "Arşivlenmiş kopya". 13 Ekim 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ağustos 2012. 
  43. ^ "Biocell picks Massachusetts to house North American headquarters – Related Stories – BIO SmartBrief". Smartbrief.com. 21 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mart 2010. 
  44. ^ "Vatican newspaper calls new stem cell source 'future of medicine' :: Catholic News Agency (CNA)". Catholic News Agency. 3 Şubat 2010. 21 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mart 2010. 
  45. ^ "European Biotech Company Biocell Center Opens First U.S. Facility for Preservation of Amniotic Stem Cells in Medford, Massachusetts". Reuters. 22 Ekim 2009. 30 Ekim 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mart 2010. 
  46. ^ "Europe's Biocell Center opens Medford office – Daily Business Update". The Boston Globe. 22 Ekim 2009. 12 Ocak 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mart 2010. 
  47. ^ "The Ticker". BostonHerald.com. 22 Ekim 2009. 21 Eylül 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mart 2010. 
  48. ^ "Biocell Center opens amniotic stem cell bank in Medford". Mass High Tech Business News. 23 Ekim 2009. 5 Kasım 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ağustos 2012. 
  49. ^ "News » World's First Amniotic Stem Cell Bank Opens In Medford". wbur.org. 4 Nisan 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mart 2010. 
  50. ^ "Biocell Center Corporation Partners with New England's Largest Community-Based Hospital Network to Offer a Unique... – MEDFORD, Mass., March 8 /PRNewswire/". Massachusetts: Prnewswire.com. 6 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mart 2010. 
  51. ^ a b c "Making human embryonic stem cells". The Economist. 22 Kasım 2007. 22 Mayıs 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Eylül 2012. 
  52. ^ Madeleine Brand, Joe Palca and Alex Cohen (20 Kasım 2007). "Skin Cells Can Become Embryonic Stem Cells". National Public Radio. 18 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Eylül 2012. 
  53. ^ "Breakthrough Set to Radically Change Stem Cell Debate". News Hour with Jim Lehrer. 20 Kasım 2007. 22 Ocak 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Eylül 2012. 
  54. ^ "His inspiration comes from the research by Prof Shinya Yamanaka at Kyoto University, which suggests a way to create human embryo stem cells without the need for human eggs, which are in extremely short supply, and without the need to create and destroy human cloned embryos, which is bitterly opposed by the pro life movement."Roger Highfield (16 Kasım 2007). "Dolly creator Prof Ian Wilmut shuns cloning". Londra: The Telegraph. 16 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Eylül 2012. 
  55. ^ "Arşivlenmiş kopya". 3 Temmuz 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Eylül 2012. 
  56. ^ Beckmann J, Scheitza S, Wernet P, Fischer JC, Giebel B (2007). "Asymmetric cell division within the human hematopoietic stem and progenitor cell compartment: identification of asymmetrically segregating proteins". Blood. 109 (12). ss. 5494-501. doi:10.1182/blood-2006-11-055921. PMID 17332245. 
  57. ^ Xie T, Spradling A (1998). "decapentaplegic is essential for the maintenance and division of germline stem cells in the Drosophila ovary". Cell. 94 (2). ss. 251-60. doi:10.1016/S0092-8674(00)81424-5. PMID 9695953. 
  58. ^ Song X, Zhu C, Doan C, Xie T (2002). "Germline stem cells anchored by adherens junctions in the Drosophila ovary niches". Science. 296 (5574). ss. 1855-7. doi:10.1126/science.1069871. PMID 12052957. 
  59. ^ Vierbuchen T, Ostermeier A, Pang ZP, Kokubu Y, Südhof TC, Wernig M (25 Şubat 2010). "Direct conversion of fibroblasts to functional neurons by defined factors". Nature. 463 (7284). ss. 1035-41. doi:10.1038/nature08797. PMC 2829121 $2. PMID 20107439. Diğer özet. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Bakteri</span> mikroorganizma üst âlemi

Bakteri (İngilizce telaffuz: [bækˈtɪəriə] ( dinle); tekil isim: bacterium), tek hücreli mikroorganizma grubudur. Tipik olarak birkaç mikrometre uzunluğunda olan bakterilerin çeşitli şekilleri vardır, kimi küresel, kimi spiral şekilli, kimi çubuksu, kimi virgül şeklinde olabilir. Yeryüzündeki her ortamda bakteriler mevcuttur. Toprakta, deniz suyunda, okyanusun derinliklerinde, yer kabuğunda, deride, hayvanların bağırsaklarında, asitli sıcak su kaynaklarında, radyoaktif atıklarda büyüyebilen tipleri vardır. Tipik olarak bir gram toprakta bulunan bakteri hücrelerinin sayısı 40 milyon, bir mililitre tatlı suda ise bir milyondur; toplu olarak dünyada beş nonilyon (5×1030) bakteri bulunmaktadır, bunlar dünyadaki biyokütlenin çoğunu oluşturur. Bakteriler gıdaların geri dönüşümü için hayati bir öneme sahiptirler ve gıda döngülerindeki çoğu önemli adım, atmosferden azot fiksasyonu gibi, bakterilere bağlıdır. Ancak bu bakterilerin çoğu henüz tanımlanmamıştır ve bakteri şubelerinin sadece yaklaşık yarısı laboratuvarda kültürlenebilen türlere sahiptir. Bakterilerin araştırıldığı bilim bakteriyolojidir, bu, mikrobiyolojinin bir dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">RNA</span> nükleotitlerden oluşan polimer

Ribonükleik asid (RNA), bir nükleik asittir, nükleotitlerden oluşan bir polimerdir. Her nükleotit bir azotlu baz, bir riboz şeker ve bir fosfattan oluşur. RNA pek çok önemli biyolojik rol oynar, DNA'da taşınan genetik bilginin proteine çevirisi (translasyon) ile ilişkili çeşitli süreçlerde de yer alır. RNA tiplerinden olan mesajcı RNA, DNA'daki bilgiyi protein sentez yeri olan ribozomlara taşır, ribozomal RNA ribozomun en önemli kısımlarını oluşturur, taşıyıcı RNA ise protein sentezinde kullanılmak üzere kullanılacak aminoasitlerin taşınmasında gereklidir. Ayrıca çeşitli RNA tipleri genlerin ne derece aktif olduğunu düzenlemeye yarar.

Pluripotent, gelişen bir embriyo'nun erken safhalarında var olan, canlıyı oluşturan özelleşmiş tüm hücre tiplerine dönüşebilme yeteneğindeki henüz farklılaşmamış hücreler için kullanılan bir tanımlama.

Mezoderm. Gastrulasyon sırasında, hücreler aktif ve pasif olarak yer değiştirirler. Bu yer değiştirmeler sonucunda hücreler Gastrula boşluğuna göre dışta, ortada ve içte olmak üzere sıralanırlar. Porifera, Ctenophora ve Cnidaria şubelerinde orta tabaka bulunmaz ve diğer iki tabaka hayvanın tüm dokularını oluşturur. Buna diploblastik gelişim denir. Echinodermata ve Chordata gibi diğer yüksek hayvanlarda ise ektoderm ve endoderm arasında mezoderm denen üçüncü bir tabaka oluşur ki bu olaya triploblastik gelişim denir. Bu hücre tabakaları görünüm ve genetik aktivite yönünden birbirlerinden farklıdırlar. Mezoderm, kasları, cinsiyet organlarını, iç organların dış yüzeyini, iç deriyi, kemik ve kıkırdağı, kalp ve kan damarlarını oluşturmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Bağışıklık sistemi</span> canlılarda hastalıklara karşı koruma sağlayan biyolojik savunma sistemi bütünü

Bağışıklık sistemi, bir canlıdaki hastalıklara karşı koruma yapan, patojenleri ve tümör hücrelerini tanıyıp onları yok eden işleyişlerin toplamıdır. Sistem, canlı vücudunda geniş bir çeşitlilikte, virüslerden parazitik solucanlara, vücuda giren veya vücutla temasta bulunan her yabancı maddeye kadar tarama yapar ve onları, canlının sağlıklı vücut hücrelerinden ve dokularından ayırt eder. Bağışıklık sistemi, çok benzer özellikteki maddeleri bile birbirinden ayırabilir, örneğin; bir amino asidi farklı olan proteinleri bile birbirinden ayırabilecek özelliğe sahiptir. Bu ayrım, patojenlerin konak canlıdaki savunma sistemine rağmen enfeksiyon yapmaları için yeni yollar bulmalarına, bazı uyumlar sağlamalarına neden olacak kadar karmaşıktır. Bu mücadelede hayatta kalmak için patojenleri tanıyan ve onları etkisizleştiren bazı mekanizmalar gelişmiştir. Doğadaki tüm canlılar kendilerinden olmayan doku, hücre ve moleküllere karşı savunma sistemlerine sahiptirler. Hatta bakteriler gibi basit tek hücreli canlılarda da onları viral enfeksiyonlara karşı koruyan enzim sistemleri bulunur. Yüksek canlılardaysa çok daha karmaşık bir bağışıklık sistemi vardır. Omurgalılarda bağışıklık sistemi özel işlevlere sahip çok sayıda farklı hücre ve molekül içermektedir.

Biyolojide sinyal transdüksiyonu bir hücrenin bir cins sinyal veya uyarıyı başka birine dönüştürme sürecidir. Çoğu zaman bu, hücre içinde enzimlerin yürüttüğü biyokimyasal reaksiyonlarla gerçekleşir, bunlar birbirine ikincil habercilerle bağlanıp bir "ikincil haberci yolu" oluştururlar. Bu süreçler genelde hızlı olur, iyon akıları durumunda milisaniyeler mertebesinde, protein ve lipit aracılıklı kinaz çağlayanı (cascade) durumunda dakikalar mertebesinde sürer. Çoğu sinyal transdüksiyonu işleminde sinyal ilk uyarandan ileri doğru yayıldıkça bu olaylara katılan protein ve diğer moleküllerin sayısı da artar ve böylece küçük bir sinyal büyük bir tepki doğurabilir; buna "sinyal kaskadı" denir. Bakteri ve diğer tek hücreli organizmalarda, hücrenin sahip olduğu sinyal trasndüksiyon süreçleri onun çevresine nasıl tepki vereceğini belirler. Çok hücreli organizmalarda organizmanın bir bütün olarak çalışmasını sağlamak için bireysel hücrelerin davranışlarını koordine eden pek çok sinyal transdüksiyon süreci gerekmektedir. Tahmin edileceği üzere, bir organizma ne kadar karmaşıksa organizmanın sahip olduğu sinyal transdüksiyon süreçlerinin repertuvarı da o derece karmaşık olmak durumundadır. Dolasıyla hücresel seviyede hem iç hem de dış çevrenin duyumu sinyal transdüksiyonuna dayalıdır. Çoğu hastalık, örneğin diyabet, ateroskleroz, özbağışıklık (otoimmünite), kanser, sinyal transdüksiyon yollarındaki bozukluklardan kaynaklanır. Bu durum, sinyal transdüksiyonunun biyoloji kadar tıpta da olan önemini ortaya koyar.

<span class="mw-page-title-main">Arjinin</span>

Arginin bir α-aminoasittir. L-arginin, doğada bulunan proteinlerin yapısını oluşturan 20 aminoasitten biridir. Memeli hayvanlarda, arjinin temel aminoasitlerden biri olarak kabul edilmektedir. Organizmanın gelişim safhasına ve sağlık durumuna göre dışarıdan beslenme yoluyla temin edilmesi kaçınılmaz olabilmektedir.

Hipokampus, beynin medial temporal lobunda yer alan, hafıza ve yön bulmada önemli rolü olan bölge. Bir gri cevher tabakası olup, lateral ventrikülün alt boynuz tabanı boyunca uzanır. Filogenetik olarak en eski beyin kısımlarındandır.

<span class="mw-page-title-main">Alkalen fosfataz</span>

Alkalen fosfataz veya ALP bir hidrolaz enzimi. Nükleotidler, proteinler ve alkaloidler dahil olmak üzere çeşitli moleküllerden fosfat gruplarının koparılmasını sağlar. Fosfat gruplarının koparılması sürecine defosfarilasyon denir. Adından da anlaşılacağı üzere, alkalen fosfataz en etkili alkali ortamlarda işlev görür.

Sterol O-asiltransferaz (SOAT) veya asil-KoA kolesteril asil transferaz, EC 2.3.1.26 asil transferaz sınıfı bir enzimdir. İnsanda iki tip ACAT enzimi vardır, ACAT1 ve ACAT2 enzimleri SOAT1 ve SOAT2 adlı genler tarafından kodlanır. Bu enzimler kolesterol metabolizmasında ve safra tuzu biyosentezinde önemli rol oynarlar. ACAT1 enziminin geni için ACAT1 kullanılmamalıdır çünkü ACAT1 kısaltması ketotiyolaz aktivitesine sahip asetil-Koenzim A asetiltransferaz 1 enziminin genine aittir.

İndüklenmiş pluripotent kök hücre, pluripotent olmayan bir hücreden, bazı genleri üretmesi sağlanarak veya dışarıdan faktörler verilerek, farklılaşmanın tersine çevrilmesi sonucu elde edilen hücre.

<span class="mw-page-title-main">Phillip Allen Sharp</span> Amerikalı biyolog

Phillip Allen Sharp, Amerikan genetikçi ve moleküler biyolog. RNA bağlanmasının kaşiflerinden biridir. Richard J. Roberts ile birlikte ökaryot hücrelerinin DNA dizelerindeki genlerin bitişik sırada olmadığını, aralarda intron denilen okunmayan ve protein sentezine katılmayan bölümlerin olduğunu keşfettiler. Bu sayede mRNA'lar aynı DNA dizesinden bu bölümleri farklı şekilde silmeleri ile farklı proteinleri kodlayabilmektedir. İkili bu keşifleri ile 1993 Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülünü kazanmışlardır.

<span class="mw-page-title-main">Purkinje hücreleri</span>

Purkinje hücreleri ya da Purkinje nöronları beyincikte yer alan bir sınıf Gabaerjik nöronlar. Çek anatomist Jan Evangelista Purkyně'nin 1839 yılındaki keşfi sayesinde kaşifinin ismini almıştır.

Kök hücre tedavisi, bir hastalık veya durumu tedavi etmek veya önlemek için kök hücrelerin kullanıldığı bir yöntemdir.

Otolog kök hücre nakli veya otolog kök hücre transplantasyonu kök hücrelerin otolog naklidir, yani kök hücrelerin, bir bireyden çıkarılıp depolanıp daha sonra bunların aynı bireye geri verilmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Osteokalsin</span>

Osteokalsin, başka bir adla kemik gama-karboksiglutamik asit içeren protein (BGLAP), kemik ve dentinde bulunan ve ilk olarak civciv kemiğinde kalsiyum bağlayıcı protein olarak tanımlanan küçük (49-amino-asit) kollajenöz olmayan protein yapılı bir hormonudur.

<span class="mw-page-title-main">Rejeneratif tıp</span>

Rejeneratif tıp, "normal işlevi eski haline getirmek veya kurmak için insan veya hayvan hücrelerini, dokularını veya organlarını değiştirme, mühendislik veya yenileme süreci" ile ilgilenir. Bu alan, vücudun kendi onarım mekanizmalarını uyararak, daha önce onarılamayan dokuları veya organları işlevsel olarak iyileştirmek için hasarlı doku ve organların mühendisliğini vadeder. Rejeneratif tıp aynı zamanda laboratuvarda doku ve organların büyütülmesi ve vücudun kendini iyileştiremediği durumlarda implante edilmesi olasılığını da içerir. Rejenere bir organ için hücre kaynağı hastanın kendi doku veya hücrelerinden elde edildiğinde, immünolojik uyumsuzluk yoluyla organ nakli reddi zorluğu ortadan kalkar. Bu yaklaşım, bağış için uygun olan organların kıtlığı sorununu hafifletebilir.

<span class="mw-page-title-main">Amniyotik sıvı</span>

Amniyotik sıvı, hamile bir amniyotun amniyotik kesesinin içerdiği koruyucu sıvıdır. Bu sıvı, büyüyen fetüs için bir yastık görevi görmektedir. Aynı zamanda anne ve fetüs arasındaki besin, su ve biyokimyasal ürünlerin değişimini kolaylaştırmaktadır.

Sitofosfamid, diğer isimleri arasında sitofosfan olarak da bilinir, kemoterapi olarak ve bağışıklık sistemini baskılamak için kullanılan bir ilaçtır. Kemoterapi olarak lenfoma, multipl miyelom, lösemi, yumurtalık kanseri, meme kanseri, küçük hücreli akciğer kanseri, nöroblastom ve sarkom tedavisinde kullanılır. Bir bağışıklık baskılayıcı olarak, diğer koşulların yanı sıra nefrotik sendrom, polianjiitli granülomatoz ve organ naklini takiben kullanılır. Ağız yoluyla veya damar içine enjeksiyon yoluyla alınır.

<span class="mw-page-title-main">Keratinosit</span>

Keratinositler, derinin en dış katmanı epidermiste bulunan temel hücre tipidir. Keratinositler, insanlardaki epidermal deri hücrelerinin 90%'ını oluşturur. Derinin bazal katmanındaki bazal hücreler bazen bazal keratinositler olarak da adlandırılır. Keratinositler ısı, ultraviyole radyasyon, su kaybı, ve, bakteri, mantar, parazit ve virüs gibi patojenik etmenlerin neden olduğu çevresel hasara karşı bir bariyer oluşturur. Bazı yapısal proteinler, enzimler, lipitler ve antimikrobiyal peptitler, derinin bariyer işlevinin korunmasına katıkıda bulunur. Keratinositler, epidermisin alt tarafındaki epidermisteki epidermal kök hücrelerden farklılaşır ve yüzeye doğru hareket eder, sonunda korneositlere dönüşür ve insanlarda 40-56 gün arasında soyulur.